Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Nereye baksam Kabaran hissiyatımdan arınsam Senden geriye kalan ne kadar iz varsa unutsam Yüreğimi dağlayan hicranın güftelerini hüzünle yazsam
Artık bir ömür Yalnızlığın ıssız sokaklarındayım Eylül akşamları sineme seslenir, acı verir Sokak sazendelerine şöyle bakar, zamanın farkındayım
Fakirhaneye Gitsem ne olacak, içim kararacak Küskün ve kırgın duvarlar haline bakacak Silik boyalar kim bilir neler anlatacak, kalem yazacak
Sabahtan beri acım Hangi nevaleye baksam muhtacım Ne şevk ve ne de iştah var artık onlara yabancıyım Ben bu vakitten sonra başka diyarların suskun insanıyım
Bir kefenin dahi yok Mezarlık nerede sahip çıkan ne çok En yakın, eş, dost dünya derdinde bahane mi yok Hani nerede vefa, sadakat, vicdan, ruh, kalp var mı soran
Ne hevesin sevdasına Ne hevanın endamlı cananına sözüm yok Aşk adına nefsini ihya eden zavallılarla işim yok Hesapsız bir akılla dünyaya dalan esirlere ihtiyacım yok
Ne vakit çocuk görsem Yaşlı bir nineyi, dedeyi dinlesem İçlerinden çıkmayan ukdelerini bir bir dile getirsem Gün yüzüne hasret umutlarıyla yüzleştirip, sevindirsem
Ölümden hiç söz etmesem Ölen ve her halinde okunanları gizlesem Yakınlarında asılı duran aynayı sessizce çıkartsam Geçlik resimlerini rengârenk çerçeveletip duvarlara assam…
Haydi Anneme haber verin Kabrini açıp olanları söyleyin Sakın babamı ihmal etmeyin bir bir dile getirin Her ne gördü ve hissettiyseniz asla imtina etmeyin ayan edin
Artık Keşkeler çare değil Avuntu ve bahanelerin çare olmadığını bil Kimi ansan, her göçenle yaşasan akıl, irfana fer değil Neyi ve hangi şartta tercih ediyorsan o bahtın tezahürü değil
Azap Bilmem ki nereden başlasam Umudu ve vicdanı viran eden için mi sorsam Bedeni çürüten ve imha eden toprağı şimdi ne yapsam Mizan kurulmadan ruhun yaşadıklarını kitaplardan okusam
Evet, kabahatliyim İnandığım ve itimat ettiğim için Samimiyet ve sadakate gösterdiğim rikkat için Edep ve hayâ, adap ve muaşerete dikkatle bağlılığım için Nasıl yapsam ki, beşer olarak yaşamak umut değil, benim için
El hak İmam ve vaiz ne söyler Onları dinleyenler neden uyuklar gider Akla, şuura, yüreğe hitap etmek bu kadar müşkülmüş meğer Dünya ve sıfatları için kılıktan kılığa girmek zillet değilse eğer
Haydi Beni de al götür o yere Dilinden düşürmediğin şeyhin meclisine Ne bereketli çorba ve kuru ekmekmiş günlerce aç bekleyene Şefaati ve hamiyeti için kurtuluş reçetesi bilen zavallı nefeslere
Her ne kadar Umutsuzluğa kapılmışsan Ruhunu ve zihnini yorarak yalnızlaşmışsan Hesapsız akıl ve mesnetsiz heyecan için umut sanmışsan Çare sendedir, benliğinde geçiren tercihtedir, akıl ve iradendedir…
Yar… Sırra meftun ol Hikmet ve marifetiyle huzur bul Nefsine eza verme, edep eyle vardır çıkar yol Yeter ki samimiyet ve sadakat içinde umut biçen hanif bir kul ol
Bulma Kimseye bir kabahat At sinede ve zihninde biriken asabiyeti et rahat Her dilenen miskine para uzatma bir bak, var mı ihtiyaç İnsanların duygularını istismar edenlere fırsat verme önce tart
Her işin Bir zorluğu vardır muhakkak İnsan eksenli ne kadar iş varsa sabır elbette şart İşveren insana, emeğe, alın terine hassasiyet göstermesi fark Yoksa varlıkta, mülkte yoktur bir zanaat, imtihan kim için şart
Garibin Umudu, sevdası, hicranı vardır Ona en yakın dost ve refik sabır ve sadakatidir Çile ve cefa suskun halinde okunan ne dramatik bir acıdır Gözyaşları farktır, edebi aşktır, muhabbeti sevdadır, arz Onadır
Hiç üzülme Vefa ve sadakatin için yerinme Hiç ummadığın yakınından gelen zulmü dertlenme Zannettiğin ve bu minval üzere ümitlendiğin terk ederse Karalar giyip, karanlıklara çekilerek, gözyaşı dökerek çürüme
Avam olan can İçgüdüleriyle yaşar, benliği efkâr Asabiyet ve hiddet mizacında hemen açığa çıkar Dimağ boşsa, gönül kuraksa, ruh çok aşağılardaysa zarar İnsan ve kul olan bu hakikatlerin farkındalığı ile umuda koşar
Ufuk Ne kadar sessiz batıyor Hicran yüreğimi dağlıyor Ümit direniyor, umut besliyor Rüzgârın sesinden gelen nida alıp götürüyor
Leyla Desem sanki ne olacak Sevdasıyla göçen umutlar mı duyacak Hangi ah u zar makberden gelip yaşayacak Ten, heves, arzu bir lahzada bırakıp, kaçacak
Kalbim Aklın ve irfanın mizanıdır İlim, idrak mahşerimin şevki şiarıdır Aşk, ruhumun, irademin, vicdanımın iştiyakıdır En yakına kul olmak, rızası için yaşamak ihsandır
Ölürsem Kimse, dahi bir kul ağlamasın Tören ve merasim için ruhumu yormasın Yaşarken hali melali anlamayanlar hiç sormasın Nispet yaparcasına kimse kabrime toprak atmasın
Varlık adına Her neyim varsa sahip çıkan çıksın Lakin asıl sahibi ve mizanı hiçbir an unutmasın Perşembesi, kırkı, seneyi devriyesi diye çırpınmasın Nefsimizden ziyade sevmemiz gerekeni iyice anlasın
Kitabı celili Defin ve taziye için okutmasın İmam efendi ruhumla konuşmaya kalkmasın Aşk ve sevdası olmayan ruh ve gönül suskun kalsın Kabirde, cesette, ecelde, ibret ve idrakler sessizliğe kansın
Refikam ve çocuklarım Sadakayı cariyeyi ihmal almasın Yetim ve öksüze sahip çıkarak umutlarını yaşatsın Mahzun ve mağdurlara kapılarını muhabbetle açsın Sevinç ve neşeleri, sürur ve saadetlerinde hak rızası bulunsun
Hayli zamandır Sizi ihmal ettiğimin farkındayım Ne vakit hatırlasam ve name yazmaya kalksam Elimde olmayan nedenlerle ertelemek zorunda kalıyordum
Bazen diyordum ki Kıymetli gönül insanı gücenmiş midir? Vefasızlığıma mı vermiştir, kim bilir neler hissetmiştir Diyerek üzüntü ve endişemi sinemde ve zihnimde taşıyordum
Oysa bende özlemiştim Sohbet ve muhabbetini çok benimsemiştim Ruhumun hicran damlalarını o an sizinle zikretmiştim Sinede ki hüzün duvarlarını, hicran yamaçlarını söylemiştim
Hangi konuyu açmışsam Sualleri rahat bir şekilde sormuşsam Mütebessim bir eda içinde verdiğiniz cevap ve izahlar Beni hasretime, içimde dinmeyen firkatime yakınlaştırıyordu
Ne can ve ne de canan Heva ve hevese konu olan, nihayeti bulunan Hayvansal içgüdüleri içinde barındıran arzuyu neyleyim Ruh ve gönlümün aidiyeti, hilkati, nedenlerini anlamalıydım
Felsefi ve kelamı olarak Sosyal tekâmülleri ve tercihleri sıralarken İnsanlaşmanın ve kul olmanın hikmetini açıklarken Aşk ve sevdayı, ruh ve bedeni, vicdan ve nefsi şerh ediyordunuz
Sizi dinledikçe hayretim Ziyadesiyle artıyor ve hayranlığım başlıyordu Uzaklara bakan gözleriniz, dökülen zülüfleriniz farktı Her ne kadar bedenen yanımda olsanız da, ruhunuz ummandı
Yüreğinizden dökülen Harf, hece, kelime halime bir huşu zerk ediyordu Kimseyle pek fazla görüşmediğiniz halde zatımı kabul etmeniz Ne büyük bir iftihar ve bahtiyarlığımdı, silinmeyen izler adına…
Bilge Ve basiretiniz konusunda Lütfen şaşkınlığımı bağışlayınız, Cehaletime veriniz Huzurda edep ve edebiyattan Söz etmek elbette ki değil haddim Sual etmeyi beceremezken, Sabrı ve hayâyı ihmal eden Bir zavallı düşünün
Toplum Ve birey zaviyesinden Nazar etmeye alıştığımız için Bilinçaltı sıkıntılıydı Yıllara sâri bir örf ve ananeden Ziyade sosyal şartlar büyük farktı Kadın ve nisa ilim, irfandan Pek haz etmeyen canlar Olarak dışlanırlardı
Her ne Hikmetse bizler yanıldık Her muhatapta bir şeyler aradık, Önyargılarla baktık Bir insan ve doğal hakkı olduğunu, Fikir ve düşüncelerini almadık Sadece anne, hizmetkâr, Eş, yardımcı, yol arkadaşı Olarak bir hak tanıdık
Siz ve sizin Gibi bilge hanımlar Neslin ve cemiyetin en fazla Muhtaç olduğu hakikatlerdir İnsanı insan yapan, Kemaliyet katan, Şevk ve süruru yaşatandır Her aile yapısının temel taşıdır Çocukların ilk talim Gördüğü şefkat tacıdır
Bizler hayli Zamandır boş yaşadık İçgüdülerimize göre yaşadık, Kimseyi dikkate almadık İşimize geldiği gibi davrandık, Fırsatçılığı zafiyetlerimize bıraktık İzafi bir adamlık konusunda, İçi boş beden coşkusuyla Nefsimize adandık
Her hususu Ve konuyu biliriz sandık Olur, olmaz yer ve mekânlarda Düşüncesiz halimize kandık Ters bakan veya tavır alan olursa Hesabını dürmek için planlardık İşte adamın olmadığı, Marifet bulunmadığı yerde Adamlık adına yaşadık
Ne zaman Sizinle karşılaştıysam Hayretim ve şaşkınlığım Katbekat arttı, tuhaflaştım birden Nasıl ve hangi imkânlarla Yetiştiniz bilemiyorum, Cehaletimi görüyorum Sizin karşınızda Ne kadar sessiz, sakinlik içinde Ruhumu dinlendiriyorum
Adına Bu güzellikte Bir şiir yazılan Hanımefendiyi tebrik etmek lazımJZeynn_ep
Aslında Her hanımefendi Ve adayı En tabi olarak Bu hakikate layıktırlar, Yeter ki zan Ve vehimlerinden Kurtulsunlar, İlim ve irfan adına İhtiyaçlarını ihmal Etmeden karşılasınlar, Hissiyatlarını bir ahenk İçinde sunsunlar, Şayet muhatapları Kendilerini anlayacak Seviyeye, olgunluğa Henüz gelmemişlerse Muhabbetle yaklaşsınlar, Gönül lisanıyla Konuşmaya adansınlar…
Erkan İçine kapanık Temiz kalpli bir gençti Yalnızlığa aşina bir tarafı vardı Kendine göre yazdığı günlük sırlarıydı Okul döneminde rahat bırakmadılar, ruhunu yordular Hak ve adalet adına mücadele etmeliyiz diye onu kandırdılar
Erkan Hangi sualden tutunsa Nefesler anlamak için çırpınsa Çevresi ve arkadaş grubu baskın geliyordu Felekten gün çalalım diye ıssız yerlere götürüyorlardı Zulalarında ne varsa ortaya çıkartıyor ve haykırıyorlardı Erkan yanlarında olan kızların durumuna şaşırıp kalıyordu
Her biri Erkeklerden daha gönüllü Olaylara hazır, hınç ve kin kusuyorlardı O kadar rahatlardı ki erkeklerden farksızlaşmışlardı Ustura, falçata ve tapanca konusunda hayretim artıyordu İçimde derin bir endişe ve korku taşıyordum, ama gizliyordum Bazen sigara, çoğu zaman ot ve hap aldıkları anda coşuyorlardı
Melek Aslında çok iyi bir kızdı Fakat asabiyet ve hınç içinde olması acıydı Ailesi ve özellikle babasının çok kötü davranışları vardı Annesi biçare olara temizliğe giden, gece geç saatlerde gelen Kocam diye sahiplendiği adamın içki ve haclığını veren vicdandı Derdi gamıyla ömrünü tüketmiş, sabırla erimiş zavallı bir kişiydi
Kızı Melek Çocuk yaşta evden kaçmış En çok üzüldüğü annesi ve küçük kardeşiymiş Sokak arkadaşlığı ve kimsesizler durağında içini dökmüş Ağlayarak ve içinin yangınlığını, çaresizliğini yeniden yaşamış Erkan bu hazin hikâyeyi dinleyince fevkalade içlendi ve sahiplendi Melek ve böyle çaresiz kalmış canlar için canım feda olsun diye söylendi
Ey Rabbim Hangi âleme baksam Ayetlerin irfanıyla kulluk etsem Zikir ve amellerimi nefsimden temizlesem Hu derken, niyaz ederken, gözler dökerken kabul etsen Mağfiret ve ihsanınla bu mahzun sineme haşyet ve inşirah lütfetsen
Hakkıyla Hak ve hakikati seçemiyorduk Neye inandırılmışsak, öylesine itaat ediyorduk Nefsi zafiyet ve keyfiyetimizden hiç ödün vermiyorduk Yaşamak için yaşamaya, ne derlere göre davranmayı seçiyorduk Kelamını hakkiyle anlamak, efendimizin ahlakını yaşayamıyorduk
Hangi Meclise gitsek, sükût etsek Okunan risalelerin tesiriyle bir an yaşasak İleri gelen zevattan keramet ve şeyhin marifetlerini duysak O an şefaatine nail olmak için derin hesaplar yaparak kurtulsak Avuntu ve bahanelerden vazgeçemiyoruz bilmem ki daha ne yapsak
Yoksa İman ve itikadımız zail mi oldu Göreceli ve adet üzeri yaşayan mı kurtuldu Bir ömür haramzade olup, sonra hac ve umreye gidenler mi? Veya fakir, fukaraya garip, gureba ya aş verenler mi huzura erdi? Vahdet, ümmet şuuru, birlik ve dirlik olgumuz tefrikaya mı yenildi?
On altı devletin Birbirinden farklı etnik kökenlerin Bir necip millet sevgisi, hasreti ve muhabbetinin Dünyaya nizam getiren ve öğreten ceddin, kutlu şahadetin İlim ve sanat aşkı, mimari farkı, medrese iştiyakı, ecnebiye kaldı Garbı garp eden zülüm ve esaretler kıtalara kalın harflerle kazıldı
Osmanıaliye ye Niçin bu kadar şedit ve çirkef Habis ve murdar oyun ve tuzaklar tezgâhlandı Satılmış ve nefsini ilah yapmış ajan ve yerli işbirlikçiler azdı Sultan Abdülaziz’i, Sultan Abdülhamit’i katleden ve hapseden Vahdet ve ümmet şuur ve hassasiyetini viran eyleyen ne zalimlerdi
Yar… Ne kalmıştı geriye Senden gayrı, Yüreğimden çıkmıyor Elem ve acı Umutlar, vaatler nerdekaldı, Söylesene ahımda ki Ey suskun hancı Gün bitiyor fakat İçimin titremesi hiçdinmiyor, Bilmem ki kim davacı Sanki gönlüm gam ilesevdalı, Hicran ruhumda vücut bulmuş ne acı
Ne hilalin Esrarında bir muştuyaabadım, Ne aşkın firkatinde arım Bilmem ki neden Bu hüznü yıllarcayudumlarım, Sessizce ağlarım Ey figan ettiren naz, Ne kadar sazendenaifliğinde Nüksetsen pek az Hani nerde kaldıruhuma Şifa sunan niyaz neden Kalbimde ihsan niçin az
Ne metfun olan Ne de yolunemniyetinden Yoksun olan bir canım Ne lal olmuş dil içinperişanım, Ne fermanlaşan edeptensakınanım Ruhumun bigâneliğinden Sudur eden feryatlariçin Kuşatır ruhumu bu sızım Bahtın sahnesinde başlıyor Derin şaşkınlığım, Ben aklı evveli neyapayım
Ufuklar Nazarımda kararıroldu, Ne gecem, gündüzüm feyizledoldu Niçin dile gelensevdalar Şu yorgun kalbim için Bir nizamı ibret olmadı,soldu Manaya mücerret kılan Hakikat için aşk, İstikamet için bir suskunumuttu Nefesin ulviyeti, Aklın bahşedilennimeti, Kalbin suhuletikurutuldu
Bilmem ki Nereye gitmeliyim vehangi Meclisin şevkiyledirilmeliyim Filizlenmeyen umutları Nasıl toprağın İnsicamındantemizlemeliyim Nefsi ayrık otlarındantemizlemeliyim Ve aşka ilticaetmeliyim Hakikat huzurunda Ruhumu bu esaretinprangasından Şimdi hangi umutla azatetmeliyim
Ey... Rabbim, sahibim Beni bana bırakma, Nefsime fırsat tanımaz Vehim ve zafiyetlerin Girdabında bunaltma, Kendi rızandan uzaklaştırma Rahmet peygamberi, Resulü Zişanefendimizin Ahlakından mahrum kılma Muhabbet beslediğimiz, Sevdiğimize inandığımız, Ruh ve gönül bağımız Olanlarla tefrika yaşatma Heves ve heva uğruna, Sıfat ve şan yolunda, Tulu emeller vuzuhunda İrade ve kalbimizde Şaşkınlık yaşatma Samimiyet ve sadakat, Akıl ve ehliyet, senin Şefkat ve merhametine Teslimiyette sinemde Şek ve şüphe bırakma Ümmeti Muhammed’in Derdi ve imtihanında, Çile ve cefasında Sefa sürenlerden, İmtina edenlerdeneyleme...
Siz... Ne tene Ve ne de cezbe Ne emele ve ne de Umut vaat eden hevese Her türlü riya Ve mesnetsiz Taltife yönelen nefese Bahaneler için Fırsat kollayan Ve niyetini gizleyip Alalayan bir nefse Caziben için Önüne serilen hesapsız Şan ve şöhrete, Seçilmiş bir nefsi İhya eden bedellere... Dönüp bakmayacak kadar, Sinesinde ukde Yaşatmayacak kadar Hür ve ibrete Fark atan bir değersin Azim ve gayretinle İhsana ve ümmetin Derdine ram olmuşülfetsin, Edebinle gönüllere Sürur bahşedenAhsen’sin...
Bir... Kez olsun Beni dinlemedin Ne kadar Israr ettimse Hiç ilgilenmedin Gözlerime Acıyarak baktın, Sanki o an Kurtulacaktın Hangi hevese Kapılmışsan Kendine göre Özgür kalacaktın Mazi adına ne varsa Silip atacak Ve yeni sayfalar Açmak için yaşayacaktın Sen, yaşamak İçin yaşayan Bir zavallı olacaktın, Gördüğüne heveslenen Badirede boğulacaktın Sana hükmetmeye Hakkım yoktu, Zira tercih hakkı Saklı olan birimtihandın, Böyle o mizan için Kader kitabınıyazacaktın...
O an... Hüzünlendiğim Bin bir sualleler İçinde yaşadığım Bir zamandı, İçimin acıdığı anlardı Suskun vaziyette Ve kederli bir şekilde Uzaklara umutlabakınan Lakin çaresizlikiçinde Sıkışan yaşlı amcaya Yaklaştım ve içimden Gelen selamı verdim Kendi halinde Bankta yalnız otururken Hal hatır sormak Ve duasını almak Niyet vegayretindeydim Ne kadar mahzundu, Solgun ve yorgun Bir vaziyette bakıyordu Hiç tereddüt etmedi, Sanki bu anıbekliyormuş Gibi içini rahatçadöktü Meğerse neler geçmiş Bir zamanlar fevkalade Varlık sahibiyken Bir tek erkek evladı Dur durak bilmeden Varlığı tüketmiş Anne ve babasını Muhtaç duruma düşürmüş Bir çay içebilecek Haclığı dahi kalmamış, Emekli maaşına Oğlunun ev kirası için Kredi çektiğinden Yarısı kesiliyormuş Evde sabırla Yolunu gözleyen teyze Gözyaşlarıyla biz niye Bu hale düştük diye Her gün sual ediyormuş Yaşlı amca; oğlum Ben bilhassa yanlışyaptım Tek evladım diye Edep ve ahlaktanziyade Şımarmasını sağladım Kendiyaşayamadıklarımı Evladım yaşasın diye Her yaptığına fırsattanıdım Her gün evde ağlayan Yaşlı teyzeni Hiç dikkate almadım Ne söylediyse kestiripattım Meğerse asıl olan Çocuk sahibi olmakdeğil O çocuğu vatan vemilletin Ahlak ve faziletin veinsaniyetin İstifade edebileceğibir can Bir umut ve istikbalolarak Yetiştirmeye gayretetmeliymişim…
Dar... Ve terk edilmiş Suskun sokaklardayım Evler ve duvarları, Yıkık ve viran halleri Ruhuma ne acı veriyor Birkaç kedi Gözüme çarpıyor, Şevksiz ve isteksiz Sessizce bana bakıyor Onun gözlerinden Okumak istiyorum, Mahzun sesinden Duymak istiyorum Bu terk edilmişliği Tavlusun mahallesi Çok eski olmasına rağmen Böyle bir makûs talihi Yaşamak zorunda kalmış Bağ ve bahçelerinin Devasa duvarları Ne kadar muhkem örülmüş, Taş ustalığı hiçesirgenmemiş Ama garip ve kimsesizkalmış İnsanların gelir düzeyi Artıkça yerleşeceğisemtte O nispette farklılaşıyor Ve beton yığınlarınıniçinde yaşamak Modernite adına özdenuzaklaştırıyor...
Ne söylesem Saatlerce seni dinlesem Ruhumun hicran damlalarını Her lahzada şerh edip, solgun kalbini ümitlendirsem Kendi halimde ve miskin köşemde bir işe yaradığımı düşünsem
Şimdi garip Bir mahalledeyim adımlıyorum Kırık dökük cam ve duvarları hüzünle izliyorum Kaybolan ve isimsiz sevdaları sual ediyor, cevap alamıyorum Terk edilmişliği hücrelerime kadar hissedip, hicranı yaşıyorum
Hangi umutlar Durmak bilmeyen heves ve oyunlar Nefs adına atılan nutuklar, kabaran duygular Hamaset ve hilelerle kandırılan insanlar, nasıl mağdurlar Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyor, kim duyar bilmiyorum
O sessiz halinle Bana kız ve bana durma bağır Haksızlığa kulaklarını kapayanlar elbette sağır Hak ve hakikat mihengi yüreğimi şimdi dağlıyor ağır ağır Kalk kabirde yatan, halime alay ederek bakan ruh, beni de çağır
Garip ve yetim Çocuklar gibiyim, titriyor tenim Bilmem ki ben niye bu kadar sahipsiz ve acizim Hangi âlemi temaşa etsem, tek tük rastladığım cana seslensem Yalnızlığın ve mahzunluğun sokaklarında, ömür tüketmekteyim
Bilmem ki Ne vakit duyacaksın sesimi Yıllarca beslediğim, derlediğim umut ve hayallerimi Her geçen gün yüreğime acı zerk eden endişeler ve ümidimi Boyun büktüren, sabırda çürüten, kanaatte eriten şevki saadetimi Hasretin, firkatin, haşyetin, suhulet ve ülfetin yaşandığı arzuhalimi…
Yar… Bilmem ki neler oldu bize Bir ömür yaşadığımız mazi ve değerlere Her zaman tazeliğini koruyan hasret ve firkate Onca zaman gösterdiğimiz hassasiyete, haşyet ve rikkate
Ne oldu, nasıl oldu Arz ve taleplerimiz umutlarımızı soldurdu Ruhumuz ve zihnimiz emellerin girdabında mı boğuldu Artık kalplerimiz terk edilmiş hanlar gibi anlaşılmaz oldu
Hani Dört atanın hakkı birdi Asla biri diğerine tercih edilemeyecek değerdi Asıl olanlar hizmetkâr edildi, misafir olanlar ödüllendirildi
Hayli zaman Sabrettim, seni üzmek istemedim Bizzat senden bu konuda hassasiyet bekledim Annem ve babam için yüzünü asma, homurdanma diyemedim
Şimdi bizzat sen Annen ve baban için şakıyorsun Benim varlığımı unutacak kadar başkalaşıyorsun Sonra yorgun ve bitap şekilde sabırlı davranmamı istiyorsun
Fakat bilmiyorsun Fark etmeden beni uzaklaştırıyorsun Ne bakışlarımdan ve ne de ses tonumdan almıyorsun Bir koşu atı gibi doludizgin heveslerin uğruna bizi yoruyorsun
Annem ve babam Evladım yeter ki sen mutlu ol Biz nasıl olsa birbirimizi idare ederiz diyerek gittiler O an içim parçalandı, çaresizliğim arttı, gönlüm nasıl daraldı
Bir şey diyemedim Bende onlarla gitmek istedim Dua ve himmetlerinden mahrum olmayı sindiremedim Gönlüme küstüm, sessizleştim, seninle hiç ilgilenmek istemedim
Yar... Artık bir lahzada Sessizce çekilmeliyim Hüzzamın En müstesna tınısında Nefes almalıyım Bazen Hicaz’a Meyletsem bile, Kürdîlihicazkârda Bir an kalmalıyım Ara sıra segâh Veya saba Makamlarında Suallerle Bir tur yapmalıyım Suzinak Bir başka güzel, Ferahfeza, Mahur için Rasttan, Feragat etmemeliyim Yumuşak dokunuşlarıyla Nihaventtedinlenmeliyim, Hülyalar ikliminde Düşlerimi derlemeliyim Ruhumun yorgun Ve bitap düştüğüvakitlerde, Ney, Tambur, Kanun, Keman Sazendeleriyle meşketmeliyim...
Sanki... Bir ben kaldım Gecenin Issız sokaklarında Yüreğime Dehşet sunan Ürperten Lahzalarında Ne zaman Patlayacak, Nereye atılacak, Yine kan akacak Umutlar Hala yaşarken, Gözler Uykuya hasretken, Şevk hali terk etmişken Kimi ve kimleri Suçlamalıyım, Hak ve hakikate Savaş açanları her Yanımda bulmaktayım Hamaset ve musibet için Tertip ve düzenleri Şerh ettikçe, insanlığın Alalanmış çehresinigörmekteyim...