Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Kim bilir Kaç kez okumuştum Hiç usanmadan, nefesi Yıldırmadan ve bizarlık halini yaşamadan
Hasret kokan Tınıları, yazılan serencamları, Yâd edilen süruru bahtiyarlıkları Ne kadar ağlasam yüreğimi dağlayan Bu acıyla hıçkırsam asla bir gam olmayacak
Gelen gider, Sebebi nasiptir derim Sinemin derinliğinde hissederek Buselerimi, sessizliğin pervazlarında gizlerim
Bir ah çekerek Nefesin müddetini hali Fakirliğimle bir kez daha yad eder, serinlerim Bilmem ki bu hicranımı daha kaç zaman Beslerim sızlanmadan demlenir ah ederim
Ne vakit derin Nağmesin tınısındaysam Ruhumun figanıyla kalbimin Hıçkırıklarına kanarsam, işte o vakit rahatlarım
Bir rehin olarak Bıraktığım, yıllara sirayet Ediyor bu hüzünlü sancım, duacıyım Kalbimin mecrasında, umutların Hülyasında evet, fevkalade mutlu ve huzurluyum
Çaresiz sual Ederim ve eksikliğimdir derim Hangi nefesin bahtına nazar etsem, Nağmenin derinliğinde o anı güftelemek isterim
Kanadı kırılmış Kuşun, bir ayağı kırılmış Koyunun, ruhuma seslenen korku bilirim Kimi kime şikâyet ederim bilmem ki Kader mi derim ve cüzi irademe neler söylerim
Heyhat bak ki Yine sabah olmuş neyleyim Seherin latifliğinde, sessiz seslenişler Cenahında, kalbim için bir davet beklerim
Aklım ve izanım için Felahı dilerim, kalbim için El hak inşirahı sürur içinde dilerim Elbette ki nasip olan ve olacak ne varsa sabrederim, hamt ederek sahibime yönelirim
Zahirde sukut halindedir İki surun içinde derlenmeyi bekleyen sanki ümittir Düşünmek niye kalbi muvazene için zarurettir Ruh niçin sessizliğin ilmiden kal eden dinmeyen seyri serdir İki kulak dinmemeyi ister Nefsin ne kadar da dirense zan yüreğini hapseder Asabiyet neden tefekkürü perdeleyen ve kalbi yıldıran bedel Akıl ve izan hesabın rahlesinde yazılan kitabın ecrinde nükseden seher Umut, kalbin sevday-ı nazarıdır Ruhun kadrinden kelam eden hissiyatın bahtıdır İrade ne muazzam bir sanatın saadetinde ki azmi şahikasıdır Beşer, insan olmaya namzet bir figandır, kulluk için ram olan hicrandır Dil ne kadar gayret etse yinede nafile Ruhun ve kalbin sedasından ceht etmezse kim için bekleyen bela Nefsin terbiyeye muhtaç hali zaten her akıl için aşikâr olan seda Yoksa zafiyetler hüccet ister, hata ve sevaplar lahzadan medet bekleyen inkıta Yazmak, halin şehri için ecirdir Nefs adına dile gelen ne varsa, ibretin mizanında ki ahenktir Nazar eden hangi yürek öteden arî olan bir nefestir, yoksa hesap beyhudemidir Ruhun sahibi kulundan ne beklemektedir, Hidayet en makul olan bir aşk-ıgerekçedir Ne kadar kal etsem, figan dinmiyor Hülasa edilmek istenen hak ve hakikat kalbi inşirahı bekliyor Aşk, ne latif bir esindir, hangi lisanın feyzinden şevk bahşeden sığadır isteniyor Nafile yere yazmak ruhum için ağır geliyor, vaktin şahitleri umut içinde bekliyor Mustafa Cilasun
Yetmiyor, Bazen kifayet etmiyor Yürekte hissedilenler, Dile gelen gizleniyor, söylenemiyor Aynı lisan konuşulsa da, Hissiyat anlaşılmayınca olmuyor, Keder başlıyor, gözler bakıyor, Dil susuyor, hal çekiliyor, zahir olan Ne varsa manadan uzaklaşıyor
Sen Sahiplenmek istiyorsun Her anı sorguluyorsun, Nefesi boğuyorsun ve yıldırıyorsun Ne bir hudut tanıyorsun Ve ne de hakkı teslim ediyorsun, Mahkûm ediyorsun Ne sessiz bakışlarım ve nede Boynumu büktüren suskunluklarım Yetmiyor az geliyor
Hasrettiğim Varlığımda yetmiyor Solgunluğum sanki keyif veriyor, Ne dilin susuyor ne halin Resmettiğin ne kadar melalin varsa Ve manaya hasret kalınca nizah çıkıyor Ne okuma keyfi bıraktın, Ne yalnızlığın kadrine kandırdın, Ne bir hal bıraktın, ne har
Artık Yalnızlığıma açıyor bahar Yıllara sâri suskunluğumda her nazar Hazana açılan ardı, zan neşet buldukça, Hasredilen kalbi ses anlaşılmayınca, Geriye ne kalıyor, dil gariplik yaşıyor, Gözler baksa da temaşa etmiyor, Hal çekiliyor, kalpte inliyor
Yazma diyorsun, Fakat bilmem ki ne anlıyorsun Okumadığın aşikârken Bahanelerde bilmem ne buluyorsun Talan ediyorsun, sabrımı ve suskunluğumu Yanlış telakki ediyorsun, Sen benim düşüncelerimi hiç anlamıyorsun Mahiyetine kimi almışsan Ve duygusallığınla etkinde bırakmışsan Zevke dalıyorsun
Gizlenen Ne varsa ve hesap mutlaksa Sen bizzat yargıçlığa koyulunca, Elbette mahkûm karşında Ne anlıyorsun, hangi maksada Binaen yapıyorsun ve hatta kar sınıyorsun Ne yıllara sâri yorgunluğumu Ve ne de ruhumun o hicran Damlalarını hiç anlamadın, uzaklaştırdın
Anlamak da Anlamsız kalıyor. En iyisi sabretmek Nereye kadar. Tükenene kadar Bitene kadar sabretmek (Zehra Erentürk)
O vakit, Sabırda yeniden dirilmeyi, Ruhi ve zihni bakımdan Edep ve suhulet içinde Rabbimize iltica etmeyi, Kullanmak istemediğimiz Akıl, bilgi ve iradeyi, Her tercihimizde Ya Rab demeyi Aşk ve sevda saikiyle Terennüm edebilirsek Ne mutlu, yoksa Hak ve hakikat adına Her tercihimiz mizanda Karşımıza çıkacak Olan hakikatlerimizdir. Aklı, vicdanı ve iradeyi Pasif kılmak ne kadar Bilmem ki bahtımız için ikbaldir...
Ne vakit Bir hevesin hengâmesinde inlesem Ruhumu bizar eden halin lisanını hiç bilmesem Nefsime haz veren keyfiyet için imrensem Gönlüm sarsılır, vicdanım kararır Aklım korkudan sakınır
Can bahşedenin Canan vecdiyle suhulete erdiren değerin Edebin siret içinde ki mealinin Gül misali bir naifliğin, sessizleşen şiirin Gözyaşlarını davet eden cehdin Öteye olan değerin ve firkatiyle nefeslendirenin
Her nefis haktır Hakikat için tevdi edilen bir hesaptır Aklın ve iradenin icmalinden sudur eden farktır İzan ve irfan için gayret göstermek fırsattır Leşe kim teveccüh eder Umutsuz can vebal için neyi bekler
Umudu solduran Ruhunun kitabından uzaklaşan can Tahkik ve merakı emanete tevdi eden bir insan Korkunun resmidir, şuursuzluğun rengindir Hesap edilmeyen an ne müthiş bedeldir İzan sahibi bilir, ayan olan yol zahirdir
Ne zaman Sükûnet içine girsem ve düşünsem Nebatatın ve içimde yaşattığım umutların Sabır ve kanaat illa ki arım Nasip olmayacaksa şayet emelim sayarım Ümit içinde nefeslenmeyi kulluk olarak tanımlarım
Bilmeden Ruhun ve gönlün sahifelerine erişmeden Tefekkür etmek için direnen, fikirsizlik aşikarken Nefsi telakkiler neden yapılır Kula kul olmak için akşam sabah aşındırılır Kapılar lüzumsuz açılır, karanlıkta nur mu aranır
Zaman ruhun Akıl hesabın, nakil izanın maksadıdır Aşk, hakikate şiar olan lahzanın en kutsi tacıdır Çilenin sabrında bulunur Kulluğun ihlâsında sevda olur Mavera ruhun sılasıdır, ancak vecdinle pür olur Esir eden nefsin terbiyesi kimden sorulur Heves ve sürur ancak başarının olur
Yar… Ne kadar Emek verirsen Ve hatta yolunda kul olmak için azmetsen Şuur ve izandan şayet habersizsen İraden için zafiyet hükmederken Avunma ve aldanmak için aranma Tercihin atine açılır unutma
Aşk için Sıdalanma Emeğin miktarınca nasibin haktır anla Sünnetullah fermandır okusana Gerekçelerine vakıf olmadan hayıflanma Korkuyu celp eden her ne varsa Nefsin takiyesindendir unutma
Faniye Ram olma Canan, hissiyatından nükseder unutma Açlığın kadar ukden lal olan kararınsa Ecelin muvazenesinde ki sırdır korkma Fıtratın ne söyle yakinen baksana Aynaya baktıkça, hicran sökün eder kanma
Dön bir Arkana bak Teneşirde yatıyor sessizleşen sönmüş ocak Onun halini şimdi kim anlayacak En yakınları pürtelâş içinde yakınacak Ruhunun sesine gitti, kim duyacak Mizan sancısı başlayacak, gözler şaşacak
Bilinmeyen neydi Ötelenin bizzat senin vazgeçilmezindi Furkan ne büyür hazineydi En süslü kumaşlarda gizlenen sakindi Aklın nerdeydi, kalbin mi istemedi Ruhun senin olan iken hicran içindeydi
Çarşılar kalabalık Sanki insan seli, ne kadar harap ortalık Dinmeyen alış verişler niye birer hastalık Her arzu mu cevaplanır, Sualler kifayet etmeyecek nedense canım alık Bir yarış içinde sanki insanlar Kalpler vicdandan mı? Vazgeçmiş yoksa ortalıkta perişanlık
Ey saki Bakma halime tuhaf tuhaf Yaşlılık nüksediyor, seviye irtifa kaybediyor Anlama niçin bu kadar müşkül geliyor Umutlar mı emelleşiyor Nefisler mi, ruha ve kalbe hükmediyor Anlamak için inşirah diler kalbim şimdi çok yanık
“İyi şiirler yazıyorsunuz, Bende sizin gibi yazmak istiyorum Yazdığım şiirlere Bir göz atar, tenkit Ve gözlemlerinizi Söylemenizi istiyorum” (Şiir Adam)
Efendim; İyi şiir Yazdığımı söylemeniz Ne büyük bir lütuf, Kalbi nezaketiniz için Şükranlarımı arz ederim. Fakat bilmenizi Dilerim ki ben Kendi halinde Ve miskin köşesinde Ruhunun hicran Damlalarını yazan Bir adamım, Ne şair ve ne de Bir yazarım. Bu bakımdan Daha ehliyet sahibi Dostlardan yorum Ve düşüncelerini Almanız isabetli Olur kanaatindeyim. En kalbi muhabbet Ve esenlik dileklerimle efendim...
Yar… Niçin bu kadar Bitap ve yorgunum Hazan gibi solgunum Zemheri misali vurgunum
Hiçbir Lahzaya sözüm yok Özümden kalan umut çok Yalnızlığın rıhtımlarında İçime saplanır amansız bir ok
Kime Nasıl söylesem Sükûtumun güftelerini Ruhumun hicran sahnelerini Gözlerden düşen o Kadreleri
Edepsizin Ne de göreceli samimiyetin Sadakatten uzak her niyetin Ruhuma eza veren bir nefesin Neyine ve ne kadar muhtacım
Canan Beni benden alan Nefsi heveslerden arındıran Umutlarım için endişe duyan Hak ve hakikati aşkıyla yaşatan
Dünya Ne yalan ve ne de Yolda koyan bir ihtişamdır Dareyn saadeti adına imkândır Akıl ve izan sahipleri için farktır
Akıl ve irade İçgüdülerden arındıran şavktır İlim, irfan yoksa neye yarayacaktır Hırs ve hınç ruh ve kalbi yoracaktır İnsan ve kul olabilen aşkla arınacaktır
Yar… Gel hiç söz etme Yaşamak için yaşayana imrenme Hırs ve hınca boğulmuşa gönül verme Ruh ve kalbinden uzak olan cana temayül eyleme
Kul İhsan ve ihlâsıyla Hak rızasına nail olmak hazzıyla Umut ve ecrin nasibi aşk olan nazarıyla Deruni bir sevdanın firkat ve haşyet muştusuyladır
Ben Ne kadar miskinsem Akıl ve azimden uzak bir nefessem Zafiyet içinde ki irademle viran haldeysem Kimin suçu var, umutlar şevkle açar, beşer ise bakar
Durma Haydi, sahibine nazlan Ona hakkıyla iltica et çekinme birazdan Nefsini edep et, akıl ve iradeni kulluk için ikna et Taklit üzeri inanç ve amellerden kalbini de bertaraf et
Her devrin Belam ve tagutları vardır İmam ve kadılar korkudan yanlarındadır İsraliyat adına her ne varsa din olarak ortadadır Zavallı halk kim ne derse ona inanmaktadır, n kolaydır
Haç ve umre Ne hale getirildi, nefs ziyadeleşti Hissiyatına kapılan zavallı insan heveslendi Günahlardan arınmak bu kadar mı kolay hale geldi Haramzadeler mübarek beldelerde emellerini devşirdi
Hani Nerede ümmeti Muhammet Din uluları, âlim ve ulama olan bir millet Din ve vicdan istismarı yapanlar ediyorlar cüret Aklını ve iradesini safça teslim eden bir sürü gariplikler
Bilirsiniz, Çaresizliğe yine siz çaresiniz, Sevginiz, umut için gayretiniz, Hisseden yüreğiniz,
Samimi Halinizde ki teslimiyetiniz, Baharlara haber salan özleminiz, Kelebekler kadar zarif dirliğiniz Sizin değerli ömrünüz.
Nice canlar, Kan revan içinde çareye susayanlar, Hak adına, muhabbet cenahında Sefilliğin ikliminde soluyanlar
O kadar çok ki Etrafımızda kimi kimseden habersiz, İcbar edilen günü birlik nafaka mücadelesi Hissiyatımızı, muvazenemizi her gün tahrip diyor.
Yaprağın güzelliğinde, Hilmi’n ahenginde, çilenin güftesinde Sabrı ve kanaati bariz bir şekilde fark ederiz.
Çok severiz, Dalar onsuz çok çaresiziz deriz Hâlbuki zahir nazarıyla bu böyle anlaşılıyor. Bilmek, ihsana yetmiyor, tefekkür gerekiyor.
Şifayı en iyi yaratan bilir, Çaresi onun hükmüdür. Nefesler süreli bir ritimle Kalbi teneffüs edilendir.
Can, Korkulan zaman, An içinde değerini bulan hal,
Kalbin ve ruhun, Vicdani sorumluluğun, Kalemde ki sorgunun, Kelamdaki anlatılanın aidiyeti için olduğunu, Hareket ve kuvvetin sahibini Hissetmemizle orantılıdır.
Sabır, Bunu tafsilatıyla Anlamak için bir imkândır. Kanaat bu manada, aşkın Umanında net sermayedir.
Sevmek, Onu hak etmeyi bilmek, Yaratanı, kudretini, ayetlerini, İbretli hikâyelerini, Ezeli ve zahiri daha iyi Anlamamız için bizleri bekliyor.
İsminiz, Kızıma koyduğum bir isimdir, Payemdir, emanetim olan değerimdir, Ve suhulet içinde yerine tevdi edilmiştir.
Biliyorsunuz, Hazreti Fatımanın Ve Asiye annemizin Halk tarafından konmuş sıfatlarıdır. İffetini ve namusunu koruyan, Edebi koklayan candır.
Siz şefkatle, Çiçeklerin renklerinde, Kuşların meşklerindesiniz, Lütfen ve hassaten siz bu gerçeği biliniz. Niyazımız ve selamımız size ve ayaliniz olsun. Sağlık ve afiyet halinizi bulsun, Muvazeneniz bozulmasın sevgilerimle…
Sineme Sirayet eden ne varsa Bir çırpıda ve hıncın dilinden Kurtulmak istiyorum Ne kadar riya ve takiye bulaşmışsa, Taklit hala eminse çekiniyorum Yalın ve sade, kalbi hassasiyet içinde, Şekliyetten azade bir Kul olmayı ne kadar diliyorum
Neden Bu kadar zan Nereye baksam, Araştırmak için adım atsam Dinlediğim, şahit olduğum, Hayrete düştüğüm, İnsanları söylene yapsam Hangi dinden beslendiklerini, Ömürlerine mihenk seçtiklerinin Samimiyetine endişe duymadan vasıl olsam
Hakkıyla Bilinmeyenleri Keyfiyet ve heva için Hangi bahaneler öngördüklerini Para kazanmak adına takla attıklarını Nasıl ihsanla ahenk içinde göreceğim Taltif edilen, rızkın onda dokuzu onda Bulunduğu dile getirilen Tacirliği nasıl huzurla ihya edeceğim
İnsan kimliği Hala beşer kalmayı diliyor Akıl ve izanı, vidan ve dimağdan Başka bir yere ikame ediyor Vakti hiç sual etmiyor, Nefesin müddetini ne kadar Emin biliyor, asla dertlenmiyor Fani olan ne varsa, Rekabet etmek makamsa, Sıfat uğruna varlık ve erdemin Deminden vazgeçiyor
Ey Rabbim Sen bilirsin, sahibimsin Sen varlığımın ve aklımın Yegâne sahibisin Neden bu kadar anlaşılmazlık içinde Seni anmayı, sana hakkıyla El açmayı beceremiyorum Anlık kararlar içine zikrimi ve itaatimi Sıkıştırıyorum, sonra emel ve heva için Edepsizce yol bakınıyorum
Sen ki Kalbimin sahibisin Akletmem için merak Ve azim bahşetmiştin Gözlerin nazar ettiği her unsurda Sen varsın, ayetlerin ibret için karşımda Ve fakat neden kalbim huzur Ve sürurdan çok uzaklarda, Sen hidayeti gönlüme ikram eyle, Dualarımı boyun büktürme
Yar… Ne dinmeyen hayalin süruru Ne ruhuma hüzün Bahşeden umutların onuru Şevkin enginliğinden hicranla nazar eden, Halimin bedbin durumu Kalbime ümit zerk etmesin, heves Umuda bürünmesin, Bahtının saadeti durulmasın
Ne zaman Kalbimi dinlesem Ruhumdan nükseden feryadın Yâdıyla inlesem Mutmain olmaya layık olmayan Halin insicamıyla bir ömür kal etsem Aczi yetim bitmez, edebin şevki Yüreğimde yeşermez, dil hamt Etse bile, ihsana yetişmez
Sen kalbi Yüceliğe sahip nefessin Hayâ ve edebin zarifliğinde İkamet eden payesin Sabır ve metanetinle güçlüsün, Himmet ve hamiyetinle zafiyetimi görmezsin Her vakit tebessümle nazar eden Bir mürebbiye naifisin, layık Olmadığımı edeple aşikâr eyleyen gayesin
Bilmem ki Artık ne söylenir Yazdığım kelimeler, feryadıma El atan cümleler Meramımı anlatmak için çırpınan Duygular, söyle ne zaman şevke erer Yalnızlık bahtım değil, kaçmalarımın Nişanesidir, halimin Miskinliğinden utandıran dramdır
Yar… Hasretin bir hicranı var Yıllarca ruhuma firkat zerk eder, Bilmem ki bu nasıl keder Ne kelam yeter, ne risale içimi teskin eder, Her geçen lahza hüzün vaat eder Düşen yaprakta, ağlayan çocukta, Kanadı kırılan kuşta, mahzun Bakan her nazar, sineme çile eker
Nefes Ne kadar acizleşiyor Şevk hali terk ediyor, takat Bilmem ki nereye gidiyor Melülleşen, bitap düşen, boyun büken Bu kalp hangi dilden kal ediyor Anlaşılmaz olan hicranım, Sukut ettiren gamım, gözyaşı döktüren Figanım, nedense duyulmuyor
Kalbime Bir hançer saplansa Bir ömür sabreden ah u zarım Gün yüzüne çıksa Hangi gülen yüz, tebessümü Esirgemeyen göz, umut bahşeden Her söz ruhuma bir şeyler anlatsa Gönlüm ayılsa, Ruhum hicrana kanmasa, zihnim Tarumar olmasa, muvazenem Hiç bozulmasa çok mu istiyorum
Ne vakit Gözlerimi açsam Rabbime hamt ederek, Mağrurluktan kurtulsam Acziyetin her sahnesinde mukim olan Yerimi bulsam, miskinliğimi bıraksam İşte o vakit bilmem ki yüzüm güler mi? Ecel anı bu kalbi kabul eder mi? Suallerini unutsam
Ah sulu Gönül neler söylersin Niçin arlanmadan derdini ayan Eder üzülürsün Külli irade ne söyler, her nasip Vaktini bekler, emel Sevdanın mayası değilmiş meğer İnsan aklını ve idrakini dikkate almalı, Bilgi ve şuur nispetinde iradi olmalı, Göz kararmamalı mı dersin
Yar… Söyleyemem Sinemi aşikâr edemem Hissiyatımı ayan edip, umut besleyemem Yüreğimi dağlamayan sır için hamallık edemem Beşerin gözlerine bakıp, sinesinde ki hüzünle güfteleşemem
Hikmet için Kime ne söylenir, beklenir Sırrı şerh edilemeyen bela kul için vakittir Nadan olmayan hangi can, bahtına kahreden gariptir Her ayetin gözlerin önüne serdiği hakikatler insanlıkiçindir
Hakka karşı Asi ve bağyi olan sefiller var Hakkın emrine karşı çıkmak için bağırırlar Nisaları karşılarına alıp, mini etek giyin diye haykırırlar Her nasılsa emek adına kalpazanlık yapanlar için konuşurlar
Hiçbir Siyasi varlıkları yokken Mazlum ve mağdur insanları bir bir avlarlar Dinsizlik adına, suiistimal adına salyalarını akıtırlar Birlik, beraberlik, istikrar ve güvenlikten derdi olanıseçerler
Ne kadar Dışlansalar ve atılsalar Bu sefer takiye yaparak pişkinliğe kalkarlar Sinsi emel ve hırslarını fırsat buldukları vakit uygularlar Ne kadar sefih, biçare kaldıklarına hiç bakmazlar, nearsızlar
Nisalar Bir milletin teminatıdır Varlık sebebimiz, şeref, iffet sancağımızdır Her aile ve çocuğun şefkat ve muhabbet pınarıdır Onları dillerine dolayan ve samimiyetleriyle oynayanşeytandır
Milletin efradını Bir asra yakın mukallit ettiler Akide ve birlik ve dirliklerine niçin nifak ektiler Pagan ve emperyalizmin uşaklığına peşinen boyun büktüler Böyle necip milletin yiğit ve âlicenap değerlerinin önünükestiler
Yar… Al ruhumu Sahranın hicranına kat Yıllara sari hasretim olan hüznü yaşat Sessiz ve suskun her umudun perdesini usulca aç Ne kadar şevk ve sürur varsa, mahzun gönüllerin hasretine kat
Ne Her hangi bir Leyla’nın Ne de heves ve arzuları kuşatan cananın Dünyası nefs olan hülyanın, düşleri viran eden rüyanın Sinelerde asabiyet ve cehaleti kabartan her isyanın, gazabın Kul olmaktan uzaklaştıran hırs ve azabın, şer kokan fırsatların
Artık Vakit tamam, an ne yaman Sinemi kuşatan bir hicran var buram buram Hüzün umutlarımın hülyası, ufuk deryaların Furkanı Gözler akar, dil lal olur, düğümlenir umut arar, hal öyle bakar Ruhum ve gönlümde ne kadar ah u zar varsa çıkmak için ne yapar
Hiç Acıma bu mecnun halime Edep ve irfandan uzak bulunan feryadıma Sabır ve sebat yetişmez oldu imdadıma, hasret yangınıma Firkat ve haşyet inşirahında yol alayım, çare için aşka sarılayım Sevda yaşayan ve nail olan yüreklerin hizmetinde bir ömür kalayım
Bir Hüzün düşüyor yüreğime Sessiz ve sakin olan ten ve ümitlerime Beni benden alan firkatin edep ve ülfetli nezaketine Her halinde, bin bir sabır içinde yazılan güftelerin feyzinde Her okuduğum namelerin bir nakış gibi yüreğime işleyen enginliğine
Bilmem ki Ne yazsam, şakırlığı bıraksam İçimde düğümlenen umutları bir bir yeniden açsam Keş keleri, ah u zarları, dinmeyen figanları sahiplerine bıraksam Kalan nefesi Onun yolunda, ihsan ve ihlasın doruğunda tamamlasam Hilkat ve ahdimin samimiyet ve sadakatiyle hicranın sahnesinde yaşasam…
Can… Hiç söylenme Kendine ve başkasına eza verme Sabır ruhu yorar, şevki tırpanlar ihmal etme İnsanın muhabbet içinde beslediği umutlarını viran eyleme
Akıl İlme ve irfana Gönül, edep ve hayâya Nefs zapt edilen bir hizaya erişmedikçe Aşk ve sevda, hasret ve firkat, hatta haşyet sinede neşet etmez
Sen Ruhuna ve kalbine Ne kadar uzak ve anlamaktan soğuksan Edep ve irfan, hikmet ve marifette o nispette Hakikatine, aidiyetine, aklına, azmine ve umutlarına uzaktır
Bir Telli saz al ellerine Onun vecdinden ve tınısından uzak haline Tamburun nezaketine, Rebabın naifliği, kemanın hüznüne Ne kadar vakıf, yakınsın, bilenle, bilmeyen arasında ki farksın
Her gün Aynaya bakıp durursun Suretine mi yoksa bizzat içsel derinliğine mi? Hangi tebessümünü açsam, sinende duran mısrayı okusam Bir şiir olan serencamını kitap haline getirip, raflara bıraksam
Gel artık Kaçıp durma, kaybolma Silik duvarlar ve köhnemiş sokaklarda aranma Ne kadar kahkaha atsan, daldan dala konsan, nefsi yaşatsan Kadavradaki cesetten farkın yok, nefsi sırnaşıklıkta bir fayda yok
Her lahza Göçmelerin habercisidir Sadece göçmeyen aşk ve ihlâs adına ecirdir Nerede ve kiminle yaşarsan yaşa ve fakat aslını unutma Değişmez bir adresin müntesibisin, mizan her bakımdan ruhunda
Bilmem ki nerdeyim Hangi umut için haşyet içindeyim Ruhum perişan, halim viran Ben hangi hülyaların derdindeyim Sabrın bendinde nefes nefeseyim Sessizce akan gözyaşlarını silmekteyim
Ey saki nerdesin Sanki sende benim gibi derbedersin Yazdığım mısralar, okuduğum kıtalar Ruhumdan nükseden hicrani damlalar Derlediğim ağıtlar, gezdiğim diyarlar Ne anlattı, şirazem şaştı, aşk uzaklardaydı
Kurşuni sokaklardayım İsmi, namı olmayan yolda ne yapmaktayım Anbean gözler kararırken bakmaktayım Bir dost, bir yaren samimi nefes aramaktayım Cinsiyetten geçtim, ruhu hür olan için Aklı ve iradesine güvenen için yakarmaktayım
Önümden geçen yaşlı adama Derin bir hüzün içinde bakmaktayım Yılların yorgunluğunu halinde yaşamaktayım Cebimdekini vermek için kaygı duymaktayım Merhametten maraz doğar diyene şaşmaktayım İnsani hasletler tırpanlanırken ne yapmaktayım
Ey dost, beni benden alan Ruhumun ve gönlümün sevdasına inanan Vecdimin ve ümitlerimin hicranını yaşayan Her cefa ve çilemde yanımda bulunan Ruhumu ve hissiyatım okşayan, halimi anlayan Kemaliyet ve hamiyetiyle beni kendine katan
Artık her lahza önem arz eder oldu Bir vakitler bu ömür nasıl tüketiliyordu An her zaman ibret ve ayetlerle idrake söylüyordu Basiretsiz ve irfansız dimağ ve kalp fark etmiyordu Titreten ve halden geçiren sahneler yaşanınca Her lahza adım adım hassasiyetimizi celp ediyordu