Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

-sağlık sektöründeki son gelişmeler- (2 Kullanıcı)

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Balık gözlere birebir!

Balık gözlere birebir!



ABD'de yapılan bir araştırmaya göre balık yemek yaşlılıkta göze iyi geliyor.

ABD'de yayımlanan ''Archives of Ophthalmology'' dergisinde yayımlanan iki yeni araştırmada, balık etinde, özellikle sombalığında bulunan omega-3 yağının ilerleyen yaşta gözde görme kaybını azalttığı belirlendi.

Massachutestts-Boston Göz ve Kulak Hastanesi ile araştırmanın öncüsü Dr. Johanna Seddon, 75 yaşın üstünde artan göz lekelerinin (makula yozluğu) balıkyağı ile azaldığının kanıtlandığını söyledi.

ABD Ulusal Göz Kurumu'ndan Dr. Emily Chew da iki araştırma sonuçlarına katılarak, balıkta omega-3 ile ''lutein'' maddesinin hem gözü hem kalbi koruduğunu belirtti. Araştırma, ABD'de 5-6 yıl boyunca 680 yaşlı kişiyle Avustralya'da 2335 kişi üzerinde yapıldı.

Haftada iki kez balık yiyen yaşlılarda görme bozukluğunun yüzde 36 azaldığı görüldü. Uzmanlar, balık tadına alışkın olmayanların alışabileceğini yahut imkan varsa hap olarak alabileceğini belirttiler.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
ŞOK

ŞOK


Dolaşım sistemi, kanın tüm hücre ve dokulara ulaşmasını sağlar. Bu sistem sayesinde her hücreye oksijen ve besin maddesi taşınır ve hücrelerden metabolik atıklar uzaklaştırılır.

Beyin, medulla spinalis ve kalp gibi organların devamlı ve belirli miktarda kana gereksinimleri vardır ve kan akımının kesilmesine birkaç dakikadan fazla tahammül edemezler. Aksi halde, hücreler ya ölürler ya da fonksiyonlarını kaybederler.
Kalp, kanın dolaşım sistemi içinde sürekli dolaşmasını sağlar; bir dakikada ortalama 6 lt kanı, sadece 6 lt alan sisteme pompalar. Dolaşım sistemi tarafından, vücudun her tarafına yeterli miktarda kanın pompalanamadığı duruma ŞOK denilmektedir. Şokun oluşabilmesi için, mutlaka kişide bir sorun olmalıdır ve bu sorun kontrol altına alınamadığı için kişinin durumu gittikçe bozulmalıdır. Örnek : kişinin bacak kemiği kırılmış, şiddetli kanıyor ve hiçbir müdahale yapılmamışsa, şok gelişir.

Şoku oluşturan en önemli nedenler : - aşırı kan kaybı
- geniş ve derin yanıklar sıvı kaybı
- aşırı kusma ve ishal
- aşırı terleme .

Şok Çeşitleri :

Hipovolemik Şok : Damar içinde dolaşan sıvı hacmindeki azalma nedeniyle görülen şok çeşididir. Nedeni: Ani ve şiddetli sıvı veya kan kaybıdır.
Metabolik Şok : Damar dışı vücut sıvılarının kaybı söz konusudur. Nedeni: Aşırı kusma, ishal, terleme veya diyabetik koma olabilir.
Anaflaktik Şok : Şiddetli alerjik reaksiyon söz konusudur.
Nörojenik Şok : Sinir sisteminin dolaşım sistemi üzerindeki kontrolü kaybolmuştur.

Şokun Belirti ve Bulguları :

- Huzursuzluk ve endişe - Bakışlar mat ve anlamsız, gözbebekleri genişlemiş
- Hızlı ve zayıf nabız - Susama hissi
- Soğuk ve nemli deri - Bulantı ve kusma
- Aşırı terleme - Hipotansiyon
- Solukluk ve siyanoz - Hızlı gelişen şokta, şuur kaybı
- Yüzeysel, hızlı, zor, düzensiz ve tutuk solunum (özellikle göğüs yaralanmalarında)

Şokta İlkyardım :

- Öncelikle ABC değerlendirilir ve devamlılığı sağlanır (bkz : temel yaşam desteği) .
- Sıkı giysiler gevşetilir.
- Şok Pozisyonu </B>verilir: bacaklar 25-30 cm yükseğe (kalp seviyesine) kaldırılır.
- Kanama durdurulur, kırıklar desteklenir, yaraların pansumanı yapılır.
- Isı kaybına karşı hastanın üstü örtülür.
- Hastanın nabzı, solunumu düzenli aralıklarla kontrol edilir.
- Yiyecek ve içecek kesinlikle verilmez
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Bilgisayar başında akciğer embolisi tehlikesi

Bilgisayar başında akciğer embolisi tehlikesi

Zamanının çoğunu hiç hareket etmeden bilgisayar başında geçiren pek çok kişi, akciğer embolisi, yani akciğer damarlarının pıhtı ile tıkanması tehlikesi ile karşı karşıya.

Şişmanlar, gebeler, doğum kontrol hapı kullananlar, sigara tiryakileri, varisleri olanlar, kalp hastaları ve yakın zaman önce ameliyat geçirmiş kişilerde pıhtı oluşma riski ise çok daha yüksek.

Akciğer embolisinin, akciğer damarlarının bir kan pıhtısı ile tıkanmasına bağlı olarak gelişen bir tablo olduğunu açıklayan uzmanlar, pıhtının kaynağının çoğu zaman bacakların derin toplardamarları olduğunu belirtiyor. Bacak toplardamarlarında pıhtı oluşumuna ise üç önemli faktör neden oluyor; kanın damarlarda birikmesi, damar duvarının zedelenmesi ve kanın koyulaşması.

Uzmanların verdikleri bilgiye göre, uzun süre hareket etmeden oturmak, kan akımının yavaşlamasına ve kanın bacak toplardamarlarında birikmesine neden oluyor. Hem uzun süre oturmak hem de bacakları sarkıtmak, toplardamarlardaki kan akımının yavaşlaşlamasına ve pıhtı oluşumuna zemin hazırlıyor. Bacak damarlarında oluşan pıhtılar buradan koparak akciğer damarlarını tıkıyor ve akciğer embolisi adı verilen hastalığa neden oluyor. Bu duruma kolaylaştırıcı risk faktörleri de eklendiğinde, pıhtı oluşumu kaçınılmaz oluyor.

Uzmanlar; şişmanlar, gebeler, doğum kontrol hapı kullananlar, sigara tiryakileri, varisleri olanlar, kalp hastaları ve yakın zaman önce ameliyat geçirmiş kişilerde pıhtı oluşma riskinin çok daha yüksek olduğuna dikkat çekiyor.

Akciğer embolisinin belirtilerinin, tıkanan akciğer damarının büyüklüğüne göre farklılık gösterdiğine işaret eden uzmanlar, pıhtı çok büyük ise kişinin aniden fenalaşıp daha ne olduğu anlaşılamadan ölebileceğini bildiriyor. Daha küçük pıhtılar ise ani başlayan nefes darlığı, göğüs ağrısı, öksürük, öksürükle kan tükürülmesi, çarpıntı, ateş, sıkıntı hissi gibi değişik belirtilere neden oluyor. Akciğer embolisinin kesin tanısı için; akciğer röntgeni, sintigrafi, spiral tomografisi, kanda D- dimer yüksekliği, bacak toplardamar ultrasonografisi gibi tanı yöntemlerinden yararlanılıyor.

Uzmanlar, zamanlarının çoğunu bilgisayar başında geçirenlerin şu önerileri dikkate almaları durumunda bu ciddi tehlikeyi azaltabileceklerini bildiriyor:

-Bilgisayar karşısında uzun süre hareket etmeden oturmayın, arada kalkıp dolaşın.
-Kan dolaşımını arttırmak için, bacak kaslarına zaman zaman masaj yapın veya bacaklarınızı 5-10 saniye süre ile gerip gevşetin.
-Oturduğunuz zaman bacaklarınızı sarkıtmayın, yükseğe koyun.
-Çok sıkı çoraplar giymeyin ve jartiyer kullanmayın.
-Düzenli olarak yürüyüş ve egzersiz yapın.
-Bol sıvı alın.
-Sigara, alkol ve kafeinli içeceklerden uzak durun".
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Hipokrat yemini

Hipokrat yemini

Yeminin orijinalinin Türkçesi:



Hekim Apollon Aesculapions, hygia panacea ve bütün Tanrı ve Tanrıçalar adına. And içerim, onları tanık ve şahit tutarım ki, bu andımı ve verdiğim sözü gücüm kuvvetim yettiği kadar yerine getireceğim. Bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım. Paraya ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim. Öğrenmek istedikleri takdirde onun çocuklarına bu sanatı bir ücret veya senet almaksızın öğreteceğim. Reçetelerin örneklerini, ağızdan bilgileri şifahi bilgileri ve başka dersleri evlatlarıma, hocamın çocuklarına ve hekim andı içenlere öğreteceğim. Bunlardan başka bir kimseye öğretmeyeceğim. Gücüm yettiği kadar tedavimi hiç bir vakit kötülük için değil yardım için kullanacağım. Benden zehir isteyene onu vermiyeceğim gibi, böyle bir hareket tarzını bile tavsiye etmeyeceğim. Bunun gibi bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermiyeceğim. Fakat hayatımı, sanatımı tertemiz bir şekilde kullanacağım. Bıçağımı mesanesinde taş olan muzdariplerde bile kullanmayacağım. Bunun için yerimi ehline terkedeceğim. Hangi eve girersem gireyim, hastaya yardım için gireceğim. Kasıtlı olan bütün kötülüklerden kaçınacağım. İster hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan mazarattan sakınacağım. Gerek sanatımın icrası sırasında, gerek sanatımın dışında insanlarla münasebette iken etrafımda olup bitenleri, görüp işittiklerimi bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım.



Türkiye'de Hipokrat yemini'nin değiştirilmiş bir formu olan Hekimlik Andı kullanılmaktadır. İçeriği şudur:


Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda, hayatımı insanlık yoluna adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz veriyorum.Hocalarıma saygı ve gönül borcumu her zaman koruyacağıma, sanatımı vicdanımın buyrukları doğrultusunda dikkat ve özenle yerine getireceğime, hasta ve toplumun sağlığını baş görev sayacağıma, benden hizmet bekleyen kimselerin sırlarına saygılı olacağıma ve onları saklayacağıma, hekimlik mesleğinin onurunu ve temiz töresini sürdüreceğime, meslektaşlarımı kardeş bileceğime, din, milliyet, ırk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime, insan hayatına kesinlikle saygı göstereceğime, baskı altında kalsam bile tıp bilgilerimi insanlık değer ve yasalarına karşı kullanmayacağıma, açıkça, özgürce ve namusum üzerine and içerim.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Kulak Çınlaması ve Nedenleri VE NE YAPMALI?

Kulak Çınlaması ve Nedenleri VE NE YAPMALI?

Kulak Çınlaması ve Nedenleri

Kulak çınlamaları, sadece biri bizi andığında değil, bazı patolojik değişikliklerden de olabilir. Kafa içinde ki bu seslere genel olarak tinnitus denilir ve çok yaygındır. Tinnitus zaman zaman ortaya çıkabilir veya siz sürekli olarak bir ses duyabilirsiniz. Çok kalın veya çok ince olabilir, tek kulağınızda veya her iki kulağınızda da duyabilirsiniz. Zil sesi sürekli olduğunda bu kişiyi çok rahatsız edebilir. Hatta bu rahatsızlık kişilerin normal hayatlarını etkileyecek boyuta kadar çıkabilir.
Nedenleri ve yaklaşık görülme yüzdeleri şöyledir:

1-Kulaktan kaynaklanan sorunlar: (%10)

Küçük bir kulak kiri bile geçici bir süre tinnitus yapabilir. Bunun yanında enfeksiyon, kulak zarında delinme, orta kulakta sıvı birikmesi ve orta kulaktaki kemiklerin eklem yerlerinin sertleşmesi gibi daha önemli nedenler de olabilir.


2-Beyin veya beyincikten kaynaklanan sorunlar: (%1)


Tinnitus baş ve boyun bölgesindeki damar genişlemeleri (anevrizma) veya denge ve işitmeyi sağlayan sinirden kaynaklanan bir tümörden (akustik nörinom) dolayı da olabilir. Bu problemlerde işitme kaybı da vardır. Akustik nörinom, denge sinirinde en sık oluşan selim tümöre verilen isimdir. Tümör, çok yavaş büyür, bu yüzden şikayetler belirgin olmadan yıllar boyu sürüyor olabilir."Baş dönmesi", genellikle görülmez, çünkü tümör yavaş yavaş büyür, beyin ve diğer kulak, onun görevini üstüne alır. Bunun yerine hasta, dengesizlik hissine kapılabilir. Ortaya çıkan ilk şikayet "kulak çınlaması" olabilir. Çınlama, büyüyen tümörün siniri uyarmasıyla ortaya çıkar. Tümör büyüdükçe sinirin işitme bölümü de etkilenir ve işitme azlığı ortaya çıkar. Teşhis, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonanslı tetkikler ile konur. Tedavi, tümörün operasyonla çıkartılmasıdır.

3-Metabolik hastalıklardan kaynaklanan sorunlar: (%3)


Allerji, yüksek veya düşük tansiyon, tümör, şeker hastalığı, tiroit problemleri kulak çınlamasına sebep olabilir.

4-Travmalar: (%1)


Baş ve boyun bölgesine gelen darbeler

5-İlaçlardan kaynaklanan sorunlar: (%5)


Bazı romatizma ilaçlan, bazı antibiyotikler, sakinleştirici ilaçlar ve aspirin tinnitusa neden olabilir.

6-Boyun düzleşmesinden kaynaklanan sorunlar: (%80)


Boyunda en sık rastlanılan problem boyundaki kasların aşırı gerilmesi ile oluşan aks düzleşmesidir. Normalde �C� harfi şeklinde olan boyun düz bir çizgi şeklini alır. Boyun düzleşince beyine giden dört damardan ikisi (vertebral arterler) gerilir ve beyine yeterince kan gidemez, kişide baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, unutkanlık, tedavi edilmezse daha ileri safhalarda dengesizlik, konsantrasyon bozukluğu, ileri derecede alınganlık, isteksizlik oluşur. Boyun gerginliği teşhisi için uygulanacak en iyi yöntemler fiziksel muayene ve MR filmi çekimidir. MR ile hastalığın ne derece ilerlediği de saptanır.Boyun gerginliği çok ilerlememiş, henüz başlangıç safhasında ise kas gevşetici ilaçlar, sıcak uygulama, gürültüsüz ve az ışıklı yerlerde istirahat ile önlenebilir. Fakat boyun gerginliği ilerlemiş, ağrılar kollara da yayılıyorsa tedaviye fizik tedavinin de eklenmesi gerekir. Eğer mevcut hastalığa eklenen ileri derecede bir boyun fıtığı da varsa cerrahi müdahale de gerekebilir.


Ne yapmalı?


Kulak çınlamasında önce bir KBB uzmanına, eğer o her hangi bir sorun bulamazsa bir beyin cerrahisi uzmanına gidilmelidir.


Kulak Neden Çınlar ?​

Genellikle kısa süreli kulak çınlamalarını birinin bizi

anmasına bağlarız.Bunların bir zararı yok tabii.

Ama sık ve daha uzun süreli ciddi sorunlarla

ilgili olabilir.

Pek önemsemediğimiz bir sağlık sorunu olan kulak çınlaması tıp dilinde''kulağın aynı sesi durmaksızın duyması'' olarak tanımlanıyor.Bu ses sabit tonda ince veya kalın ya da karışık seslerden oluşabiliyor.Bazen ritmik bazen de karmaşık olabiliyor.
Çınlama Neden Olur?​

Kulak çınlamasının nedenleri klinik testlerle araştırılıp ortaya konulabiliyor.Bazen yapılan testler normal çıkabiliyor ve çınlama sebebi belirsiz kalabiliyor.Bu durumda çınlama daha çok psikolojik bir olay olarak değerlendiriliyor.

Kulak çınlaması genellikle dışarıdan duyulmuyor.Dışarıdan duyulması halinde ise kulak çınlaması''objektiflik'' kazanmış oluyor.

Çınlama ister nesnel ister öznel olsun,bir idrak olayıdır.Bir sestir.Çınlamada düzenli,düzensiz,ritmik,kaotik sesler duyulabilir.Sesin niteliği genellikle hastalığın önemi ile ilgili değildir.Sesin verdiği rahatsızlık,kişinin psikolojik direnci veya dağınıklığı ile ilgilidir.Bu yönleriyle çınlama,ağrı ile benzerlik gösterir.Ancak ne yazık ki,ağrı kesici benzeri bir çınlama kesici henüz bulunamamıştır.


Yaşın Etkisi Var mı?​

İstatistiki manada elbette yaş ilerledikçe çınlayan bir kulağa sahip olma beklentisi artar.Ancak bebklerin kulakları çınlar mı bilmiyoruz.Yinede çınlama doğal olarak bebeklerde olmaz.Eğer olsaydı,büyüdüklerinde de devam eder ve çocuklar bundan söz ederlerdi.Zira çınlama yine,istatistiki olarak,çoğunlukla düzelmeyen bir rahatsızlıktır.


Çınlamayı yetişkinler fark edip söyleyebiliyor.Peki çocuklar için ne yapmak gerekiyor?

Burada görev anne babalara düşüyor.Anne ve babalar çocuklarının kulaklarını çok önemsemelidirler.Kulak rahatsızlıkları çocuklarda kendini ele vermeyebilir.Sinsi ve saklı ilerleyebilir.Hiçbir şikayet olmasa da çocuk hekimlerince yürütülen çocuk gelişimi takiplerinin bir parçası da kulak muayenesidir.

Hemen hemen herkes yaşamının herhangi bir bölümünde kulak çınlamasıyla tanışıyor.Bu bir rahatsızlık mı?

Bazı vakalarda başlı başına bir rahatsızlık bazılarında değil.Çınlama,kulak kiri ,dış kulak yolu iltihabı,kulak zarı deliği,orta kulak iltihabı,kulak kireçlenmesi ve en sık olarak ta iç kulak hastalığı gibi sorunların belirtisi olabilir.Ancak belirlenen bir sebep olmadan da çınlama olabilir.Çınlama bir kulal siniri tümörünün habercisi olabilir.Yüksek tansiyonun ,bir tokat sonrası orta veya iç kulak hasarının habercisi de olabilir.Çınlama stresinde habercisi olabilir.​

Hayatı Nasıl Etkiler ?​


İleri haldeki çınlamanın kişinin hayatını olumsuz etkilediği biliniyor.Kişinin normal şartlardaki yaşam düzenini bozacak kadar rahatsızlık verebilir.Çınlama kişinin tolere edebilme ve direnç gücüne bağlı olarak birkaç ay içerisinde hafifleyebilir hatta hiç hissedilmeyebilir.Bazen de kişiyi intihara kadar götürebilir.

Tanı ve Tedavisi

Kulak çınlaması durumunda hekime başvurulması muhtemel olumsuzlukların önlenmesi açısından önem taşıyor.Bazı çınlama nedenleri ise ortadan kaldırılamıyor.

Mutlaka işitme testleri yapılmalı,bir kulak hastalığına bağlı olup olmadığı belirlenmelidir.Sıklıkla iç kulak hasarına bağlı olabilir.Ancak bu hasarın pek çok nedenden olabileceğini söylemenin ötesinde tedavi konusunda yardımcı olunamaz.Sebebi bilinse bile pek çok kez işitme hasarı ve çınlama düzeltilemez.

Nedene bağlı olarak bazı çınlamalara ilaç tedavisi uygulanıyor.Çınlamanın tedavisinde psikoterapiden yararlanılıyor ve damar genişletici ilaçlarla hücre yaşlanmasının etkilerini azalttığı iddia edilen ilaçlar kullanılıyor.​

Önlemler


Stresten uzak durmalı
Sigara içmemeli
Enfeksiyonlarda zamanında ve etkin tedavi yapılmalı
Ayrıca kalp ve damar hastalıklarının önlenmesi ve tedavisine yönelik çabalarda çınlamayı önleyici etkenler arasında sayılıyor.​
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Hasta Eden Meslekler

Hasta Eden Meslekler

1-Baca temizleyicisi testis kanseri riski taşıyor

Viktorya döneminde, Avrupa'da baca temizleme işi yapan kişilerin, işlerini yaparken bacalara çıplak girme zorunluluğu vardı. Çünkü baca temizleme işi toplum içinde hor görülen bir meslekti ve kanserojen madde taşıyan bacaları kıyafetle temizlemek Viktorya mantığı için yeterince komik ya da sadistçe değildi!

İşin kötü tarafı, baca temizleyiciliği işini hayatı boyunca yapan kişiler için bu meslek en önemli kansere yakalanma nedeniydi. Eğer uzunca bir süre bu mesleğe devam ettilerse, baca temizleyicilerinin vücutlarında zaman içinde kanserli yaralar belirir ve küçük tırtıl gibi bu kişilerin tüm vücuduna yayılırdı.

Baca temizleyiciler toplum içinde jigolo olarak bilindikleri için, ilk başta bu yaraların zührevi hastalık belirtisi olduğu zannedildi fakat daha sonraları yaraların kanser olduğu ortaya çıktı.
Bir dönem bu yaraların üstüne sülük konularak tedavi uygulanmaya çalışıldı fakat bu yöntem baca temizleyicilerinin maalesef kanserden ölmelerine engel olamadı.


2-Gaydacıların içinde mantar ürüyor
İskoçya’ya has güzel sesiyle herkesi büyüleyen gayda, en eski müzik aletlerinden biri olarak anılır. Gaydalar geleneksel olarak koyun derisinden yapılır ve içine hava girmemesi için şeker pekmezi ya da bal ile yapıştırılır. Aynı çaldıkları gaydanın yapışkan, karanlık ve nemli iç yüzeyi gibi onları çalan İskoçlar’ın içi de garip bir şekilde mantarlıdır.Gaydacılar aleti çalarken bu mantara yol açan bakterileri içlerine çeker ve zatürre, solunum iltihapları gibi hastalıklara yakalanırlar. Daha da kötüsü aleti çalmaya devam etme isteği yaratan zihinsel birtakım hastalıklara da yakalanabilirler.

3-Peynircilik de hasta ediyor

Belki de böyle bir meslek olduğunu tahmin bile etmezdiniz ama var ve sağlığa çok zarar veriyor! Peyniri yıkarken aldığınız her solukla mandıra ilaçları bakterilerine maruz kalıyorsunuz ve bağışıklık sisteminize fazla yüklenip vücudunuzun iç kısmını delikli peynir gibi korkunç bir hale getiriyorsunuz.

1-Kasapların başı siğille dertte

'Papilloma' virüsünün bir türü olarak bilinen kasap siğili, genellikle kasaplara has bir hastalıktır.

Modern tıp hala bu hastalığın nedenini bilmiyor ama ellerin çiğ etle kaplanması ve hava sıcaklığındaki sakatat, insan derisinde siğile neden olan virüslerin üremesine neden oluyor. Hatta bu siğiller bildiğimiz genel siğilden farklı bir tür.


2-Yün eğirme hastalığı
İsimden de anlaşabileceği gibi bu hastalık yün ile uğraşanları etkiliyor fakat adından çıkaramayacağınız şey, hastalığın ne kadar kötü olduğu. Teröristlerin etrafa yaymakla tehdit ettikleri şarbon hastalığı bilinen ismi.
Hastalık ilk belirtileriyle size grip ya da nezle olduğunuzu düşündürür. Bir ya da iki gün içerisinde lenf bezleriniz çürümeye ve kanamaya başlar, beyin zarı iltihabı, yüksek ateş ve birkaç karın ağrısı takip eder ve sonunda ölümcül solunum çökmesiyle kişi hayatını kaybeder. Erken teşhiste bile ölüm yüzdesi yüzde yüzdür.


3-Kemancıların boynu sorunlu

Kemanı boyna yaslayarak tutmanın baskısı ile deride yara, kist ve kabarcıkların oluştuğu 'Fiddler’s Neck' hastalığı (Kemancı hastalığı) meydana gelir. Pigmentasyonun aşırı derecede artması ve cildin kalınlaşması ve sertleşmesi de sorun listesine eklenen maddeler arasında.
Hastalığa kapılan kişilerde deri gittikçe koyulaşır ve kertenkele derisi gibi kalınlaşır. Bunların bönemli bir nedeni hijyen eksikliğidir.


4-Boru ve üflemeli çalgılara dikkat!

‘Embouchure focal dystonia’ adıyla da bilinen bu hastalıkta yüz kasları çok yavaşlar ve kişi tıpkı büyükanne ve büyükbabasının çıplak fotograflarını görmüş çocuğun yüz ifadesine sahip olur.Sürekli boru çalmanın yarattığı yüksek basınç, titreşim ve kaslara yüklenen baskı, yüz kaslarının güçsüzleşmesine ve istem dışı kasılmalarına neden olur. Ana neden beyindeki neronlardır, yani üflemeli çalgılar beyin hasarına yol açar. Yüz sinirlerinin iltihaplanması yüz felçlerine neden olur.


5-Ayakkabı tamircileri paçayı kurtardı

Masallara göre küçük elfler iyi kalpli ayakkabı tamircilerini ziyaret ederek onlara yardım ederlerdi. Gerçeğin bu elflerle pek ilgisi olmadığı için ayakkabıcılar kendi işlerini kendileri yapmak zorundalardı.

Eskiden kalçalarına ayakkabının altını yaslayıp destek almalarının sonucu olarak, ayakkabı tamircilerinin uyluk kemiğinde büyük, korkutucu bir kemik büyüyordu.
Yüzlerce defa kendi vücuduna vurmak yerine sonunda masayı keşfeden akıllı ayakkabı tamircileri sayesinde sonradan türeyen kemik sorunu yok oldu.


6-Bahçıvanlara uyarı! Gül bahçelerine dikkat

Gül romantizmin ve aşkın sembolü olmasına rağmen 'Sporothrix Schenckii' (Gül mantarı) adındaki ölümcül bir mantarın da kaynağıdır. Gül dikeninin neden olduğu sıyrık ve kesiklerle vücuda girer ve şişlik ve doku değişikliğine neden olur. Tedavi olunmazsa eğer yaralar genişler ve çıbana benzer bir hal alır ve sonrasında ülsere neden olur. Polenler solunduğunda öksürüğe, akciğerlerde deliklere ve vereme neden olabilir. Enfeksiyon tedavi edilmezse beyin ve merkezi sinir sistemine olduğu gibi kemik ve eklemlere de sıçarabilir. Kilo kaybı ve anoreksiya'ya da neden olur.

7-Madenci hastalığı

Kancalı kurt istilasından dolayı görülen bu hastalıkta, istila çok yoğunsa eğer bu durum vücuttaki tüm alyuvarların tüketilmesine neden olur. Alyuvar kayıplarından dolayı vücutta kan oranı fazlasıyla azalır. Parazitler ise sorunsuz bir şekilde vücutta gezer. Bunun nedeni maden ocaklarının büyük, karanlık ve rutubetli olması. İshal de bir başka semptomdur. Az ışık ve aynı ayakkabıların giyilmesi kancalı kurt larvalarının yeni bir kişiye geçmesine neden olur.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Ellerimiz neden titrer

Ellerimiz neden titrer

El titremesi kişilerin günlük aktivitesini aşırı derecede etkiler. İş yapma kabiliyetini bozar. Nörolog Doç. Dr. Serdar Dağ, anlatıyor.


El titremesinin birçok nedeni ve tipi vardır.Halk arasında en çok Parkinson hastalarında olduğu sanılır.Fakat ailesel özelliğe bağlı,kalıtsal olan ve de esansiyel tremor (ailesel el titremesi) dediğimiz el titremeleri de sıkça görülür.

Ben çok basit olarak birkaç çeşit sıkça görülen el titremesi çeşitlerinden bahsedeceğim.

1) İstirahat tremoru: Çok basit olarak özetlersem bu titreme kişi elleri hareketsiz haldeyken yani dururken olur.Hareket esnasında kayıp olur.Parkinson hastalığında görülen titreme bu tip titremedir.Zaman geçtikçe hastalık ilerledikçe hareket halindeyken de titreme olabilir.

2) Esansiyel tremor (ailesel el titremesi): Sık rastlanır.Genelde bir elde başlar ve zamanla diğer ele de geçer.Kural olarak hareket halindeyken başlayıp,istirahatteyken geçse de ,istirahat halindeyken de görülebilinir.Yeme,içme ve yazı yazma bozulabilir.

Hastalığın tanısı bazen tesadüfen konur veya hasta titremenin yarattığı sosyal sorunlarla doktora başvurur.Titreme dışında her şey normaldir.Hastaların yarısından çoğunda aile öyküsü vardır.

Hastalık her yaşta olabilir.Fakat sıklığı yaşta beraber artar.Ailevi vakalar genelde erken yaşta başlar çoğu zaman yavaş ilerler.Fakat hastalığın ileri evresinde aşırı titremeden dolayı dolayı hareketler çok kısıtlanır.Heyecan ,sinir,yorgunluk ,ısı değişikliği ..v.s. titremeyi arttırır.Uykuda titreme kesilir.

3) Intansiyon tremoru: Bu titreme istemli hareket esnasında ortaya çıkar ve hedefe yaklaşırken titreme artar.Beynin bir bölümü olan cerebellum denen kısmın rahatsızlıklarında sıkça görülür.

4) Psikojenik tremor: Ani başlar .Bir psikolojik sorundan sonra başlayabilir.Tipik bir özelliği yoktur.Kadınlarda daha sık görülür.En çok ailesel tremor ile karışır.

Bunlardan başka vücudu ilgilendiren birçok titreme tipi vardır.Ben ayrıntıya girmeden çok basit olarak en sık karşılaşılan el titremelerinden bahsettim.Titremenin teşhisi ve tedavisi uzmanlık gerektirir.Titreme iyi tedavi edilirse yüz güldürür sonuçlar elde edilir.Tabi ki tedaviye dirençli vakalar vardır.Fakat bunları tedaviyle minimale indirmek mümkündür.

Fazla su da kalan ellerimiz neden mi buruşur ?

Bütün vücudumuz, bir kısmı gözle görülebilen, büyük bir kısmı da ancak dikkatli bakınca fark edilen kıl ve tüylerle kaplıdır. Bu tüy ve kılların dibinde 'sebum' adı verilen yağ bezleri vardır. Bunların çıkardığı yağ, su geçirmez keratin bir tabaka oluşturur ve suyun derimizden içeri girmesini önleyerek derimizi yumuşak tutar.
Belki de en çok kullanılan yerler olmaları nedeni ile vücudumuzda sadece parmak uçlarımız ve tabanlarımızda kıl veya tüy yoktur. Dolayısı ile koruyucu keratin tabaka da yoktur. Ayrıca parmaklarımızın uçları ve ayaklarımızın tabanları kalın bir deri tabakası ile kaplanmıştır.
Parmaklarımızın uçları ve tabanlarımız suyun altında belli bir süre kalıp iyice ıslanırsa, osmos denilen daha sulu bir maddenin daha koyu bir maddenin içine girişi sonucunda derimizin altına su girer ve bu su burada kendine yer bulmak ister. Ancak buradaki kalın derimizin genleşerek bu suya ayırabileceği fazla yeri olmadığı için, aynen yazın çok sıcak havalarda yollardaki asfaltlarda olduğu gibi eğilir, bükülür yani büzüşür.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Kansızlık (anemi)

Kansızlık (anemi)

Anemi (Kansızlık) hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre dünya sağlık örgütü tarafından kabul edilen kriterlerin altında kalmasıdır. Bu kriterler erişkin erkeklerde 13 g/dL, kadınlarda 12 g/dL nin altı kabul edilir. 6 ay ile 6 yaş arası çocuklarda 11 g/dL nin, 6-14 yaşlarda 12 g/dL nin altı anemidir.
En sık rastlanan anemi türleri demir eksikliğine bağlı anemi, Folik asit eksikliğine bağlı anemi, Vitamin B-12 eksikliği anemisidir. Bunları kısaca tanımlayalım:
Demir Eksikliği Anemisi
Tanım olarak düşük miktarda demire bağlı olarak kanın kırmızı hücrelerindeki azalmadır. Kansızlığın en sık görülen şekli budur. Demir, kanda oksijen taşıyan pigment olan hemoglobinin önemli bir parçasıdır. Demir eksikliğinin nedenleri :

  • Diyette az miktarda alınma,
  • Vücut tarafından az miktarda emilimi
  • Kronik kanamalar (ağır adet kanaması dahil)
Örneğin: burun kanamaları, hemoroid, mide yada barsak ülseri, polip, gastroenterial kanser gibi … Çocuklarda kurşun zehirlenmesi sonucunda da demir eksikliği anemisi görülür. Vücutta ve kemik iliğindeki demir depolarının harcanması sonucu kansızlık yavaş yavaş gelişir. Genellikle kadınlarda demir depoları daha azdır.
Yüksek risk grubu içerisinde doğurganlık çağında olan ve adet dönemi nedeniyle kan kaybı olan kadınlar, demir ihtiyacı artmış gebe veya emziren kadınlar, çocuklar ve diyetinde yeterli oranda demir bulunmayan kişiler bulunmaktadır. Kan kaybına bağlı risk faktörü arasında peptik ülser, barsak kanseri, rahim kanseri, uzun dönem aspirin kullanımı sayılmaktadır.
Demire bağlı aneminin kendine özel bulgular nelerdir ?

  • Yiyecek dışındaki şeylere istek. Örneğin: toprak, buz, kireç taşı, nişasta gibi…
  • Ağız kenarında ve tırnaklarda çatlaklar
  • Tırnaklarda biçimsizlik: kaşık biçimi almaları gibi…
  • Tahriş olmuş dil
Günlük demir gereksinimi ve kaybı ne kadardır?
Günlük demir gereksinimi 1-3 mgr. kadardır. Bunun % 5-10 duedenum ve proksimal ince barsaktan emilir. Günlük kayıp 1 mgr dır. Ter, dışkı, idrar, dökülen hücreler ile kaybedilir. Gereksinim bebeklik, hamilelik, ağır hastalık ve emzirme dönemlerinde artar.
Hangi besinler demir açısından zengindir?
Kırmızı et, karaciğer, balık, kuru üzüm ve yumurta sarısı demir açısından zengin gıdalardır. Un, ekmek ve tahıllar demir ile zenginleştirilmiş olabilir.
Demir eksikliği anemisi düşünülen hastalarda yapılması gereken başlıca tetkikler neler olmalıdır?
Tam kan sayımı, serum demiri, serum demiri bağlama kapasitesi, transferin saturasyonu, serum ferritin düzeyi, dışkıda gizli kan ve periferik yaymadır. Tam kan sayımında düşük hemoglobin ve hematokrit değeri, kanda düşük ferritin düzeyi, kanda total bağlama kapasitesi ve kan kaybını değerlendirmek açısından dışkıda gizli kan görülebilir.
Tedavi olarak ne uygulanır?
Ağızdan demir tedavisinde kullanılan demir formları demirsülfat, demir glukanat ve demir fumorattır. Demir tedavisine başladıktan iki ay sonra hemoglobin düzeyi normale dönecektir, ancak çoğunlukla kemik iliğinde olan demir depolarını doldurmak amacı ile tedaviye 6-12 ay daha devam edilmelidir.
Damar içerisine veya kas içerisine uygulanabilecek demir ilaçları da ağızdan alıma dayanamayan hastalarda kullanılabilir. Tedavi ile birlikte kan sayımı iki ay içerisinde normale dönecektir.
İlaç kullanılırken dikkat edilecek noktalar nelerdir ?
En iyi demir emilimi aç karnına olmasına rağmen pek çok insan buna katlanamaz ve gıda ile almak ister. Süt ve sütlü mamüller demir emilimini engelleyeceğinden ilaç ile birlikte alınmamalıdır. C vitamini demir emilimini artırırken hemoglobin üretiminde de önemli yer tutar. Diyet ile alınacak miktar yeterli olmayacağından gebelik ve emzirme dönemi sırasında kadınların yeterli derecede demir almaları gerekir.
Folik Asit Eksikliğine Bağlı Anemi
Vücudun yeterli kırmızı hücreleri yaratmak için folik aside ihtiyacı vardır. Folik asit olmadığı durumlarda kan hücresi üretimi azalmaya başlar. Bu durum sonunda anemi görülür. Folik asitin emilimini ve metabolizmasını etkileyen en önemli madde alkoldür. Bu sebeple folik asit eksikliğine bağlı anemi en çok alkoliklerde görülür. Ayrıca keçi sütü ile beslenmekte folik asiti düşürür. Diğer nedenler bağırsak hastalıkları, ağızdan alınan doğum kontrol hapları, kanser için alınan çeşitli ilaçlar ve epilepsi.
Folik Asit Eksikliğine Bağlı Aneminin kendine özgü bulguları nelerdir ?

  • İshal
  • Depresyon
  • Şişmiş ve kırmızı bir dil
Vitamin B-12 Eksikliği Anemisi
B-12 vitamininin emilimi mide de gerçekleşir. Bu emilimin gerçekleşmesi için mide B-12 asıl faktörü denilen bir maddeyi salgılaması gerekir. Bu faktörün eksikliği bu vitaminin eksikliğine neden olur. B-12 vitamini kırmızı kan hücrelerinin kemik iliğinden üretilmesi için gereklidir. Yetersiz miktar anemiye neden olur. Bu tarz anemi daha çok hayvan ürünleri yemeyen vejeteryanlarda ve mide rahatsızlıklarında (atrofik gastrit) görülür.
Bu Aneminin kendine özgü bulguları ?

  • Eller ve ayaklarda ürperme
  • Bacaklarda, ayaklarda ve ellerde duyu kaybı
  • Sarı ve mavi renklerle ilgili olarak renk körlüğü
  • Şişmiş ağrıyan ve yanan bir dil
  • Kilo kaybı
  • Kararmış cilt
  • İshal
  • Düzensizlik
  • Depresyon
  • Entellektüel fonksiyonların azalması
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Boy kısalığına kesin çözüm O-20 yaş arası

Boy kısalığına kesin çözüm O-20 yaş arası

MESAJ ÜRÜN REKLAMI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLDİĞİNDEN
SİLİNMESİ UYGUN GÖRÜLMÜŞTÜR...



. . . D İ K K A T . . .

Konu açarken dikkat edilmesi gereken kurallar, aşağıda listelenmektedir.

2) Konu içersinde kesinlikle reklam yapılmamalıdır.
Konu başlığında herhangi bir websayfasının ismi olmamalıdır. Mesaj içeriğinde de farklı yönlendirmelerle yazılmaması gerekmektedir.

Lütfen forum kurallarını dikkatlice okuyup bu kurallar çerçevesinde mesaj yazınız...

Allah'a emanet olunuz...
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Vücut gelistirme hareketleri ...bütün kaslar resimli

Vücut gelistirme hareketleri ...bütün kaslar resimli

Yaz ayları yaklaşırken body biz erkeklerin bir anda gözde ilgi alanlarından biri oluveriyor. Yaz aylarına doğru spor salonları dolmaya başlıyor. Buyrun size hareketli görüntülerle hangi hareketin nasıl yapıldığı ve nereleri geliştirdiği bilgisi.



————–——-Göğüs————————



ustgogus.gif
DBInclineBenchPress.gif
DBInclineBenchPress.gif



goguspress.gif
DBBenchPress.gif
dargoguspres.gif




DBFly.gif
gogusacis.gif
DBPullover.gif





altgogus1.gif
alt.gif
altgogus.gif





—————Omuz—-——————–




omuz.gif
omuz3.gif
onomuz5.gif





omuz2.gif
onomuzmakas.gif
trabes2.gif





trabez3.gif
yanomuz.gif
telonomuz.gif





 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
vücut geliştirme dvamı

vücut geliştirme dvamı

————–-Sırt Kanat—–—————-





kanatsirt.gif
DBSeatedRearLateralRaise.gif
CBPulldownCloseGrip.gif






CBPulldownRear.gif
CBPulldownFront.gif
CBSeatedRow.gif






DBBentoverRow.gif
WtPullUp.gif
BBTBarRow.gif






——————Ön Kol—-——————–





onkol.gif
onkol5.gif
onkol6.gif






onkol13.gif
onkol8.gif
onkol9.gif






onkol10.gif
onkol12.gif







——————Arka Kol———————-




arkakol10.gif
arkakol12.gif
arkakol7.gif





arkakol6.gif
arkakol9.gif
arkakol11.gif





arkakol3.gif
arkakol13.gif





 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
———–———-Bilek————————





disblek1.gif
disbilek.gif
icbilek.gif






icblek2.gif






——————-Karın - Mide——————





mide.gif
telmidesk.gif
WTCrunch.gif






WtInclineHipRaise.gif
WTInclineSitUp.gif
WTVerticalHipRaise.gif






DBSideBend.gif






———–————-Bel—————————-





bel.gif
DBStrtBackDeadlift.gif
godmorning.gif






———————Bacak—-———————–





arkabacak.gif
DBLunge.gif
onbacak.gif






SLGluteHackSquat.gif





———————-Ön Bacak———————




LVLegExtension.gif
onbacak.gif
SLGluteHackSquat.gif





——————————Arka Bacak—————————-




LV45LegPress.gif
LVStandingLegCurl.gif
LyingLegCurl.gif





——————————Kalf—–————————-




kalf.gif
DBSingleLegCalfRaise.gif
WtDonkeyCalfRaise.gif
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Zeki olma yolları

Zeki olma yolları

1. Doğru zamanlama yapın. Çoğu yetişkin insan sabahları, çoğu geç insan ise öğleden sonra daha net düşünür. En iyi düşünme zamanınızı belirleyin ve en zor beyin çalışmalarınız için o zamanı rezerve edin. 2. İyi bir eğitim alın fakat abartmayın. Psikolog Dean Keith Simonton, okula gitmenin yaratıcılık üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğunu söyler. Ardından artan bir şekilde, mezuniyete odaklanma yaratıcılığı düşürür. “Etkili yazmada psikiyatrist olarak büyük bir yazar olmazsınız.”
3. Konfiçyüsü dinleyin. Bir numara “hafıza yardımı” hafıza araştırmacılarının kendileri tarafından kullanılır: Not edin. Bir Çin atasözü “en zayıf mürekkep en güçlü hafızadan daha kalıcıdır”.
4. Araştırmalar bir fincan kahvede bulunan kafein miktarının konsantre olmanıza yardımcı olacağını gösteriyor. Fakat kaygıya meyilli iseniz; bu bir işe yaramayabilir..
5. Var olanlar için yeni hafızaları sağlama bağlayın. Michigan Üniversitesi Bilişsel Araştırmacı Denise Park, “Varolan hafızanızın yeni bilgilere uyum sağlayan bir darağacı olarak düşünün. Yeni bilgileri ayrılan alanın dışında bırakmayın. Özel olarak, hafıza kaybı için ilaç var mıdır diye sordunuz. Hafıza kaybı için herhangi bir reçeteli ilaç olup olmadığını bilmiyorum" diyor.
6. Uygulama yapın. Yeni becerileri öğrenme ve sürekli uygulama yapma beynin internal organizasyonunu değiştirmek için ortaya çıkar. Bir çalışma, periodik eğitim dönemlerinin 70 yaşlarında olan gönüllülerin, 7 yaşlarındayken sahip olduklarından daha iyi bilişsel ve hafıza becerilerine yardımcı olduğunu gösteriyor. “uygulama gerçekten işe yarar” der National Institute on Aging’te emeritus psikolog Len Giambra.
7. Fikirlerinize bir şans verin. Çoğumuz gerçekleri çabucak değerlendirme ve çabucak “gitme veya gitmeme” kararı vermede kabiliyetlerimiz için ödüllendiriliriz. Yaratıcılık daha fazla acele etme ve heyecan ister.
8. Entelektüel bir iş ve zeki bir eş seçin. Polonya’dan merak uyandırıcı çalışmalar, kariyerleri entelektüel bir egzersiz isteyen kişilerin yaşamlarında yüksek bilişsel seviyeye sahip olduklarını sunuyor. Ve zeki biri ile evlenme başarınızın devamını sağlar.
9. Yaratıcılık, genellikle bir alandan diğer bir alana adapte olma çözümleri için beceriyi özetler.
10. Leonardo’dan öğrenin. Yazar Michael Gelb, yeni kitabında Leonardo Da Vinci gibi nasıl düşünülür, en büyük Rönesans adamında işe yarayan bazı beyin geliştirme stratejilerini sunuyor. Ormanı öğrenme ve ters elinizle resim çizme gibi konuları da içeriyor.
11. Dikkatinizi verin. Sadece toplantıdan birkaç saniye sonra bir kişinin adını unuttuğunuz oluyor mu? Problem hafıza değil, konsantrasyondur. Yaşlanırken, bilinçli olarak hafıza bankamıza kendi kendimize bilgi koymamız gerektiğini hatırlamalıyız.
12. Mozart dinleyin. Wolfgang’ın müziğine maruz kalan bir beyin daha kompleks bağlantılar geliştiriyor. Bu da daha fazla bilgi için daha hızlı, entegre olmuş erişime izin veriyor.
13. Zekânızı geliştirmek için vücut egzersizi yapın. Uzmanlar, aerobik antrenmanın okul performansından sinir iletim hızına kadar her şeyi geliştirdiğine inanıyorlar. Egzersiz gerçekten yapılmasını mantıklı kılan birçok yarara sahip.
14. Yeni şeyler deneyin. Yaşamının sonuna yakın, empresyonist ressam Henri Matisse, fırçaları harika kâğıt kesikleri serileri yaratmak için kullandığı makas ile değiştirerek sanatını tekrardan canlandırdı. Yaratıcı Davranışlar Dergisi editörü Psikolog Dean Keith Simonton, bu gibi deneyimlerin yaratıcılığın başarılı niteliği olarak ortaya çıktığını ifade ediyor. Yaratıcı ve yaratıcı olmayan kişilerin karşılaştırıldığı bir çalışmada temel farkın birinin yeni şeyler öğrenme konusunda daha açık olduğunu diğerinin ise olmadığını gösterdi.
15. Dikkat dağılma olayını sonlandırın. Alakasız uyarıcılar tarafından bombardıma tutulursanız, odaklanmanız çok zor olur. Kesinlikle bir şeyi yapmalıysanız ( örneğin bir raporu tamamlama) telefonun fişini çekebileceğiniz ve konsantre olabileceğiniz bir otel odası kiralamayı deneyin.
Tutkularınızın peşinden gitmeyi sakın unutmayın! Son günlerde bir Hollandalı psikolog satranç ustalarını santranç büyük ustalarından neyin ayırdığını bulmaya çalışıyor. Her gruba test uyguladı- IQ, hafıza, boyutsal akıl yürütme-. Onlar arasında test farklılığı bulamadı. Tek farklılık büyük ustaların satrançı daha çok sevmeleriydi. Ona karşı daha tutkulu ve daha çok bağlıydılar. Tutku, yaratıcılığın anahtarı olabilir.


Zeka arttırıcı besinler Çilek: İçeriğindeki fisetin maddesi hafıza kaybının etkilerini azaltıp, bunamayı geciktiriyor. Bitter çikolata: Magnezyum ve antioksidan içeriğiyle beyne oksijen taşıyarak daha aktif çalışmasını sağlıyor.
Tahıl: Önemli bir B vitamini kaynağı olan tahıllar, kan şekerini dengeliyor.
Patates: Kan şekerini dengeli olarak yükseltiyor bu sayede zeka daha verimli çalışıyor
Yoğurt: İçinde bulunan tirozin isimli madde hafızayı güçlendirip, beyni uyarıyor.
Üzüm suyu: Dopamin salgılanmasını arttırarak problem çözme yeteneğini geliştiriyor.
Fasulye: Lif ve protein bir arada özellikle çocuklarda zekayı açıyor.
Kırmızı ve turuncu renkli sebzeler: Özellikle domates, havuç ve kırmızı biberde bulunan antioksidan beynin daha uzun süre sağlıklı kalmasını sağlıyor.
Somon: Omega-3 yağları hem beyni koruyor hem hafızayı güçlendiriyor.
Hergün düzenli olarak kahvaltı yapan kişilerin diğerlerine oranla daha başarılı ve verimli oldukları biliniyor. Yoğun bir güne başlarken; peynir, süt, yumurta gibi protein içeren besinlerden oluşan bir kahvaltı, şekerli çay ve simitten oluşan bir kahvaltıya kıyasla daha iyi sonuç almayı sağlıyor.
“Odaklanma” için ceviz, fındık, fıstık gibi sinirleri kuvvetlendiren yiyeceklerin yenmesini öneriliyor.
Uzmanlar yaratıcılığın geliştirilmesi için zencefil yenmesini öneriyor. Kimyonun da içerdiği uçucu yağların bütün sinir sistemini uyardığını söyleyen diyetisyenler “Aniden bir fikre, bir buluşa ihtiyacı olan kimyon çayı içmelidir. Çay, bir fincana iki tatlı kaşığı dolusu kimyon eklenerek yapılabilir” önerisinde bulunuyor.
Lahana, tiroit bezlerinin aktivitesini yavaşlattığı için daha stressiz öğrenmeyi sağlar.
Yağsız kırmızı et: Tam bir demir deposu, özellikle sağlıklı alyuvarlar için vazgeçilmez... Beyin gelişimi için büyük yarar sağlıyor.


Belleğinizi güçlendirmenin yolları Yaşın ilerlemesiyle birlikte belleğimiz de zayıflamaya başlar, yakın geçmişte olan olayları bile hatırlayamaz oluruz. Oysa bulmaca çözmek, kitap okumak gibi basit aktivitelerle beynimizi genç tutabiliriz.
* Gençliğinizdeki belleğinizi beyin egzersizleri ile ileri yaşlara kadar koruyabilirsiniz. Yaşlanmayla birlikte belleğin zorunlu olarak kötüleşeceği söylentilerine inanmayın.

* Can sıkıntısı ve monotonluğu yaşamınızdan çıkarın. Değişiklik beyni besler. Çeşitli konularla uğraşın, yeni bilgilere açık olun. Arada sağ el yerine sol elinizi kullanın. İşinize her gün aynı yolu izleyerek gitmeyin. Değişik türde müzik dinleyin. Değişik markete, değişik lokantaya gidin.

* Stres düşünme yeteneğini yok eder ve sizi yaşlandırır. Stresle birlikte salgılanan stres hormonu kortizon hatırlama yeteneğini zayıflatır. Stres hormonu aptallaştırır, beynin bellekle ilgili bölümündeki hücrelere zarar verir. Stresle baş etmeyi öğrenin. Yoga ve meditasyon egzersizleri stresi yok eder, yaratıcılığı artırır, depresyonu önler ve yaşlanmayı geciktirir.

* Yaşlanmaya bağlı yıkımdan çok, özellikle beyin egzersiz eksikliği bellek zayıflamasından sorumludur. Amerika'da yapılan bir araştırma, zihinsel performans yeteneğinin beyin egzersizi yetersizliğinde 30 yaşından başlayarak azalabildiğini göstermiştir. İşleyen demir ışıldar, işlemeyen paslanır.

* Spor, beyin kan dolaşımını iyileştirir. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Başa yeterli oksijen ve hayati maddeleri sağladığınız sürece beyin sağlığınızı korursunuz.

* Beyninizin de besine gereksinimi var. Vitamin B kompleks, Lesitin ve kromdan zengin beslenme iyi bir bellek için gereklidir. B vitaminleri tam tahıl ürünlerinde vardır. Lesitin yumurtada boldur. Günde 200 mcg krom gençleştirici DHEA hormonunun düzeyini yükseltir. Genel olarak tam tahıl ürünlerinin hepsi, deniz balıkları (somon, morina) beyin için yararlıdır. Ayrıca ginko biloba da bellek ve konsantrasyon için yarar sağlar.

* Her gün bilmece çözme, lisan öğrenme vb. aktivitelerle belleğinize egzersiz yaptırın.

* İyi uyku gençlik pınarıdır. Uykuda hücreler, doku ve organlar kendini yeniler. Büyüme hormonu, melatonin gibi gençlik hormonları uykuda en yüksek düzeyde salgılanır. 7 ile 8 saatten az gece uykusu her gece olduğu takdirde sağlık sorunlarına yol açar.

* Daha önce zarar görmüş beyin hücreleri bile eksik hormonların (östrojen, testosteron, DHEA, progesteron, pregnenolon) replasmanı ile yenilenebilir. Bu hormonların salgılanmasını beyin düzenler ve hepsi düşünme ve bellek yeteneğini etkiler.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Karın ağrısını dikkate alın

Karın ağrısını dikkate alın

Karın ağrısı başlı başına bir hastalık değil, bir belirtidir. Özellikle ani başlayan karın ağrılarında mutlaka hekime danışılması ve danışılmadan ağrı kesici ilaç alınmaması gerekir...

ğrı toplumda en çok görülen şikayetlerden biri olup, karın ağrıları da hemen herkesin yaşamı boyunca en az bir kez karşılaştığı bir durumdur. Karın ağrısının birçok nedeni var. Fazla gıda alımı, uygunsuz beslenme ve basit enfeksiyonlarda karın ağrısı sebeplerinin başında geliyor.

Acıbadem Hastanesi Kadıköy Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Korhan Taviloğlu, karın ağrısının önemli bir bulgu olabileceğini belirterek şöyle diyor:
“Aniden yani, 6 saat içinde başlayan karın ağrısı ile karakterize karın hastalığı “akut karın” olarak anılmaktadır. Ağrıyı takiben 6 ile 12 saat içinde bulantı ve kusma olması genellikle mide-bağırsak sisteminde bir tıkanıklığın göstergesidir. Bağırsakta olan bir iltihabi bir olay ise kendisini iştahsızlık, bulantı ve kusma gibi belirtilerle gösterir. Ani başlayan karın ağrısı olan her hasta detaylı bir şekilde ele alınmalıdır. Bir haftayı aşan bir süredir karın ağrısı olan hastada ‘akut karın’ tablosu düşünülmez, ancak bu durum bir hekim tarafından araştırılmalıdır.”

BİRÇOK HASTALIK, KARIN AĞRISINA NEDEN OLABİLİR!
Karnın değişik bölgelerindeki ağrıları, o bölgeye has organların hastalıklarının belirtisi olabiliyor. Mide ve bağırsak bozuklukları, böbrek taşları, kadın ve erkek üreme organlarının hastalıkları, şeker hastalığı, böbrek üstü bezi hastalıkları, kadınlarda adet sancıları, bazı kan hastalıkları, kurşun ve morfin gibi maddelerin zehirlenmeleri ve zona gibi hastalıklar nedeni ile karın ağrısı oluşabiliyor. Sadece karın boşluğundaki organlar değilakciğer iltihapları, kalp krizleri ve kaburga kırıkları karın ağrısı yaratabiliyor.

Prof. Dr. Taviloğlu, karnın farklı bölümlerinde hissedilen ağrıların farklı sebeplerden kaynaklanabileceğinin altını çizerek şöyle diyor:
“Karın sağ üst bölümünde olan ağrılardan: karaciğer, safra kesesi ve yollarının hastalıkları ve ülser sorunları sorumlu olabilir. Karın sol üst bölümünde olan ağrılarının sebebi dalak, pankreas, ve karın şah damarının (aorta) hastalıkları olabilir. Göbeğin üst bölümünde olan ağrılarda yemek borusu, mide ve on iki parmak barsağının, gastrit, ülser ve reflü gibi hastalıkları akla gelmelidir. Karın sol alt bölümünde olan ağrılarda: kalın bağırsak iltihapları, yumurtalık sorunları, karın şah damarının hastalıkları, idrar sorunları, dış gebelik sorunu ve apandisit problemi olabilir. Karın sağ alt bölümünde olan ağrılarda: apandisit, idrar sorunları, dış gebelik sorunu, yumurtalık sorunları, fıtık boğulması, safra kesesi ve yolları sorunları düşünülmelidir.”

HEKİME DANIŞMADAN AĞRI KESİCİ ALMAYIN!
Karın ağrısı şikayetinin altında farklı sebepler olabileceği için bilinçsiz bir şekilde ilaç almamak gerekiyor. Ancak yemek sonrasında gelişen, hafif şiddetteki karın ağrılarında hafif buzlu su içilmesi, tost yenmesi, elma suyu içilmesi veya muz yenmesi öneriliyor.

Prof. Dr. Taviloğlu, “Mide asidinin sorun yarattığı biliniyorsa, asit giderici ilaçlar alınabilir.” diyerek şöyle devam ediyor:
“Karın ağrısının nedeni kesin olarak bilinmiyorsa ve daha önceden bir hekim tarafından tanısı konulmamışsa, ağrı kesici ilaç almamakta yarar vardır.”

NE ZAMAN DOKTORA BAŞVURMAK GEREKIR?
Karın ağrısı sorunu olan kişilerin bazı hallerde kesinlikle doktora başvurması gerekiyor. Prof. Dr. Taviloğlu, bu durumları şöyle sıralıyor:
- Şiddetli, tekrarlayıcı, artan ve devamlı karakterde ağrılar
- Ağrı ile nefesin kesilmesi, baygınlık hissi, kanama, kusma ve yüksek ateş olması
- Karın ağrısının göğse, boyuna ve omuza yayılması
- Dışkıda kan görülmesi
- Karında gerginlik ve şişme olması


TANI VE TEDAVI
Karın ağrısı sorunuyla doktora gelen kişilerin detaylı muayenesi yapıldıktan sonra bazı hastalıkların ayırımı için, kan testi, idrar testi, ultrasonografi, tomografi gibi görüntüleme testleri istenerek tanıya gidiliyor.

Prof. Dr. Taviloğlu, “Bu araştırmalar sırasında hekimin deneyimi, görgü ve bilgisi büyük önem taşımaktadır.” diyerek tedavi konusunda şunları söylüyor:
“Tedavi tamamen saptanan soruna göre düzenlenir. İdrar yolunda taş belirlenmesi halinde ön planda ilaçlarla tedavi planlanırken, apandisit sorunu halinde acil ameliyat önerilmektedir.”
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
En iyisini doktorlar bilir’ devri sona eriyor

En iyisini doktorlar bilir’ devri sona eriyor

LONDRA - İngiltere Sağlık Bakanı, Alan Johnson tarafından bugün açıklanacak ve kanuni bağlayıcılığı olan yeni tüzüğe göre İngiltere’de doktorlar artık hastalarını değişik tedavi seçenekleri konusunda bilgilendirerek hastaların kendi seçimlerini yapmalarına imkan tanıyacak
Johnson, İngiliz Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, ilan edilecek yeni tüzükle hastaların NHS’te parasız olarak verilen tedavi seçenekleri hakkında bilgi edinmek konusunda yasal bir hakka kavuştuklarını söyledi.

Yeni tüzüğe göre artık doktorların, kronik bel ağrısı şikayetiyle gelen hastayı, fizyoterapi veya ameliyatın faydaları ve riskleri konusunda bilgilendirmeden ağrı kesiciler tavsiye etmesi yeterli olmayacak.

Hastaların, yeni hazırlanan tüzükle ilk kez, hasta hakları, NHS personeli ve hizmet sağlayan NHS’e bağlı örgütlerin sahip olduğu haklar ve sorumluluklar konusunda bilgi edinme imkanına da kavuştuklarını belirten Johnson, tüzüğün bir taslağının geçen yıl danışma amacıyla yayınlandığını belirtti.

Taslakta hastaların kendileri için uygun tedaviyi belirlemek amacıyla tedavi alternatifleri arasından seçim yapma hakkına sahip olmasının gerektiğine işaret edildiğine değinen Johnson, kamuoyundan gelen yorumlarda “mümkün olan tedavi seçenekleri hakkında bilgi edinme hakkı tanınmadan tedavi seçeneğini belirleme hakkına sahip olmanın anlamsız olacağına” işaret edildiğini söyledi.

Johson kamuoyundan gelen uyarıları dikkate alarak yeni NHS tüzüğünde aşağıdaki ifadelere yer verdiklerini belirtti:
“NHS’te size sunulan bakım seçenekleri arasından seçim yapma ve bu seçimleri desteklemek amacıyla bilgi edinme hakkınız var. Size uygun seçenekler sizin ihtiyaçlarınıza bağlı olarak zaman içinde gelişecektir.”

Yeni açıklanacak tüzükle hastalar aralarında, “aile hekiminin (GP) sunduğu tedaviyi seçme ve kendi doktor tercini belirleme”, “kişisel bilgilerin gizliliği ve NHS’ten kişisel bilgilerin güvenli bir ortamda muhafaza etmesini bekleme” gibi hakların da bulunduğu bir dizi haklara sahip olacak.

Hastaların haklarının yanı sıra bazı sorumluluklarının da bulunduğuna dikkat çekilen tüzükte, bu sorumluluklar, “NHS personeline ve diğer hastalara saygılı davranılması”, “üzerinde anlaşmaya varılan tedaviyi izleme ve eğer tedavide güçlüklerle karşılaşıldıysa bu konuda klinikteki uzmanları bilgilendirme” ve “hastane randevularına zamanında gitme ve eğer randevularını iptal edeceklerse bunu görevlilere makul bir süre içinde bildirmeleri” olarak sıralanıyor.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Güçlü bir bellek için ne kadar uyku?

Güçlü bir bellek için ne kadar uyku?

Uykusuz kalındığında bozulan ilk işlevlerden biri de bellek, dil becerileri, soyut düşünme ve değerlendirme gibi bilişsel fonksiyonlardır. Geç saatlere dek uykusuz kalmak bir süre sonra kişide bellek sorunlarının oluşmasına yol açar.

İSTANBUL - Verimli bir iş yaşamı için kişinin ortalama 8 saat uyuması gerektiğine dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Uzmanı Dr. Ferda Korkmaz, uyku eksikliğinin yol açtığı sonuçları anlattı.

Tıbbın uyku ile henüz bilmediği çok şey olmakla birlikte artık biliyoruz ki bedenin onarımı, çeşitli madde ve hormonların sentezi, hafızanın yapılandırılması, psikolojik dinlememiz uykunun belli dönemlerinde gerçekleşiyor.

“Uyku tekdüze bir süreç değil. Uykuya dalış, yüzeyel uyku, derin uyku ve rüya ile ilişkili -REM- (rapid eye movement = hızlı göz hareketleri) olmak üzere dört dönemi bulunuyor. Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Uzmanı Dr. Ferda Korkmaz yetişkin bir kişinin ihtiyaç duyduğu uyku süreleri ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Uyku süremiz yaşla birlikte değişmekle birlikte, herkesin uyku süresi kendine hastır. Bunu değiştirebilmek pek mümkün değildir. Bazı kişiler günde 12 saat, bazı kişiler ise 4 saat uykuya ihtiyaç duyarlar. Ancak toplumda bir çok erişkinin ortalama uyku süresi 6- 8 saattir. Yaşla birlikte hem uyku süresinde hem de uyku mimarisinde değişiklikler olur. İnsanlar yaşlandıkça, toplam uyku süresinde ve rüyayla alakalı uyku evresinde geçen sürede bir düşüş başlar. Yeni doğmuş bir bebek günde 16 saat uyur, rüya ile ilişkili REM dönemi oldukça yoğundur. Buna karşın bebeğin 30 yaşındaki annesi günde altı saat uyur (eğer şanslıysa) ve bu sürenin sadece dörtte birlik bölümünü REM’de geçirir.

Orta yaşlardan itibaren, uyku süresinin azalmaya başlamasının yanı sıra, uykunun karakteri de değişir. Bu yaşlardaki insanlar rüyayla ilişkili evrede daha az uyurken, yüzeyel uyku dönemleri daha uzun sürer. İnsanlar yaşlandıkça daha erken uyuyup daha erken kalkarlar. Gençlerde ise tam tersidir. Gençler, gece daha geç saatlere kadar kalırlar ve günün çoğunu uyuyarak geçirirler. Seksenli yaşlarda bu değişiklik daha belirgindir. Gün içindeki uyuklamalarla birlikte günlük toplam uyku süreleri 6- 7 saat olabilir. Bu kişiler gün içinde birçok kez uyuklasalar da bunların toplamı nadiren bir saati geçer. Yaşlıların günde 8- 10 saat uyumaları gerektiği söylemi doğru değildir.”

Kişinin gerek duyduğu uyku süresi şu şekilde hesaplanabiliyor. Kişi, uyanık olduğu her iki saat için bir saatlik uykuya ihtiyaç duyuyor. Yaş ilerledikçe bu değişiyor, uyanık kalınan her iki saat için 45 dakikalık uyku gerekiyor. Başka bir deyişle, gün boyunca uyanık kalınan her saat için “uyku borcu” biriktiriliyor. On altı saatlik bir günün sonunda, genç bir insanın “uyku bankasına” borcu sekiz saate ulaşıyor. Buna karşılık yaşlı bir kişinin uyku borcu sadece yaklaşık altı saat düzeyinde bulunuyor.

Uykusuzluk kişiyi nasıl etkiler?
Eğer uyku için yeterli zaman ayrılmazsa kişi uykudan yoksun kalıyor. Bu durumda gün içerisinde uykulu olmanın yanı sıra, kişide düşünmeyle ilgili sorunlar da ortaya çıkıyor. Yeni şeyleri öğrenme daha yavaş gerçekleşiyor, bellek ile ilgili ve karar verme süreçlerinde sorunlar yaşanabiliyor. Uyku yoksunluğu dışında bir takım uyku rahatsızlıklarında da özellikle uykuda solunum bozukluklarında uyku mimarisindeki ve kan oksijen düzeyindeki değişikliklerin tetiklediği olaylar, ciddi bilişsel ve bedensel bozulmalara neden oluyor. Bunlar arasında kalp, akciğer ve hormonal hastalıklar yer alıyor.

Yaşlı kişiler, uykusuzluk durumunda, kendilerini gençler kadar çok çabuk toparlayamayabilir. Kişilerin 24 saat boyunca uyanık bırakıldığı bir araştırmada, 70’li yaşlardaki kişilerin kendilerine gelmelerinin, genç kişilere göre en az bir gün daha uzun sürdüğü ortaya çıktı. Öte yandan cinsiyet de, uykusuzluğun etkisinde farklılık yaratabiliyor. Örneğin kadınlar, erkeklere göre daha hızlı kendilerine geliyorlar.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Çinli bilim adamları insan embriyosu klonladı

Çinli bilim adamları insan embriyosu klonladı

Çinli bilim adamları, tıbbi araştırmalarda kullanmak üzere beş insan embriyosunu başarıyla klonladıklarını bildirdiler.


ANKARA - Çin resmi haber ajansı Şinhua’nın bildirdiğine göre, embriyolardan dördü sağlıklı donörlerin deri dokularından, beşincisi Parkinson hastalarının hücrelerinden geliştirildi.
Yantai kentindeki Shandong Kök Hücre Mühendisliği Araştırma Merkezinden yapılan açıklamada, yeni klonlama tekniğinin Parkinson hastalığı için yeni tedavi yöntemleri geliştirilmesine yardımcı olabileceği belirtildi.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Hayvandan insana kök hücre olmuyor

Hayvandan insana kök hücre olmuyor

Memeli hayvanlardan alınan “olgunlaşmamış dişi cinsiyet hücresi”, insanlar için cenin kök hücresi deposu olarak kullanılamayacağı anlaşıldı.


HICAGO - ABD’deki “Advanced Cell Technology” şirketinin uzmanlarından Robert Lanza ve arkadaşları, cenin klonlama çalışmaları yaparken, bazı araştırmacıların umduğunun aksine, klonlanmış hayvan ovositlerinden (olgunlaşmamış dişi cinsiyet hücresi) insanlar için kök hücre edilemediğini ilk kez tespit etti.
Lanza ve ekibi, çekirdeklerini değişterek klonladıkları cenin hücrelerini, “morula” (döllenmeden sonraki ilk 4 gün) aşamasına getirerek, hücrelerin önce 8’e sonra da 16’ya bölünmesini başardı. Araştırmacılar, DNA’nın yeniden programlanabildiğini de böylece kanıtladı. Zira genler klonlarda, normal ceninde olduğu gibi gelişiyordu. Ancak bundan sonra işler umulduğu gibi gitmedi ve tavşan, fare ve inek hücresi çekirdekleri insan hücresi çekirdekleriyle değiştirilince sihir bozuldu.

Lanza, AFP muhabirine, “Güzel minik ceninlerimiz vardı ama iş yürümedi. Hayvan ovositleri istediğimiz genlere dönüşmedi ve işler bozuldu” dedi.

Araştırmacılar, klonlanmış hayvan ovositlerinin, kök hücre elde etmek amacıyla kullanılabileceğini ve bazı hastalıkların tedavisinde insan cenininden alınan kök hücrelerin yerini tutacağını düşünüyorlardı.

Cenin kök hücresi konusu, dünyada ahlaki tartışmalara konu oluyor, zira kök hücreleri alınan ceninler imha ediliyor.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Bilim adamları sentetik beyin yapmaya çalışıyor

Bilim adamları sentetik beyin yapmaya çalışıyor

ABD’li bilim adamları, insan beyninin çalışmasından öykünerek karbon nanotüplerden nöronlar üretmeye çalışıyor.

ANKARA - ABD medyasında yer alan habere göre, Southern California Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, bilim adamları beynin parçalarından esinlenerek, önce sentetik görme sistemi veya gerçek bir beynin ara yüzüne benzer kulak salyangozu gibi bölümleri üretmek için uğraşıyor.

Bilim adamları halen tüm nöronların bağlantılarını doğru olarak yansıtacak ve bağlantıların nöronların birbirleriyle nasıl iletişim kurabildiklerini gösteren matematik modelleri oluşturuyor.

Araştırmanın başında bulunan Profesör Alice Parker, bu aşamada bir sentetik beyni üretmenin mümkün olup olmadığını bilmediklerini, insan beynine yakın bir şeyi gerçekleştirmenin yıllar alabileceğini ancak sentetik görme sistemi veya kulak salyangozu gibi bölümlerin yakında yapılabileceğini söyledi.

Sentetik beyin yaratmanın çok zor olduğunu, beyin fonksiyonlarını taklit eden bilgisayar yazılımının tersine sentetik beynin son derece karmaşık bağlantıları bulunan beyin hücrelerini taklit eden donanıma sahip olduğunu belirten Parker, “plastiklik veya esneklik” adını verdiği bir konseptin yapay nöronların deneyim yoluyla öğrenme ve gerçek nöronların yaptığı gibi çevresindeki değişikliklere adapte olabilme imkanı sağladığını kaydetti.

Araştırma, Amerikan Ulusal Bilim Vakfı tarafından finanse ediliyor.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Uzun ömür ile bir gen mutasyonu bağlantılı

Uzun ömür ile bir gen mutasyonu bağlantılı

Bir gen mutasyonu ile 100 yaşına kadar yaşamak arasında bağlantı olduğu belirlendi.

BERLİN - Kiel Üniversitesi’nden bilim adamları, 100 yaşındaki 388 Almanın DNA’sını, daha genç kişilerin DNA’sı ile karşılaştırdı.
raştırmacılar, 100 yaşındakilerdeki FOXO3A genindeki mutasyonla bu kişilerin bu kadar uzun süre yaşamaları arasında bağlantı olduğunu saptadı.

Üniversiteden yapılan açıklamada, daha önce 100 yaşındaki Fransızların ve 95 yaşın üzerindeki Japon asıllı Amerikalıların katıldığı araştırmalarda da aynı bağlantının görüldüğü belirtildi.

Araştırmayı yürütenlerden Almut Nebel, farklı toplumlarda benzer sonuçların elde edilmesinin dünya genelinde FOXO3A geninin uzun yaşamada rol oynadığını gösterdiğini ifade etti.

Araştırma, Amerikan Bilimler Akademisi’nin yayın organı olan Proceedings of the National Academy of Sciences’da (PNAS) yayımlandı.

yüksek tansiyonla bağlantılı bir gen bulundu


ABD’nin Maryland Üniversitesi’nden Dr. Yen-Pei Christy Chang, “STK39” adı verilen genin, vücuttaki sodyum miktarını ayarlayarak böbreğin işleyişinde rol oynayan bir protein ürettiğini belirtti.

WASHİNGTON - Yüksek tansiyonun çok karmaşık bir hastalık olduğunu, hastalığa birçok kalıtsal ve çevresel etken ile yaşam tarzının neden olabildiğini vurgulayan bilim adamı, bu nedenle bu alandaki çalışmaların devam etmesinin önemli olduğunu ifade etti.
Genin bulunmasının yüksek tansiyon tedavisinde daha etkili yolların bulunmasının önünü açtığına da işaret edildi.

“STK39”un bulmacanın sadece önemli bir parçası olduğunu açıklayan Dr. Chang, bu genin farklı varyasyonuna (değişimine) sahip kişilerin, diüretiklere (yüksek tansiyon tedavisine yardımcı olmak amacıyla idrar atılımını kolaylaştıran ve fazlalaştıran ilaçlar) ya da tuz tüketimini azaltarak yaşam tarzında yapılan değişiklilere nasıl cevap vereceklerini belirlemek istediklerini kaydetti.

Bilim adamı, bu tür bilgilerin yüksek tansiyon hastalarının tansiyonunu kontrol altında tutmak için daha etkili yollar bulunmasına yardımcı olabileceğini ifade etti.

Araştırma, Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nin (PNAS) dergisinde yayımlandı.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt