Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yürek Esintileri (alıntı) (2 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Düstüm cümlelerimden... Susuyorum... Susuzluguma can ver nefesinle…”

Katransı bir geceden sonra “ gül “ dogumlarına sahit yüregimle akıyorum satırlara. Agustos ayazlarına maruz kalmıs kalemimi kıyılarında umut dalgalarına vuruyorum... Susuzum biliyorsun. Ve bir o kadar uykusuzum. Giydir gözlerini, harami karanlıgı gözlerime. Dudaklarım çöllesmis. Vur bulutların nemini senli cümlelerimin benli boylarına... Durma öyle... Kaldır basını (son) baharlardan. Topla gülüslerini vadesi dolmamıs zamandan. Sancıları bagladım yüregimin yamalarına. Karanlıklarda kaldım. Susuzluktan çatlıyor yüregim… Çöllesmis topraklarıma "susmalarınla" düş... Yag üzerime bulut bulut... Sal üzerine ıslak kirpiklerini. Savur gölgelerini delice bagrı yanık gögsüme. Eg basını gögsümün kanayan yanına...Sesini aç yüregimin...Duy yüregimin kuruyan çıglıklarını...Hadi sevgili...Susuzluguma yürek sususlarınla can ver... Gelecegime bin kursun sıkan kuraklıga inat sözlerim ol, nadasa bırakılmıs dudaklarımda...Dua dua savrul yalnızlıktan kavrulmus denizlerime. Varlıgınla düs susuzluguma.

“ Mülteciyim zamansızlıgın… Adressizim… Kıyılarında yasamama izin ver.”

Sınır dısı hallerimi bilirsin sen. Kovulmalarımı, imla bozukluklarımı... Mülteciyim zamansızlıgın. Adımlarımı çektim adreslerimden... Bir bavulu bile doldurmayan ömür sahifemi düstüm satırlardan... Adressizim. Hayat yekûn yetersiz. Bakiyelerim hep karanlıga bölünüyor. Menzilim hiçlik iken sen tut beni... Ve öyle bir sev ki beni; ölüm bile hayran kalsın sevdana. Züleyha’nın Yusuf’u sevdigi gibi sev. Gözünü karat... Kapat perdelerini. Benden baska göz bilme ... Adımdan baska hiçbir cümleyi alma dudaklarına. Avuçlarına yasla uykusuz gözlerimi. Öyle bir sev ki; Leyla gibi savur dudaklarından beni ‘mim’ siz çöllerine... Susuz bırak beni... Kurusun geçmisim... Yeter ki senin yanında olsun son nefesim... Sırtlan beni, gelecegimi / kız düslerimi... Kimligimden soyunmus bu adamı hüviyetine al... Sahiplen adressiz ellerimi... Yalnızlık etiketini, fislenmis geçmisimi, Filistin askısı gören kimliksizligimi savur tozlu raflara. Içimdeki kekeme çocugu sev. Sefkatine al öznesiz cümlelerimi... Iki dudagından gayri bir yer bilmeyeyim.. Devrildim bir kez karanlıgın ayak dibine... Yaralarım Eyyub gibi kanar. Sancılarım Isa gibi sabrımı yoklar… Hadi ölümle yamamadan hüviyetsizligimi al beni cümlelerine. Ben susayım. Kapat üzerimi sesli kelimelerinle... Dizlerim kan revan. Köklerim ise agıt figan... Kapındayım... Kıyılarındayım... Dagınıklıgımı, yarımlıgımı sen TAMAMLA... Ve sonra her seye gögsünü gerip benim sende YAŞAMAMA izin ver...


“Sürgüle Kapılarını...Ört üzerine Umutlarını..Sen ve Ben..Biz’ iz artık...”

Beni ve seni biz yaptıgın için diline kepenk vurmak isteyecek rüzgarlar. Beni hayatına aldıgın için karanlıklar üsüsen saçlarına... Ayazlar kıyılarına dolacak... Küfür kokan yangınlar zorlayacak kapılarını... Sana kast edecek zaman. Beni yüregine aldın diye bıçagın keskin yüzü beklese de seni, sakın boynunu bükme kekeme gecelere. Rest çekecek ölüm... Sen beni yasat, sonu ölüm ile müjdelense de susma sen... Etegine uzanırsa militan yüzlü karanlıkların eli, sakın çekinme elini tetigine götürmeye. Vur alnı ortasından bize uzanan ayrılıkları.

Korkma sakın. Tek bir adım atma geriye... Bu dogum sancılı olsa da vakit tamam. Gün; güle, karanlık, fecre gebedir… Dilin vurgun yese de topraga susmak yakısmaz sevgili... Tek topraga vurulmaz kelepçe. Hadi durma öyle... Bagır bagırabildigin kadar... Yasa beni gücün yettigi kadar...



"Yüreginin sesini biraz daha aç;
Çünkü hiçbir "gül" topraksız...
Hiçbir hayat "umutsuz" yesermemistir..."



Alıntı..
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
SANA DAİR ...



Ne bir ressamın fırçasında şekillenir,
Ne bir filozofun felsefesinde hayat bulur,
Ne bir matematikçi bendeki tekligini bulur,
Ne bir tarihçinin ellerinde kaybolur anlatılmaz sevdam...
Ne bir annenin cocuguna duydugu sevgi gibi,
Ne bir bülbülün güle olan aşkı gibi degil,
Anlatılmaz sevdam...
Gecenin en olmaz saatinde,
Sabahın güne merhaba dedigi ilk vakitte ben seni arıyorum,
Semada zikre gark olmuş meleklerin duasıyla,
Duama amin diyen CEBRAİL ALEYHİSSELAMLA ben seni arıyorum.
Öyle benden öyle içtenki çözemiyorum...
O ilk bakış beni benden eyledi,
Askın yaktı beni hasretin kül eyledi,
Yüregime adın,nakış nakış bir nazarla yer eyledi,
Sevdan nalan,nurun geceme ışık eyledi,
Öyle sevdiki gönül anlatılmaz sevdam...
Asi nefsim boyun büktü,
Yüregim yaradanın büyüklügünü gördü,
Dudaklar konuştu tövbeler günahı örttü,
Herşey Hakta birleşti batıllık yere çöktü,
Umuttur yolun,anlatılmaz sevdam...
Herşeyi seninle ögrendim,bir baba sevgisini seninle tattım.
Bir amaca tutunup kalmayı,
Dünyanın süsüne takılmamayı,

sesinde aglamayı herşeyi sevdanla anladım.
Tüm şüphelerden arınmış bir yürek taşıyorum,
En temiz,en çıkarsız halimle ben seni yaşıyorum.
Aşkıma son yok,kararlıyım,olmasada sonu varamasamda sana,
Anlatamasamda sevdamı sen bilirsin GAVSIM bu aciz insanı...


DURSUN ALİ ERZİNCANLI​
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Gel ey dünyaların Mevla'sı, ey Leyla-yı vicdanım,
Senin yad olduğum sinende olsun, varsa, payanım!
Mehmet Akif Ersoy
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
selamun aleyküm,
emeğinize sağlık
beğenerek okudum,ALLAH razı olsun.
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
''İçimde saklı duran, saklandığım bu şehirde, yaşamsal davranış biçimlerimden geriye büyümekten değil; içindeki sesi yitirmekten korkan bir ''ben'' kaldım. Rabbim! Ben artık seslerin ortasında sessizliği arayanlardanım. Gördüklerimin, yaşadıklarımın sancısını hissedemez oldum. Yalvarıyorum,Ölümü unutmadan ellerimden tut! Yoksa düşeceğim!''

N.Durmuş​
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Hayat...

Bir fesleğen kokusunda duyumsamak ve olduğu gibi kabullenmek, zamanı geldiğinde tüm zorluğuna rağmen bir gökkuşağı renginde seyredebilmek, bazen de bir annenin şefkatiyle sarılmak hayata. Her ayrılığı bir kavuşmaya döndürebilmek en zor anlarda. Beyaz bir mendil semada ayrılıklara ortak olurken, eller acı acı sallanırken ve istasyonda son bakışlar dolaşırken merhabalara yelken açmak.
Bir balıkçı gibi umutlara doğru ağ atmak ve bir deniz yıldızının yorgunluğunda kıyıya vurduğunda kendini yeniden maviliklere teslim etmek hayatın ta kendisi belki. Bir martı edasıyla acıların üstünden geçebilmektir hayatın özü belki de.Belki de geçmişi ve geleceği masal tadında yaşayabilmektir aslolan.


Ne olursa olsun hayat gerçektir. Ne uyandığında gördüğünü hayra yorabileceğin bir rüya, ne de çocukken bir uçurtma kadar renkli sandiğın hayallere benzer.Bazı an gelir deli bir fırtına gibi tutar kolundan savurur, bazen kışın ortasında baharı yaşatır gönlüne. Çıkmazlara girersin, patikadan yürürsün,yokuşlar tırmanırsın. Birgün bakmışsın düz yola çıkmışsın. Kocaman bir kutu gibidir hayat, içi süprizlerle dolu.Tahmin etme, hep yanılırsın.

Gençlik bahar mevsimidir yaşadığın ömrün. Hayat kovalar, sen kaçarsın. Sonra sonbahar gelir çalar kapını. Eskiden başında esen kavak yellerinin rüzgarı üşütür içini, kendine sarılırsın. Güz yaprakları gibi sararır düşlerin, düşlere kırılırsın. Ardından kış gelir. Peşini yaşlı bir gölge izler. Güzdüzler siyah bir sise bürünüp gece olduğunda karanlıklar serpilir üzerine ağır ağır. Yıldızlar parlasa da gözün yine karanlığın o serin o esmer koyuluğunda gezinir. Saatin sesi gecenin sessizliğinde sana yalnızlığını haykırır, sen unutmak istedikçe. Müptelası olduğun bir gülüş, özlediğin bir çift göz sonsuzlukta gözlerinden geçer durur, kimbilir kaç kez?

Herşeye rağmen kışı yaşarken bile her şafak yepyeni umutları getirmeli, uçup giden hayallerinden bomboş kalan avuçlarına. Binlerce kez solsanda bir çiçek saflığında tekrar açabilmeli ve aynada kır saçlarınla kendine gülebilmelisin. Ta ki; hayat sana sırtını dönüp gidene dek!


Melike Çam
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
flores238.gif


Bizim pazarımızda geçer tek akçedir gül.
Ümmi Sinan’ın deyişiyle:
Gül alıp gül satarla
Gülü gül ile tartarlar
Gülden terazi tutarlar
Çarşı Pazar güldür gül”.

Gül içimize işlemiştir bizim. Bir gül medeniyetinin çocuklarıyız hepimiz. Gül’le yatarız akşamları ve gülle uyanırız sabahları. Geceleyin terlemişsek mutlaka gül kokarız. Bahçemizde renk renk güller vardır her mevsim. Kırmızı güller, beyaz güller, sarı hatta mavi güller... Mevlidlerde gül suyu ikram ederiz konuklarımıza gül kokulu lokumla birlikte. Nişanlarda gül şerbeti içeriz. Hastalarımızı gül şurubuna katılmış ilaçlarla tedavi ederiz. Sezai Karakoç’un deyimiyle gül kokusunu Hızır’ın fısıltısı sayarız biz, baharın salavatıdır gül bahçeleri çünkü.

Gökyüzünü seyrettiğimizde ışıl ışıl güller görürüz. Samanyolu’nun bir gül bahçesinden ne farkı vardır. Her gece elimizi bir yıldıza uzatır, aldığımız gülü annemize yahut bir sevdiğimize sunarız törenle. Bizim mahallemizde herkes böyle yapar. Gül gibi gülümseyen yüzüyle, gonca gibi açmış ruhuyla herkes birbirine gül hediye eder. Söze başlarken gülün adıyla başlarız, gülün adıyla kapatırız sohbetimizi. Birbirimize “gül” diye selam veririz.

Derelerimizde söğüt serinliği ile gül kokusu iç içedir hep. Bir kutlu yatak gibidir, içi gülle doldurulmuş yumuşacık döşek gibidir ovalarımız. Ovalarda anneler vardır, gözyaşları gül yaşları olan ve terlediğinde gül suyu kokan. Dünyanın bütün ülkelerine gül taşıyan evlatları onlar doğurmuştur. Gül kokan ve gül taşıyan bir nesil, onların armağanıdır yeryüzüne.

Gülün çocuklarıdır saygıyı hak eden insanlar. Üstüne gül yaprakları serpiştirilmiş örtü gibidir. Gül kokulu insanların yaşadığı evler. Su içtiğimiz kaplar gül renkli bakırla kaplanmıştır. Yemeklerimizi zeytinyağının yanı sıra gülyağıyla pişiririz. Susadığımızda gül şerbeti içeriz nedense. Bir şişenin içine gülün yapraklarını doldurur, sonra pencere kenarına sıralarız gül şişelerini. Çocuklar yaramazlık yaparken birbirlerine taş yerine gül atarlar bizim mahallede. Hatta kış olduğunda nedense gültopu oynarız, kartopu yerine. Ölülerimizi gül suyuyla yıkar, gül kokulu kefen bezine sararız. Başucuna bir gül ağacı dikeriz taş yerine. Beyaz gül çocuk yaşta iken öldüğüne işarettir. Kırmızıyı sevgilisine doyamadan ölmüş diye yorumlarız. Kim o sevgiliye doyabilmiştir ki sanki? Sarı yaşlanmış da öyle ölmüş demektir. Mavi evladının mürüvvetini göremeden giden annelerin mezarında açan gülün adıdır. Belki de ölünün “ellerine dokundurmak”, ona cenneti koklatabilmek içindir ektiğimiz güller, başucunda sürekli okunan Fatiha’dır, Yasin’dir, İhlas duasıdır öbek öbek güller.

Bir çocuk gördük mü boynu bükük ve yetim Aziz Mahmud Hüdai Hz. gibi sesleniriz ona:

“Gül ağlama gül bize
Ele diken gül bize
Gül olanın yüzünde
Gül açılır gül bize!”

Ve yüzünde güller açıverir de gülümsemeye başlar çocuk.

PROF. DR. M. RAMAZAN YİĞİTOĞLU
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
İçinden yolcuların ve şehir artıklarının akıp gittiği bir yüreğin sahibiyim. Yürek iklimi mevsime ayak uyduruyor. Nemli aşkları görüyorum. Geniş zamanlı yenilgiler taşıyorum karnımda, aldırmak için çok geç! 8. ayı doldu mağlubiyetimin…

Kaç sabahı eritiyorum dizlerimde. Dizlerim öyle yorgun bir halede ki… Mecal kelimesi soğuk bir kitaptan fırlamış gibi uzak. Önce bir dokunuşla kendine geliyor nefesim, aklım başıma geliyor. Dönüp bakıyorum sonrasında ki, beni hiçbir cümle paklamıyor!

Bir eski zaman hayalini devşiriyorum, içime müntehası çarpıyor hayallerimin. Çocuk olsam, kuş olup gitme hayalleri beslerlerdim yüreğimde. Kanatlarıma değerdi yitirdiklerim. En kötü ihtimalle yere düşerdi kuştan benliğim. Ya şimdi?

Şimdi şehirleri yakmış, gözünü karartmış, erkeğini yüreğine şehit vermiş bir kadınken ve olmaması gereken kadar benken ve şehirlerin hepsi içimde bu kadar viranken… Ki, diye başlayan cümlelerin dizlerine geldim. Çekip gittim berisinden…

Gördüm ki, hiçbir şehir, hiçbir şiir ısıtmıyor beni… Kala kala içimde ki viran şehre kalıyor adımlarım…

Şimdi gidiyorum. Hiç olmadığı’m’ yere!

Asude Zeynep Toprak/ Viran Ve Bahar Hikayeleri
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
4f731dc7335749cb9a92215779cd12ab.jpg


Ey sevgili,
Sen kuruldun gözyaşlarıma
Kaydırak yaptın kayıyorsun boyuna..
Anladım
Çok eğleniyorsun belli,
Ondan aksınlar istiyorsun sürekli..
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
teşekkür ederim ;)
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Haykırsam derinlere...

Bu ben değil miyim bilemem ki.

Gafletin kollarında.

Günahkârız Efendim...



Bir umut Sana varan.

Sen yoksan yaşayamam.

Efendim senindir bu can.

Beni de al yanına...



(Alper -Bir umut)
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
aybugece.gif


Ay bu gece yarımdır, bu şarkı öyle değil
Her yalnızın adına uçurdum bir ebabil
Ay yarım doğsa bile yarı aydınlık yeter
Karanlık bahçede de ishak kuşları öter
Bu gece dua edin, bu gece uyumayın
Gelin ey garip dostlar, erime vakti ay'ın.

Ay bu gece yarımdır, bu özlem öyle değil
Vuslata ne kaldı ki, ne isterseniz sebil
Doğudan ve batıdan, kuzeyden ve güneyden
Gelin ki taşıversin yürek denen bu düden
İsteyen soframızdan bal, kaymak, börek alsın
İsteyen yüreğine bedel bir yürek alsın.

Ay bu gece yarımdır, bu dua öyle değil
Her can biraz Kabil'dir, her can biraz da Hâbil
Öldürmenin sonu yok, yararlı erdemi de
Kader ortaklarıyız dünya denen gemide
Çiçekleri ezmeden, çocukları üzmeden
Bana taş yağdırana yüreğimi açtım ben.

Bağışlar ve seversek ay da imrenir, büyür
Acıları bölüşmek yârin saçlarınca gür…

Bahattin KARAKOÇ
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com


Bir Dilrubaya düştü gönül,müptelası çok...
Aşkın safası yok değil amma cefası çok...
Yahya Efendi
 

MAZLUMkul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2008
Mesajlar
940
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
SELAMUN aleyküm vaktileyl kardeşim..
RABBİM RAZI OLSUN .... yine değerli paylaşımlarınızdan birini başından sonuna okuyabilmek nasip oldu... oldukça etkiledi beni....
Emeğinize sağlık...

Hayirli ve nurlu günler.....
 

beser

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2006
Mesajlar
21
Tepki puanı
0
Puanları
0
:evet ÇOK GÜZEL BİR ŞİİR hoşcakal
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Sevgi: mutluluktur; (insan sevdiğiyleyken herzaman mutlu olmalıdır.)
Sevgi: sadakâttır; (insan gerçekten sevdiğini hiçbir zaman aldatmaz)
Sevgi: anlayıştır; (insan sevdiğine herzaman anlayışlı olmalıdır.)
Sevgi: fedâkarlıktır; (insan sevdiği için çok fedakarlıklar yapar)
Sevgi: düşünmektir; (insan sevdiğini her konuda en az kendi kadar düşünmelidir.)
Sevgi: kıskanmaktır; (insan sevdiğini diğer kişilerden kıskanır.)
Sevgi: özveridir; (insan sevdiği için herzaman özverili olmalıdır.)
Sevgi: hissetmektir; (insan sevdiğine karşı her zaman hisli olmalıdır.)
Sonuç olarak sevgi: güçlü bir duygu yoğunluğudur...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt