Aynalar ve İnsanlar
Aynalar ve İnsanlar
Aynalar ve İnsanlar
Mehmed Alagaş
“Lunaparka hiç gittiniz mi?”Cümlesiyle başlayan kitap, ülkemiz yazarlarının; konular, durumlar, olaylar karşısında, harici güçlere teslimiyetleri suretiyle farklı gördüklerinin aslında kendi farkındasızlıkları olduğunu anlatarak başlıyor Kitaba.. Aynı zamanda adını da veriyor..
‘Aynalar ve İnsanlar’
Lunaparka hiç gittiniz mi?
Bu gibi yerlerde kahkaha aynaları vardır. Değişik eğilimlerdeki bu aynalar, insanları okduklarından çok farklı gösterirler. Fiziki durumlarının ne olduğunu, ne olmadığını bilen insanlar, bu aynalara baktıkları zaman ister istemez gülerler. Çünkü her bir aynanın karşısına geçtikleri zaman, kendilerini olduklarından uzun, olduklarından kısa, olduklarından şişman veya olduklarından zayıf görmektedirler.
Kendini bilen insanların bu farklı görüntüler karşısında gülmeleri veya gülümsemeleri tabi ki doğaldır. Kahkaha aynaları arasında insanları güldürmeyen sadece bir ayna vardır. Dümdüz olan bu ayna, insanları olduğu gibi göstermektedir. İnsanlar bu aynanın karşısında genellikle gülmezler.
Hem neden gülsünler ki?
Bu aynanın karşısında güldükleri zaman kendi hallerine gülmüş olacaklardı! Nitekim bu aynın karşısında gülmek bir yana, aynanın ciddiyetini ve doğruluğunu bilerek kendilerine çeki düzen verirler. Doğru bir ayna karşısında, doğru bir tavırdır bu..
Günümüz toplumunda eli kalem tutan veya eline kalem tutuşturulan yazarlar da, insanlar ve olaylar karşısında birer ayna olmaktadır. Yazarların dünya görüşlerine ve gözettikleri menfaatlere göre değişebilen bu aynalar çok çeşitlidir. Egemen güçlerin basın yayın sultasından kurtulamayan insanlar, kendilerini ve kendileriyle ilgili olayları söz konusu egemen güçlere uşaklık eden yazarların aynalarında görürler.
Ne olduklarını ve ne olmadıklarını bilmedikleri için aynadaki görüntüleri gerçek sanırlar!. Aynı şeytana uşaklık eden değişik yazarların aynalarında kendileri gibi makamsızları bir karış, makama oturanları ise iki arşın görmeye alıştıklarından, bu gerçekleri de (!) kabullenmişlerdir artık!..
Bundan böyle hadlerini bilmeleri ve egemen güçlere karşı kulluklarını ifa etmeleri gerekmektedir. Çünkü aynalardan yansıyan görüntü, barış ve huzur içinde kölelik yapmayı, kölelik yapmalarını gerekli kılmaktadır.
Tabi ki yaptıkları bu kölelik, dünya selameti içindir.
Ahiret selameti için, Allah’a inanan insanlar olarak Müslümanlığı kabul etmeleri yani Müslüman olmaları gerekmektedir. Çünkü Müslüman olarak ebedi cennet hayatını garantiye aldıkları (!) zaman, hem gönülleri rahatlayacak ve hem de adi dünya hayatında çektikleri kölelik sıkıntılarını göğüslemeleri kolay olacaktır!..
Egemen güçler onların bu durumunu gördükleri için, onların bu ihtiyacını da karşılamakta gecikmezler. Sarık ve cübbe giyerek kürsülere oturan bel’amlar, firavunların menfaatlerine zarar vermeyecek bir dini anlatmaya başlamışlardır artık!..
Çağdaş Müslümanlığın nasıl ve nice olması gerektiği, büyük bir cür’etle ve büyük bir yaygarayla her tarafta yankılanmaktadır. Bunların anlattıkları dine göre, bir insan sadece Allah’a inanmakla mü’min,
Cum’a namazına gitmekle muttaki,
Beş vakit namaz kılmakla evliya olmaktadır!.
Nasıl Müslüman olduklarını görebilmek için, bel’amların tuttuğu bu aynalara bakan insanlar, tabi ki uhrevi endişelerden kurtularak rahatlamaktadırlar. Bu aynalara baktıkları zaman, ne güzel Müslüman olduklarını görmekteler ve bu Müslümanlıkları ile kıvanç duymaktadırlar!.
Kendilerini ve kendilerini ilgilendiren olayları böylesi aynalarda görmeye alışık olan ve aynalarda gördüklerini gerçek zanneden bu insanlar –nadir de olsa dümdüz bir ayna ile karşılaştıkları zaman tabi ki şaşırmaktadırlar!.
Hem neden şaşırmasınlar ki!.
Dümdüz olan bu aynada,
Koskocaman firavunlar ile kendileri aynı boyda gözükmektedir!.
Büyük büyük adamları sıradan bir insan gibi gösteren bu ayna ürkütmüştür onları. Ayrıca bu aynadaki kendi görüntüleri, diğer aynalarda gördükleri gibi müslümanca bir görüntü de değildir.
Fakat bu şaşkınlıkları uzun sürmez.
Kendilerini diğer aynalarda görüp, diğer aynalarda tanıdıkları için, bu aynadaki görüntülerin gerçekleri yansıtmadığını (!) anlayıverirler!..
Rahatlamışlardır artık..
Aynadaki görüntü kendileri olmadığını, kendilerini yansıtmadığına göre endişelenmelerine hiç gerek yoktur.
Bu aynadaki görüntüler, başkalarına aittir nasıl olsa!..
Birbirlerini dürterek ve aynadaki görüntüleri göstererek gülmeye başlarlar. Olayları ve insanları hiç alışık olmadıkları bir biçimde gösteren bu ayna, hoşlarına gitmiştir onların. Gülmeye, tekrar tekrar gülmeye devam ederler.
Tabi ki kendi hallerine değil, başka hallere,
Tabi ki kendilerine değil, başkalarına güldüklerini zannetmektedirler!..
Sanki Lunapark’taki kahkaha aynalarına gelmişlerdir..
Fakat ne var ki kendilerini güldüren ayna,
Kendilerini olduğu gibi gösteren dümdüz bir aynadır!..
“Aynalar ve İnsanlar” ismini taşıyan bu kitapta, birçok fıkra, kıssa veya değişik nüktelerle karşılaşabileceksiniz. Bu yazılanların insanlarla ve yaşanılan olaylarla elbetteki ilgisi olacaktır. Gerçek hayatla ilgisi olan ve gerçeklerin bazı boyutlarını yansıtmayı amaçlayan bu görüntülere, lütfen itidalli ve düşünerek yaklaşınız.
Nefislerine hoş gelen görüntüleri hep başkalarına nisbet ederek, başkalarına güldüğünü zanneden, fakat aslında kendi haline gülen insanlardan olmayınız.
Dikkat ediniz,
Lütfen dikkat ediniz.
Önünüzdeki ayna, yaşanılan durumu olduğu gibi gösteren, düz, dümdüz bir aynadır!..
Mehmed Alagaş