İftira atıyorsunuz ama. Biz İmam-ı gazali hazretlerine veya mevlana celaleddini rumi hazretlerine ehli sünnet dışı filan demedik. Nerede demişim bunu bir gösterirmisin. Neden iftira atıyorsun. Buraya siyaset yapmaya hükümeti kötülemeye geldiysen başka siteye gitmeni tavsiye ederim. Yok bir şey öğrenmek veya öğretmek istiyorsan senetli konuş.
Biz o zatlar müziğin haram olduğunu söylüyorlar çalgı filan dinlemediler diyoruz, sen ehli sünnet olmadıklarını söylediğimizi iddia ediyorsun.
Tabi itibar eden islam alimlerine kıymet verenler için geçerli bu yazımız. İmam-ı Rabbani hazretleri 266 . mektubunun sonunde ne buyuruyor.
Bu fakîre göre islâmiyyetin izn vermediği şeylerin, hâsıl edeceği bütün hâller, zevkler, hep istidrâcdır. Zîrâ, kâfirlerde ve fâsıklarda da böyle hâller hâsıl olmakda ve bu kâinât aynasında, onlar da, tevhîd, keşf gibi şeyler öğrenmekde, içlerine doğmakdadır. Eski Yunân felesoflarından ve Hindistândaki cûkiyye [Berehmen dînindeki dervîş] ve Berehmen papaslarında da, bu hâller görülmekdedir. Hâllerin doğru olmasına alâmet, islâmiyyete uygun olmaları ve harâm şeylerden hâsıl olmamalarıdır. Simâ [mûsikî] ve raks [dans], lehv ve la’bdır, ya’nî oyundur. Lokmân sûresi altıncı âyetinde, (Lehv-el-hadîs) tegannî ile okumağı yasak etmek için indi. Abdüllah ibni Abbâsın “radıyallahü anhümâ” talebesinden olan, imâm-ı Mücâhid, Tâbi’înin büyüklerindendir. Bu âyet-i kerîmenin, tegannîyi yasak etdiğini bildirdi. (Medârik tefsîri)nde, [ve büyük âlim Senâullah-i Pânî Pûtî hazretlerinin on cild olan (Tefsîr-i Mazharî)sinde], (Lehv-el-hadîs) musikî demekdir diyor. Abdüllah ibni Abbâs ve Abdüllah ibni Mes’ûd “radıyallahü anhüm”, bu âyet-i kerîmenin, tegannîyi yasak etdiğine yemîn etmişdir. İmâm-ı Mücâhid, Furkan sûresi, yetmişikinci âyetinin meâl-i şerîfinin, (Günâhları afv ve magfiret edilecek olanlardan biri, tegannî, şarkı okunan yerlerde bulunmıyanlardır) olduğunu bildirdi. İ’tikâdda mezhebimizin imâmı olan, Ebû Mensûr-i Mâ-Türîdînin, (Zemânımızdaki, tegannî ile okuyan hâfızların, nağmelerini işiterek, Kur’ân-ı kerîmi ne güzel okudun diyen kimse, kâfir olur. Karısı boş olur. O zemâna kadar, yapdığı ibâdetlerinin sevâbı gider) dediğini, kitâblar yazmakdadır. Ebû Nasr-ı Debbûsî buyuruyor ki, kâdî Zahîreddîn-i Hârezmî buyurdu ki, (Bir şarkıcıdan veyâ başka bir yerden tegannî dinliyen veyâ başka, herhangi bir harâm işi gören kimse, harâm olduğuna inanarak veyâ inanmıyarak, bunlara, ne güzel dese, o anda îmânı gider. Çünki Allahü teâlânın emrine ehemmiyyet vermemiş olur. İslâmiyyete kıymet vermiyen kimsenin, kâfir olacağını, bütün müctehidler, sözbirliği ile bildirmişdir. Böyle kimselerin ibâdetleri kabûl olunmaz. Önce kazanmış olduğu sevâblar yok edilir. Böyle felâketden Allahü teâlâya sığınırız!).
Mûsikînin harâm olduğunu bildiren, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler ve fıkh âlimlerinin yazıları o kadar çokdur ki, saymak güçdür. Tegannînin câiz olduğunu gösteren, mensûh bir hadîs veyâ bir fetvâ görülürse, ehemmiyyet vermemelidir. Çünki hiçbir âlim, hiçbir zemânda, tegannînin mubâh olduğuna fetvâ vermemiş, raks [dans] etmeğe izn verilmemişdir. İmâm-ı Zıyâeddîn-i Şâmî “rahmetullahi aleyh”, (Mültekıt) adındaki kitâbında böyle bildirmekdedir.
Tesavvufcuların birşeyi yapıp yapmaması, halâl veyâ harâm olmasını göstermez. Onlara bakılmaz. Yapdıklarına da birşey demeyiz. Ma’zûr görürüz. Onların hâlini, Allahü teâlâ bilir ve bildiği gibi karşılar. Birşeyin halâl veyâ harâm olduğunu anlamak için, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin, imâm-ı Ebû Yûsüf Ensârînin ve imâm-ı Muhammed Şeybânînin sözlerine bakılır. Ebû Bekr-i Şiblî ve Ebül-Hüseyn-i Nûrî ve Cüneyd-i Bağdâdî “rahmetullahi aleyhim” gibi, tesavvuf büyüklerinin yapıp yapmadıklarına bakılmaz. [Fekat, bunların islâmiyyetden verdikleri haberler çok doğrudur. Bildirdiklerinin hepsine inanmak ve uymak lâzımdır.] İslâmiyyetden ve tarîkatden haberi olmıyan, ham sofular, pîrimiz böyle yapdı diye, behâne ederek, hayhuy etmeği, tegannî ve dans etmeği, din ve ibâdet hâline sokmuşlar. Bunlarla sevâb kazanıyoruz sanmışlar. En’âm sûresinin yetmişinci ve A’râf sûresinin ellinci âyetinde meâlen, (Ey sevgili Peygamberim “sallallahü aleyhi ve sellem”! Dinlerini, ibâdetlerini, [şarkı ile, mûsikî ile] oyun ve eğlence hâline sokanlardan uzak ol! Onlar Cehenneme gideceklerdir) buyurulmuşdur.
Söyledim sana işin özünü ;
İster darıl bana ister dinle sözümü.