Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

-sağlık sektöründeki son gelişmeler- (1 Kullanıcı)

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
2 Santimlik Cerrah!

2 Santimlik Cerrah!


Japonlar bu kez de 2 santimlik cerrah robot, insan vücuduna girip ameliyat yapacak

Japon bilim adamları, geliştirdikleri ’robot doktor’un porototipini dün basına tanıttı. Kesik yoluyla vücuda girecek olan robot, insan bedeninin içinde operasyonlar yapabilecek.
Ritsumeikan Üniversitesi uzmanlarının üç yıl süren bir çalışma sonucu geliştirdiği 2 santimetre uzunluğundaki doktor robot, 1 santimetre genişliğinde ve sadece 5 gram ağırlığında. Küçük bir kamera, algılayıcılar ve ilaç enjektörüne sahip olan robot, gerektiğinde bazı sağlık sorunlarını ilaçlarla tedavi edebiliyor, böylece ameliyata gerek kalmıyor.



Sırada kalp robotu var
Robot, vücudun sorunlu bölgesinden aldığı verileri çok ince bir kabloyla bilgisayara iletiyor. Ancak uzmanlar daha etkili ve kolay iletişim için robota uyumlu telsiz verici geliştirmeye çalışıyor.
Daha önce geliştirilen minyatür sağlık robotları, yutma yoluyla vücuda girebiliyor ve yalnızca fotoğraflar çekebiliyordu. ABD’li bilim adamları, kalp sorunları konusunda uzman ve enjeksiyon yoluyla vücuda zerk edilecek yeni tip bir robot da geliştiriyor.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Tansiyon ilaçları kansere iyi geliyor

Tansiyon ilaçları kansere iyi geliyor

WASHINGTON - Tansiyon ilaçlarının, akciğer kanserinin tedavisinde kullanılabileceği belirlendi.
ABD'de yayınlanan "Cancer Research" adlı dergide çıkan makaleye göre, laboratuvarda hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, kandaki "anjiotensin" hormonunu artıran tansiyon ilaçlarının, akciğer tümörlerini yüzde 30 oranında azalttığı belirlendi.
Wake Forest üniversitesinden Patricia Gallagher başkanlığındaki araştırma ekibinin çalışması, bu ilaçlarla tedavi edilmeyen farelerdeki tümörlerin, aynı zaman dilimi içinde iki kat arttığını gösterdi.
Araştırma ekibinden Ann Tallant, bunun, bu hormonun kanser tümörlerini azalttığına dair ilk çalışma olduğunu belirtti ve bu sonuçların, akciğer kanserinin tedavisi için yeni bir yöntem geliştirilebileceğini düşündürdüğünü vurguladı.
Tallant, "anjiotensin" hormonunun kanseri tedavi etme potansiyelini araştırma fikrinin, tansiyon tedavisi gören hastalar arasında akciğer kanserinin çok az görülmesinden doğduğunu belirtti.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Kan grubunda inanılmaz devrim!

Kan grubunda inanılmaz devrim!


33202.jpg



Danimarkalı bilimadamları, bir kan grubunu diğer gruba dönüştürecek basit bir yöntem bulduklarını açıkladı. Böylece dünya genelinde kan bulma sıkıntısının ortadan kalkabileceği belirtiliyor.

Kopenhag Üniversitesi'nden Prof. Henrik Clausen başkanlığındaki uluslararası ekip, "0" grubu kan üretebilecek enzimleri belirlediğini duyurdu.
33213.jpg

Bilimadamları, dönüştürülmüş kanın hastanelerde kullanılabilmesi için hastalar üzerinde denemeler yapılması gerektiğini belirttiler.
"A", "B" ve "AB" grubu kan, diğer gruptaki kişilere nakledilmeleri halinde, ölümcül sonuçlara yol açabiliyor.

Yeni yöntemle, diğer gruplara nakledilen kanda, bağışıklık sisteminde reaksiyona yol açabilecek enzim ve antijene rastlanmadı.
Prof. Clausen'in ekibi, "A" ve "B" antijenlerini etkisiz hale getirebilecek 2500'den fazla bakteri ve mantar özü üzerinde çalıştı.

Yeni keşfedilen bakteriyel "B" enziminin kahve çekirdeğinden elde edilen enzimden yaklaşık bin kat daha güçlü olduğu belirtiliyor.

Son olarak "A" antijenlerini ortadan kaldıracak enzimin bulunmasıyla tüm kan gruplarının dönüştürülmesinin mümkün hale geldiği söyleniyor.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Düz tabanlık kalıcı olmasın

Düz tabanlık kalıcı olmasın

Uzmanlar bebeklere vaktinden önce giydirilen bazı ortopedik ayakkabıların, düz tabanlığı kalıcı hale getirebileceği uyarısında bulunuyor.
Çocukların 7 yaşına kadarki gelişim süreçlerinde ayaklarının iç kısmında "kubbe" oluşmamasının normal olduğunu belirten uzmanlar, bebeklere vaktinden önce giydirilen bazı ortopedik ayakkabıların, düz tabanlığı kalıcı hale getirebileceği uyarısında bulunuyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Akçalı, çocukların normalde 1 yaş civarında yürümeye başladığını, çocuğunun yere "geniş" ve "patates" gibi basmasının ailelerin dikkatini çektiğini söyledi. Çocukların bu tür adımlarının normal olduğunu, ancak ailelerin "çocuğum düz taban mı?" endişesi yaşadığını ifade eden Akçalı, hemen ortopedik ayakkabılara yönelmenin doğru yaklaşım olmadığını belirtti.

Her çocuğun yürümeye başladığında ayağının iç kısmına bastığını, ayak tabanının düz olduğunu, 2-3 yaşına doğru bu düzlüğün yavaş yavaş yükselmeye başladığını anlatan Akçalı, ayak kavisinin kubbe haline gelmesinin 7 yaşına kadar sürebildiğini ifade etti. Özellikle 3 yaşına kadarki süreçte bu şekildeki çocukları düz tabanlı olarak nitelememek gerektiğini vurgulayan Akçalı, düzlüğün devam etmesi durumunda ortopedik ayakkabılara yönelmek gerektiğini kaydetti.
58604.jpg
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Sakız çiğneyerek kilo verilebilir mi?

Sakız çiğneyerek kilo verilebilir mi?

Çağın sorunu olarak adlandırılan fazla kilolardan, bitkisel ürünler kullanılarak elde edilen ve tokluk hissi veren sakız sayesinde kurtulabilmenin mümkün olduğu öne sürüldü.


Özellikle yaz aylarının yaklaşmasıyla kişilerin fazla kilolardan kaynaklanan ''görüntü çirkinliği''nden kurtulma kaygısıyla hareket etmesinin, piyasaya bunu ortadan kaldırdığı iddia edilen yeni ürünlerin sunulmasına ve rağbet görmesine yol açıyor.
Sakızın yanı sıra ''spirulina yosunu''ndan elde edilen kapsüllerin de vücuttaki yerleşik fazla yağların daha hızlı enerjiye dönüşmesine, yiyeceklerle alınan yağların depolanmadan atılmasına ve tokluk hissi vererek bir ayda yaklaşık 5 kilo verilmesini sağladığı savunuldu.
Şirketin Yönetim Kurulu üyesi Ali Sayın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tamamen yerli sermaye ile üretilen sakız ve ''Naxilite'' adıyla kapsülü, 2 ay önce piyasaya sürdüklerini ve tamamen bitkisel özellikte olduğu, yan etkisinin bulunmadığını iddia etti.
Fazla kiloların en önemli sağlık sorunu olduğunu ve çok sayıda insanın bu konudan şikayetçi olduğunu belirten Sayın, ''Bu amaçla yaptığımız çalışmalar sonucunda, geleneksel olarak Anadolu'da kullanılan bu sakızı seri üretimle, kilo sorunu olanların hizmetine sunmayı uygun gördük'' dedi.
Ürünlerin içeriğinde biberiye, ısırgan ve çörek otu, ardıç, keten, buğday, rezene, kekik ve kiraz sapı karışımlarının bulunduğunu ve doğal yollarla elde edildiğini vurgulayan Sayın, şöyle konuştu: ''Tamamıyla bitkisel olan bu sakızla gıda desteği olan ve spirulina yosunundan üretilmiş kapsülleri fazla kilolardan şikayetçi olanların hizmetine sunduk. Ürünü,fazla kilosu olanlarda kilo düşürücü, ideal kilolularda mevcut halin korunması için bitkisel destek olarak öneriyoruz. Tablet şeklindeki yosunlar yemeklerden 30 dakika önce 2'şer adet alınırken, sakız ise günde 3 defa, yemeklerden yarım saat önce 10-15 dakika arası çiğneniyor. Sakızın içeriğindeki maddeler çiğnenme sürecinde vücut tarafından kolayca emilimi sağlanarak kısa sürede etkisini göstermeye başlıyor. Ürünler tokluk hissi vererek, aşırı iştahlı olma durumunu önlüyor, metabolizmanın da hızlı çalışmasını sağlayarak depolanmış yağların enerjiye dönüşmesini hızlandırıyor.''
-AYDA 4-5 KİLO-
Ürünün hiç bir yan etkisi bulunmadığını savunan Sayın, bünyelerdeki farklılıklar dolayısıyla etkisinin boyutunun kullanım sürecinde gözlenebildiğini söyledi.
Bünyenin uyum sağlaması durumunda ayda 4-5 kilo vermenin mümkün olduğunu vurgulayan Sayın, ''Naxilite formülü, vücuttaki depo yağların kullanımı hızlandırarak enerjiye dönüşmesine ve yemeklerden sonra vücudun depoladığı yağ oranını minimum seviyede tutmaya destek olur. Böylece sağlıklı ve dengeli kilo vermenize yardımcı olur. Başta obezite olmak üzere fazla kilolarından kurtulmak isteyenler, sakız çiğneyerek veya tamamen doğal kapsüllerle bunu sağlayabilirler'' diye konuştu.
Ürünlerin şu an için sadece eczanelerde satışa sunulduğunu vurgulayan Sayın, ''Yakın zamanda ihracata başlamayı hedefliyoruz.'' Eczanelerde, 90 kapsüllük tabletlerin 25 YTL'den satışının yapıldığı bildirildi. (aa)
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Çinko eksikliği ölümlere neden oluyor

Çinko eksikliği ölümlere neden oluyor

Dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinde görülen çinko eksikliği nedeniyle yılda ortalama 1 milyon kişinin öldüğü, binlerce çocukta ise fiziksel ve zihinsel geriliğe yol açtığı bildirildi.

İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu, vitamin ve mineral eksikliklerinin, dünyanın önemli bölümünü etkileyen ve öğrenme güçlüğü, zeka geriliği, bağışıklık sistemi sorunları, düşük çalışma kapasitesi, körlük, prematüre ölümler, depresyon ve daha birçok sağlık sorununa yol açan önemli bir toplumsal sorun olduğunu söyledi.
Minerallerin her birinin eksikliğinin sağlık açısından birçok soruna yol açabildiğini dile getiren Boyacıoğlu, özellikle çinko eksikliğinin dünyada üzerinde önemle durulan bir konu olduğunu bildirdi.
Özellikle Türkiye'de et ve süt ürünleri tüketiminin az olması nedeniyle demir, kalsiyum ve çinko eksikliklerinin görüldüğünü vurgulayan Boyacıoğlu, ''Ekonomik şartlar ve eğitim seviyesi farklılıklarına bağlı olarak kırsal bölgelerde yetersiz beslenme oranı çok yüksek. Kent merkezlerinde de çinko kaynaklı gıdaların alımının az olması bu minarelin eksikliğini artırıyor'' dedi. Boyacıoğlu, çinko eksikliğinin en yaygın olarak görüldüğü bölgelerin beslenmenin hayvansal gıdalardan çok hububatlar ve sebzelere dayalı olduğu az gelişmiş ülkeler olduğunu belirterek, çinkonun genellikle sığır, tavuk, balık ve kabuklu deniz hayvanlarının etleri ile yumurta ve süt ürünlerinde bulunduğunu, ayrıca fındık ve baklagillerin de çinko açısından zengin olduğunu bildirdi.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Yüksek tansiyona aşı!

Yüksek tansiyona aşı!



Alman ve İsviçreli bilim adamları, tıp alanında önemli bir başarıya imza attı.

Zürih kentindeki Cytos adlı biyoteknoloji şirketinde araştırma yapan Dr. Martin Bachmann ile Almanya'nın önde gelen hastanelerinden Berlin'deki Charite'de araştırmacı olarak görev yapan Dr. Frank Wagner ve Prof. Hans-Dieter Volk, yüksek tansiyona karşı aşı geliştirdi.

Alman ''Bild ** Sonntag'' gazetesinin haberine göre, Bachmann, CYT006 adı verilen aşının yüksek tansiyona karşı aylarca iyi geldiğini belirterek, ''Angiotensin adı verilen hormon vücutta kan basıncını artırır. Yeni geliştirilen aşıyla vücudun savunma sistemi bu hormona karşı bir antikor geliştiriyor. Bu antikor sayesinde hormonun etkisi azalıyor, bunun sonucunda da tansiyon düşüyor'' şeklinde açıklama yaptı.

Wagner de, aşının, yaşları 18 ila 65 arasında değişen 72 kadın ve erkek üzerinde başarıyla denendiğini ve özellikle, kalp krizi riskini artırdığı için sabah saatlerinde daha tehlikeli olan yüksek tansiyonu önlediğini ifade ederek, ''Geliştirilen aşının güvenli olduğunu ve yüksek tansiyonu, özellikle sabah saatlerinde büyük ölçüde düşürdüğünü ispatladık'' dedi.

Volk ise araştırmaları sırasında ciddi hiçbir yan etkiyle karşılaşmadıklarını kaydederek, ''Aşının haftalar sonrasında bile hala etkili olduğunu tespit ettik. Bu, her gün birkaç kez hap almak zorunda kalan yüksek tansiyonlu hastalar için çok önemli. Bu hastaların sorunu, haftalarca, hatta aylarca etkili kalabilecek bu ilaçla çözülebilir'' diye konuştu.

Almanya'da yaklaşık 16 milyon kişinin yüksek tansiyon hastası olduğuna dikkat çekilen haberde, aşının ne zaman yaygın bir şekilde kullanılacağı konusunda bilgi verilmedi.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Kumda yürümek düz tabanlığı önlüyor!

Kumda yürümek düz tabanlığı önlüyor!




Kumda yürümek düz tabanlığı önlüyor!

Ortopedi ve travmatoloji uzmanı Opr.Dr. Savaş Tunay, kumda ve sert balçık çamurda yürümenin düz tabanlığı önlediğini söyledi.

Bolu'da özel bir ortopedi merkezinin sahibi olan Opr.Dr. Savaş Tunay, düz tabanlığın ayak içindeki kaslarla, ayak altını örten kasların zayıflığından kaynaklanan bir hastalık olduğunu belirterek, “Düz tabanlık, genellikle ailesel yatkınlıktan kaynaklanan bir hastalık. Bu tür vakalarda, ayağın iç kaslarının güçlendirilmesi gerekir” dedi.

Beyin ve sinir sistemindeki bir takım hasarların yanısıra travmaya bağlı olarak da düz tabanlığın oluşabileceğini söyleyen Opr.Dr. Tunay şöyle konuştu:

“Düz tabanlıkta uygun bir tedavi görülmemesi halinde, ayağın altı bir ayı tabanı gibi düz olur. Hafif ve orta şiddetli düz tabanlıklarda birşey yapmaya gerek yok. Ortopedik ayakkabılarla veya ortopedik tabanlıklarla bu sıkıntı giderilebilir. Ayak parmaklarıyla yere düşmüş bir kalemi ya da bir çubuğu almak, topuk üzerinde veya parmak uçlarında bir balerin gibi yürümek, deniz kumu veya sert vasıflı balçık çamurda yürümek ayak içlerindeki kasları güçlendirir, ayağın altında kubbeyi oluşturan zarı daha güçlü vasıflı yapar. O nedenle aileler küçük çocuklarına yaz sezonunda ne kadar çok kumda yürüme fırsatı verirlerse, düz tabanlık korkuları da o denli azalır.”
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Sünnet faktörü koruyucu

Sünnet faktörü koruyucu

SÜNNET FAKTÖRÜ KORUYUCU
Verilen bilgiye göre, geçen sene gelişmekte olan ülkelerden 2,2 milyon kişinin virüsle mücadeleye yardımcı “antiretroviral” ilaçlara erişim imkanı vardı. Bu rakam, üç yıl öncesine kıyasla 300 bin kişilik bir azalışı ifade ediyor.


Ancak konferansta açıklananlara göre, hastalığın yayılma hızı, hastaların tedavisi ve eğitimleri için sürdürülen küresel çabayı geride bırakıyor.

Katılımcılar, erkeklerin sünnet edilmelerinin HIV virüsüne yakalanma riskini % 60 oranında azalttığı yönündeki bulguları umut verici buldu.
269925.jpg

Kenya, Uganda ve Güney Afrika’daki deneklere dayandırılan bu yöndeki çalışma, erkeklerin sünnet edilmelerinin Sahraötesi Afrika’da yirmi yıl içinde 5,7 milyon yeni vakayı önleyebileceği tahminini ortaya koyuyor.

ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Müdürü Dr. Fauci, “Bu yıl bir önemli buluşla karşı karşıyayız. Bu da sünnetin hastalığın önlenmesindeki rolü” dedi.

YANKI UYANDIRDI
Gelişmekte olan ülkelerin pek çok bölümünde, prezervatif ve steril şırıngalar gibi etkili koruma stratejileri, nüfusun yüzde 15’ten az bir bölümü tarafından kullanılabiliyor.

Uluslararası AIDS Derneği’nin “Dördüncü HIV Nedenleri ve Tedavisi Konferansı”nda konuşan Dr. Fauci’nin uyarıları uzmanlar arasında geniş yankı uyandırdı.

İngiliz HIV Derneği’nden Dr. Brian Gazzard, antiretroviral ilaçlara erişim şansının artmasına rağmen, hastalığın Asya ve Afrika’nın bazı bölgelerinde kontrolden çıkmakta olduğunu söyledi
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
İki diyabet ilacı tehlikeli

İki diyabet ilacı tehlikeli



ABD’li bilim adamları, Türkiye’de de kullanılan şeker hastalığı (diyabet tip 2) ilaçlarından "Avandia" ile "Actos"un kalp yetersizliği ve kalp krizine neden olduğunu ileri sürdü. ABD, ilaçlara kısıtlama getirmeden önce bağımsız araştırmacılardan ikinci bir test istedi. Üretici İngiliz Glaxo Smith Kline şirketi ise "Kalp krizine neden olduğu yönünde kesin kanıt yok, prospektüsünde zaten kalp uyarısı var" açıklamasını yaptı.

Amerika ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde kullanılan ve piyasada "Avandia" ya da "Avendamet" adıyla satılan şeker hastalığı ilacı üzerine ABD’de yapılan araştırma, kaygı verici sonuçlar ortaya ıkardı. Araştırmanın sonuçları, New England Journal of Medicine adlı derginin mayıs sayısında yayınladı.

GENÇLER İÇİN DE RİSK

78 bin şeker hastası üzerinde yapılan araştırma, 1999’dan bu yana piyasada bulunan İngiliz Glaxo Smith Kline şirketinin ürettiği "Avandia" adlı ilaç ile Japon Takeda Farmakoloji şirketinin ürettiği "Actos" adlı ilacın kalp yetersizliğini 2 kat, kalp krizi riskini ise, yüzde 43 oranında artırdığını ortaya koydu.

Geçen yıl sadece ABD’de 2 milyar dolarlık "Avandia" satan Glaxo Smith Kline, ilacın prospektüsünde uyarı bulunduğunu açıkladı. Ancak North Carolina Wake Forest Üniversitesi’nden Prof. Sonal Singh, "Geçmişte kalp riski bulunmayan, hatta genç yaştaki hastalarda bile kalp krizi riskini artırdı" diyerek firmayı yalanladı.

KUTUYA YAZILMALIYDI

Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi FDA, Glaxo Smith Kline’ın geçtiğimiz aylarda, bazı ürünlerinin prospektüsündeki kalp riski uyarısını güncellemek istediğini, ancak bu denli önemli bir uyarının kapakta ve siyah kutu içine yazılması gerektiği için talebin reddedildiğini duyurdu. FDA, "Avandia" adlı ilaca yönelik kısıtlama kararı almadan önce ilaçla ilgili bağımsız bilimadamları gruplarından da araştırma talebinde bulundu. Kurum ayrıca, Takeda şirketinin Actos, ve Merck & Co şirketinin de "Januvia" adlı ilaçlarının da incelenmesini istedi.

Türkiye’de de kullanılıyor

Avandia, Glaxo Smith Kline (GSK) ilaç şirketinin bir ürünü ve Türkiye’de aynı isimle satışı devam ediyor. Actos ise Lilly’nin bir ürünü, ancak Türkiye’de bu isimle mevcut değil. Bilim İlaç tarafından üretilen jeneriği "Glifix" var. Jenerik ilaçlar ve asıllarında etken maddeleri aynı olduğundan, bu ilaçların her ikisinin de Türkiye’de eczanelerde satıldığını söylemek mümkün. Şimdiye kadar herhangi bir toplatma kararı alınmadı.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
güneş ve bronzlaşmak ile ilgili merak edilen 10 soruyu şöyle cevapladı...

güneş ve bronzlaşmak ile ilgili merak edilen 10 soruyu şöyle cevapladı...

10) Güneş cildi nasıl yakar?
Siz şezlongda uzanırken ultraviyole ışınları cildinize nüfuz eder ve yeni hücreler üreten canlı hücrelerinizi öldürür. Ultraviyole A (UVA) cildin daha derinlerine inse de hem UVA hem de UVB cildi yakar.

9) Neden güneşten yanmış cilt kırmızı olur?
Zararı tamir etmek ve ölü hücreleri yok etmek için kan damarları genişler ve yanık yerlere kan akışı artar. Fazla kan cildi kırmızı ve sıcak yapar.

8) Güneşten yanmış cilt neden yanar ve kaşınır?
Tahribata uğramış hücreler beyne yaralandığını anlatan mesajlar gönderir ve acı reseptörlerini harekete geçirir. Bu da cildi temasa karşı hassas yapar.

7) Cilt neden bronzlaşır?
Cildinizin iç katmanını yakan UV ışınlarına tepki olarak vücut cildi koyulaştıran melanin pigmenti üretir. Pigment radyasyonu emerek hücreleri zarardan korur. Çoğu insan güneşe maruz kaldıktan hemen sonra bronzlaşmaz çünkü melanin üretimi uzun sürebilir.

6) Neden kızıl saçlılar bronzlaşmaz?
Melanin vücudun UV radyasyonunu süzmesine yardımcı olur. Fakat melanin zararlı da olabilir. Sarı ve kızıl saçı ve açık teni yapan feomelanin, güneş yanığı ve cilt kanseri gibi güneş zararları riskini arttırır.

5) Güneş koruyucuları nasıl işler?
En etkili güneş koruyucuları hem UVA hem de UVB’ye karşı korur. Bu koruyucular ya UV ışınlarını kimyasal olarak emer ya yansıtır ya da savar.

4) 30 faktör 15 faktörden iki kat fazla mı korur?
Pek değil. Güneşten koruma faktörleri yanmadan önce ne kadar vaktinizin olduğunu söyler. 2 faktörlü koruyucular, hiç koruma kullanmamaya kıyasla güneşte iki kat daha uzun kalmanızı sağlar. 30 faktör size doğal korumanızdan 30 kat daha fazla zaman sunar ve güneş ışınlarının yüzde 97’sini savar. 15 faktör ise güneş ışınlarının yüzde 93’ünü savar.

3) Neden plajda daha çok yanarız?
Güneş ışınları kumda ve suda daha çok yansır. Aynı zamanda UV yazın ve gün ortasında daha güçlüdür.

2) Ufak bir kırmızılık zarar vermez, değil mi?
Yanlış. UV’ye maruz kalmak hücrelerinizi mutasyona uğratıp kansere neden olabilir. Çocukluk ve ergenlik dönemlerinde çok fazla güneşe maruz kalmak yetişkinliğinizde kansere yakalanma riskinizi yükseltir, çünkü bir kanser tipi olan melanomanın gelişmek için çok zamanı vardır. Diğer kötü etkiler: Kırışıklık, kahverengi noktalar ve katarakt...

1) Güneş yanığını tedavi etmenin en iyi yolu nedir?
Derhal Aspirin almak güneş yanığının gelişimini azaltabilir. Bol bol su için. Ilık suyla duş alın, aloe veralı ya da normal nemlendirici sürün, hidrokortizonlu krem sürün. Eğer yanığa başağrısı, üşüme ya da ateş eşlik ederse doktora gidin.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Yaklaşık yüzde 90'ı sudan oluştuğu için düşük enerji içeren salatalık başta olmak üze

Yaklaşık yüzde 90'ı sudan oluştuğu için düşük enerji içeren salatalık başta olmak üze

Yaklaşık yüzde 90'ı sudan oluştuğu için düşük enerji içeren salatalık başta olmak üzere yeşil sebzeler ve karpuz, birlikte yendiği yüksek enerji taşıyan gıdaların enerjilerini azaltıyor.

salatalik.jpg


Gıda Mühendisleri Odası Konya Şubesi yöneticilerinden gıda mühendisi Tahsin Süer, yaptığı açıklamada, vücutta yağ birikmesi nedeniyle oluşan şişmanlığın en büyük nedeninin, yüksek kalorili besinlerin tüketilmesi ve bu enerjinin yakılamaması olduğunu belirtti.

Süer, her gıda maddesinin, vitamin, karbonhidrat, protein, şeker, yağ gibi farklı maddeler ihtiva ettiğini, diyet yapanların ya da kilo almadan sağlıklı beslenmek isteyenlerin hangi gıda maddesinde ne kadar kalori olduğunu kabaca da olsa bilmesinde yarar olduğunu ifade etti.

Kalorisi düşük, diyete uygun gıdaların özellikle sebzeler olduğuna dikkati çeken Süer, örneğin salatalığın yüzde 90'ından fazlasının sudan oluştuğunu, yüzde 1 oranında bile yağ içermediğini, bu nedenle salatalık yenmesinin su içmekten farksız olduğunu vurguladı.

Diyet yapanlara öneriliyor

Süer, salatalıkta, bünyelerinin yüzde 90'dan fazlası aynı şekilde sudan oluşan diğer yeşil sebzelerde olduğu gibi vücudun ihtiyaç duyduğu çeşitli mineraller ve B vitamininin yer aldığına dikkati çekti.

Bir yaz meyvesi olan, serinletici özelliği ve lezzetiyle yoğun şekilde tüketilen karpuzun da büyük bölümünün sudan oluşan gıdalardan biri olduğunu belirten Süer, "Yaklaşık yüzde 90'ı sudan oluştuğu için düşük enerji içeren salatalık başta olmak üzere yeşil sebzeler ve karpuz, birlikte yendiği yüksek enerji taşıyan gıdaların enerjilerini azaltıyor. Bu meyve ve sebzeler, yoğun şekilde yağ, protein ya da karbonhidrat ihtiva eden gıdalarla birlikte yenildiğinde onları absorbe ederek, vücutta yağ şeklinde birikmelerini azaltır. Bu nedenle diyet yapanlara, bol miktarda salatalık ve karpuz tüketmelerini öneriyoruz" dedi.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
sigaranın bir yararı var

sigaranın bir yararı var

sigaranın bir yararı var

Sigaranın size bir yararı olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Bugüne kadar hep sigaranın zararları araştırıldı. Kansere yol açtığı, öldürdüğü, süründürdüğü daha bir çok şey. Ama bu kez yapılan araştırma sonucu sizi çok şaşırtacak. Bu araştırmada sigaranın insana olan bir yararı ortaya çıktı.

İşte sigaranın içicilerine olan yararı;

ABD’nin prestijli üniversitelerinden UCLA, 11 bini aşkın kişi üzerinde yapılan çok tartışmalı bir araştırmanın sonuçlarını yayınladı.

Araştırma sonucunda sigara, puro ya da nargile içen kişilerin Parkinson hastalığına yakalanma risklerinin % 54 azaldığı ortaya çıktı. Uzmanlar bu şaşırıcı durumu sigaranın içinde bulunan korbondioksitin beyinde dopamin hormonunun salgısını koruması gerçeğine bağladı.


Bence hiç kullanmamanızı tavsiye ederim bir hastalığı önleyelim derken bütün hastalıklar tetiklemesin bizleri
"Sigara bulaşıcıdır"


Mersin (AA)- Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Resul Buğdaycı, ''Sigara içme davranışının bulaşıcı olduğunu ve çocuklara daha çok anne ve babalar ile sevilen ve örnek alınan kişilerden bulaştığını'' bildirdi.

Buğdaycı, dünyada önlenebilir ölüm nedenleri arasında çoğunlukla birinci sırada gelen sigaranın, Türkiye'de de aynı konumda yer aldığını belirtti. Ebeveynlerde ''Yaptığımı yapma, söylediğimi yap'' anlayışının hakim olduğuna işaret eden Buğdaycı, iletişimin yüzde 60'ının sözsüz beden hareketleriyle, yüzde 30'unun ses tonu ve vurgulamalarla, yüzde 10'unun da sözle gerçekleştirildiğinin unutulmaması gerektiğini bildirdi.

Çocuklara sigara aldırmanın kötü bir mesaj olduğunun altını çizen Buğdaycı, sigara kullanımıyla mücadelede eğitimin önemine değinerek, ''Şu anda dünyada önerilen ideal sigaraya karşı eğitim yaşı 13-14'tür. Yani ilköğretim 6. ve 7. sınıfları kapsıyor. Türkiye'de bu eğitim ilköğretim 4 ve 5. sınıflarda başlamalıdır ve diğer sınıflarda devam etmelidir'' dedi.

Buğdaycı, yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de 15 yaş üzeri nüfusun yüzde 43,5 oranında sigara içtiğini, erkeklerde bu oranın yüzde 62,5 ve kadınlarda yüzde 24,3'e ulaştığını, hekimlerde yüzde 55 seviyesinde bulunduğunu belirtti


 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Hissedilen sıcaklığı hesaplayın

Hissedilen sıcaklığı hesaplayın

Hissedilen sıcaklığı hesaplayın

Beklenen sıcaklık ile bağıl nem arasındaki ilişki, hissedilen sıcaklığı veriyor. Bu hesabı yapıp dışarı çıkmakta fayda var.

Sağlık Bakanlığı, vatandaşları hissedilen sıcaklığı hesaplayıp dışarı çıkmaları konusunda uyarıyor. Beklenen sıcaklık ile bağıl nem arasındaki ilişki, hissedilen sıcaklığı veriyor. Buna göre, hava sıcaklığının 42 derece olarak beklendiği bir bölgede, hissedilecek sıcaklık 62 dereceye kadar çıkabiliyor.

Tablodaki rakamlara dikkat
Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği günlerde vatandaşlara sıcak uyarısında bulunan Sağlık Bakanlığı'nın hazırladığı tablo, önemli bilgiler veriyor.

Hava sıcaklığının bölgedeki nemin etkisiyle farklılık gösterebildiğini anlatan sıcaklık tablosuna göre yükselen nemle birlikte hissedilen sıcaklık oldukça fazla olabiliyor.

Hissedilen sıcaklık önemli
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün sıcaklık tahminlerine göre bir değerlendirme yapıldığında vatandaşların tabloya göre hissedilecek sıcaklığı hesaplamadan dışarı çıkmamaları sağlıkları açısından çok faydalı görünüyor.

Ankara:
Ankara merkezde nem oranı gün içinde sürekli değişiyor fakat yüzde 30'un üzerinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda hissedilecek sıcaklık en az 38 derece olarak görünüyor. Nem oranı yüzde 40'a ulaştığında ise hissedilecek sıcaklık 42 dereceye çıkıyor.

İstanbul:
Nem oranının yüzde 60 olduğu ele alındığında İstanbul'da hissedilecek sıcaklık 42 dereceye ulaşıyor. İstanbul'da hava sıcaklığının 38 dereceye çıkması halinde aynı yüzde 60'lık nem oranıyla hissedilen sıcaklık 56 dereceye ulaşıyor.

Muğla:
Bölgedeki nem oranının yüzde 45 ve üzerinde olduğu düşünüldüğünde hissedilen sıcaklık değeri 51-55 derece arasında oluyor.

Adana:
Bölgedeki nem oranı gün içinde sürekli değişkenlik gösteriyor ancak yüzde 60 ve üzeri olduğu ele alındığında hissedilen sıcaklık değeri 56 dereceye çıkıyor.

43 derece 77 derece hissedilebilir!
Tabloya göre hava sıcaklığının 43 derece, nemin ise yüzde 60 beklendiği bir bölgede hissedilen sıcaklık 77 dereceye kadar çıkıyor. 44 derece ve yüzde 65'lik nemde ise hissedilecek sıcaklık 89 derece oluyor.

Kahramanmaraş:
Bölgedeki nemin yüzde 45 civarında olduğu göz önünde bulundurulduğunda hissedilecek sıcaklık değeri 62 derece olarak görülüyor. Nemin yüzde 50'ye çıkması halinde sıcaklık 67 dereceye ulaşacak.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Kalp naklinde çığır açacak cihaz

Kalp naklinde çığır açacak cihaz




İngiliz bilim adamları, donörden alınan kalbin 12 saat boyunca zarar görmeden atmasını sağlayacak bir cihaz geliştirdi. Cihazla, kalbin çalışması durmadan nakli yapılabilecek.
TransMedics adlı yeni cihaz, vericiden alınan kalbi 12 saat boyunca dokular zarar görmeden canlı tutuyor. Eski yöntemde kalbin 4 saat içinde nakli gerekiyordu.
Bugüne kadar kalp, ameliyattan hemen önce donörden alınıyor ve dondurulduktan sonra en fazla 4 saat muhafaza edilerek alıcıya nakledilebiliyordu.
İngiltere'de Papworth Hastanesi'ndeki bir kalp nakli operasyonunda, vericiden alınan organın hastaya nakledilmesinden önce kalbin yeni geliştirilen bir cihaz sayesinde atışlarını yapay olarak sürdürmesi sağlandı.
Mevcut yöntemde, vericiden alınan kalp durdurulup soğuk bir ortamda saklanırken, yeni yöntemde nakledilecek sağlıklı kalp, operasyon yapılıncaya kadar çarpmaya devam etti.

Cihazın adı 'TransMedics'
22 Mayıs'taki operasyonu Prof. Bruce Rosengard ile Cliff Chung ve David Jenkins adlı cerrahlar yaptı. Doktorlar, 58 yaşındaki hastaya nakledecekleri kalbi, ABD'de geliştirilen "TransMedics" adlı mobil kalp - akciğer makinesinde operasyon saatine kadar canlı ve çalışır vaziyette tuttu.
Şimdiye kadarki nakil operasyonlarında, durdurularak vericiden alınan kalbin hücreleri ölmeye başladığı için soğutulup doku kaybı yavaşlatılıyordu.

Zaman sınırı arttı
Makine sayesinde nakledilecek kalbe düzenli olarak oksijen ve besin içeren uygun sıcaklıkta taze kan pompalandı ve organ böylelikle normal sağlığını korudu. Eski yöntemde kalbin en fazla 4 saat içinde nakledilmesi gerekirken yeni yöntemde zaman kısıtlaması büyük ölçüde ortadan kalktı. Kalp yalnızca 1.5 saat süren nakil operasyonu sırasında durduruldu.

Yöntem, böbrek naklinde de kullanılacak
Tıp dünyasında çığır açan nakli gerçekleştiren ABD'li Profesör Bruce Rosengard, Milliyet'e yaptığı açıklamada, ameliyatın son derece başarılı olduğunu belirterek, hastanın mükemmel durumda olduğunu söyledi. ABD'li cerrah, "Kalbin pompaladığı kan miktarı mükemmel, kan basıncı çok normal. Kalbi genç bir insanınki gibi atıyor" dedi. Kalbin vericiden alındıktan hemen sonra küçük bir aygıta bağlandığını ve bu aygıt sayesinde kalbe kan dolaşımı ile oksijen verildiğini, böylece de organın canlı kalmasının sağlandığını söyleyen Rosengard, şöyle konuştu:

'Organ sağlıklı kalıyor'
"Geleneksel kalp nakli ameliyatlarında vericiden alınan kalp bir solüsyon içine konarak donduruluyor ve hastaya naklediliyor. Yeni yöntem hakkında kesin konuşmak için henüz erken, ancak geleneksel yöntemden daha uzun süre kalbi canlı tutmak mümkün olduğu için birçok testin yapılmasına imkân veriyor. Nakledilen kalbin fonksiyonlarını ve rahatsızlıklarını tespit etmeyi de sağlıyor. Üstelik bu süre içinde organ hem daha sağlıklı kalıyor hem de hastanın organı kabul etmesi daha çabuk oluyor."

20 ameliyat yapılacak
ABD'nin TransMedics firması tarafından geliştirilen aygıt üzerinde 11 yıldır çalışmaların sürdüğünü belirten Rosengard, bu sistemle kalbin sadece 1 saat kansız kaldığını ifade etti. Rosengard, yöntemin daha önce iki kez Almanya'da başarıyla uygulandığını ve kalbe kan dolaşımıyla verilen oksijenin organı taze tuttuğunu belirtti.
Yeni yöntem ve cihaz sayesinde, başarılı kalp nakli operasyonlarının 2'ye, 3'e hatta 4'e katlanabileceğini vurgulayan Prof. Rosengard, ayrıca çok uzak mesafelerdeki vericilerden kalp temin edilebileceğini belirtti. Bu yöntemin ileride karaciğer, pankreas, bağırsak ve böbrek nakillerinde de kullanılabileceğini dile getiren Rosengard, önümüzdeki günlerde bu yöntemle İngiltere ve Almanya'da 20 ameliyata hazırlandıklarını açıkladı.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Sigara paketinde ceset

Sigara paketinde ceset


Sigara paketlerinin üzerine koca koca harflerle yazılan uyarı yazıları etkili olmayınca daha ’çarpıcı’ bir yöntem denenecek

İngiltere Sağlık Bakanlığı, sigara paketlerinin üzerine koca koca harflerle yazılan uyarı yazıları etkili olmayınca daha ’çarpıcı’ bir yöntem denemekte karar kıldı.

İngiliz Sağlık Bakanlığı yeni yöntem olarak, sigara paketlerinin üzerine ölü insan fotoğraflarının basılmasına karar verdi.

İngiltere Sağlık Bakanı Alan Johnson, yeni paketlerin amacını “insanları şok edip sigarayı bırakmaya teşvik etmek” olarak açıkladı. Johnson, “Bazıları belki abartılı bulabilir ama halk sağlığı açısından böyle bir uyarı gerekli” diye konuştu.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Aşırı terlemeye son

Aşırı terlemeye son


Aşırı terlemeye kesin çözüm. Yarım saatlik ameliyatla bu iş kökten çözülüyor.
Kış aylarında bile yaşam standardını önemli ölçüde düşüren ve kişiyi zor durumda bırakan el, kol ve koltuk altı bölgelerindeki aşırı terleme sorunu, yarım saatlik basit bir cerrahi müdahaleyle ortadan kaldırılabiliyor.

Universal Hospital Kadıköy Göğüs Cerrahisi Kliniği’nden Op. Dr. Oryal Erdik, botoks, iontoferez gibi tedavi yöntemlerinin, el, ayak, koltuk altı, sırt ve yüz kısmındaki aşırı terleme sorununu çözmediğini, geçici süre azalttığını belirterek, bu tedavilerin kısa ve orta vadede tekrarlandığına dikkat çekti.

YARIM SAATLİK AMELİYAT

“Kapalı ameliyat teknikleri (endoskopik sempatektomi) kullanılarak kolaylıkla ve sorunsuz gerçekleştirilen operasyon 20-30 dakika sürmektedir. Ameliyattan göğüs dreni takılı olarak çıkan hasta, ertesi gün dreni alındıktan sonra taburcu edilmekte ve bundan sonra aynı gün günlük aktivitelerini rahatlıkla yapabilmektedir. Tek taraflı yapılan bu işlemin daha sonra diğer taraf için de tekrarlanması en doğru ve geçerli olanıdır.

Artık tüm dünyada geçerli olan görüş, sempatik sinir bütünlüğünü kısmen bozmaktır. Bu sinir bütünlüğünün geniş olarak bozulması, ellerde kaybolan terlemeyi vücudun başka yerlerinde yan etki olarak ortaya çıkarabilmektedir. Yapılan klinik çalışmalar da bunu doğruluyor. Sempatik sinir bütünlüğünün bozulması, geçici veya kalıcı felç, his kaybı gibi birtakım rahatsızlıklara yol açmaz.”

Op. Dr. Erdik, her cerrahi müdahalede olduğu gibi endoskopik sempatektominin de önceden, kanama, hava kaçağı gibi hesaplanamayan risklerinin, deneyimli göğüs cerrahlarının yaptığı ameliyatlarda minimuma ineceğini vurgulayarak, daha önce geçirilmiş olan akciğer hastalıklarının, cerrahi müdahalenin endoskopik yöntemle yapılmasını zorlaştırabileceğini, çok nadir de olsa ek bir cerrahi operasyonun gerekebileceğini sözlerine ekledi.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Dinlendirici gözlük yalanı!

Dinlendirici gözlük yalanı!


Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Savaş Eriz, gözlük kullanımıyla ilgili yanlış bilinenlerin başında "dinlendirici gözlük" geldiğini ifade ederek, "Dinlendirici gözlük diye bir gözlük yoktur" dedi.
Dinlendirici gözlük kavramının yanlış bir inanış olduğunun altını çizen Opr. Dr. Savaş Eriz, ara sıra gözlük takma diye de bir durumun söz konusu olmadığını kaydetti. Eriz, gözlük kullanımıyla ilgili yanlış bilinen ve ilk akla gelen konun "dinlendirici gözlük" olduğunu belirterek, "Dinlendirici gözlük diye bir gözlük yoktur. Bir insanın gözünde ya derece vardır, ya yoktur. Varsa gözlük kullanır, yoksa kullanmaz. Gözlüğünüzü çıkarttığınızda normal hayatınızı idame ettiriyorsanız zaten o gözlüğe ihtiyacınız yoktur. Gözünde derece varsa mutlaka gözlük kullanılmalı, gözünde derece yok ise mutlaka gözlük kullanmamalı. Dinlendirici diye bir şey yok" diye konuştu.
"Ben ara sıra gözlük takabilir miyim?" şeklindeki sorulara da açıklık getiren Eriz, "Böyle bir şey de yok. Bir insanın ara sıra kullanacağı tek gözlük yakın gözlüğüdür. 40 yaşından sonra derece olmayan herkes okumak için gözlük kullanır. Bu fizyolojik doğal bir gereklilik" şeklinde konuştu.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Türk profesörden önemli buluş

Türk profesörden önemli buluş



472307169.jpg


ABD'nin Connecticut Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nejat Olgaç ve başında bulunduğu araştırmacıların, kök hücreler üzerinde araştırmalara hız getirecek yenibir yöntem geliştirdiği öğrenildi.
Connecticut Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Nejat Olgaç, yaptığı açıklamada, ''Buluşumuz sadece kök hücre konusunda değil, aynı zamanda tüp bebek ve klonlama sahalarında da çok etkili ve pratik klinik uygulamaları beraberinde getirecek'' dedi.

Olgaç'ın verdiği bilgiye göre, rotasyonel-titreşimli hücre delici ''Ros-Drill'' olarak isimlendirilen bu buluş sayesinde araştırmacılar, fareler üzerinde yapılan biyolojik testlerde oldukça ''hızlandırılmış, yüksek hassasiyette ve otomatik duruma getirilmiş tüpte'' yavru yetiştirme ve klonlama sonuçları gözlemlediler.


''Bu buluş kök hücre çalışmalarında çok kritik bir açığı kapatmakta'' diyen Olgaç, yeni teknolojinin laboratuar çalışmalarını son derecede hızlandıracağını bildirdi.

Olgaç, çalışmalarının teknoloji ağırlıklı özetini geçen ay ''Journal of Biomedical Microdevices'' adlı bilim dergisinde yayınladığını söyledi.

Olgaç, buluşunu bu yıl mart ayında Connecticut'ta düzenlenen uluslararası kök hücre konferansında da (StemCONN07) tanıttığını ve aralarında dünyada ilk kez koyun klonlaması yapan Prof. Dr. Ian Wilmut'un dabulunduğu araştırmacıların yeni yöntemin son derece değerli bir katkı olduğunu ifade ettiklerini dile getirdi.

Konuyla ilgili daha fazla bilgiye Connecticut Üniversitesi'nin internet sitesi UConn Advance - April 2, 2007 - Team creates precision device) adresinden ulaşılabilir.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
7.6 milyon kişi kanserden ölecek

7.6 milyon kişi kanserden ölecek


Amerikan Kanser Derneği’nin, bu yıl kanserden 7.6 milyon kişinin öleceğini ve 12 milyon insanın kansere yakalanacağını açıklaması dünyada dehşet yarattı

Amerİkan Kanser Derneğinin Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu verilerine dayanarak hazırladığı rapor, kanserden her gün 20 bin kişinin öldüğü dünyada, 2007’de yaklaşık 7,6 kişinin bu hastalıktan ölmüş olacağını, 12 milyondan fazla kişinin kansere yakalanacağını gösterdi.

Zenginlerde prostat önde

Raporda, gelişmiş ülkelerdeki yeni 5,4 milyon kanser vakasından 2,9 milyonunun, gelişmekte olan ülkelerdeki 6,7 milyon vakadan 4,7 milyonunun ölümle sonuçlanacağı vurgulandı. Zengin ülkelerde erkeklerde en fazla prostat, kadınlarda rahim ve meme kanserinin görüldüğüne dikkat çekildi.

Türkiye’de 350 bin kanserli

SaĞlIk Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi Başkanı Murat Tuncer, Türkiye’de yaklaşık 350 bin kanserli hasta olduğunu, bunlara her yıl 150 bin hastanın daha eklendiğini belirterek, 350 bin kanserli hastanın 4’te birini, sigaraya bağlı kanser türlerine yakalanan hastaların oluşturduğunu söyledi.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt