Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sine-i sürurumdan kopan yapraklar... (1 Kullanıcı)

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Gül anlaşılmayınca aşk uzaklaşır!

Gül anlaşılmayınca aşk uzaklaşır!

En zarif
Bir iğne oyasının
Değirmen misali zamanı tüketirken

Dişlileri
Arasında öğütürken
Dilberi aşiyanın göz emeklerini

Seyrederken
Yüreğin çeperlerinden
İnce bir sızıntı hicranı sessizce başlar

Katlanılan
Çileler bir, bir dizilir
Senaryonun sayfalarında olduğu misali

O gül
Kokusu ellerin
Parmakları hayatın sabrını azimle dokur

Her ilmek
Tasarrufu rızayı bari
Hakikatine muttasıl olmak, erişmek içindir

Toprağın
Kıvamında ki tevazu
Coşkusunun hazzını yudumlayan zahit gibi

Analığın
Meşkini, nisa olmanın
Teslimiyet şevkini ve huzurunu bağışlarlar

İnsan
Olmanın, insanlığa
Kavuşmanın reçetesinde anlamlaşan mazi misali

Bu kadar
Zarif bir şekilde
Tanzim edilen gülü, latif rengini ve tenini

Koklamanın
Onların süruru halinden
Anlamanın sebebi, emanetin güzelliğinin halidir

Bu hakikate
Bigane kalan bir insan
Arzın en bedevi nefeslenen canı beşeridir

Onlar
Bir aşktır, sevdadır
Yağmurdur, karanfildir, edebi tevazuudur

Güzelliğin
Tek adresi, kâinatın
Güzide bahçesi değerinde bir zenginliktir

Sulbün
Banisi, sabilerin kanadı
Şefkatin en mübariz temsilcisi olan elçidir

Onlar
Hayatı anlamlı kılan
Mübelliği olan en değerli temel bir hazinedir

Güllerin
Kıymetini idrak
Etmeden solduranlar, hilkatinde uzaklaşandır

Acımasızca
Yapraklarını kopartıp
Ortalığa saçanlar, edebi dışlayanlar fütursuzdur

Gelir
Zafiyetiyle kullananlar
Öz annesini tanımayan onun kimliğini anlamayandır

Bunlar
Bizim analarımız
Bacılarımız, canımız, cananımız, kanımızdır

Yüreğim
Yanıyor hal kalmıyor
Cihanı arzda edebi hayâ maksatlı tarumar ediliyor

Ekranların
Kanlı tuzaklarında
Entrikanın odağında alenen ahlaksızlık anlatılıyor

Masum
Yürekleri alenen aldatıyor
Bir paye adına ne çirkeflikler hasıraltı ediliyor

Ne kadar
Masum kaldıkları
Çaresiz bırakılıp aldatıldıklarını görünce hayıflanıyorum

Gözlerden
Tek kan gelseydi
Yürekler defalarca hançerlenseydi edep uğruna

Şu dişler
Parçalansa, tırnaklar
Kerpetenle sökülseydi de hain eller cirit atmasaydı

Mavzer
Kurşunları her yanımı
Fütursuzca delik deşik etseydi ar mefkûrem kalsaydı
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Aşk badirelerle anlamlaşır ancak!

Aşk badirelerle anlamlaşır ancak!

Kanıyor
Bu yüreğim hiç
Onu anmak istemesem de

Kuytu
Ve derbeder zavallı
Sessiz olan köşeme çekilsem de

İçim
Yanıyor havsalam
Daralıyor hiç onu zikretmesem de

Gönlüm
Mahzunlaşıyor sinem
Burkuluyor canı aşkı hissetmesem de

Nasıl
Bir tutkudur bu
Ya Rab, yüreğimde husule gelen bu an

Geçmiyor
Bitmesi istenmeyen
Kendi halinde deveran olan şu zaman

Yüreğimde
Sürekli fışkıran hicran
Hıçkırıklarımla melülleşiyor şimdi izan

Dayanmak
Metanete sarılmak
İstiyorum artık sensizliğe gark oldu bu can

Kırk
Düğüm misali
Kör düğümlerde bıraktın sen yüreğimi

Acımadın
Kalbinde yeşertmedin
Kaldırdın muhayyilenden fırlattın attın

Hali
Cezp ederek benliğimde
Tarumarlığı yaşattın uzaklaştın anlamadın

Şimdi
Sana kahretmiyorum
Bir hezeyan içinde asla nefeslenmiyorum
Susuyorum
Nutkum daralıyor
Biliyorum lakin bir sitemle yâd etmiyorum

Seni
Şarkılarla buluyor
Çaresizliğimde sabrı terennüm ediyorum

Halimin
Perişanlığına şaşıyor
Hikmeti sebebine hüznümle ram eğliyorum

Demek ki
Dillenen gamı aşkı
Yaşamaya kanaatsiz can dayanamazmış

Merakın
Deruniliğinde kalan
Silinmez izlerin rengârenk olan nakışlarıymış

Sabırla
Meşk edenler nasıl
Muhkem, itminan ve deruni insanlarmış

Aşkın
Erdeminde beslenen
ne kadar erdemli bahtiyar olan canlarmış
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Gıyabında seni anarken!

Gıyabında seni anarken!

Ey güzel
Her nasılsa ummadığım
Bir zamanda, sen yine karşıma çıkmıştın

Oysa
Kapalıydım, yalındım
Yorgundum birden çıktın kendine çektin

Fikirler
Ektin yüreğimi yeşerttin
Kendine gark ettin, çaresizdim bilemezdim

Bilemezdin
Hiç kestiremezdim
Derbederdim, ben yalnızlığı seçendim

Asrın
Bir yarısıydım
Halsiz olan çareyim bir nefestedir nihayetim

Hüzünlüydüm
Manaya hasret candım
Tefekkürünle çıktın ve aniden sinememe aktın

Fikirlerin
Seni besleyen düşlerin
Metanetin, sahip olduğun en değerli zenginliktin

Sabrın
Yaşamakta ki ısrarın
Duyduğun hazzın, hedefin ve bir gün nihayetin

İşte sen
Çekim kuvvetimdin
Belki her şeyden habersizdin gördüğüm bir düştün

İlham
Kaynağım olayı başarmıştın
Satırlarımın ana temasıydın hissedilen bir asudeydin
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Sevmek çaresizce nefeselenmek!

Sevmek çaresizce nefeselenmek!

Dökülen
Damlalar henüz toprağa düşmeden
Sevenin yüreğinde bir sızı oluşturmuyorsa

Gözde olmak
Ne ki gönlün ayarında olmayınca
Bırakılan her damlayla sevgiden uzaklaşınca

Sevmek
Gözlerden yaş boşalmayacaksa
İstemeden de, dilenen sevgi kalbe konmaz

Filizlenen
Lahuti sevgiden istense de uzaklaşılmaz
Yaşanan aşktan, sevdadan kalp bir an yorulmaz

Biçareliği
Yaşatan, kalbi bizar bırakan ahvalin
Girdirmedi ki gönlüne, gitmene ne sebep olacak

Verilmiş
Karardan haberdar olacak, aşkı unutturacak
Anlatacak, hasret bıraktığın sevdanı unutturacak

Fersiz
Gözlerin bakması neye delalettir kifayetsiz
Kalben yapılmayan nazar biçareliğin hengâmesidir

Sevemedin
Bir türlü, kalbinin zerresinde yeşeremedim
Gönül tahtında bir katre olamadan sinenden gönderdin

Senin her
Halinin ve hatta gizemlerde kalan melalinin
Göremediğim tenin, resmettiğin bir mısrada ki şiirin

Benim için
Namütenahi serinlikti sen kabul etmesen de
Yaşattığın sevgiydi pas vermesen çekip gitsen de

Bir kez olsun
Beni düşündüğünü bilmem onu hissetmem
En büyük bahtiyarlığım olduğunu senin bilememen

Aşkımı
Heder etmen, sevgimi görmemen terk etmen
Öykülerin en hazini, masalların en acımasız nihayetidir

Sen yine
Öykünle kal, senaryolarını durma yine yaz
Aşkınla sarmaş dolaş, sevdalarınla sarhoş ol ister savaş

Bırak
Bu sefili sen bizar olma, tenin kokusun da boğulma
Resmettiğin gönül hücrende ki hasretinle sen olsun kovulma
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Sen dilemeyince!

Sen dilemeyince!

Ey naz
Aşkı gönlün sahibi
Çaresizim haklısın ki gönül senin

Ben
Şimdi divaneyim
Bilsem neyim sen kendi halindesin

Seni
Nereden bilirdim
Göstermeseydin gayretinle hislerini

Tenine
Hasretin hadsizliğini
Terennüm ettikçe yanarım soluklanırın

Yüreğinin
Güzelliğine dilinde
Şakıyan güfteye hasretim sen dilemesen de

Hüznün
İnce sızısını bilirsin
Gizlenirsin, sen metaneti seçen değersin

Ne var
Sende bir kelam et
Sabır sende, nedamet bende sen şükret

Vicdanın
Selameti kanaatinle
Aheste gidersin, sen kendi mefkûreyi kavlince
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Halin sessizliğinde yürürken!

Halin sessizliğinde yürürken!

Kendi
Halimde sessizliğimin
Hırçın dalgalarıyla başa çıkmak adına

Adımlıyorum
Halin ikliminde ahenk için
Vuzuh arıyor ve havsalamı yokluyorum

Temaşa
Ettiğim mekânlar
Soyut bir kavram niteliğinde

Manasını
Kaybetmiş biçimde
Ve karşımda bir hüzünle duruyorlardı

Nefesler
Tükendikçe zaman
Ve içinden çıkılması hayli zor olan bu an

Yozlaşmışlık
Artarak çoğalıyordu
Yaşamak muhakkak bahşedilmiş manaydı

Lakin
Samimiyet, liyakat
Sadakat çok uzaklaşmıştı sinelerden

Etrafımda
Aşina olduğum birçok insan
Hasletlerini oluşturan zan zihinleri kuşatmıştı

Tabi
Olunan, sandıklar marifetiyle
Oy toplanan, hamasi nutuklarla ekranlarda çaka satan

Zihnin
Her yanına demokrasi
Olgusunu anlatan ama içselliğinde yaşamayan

Olunca
İşler kesata el uzatıyor
Ekonomi daralıyor, akıl zadeler boy gösteriyor

Bir
Tebessüm dahi
Masrafsız olduğu halde candan esirgeniyor

Yılar
Geçiyor, asra yaklaşıyor
Can çıkmayınca meziyetler hala devam ediyor

Demokrasi
Havarileri, darbelere geçit veriyor
Kolluk kuvvetiyle birlikte hareket etmeyi örüyor

Elbette ki
Siyaset sadece dil için
Ezber tekrarı haline ve çaresizliğe dönüşüyor
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Teveccühünüz sebebiyle!

Teveccühünüz sebebiyle!

Efendim,
Ne şairim ve ne de yazarım
Ben fakirane hislerini yazan bir adamın...

Adamlıktan
Maksadım, sinesinde
Hinliği barındırmayan, hilkatindeki

Gayeyi anlayan
Mizanın hesabıyla halinde
Feveran eden, aşk için zevkle oyalanmayan

Azimeti
Samimiyet bilen
Sadakati ilke edinen, tefekkür ederek

Sevgiyi
Hoş görüyü gaye edinen
Ve bu manada sinesinde yargıçlığa soyunmayan,

Evrensel
Bir mesajın müntesibi
Olarak düşünceleri art niyetli olmadığı

Müddetçe
Nezaketle dinlemeyi bilen
Hidayetin hangi vakitte tecelli edeceğinden,

Yoksun bulunan
Kalbin sahibinin nezaretine
İnanan ve halini onunla paylaşan manasınadır

Dolayısıyla
Sizlerle müşterekliğim olduğu için
Hamdü senalar ediyor ve selam eğliyorum...
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Yüreği dağlayan hisler!

Yüreği dağlayan hisler!

Bizler
Hicran sızıyla insanız işte
Tutulmuşluğun bir perişanlığın da

Akan
Kanayan gönül acısında
Gönlümüz hiç elvermez hazırız işte

Yüreğim
Zaten yaralı kuş misali
Kanat çırpar mana kokan esintilere

Haşyetle
Bakan hoş kalbi gözlere
Anlam yüklü sözlere hal güzellerine

İstemem
Billahi sendeki emanet teni
Neyleyim sevdasız nefeslerin ellerini

Gönülden
Anlamayan sinedeki edebi
Arzularım o vakit teni bekleyen kefeni

Ey canı
Canandan bizar bırakan insan
Sende bir gün bunu yaşayacaksın inan

Vallahide
Aşksız bir can manasızdır kan
Aşk içinde dem alan ne güzel bir insan

Hani
Uçan kuş acımasızca vurulur ya
Aşk ile uçarken o kanatlarını çırparken

Çakılır
Aniden, her şeyden habersizken
Tıpkı benim gibi cansız düşer teninden
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Kimdik!

Kimdik!

Sinemi
Dağlarken sevda ateşi
Bağlandığım tutkunun iştiyakıyla havsalamda

Ahenkten
Bir eser kalmadı anlamsızlık
Had safhadaydı ne çekilmez bir kahırdı

Çile
Desem hem de nasıldı
Sanki tarifi imkânsız bir ızdırapdı

Sabrın
Ritmi her geçen an
Ve gün süratle kıvamını azalıyordu

Böyle
Zamanlarda muvazenem
Çaresiz kalıyor artık halsiz sırnaşıyordu

Arsızlığa
Vuruyor dağları arşınlıyor
Kendince avuntu bularak öyle aranıyordu

Neydi
Bilinmeyen gizemlerde
Yaşamayı seçen, hisleri zindeleştiren kimdi

Yaşanmayan
Hasret kalınan ancak
Bir hüzünle anılan, yoksa mısralarla anlatılan

Reddedilmek
Muhayyilesiyle bir telaş mı?
Onca yaşanan kuyruk acısı paye mi adavet mi?

Aşk mı?
Bunca esrarlılık ne kadar
Anlamlı yoksa menfaatlerin bitmeyen hasadı mı?

Keyfiyet sunan
Nefsin arzusu mu özlenen
Sevdanın hazzı akseden bir ten kokusu mu?

Deşifre
Kabiliyetine eriştiniz mi esrarı
Siz çözdünüz mü batının seyrine eriştiniz mi?

Hilkatin
Gerekçelerine
Muttali oldunuz mu?

Siz aşkı
Hakkıyla tanıdınız mı mananın
Meşkinde hiç kalarak bir gün uyandımız mı?

Divaneliği
Bir an olsun yaşadınız mı?
Siz kaygıdan bir nebze olsa sıyrıldınız mı?

Sevdanız için
Siz benliğinizden geçer miydiniz?
Mahşere erişmeden bunu hali yaşar mıydınız?

Can
Korkusunu taşımadan
Halinizi vakfetmeye siz hazır mıydınız?

Bir zakir
Bir abit, bir talip
Bir hanif kul olabilmeye hazır mıydınız?

Rahmete
Muttali olmayı idrak eden
Kuvvetin yegâne sebebini bilen değil misiniz?

Ahirini
Her vakit tahayyül eden
Değer miydiniz siz Allah aşkına kimdiniz

Kimliğinden
Habersiz bir âdemi mutlak
Ezeli, ebedi, takdiri Kaderi, hayrı ve şerri

İdrak eden
Kabullenen âdem miydiniz?
Bilinmeyende gezinen aidiyetini reddeden miydiniz?

Aşkın
Deruniliğine erişmeyen
Fütursuzluğu seçen zevkin safında nefeslenen

Yalnız
Nefsiyle demlenen, uçkuruyla
Şekillenen hakikate erişmeyen beşer miydiniz?

Siz kimdiniz
Biz kimdik, nereden geldik
Avuntulardan bizler hala vazgeçmedik
Hakikatlerden Vazgeçtik enaniyet için filizlendik, biz kimdik

Nihayetinden
Habersiz olan, bedbin bir ruhla dolaşan
Aklını ziyadesiyle kullanamayan birer sefiller miydik?
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Anlaşılır olmak zamanla mümkün!

Anlaşılır olmak zamanla mümkün!

Her anlatılan
Veya okunan her kez
Tarafından gereği kadar anlaşılmayabilir

Ben neyi
Düşüneceğimi bilmiyorsam
Bir mihengim yoksa bilgileri nasıl tasnif edeceğim

Kelime
Haznemin sınırı her neyse
Ancak duyduklarımı bu bilgiyle deşifre edebilirim

Anlayamadığım
Yerlere de, işime geldiği gibi
Yorumlar ekleyerek, bir üçüncü şahsa naklederim

Elimden
Gelen budur, diye
Söylenmeyi de asla ihmal edeceğimi sanmıyorum

Bu mantıkla
Hakkı ve hakikati anlamak için
Öncelikle fert kendi kişiliğiyle barışık olmalıdır

Hakikati
Beyan etmek çoğu
Zaman haz urun tarafından hemen anlaşılmaz

Hakikatin
Beyanı için kullanacağımız lisan
Edep ve nezaketle fevkalade uyumlu olmalıdır

Edep
Ve nezaket
İnsanlık dirliğinde bir medenilik ölçüsüdür

Su
İçmenin, yemek
Yemenin adabı nasıl bulunuyorsa olduğu misali

Konuşmanın
Ve yazmanın da bir adabı
Kamuya hitap edildiği için daha bir önem arz eder

Kamuyu
Hiç dikkate almadan
Aklına geldiği gibi yazan ve konuşanın,

Ahenge
Ve muvazeneye
Açlığı aciliyet kesbe der ve onun için bir elzem

Toplumun
Sosyal ve psikolojik tahlillerinin
Yapılması, ahaliye vaziyet ettikleri gafletinde bulunanları,

Elbette
Rahatsız edecektir, hakikati boğazı
Tahrik etmeden, ahenksizliğe ödün vermeden haykırmayı,

İlmi siyasetin
Öne çıkması olarak görebilmeliyiz.
Hesap gündemimizden çıkmamalıdır, zira
Ne zaman vereceğimizi bizler asla bilemiyoruz…
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Hasretiyle Onu anarken!

Hasretiyle Onu anarken!

Öksüz
Bir yüreğin sahibiydi
Elbette yetmezdi birde yetimdi

Masumluğunun
Her bir zerresi onun
Gönül ikliminde kaimdi sessizdi

Sakinliği
Vakarındaydı unutulmaya
Yüz tutan tebessüm onun asla

Vazgeçilmez
Kanaatiydi biliyordu ki
Masrafsız bir ikramdı en şedit

Kalpleri
Açacak anahtardı
Niye esirgenir ki verilen rahmetti

Rahmetten
Habersiz gönüller şerdi
Şerrin içinde kilitlenmiş cahillerdi

Ne kadar
Gayret gösterdiyse yetmedi
Dışlandı, horlandı, hakir görülendi

Sabır
Dilemeli, metaneti seçmeliydi
Nitekim şeksiz şüphesizde öyle yaptı

Hak adına,
Hakikat namına ne varsa
Uykusuz gecelerinde donanıyordu

İnsan
Kimliğinde hiç bir insanın
Asla ve kata tahammül edemeyeceği

Cefayı bir
Aşkın sevdalısı olarak yaşıyor
Her sıkıntıyı, reva görülen her ezayı

Hareket
Ve kuvvetin gerçek sahibinin
Yakinen bildiğini biliyordu şükrediyordu

Öyle bir
Vakit geldi ki takat tükenirdi
En sevdiği hayatını vakfettiği asudesi

Gönlünün
Ehli sahavet timsali insan
İlk işvereni ilk gönlüne giren kişiydi

Kadınların
Namütenahi temsilcisiydi
O hep verendi hiç esirgemeyen biriydi

İlk inanan
Bir kadın Ahsen’i takvimdi
Mühlet bitmişti en sevdiğini bırakmıştı

Hakka
Teslim olmuştu o yalnız kalmıştı
O kadar çok mahzunluğu yaşıyordu ki

Aynı zaman
Diliminde birde hamisi olan
Amcası vefat edince efkâr perdelemişti

Şerrin,
Cehaletin, zilletin her adavetin
Mümessilleri saldırıyı çok artırmışlardı

O rahmet
Vesilesi insan hayli daralmıştı
Niyetlenmişti hısımlarının bulunduğu

Taife
Gitmeliydi belki orada ferahladı
Ama olmadı hadsizce kandırılan küçük

Zavallı
Çocukların taş yağmuru altındaydı
Yaralanmıştı kan akıyordu yorulmuştu

Yol arkadaşı
Çaresizdi elinden sadece gelen
Kedini siper ederek o acıyı azaltmaktı

Bu o kadar
Vahim ve acı bir durumdu ki
Cebrail bile dayanamadı anında yanındaydı

Kâinatın
Hâkiminin neler yapacağını anlattı
Rahmet vesilesi kutlu insan dayanamazdı

Aman Yarabbi
Onlar bilmiyorlar ne olur affet
Onların neslinden nice insanlar inanacaklar

Ben razıyım
Onlardan sende razı ol dedi
Azabın şiddetiyle gelmesini engellemişti

İşte böyle
Bir peygamberdi efendimiz
Mürşidi kâmilin vurana elsiz sövene dilsiz

Derken rahmet peygamberini aksediyordu…
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Yaşamaktan maksat heyhat!

Yaşamaktan maksat heyhat!

Daldım
Yine şu gecenin matemine
Saldım melalimi sesin kesildiği yere

Yoksun
İşte, her şeyim bulunsa bile
Neyleyim sensiz melalin kederlerini

Beni ben
Yapan senin tefekküründü
Görünmezlerde salınan güzel güldü

Ne güzeldi
Mananın enginliğindeydi
Sabırla, melalinde şekillenen erendi

Haliyle
Hadsizliğimi serdeden edepti
Mizan için azimeti tercih eden abitti

Teni
Öteleyen, zevki dışlayan zakirdi
Mana için hayatını vakfeden bir erdi

Çaresiz
Kalıyor halime de acıyordum
Oysa elbette bende âdemi mutlaktım

Neden
Nefsimin gölgesinde salınırdım
Akıbetimi hiç hesaplamadan yaşardım
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Bir zamanlar hüzünle anılanlar!

Bir zamanlar hüzünle anılanlar!

Bir zamanlar
Sigara içmek, erkeklikten addedilerek,
Birçok çocuğun merakla içmeyi beklediği zamanlardır.

Çocuklar,
Çaresizdiler, onların ufkunda kahramanlar!
Babaları, hocaları, amcaları, dayıları, siyasileri ve yılları!

Marifet
Telakkisiyle, sigarayı, büyük bir keyifle içiyorlardı!
Mahallede, sokakta, sinemada, lokantada ve hatta okulda!

Her fırsatta,
İşte bu sigara içilmekteydi. Zorundaydı!
Gençlerimiz ve çocuklarımız, zorunda bırakılıyordu!

Hatta
İçine çek bakalım derlerdi, çekerdik ve onlar!
Katılarak, kahkaha ile gülüyorlardı! Diyorlardı ki!

Zavallı çocuk,
Daha acemi, sigara içmesini bilmiyor ki!
Bu yargılama, çocuk tahayyülünde, o kadar tahripkâr ki!

Çocuklar
Dert edinirdi! Harçlıklarını sigaraya verirlerdi!
Kaçarak, gizli mekânlarda, sigarayı içmeyi denerlerdi!

Sigaradan
Bir duman çektiklerinde, hemen öksürürlerdi!
Öksürük bir şeylerin habercisiydi, ama hiç önemsenmezdi!

Erkek olmanın,
Şiarlarından sayılmaktaydı! Zorundaydı!
Bu duruma en çok, sevgili annelerimiz kızardı, Çaresizdi!

Sadece bakardı,
Çünkü kahraman babam her zaman içerdi!
Babam gibi akıllı ve kahraman bir insan! Zararlı olsaydı!

Hiç
Ağzına alır mıydı? Çocuk, içmek zorundaydı!
Sigaraya kızan annelerimiz, fazla dayanamadılar!

Edep ve hayâ
Telakkisini es geçtiler ve alenen sigara içtiler!
Bir annede sigara içerse, çocuklar, içmek zorundaydı!

Annelerimiz,
Babalarımızdan, daha acımasızlar!
Geleceğini, toplumu ve küçüklerini düşünmediği gibi!

Kendi
Ciğerlerini, gönül verdiklerini, uğrunda öldüklerini!
Önemsemez oldular, cazibeler karşısında yamuldular!

Karnında
Yaşayan, kendi emanetlerini, unuttular!
Sigaraya öyle alıştılar ki, onu içmeyi bir marifet saydılar!

Ne yapsın
Bu çocuklar, çaresiz kaldılar, zorunda bırakıldılar!
İdollerimiz, iradelerine sahip çıkamadılar sadece avundular!
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Medeniyet zedeler!

Medeniyet zedeler!

Dinleyin, dostlar, arkadaşlar,
Hemen hükmetmeyin, sabır edin,
Yıllarca içimize giren şu ön yargılar,
Zanlar, yalanlar ve hala dökülen kanlar…

Medeniyet diye güya garbı gösterdiler,
Onu asırlarca insan kanıyla beslendiler,
Zulmettiler, gizlendiler, peşkeş çektiler,
Zulmü bugün medeniyetin abidesi yaptılar…

İstemem ben medeniyet onların zül met,
Kendileri beslensin, genlerinde ki hamaset,
Değemesin mabedime, mahremime bu zillet,
Kalmadı mı artık damarda akacak bir taze kan…

Maraş niye kahraman, Antep neden gazi,
Sütçü imam hani, gazeteci Tahsin nerede,
Kara Fatmalar dışlandı kendi askerlerince,
Batı medeniyeti morfini çektiler sessizce…

Şarklı kalayım, aidiyetimi, hilkatimi bileyim,
Yaratan’a köle olayım, medeniyeti neyleyim,
Yıllarca uyduk, uyutulduk, sanki buharlaştık,
Akide karışık, hilkat kırışık, kalb şirkle barışık…

Neyleyim medeniyeti, benliğim kayboldukça,
Din dışlandıkça, kızım saçılınca, oğlum kaçınca,
Sınırda asker olsa ne yazar, her gün içeri sızınca,
Milletim esir oldukça, gayri Müslim hür yaşadıkça…

Kur’an mı, ne yazar, Onu anlayan birisi var mı?
Hoca mı, bir zavallı mahkûm, hürriyeti kısıtlı,
Dua mı, ne anlıyorsun, Arapçadan yoksunsun,
Sadece âmin diyerek, biçare kafanı sallıyorsun…

Ne oldu bizlere, mazi kayıp, atiden bihaberiz,
Neden nihayeti bulunan bir hayata, hep biganeyiz,
Makamın mı, paran mı, payen mi, senin kurtuluşun,
Ne olur bir kez düşün, sende diyarı terk edip gideceksin.

Ruhun tenini, tenin kabri, kabir ise seni terk edecek,
Sen, perişan, ahval harap, melekler o an sual edecekler,
Sen, biçare, zavallısın, hilkatinden bihaber âdemi beşersin,
Nefsin, sadece medeniyet, keyfiyet ve ön yargınla buluşacaksın…
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Yokluğun ne hicran!

Yokluğun ne hicran!

Kalmadı
Halim bir haber gelmeyince
Bekledim her gün gelecek misin diye

Her esen
Yele rengârenk kelebeklere
Sinemde hiç solmayan güzel sevgine

Sendin
Hislerimin en hassas nadidesi
Gönül payesi, hayatımın eşsiz gayesi

Hazzımın
Bulunmaz sevda sermayesi
Şevkin bahçesi rahmetin en güzel eli

Böyleyken
Sensiz çöl iken bir meşksin
Aşkın ahengisin ne güzel bir sevdasın

Sen
Bahtsızlığıma anlam katan yarsın
Sen hazanım olsan da en güzel aşksın
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Yaşamak böylemi anlamak!

Yaşamak böylemi anlamak!

Her şey
Aslında sevgi adına başlıyor
Hırs merakın arkasında yerini alıyor

Rolcü
Sayesinde, oyun sahneleniyor
Biri kaygılanıp umarken biride avlıyor

Aslında
Bir yönüyle yaşamak diyorlar
Bir had olacağını hiç idrak edemiyorlar

Bir zaman
Demleniyorlar ter kokuyorlar
Soluksuz kalmayı marifet zannediyorlar

Artık
Merak deşifre edilmişti bir yenisi
Zevki uğruna aranmaktır her bir gayesi

Uçkurundadır
Arsızın payesi edepsiz hali
İnsanlık adına pazarlamaktır hengâmesi

Ne var ki
İnsanın işte hem inanmaktayız
Bu densizlere aptalca bir alkış tutmaktayız

Ne olduğu
Bilinmez heyecanı yaşamaktayız
Gülmekten dört köşe olmaktayız, akılsızız

Öyle bir
Emanet ki dağlar kabul etmemişti
Mükellefiyet nedir onlar öyle güzel bilirlerdi

Haşyette
Süzülen, ahiri bilen hoş dervişlerdi
Zikrederken meşk eden, vuslat habercisiydi
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Karanlığın izlerinde!

Karanlığın izlerinde!

Gökyüzü
Bulutların hiddetiyle
Güneşi gizliyordu gri bir tondu

Uzak diyarlardan
Tacirlik muhayyilesiyle gelen
Sakinleri havanın metaneti hissediyordu

Lakin
Tacir çaresizdi onca yolu
Zor şartlar altında tüketerek bir kez gelmişti

Satmak için
Getirdiği her bir şeyin asvatasını
Yapmadan gidemezdi kolay bir iş değildi

Karar
Vermişti bu kez maharetiyle
Getirmiş olduğu her şeyi bir çırpıda satacaktı

Gözettiği
Hareketli bir köşeye tez bir elden
Sergisini açmıştı mallarını teşhire başlamıştı

Ne yapsın
Haklıydı tüccar zira satacağı
Her malı gösterilmeliydi alacaklı meraklılara

Derken
Sakince beklerken suyu aldı kuruyan
Boğazını acıkan midesini ıslatmalıydı

Ne yapsın ki
Zaten bir zavallıydı karşıdan
Bir hışımla gelen üç adam yerden malları aldı

Tüccar
Para vereceklerini sandı
Nispeten biraz oyalandı ve üç adam

Aynı
Geldikleri gibi bir hışımla
Gözlerden kaybolmuşlardı aniden

Birden
Şaşkınlık el attı neden sessiz
Kalmak zorundaydı bir an anlayamadı

Dalyan gibi
Adamlardı kuvvet onlarda vardı
Ne yapmalıydı bellerine sardığı kuşaklarında

Görünen
Asılı bir kama vardı nihayet dayanamadı
Aniden feryat etmeye Başladı ve etrafta arandı

Duyanlar
Bir şaşkınlık yaşayarak civara
Bakınarak ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı

Tacir
Yerlere yatıyor figan ediyordu
Gasp edildim ey ahali sahip çıkacak biri yok mu diyordu

Feryadı
Duyanlar dayanamadı zira figan pek çok
Acıydı mazlumun ahı vardı bir şeyler yapılmalıydı

Şehrin
Ulularına haber tez bir elden
Ulaşmıştı bir araya gelen şehirde ki ekâbirler

Zavallı Tüccarı
Dinlediler ve bir karar verdiler sakin ol korkma
Senin olan mal Varlığın bulunarak sana teslim edilecek dediler

Zavallı tacirin
Mağduriyetini bir nebze olsun
Gidererek güvence verilmiş ve teskin etmişlerdi

Aynı zaman da
Yeni bir kararın Alınmasında
İlk adımı atarak gönül birliğinde karara vardılar

Her kimse
Bu şehre ticaret ve asvata için
Gelir ise onun canı ve malı güvende olacaktır

Her kimse
Bu karara uymazsa Yakalanacak
Ve halkın önünde Alenen teşhir edilecek

Verilen ceza
Meydanda uygulanacaktır diyerek
Cahiliye döneminin erdem kokan henüz nübüvvet

Mührü
Bulunmayan ama herkes tarafından
Eminlikle anılan Abdullah oğlu Muhammedin

İçinde
Bulunduğu ve şeref kattığı bir karardı
O tarihi kararın adı Hilfulfudul olarak tarih yazdı
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Tebaa nazarıyla halimiz!

Tebaa nazarıyla halimiz!

Milletin efradı,
Milliyetinden dışlandı!
Vatandaşlara hissiyatı akidesi yaşatılmadı!

Bizzat
Devlet yönetiminden dışlandı?
Efrada hizmet değil, vaziyet edilir dendi!

Her kurumda,
Kuyruklarda bekletildi!
Mehmetçik dendi, anası kapı dışarı edildi!

Kime
Sütçü imam ünvanı verildi!
Mücahidelerimizin, tesettürüne leke sürüldü!

Softalık
Peygamber sünneti dendi sakala!
Yeşilçam’da, yıllarca çemberle maskelendi!

Okuyun,
Bir adam olun dendi!
Adam zannedilenler, menfaatle şekillendi!

Seçmensin
Durma hakkını kullan dendi!
Seçtiklerimiz, hortumlarla keselendi!

Şeriatın
Kestiği parmak acımaz dendi!
Yasayla parmak kesmeye son verildi!

Zina
Nesil emniyetini tehdit eder dendi!
Ne hikmetse zina tehdit olmaktan kurtarıldı!

Ahlak,
Edep, namus, hayâ, terbiye dendi!
Her türlü fuhşu yat fütursuzca sahnelendi!

Benim
Mukaddesatım, kutsallarım dendi!
En galiz küfürler, bunlar üzerinde denendi!

Yıllarca
Alkol, sigara sağlığa zararlı dendi!
Bizzat devler tarafından üretime devam edildi!

Radyo,
Basın, yayın, çok önemlidir dendi!
BBC, CNN, USA sesi, elemanları finaslandı!

Zalim,
müstekbir, tagut, katil, coniler denildi!
Denizlerimizde demirlendi, bedenler ikram edildi!

Profesör,
Doktor, mühendis, muta it denildi!
Milletin efradının acımadan kanına kenelendi!

Dile geldi
Milli eğitim çok önemli dendi?
Maymun neslinden geldiğim efrada öğretildi?

Hazindir
Bu tespitleri yazarken, içim sızlıyor,
Daha fazla yazacak mecali bulmam zor görünüyor.

Ne yapsın
Bu millet, yıllarca inim inim inletildi?
Kime ne soracağını çoktan şaşırdı kaldı!
Sormak için, bilmenin yolunu dahi unuttu…
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Olsun ne olacaksa!

Olsun ne olacaksa!

Dinmek
Bilmiyor kalbimin
Bu hicranı mey anını

Söyleyemem
Artık kimseye bilmesin
Bir lahzayı kelamda bulunmasın

Dilemedin
Her neyse yüreğimde dinmeyen
Sızıyı kimseler görmesin açmadım ağzımı

Dil-i sinemden
Süzülen bir acıyı Düşen Hicran
İçin nefeslenen kadrini bilen yaprakların

hilminde
Andım semadan yağan her damlayla
Yüreğimi ovaladım varamadım kimseye

Biçare
Bahtımı oyaladım istemiyordum
Bir derman olmasın kimseye istemiyordum

Hicranın
Yaşandığı her sinede ki
Divaneyle solusun aşkın her zerresinde koşsun

Gülüne
Ne bülbüle ne de gönlünde
Açan gül-ü sevgiliye öyle bir aşk ki yaşanan

Âlemler
Hakikat-ı hayran sineyi halime
Zuhur etti aniden kimdi nereden bilirdi

Bilemem ki
Bir ömre sığmayan sevgiden
Nakşedecek haz-ı aşktan yüreğimde

Dinmeyen
Yaradan var olan aşktan ne büyük
Bir hezeyandır ve hatta gaflettir belki beyan

Ettiğim
Bu gerçekler dil mahkûm ten mahkûm
Gözler hep mahkûm salın gülmeyin A dostlar

Bilinmezdi
Yaşadığım aşkın ızdırabı nerden bilinirdi ki
Ben bilir miydim kalbimden damlayacak her yaşı

Razıyım
Elbette mahkûmum her hale
Çilenin her bir katresine zihnim tarumar haline

Beden
Bitap yaşanır mı artık
Bu anlamsız hayat dalsız bir ağaç

Kanatsız
Yarsız şimdi ne olacak varsın
Toprağın olsun her yaşanmayan bize kalan acı hayat
 

Mustafa Cilasun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
4,488
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Konum
Kayseri
Web Sitesi
www.facebook.com
Kimliğinden habersiz densiz!

Kimliğinden habersiz densiz!

İnsanın
Düşüncesini okumak
Ve keşfederek bunu başarmak
İnsan materyalini deşifre eserek hükmetmek

Amansız
Hastalıkları bilmek
Kâhinleri emekliye ayırmak
Bilinmeyenleri, bilinen yapmak arzın derinliğine inmek

Ahir
Ve zahiri netleştirmek
İnsan hayvan zulmeden, gasp eden
Parçalayan, fitneyi, manaya galebe çaldıran olmak

Tekebbürünü,
İnsanlığa itaat için sunan
Milletleri desiseleriyle kandıran
İslamiyet’e her zaman saldıran, müminleri terörist sayan

Nisaları
Keyif âleminde kullanan
Güçsüzleri, kul ve köle yapan
Kocasının yanında, karısını soyan, zulmetini kusan insan

Hamileye
Acımasızca süngü sokan
Minareleri bombalayan, mabetleri yıkan,
Yakan, hiçbir mahremi tanımayan, arza medeniyet! sunan

Keşfedilerek,
İnsanın düşüncelerini okuması
Robotlaşması mı yoksa diye aklıma gelmiyor değil
İnsanlık için, fayda, hizmet, himmet düşüncesi bulunmadıkça

Her kimyasal deney
İnsanlığın aleyhine sonuçlanacaksa
Katliamlarının sonucunda, kadehleri tokuşturulacaksa
Tahayyülümde hüzün kabuğunu solumama bir kez daha neden oldular
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt