Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

-sağlık sektöründeki son gelişmeler- (1 Kullanıcı)

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
bel egzersizleri

bel egzersizleri




Genel sağlık açısından olduğu gibi bel sağlığı için de sporun ve sağlıklı iken yapılacak egzersizlerin önemi büyüktür. Bel
smilev.gif
sırt ve karın adelelerini güçlendirmek için gerekli olan spor ve hareketlere ömür boyu devam edilmelidir. Ancak bel fıtığı gelişmesine zemin hazırlayabilecek veya bizzat neden olabilecek mücadele sporları yerine
smilev.gif
yüzme
smilev.gif
yürüme ve bisiklet sürme gibi sporlar tercih edilmelidir. Yüzlerce egzersiz hareketi içerisinden de rastgele hepsini yapmak yerine belirli hareketlere öncelik tanınması gerektiğini düşündüğümüzden
smilev.gif
bele fazla yük bindirmeyen ve gelişmekte olan bir bel fıtığının ilerlemesine neden olmayacak en emniyetli altı adet hareketi sizler için seçtik. Hikayesinde daha önce geçirilmiş bir bel rahatsızlığı bulunan veya bel fıtığına muhtemelen aday olan kimselerin kendileri için emniyetli olan bu hareketleri yapmaları faydalı olacaktır. Ancak egzersizler yapılırken dikkat edilmesi gereken bir takım hususlar vardır:



Egzersizler; havası temiz bir ortamda (Hava müsaitse evde pencereler açılabilir) altında sunta veya tahta bulunan halı veya battaniye gibi sert bir zeminde yapılmalıdır. Yumuşak veya deforme olabilen yataklar üzerinde egzersiz ve spor yapılmamalıdır.
Bel fıtığı rahatsızlığına yakalananlar hastalığın ağrılı döneminde bu hareketlere başlamamalı
smilev.gif
istirahati tercih etmelidir. Şikayetler geçtikten sonra doktora danışılmalı ve egzersizlere ondan sonra başlanmalıdır.
Egzersizlere başlanınca ilk günden itibaren çok çabuk bir iyileşme beklenmemeli
smilev.gif
sabırla hareketlere devam edilmelidir. Hareketlerin sayısı ve tempo gün geçtikçe yavaş yavaş artırılmalıdır. Başlangıçta aşırılığa kaçarak daha kötü bir duruma düşülmemelidir.
Konunun uzmanı olan doktor başka şekilde tavsiye etmemiş ise ilk bir ay her hareket günde beş defa yapılmalıdır. Daha sonra her ay hareketler beşer beşer artırılarak egzersizlere devam edilmelidir.
Ani ve zorlayıcı hareketlerden uzak durulmalıdır. Sizin için seçtiğimiz aşağıdaki altı çeşit egzersiz risksiz olup
smilev.gif
daha çok bunlar tercih edilmelidir.
Hareketler esnasında veya sonrasında normalde mevcut ağrının artmaması gerekir. Bu yüzden egzersiz sonrası
smilev.gif
şiddetli ve 15 dakikadan fazla süren bir rahatsızlık ortaya çıkarsa doktora danışılmalıdır.
Rahatsızlık bir saatten fazla sürüyorsa o hareket egzersiz programından çıkartılmalıdır.
Bel fıtığı ameliyatı olanlar operasyonun üzerinden üç hafta geçmeden egzersizlere başlamamalı
smilev.gif
daha sonra başlayarak her hareketin sayısını yavaş yavaş artırmalıdırlar.
Bu bilgiler haricinde hastanın kafasın da herhangi bir soru oluşursa
smilev.gif
uzman doktor hiç tereddüt etmeden hemen aranmalı ve yanlış bir iş yapmaktansa konunun doğrusu uzman hekimden öğrenilmelidir.
Sonuç

Bütün bu yazıp çizdiklerimizi kısaca özetlememiz gerekirse
smilev.gif
görülüyor ki önemli olan sağlığımız konusunda bilgilenerek gerekli tedbirleri önceden almak ve hastalığa hiç yakalanmamaktır. Bunun için de bel sağlığı ile ilgili olarak yukarıda belirtmiş olduğumuz tavsiyelere henüz sağlıklı dönemde iken riavet etmeye başlanmalıdır. Ancak bütün bunlara rağmen bel fıtığına yakalanmama diye bir garanti söz konusu değildir. Çünkü burada dış faktörlerin yanında kişilere ait faktörler de önemli rol oynarlar.

Diğer taraftan bel fıtığına yakalanmış olmak herşeyin sonu demek değildir. Sonuçta bel fıtığı
smilev.gif
ameliyat gerekse de gerekmese de uygun ve yeterli bir tedavi ile iyileşebilen bir rahatsızlıktır. Onun için bir kişide bel ve/veya bacak ağrısı varsa
smilev.gif
hiç vakit kaybetmeden doktora müracaat edilmelidir. Neticede hasta
smilev.gif
doktor ve bu olayda rol alan herkes üzeri ne düşeni bilimsel olarak hakkıyla yerine getirmeli ve riskler en alt düzeye indirilmelidir.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
El problemleri

El problemleri




Yaşınız ve işiniz ne olursa olsun elleriniz sürekli olarak çalışmaktadır.Elleriniz çok önemli olduğu için herhangi bir sorunla karşılaşıdığında ortopedik cerrahınıza başvururak konu ile ilgili bilgi ve tedavi seçeneklerini öğrenebilirsiniz. Ortopedi uzmanın kas iskelet sistemi cerrahisi ve medikal tedavisi seçenekleri üzerine eğitim almış bir uzman olduğunu unutmayınız.

Karpal tünel sendromu: Bu hastalığın bulguları;elde uyuşma ve elektriklenme(özellikle gece artış gösteren)
smilev.gif
elin çevirerek birşeyi açması halinde yada kaldırma hareketleri esnasında his bozukluğu oluşması
smilev.gif
bazen omuza kadar uzanan ağrı olarak özetlenebilir.

Bu şikayetler median sinirin elbileğinden ele geçiş yaptığı bölgede mevcut olan tünel içerisinde sıkışması sonrasında oluşur.Elin parmaklarına hareket veren tendonların bir bölümü bu tünel içerisinde seyreder.

Hafif vakalar el bileğine istirahat vermek amacını güden çeşitli bileklik veya ateller ile tedavi edilebilir.Tünel içerisine kortizon uygulamaları da yapılabilir.Kortizon uygulaması tünel içerisindeki ödemi azaltacaktır
smilev.gif
takibinde el bilekliği kullanımı uygun olur.Bu tedaviye yanıt alınamayan veya geç evrede tanı konmuş olan vakalarda cerrahi tedavi uygundur.Bu işlem hastanın hastaneye yatış yapmasını gerektirmeyen lokal anestezi ile yapılabilecek bir işlemdir.

El bileği tendinitisleri: Dequervain'in daraltıcı tenosnovitisi başparmağın hareketini sağlayan tendon kılıflarının el bileğinden parmağa geçiş yaptıkları bölgede meydana gelen irritasyon ve şişkinlik ile ortaya çıkan bir tablodur.Sıkma veya ayıklama işlemleri sonrasında meydana gelen ağrı tipik bulgusudur.Şikayetlerin olduğu bölgede bazen ele gelen bir kitle tespit edilebilir.Başparmağın avuç içine yönlendirilip elin küçük parmaklardan tarafa doğru döndürülmesi ile oluşan ağrı tipik bulgusudur.(Finkelstein testi)

Bu tablo ramotoid artrit gibi inflamatuar hastalıklarda
smilev.gif
gebelik ve elin aşırı kullanımı gibi durumlarda oluşabilir.
Erken tanı konduğunda elin istirahatini takiben germe egzersizleri yapılması
smilev.gif
ya da steroid enjeksiyonları yapılması ile tedavi edilebilir.Bu tedavilere yanıt alınamadığı zaman cerrahi tedavi uygundur.Cerrahi sonrası elin hareketlerini düzenleyecek bir fizik tedavi programı uygundur.

Elde artritis: Elde artritis en sık başparmağın tabanında gelişir.Başparmağın kullanımı ile artan ağrı tipik bir özelliğidir.Erken dönemde istirahat
smilev.gif
anti enflamatuar ilaç tedavisi
smilev.gif
ekleme steroid uygulamaları
smilev.gif
atel kullanımı gibi tedaviler denenebilir.

İleri evrelerde ağrıyı azaltmak ve fonksiyonu geri getirebilmek için cerrahi tedavi uygulanması gerekir.

Heberden nodülleri el parmaklarının son eklemlerinde oluşan ve osteoartritisin klasik bir bulgusu olan deformasyonlardır.Burada eklem yüzeylerinin bozulmasına bağlı olarak kemikte gelişen çeşitli çıkıntılar kendisini bu görüntü ile ortaya koyar.Bu nodüller ağrısız oldukları ve fonksiyonları etkilemediği için tedavi edilmesine gerek yoktur.Bu grup hastada hastaların el hareketlerini sürdürmesi en önemli amaçtır.

Duputyren kontraktürü: El ayasında yer alan fasia adı verilen bir katmanın kalınlaşması ile ailesel geçiş gösteren bir hastalığıdır.Bu hastalıkta elin parmaklarının hareketini sağlayan Tendonlar
smilev.gif
kalınlaşma nedeniyle hareketlerini kaybedebilir.Burada hastalığın ailesel olduğu
smilev.gif
sigara kullanımı
smilev.gif
damar hastalıkları ile ilişkisi
smilev.gif
epilepsi ve diabet ile bağlıntılı olduğu bilinmektedir.

Tedavide zaman zaman steroid enjeksiyonları ağrılı olan nodüller için kullanılsa da ana tedavi cerrahidir.Cerrahi elin hareketlerinde kısıtlanmanın oluştuğu an yapılır
smilev.gif
el ayasındaki yapışıklıkların çıkarılmasını içerir.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
FMF ailevi akdeniz ateşi

FMF ailevi akdeniz ateşi

FMF ailevi akdeniz ateşi


Ailevi Akdeniz Ateşi nedir?

Türkiye
smilev.gif
Kuzey Afrika ülkeleri
smilev.gif
Ermeniler
smilev.gif
Araplar ve Yahudilerde görülen kalıtsal özelliği ön planda olan bir hastalıktır. Hastalığın ana karakteri tekrarlayan akut (birden başlayan)
smilev.gif
kısa süreli
smilev.gif
ağrılı peritonit (karın zarı iltihabı)
smilev.gif
plörit (akciğer zarı iltihabı) ya da artrit (eklem iltihabı) atakları olmasıdır
smilev.gif
buna deride kızarıklık da eklenebilir. Hastaların bir bölümünde böbrek etkilenebilir ve bu durum amiloidoz olarak adlandırılır. Nadir olarak amiloidoz dışında da böbrek tutulumları ve damar iltihabı görülebilir. Böbrek tutulumu böbrek yetersizliğine neden olabilir.


Nedeni

Son zamanlarda bu hastalıkta "Pyrin" adı verilen bir gende mutasyon (değişme) olduğu saptanmış olmakla birlikte
smilev.gif
tam olarak neden geliştiği bilinmemektedir.


Tanı

Atak geçiren hastalarda tanı klinik bulgulara
smilev.gif
aile öyküsüne
smilev.gif
muayene bulgularına ve laboratuvar testlerine dayanarak konur. Hastalarda genetik inceleme yapılmasının yararı sınırlıdır
smilev.gif
çünkü bu güne kadar tanımlananan mutasyonlar FMF hastalarının ancak %80'inde bulunmuştur. Bununla birlikte
smilev.gif
tipik olmayan olgularda genetik analizin yararı olabilir.


Tedavi

1973 yılında ortaya atılan
smilev.gif
günde 1-2 mg devamlı kolşisin tedavisinin ve hastaların önemli bir bölümünde çoğu hastada atakları ve amiloidoz gelişimini önlediği saptanmıştır. Bununla birlikte
smilev.gif
tedaviye uyum göstermeyen hastalar ve kolşisine başlamadan önce amiloidoz gelişen kişiler için amiloidoz hala karşılaşılan bir problemdir. Kolşisinin atakları nasıl önlediği ya da amiloidoz gelişimini nasıl engellediği bilinmemektedir. bununla birlikte
smilev.gif
kolşisinin FMF ataklarını önlemedeki etkinliğinin amiloid oluşumunu durdurmak olmadığı bilinmektedir. Çünkü kolşisin tedavisi uygulanan bazı hastalarda atakların sıklığı değişmezken
smilev.gif
amiloidoz gelişimi durmaktadır. Kolşisin tedavisinin FMF hastaları için güvenli ve uygun bir tedavi olduğu bilinmektedir. Kolşisinin bebek üzerinde zararlı bir etkisi gösterilmemiş olmakla birlikte
smilev.gif
hamile FMF hastalarına amniyosentez yapılması (bebeğin içinde bulunduğu su kesesinden örnek alınması) ve fetüsün genetik incelemesinin yapılması önerilmektedir.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Gut hastalığı

Gut hastalığı

Gut nasıl bir hastalıktır?

"Kralların hastalığı ve hastalıkların kralı" olarak bilinen gut hastalığının en azından Hipokrat zamanından beri bir çok araştırmaya konu olduğu ve sayısız kişiyi etkilediği bilinmektedir.

Gut bazı eklemlerde ağrı duyarlılık kızarıklık şişlik ve ısı artışı ile ani olarak gelişen şiddetli ataklarla seyreden bir hastalıktır. Genellikle her seferinde bir eklemi etkiler ve bu eklem çoğunlukla ayak başparmak eklemi olmaktadır. Diz dirsek ve el bileği gibi diğer eklemler de etkilenebilir. Ataklar çok hızlı olarak gelişir ve ilk atak genellikle gece olur. Tüm romatizma türleri içinde en ağrılı olanıdır. Ataklar şu nedenlerle gelişebilir:

Çok fazla alkol alımı

Çok sıkı diyet ve açlık
Bazı yiyeceklerin fazla yenmesi
Operasyon geçirme (diş çekimi gibi basit bir girişim bile neden olabilir)
Ani şiddetli bir hastalık geçirme
Aşırı yorgunluk ve herhangi bir nedenle aşırı derecede endişelenme
Eklem travması yaralanma
Kemoterapi uygulanması
Diüretik ilaçların alınması
(Diüretikler tansiyon yüksekliğinde kullanılan vücuttan sıvı atılımını sağlayan ilaçlardır)

Unutmayınız !
Bir gut hastasıysanız ve küçük bir yaralanma travmadan sonra ekleminizde çok ağrı olursa ve iyileşmesi umulandan uzun sürerse bunun bir gut atağı olabileceğini düşünün.
Vücut sisteminizi rahatsız eden herhangi bir olay gut atağını başlatabilir. Akut atağın erken bulguları açısından tetikte olunuz; çünkü tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar yararlı olur.

Gut hastalığının nedeni nedir?

Gut vücudumuzdaki ürik asit fazlalığından oluşur. Ürik asit sağlıklı kişilerin kanında da çeşitli kimyasal işlemler sonucunda bir yıkım ürünü olarak bulunur. Ancak ürik asidin fazlalılığı ya ürik asidin yapım fazlalığından ya böbreklerden atımının az olmasından ya da vücutta ürik asit haline dönüşen pürinlerin bazı yiyeceklerle fazla miktarda alınmasından kaynaklanır. Kırmızı et deniz ürünleri ve bakliyat pürin açısından zengindir. Alkollü içecekler de ürik asit seviyesini belirgin olarak artırır. Gut hastalığının fazla yeme ve içme nedeniyle ortaya çıktığı görüşü doğru değildir. Bazı yiyeceklerin fazla yenmesi ya da çok kilo alınması gut hastalarında atakları daha çok ortaya çıkarabilir.



Vücutta ürik asidin geçirdiği kimyasal işlemlere ait sorun ailelerde kalıtsal olarak geçebilir ya da başka bir hastalığın komplikasyonu olarak ortaya çıkabilir. Bu sorun kişiye anne-babasından ya da büyükanne-dedelerinden geçiş yapar. Ancak çevresel faktörler de rol oynayabilir. Ayrıca ailenin her bireyinde gut atakları görülmez.

Zamanla kanda ürik asit fazlalığı eklemler etrafında birikimlere yol açar. Sonuçta ürik asit eklemler içinde dikiş iğnesine benzer kristaller oluşturur ki bu durum gut ataklarına neden olur. Bu kristaller sadece eklem içinde oluşmaz. Ürik asit aynı zamanda cilt altında kulak memesinde tofüs olarak ve idrar yollarında böbrek taşları olarak karşımıza çıkabilir. Tofüs küçük beyaz bir sivilceye benzer.

Uzun dönemdeki riskler nelerdir?

İlk gut atakları eklemlerde kalıcı hasara yol açmaz ve eklemleriniz tamamen normal olarak kalır. Ancak bir eklem sürekli bir şekilde gut ataklarına maruz kalırsa ki - bu durum artık yapılan tedaviler sonucunda çok nadirdir - o zaman ürik asit kristalleri ekleme zarar verir ve kronik artrit gelişebilir. Hafif olgularda ataklar çok nadirdir ve ataklar arasına yıllarla ölçülen süreler girer ve kalıcı bir hasar gelişmez.

Gut hastalığı şişmanlık hipertansiyon hiperlipidemi ve diabet hastalığı ile yakından ilişkilidir. Gut tedavi edilmezse böbrek taşları oluşabilir.

Gut hastalığının tanısı nasıl konur?

Çeşitli romatizmal hastalıklar gut atağını taklit edebildikleri için ve tedavi de gut hastalığına özgü olduğu için doğru tanı çok önemlidir. Fizik muayene ve tıbbi öykü tanı için çok yararlıdır.

Doktorunuz aşağıdaki araştırmaların yapımasını isteyebilir:

Kan testi. Kandaki ürik asit miktarı ölçülür. Ancak bu sonuç yanıltıcı olabilir. Çünkü gut hastalarında ürik asit miktarı normal hatta düşük düzeylerde olabilir. Aynı zamanda sağlıklı kişilerde özellikle de şişmanlarda yüksek düzeyler saptanabilir.
Eklem sıvısının incelenmesi. Eklem içindeki sinovyal sıvı doktorunuz tarafından bir enjektör yardımıyla çekilebilir ve mikroskop altında ürat kristallerinin olup olmadığı araştırılabilir. Eğer bu kristaller saptanırsa gut tanısı doğrulanır. Bu test özellikle gut hastalığı tipik olmayan şekilde başlarsa çok yararlıdır. Örneğin gut hastalığı romatoid artrit gibi başka bir romatizmal hastalığı bazen taklit edebilir.
Eklemlerin direkt grafisinin (röntgen) çekilmesi. Doktorunuz isterse ekleminizin grafisi çekilebilir ancak genellikle sonuç normaldir ve tanıda yardımcı olmaz.

Unutmayınız !
Tekrarlayan gut atakları ekleminize hasar verebilir ve artrite neden olabilir. Modern tedavi yöntemleri artrit gelişimini engelleyebilir.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Gut hastalığı nasıl tedavi edilir?

Gut hastalığı nasıl tedavi edilir?

Diyet
İlaçlar: Kolşisin kortikosteroid steroid olmayan antienflamatuvar ilaçlar probenesid sülfinpirazon
Cerrahi (çok nadir)
Akut gut atakları antienflamatuvar analjezik ilaçlarla tedavi edilir. Bu ilaçlar ağrıyı azaltır ve enflamasyonu geriletir. Bu ilaçların gut hastalığında kısa süreli kullanılmaları yeterli olduğundan genellikle önemli yan etkilere neden olmazlar ve iyi tolere edilirler. Ancak bazen hazımsızlık mide ağrısı bulantı döküntü baş ağrısı gelişebilir. Astım hastaları da bu ilaçları kullanırken dikkatli olmalıdır. Daha önce ülser geçiren kişiler mutlaka doktorlarını bu konuda uyarmalıdır; böylece doktorunuz zararlı olmayacak tedavi seçeneklerine yönelebilir. Aspirin ve aspirin kapsayan ilaçlardan akut ataklar sırasında mutlaka kaçınılmalıdır.

Akut atağın tedavisinde kullanılan bir diğer ilaç kolşisindir. Kolşisin çok etkin olmakla beraber sıklıkla bulantı kusma ve ishal gelişimine neden olabilir. Bu ilacın damar yoluyla kullanımı bu yan etkilerin görülümünü azaltır. Doktorunuz eğer kolşisin vermeyi uygun görürse ağrınız geçinceye kadar ya da ishal gibi yan etkiler gelişinceye kadar 2 saatte bir ilacınızı almayı önerecektir.

İlaçlarınızı atağın hemen başlangıcında almanız daha etkili olacaktır. Bu nedenle doktorunuzun önereceği ilaçları evde bulundurmanız ve atak geliştiğinde doktorunuzu görünceye kadar bunları almanız yararlı olacaktır.

Doktorunuzun önerilerine dikkatli ve tam olarak uymakla gut atağı çok hızlı ve başarılı olarak kontrol altına alınabilir. Ayak başparmağı gibi ağrılı bir eklemin korunması gereklidir. Kafes gibi bir yapının ayak üzerine yerleştirilmesi ve böylece eklemin battaniye yorgan gibi ağırlıklardan korunması yararlı olacaktır.

Akut atak için önerilen ilaçların kan ürik asit düzeyleri üzerine etkisi yoktur. Diğer bir deyişle bu ilaçlar yeni ataklar geçirmenizi ya da eklemlerde ürik asit birikimini engellemez . Bu nedenle eğer ataklarınız sıklaşırsa tofüs/ böbrek taşı gelişirse ya da kan testlerinde ürik asit düzeyleri yüksek olarak saptanırsa doktorunuz kan ürik asit düzeylerini düşürecek ilaçlar önerebilir. Bu yönde bir karar alınması atağınız olsun veya olmasın her gün ilaç almanızı gerektirir. Bu amaçla önleyici tedavi olarak kullanılan çeşitli ilaçlar vardır. Örnek olarak vücutta ürik asit oluşumunu bloke eden allopürinol ve böbreklerden ürik asit atılımını sağlıyan probenesid verilebilir. İdrarınızdaki ürik asit miktarına bağlı olarak bu iki tip ilaç arasından seçim yapılır. Doğru tedaviyle gut hastalığı hemen hemen tüm olgularda çok iyi kontrol altına alınabilir.

Unutmayınız!
Önleyici tedavi yaşam boyu sürer.
Bol sıvı almalısınız.
Önleyici tedaviler yapılırken atak gelişirse atak tedavisini ayrıca yapınız.

Diyet
Diyetin eskiden çok daha önemli olduğuna inanılıyordu; ancak etkili tedavilerin bulunmasından sonra bir çok gut hastası istediklerini yemeye ve içmeye başlamışlardır. Bazı yiyeceklerde hücre konsantrasyonu fazla olduğundan ve ürik asit de hücre yıkımı ile oluştuğundan karaciğer böbrek gibi sakatatların tüketilmemesi uygun olur. Protein kapsayan yiyecekler (özellikle et) aşırıya kaçmadan yenmelidir; bu yiyeceklerin belli miktarlarda tüketilmesi zaten sadece gut hastaları için değil herkes için yararlıdır. Eğer kilo fazlalığınız varsa kilo vermeniz sadece kandaki ürat seviyesinin düşürülmesinde değil kalbiniz için de yararlı olacaktır. Ancak çok sıkı diyet ve açlık da atakları tetikleyebilir.

Alkol
Aşırı miktarda alkollü içecek alınması gut hastalığının nedeni değildir; ancak bir atağı tetikleyebilir. Hangi içeceklerin içilmesi hangilerinin içilmemesi gerektiği üzerine çeşitli söylentiler vardır; bunları ciddiye almayınız. Ancak bazen hastalar belli tipte bir alkollü içeceğin ataklarını başlattığını belirtirler. Bu durumda hastanın o tipte içeceği içmemesi önerilir.

BAZI SORULAR ve YANITLARI

Kadınlar gut hastalığına yakalanır mı?

Gut hastalığı açısından çoğunlukla 40 yaş üstündeki erkekler risk altındadır; ancak her yaşta etkilenim söz konusu olabilir. Çok nadiren menapoz sonrasındaki yaşlı kadınlarda gut hastalığı gelişebilir. Özellikle de tansiyon yüksekliği ya da kalp hastalığı tedavisinde önerilebilen diüretik ilaçları kullanan kadınlarda görülebilir. Bu ilaçlar ürik asidin vücutta depolanmasına neden olur. Genç kadınlarda gut hastalığı gelişimi çok nadirdir ve bu durumda özel incelemeler gerektirir.

Gut ciddi eklem hastalığına neden olur mu?

Sadece tedavinin yapılmaması durumunda olabilir. Başlangıçta ataklar akuttur eklem normal durumuna döner. Ancak ürik asidin depolanması deformite ve özürlülük durumuna neden olabilir. İyi olan tarafı bu durumun uygun tedaviyle önlenebilir olmasıdır.

Ürik asit eklemlerden başka yerlerde depolanır mı?

Diğer bölgelerde cilt altında örneğin kulak üzerinde ve ellerde depolanabilir. Ayrıca iç organlarımızda özellikle böbreklerde depolanabilir. Bu nedenle gutlu bir hastayı değerlendirirken böbrek testlerine bakılması gerekmektedir. Bunun için idrar örneği vermeniz de gerekebilir.

Ürik asit düzeyini düşüren ilaçların uzun süreli alınması zararlı olabilir mi?

Bu ilaçlar oldukça güvenilirdir. Bazen ciltte döküntü ya da mide yanması nedeniyle bu ilaçların kesilmesi gerekebilir. Ancak bunun dışında hiçbir yan etki olmaksızın sürekli alınabilir.

Eklem hastalığına neden olabilen ürik asidden başka kristal tipleri var mıdır?

Özel tipte bir kalsiyum kristali de eklemler içinde ürik asit gibi depolanabilir. Guta benzer akut ataklar gelişebilir; ancak bu durumda ayak başparmağından ziyade diz eklemi etkilenir.

Gut sıklığı ülkeden ülkeye değişir mi?

Yüksek ürik asit düzeyine sahip bazı ırklar (örneğin Pasifik ülkeleri) bulunmaktadır; bu kişiler doğal olarak gut hastalığına daha fazla yatkındır. Gut hastalığına yakalanma oranları aynı ülkede bile değişik zamanlarda farklı olabilir. Örneğin İkinci Dünya Savaşı nedeniyle açlığın kol gezdiği ve yaşam koşullarının çok zor olduğu dönemlerde Avrupa ülkelerinde görülümü çok azalmıştır.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Psoriatik artrit

Psoriatik artrit




Psöriyatik artrit nedir?

Psöriyatik artrit
smilev.gif
kronik bir cilt ve tırnak hastalığı olan sedef hastalığıyla (psöriyazis) birlikte görülen bir iltihabi artrit tipidir. Bu hastalığın beş tipi vardır:


Öncelikle el ve ayak parmaklarındaki küçük eklemleri tutan artrit

Kol ve bacaklardaki eklemleri tutan asimetrik artrit

Romatoid artrite (iltihaplı romatizmaya) benzeyen simetrik poliartrit (çok sayıda eklemi tutan artrit)

Nadir fakat ekleme son derece zarar veren ve şeklini bozan bir tip olan artritis mutilans

Sakroiliyak (omurgayla kalça kemiğini birbirine bağlayan eklem) eklemin ve omurganın artriti (psöriyatik spondilit)

Bu artrit tiplerinin her birinin hangi sıklıkta görüldüğünü belirlemek zordur. Aynı hastada zamanla artritin tipi değişebilir ve bazı hastalarda birden fazla tip bir arada görülebilir. Bazen artrite ek olarak gözde ya da bağların ve tendonların (kasın kemiğe tutunduğu yapı) kemiğe yapıştığı yerde
smilev.gif
örneğin topukta
smilev.gif
iltihaplanma vardır
smilev.gif
ikinci durumda o bölgede ağrı ortaya çıkar.

Nedeni

Tam nedeni bilinmemektedir
smilev.gif
fakat bağışıklık
smilev.gif
genetik ve çevresel faktörlerin birlikte etki ettiklerinden şüphe edilmektedir. Psöriyatik artritli hastaların %40'a varan bir bölümünün ailelerinde psöriyazis ya da artrit öyküsü vardır.

Sağlık üzerindeki etkisi


Psöriyatik artrit ABD'de bulunan 3 milyon psöriyazis hastasının en az %10'unda görülmektedir.

Kadınlarda ve erkeklerde eşit sıklıkta görülmekte ve genellikle 30-50 yaşları arasında başlamaktadır
smilev.gif
fakat çocuklukta da başlayabilir.

Psöriyatik artrit
smilev.gif
hastaların %15'e kadar bir kısmında psöriyazis tanısı konulmadan önce başlayabilir.


Tanı

Kesin bir tanı konulmadan önce
smilev.gif
psöriyazis için karakteristik olan cilt ve tırnak değişiklikleri gösterilmelidir. Bazı hastalarda sedimentasyon yüksekliği
smilev.gif
hafif anemi ve kan ürik asit düzeyi yüksekliği bulunabilir. Gut olmadığı kanıtlanmalıdır.

Tedavi

Psöriyatik artritin tedavisi başlangıçta steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlardan ibarettir
smilev.gif
fakat artrit bu ilaçlara yanıt vermezse metotreksat kullanılması gekebilir. Antimalariyal (sıtma tedavisinde kullanılan) bir ilaç olan hidroksiklorokin de etkili olabilir fakat bazı hastalarda bu ilaçla psöriyaziste alevlenme görülebilir. Sulfasalazin adlı ilaç bazı psöriyatik artrit hastalarında çok faydalı olmaktadır. Hastalığın ağır şekillerinde azatioprin kullanılabilir.

Doğrudan eklemin için uygulanan kortikosteroid enjeksiyonları faydalı olabilir. Son zamanlarda siklosporin ile iyi sonuçlar alınmaktadır
smilev.gif
fakat bu ilacın böbrek üzerinde yan etkileri olduğu için
smilev.gif
diğer tedavilere cevap vermeyen ilerleyici hastalıkta kullanılmalıdır. Uygun egzersizler çok önemlidir. Eklem harabiyeti gelişen hastalarda cerrahinin yararı olabilir.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
sert yatak istirahati

sert yatak istirahati


Ameliyat gerekmeyen hastalara uzman doktor tarafından sert yatak istirahati uygun görülmüş ise bunun süresi hastanın tedaviye vereceği cevaba göre değişecektir. Uzman doktor tedaviden elde edilen neticeye bakarak bu süreyi artırabilir veya azaltabilir. Bir hafta dolduğu halde hiçbir iyileşme gözlenmeyen hastalar yeniden ele alınarak değerlendirilmelidirler. Yatılan yer
smilev.gif
altında sunta veya tahta bulunan üç-dört kat battaniye veya ince bir yatak olmalıdır.

Bu yatak yaylanmamalı ve deforme olmamalıdır. Kaliteli ortopedik yataklar da uygundur.
İstirahat süresince mümkün mertebe yataktan çıkılmamalı
smilev.gif
yemek dahi yatakta yenmeli
smilev.gif
hatta namazlar bile sağ yan tarafa yatarak kılınmalıdır. Hasta daha çok sırt üstü yatmalı
smilev.gif
ayaklarını kendine doğru toplamalı veya alttan minder ile destekleyerek bacaklarını hafifçe yükseltmelidir. Sırtüstü pozisyonda yorulunca da yan tarafa dönerek istirahat etmelidir.

Yan yatarken bacaklarının arasına yumuşak bir yastık koyması iyi olur. Hiçbir zaman yüzüstü yatmamalıdır. Sert yatak istirahati süresince doktorunun kendisine verdiği ilaçları da kullanmalıdır.

Önemli olan hastanın en kısa sürede tekrar normal günlük aktivitesine kavuşması ve işinin başına bir an önce dönmesidir. Bu nedenle sert yatak istirahati doktor kontrolünde yapılmalı ve gereğinden fazla vakit kaybetmemek prensip olarak benimsenmelidir. Hasta hızla iyileşmişse
smilev.gif
uzman doktor istirahat olayına birkaç gün içinde son verebilir. Hedef hastanın normal yaşantısına en kısa zamanda kavuşmasıdır.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
arılar kansere çaremi oluyor??

arılar kansere çaremi oluyor??

Arı kümeleri zehirli iğnelerini
smilev.gif
kurbanına batırarak birçok ölümcül olaya sebep oluyor. Bilim adamları bu süreçten etkilenerek
smilev.gif
bu olayın kanser tümörlerini tedavi etmek için alternatif bir tıp olarak kullanabiliceğini düşünüyor.

Bilim adamları arılardan esinlenerek ‘mikroskobik arı’ yarattılar. Bu arılar kanserli bölgeye iğnelerini saplayarak
smilev.gif
sağlıklı bölgeye zarar vermeden iyileşmeyi sağlayabiliyor.
Arılar insan saçından binlerce kez küçük olduğundan gözle görülmesi olanaksız. Ayrıca insan kanının içinde dolaşarak hastalıklı bölgeye ilaç tedavisi yapıyor. Bu tedaviyi ise ‘melittin’ hormonu sağlayarak yapıyor.
Araştırmacı Prof. Samuel Wickline göre
smilev.gif
miksokobik arılar hücrelerin üzerinde uçarak
smilev.gif
o bölgeye ‘melittin’ hormonu verebiliyor.
Bu tedavinin prostat
smilev.gif
deri kanseri ve bağırsak kanserinde kullanabiliceği düşünülüyor.
Öncelikle hayvanlar üzerinde denenmesi gereken yöntemin bu sebeple uygulanması için birkaç yıl geçmesi gerekiyor.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Şimdi üzüm ye geleceğini kurtar!!!

Şimdi üzüm ye geleceğini kurtar!!!

Üzüm ve üzüm suyu tüketiminin vücudun savunma sistemini güçlendirdiği
smilev.gif
bu mevsimde bol tüketilmesinde fayda olduğu bildirildi.



Prof. Dr. Necat Yılmaz düzenli üzüm suyu tüketen insanların kanında vücudu hastalıklara karşı koruyan gammadelta T hücrelerinin bulunduğunu belirtti. Yılmaz “Aslında çocukluk çağında başlayan kalp damar hastalıkları ancak ileri yaşlarda çıktığı için insanların yanlış bir düşünceyle ileri yaşta aniden kalp hastası olduğunu düşünüyor. Oysa önceki yıllarda edindiği beslenme alışkanlıkları kendisini hasta etmiştir'' dedi.
KALBiN DOSTU
Prof. Yılmaz ''İspanyol araştırmacılar üzümün damarların oksidasyonunu azalttığını saptadı. Kırmızı üzümdeki polifenoller çok faydalı
smilev.gif
kronik hastalıkların oluşumu engeller. Kalp damar hastalıklarının oluşumunu engeller” dedi.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
"Kurdeşen" bilinmeyen tehlike

"Kurdeşen" bilinmeyen tehlike

İSTANBUL Türkiye Hastanesi'nde görevli Dermatoloji Uzmanı Dr. Gonca Gökdemir halk arasında "Kurdeşen"adıyla bilinen cilt hastalığı ürtikerin hayati tehlike taşıdığını belirterek "Kronik formda oluştuğu zaman kişiyi uzun süre etkiler ve yaşam kalitesini düşürür" dedi.

Kurdeşen hastalığında doğru tedavi için bir dizi testler gerektiğini ifade eden Dr. Gökdemir
smilev.gif
çok şiddetli durumlarda iç organların yanı sıra
smilev.gif
özellikle dudak
smilev.gif
nefes borusu ve göz kapaklarında kabarıklıklar oluşabildiğini söyledi. Hastalığın toplumda görülme sıklığının yüzde 20-30 oranında olduğuna dikkat çeken Dr. Gonca "Ürtikerde cilt lezyonları vücudun her yerinde olabilir ve genellikle 24 saat içinde kaybolmaktadır. İyileşen lezyonların yanında yeni kabarıklıklar oluşabilir" dedi.


Dr. Gonca Gökdemir ürtikeri akut ve kronik form olarak 2 gruba ayırdı. Akut formda hastalığın 6 haftadan kısa sürede iyileştiğine dikkat çeken Gökdemir "Ancak kronik formda: hastalık 6 haftadan uzun sürebilir ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir" diye konuştu.

Ürtikerin çok farklı nedenlere bağlı olduğunun ve bu nedenlerin başında alerjik faktörlerin geldiğinin altını çizen Dr. Gökdemir
smilev.gif
"Özellikle ilaçlar (en sık antibiyotikler ağrı kesiciler epilepsi ilaçları) ve yiyecekler ( kabuklu deniz hayvanları balık süt fındık fıstık patates baklagiller kereviz maydanoz havuç baharatlar pirinç muz
smilev.gif
elma portakal) ürtikere neden olmaktadır. Ayrıca gıda katkı maddeleri
smilev.gif
solunumla alınan alerjenler (çiçek tozları ağaç polenleri) böcek sokmaları (arı) ve implantlar (diş protezi) da ürtikere neden olmaktadır" sözleriyle gıda ve ilaç tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini konusunda uyardı.


Dr. Gökdemir
smilev.gif
ürtikerin alerjik bünyeli kişilerde daha sık görüldüğünü; çünkü bu bireylerin normal kişilerden daha duyarlı olduklarını ve daha kolay reaksiyon gösterdiklerini vurguladı. Ürtikerin bazı ortam değişiklikleri ve vücut ısısı değişikliklerine bağlı da oluşabileceğine dikkat çeken Dr. Gökdemir
smilev.gif
"Ürtiker bazı ortam değişiklikleri ve vücut ısısı değişikliklerine bağlı da oluşabilir. Duyarlı bireylerde dondurma gibi soğuk yiyecekler tüketildiğinde ürtiker oluşabilir. Fizik egzersizler sondası terleme ile ürtiker oluşabilir. Titreşimli cihaz kullanımına bağlı ürtiker oluşabilir. Egzersiz ile birlikte fındık
smilev.gif
buğday ve kabuklu deniz ürünü alımına bağlı ürtiker oluşabilir" açıklamasında bulundu.


Dr. Gonca Gökdemir
smilev.gif
ürtikerin her zaman alerjik faktörlere bağlı oluşmadığını
smilev.gif
vücutta bulunan enfeksiyon odakları (diş iltihabı
smilev.gif
idrar yolu iltihabı gibi)
smilev.gif
radyolojik incelemeler için alınan radyo kontrast ilaçlar
smilev.gif
cerrahi işlemler için kullanılan anestezik ilaçlar ve stresin de ürtikere neden olabileceğini açıkladı. 6 haftadan uzun süren ürtiker hastalarının büyük çoğunluğunda ürtikere neden olan etken bulunamayabileceğini belirten Dr. Gonca Gökdemir
smilev.gif
"Bu durum sürekli kaşınmak zorunda kalan hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Ürtiker şikayeti ile gelen bir hastanın çok iyi değerlendirilmesi gereklidir. Eğer hasta iyi değerlendiremezse ve şikayetler şiddetlenirse hayatı tehdit eden durumlar ortaya çıkabilir. Dudakta ve dilde oluşan ve bazen soluk borusuna yayılan şişlik hastanın nefes almasını engeller ve acil müdahale gerektirir" dedi.


Gökdemir
smilev.gif
hafif olgularda tedavinin kolay olduğuna da dikkat çekerek
smilev.gif
"Bu nedenle dikkatli muayene yapılmalı
smilev.gif
hastanın günlük yaşamı
smilev.gif
mesleği
smilev.gif
alışkanlıkları ve başka hastalıkları çok iyi sorgulanmalıdır. Ürtikere neden olan etkeni saptamak için özel alerji testleri ve kan tetkikleri gerekebilir. Hafif olgularda tedavi kolaydır. Ancak uzun süren hastalık formunda tedavi
smilev.gif
hem hasta hem de doktor açısından sıkıntı yaratmaktadır" açıklamasında bulundu.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
5 yılda 5 bin hasta

5 yılda 5 bin hasta

Beş yıllık süre içinde 5 bin kanser hastanın tedavi edildiğini kaydeden Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Prof Dr Servet Bilir Onkoloji Merkezi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Durmuş Etiz bu hastaların yüzde 45'inin meme ve akciğer kanseri vakaları olduğunu belirtti.

3307_saglikder.jpg
Eskişehir ve çevre illere 2004 yılından bu yana yataklı onkoloji hizmeti verdiklerini dile getiren Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Prof Dr Servet Bilir Onkoloji Merkezi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Durmuş Etiz
smilev.gif
merkez hakkında Sağlık Dergisi’ne bilgi verdi.
Esra Öz: Onkoloji servisini ve sahip olduğu teknolojileri anlatır mısınız?
Doç. Dr. Durmuş Etiz: Mayıs 2004 tarihinde ilk hastasını tedaviye alan Prof Dr Servet Bilir Onkoloji Merkezi bölgenin önemli sağlık ihtiyacını gidermeye başladı. Kurulduğundan bugüne beş yıllık süre içinde 5 bin kanser hastası tedavi oldu. Bu hastaların yüzde 45’ini meme ve akciğer kanseri vakaları oluşturuyor. Sağlık Yayıncılık
Merkezimizde radyoterapi hizmeti için gerekli olan simülatör cihazı
smilev.gif
kobalt ve lineer akseleratör tedavi cihazları bulunuyor ve hastalara 3-boyutlu konformal radyoterapi hizmeti sunuluyor. Medikal onkoloji bölümünde güvenilirliği kanıtlanmış en güncel kemotorapi rejimleri uygulanarak
smilev.gif
vakalar bizzat öğretim üyeleri kontrolü altında tedaviye alınıyor. Kanserde en sık karşılaşılan ağrı sorunu ise yine aynı merkez içinde bulunan algoloji bölümü tarafından takip ediliyor. Vakaların ağrı kesici ihtiyaçları günlük olarak değerlendiriliyor ve gerektiği durumlarda girişimsel yaklaşımlar ile ağrı sorunu ortadan kaldırılıyor.
Esra Öz: Kaç Personel ile hizmet veriyorsunuz?
Doç. Dr. Durmuş Etiz: Radyasyon Onkolojisi kliniğinde 1doçent
smilev.gif
medikal onkoloji bölümünde 2 doçent
smilev.gif
algoloji bölümünde 1 profesör ve 7 asistan ile hizmet veriyoruz. Günde yaklaşık 100 hasta radyasyon onkolojisi bölümünde
smilev.gif
90 hasta medikal onkoloji bölümünde ve 20 hasta algoloji bölümünde tedaviye alınıyor. Bu hasta yüküne oranla maalesef öğretim üyesi
smilev.gif
araştırma görevlisi
smilev.gif
medikal fizikçi
smilev.gif
hemşire ve teknisyen sayısı yeterli olmuyor.
Esra Öz: Yatak kapasiteniz kaçtır?
Doç. Dr. Durmuş Etiz: Merkez içinde bulunan 50 yataklı Radyasyon Onkolojisi Servisi
smilev.gif
40 Yataklı Medikal Onkoloji Servisi
smilev.gif
15 Yataklı Algoloji (Ağrı) Servisi ve 15 yataklı kemik iliği transplantasyon ünitesi ile hastalara yatarak tedavi olma imkânını sağlanıyor. Merkezimizin istatistikleri incelendiğinde vakaların yüzde 78’i Eskişehir
smilev.gif
yüzde 22’si çevre illerden Kütahya
smilev.gif
Bilecik
smilev.gif
Afyon
smilev.gif
Kırıkkale
smilev.gif
Adapazarı Bursa
smilev.gif
Denizli Balıkesir
smilev.gif
Ankara
smilev.gif
İstanbul
smilev.gif
Çanakkale
smilev.gif
Isparta
smilev.gif
Burdur ve Konya’dan geliyor.
Esra Öz: Bölgede size neden ihtiyaç oldu?
Doç. Dr. Durmuş Etiz: Yüzyılın ikinci yarısından itibaren “kanser” en önemli mediko-sosyal problem haline gelmiş ve sadece gelişmiş ülkelerde değil gelişmekte olan ülkelerde de iki veya üçüncü sırada ölüme sebep hastalık olarak saptandı. İnfeksiyöz hastalıkların kontrolü
smilev.gif
hayat beklentisinin artması
smilev.gif
tanı yöntemlerinin ilerlemesi
smilev.gif
halkın bilinçlendirilmesi ve belki de çevresel karsinojenlerin artması tüm dünyada kanser görülme ve kansere bağlı ölüm sıklığını arttırıyor. WHO (Dünya Sağlık Örgütü)
smilev.gif
dünyada her yıl yedi milyon insanın kanserden öldüğünü bildirdi. Türkiye’de elde edilen kanser istatistik bilgilerine göre her yıl yaklaşık 75 bin yeni kanser tanısı konuyor. Bu sayı tedavi gören ve takip gerektiren kanser hastalarını da içerdiğinde 200 bine ulaşıyor. Bu yoğun istatistiklerin yanında kanser tedavisinde uygulanan radyoterapi tedavisinin 1. 5-2 ay sürmesi
smilev.gif
kemoterapi uygulamalarının aralıklarla da olsa bazen 1 yıla kadar uzaması bu hastaların yaşadığı şehirlerde tedavi olmasını gerekli kılmaktadır. Halen Türkiye’de yoğunluğu üç büyük şehirde olmak üzere yaklaşık 40 kanser tedavi merkezi bulunuyor.
Esra Öz: Benzer merkezlere göre farklı hangi yöntemler uyguluyorsunuz?
Doç. Dr. Durmuş Etiz: Aynı merkez içinde bulunan medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi bölümleri vakaları interaktif olarak değerlendiriyor
smilev.gif
hastaların tedavi protokolleri onkoloji konseylerinde tartışılarak karar verildikten sonra hastaların kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları uygun bir disiplin içinde sürdürülüyor. Ayrıca Nükleer Tıp Bölümünde bulunan PET/CT cihazından da halen kullanılan tanı
smilev.gif
evreleme ve tedaviye yanıt değerlendirme dışında yakın zamanda radyoterapi planlama hizmeti için de kullanılmaya başlayarak daha sınırlı alanlara daha yüksek radyasyon dozları vermek mümkün olacak.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Insan ömrü uzayacak kanser tarihe karışacak

Insan ömrü uzayacak kanser tarihe karışacak

İnsan ömrünün uzaması ve kanserin tarihe karışması geleceğe dönük güçlü bir bilimsel öngörü. Bütün bunların gerçekleşmesi ise kök hücre konusunda yapılacak çalışmalara ve alınacak sonuçlara bağlı. Hematoloji uzmanı Doç. Dr. Süleyman Dinçer
smilev.gif
kemik iliği naklinden
smilev.gif
kök hücre çalışmalarına kadar birçok konuda Sağlık Dergisi'ne açıklamalarda bulundu.

3311_Doc.Dr.Su.jpg
Bayındır Hastanesi Hematoloji ve Kemik İliği Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. Süleyman Dinçer
smilev.gif
kök hücre çalışmalarının geleceğin tedavisi olacağını söylüyor. Laboratuar ortamında bir tek kök hücreden bütün organların üretildiğini ifade eden Dinçer
smilev.gif
kök hücre tedavisinin şuan sadece plastik cerrahide yeni deri elde etme amaçlı kullandığını belirtiyor.

Hocam en temelden başlarsak kanın işlevi ve hastalıklardaki rolü nedir?
Kan vücudumuzun besleyici bir dokusu. Nasıl bir karaciğer
smilev.gif
mide ve kalp bir organ ise kan da bir organ
smilev.gif
ama hareketli bir organ. Kan organdan organa vücutta değişik molekülleri
smilev.gif
vücudun savunma sistemi dahil
smilev.gif
beslenme sistemi dahil bütün her şeyi birbirine geçiren ileten bir lojistik şirket gibi. Tabi hep böyle iyi şeyler yapıp kötü işler yapmıyor mu? Kanser dokusunu başka bir dokuya taşıyabiliyor. Yani kan bizim için hayati bir öneme sahip. Kandaki bozukluklar birçok semptoma sebep olabilir. Halsizlik
smilev.gif
bitkinlik
smilev.gif
yorgunluk
smilev.gif
kanama
smilev.gif
vücudun enfeksiyona yatkınlığı artırır. Tabi bu belirtiler hastalığa göre değişir
smilev.gif
Mesela son derece basit olarak Türkiye’de çok sık rastlanılan demir eksikliği anemisi halsizlik
smilev.gif
yorgunluk
smilev.gif
bitkinlik gibi semptomlara neden olurken bir lösemi rahatsızlığı hastayı ölüme kadar götürebilecek bir sonuç doğurabilir. Sağlık Yayıncılık

Kök hücre çalışmaları geleceğe dönük büyük bir umut. Bilim adamları hastalıklara karşı kök hücre çalışmalarına neden bu derece umut bağlıyor? Kök hücre bizim için neden bu kadar önemli?
Trilyonlarca hücre aynı kök hücreden oluşuyor. Vücudumuzdaki iyileşmeler kök hücre sayesinde meydana gelir. Mesela eliniz çizildiği zaman yara birkaç saat içinde kapanır ve zamanla eski halini alır. Bunun için kök hücrenin önemi büyük. Belkide ileride kök hücre tedavileri tek başına hastalıkların tedavisinde kullanılan araç olacak. Sizin kök hücreniz size benim kök hücrem bana ilaç olarak kullanılabilecek. Biliyoruz ki bir kök hücreden şuan laboratuar ortamında bütün organlar oluşturulmuş durumda. İleride karaciğer nakli
smilev.gif
böbrek nakli yapılabilecek. Başkasından böbrek bulmanıza gerek kalmayacak. Hatta şuanda deri oluşturma amacıyla yanaklarda çok kullanılıyor. Plastik cerrahide kullanımı yaygın. Yaşlanma sürecinde kök hücre kullanılacak hem ömrümüz uzayacak hem de kanser olmayacağız. Onun için geleceğin tedavisi diyebiliriz.

Türkiye’de kök hücre çalışmaları ne durumda?
Türkiye’de kök hücre çalışmaları Amerika ve bazı Asya ülkeleriyle karşılaştırıldığında biraz geride. Bazı standartları daha etik kurallar içinde uyguladığımızdan dolayı biraz geri kaldık. Kök hücre çalışmaları şuanda Türkiye’de iyi durumda. Ama daha aktif hale getirerek
smilev.gif
teorik çalışmalardan kurtulup pratik anlamda çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de en büyük sorunlardan biriside kök hücre uygulayan teorisyenlerle ve laboratuarda çalışanlarla klinikte çalışanları bir araya gelememesi
smilev.gif
birlikte çalışıp daha somut uygulamaların yapılamaması.

Hücre üretiminde kemik iliği önemli bir rol oynuyor. Donör elde etme konusunda Türkiye ne durumda? Kemik iliği nakli merkezlerimiz yeterli mi?
Kemik iliği vücudumuzun üretim yeri. Kemik iliği sadece kan üretimi ile değil kök hücrenin üretimiyle de ilgili diyebiliriz. Bu yüzden kemik iliği hastalıklarında kemik iliğini değiştiriyoruz biz. Bir talasemi hastalığında olduğu gibi veya bir lösemi hastalığında olduğu gibi. Hastanın hastalığına göre biz bir yöntem çizerek kemik iliğini değiştirebiliyoruz. Ona yardım edebiliyoruz hastalığı yenmesi için. Kemik iliğinin bütün özelliği kemik iliğindeki kök hücrenin oluşma kabiliyeti. Vücudumuzun tamiri kök hücreyle yapılıyor. Mesela karaciğerde bir hasar meydana geldiğinde kök hücre devreye giriyor. Kemik iliği yetmezliği ölümü sebep olabiliyor. Çünkü organlar çalışmaz hale geliyor kan oluşmadığı için. Türkiye’de kemik iliği nakli oranı dünya ortalamalarına göre 4/1. 4/3’ü kemik iliği nakli yapılamaz durumda hastalarımızın. Bunun en büyük nedenlerinden birincisi kemik iliği nakli merkezlerinin yetersizliği. İkincisi de tabiî ki bütün dünyada olduğu gibi donör bankasının Türkiye’de çok iyi gelişmemesi veya geliştirilmemesi. Bununla ilgili birçok çalışma yapıldı
smilev.gif
uzun süre bende doku bilgi bankası direktörlüğü yaptım. Ama ne yazık ki bütün iş maddiyata paraya dayanıyor. Doku bilgi bankasının işler hale gelebilmesi için en azından birkaç milyon dolar gerekiyor. Kemik iliği naklinin en büyük sorunu
smilev.gif
yakınlarından bir verici bulunamadığı zaman akraba dışı verici aranıyor ve akraba dışı donör bulma ihtimali ise yüzde 30. Yani yüzde 70 oranında bulamıyorsunuz uygun verici. Tabi Türkiye’nin kemik iliği konusunda dünyada bilimsel veri açısından ve uygulanabilirliği açısından büyük bir üstünlüğü var.

Bayındır Hastanesi’nde kemik iliği nakli konusunda hangi hizmetleri veriyorsunuz?
Biz hastanemizde bütün hizmetleri veriyoruz. SGK ile anlaşmamız var özellikle kemik iliği nakli konusunda. Özellikle kemik iliği naklinde ciddi anlamda bir potansiyelimiz var. Akraba ve akraba dışı donör dahil bütün nakil işlemlerini yapabilecek güçteyiz. Türkiye’nin şuanda en iyi transplant yapan merkeziyiz diyebilirim. Tüm odalarımız ve tüm merkez hepaflitrasyon dediğimiz sistem içerisinde hizmet veriyor
smilev.gif
yani içerisi tamamen steril. Özel sektör olması bu işe yatırımı daha da kolaylaştırıyor. Biz Bayındır Hastanesi olarak yurt dışındaki merkezlerle de iş birliği içindeyiz. Azerbaycan
smilev.gif
Özbekistan ve Kırgızistan’daki doktorlar burada eğitim aldılar. Bu iş birliğini biz ilerletmeyi düşünüyoruz ve buradaki merkezimiz büyürken onlara da olabildiğince teknik destek ve hibe yardımları yapıyoruz. Önümüzdeki yıllarda Azerbaycan’da kök hücre laboratuarı kurmayı düşünüyoruz. Gerekli izinler tamamlanmış durumda. Ayrıca Bayındır Hastanesi olarak kök hücre laboratuarı kurma çalışmalarına başladık.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Yeditepe'den bir ilk daha

Yeditepe'den bir ilk daha

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi
smilev.gif
Biyokimya
smilev.gif
Mikrobiyoloji
smilev.gif
Viroloji ve İmmünoloji alanlarında ISO 15189 Laboratuvar Akreditasyonuna sahip ilk üniversite hastanesi oldu.

3305_YEDITEPED.jpg
Sağlık sektöründe önemli hizmetlere imza atan Yeditepe Üniversitesi bir ilke daha imza attı. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi
smilev.gif
Biyokimya
smilev.gif
Mikrobiyoloji
smilev.gif
Viroloji ve İmmünoloji alanlarında ISO 15189 Laboratuvar Akreditasyonuna sahip ilk üniversite hastanesi unvanını kazandı.

Laboratuarların sağlık açısından çok önemli olduğun söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Biyokimya ve Klinik Biyokimya Uzmanı Prof. Dr. Serdar Öztezcan
smilev.gif
'Hastalığın tanısında
smilev.gif
seyrinin izlenmesinde ve tedavisinin düzenlenmesinde laboratuvarlar çok önemli rol oynarlar. Yapılmış çalışmalara dayanarak; tanıların yüzde 50 den fazlası
smilev.gif
hasta kayıtlarındaki objektif verilerin ise büyük çoğunluğu laboratuvar sonuçlarına dayanmaktadır. Bir hastanede çalışan hekim başka bir hastanede laboratuvar ölçümü yaptıramadığı gibi
smilev.gif
yatarak tedavi gören bir hasta da başka bir hastanede test yapılması talebinde bulunamıyor. Bu yüzden ödemeyi yapan hastalar
smilev.gif
sağlık kuruluşları
smilev.gif
sigortalar ve sosyal güvenlik kurumları bir kerede doğru ve güvenilir test sonucuna ulaşmak istiyorlar. Günümüzde klinik laboratuvarlarda en bilinen iki akreditasyon standartı vardır. Biri
smilev.gif
ISO 17025 akreditasyonu; diğeri Medikal Laboratuvarların gereklilikleri ve hasta güvenliği açısından ilkinin eksikliklerini gideren daha yeni bir akreditasyon olan ISO 15189 Medikal Laboratuvarlar Akreditasyonu. Bu akreditasyon aynı zamanda sağlık sisteminde sadece bir bölüme özel olan tek standarttır. Biz üç günlük bir denetimin sonunda
smilev.gif
bağımsız bir Alman akreditasyon Denetim kuruluşu olan DACH'tan bu akreditasyonu almaya hak kazandık' dedi Sağlık Yayıncılık

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Laboratuvarı olarak yaklaşık 35 kişilik bir ekiple çalıştıklarını ifade eden Prof. Dr. Öztezcan
smilev.gif
hem kendi hastalarına hem de dışardan sadece laboratuar hizmeti almaya gelen hastalara Akreditasyon Standartlarına Uygun hizmet verebileceklerini söyledi.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı ve Laboratuvar Kalite Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Yeşim Gürol ise
smilev.gif
bu akreditasyon için iki yıldır hazırlandıklarını belirterek
smilev.gif
'JCI aldıktan sonra üstüne ISO 15189'u almak amacıyla çalışmalarımızı hızlandırdık. Hekimler
smilev.gif
teknikerler ve yönetim olarak çok güçlü bir ekiple çalıştık. Zor bir çalışma döneminden geçtik ve şimdi başarmış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Bu akreditasyon ile testlerimizin güvenli olduğu kanıtlandı. Hastalar başka bir laboratuvara gitmek zorunda kalmadan bizim sonuçlarımıza güvenecekler. Zaten laboratuvarda en önemli kriter budur' şeklinde konuştu
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Kırmızı Etin İçine Buğday Unu Koyuyorlar bu kadar olmaz!!!

Kırmızı Etin İçine Buğday Unu Koyuyorlar bu kadar olmaz!!!

3 KURUŞ İÇİN İNSAN SAĞLIĞI İLE OYNUYORLAR

Kırmızı etin gramajında yüzde 30'a varan artış sağlayan Bradmix adlı kimyasalın yerini artık unlu mamuller ve fonksiyonel ürünlerde kullanılan Suprex adlı pastörize edilmiş buğday unu aldı. Suprex tutucu özelliği sayesinde etin mayalı hamur gibi hacminin genişlemesine ve ağırlığının da eklenen su kadar artmasına yol açıyor. Pişirirken ise hacim küçülmesi yaşanmıyor. Ancak et yavanlaşıyor.

Sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle ithalatı yasaklanmasına rağmen
smilev.gif
yurtdışından kaçak olarak getirilen Bradmix adlı kimyasala karşı alınan önlemler et ve et ürünlerinin gramajını artırmada kullanılan yöntemlere bir yenisinin daha eklenmesini sağladı. Etin gramajında yüzde 30'a varan oranda artış sağlayan Bradmix'in yerini şimdi unlu mamüller ve fonksiyonel ürünlerde kullanılan Suprex aldı. Suprex tutucu özelliği sayesinde kullanıldığı ürünlerde
smilev.gif
eklenen suyu dışarı salmayarak hacminin ve ağırlığının artmasına yol açıyor. Buğday içerikli olması nedeniyle doğal bir ürün olan Suprex'in et ve et ürünlerinde kullanımı sağlık açısından herhangi bir sakınca oluşturmuyor. Ancak 700 gram etin gramajını 1 kilograma çıkardığı için tüketicilerin aldığı ürüne değerinden fazla bedel ödemesine neden oluyor. Pişirme esnasında harhangi bir hacim küçülmesi yaşanmıyor ama et yavanlaşıyor.


Yerlisi de üretiliyor

Hollanda merkezli Codico firmasının lisansıyla Türkiye'de de üretilmeye başlanan Suprex buğdayın un haline dönüştürülmesinden sonra pastörize işleme tabi tutularak elde ediliyor. Bu ürünün üç aydan bu yana Türkiye'de üretilmeye başlanmasıyla birlikte
smilev.gif
cazip fiyatı nedeniyle bir anda yurtdışından ithal edilen hacim artırıcı ve su tutucu kimyasalların yerini almaya başladı. Yapıştırma ve tutma gücü yüksek olan bu ürün
smilev.gif
kağıt ve karton üretiminin yanı sıra
smilev.gif
sıkıştırılmış ahşap
smilev.gif
sondaj sanayi ve petrol kuyularının kapatılmasında dolgu malzemesi olarak kullanılıyor. Aynı zamanda başta patates ve mısır cipsleri olmak üzere dondurulmuş gıda ve makarna gibi unlu mamullerin üretiminde kullanılıyor.


Etin ağırlığını artırıyor

Çözüldükten sonra suyunu salmasını önlemek için dondurulmuş et ve et ürünlerine enjekte edilen Bradmix'in yerini
smilev.gif
Suprex'in almasında fiyat açısından cazip olması da önemli oranda etkili oldu. Suprex
smilev.gif
hem Bradmix'te olduğu gibi sulandırıldıktan sonra kırmızı ete şırınga edilebiliyor
smilev.gif
hem de suyla karıştırılmış Suprex'in içine et yatırılarak
smilev.gif
suyu emmesi sağlanabiliyor. Suprex
smilev.gif
etin mayalı hamur gibi hacminin genişlemesine ve ağırlığının da eklenen su kadar artmasına yol açıyor. Suprex'in tutucu özelliği
smilev.gif
et pişirilirken içerdiği suyu da kaybetmemesini sağlıyor. Pişmiş ette
smilev.gif
herhangi bir hacim küçülmesi yaşanmıyor.


Et et olmaktan çıkıyor

İstanbul Veterinerlik Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Bülent Nazlı
smilev.gif
Avrupa Birliği standartlarına göre
smilev.gif
kırmızı etlerin suyu bağlama oranının yüzde 8'i geçmemesi gerektiğine dikkat çekerek
smilev.gif
"Buna da dondurulma aşamasında kaybedilen suyun ete geri kazandırılması için izin veriliyor. Ancak
smilev.gif
bu Türkiye'de etlerin kapasitesi zorlanarak
smilev.gif
yüzde 30'lara kadar çıkarılıyor. Böylece
smilev.gif
etin gramajı artırılırken
smilev.gif
verimliliği düşürülüyor" dedi.


Rakamlarla Türkiye'de kırmızı ve beyaz et pazarı

Türkiye'nin yıllık kırmızı et tüketimi 1 milyon ton.

Kişi başı tüketim ise 18.6 kilogram.

Beyaz et tüketimi ise 1 milyon ton.

Beyaz ette kişi başı tüketim 14.5 kilogram.

Suprex
smilev.gif
hangi sektörde ne amaçla kullanılıyor


Unun su tutma kapasitesini artırıyor. Kendisinin 4 katı kadar su ve yağ tutabildiği için daha fazla son ürün elde edilmesini sağlıyor.

Daha az undan daha fazla ekmek elde edilmesine neden oluyor. Ekmek kabuğu renginin parlak
smilev.gif
kırmızı ve esnek olmasına yol açıyor. İç yapısını düzenleyerek bayatlamayı geciktiriyor. Pişme süresini azaltıyor.


Pasta ve keklere konan
smilev.gif
meyve ve çikolata parçacıklarının dibe çökmesini engelliyor. Krep ve tortilla tipi hamurlarda kırılmaları önlüyor.


Kuru pasta ve kurabiyelerde kırılmaları engelliyor.

Dondurulmuş ürünlerin çözüldüğünde su kaybını engelliyor.

Makarna
smilev.gif
erişte ve mantı üretiminde durum buğdayının ikamesi için kullanılıyor. Makarnanın suda dağılmasını engelliyor.


Bisküvi
smilev.gif
gofret
smilev.gif
külah
smilev.gif
kadayıf üretiminde kullanılarak son ürün sayısını artırıyor.


Kırmızı etlerin enjekte edilen suyu daha sonra kendiliğinden salmasını önlüyor. Sucuk
smilev.gif
köfte gibi et ürünlerinin pişme aşamasında dağılmasını engelliyor.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Verem savaş hizmetleri yetersiz

Verem savaş hizmetleri yetersiz

Tüm dünyada önemi artan bir sağlık sorunu haline gelen verem hastalığı ile mücadele hizmetlerinin, ülkemizde yeterli bir şekilde yürütülemediği belirlendi.

Çalışma, ülkemizin sağlık alt yapısı güçlü illerinden biri olarak gösterilen İzmir'de yürütüldü. Çalışmada Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tanı kriterlerine göre tüberküloz (verem) tanısı konulabilen hastane ve laboratuvarlardan (Hast-Lab) tüberküloz olgularına ait üç yıllık verilerle, Verem Savaş Dispanserleri (VSD) kayıtları ve İl Sağlık Müdürlüğü (İSM) bildirim kayıtları karşılaştırıldı.

Çalışmanın bulgularına göre 2003-2005 yılları arası 3 yıllık dönemde İzmir'de tespit edilen 3910 yeni verem olgusunun, ancak 2856'sının Verem Savaş Dispanserleri kayıtlarına alınarak izlenebildiği görüldü.

Çalışma 8-12 Nisan 2009 tarihlerinde Antalya'da gerçekleştirilecek olan 12. Türk Toraks Derneği Yıllık Kongresi'de tartışmaya açılacak.

Verem hastalarının Verem Savaş Dispanserlerinde kayıt altına alınması, DSÖ'nün veremle mücadele için önerdiği Doğrudan Gözetim Altında Tedavi (DOTS) uygulamasına dahil edilebilmeleri açısından önem taşıyor.

Ülkemizde özellikle aile hekimliği uygulamasına geçilen illerde Verem Savaş Dispanserlerinde görevli deneyimli hekimlerin aile hekimliğini tercih etmesi nedeniyle, verem hastalığıyla mücadelenin sekteye uğramasından endişe ediliyor.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Stres şeker hastalığı riskini arttırabilir

Stres şeker hastalığı riskini arttırabilir

ABD'de siyahi kadınlar üzerinde yürütülen bir araştırmada, stressin tip 2 şeker hastalığı gelişiminde anahtar rol oynayabileceği sonucuna ulaşıldı.

Çalışmanın bulguları Amerikan Psikosomatik Topluluğunun yıllık toplantısında tartışmaya sunuldu. Çalışma şeker hastalığı olmayan 62 sağlıklı siyahi kadının, kendileri için stres nedeni olan bazı olayları hatırlaması sağlanarak gerçekleştirildi. Bu sırada kadınların kanlarındaki şeker düzeyi ile stresle başa çıkma hormonu olan epinefrin düzeyi ölçümü yapıldı.

Stress nedeni olan olayı hatırladığında kan epinefrin düzeyi 25 pikogram/ml'nin üzeri olan ve bel çevresi kalınlığı yüksek olan kadınlarda, açlık kan şekeri düzeyinin daha yüksek olduğu bulgusuna ulaşıldı.

Kan epinefrin düzeyi yüksek olan ve bel çevresi kalınlığı fazla olan kadınların, yapılan stres testi sonuçlarında da daha yüksek kan şeker düzeyine sahip oldukları gözlendi.

Şeker hastalığının tanısı açlık kan şekeri düzeyinin 125 mg/dl'nin üzerinde olması ile konuluyor.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Grip virüsü tedaviye direnç geliştiriyor

Grip virüsü tedaviye direnç geliştiriyor

Mevsimsel grip hastalığına yol açan grip virüsünün, tedavide kullanılan tamiflu isimli ilaca hızlı bir şekilde direnç geliştirdiği bildirildi.

Çalışma ABD Tıp Birliği Dergisi'nde yayınlandı. ABD Hastalık Kontrol Merkezi uzmanlarından Dr. Alicia Fry, tamiflu adlı grip ilacına karşı geçen yıl %12 direnç gösteren H1N1 tip grip vürüsünün, direnç oranının %100'e yaklaştığını belirtti.

Grip virüsünün H1N1 türü, ABD'de bu yıl en sık gribe yol açan virüs alt türünü oluşturuyor. Bu alt türün tamiflu adlı ilaca direnç geliştirdiği ilk olarak geçen yıl tespit edilmişti.

Grip virüsünün tamiflu ilacına yönelik direnç geliştirmesi özellikle bağışıklık yetersizliği bulunan ve hastanede tedavi gören hastalar için tehlikeli olabileceği belirtiliyor.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Siz Hangi Hastalıklar İçin Risk Gurubundasınız…! Genetik Test

Siz Hangi Hastalıklar İçin Risk Gurubundasınız…! Genetik Test

Günümüzde artık genetik testlerle hangi hastalıklar için risk gurubunda olduğunuzu öğrenebilirsiniz. Ailesel genel yatkınlığınız olabilir. Genetik testi ile muhtemel hastalıklar önceden belirlenip tedbirlerinizi alabilirsiniz belki de hastalıkları önleme şansınız vardır. Sonuçlara göre düzenleyebileceğiniz yaşam şekliniz ile daha sağlıklı ve mutlu olmak size çok zor görünmesin.
genetik_test.jpg
Artık genetik alanındaki gelişmeler bizlere umut veriyor. Uygulanan testler ile hangi hastalıklı genleri taşıyorsanız size uygun düzenlenen yaşam tarzı ve uygulanacak tıbbi destek ile hastalıklarla karşılaşmanız engellenmiş oluyor. Uzmanların verdiği bilgiler doğrultusunda sizleri bu konuda bilgilendirmeyi ve genetik testleri hakkında derlediğimiz bilgileri burada paylaşmak istiyoruz.
Risk oluşturan hastalıklı genleri taşıyorsanız, ilerlemesini önlemek için size özel korunma programı düzenleniyor ve hayatınız boyunca bu programa uymanız isteniyor. Doktorunuz da düzenli olarak görüşmek istiyor ve eğer programda değişiklik yapılması gerekiyorsa yeniden düzenleniyor. Osteoporoz riski olabilir, bunun için D Vitamini ve kalsiyum desteği en kısa zamanda başlanıyor. Sizin hormonlarınızın yapısına uygun doğal hormon tedavisine başlanıyor.
Kuru baklagiller, kuru yemişler(ceviz, badem fındık gibi) ve yeşil sebzelerden oluşan düşük kalorili ve kalsiyum zengini size özel beslenme diyet listesi hazırlanıyor. Süt ve süt ürünleri önerilmiyor, toksik madde içerdiğinden tüketmeniz istenmiyor.
Kemik yapınızı güçlendirmek için her gün en az otuz dakikalık güneş banyosu ve hızlı tempoda yürüyüş yapmanız öneriliyor. Doktorunuz size kemik ölçümü için randevular verecektir, düzenli olarak kemik ölçümü yaptırmanız istenir.
Kalp ve damar hastalıkları risk gurubundaysanız, size özel destek gurubu belirleniyor. CoEnzim, Q10, folik asit, F33, F35, B6, B12 ve D vitamini ile birlikte diğer antioksidanlara ihtiyacınız olup olmadığı belirleniyor. Kolesterol seviyeleriniz yüksek çıkarsa Omega 3, 6 ve 9 yağ asitleri zenginliği olan diyet beslenme şekli belirleniyor. Antioksidan destek tedavileriyle kalp krizi riski en aza düşürülmeye çalışılıyor.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Tuz ne kadar yenmeli?

Tuz ne kadar yenmeli?

Doğal yiyeceklerde bulunanlar dışında yiyeceklere fazladan tuz ekleomek hastalığa yakalanma riskinizi artıracaktır. Tuz tüketimi
smilev.gif
mide kanseri ve hipertansiyon ile ilişkilendirilmiştir. İdeal sağlık için hiçbir yiyeceğe tuz eklenmemesini tavsiye ediyoorum. Ünlü DASH araştırması
smilev.gif
Amerikalıların ihtiyaçları olanodan beş-on kat fazla sodyum tükettiklerini ve bunun zaman içinde tansiyonu artırma etkisi bulunduğunu belirtmektedir. Şu anda tansiyonunuzun yüksek olmaması ileride de olmayaocağı anlamına gelmez. Yıllar boyunca çok fazla tuz yemeye devam ederseniz gelecekte kan basıncınızın (tansiyonun) yükosek olması büyük olasılıktır.

Tuz ayrıca idrarda bulunan kalsiyumu ve diğer az miktarda bulunan mineralleri de kendine çeker ve bu da osteoporoza katkıda bulunan nedenlerden biridir.” Yüksek sodyum alımı kalp krizlerinden dolayı ölümlerin de artmasına neden olur. Saygı duyulan tıbbi bir yayın olan The Lancefde yakın zaman önce yayımlanan bir deneyde
smilev.gif
sodyum alımı ve aşırı kilolu erkeklerdeki ölüm oranı arasında korkutucu bir korelasyon olduğu bulunmuştur.20 Araştırmacılar şu sonucu çıkarmışlarodır: “Yüksek sodyum alımı
smilev.gif
yüksek kan basıncı da dahil olmak üzere diğer kardiyovasküler risk faktörlerinden bağımsız olaorak ölüm ve koroner kalp hastalığının belirleyicisidir. Bu soonuçlar
smilev.gif
yetişkin nüfusta tuz alımının zararlı etkileri olduğunu net bir şekilde kanıtlamaktadır.”

Bunun anlamı
smilev.gif
kan başmandaki etkilerinden bağımsız olarak tuzun önemli zararlı etkilere neden olduğudur. Ayrıca
smilev.gif
plateletlerin (pıhtılaşmaya yardımcı olan kan elemanı
smilev.gif
trom-bosit) pıhtılaşmaya eğilimini artırması da çok olasıdır. Kişiolerin yiyeceklere tuz eklemeye direnmesini ve tuzsuz çorba ve yiyecek konserveleri almalarını öneriyorum. Tuzun çoğu işlenomiş yiyeceklerden
smilev.gif
ekmek ve konserve ürünlerden geldiğinoden
smilev.gif
fazla sodyum alımının önlenmesinin o kadar da güç olmadığını düşünüyorum.

Bunu belirttikten sonra
smilev.gif
eğer yiyeceklerinize tuz eklemeyi arzuluyorsanız bunu yiyecek masaya geldikten sonra onu yemeye hazır olduğunuzda yapın. Eğer tuz yiyeceğin yüzeoyinde olursa
smilev.gif
tadı daha tuzlu gelecektir. Eğer sebze ve çorobalara pişerken tuz atarsanız
smilev.gif
çok tuz ektiğiniz halde yine de tuzun tadını alamayabilirsiniz. Hazır çorba karışımının hoş tuzlu bir tadı vardır ve salatalara ya da yiyeceklere serpilebilir. Yemeğinizi lezzetlendirmek için otları
smilev.gif
baharatları
smilev.gif
limonu
smilev.gif
sirkeyi ya da diğer tuzsuz sosları kullanın. Ketçap
smilev.gif
hardal
smilev.gif
soya sosu
smilev.gif
teriyaki sosu ve çeşni gibi tatlandırıcılar sodyum açısından çok zengindir; eğer onları kullanmamaya dayanamıyorsanız seyrek olarak az sodyumlu çeşitlerini kullanın.

İdeal olarak bütün yiyeceklerinizde kalori başına 1 mg.den daha az tuz bulunmalıdır. Doğal yiyeceklerde kalori başına yarım miligram tuz bulunur. Bir yiyeceğin etiketinde 100 kalori olduğu
smilev.gif
ama 400 mg. tuz içerdiği yazıyorsa
smilev.gif
çok tuzlu bir yiyecek demektir. Eğer 100 kalori ve 100 mg.den az tuz varsa
smilev.gif
fazladan tuz eklenmiş olma ihtimali az bir yiyecektir ve beslenmeniz açısından uygundur. 100 kalori için 200 mg.dan fazla tuz içeren yiyecekleri nadiren kullanmaya gayret edin. Bu çerçevede hareket ettiğinizde
smilev.gif
günlük tuz alımınızı 1000 mg. civarında ya da altında tutmanız mümkün olmalıdır.

Eğer tuz kullanmazsanız
smilev.gif
tat duyunuz zaman içinde uyum sağlar ve tuz tadına olan duyarlılığınız artar. Diyetinizde çok fazla tuz kullandığınızda
smilev.gif
tuz tadına olan duyarlılığınız azalır ve çokça sos ve baharat eklemedikçe yemeğiniz size tatsız gelir. DASH araştırması da benim senelerdir belirttiğim bir olayı gözlemlemiştir: Kişinin tuza doymuş tat duyusunun düşük sodyum seviyesine alışması zaman almaktadır. Eğer benim tavsiyelerimi sıkı bir şekilde
smilev.gif
ödün vermeden uyguolarsanız ve bütün işlenmiş yiyeceklerden ya da çok tuzlu ürünolerden kaçınırsanız
smilev.gif
meyve ve sebzelerdeki farklı tatları ayırt etme ve bunların keyfini çıkarma yeteneğiniz de gelişecektir.
 

torressa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Tem 2009
Mesajlar
923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Terlemeyi önleyen ürünler kanser yapıyor mu?

Terlemeyi önleyen ürünler kanser yapıyor mu?

Özellikle de yaz aylarında terleme her yaş grubundaki kadınlar
smilev.gif
erkekler ve gençler için önemli bir sosyal sorun. Aşırı terleme nedeniyle insanlar sosyal ortamlarda zorluk çekiyor öpüşmekten
smilev.gif
el sıkışmaktan kaçınıyor. Üstelik son yıllarda terlemeyi önlemede koltuk altına sürülmek suretiyle kullanılan ve “alüminyum” içeren “antiperspirant” ürünlerin meme kanserine yol açtığı iddiası var. Bu iddialar da insanları terleme konusundaki tedavi arayışlarına itiyor.

International Hospital ve Acıbadem Bakırköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahu Birol alüminyum içeren antiperspirant koltuk altı ürünlerinin meme kanserine yol açtığına ilişkin iddiaların bilimsel araştırmalarla ispatlanmadığını belirtti. Meme kanserli hastalardan alınan biyopsi örneklerinde fazla miktarda alüminyuma rastlanması nedeniyle söz konusu ürünlerin meme kanseri yapma ihtimali üzerinde durulduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Ahu Birol şunları söyledi: “İnsan vücuduna çok çeşitli kaynaklardan alüminyum girişi olabilir. Sadece bu ürünler aracılığıyla vücudumuza alüminyum girmiş olsaydı bu ürünlerin kanserojen etkisinin kesin kanıtlanmış bilimsel bir gerçek olduğunu söyleyebilirdik. Ancak bu durumda söyleyemiyoruz. Eğer kişide alüminyum maddesine karşı bir hassasiyet varsa alüminyum içermeyen ürünleri kullanabilir. Alüminyum terlemeyi azaltıcı etkisi nedeniyle bu ürünlerde kullanılmaktadır.”

DEODORANT TERLEMEYİ ÖNLEMİYOR

Deodorantlar ve antiperspirant ürünlerin etkileri konusunda bir zihin karışıklığı var. Deodorantlar kötü kokuyu engellemek için kullanılıyor. Sanıldığının aksine terlemeyi kesmiyor. Antiperspirant ürünler ise terlemeyi kesiyor. Bu ürünlerin toksin atmayı önlediğine ilişkin bilgilerin de yanlışlığına değinen Doç. Dr. Ahu Birol “Biz toksinleri direkt koltuk altındaki bezlerden atmıyoruz. Koku yapan özel bezler koltuk altında bulunuyor. Karaciğer ve böbrek yoluyla toksinlerin çoğunu atıyoruz.” dedi.

Deodorantların görünen bölgelere sıkılması ve temiz cilde uygulanması gerekiyor. Bu nedenle deodorant sıkılmadan önce koltuk altının suyla yıkanması önem taşıyor. Deodorant sıktıktan sonra güneşe çıkılmaması gerekiyor. Deodorant sıkıp güneşe çıkınca
smilev.gif
içindeki kimyasallar güneşle birleştiğinde bir vücutta alerjik tepkiler tahriş kızarıklık kaşıntı yanma ortaya çıkıyor. Bu nedenle özellikle yaz aylarında güneş görebilecek bölgelerde deodorant kullanılmamalı. Çünkü insanlar hangi kimyasal maddelere ne tepki vereceğini bilemeyebilir.

GÜNEŞ AKNEYİ ÖNCE KURUTUYOR
smilev.gif
SONRA ÇOĞALTIYOR

Yazın karşılaşılan dermatolojik sorunlarla ilgili sık sorulan soruları yanıtlayan ve yanlış bilinen bazı durumlara açıklık getiren Doç. Dr. Ahu Birol
smilev.gif
şu bilgileri verdi:

Güneşe çıkmak akneyi azaltır mı?

Aknenin değişik evreleri vardır. Eğer akne iltihaplıysa güneş ışığı sivilceleri azaltabilir. Akneye neden olan siyah noktalar
smilev.gif
tıkaçlar duracağı için güneşe çıkmak biraz yalancı bir çözüm oluyor. Güneşle artan akne tipleri var
smilev.gif
klorla ortaya çıkan tipleri var. Bazı tiplerinde kuruma sağlanırken
smilev.gif
bazılarında yazın kullanılan güneş kremlerine bağlı artış olabilir. Bu nedenle akneyi yazın tedavi etmek zordur. Ağızdan kullanılan ilaçlar ve kremlerle
smilev.gif
ciltte kızarıklık
smilev.gif
yanma
smilev.gif
soyulma bir de güneşin etkisi ortaya çıkıyor. Yazın hafif etkili ürünleri kullanmayı tercih ediyoruz. Aknesi olan kişilerin kullandıkları ürünlerin yağsız
smilev.gif
su bazlı olması
smilev.gif
akneyi artırmaması gerekiyor. Temiz tutmak önemli.

Havuz ve deniz suyu zararlı mı
smilev.gif
yararlı mı?

Havuz
smilev.gif
deniz güneş deriyi kurutuyor. Klor ve tuzlu sudan arınmak
smilev.gif
duş almak gerekiyor. Güneş koruyucusu ve nemlendirici sürmek gerekiyor
smilev.gif
kişi deniz kenarındaysa mutlaka ürün kullanılmalı. Eğer egzeması varsa dikkatli olmalı. Atopik egzeması olan kişilerde durum değişebiliyor. Kuruluktan sonra egzema şiddetleniyor
smilev.gif
havuzdan dolayı daha kolay enfeksiyon kapılabiliyor. Kıl köklerinde iltihap oluşuyor. Havuz ve denizin etkisiyle
smilev.gif
bakteriyel hastalıklar ve alerjik enfeksiyonlar görülüyor. Ayakta mantar oluyor. Tüm vücutta mantar görülme riski artıyor.

Yüksek koruma faktörlü güneş kremi daha mı çok korur?

Yüzde 90 koruma için en az 15 faktör kullanılması gerekiyor. Hiçbir hastalığı olmayan
smilev.gif
ama güneş koruma ürünü kullanmak isteyenlere normal bireylerde 15 faktör yeterlidir. 30 ve üzeri güçlü korumalardır. Deri hastalığı
smilev.gif
güneşe duyarlılığı olan
smilev.gif
güneşle artan hastalığı bulunanlara yüksek faktörlü koruma öneriyoruz. Çünkü 15 faktörlü bir kremle
smilev.gif
yüzde 90 koruma sağlıyorsak
smilev.gif
50 faktör sürünce yüzde 95 koruma sağlıyoruz.

Krem sürüp bronzlaşmak zararlı mı?

Eğer krem sürüp bronzlaşıyorsak burada hata var demektir. Yani kremi sürüp bronzlaşıyorsak güneşin zararlı etkilerine maruz kalıyoruz anlamına gelir. Güneşin zararlı etkileriyle deri kanseri ve deri yaşlanmasına zemin hazırlamış oluyoruz.

Güneş koruyucular deri kanseri yapıyor mu?

Bu ürünlerin kullanımı son yıllarda arttığı için
smilev.gif
bu ürünleri kullanıp güneşte yatmamak gerekiyor. Ama geç dönem yan etkileri sürüyor. Deri kanserinde bir artış var. Güneş koruyucu kanser yapmıyor
smilev.gif
çok koruyucu kullanıp güneşte çok kalmak güneşin zararlı etkilerine de maraz kalmaya neden olduğundan kanser riski artıyor.

Lazer güneş lekesinden korunmada kesin çözüm müdür?

“Solar lentigo” dediğimiz güneş lekeleri için lazer uygulanması sayesinde birkaç seansta belirgin derecede lekelerin renkleri açılır. Ama güneşte kalırsa lekeler yeniden oluşur. Tedaviden sonra iyi korunmak gerekiyor.

Lazer epilasyon yazın yapılır mı?

Lazer epilasyon
smilev.gif
güneşe çıkmayan teni bronzlaşmamış kişilere yazın yapılabilir. Koyu tene yapılmaz. Eğer derinin rengi açık kılın rengi koyu ise lazerin etkinliği fazla oluyor. Yazın insanlar bronzlaştığı için lazer deriyi yakabiliyor. Kıl ve ten koyu olduğundan sorun yaşanıyor. Yüzdeki tüyler daha açık renkte ve ince olduğundan lazer bunlarda iyi sonuç vermiyor. Koltuk altı genital bölge bacaklarda çok iyi sonuç elde ediliyor.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt