Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mezhepsiz âlim olmaz (3 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
• Ve arada, mânası açık ve her türlü söz üstü büyük TARİHİ HADİSE... Akıncı Güç kadrosuna ithaf edilen Büyük Doğu İdeolocyasına ek: İSLAMI YENİLEMEK.
• "İslâm yenilenmez. Anlayışı yenilek gerekir.
• Anlayış mı? Nurun aynadaki aksi... Aynayı yenilemek..
• Güneş yenilenemez. Göz yenilenir.
• İslâm, başı ve sonu olmayan ebedi yeninin ismi... Ona her an biraz daha nüfuz etmektir ki, yenilik...
• "Bir günü bir gününe eş geçen aldanmıştır" hadisesindeki sonsuz hikmettir ki, yeninin ve yeniliğin sırrını getirmiştir.
. Dava işte bu mânada İslâm'ın ve örnek nesli, Resûl eliyle yuğurulan sahabiler..
• Sahabilerin ardından "Tabi"ler bu nesil çizgisini uzatmışsa da onlardan sonra dava içtimai planda zaafa ve büyük ferdi zuhurların çevrelediği mahzun zümrelerden öteye geçilememiştir. Bu tecellide, muhafazası en zor iş olan aşkı kaybetmenin ve kaba yapayalnız dış planda kalmanın neticesi olarak ilâhi hiktem aşikâr...
• Emevi ve Abbasi devrelerini takip ederek Türk'ün eline geçen İslâmî devlet livası, 600 küsur yıllık gerçek devlet hayatının ancak 250 senesinde böyle bir nesle yataklık etmiş, ondan sonra 300 yıl korkunç bir aşk ve üstün anlayıştan yoksunluk çığrına girmiş, 100 küsur senedir de, aynı ham yobaz ve kaba softa idrakinin tersine dönük şekliyle bütün cehdini İslâm'a karşı çıkmakta bulmuştur.
• O gün bugündür ki, nesillere kahraman diye tanıtılanlar, İslâm'dan tiksinmenin fikrî ve fiilî icracıları olmuştur.
• İslâmı, zatından zerre feda etmeden olanca saffet ve asliyetiyle kucaklayabilecek ve nefislerinde yenileyecek nesillerin böylece köküne kibrit suyu dökülmeye başlanınca din ihtiyacından büsbütün kurtulamayan muvâzaacı mizaçlar her tarafta işi reformculuğa dökmüş; ve olduğu gibi bir İslâm'a kapı açmaya bakılmıştır.
• Reformcu, İslâm'ı şu veya bu görüş ve mezhep lokomotifine bağlamak, onu zatına ve aslına göre değil, kendi şahsî nefsine ve idrakine iliştirmeye kalkmak, böylece çürük gördüğü bir binayı kendince payandalamaya yeltenmek bakımından, İslâm'a cepheden zıt olanlardan daha tehlikelidir; ve İslâm'ı kalb ve göz yenilenmesi yoluyla koruyacak olan nesil, cemiyet dairesi içinde kendisine üç düşman tanıyacaktır; Aşksız ham yobaz, duygusuz kâfir, nasipsiz reformcu... Yani ruhu, kör nefsinde kabuklaştıran, büsbütün inkâr eden ve ikisi arasında arabuluculuğuna kalkışan...
• İslâm, 500 yıl kılıcını elinde tutan Türkiye'de bozuldu ve her yerde altüst oldu. Bu, ancak Türkiye'de düzelirse her yerde sağlığa kavuşabileceğine ait İlâhî bir ihtar...
• İslâmı yenileyecek olan nesil, bu, ruh ve madde felâketleri Türkiye'sinde son ve som, hepçi ve bütüncü tepki halinde zuhur etmekle mükellef...
• Bunca zevalin ardından ancak kemal çığırı açılabilir.
• Dört büyük halifenin sırayla şiarları olan merhamet, celadet, edeb ve akılda tam ikmalli ve teçhizatlı olarak, 15. İslâm Asrının eşiğinde, İslâmı yenileme davasını çözümlemeye güçlü nesilden, ana rahmini tekmeleyici sesler duyuluyor. Aya gitmek hüner değil, bu sesleri güneşten duyulacak derecede fikirde ve aksiyonda yükseltmek marifet.." (6)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
• Evet...
Biz (dar anlamda biz değil, nesil olarak biz) bu görevin altında dava adına duyduğumuz sancı ve huzursuzluk derecesinde, bu huzursuzluğun şiddeti derecesinde huzur duyabiliriz... Huzurumuz, duyduğumuz huzursuzluk ve sancımızca...
Her an, her nefes alışta ihtilâl-inkılâbın rüyasını görecek, hayatını buna göre ayarlayacak, hiçbir zaman hiçbir tehlikeden yılmayacak, son nefesine kadar dönmeyecek, kafa ve ruh disiplini içinde gerçekleştirmenin mâna ve madde şartlarına ermeye çalışacak... Evet planlı ve sistemli bir taarruzu gerçekleştirecek şekilde kadrolaşacak bir nesil olma görevi...
• Açıkça söyleyelim ki; bu liyâkate ermenin ilk şartı ruh ve kafaca batağa yayılmış manda rehâvetinden kurtulmak ve bu işin nasıl olacağı hakkında düşünür görünme maskaralığından çıkarak düşünmedir. En azından (nefsini zora sokamayanlara sözümüz yok) ihtilâl-inkılâb hakkında devşirileni anlayacak duruma gelmenin çaresine bakmak...
• Bu nesil (yani biz) kendi apışmış haline vücut verici sebepleri gerçekleştirenlerden (ister içimizde ister dışımızda olsunlar) davacı olmadıkça, bu ruha ermedikçe, kendini dava adamı olam liyâkatinden uzak ve toprakta kıvranan solucan bilsin...
• Bu eser, başta da söylediğimiz gibi Büyük Doğu davasının aksiyon cephesini örgüleştirme yolunda ilk ve tek... yapılması gerekene nispetle de önsöz... Muhteviyatı, kitaplık çapta düşünülen meselelerin olayların içinde dinamik plânda ve AKINCI GÜÇ dergisinde kısım kısım işlenmesiyle meydana geldi. Ve okunurken görüleceği üzere, davayı cehaletle öne sürüp çirkinleştiren ve çökertenler damgalandı; teşhir edildi. En azından bu işin tekerlemelerle olmayacağı gösterildi; mânasız orta malı lâfların, esasta ne mânaya geldiği açıklandı. (Eğer yanlıştan dönenler olursa, "suçtan dönenlere altından köprüler inşa etmeli" anlayışının gereği olarak bağrağımızı açarız. İşaretlediğimiz yanlışlıklar da, üzerinde "girilmez" yazılı levha olarak kalır.)
• Son olarak...
Bizim hazırladığımız ve istediğimiz "durum" gerçekleşti: Herkesin kendine İslâm adına İslâm dışı çarpık dengeler kurduğu, hareket adına altı çizilecek tek cümlecik edemez ve buna rağmen düşünce adamı, sanatçı, politikacı ve daha bilmem neci havalarda vakit geçirdiği sırada... evet tam bu sırada Gölge'nin birinci ve ikinci (özellikle birinci) dönemindeki gibi bir darbede sahte dengeler bozuldu: Sanattan düşünceye kadar, eski halleriyle şimdiyi karşılaştırabilirisiniz... Böylece karşılıklı eleştiri dönemi de açıldı; şimdilik tepkiler maskaralık ve komiklik seviyesini aşmasa da...
Burada bir noktayı daha açıklamakta yarar var: Çıkışımızda yaşı 40 civarındaki ve üstündeki sanatçı (!), fikir adamı(!) vs. tiplerin isim zikredilmeden bir genelleme içinde de olsa eleştirilişi (yakınlarımızca bile) merhamet uyandırdı. Haksızlığımız açısından değil de, acıma duygusundan doğan sitemle karşılaştık. Ancak olup olacağı bu kadar diyeceğimiz tiplerin kendilerini gösterme merakı yüzünden de bu görevin yerine getirilişi daha fazla ertelenemezdi. Ve gösterdikleri bayağı tepkiler, onlar hakkındaki "kapasitesiz, pörsük ve keleş" hükmümüzü pekiştirdi. Yine de kıskançlıktan ne halt ettiğini bilmez kadınsı tutumlarını bırakmaların ve "oluş yonu"na girerek bizi yanıltmalarını dileriz.
S. Mirzabeyoğlu
www.ibdayayinlari.com
 

mübin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Şub 2008
Mesajlar
219
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
Sevgili Erzurumlu kardeşim bilgisayarımızı kırdığımızdan dolayı erken cevap yazamadım özür dilerim Ben abdest alma konusunda hemen maide süresi 6. ayete bakarım ve abdestim bozuldumu bozulmadımı diye düşünmem tekrar alırım ama eğer bir vakitten diğer vakte kadar ibadet ile geçirmiş isem o zaman abdest tekrarı yapmam
resulullahın söylediği benim ümmetimin alimlerimin ihtilafında hayır vardır sözünü biliyorum ama alimleri dörde düşürdüğünü hiç duymadım
Peygamberimizin her sözü bir hadistir zaten sayısı bilinmez biliyorum diyen yalan söylüyordur(hadis kelimesinin sözlükteki anlamında kullanırsak)
Fıkıh kurallarına uyuyoruz zaten ama hepsini süzgeçten geçiriyoruz bana haram olmayana haram diyen bir fıkıh kitabını ben fıkıh kitabı olarak kabul etmem kendime imam olarak kabedeki imamı örnek alıyorum ama mezhebini mezhep edinmiyorum
Veli kelimesinide Allah'ın ismine göre tekrar yazarsan doğru yazmış olursun sevgili kardeşim neden Allah kuluna Veli olamasın zaten bir ismi Veli değilmi
A’râf Sûresi 196
Çünkü benim velim, Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren Allah’dır. O, bütün salihlere velilik eder.

Nikah için gereken şahitlik bence bulunduğun ülkenin yasalarında nasılsa onu uyulmasıdır yeterki resmi evlilik cüzdanın olsun
Allah yardımcın olsun
 

mübin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Şub 2008
Mesajlar
219
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
Sevgili yusuf kardeşim saçmalamışsın dediğin sorum konu başlığından çok uzak değil eğer bu soru bize bırakın kabri ahirette bile sorulmayacaksa neyin tartışmasını yapıyoruz
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Sevgili yusuf kardeşim saçmalamışsın dediğin sorum konu başlığından çok uzak değil eğer bu soru bize bırakın kabri ahirette bile sorulmayacaksa neyin tartışmasını yapıyoruz

Başka bir konuda bunu yazmıştım tekrardan buraya alıntı yaptım umarım tatmin olursun
Selametle kal

Mesheplere tabi olmak konusu herkes tarafından malesef kurcalanmaktadır.Burda maksat doğruya uymaktır.Nasılki okula gittiğinizde mezun olana kadar hocaların dediğinde çıkılmıyorsa ki bu bir yöntemdir bilmeden öğrenmeden bilğiçlik taslamak kimseye yakışmaz.Öğretmen ne anlattı ise kabullenilir.Tabiri caizse Ku'an bizim kıtabımız Peygamberimizde bizim profösürümüzdür.meshep imamları, alimlerde dr. öğ. ler olarak kabul edilirse biz mezun olmak için bunları dinlememiz ve bunlara uymamamız bizim diplomamaıza etkisinin ne olabeceğini net anlarsınız.
Birde, okula gidip kitaplar var hocaya gerek yok ben bunu okuyarak mezun olur diploma notumda 5 olur derseniz kendinizi kandırmış olursunuz.

Mesheplerle tabiki hesaba çekilmeyeceğiz biz sınavlarda hocaladanmı hesaba çekiliyoruz hayır neyden peki bize öğretilenlerden onlarda bizim öğretmenllerimizdir onlar bizlere öğrettiğinden hesaba çekiliriz.Onlar hakikatlerden başkasını bize söylemediler.Kur'an ve sünnet ışığında bizim ahiret saadetimizi kurtarmak için anlaşılmayan hükümleri ortaya koymuşlardır.Allah onlardan razı olsun
sevgili kardeşim kafanı bunlarla meşgul edip şeytanın vesveselerine kapılma yeminle bunlar şeytanın vesveseleridir.Uyduğun meshebinle amel et zaruret halinde zaten diğer meshepler taklit edilebilir.Fakat zaruret nedir bunuda ayrı bir derstir.
Sözün özü alimlere güvendedir.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Başka bir konuda bunu yazmıştım tekrardan buraya alıntı yaptım umarım tatmin olursun
Selametle kal

Mesheplere tabi olmak konusu herkes tarafından malesef kurcalanmaktadır.Burda maksat doğruya uymaktır.Nasılki okula gittiğinizde mezun olana kadar hocaların dediğinde çıkılmıyorsa ki bu bir yöntemdir bilmeden öğrenmeden bilğiçlik taslamak kimseye yakışmaz.Öğretmen ne anlattı ise kabullenilir.Tabiri caizse Ku'an bizim kıtabımız Peygamberimizde bizim profösürümüzdür.meshep imamları, alimlerde dr. öğ. ler olarak kabul edilirse biz mezun olmak için bunları dinlememiz ve bunlara uymamamız bizim diplomamaıza etkisinin ne olabeceğini net anlarsınız.
Birde, okula gidip kitaplar var hocaya gerek yok ben bunu okuyarak mezun olur diploma notumda 5 olur derseniz kendinizi kandırmış olursunuz.

Mesheplerle tabiki hesaba çekilmeyeceğiz biz sınavlarda hocaladanmı hesaba çekiliyoruz hayır neyden peki bize öğretilenlerden onlarda bizim öğretmenllerimizdir onlar bizlere öğrettiğinden hesaba çekiliriz.Onlar hakikatlerden başkasını bize söylemediler.Kur'an ve sünnet ışığında bizim ahiret saadetimizi kurtarmak için anlaşılmayan hükümleri ortaya koymuşlardır.Allah onlardan razı olsun
sevgili kardeşim kafanı bunlarla meşgul edip şeytanın vesveselerine kapılma yeminle bunlar şeytanın vesveseleridir.Uyduğun meshebinle amel et zaruret halinde zaten diğer meshepler taklit edilebilir.Fakat zaruret nedir bunuda ayrı bir derstir.
Sözün özü alimlere güvendedir.

Allahcc razı olsun...
 

grdMstf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Başka bir konuda bunu yazmıştım tekrardan buraya alıntı yaptım umarım tatmin olursun
Selametle kal

Mesheplere tabi olmak konusu herkes tarafından malesef kurcalanmaktadır.Burda maksat doğruya uymaktır.Nasılki okula gittiğinizde mezun olana kadar hocaların dediğinde çıkılmıyorsa ki bu bir yöntemdir bilmeden öğrenmeden bilğiçlik taslamak kimseye yakışmaz.Öğretmen ne anlattı ise kabullenilir.Tabiri caizse Ku'an bizim kıtabımız Peygamberimizde bizim profösürümüzdür.meshep imamları, alimlerde dr. öğ. ler olarak kabul edilirse biz mezun olmak için bunları dinlememiz ve bunlara uymamamız bizim diplomamaıza etkisinin ne olabeceğini net anlarsınız.
Birde, okula gidip kitaplar var hocaya gerek yok ben bunu okuyarak mezun olur diploma notumda 5 olur derseniz kendinizi kandırmış olursunuz.

Mesheplerle tabiki hesaba çekilmeyeceğiz biz sınavlarda hocaladanmı hesaba çekiliyoruz hayır neyden peki bize öğretilenlerden onlarda bizim öğretmenllerimizdir onlar bizlere öğrettiğinden hesaba çekiliriz.Onlar hakikatlerden başkasını bize söylemediler.Kur'an ve sünnet ışığında bizim ahiret saadetimizi kurtarmak için anlaşılmayan hükümleri ortaya koymuşlardır.Allah onlardan razı olsun
sevgili kardeşim kafanı bunlarla meşgul edip şeytanın vesveselerine kapılma yeminle bunlar şeytanın vesveseleridir.Uyduğun meshebinle amel et zaruret halinde zaten diğer meshepler taklit edilebilir.Fakat zaruret nedir bunuda ayrı bir derstir.
Sözün özü alimlere güvendedir.

Örneğinize bakacak olursak.Mezhep imamları öğretmen oluyor.Bende size bir örnekle sorumu yönelteyim.

Her öğretmen suyun 100 derecede kaynadığını söyler fakat Her mezhep imamı vitir namazının vacip olduğunu veya sünnet olduğunu söylemez.Buna nasıl bir açıklama getireceksiniz.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Örneğinize bakacak olursak.Mezhep imamları öğretmen oluyor.Bende size bir örnekle sorumu yönelteyim.

Her öğretmen suyun 100 derecede kaynadığını söyler fakat Her mezhep imamı vitir namazının vacip olduğunu veya sünnet olduğunu söylemez.Buna nasıl bir açıklama getireceksiniz.

İzah etmeye çalışalım inşaallah...
İmamlarında aralarındaki bu farklılıklar şundandır.
Suyun kaynama derecesinde değil suyun nasıl kaynaması gerektiğinde farklılıklar vardır mesela biri derki ocakta kaynasın biri derki közde kaynasın biri derki sobanın üstünde kaynasın vs. burda istenilen suyun kaynamasıdır.Bunda ihtilaf yoktur.Usul farklılıkları vardır işte bazı sapık fikirlilerde derlerki hayır efendim su 100 derecede kaynamaz 50 derecede kaynar kimi derki hayır efendim su kaynamaz vs.Bunlar yanlış yola girenlerdir.
İşte bu yüzdendirki bu farklılıklara göre meshep imamları hüküm koymuşlardır.
Bu hükümleri koyarkende Kur'an sünnet icma ve kıyas yollarını benimsemişlerdir.Yani közde ateşte sobada her neyse.Çünkü peygamber efendimiz farklı farklı usullerle uygulamalar yaptığından farklı görüşler çıkmıştır.
Bir başka ifade ile,
İslamın ölçüleri vardır mesela islamı 50 birim olarak sayalım alt birim olarak 40 diyelim üst birim olarakta 60 diyelim bu iki birim arasında yükselmek veya alçalmaz caiz olur ama bu birimlerin dışarısına çıkılırsa o zaman caiz olmaz işte meshep imamları bu birimler arasında farklılıkların sebebi farklı birimleri göstermişler takva derecesinde bu birimlerde oynama yapmışlardır ama bunun dışına çıkanlarında yanlış yol tuttuğunu söyleriz.

O nedenle bu bir yoldur sıradalmustakim yoludur.Bu yolda bizlere rehberlik eden bu imamlara uyalım.

Allah'u teala imamlarımıza gani gani rahmet etsin bizi kur'an sünnet yolundan ayırmasın herzaman hakkı konuşan savunan insanlardan eylesin İnşaAllah
Selametle kalın
 

grdMstf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
İzah etmeye çalışalım inşaallah...
İmamlarında aralarındaki bu farklılıklar şundandır.
Suyun kaynama derecesinde değil suyun nasıl kaynaması gerektiğinde farklılıklar vardır mesela biri derki ocakta kaynasın biri derki közde kaynasın biri derki sobanın üstünde kaynasın vs. burda istenilen suyun kaynamasıdır.Bunda ihtilaf yoktur.Usul farklılıkları vardır işte bazı sapık fikirlilerde derlerki hayır efendim su 100 derecede kaynamaz 50 derecede kaynar kimi derki hayır efendim su kaynamaz vs.Bunlar yanlış yola girenlerdir.
İşte bu yüzdendirki bu farklılıklara göre meshep imamları hüküm koymuşlardır.
Bu hükümleri koyarkende Kur'an sünnet icma ve kıyas yollarını benimsemişlerdir.Yani közde ateşte sobada her neyse.Çünkü peygamber efendimiz farklı farklı usullerle uygulamalar yaptığından farklı görüşler çıkmıştır.
Bir başka ifade ile,
İslamın ölçüleri vardır mesela islamı 50 birim olarak sayalım alt birim olarak 40 diyelim üst birim olarakta 60 diyelim bu iki birim arasında yükselmek veya alçalmaz caiz olur ama bu birimlerin dışarısına çıkılırsa o zaman caiz olmaz işte meshep imamları bu birimler arasında farklılıkların sebebi farklı birimleri göstermişler takva derecesinde bu birimlerde oynama yapmışlardır ama bunun dışına çıkanlarında yanlış yol tuttuğunu söyleriz.

O nedenle bu bir yoldur sıradalmustakim yoludur.Bu yolda bizlere rehberlik eden bu imamlara uyalım.

Allah'u teala imamlarımıza gani gani rahmet etsin bizi kur'an sünnet yolundan ayırmasın herzaman hakkı konuşan savunan insanlardan eylesin İnşaAllah
Selametle kalın

Hayvan etlerinin yenmesi konusunda mezhepler farklı farklı kesin hüküm koymaktadırlar.Ama peygamber efendimizin zamanın böyle değildi olamazdı zaten.Nasıl olduda boyle haram, helal konusunda farklı düşüncede mezhepler cıkıyor ?

Mesela şu örneğide vereyim.Hadislerde evli birinin yaptığı zinanın cezası taşlanarak öldürülmek.Hadisler peygamber efendimizin emriyle taşlanarak öldürme olayının olduğunu iddia ediyor.Ama hepimizin bildiği gibi Kuran konularda detaya inmiştir.Mesela hacda insanların ne yapacağını ve çeşitli durumlarda ne yapması gerektiğini bile söylemiştir.Hükmüde sadece allah verebilir.
Hadislerde olan taşlanarak öldürme cezası kuranda yoktur sadece değnek cezası vardır.Kuran okadar konuda detaya girdide bu konudamı girmedi?Hadi detaya girmedi dersek kuran yetersizdir demiş olmaz mıyız?veya kuranla peygamber efendimizin sözü çelişiyor diye peygamber efendimize iftira atmış olmaz mıyız ?


İlim sahibi insanların ayet yorumlamada insanlara yararlı olacağını düşünüyorum fakat bir çok konuda dine ilaveler yapıldığındanda şüphelenmekteyim.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Hayvan etlerinin yenmesi konusunda mezhepler farklı farklı kesin hüküm koymaktadırlar.Ama peygamber efendimizin zamanın böyle değildi olamazdı zaten.Nasıl olduda boyle haram, helal konusunda farklı düşüncede mezhepler cıkıyor ?

Mesela şu örneğide vereyim.Hadislerde evli birinin yaptığı zinanın cezası taşlanarak öldürülmek.Hadisler peygamber efendimizin emriyle taşlanarak öldürme olayının olduğunu iddia ediyor.Ama hepimizin bildiği gibi Kuran konularda detaya inmiştir.Mesela hacda insanların ne yapacağını ve çeşitli durumlarda ne yapması gerektiğini bile söylemiştir.Hükmüde sadece allah verebilir.
Hadislerde olan taşlanarak öldürme cezası kuranda yoktur sadece değnek cezası vardır.Kuran okadar konuda detaya girdide bu konudamı girmedi?Hadi detaya girmedi dersek kuran yetersizdir demiş olmaz mıyız?veya kuranla peygamber efendimizin sözü çelişiyor diye peygamber efendimize iftira atmış olmaz mıyız ?


İlim sahibi insanların ayet yorumlamada insanlara yararlı olacağını düşünüyorum fakat bir çok konuda dine ilaveler yapıldığındanda şüphelenmekteyim.

1.Soru.Peygamberimizin farklı uygulamaları veya yapmayıp onayladığı olaylardan bu anlaşılmaktadır.


2.Soru.Kur'anda haram hayvan kılınan domuz ve leştir başka varsa yazarmısın.Eğer yoksa bunun dışındakiler helal mi?
Peki dinin direği namazın, kurandaki ayrıntıları bana yazarmısınız.
Veya haccın ayrıntılarını yazarmısın.Peygamberimizin yaptığı haccı gibi kur'anda açıkça yazıyor mu?

3.Soru.''Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda o ikisine acımayın. Onların ceza görmesine, inananlardan bir topluluk da şahit olsun.”Nur suresi 2 ayet

Tefsiri ne gelince bakın nasıl anlamışlar.
Zina suçunu işleyen erkek ve kadından her birerine yüz değnek vurun. Eğer Allah’a ve âhiret gününe iman ediyorsanız, Allah’ın dinini uygulama konusunda, onlara Allah’ın istediği şekilde ceza verme konusunda sakın merhametiniz tutmasın. Sakın onlara acımanız tutmasın. Allah nasıl istiyorsa öylece yapın ve onlara uygulayacağınız cezaya Müslümanlardan bir grup ta şahit olsun. Allah’tan bir ceza ve ümmet için de ibret olması açısından, caydırıcılık özelliği taşımasından ötürü bu cezanın mü’minlerden bir topluluğun önünde ve aleni icra edilmesi gerekmektedir.

Bu cezayı infaz edenin de merhamete kapılmadan, acıma hislerine kapılmadan icra etmesi Rabbimizin emridir. Hattâ kendisine celde vurulacak suçlunun kalın bir elbise giyerek değneğin acısından kurtulmasına izin verilmemelidir. Parmak kalınlığında budaksız bir sopayla hep vücudunun aynı yerlerine vurmamak ve de özellikle yüzüne, başına vurmamak kaydı şartıyla muhtelif yerlerine vurarak icra edilmelidir.

Nisâ sûresindeki “...Allah onlara bir yol açıncaya kadar onları evlerinizde hapsedin...” ifadesi böylece açıklığa kavuşmuş oluyordu. Evet işte bu konuda Rabbimiz onlar hakkında böylece bir yol açmış, bir ceza belirlemiş oluyordu. Âyet-i kerîmede gündeme getirilen bu cezanın erkek, ya da kadın, evli olmayan, üzerinden herhangi bir ni-kâh da geçmemiş olan kimseler hakkında olduğu Rasûlullah efendimizin sünnetiyle belirlenmiştir. Evet bu ceza evli olmayan erkek ve kadınlar içindir. Evli olan erkek ve kadınlar hakkında da Rasûlullah efendimizin uygulamasında taşlanarak recm edilmeleri yasası belirlenmiş oldu.

Hz. Ömer efendimiz diyor ki Rasûlullah efendimiz recm etti, Ebu Bekir’de recm etti, Ben de recm ettim. Evli oldukları halde zina eden erkek ve kadının cezasını böylece verdim. Eğer Allah’ın kitabına bir ilavede bulunmayı kerih görmeseydim ben bunu Mushaf’a yazardım. Çünkü öyle bir zaman gelecek ki bu emri Allah’ın kitabında bulamadıkları için insanlar reddedecekler, inkâr edecekler. Recm kitap-ta yoktur diyecekler. Kitapta olmayan bir şeye inanmayız diyecekler. Tirmizî’nin rivâyetinde İmam Mâlik der ki:

“Erkeklerden ve kadınlardan evli olanlar zina fiilini irtikap ettikleri zaman, bu durumları ya dört şahitle, ya da bizzat bu fiili işleyenlerin itiraflarıyla sabit olduğu zaman onlara recm cezasını uygulamak Allah’ın kitabında bir haktır.”

Yine Buharî Müslim ve Ebu Dâvût’ta Ubade Bin Essamid der ki: Rasûlullah şöyle buyurdu:

“Benden alın! Allah onlar için bir yol açmıştır. Bekâr bekâr ile zina ettiği zaman o ikisine yüz değnek vurun ve bir yıl onları sürgün edin. Evli evliyle zina ettiği zaman da yüz değnek ve recm cezasına çarptırılır.”

Buhârî, Müslim ve Tirmizî’nin rivâyet ettikleri başka bir hadislerinde Allah’ın Resûlü şöyle buyurur:

Abdullah İbni Mesud (r.a) dan. Demiştir ki Rasû-lullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şu üç sebepten biri olmadıkça hiç bir Müslümanın kanı helâl olmaz: Başından ni-kâh geçmiş zâni (zinâkâr), katl-i nefis eden mü'min, üçüncüsü de dinini terk eden ve cemaatten ayrılan kişi”
[Buhârî, Kitabud Diyat 8/38)
(Müslim, Kitabul Kasame 3/1303)
(Tirmizî, Kitabud Diyat 4/19)

Evet bu hadislerinde Allah’ın Resûlü İslâm toplumunda öldürme yollarını, öldürme sebeplerini, nasıl ve kimlerin öldürüleceğini anlatır. İslâm toplumunda ölümü hak edenler anlatılırken tabiidir ki öldürülmeleri yasak olanlar da anlatılmış oluyor. Demek ki evli olduğu halde zina eden mü’min erkek ve kadınlar öldürülecektir. Evli erkek ve kadınların recm edileceği konusunda Müslümanlar arasında Haricilerin dışında ittifak vardır. Yâni bu recm konusu Rasulullah’ın hayatında hem kavli hem de fiili olarak varit olmuştur. Ama bizim için Kitap temeldir, sünnete itibar edilmez dendi mi elbette recm reddedilmek zorunda kalınacaktır. Recm konusunda Rasûlullah’ın kavli sünneti az evvel zikrettiğim hadislerdir. Bunun dışında bu konuda daha pek çok hadis vardır.

Fiili sünnete gelince Allah’ın Resûlünün Maiz ve Gamidli ka-dını ve bunlardan başka zina eden bir Yahudi çiftinin recm edilmelerini emrettiği bizzat Rasûlullah efendimizden nakil edilen rivâyetlerdir.

Elimizdeki en muteber hadis kaynaklarından öğreniyoruz ki Rasûlullah efendimizin hayatında en az dört recm cezası uygulaması vardır. Müslim’in rivâyetinde bir gün Maiz isminde bir kişi Rasûlullah efendimize gelerek: Ya Resullah beni temizle! der, Rasûlullah efendimiz: Yazık sana! Çık git tevbe et! Allah’a istiğfarda bulun! der. Maiz geri gelip tekrar itirafta bulunur. Rasûlullah efendimiz aynı ifadelerle onu üç defa daha geri gönderir. Dördüncü gelişinde: Seni hangi günâhtan temizlememi istiyorsun? buyurur. Maiz zinadan cevabını verir. Allah’ın Resûlü bu adamda akıl hastalığı filan var mıdır? diye etrafından soruşturur. Böyle bir rahatsızlığının olmadığı söylenir. Peki içki içmiş, sarhoş olabilir mi? diye sorar. Etrafındakiler kontrol edip hayır böyle bir durumu da yok derler. Bunun üzerine Allah’ın Resûlü: Sen gerçekten zina ettin mi? Şöyle şöyle oldu mu? diye sorar. O da evet cevabını verince Maiz Rasûlullah’ın emriyle recm edilmiştir.
(Müslim; Hudut,22)

Yine Müslim ve İbni Mâce’nin rivâyetlerinde Gamidli bir kadın gelip: Ey Allah’ın Resûlü beni temizle! der. Allah’ın Resûlü ona da aynen Maiz’e dediğini der ve dışarı çıkarır. Kadının hamile olduğu anlaşılınca doğumuna kadar beklenir, doğumundan sonra çocuk sütten kesilince Ensâr’dan bir kadın çocuğun bakımı üzerine alır ve kadın recm edilir.
(Müslim; Hudut 22) İbni Mâce; Diyat 36)

Yine Buhârî ve Müslim’in birlikte rivâyetlerinde zina eden bir kadının kocasıyla zina eden işçinin babası Rasûlullah efendimize gelerek, ey Allah’ın Resûlü bunların arasında Allah’ın kitabıyla hüküm ver derler. İşçinin babası şöyle der: Ya Rasulallah benim oğlum bu adamın yanında işçi iken bu adamın karısıyla zina etmiştir. Oğlum için recm cezası gerektiğini söylediler. Fakat ben adına yüz koyun ile bir câriye fidye verdim. Daha sonra oğlum bekâr olduğu için ona yüz değnek ve bir yıl sürgün, kadının da recm edilmesi gerektiğini öğrendim der. Bunu dinleyen Allah’ın Resûlü şöyle buyurur:

“Allah’a yemin ederim ki aranızda Allah’ın kitabıyla hüküm vereceğim. Câriye ve koyunlar geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün cezası verilecek. Ve ey Üneys sen de bu adamın karısına git. Şâyet o kadın zina yaptığını itiraf ederse ona recm cezasını uygula”

Bunun üzerine o kadına recm cezası uygulanmıştır.
(Buhârî; Hudut 38) (Müslim; Hudut 25)

Yine Müslim’in rivâyetine göre evli bir Yahudi erkekle kadının zinasının hükmü sorulmuş, Rasûlullah efendimiz de bu konudaki Tevrat’ın hükmünü sormuş, Yahudiler Tevrat’ın hükmünü gizlemeye çalışsalar da Tevrat’ta da aynı hüküm bulunduğundan o kadın ve erkek recm edilmişlerdir.
(Müslim; Hudût 26)

Yine Ebu Hureyre efendimizin Rasûlullah efendimiz huzurunda dört defa zina ettiğini itiraf eden bir kimseyi namazgahta recm ettik ve onu recm edenler arasında ben de vardım. Taşlar atılmaya başlanınca adam kaçtı ve biz ona Harre’de ulaştık ve recm ettik; hadisi müttefekun aleyh bir hadistir. Herhalde bu da az evvel dediğimiz Maiz’in recm edilme hadisesidir.

Yine İbni Ömer efendimizden Müslim ve Darekutni’nin rivâyet ettiği bir hadislerinde anlatıldığına göre Yahudilerden zina etmiş bir erkekle bir kadın getirildi. Allah’ın Resûlü buyurdu ki:

“Bunlar hakkında sizin kitabınızda neler görüyorsunuz?”

Dediler ki:

“Onların yüzlerini karartır ve rezil ederiz”

Allah’ın Resûlü:

“Yalan söylediniz! Sizin kitabınızda onlar recm edilir, Tevrat’ı getirin de eğer doğru söylüyorsanız size o kısmı okuyayım”

Buyurunca, onlar Tevrat’ı getirdiler, bir okuyucu o âyeti gizlemeye çalıştı da kendisine elini o âyetin üzerinden kaldır denildi. O da elini kaldırınca baktılar ki zina edenin recm edileceğine dair âyet oradadır. Bunun üzerine Yahudiler dediler ki: Ey Muhammed! Evet bu hüküm vardır Tevrat’ta ama biz onu kaldırdık dediler. Bunun üzerine Allah’ın Resûlü onların recm edilmelerini emretti. İbni Ömer der ki: Vallahi ben onların kendilerine atılan taşlardan kendilerini nasıl korumaya çalıştıklarını bizzat görenlerdenim der.

İşte bu hadisler ayetin uygulamalarıdır.peygamberimizide ayeti farklı uyguladığını söyleyemeyiz.

İçinizdeki şüphelerde vesveseden başka değildir.
selametle kalın
 

grdMstf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
1.Soru.Peygamberimizin farklı uygulamaları veya yapmayıp onayladığı olaylardan bu anlaşılmaktadır.


2.Soru.Kur'anda haram hayvan kılınan domuz ve leştir başka varsa yazarmısın.Eğer yoksa bunun dışındakiler helal mi?
Peki dinin direği namazın, kurandaki ayrıntıları bana yazarmısınız.
Veya haccın ayrıntılarını yazarmısın.Peygamberimizin yaptığı haccı gibi kur'anda açıkça yazıyor mu?

3.Soru.''Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda o ikisine acımayın. Onların ceza görmesine, inananlardan bir topluluk da şahit olsun.”Nur suresi 2 ayet

Tefsiri ne gelince bakın nasıl anlamışlar.
Zina suçunu işleyen erkek ve kadından her birerine yüz değnek vurun. Eğer Allah’a ve âhiret gününe iman ediyorsanız, Allah’ın dinini uygulama konusunda, onlara Allah’ın istediği şekilde ceza verme konusunda sakın merhametiniz tutmasın. Sakın onlara acımanız tutmasın. Allah nasıl istiyorsa öylece yapın ve onlara uygulayacağınız cezaya Müslümanlardan bir grup ta şahit olsun. Allah’tan bir ceza ve ümmet için de ibret olması açısından, caydırıcılık özelliği taşımasından ötürü bu cezanın mü’minlerden bir topluluğun önünde ve aleni icra edilmesi gerekmektedir.

Bu cezayı infaz edenin de merhamete kapılmadan, acıma hislerine kapılmadan icra etmesi Rabbimizin emridir. Hattâ kendisine celde vurulacak suçlunun kalın bir elbise giyerek değneğin acısından kurtulmasına izin verilmemelidir. Parmak kalınlığında budaksız bir sopayla hep vücudunun aynı yerlerine vurmamak ve de özellikle yüzüne, başına vurmamak kaydı şartıyla muhtelif yerlerine vurarak icra edilmelidir.

Nisâ sûresindeki “...Allah onlara bir yol açıncaya kadar onları evlerinizde hapsedin...” ifadesi böylece açıklığa kavuşmuş oluyordu. Evet işte bu konuda Rabbimiz onlar hakkında böylece bir yol açmış, bir ceza belirlemiş oluyordu. Âyet-i kerîmede gündeme getirilen bu cezanın erkek, ya da kadın, evli olmayan, üzerinden herhangi bir ni-kâh da geçmemiş olan kimseler hakkında olduğu Rasûlullah efendimizin sünnetiyle belirlenmiştir. Evet bu ceza evli olmayan erkek ve kadınlar içindir. Evli olan erkek ve kadınlar hakkında da Rasûlullah efendimizin uygulamasında taşlanarak recm edilmeleri yasası belirlenmiş oldu.

Hz. Ömer efendimiz diyor ki Rasûlullah efendimiz recm etti, Ebu Bekir’de recm etti, Ben de recm ettim. Evli oldukları halde zina eden erkek ve kadının cezasını böylece verdim. Eğer Allah’ın kitabına bir ilavede bulunmayı kerih görmeseydim ben bunu Mushaf’a yazardım. Çünkü öyle bir zaman gelecek ki bu emri Allah’ın kitabında bulamadıkları için insanlar reddedecekler, inkâr edecekler. Recm kitap-ta yoktur diyecekler. Kitapta olmayan bir şeye inanmayız diyecekler. Tirmizî’nin rivâyetinde İmam Mâlik der ki:

“Erkeklerden ve kadınlardan evli olanlar zina fiilini irtikap ettikleri zaman, bu durumları ya dört şahitle, ya da bizzat bu fiili işleyenlerin itiraflarıyla sabit olduğu zaman onlara recm cezasını uygulamak Allah’ın kitabında bir haktır.”

Yine Buharî Müslim ve Ebu Dâvût’ta Ubade Bin Essamid der ki: Rasûlullah şöyle buyurdu:

“Benden alın! Allah onlar için bir yol açmıştır. Bekâr bekâr ile zina ettiği zaman o ikisine yüz değnek vurun ve bir yıl onları sürgün edin. Evli evliyle zina ettiği zaman da yüz değnek ve recm cezasına çarptırılır.”

Buhârî, Müslim ve Tirmizî’nin rivâyet ettikleri başka bir hadislerinde Allah’ın Resûlü şöyle buyurur:

Abdullah İbni Mesud (r.a) dan. Demiştir ki Rasû-lullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şu üç sebepten biri olmadıkça hiç bir Müslümanın kanı helâl olmaz: Başından ni-kâh geçmiş zâni (zinâkâr), katl-i nefis eden mü'min, üçüncüsü de dinini terk eden ve cemaatten ayrılan kişi”
[Buhârî, Kitabud Diyat 8/38)
(Müslim, Kitabul Kasame 3/1303)
(Tirmizî, Kitabud Diyat 4/19)

Evet bu hadislerinde Allah’ın Resûlü İslâm toplumunda öldürme yollarını, öldürme sebeplerini, nasıl ve kimlerin öldürüleceğini anlatır. İslâm toplumunda ölümü hak edenler anlatılırken tabiidir ki öldürülmeleri yasak olanlar da anlatılmış oluyor. Demek ki evli olduğu halde zina eden mü’min erkek ve kadınlar öldürülecektir. Evli erkek ve kadınların recm edileceği konusunda Müslümanlar arasında Haricilerin dışında ittifak vardır. Yâni bu recm konusu Rasulullah’ın hayatında hem kavli hem de fiili olarak varit olmuştur. Ama bizim için Kitap temeldir, sünnete itibar edilmez dendi mi elbette recm reddedilmek zorunda kalınacaktır. Recm konusunda Rasûlullah’ın kavli sünneti az evvel zikrettiğim hadislerdir. Bunun dışında bu konuda daha pek çok hadis vardır.

Fiili sünnete gelince Allah’ın Resûlünün Maiz ve Gamidli ka-dını ve bunlardan başka zina eden bir Yahudi çiftinin recm edilmelerini emrettiği bizzat Rasûlullah efendimizden nakil edilen rivâyetlerdir.

Elimizdeki en muteber hadis kaynaklarından öğreniyoruz ki Rasûlullah efendimizin hayatında en az dört recm cezası uygulaması vardır. Müslim’in rivâyetinde bir gün Maiz isminde bir kişi Rasûlullah efendimize gelerek: Ya Resullah beni temizle! der, Rasûlullah efendimiz: Yazık sana! Çık git tevbe et! Allah’a istiğfarda bulun! der. Maiz geri gelip tekrar itirafta bulunur. Rasûlullah efendimiz aynı ifadelerle onu üç defa daha geri gönderir. Dördüncü gelişinde: Seni hangi günâhtan temizlememi istiyorsun? buyurur. Maiz zinadan cevabını verir. Allah’ın Resûlü bu adamda akıl hastalığı filan var mıdır? diye etrafından soruşturur. Böyle bir rahatsızlığının olmadığı söylenir. Peki içki içmiş, sarhoş olabilir mi? diye sorar. Etrafındakiler kontrol edip hayır böyle bir durumu da yok derler. Bunun üzerine Allah’ın Resûlü: Sen gerçekten zina ettin mi? Şöyle şöyle oldu mu? diye sorar. O da evet cevabını verince Maiz Rasûlullah’ın emriyle recm edilmiştir.
(Müslim; Hudut,22)

Yine Müslim ve İbni Mâce’nin rivâyetlerinde Gamidli bir kadın gelip: Ey Allah’ın Resûlü beni temizle! der. Allah’ın Resûlü ona da aynen Maiz’e dediğini der ve dışarı çıkarır. Kadının hamile olduğu anlaşılınca doğumuna kadar beklenir, doğumundan sonra çocuk sütten kesilince Ensâr’dan bir kadın çocuğun bakımı üzerine alır ve kadın recm edilir.
(Müslim; Hudut 22) İbni Mâce; Diyat 36)

Yine Buhârî ve Müslim’in birlikte rivâyetlerinde zina eden bir kadının kocasıyla zina eden işçinin babası Rasûlullah efendimize gelerek, ey Allah’ın Resûlü bunların arasında Allah’ın kitabıyla hüküm ver derler. İşçinin babası şöyle der: Ya Rasulallah benim oğlum bu adamın yanında işçi iken bu adamın karısıyla zina etmiştir. Oğlum için recm cezası gerektiğini söylediler. Fakat ben adına yüz koyun ile bir câriye fidye verdim. Daha sonra oğlum bekâr olduğu için ona yüz değnek ve bir yıl sürgün, kadının da recm edilmesi gerektiğini öğrendim der. Bunu dinleyen Allah’ın Resûlü şöyle buyurur:

“Allah’a yemin ederim ki aranızda Allah’ın kitabıyla hüküm vereceğim. Câriye ve koyunlar geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün cezası verilecek. Ve ey Üneys sen de bu adamın karısına git. Şâyet o kadın zina yaptığını itiraf ederse ona recm cezasını uygula”

Bunun üzerine o kadına recm cezası uygulanmıştır.
(Buhârî; Hudut 38) (Müslim; Hudut 25)

Yine Müslim’in rivâyetine göre evli bir Yahudi erkekle kadının zinasının hükmü sorulmuş, Rasûlullah efendimiz de bu konudaki Tevrat’ın hükmünü sormuş, Yahudiler Tevrat’ın hükmünü gizlemeye çalışsalar da Tevrat’ta da aynı hüküm bulunduğundan o kadın ve erkek recm edilmişlerdir.
(Müslim; Hudût 26)

Yine Ebu Hureyre efendimizin Rasûlullah efendimiz huzurunda dört defa zina ettiğini itiraf eden bir kimseyi namazgahta recm ettik ve onu recm edenler arasında ben de vardım. Taşlar atılmaya başlanınca adam kaçtı ve biz ona Harre’de ulaştık ve recm ettik; hadisi müttefekun aleyh bir hadistir. Herhalde bu da az evvel dediğimiz Maiz’in recm edilme hadisesidir.

Yine İbni Ömer efendimizden Müslim ve Darekutni’nin rivâyet ettiği bir hadislerinde anlatıldığına göre Yahudilerden zina etmiş bir erkekle bir kadın getirildi. Allah’ın Resûlü buyurdu ki:

“Bunlar hakkında sizin kitabınızda neler görüyorsunuz?”

Dediler ki:

“Onların yüzlerini karartır ve rezil ederiz”

Allah’ın Resûlü:

“Yalan söylediniz! Sizin kitabınızda onlar recm edilir, Tevrat’ı getirin de eğer doğru söylüyorsanız size o kısmı okuyayım”

Buyurunca, onlar Tevrat’ı getirdiler, bir okuyucu o âyeti gizlemeye çalıştı da kendisine elini o âyetin üzerinden kaldır denildi. O da elini kaldırınca baktılar ki zina edenin recm edileceğine dair âyet oradadır. Bunun üzerine Yahudiler dediler ki: Ey Muhammed! Evet bu hüküm vardır Tevrat’ta ama biz onu kaldırdık dediler. Bunun üzerine Allah’ın Resûlü onların recm edilmelerini emretti. İbni Ömer der ki: Vallahi ben onların kendilerine atılan taşlardan kendilerini nasıl korumaya çalıştıklarını bizzat görenlerdenim der.

İşte bu hadisler ayetin uygulamalarıdır.peygamberimizide ayeti farklı uyguladığını söyleyemeyiz.

İçinizdeki şüphelerde vesveseden başka değildir.
selametle kalın

Kuran sence yetersiz mi?Söyledikelrine bakılırsa kuranın yetersiz olduğunu söylüyorsun çünkü seninde bildiğin gibi kuranda domuz ve leş haramdır bunun dışında başak bişi söylenmemiştir aam mezhep alimleri her biri başka bişeye haram veya helal diyebiliyor.

Recm konusundada kendi kendinle çelişmektesin.

Elimizdeki en muteber hadis kaynaklarından öğreniyoruz ki Rasûlullah efendimizin hayatında en az dört recm cezası uygulaması vardır. Müslim’in rivâyetinde bir gün Maiz isminde bir kişi Rasûlullah efendimize gelerek: Ya Resullah beni temizle! der, Rasûlullah efendimiz: Yazık sana! Çık git tevbe et! Allah’a istiğfarda bulun! der. Maiz geri gelip tekrar itirafta bulunur. Rasûlullah efendimiz aynı ifadelerle onu üç defa daha geri gönderir. Dördüncü gelişinde: Seni hangi günâhtan temizlememi istiyorsun? buyurur. Maiz zinadan cevabını verir. Allah’ın Resûlü bu adamda akıl hastalığı filan var mıdır? diye etrafından soruşturur. Böyle bir rahatsızlığının olmadığı söylenir. Peki içki içmiş, sarhoş olabilir mi? diye sorar. Etrafındakiler kontrol edip hayır böyle bir durumu da yok derler. Bunun üzerine Allah’ın Resûlü: Sen gerçekten zina ettin mi? Şöyle şöyle oldu mu? diye sorar. O da evet cevabını verince Maiz Rasûlullah’ın emriyle recm edilmiştir.
(Müslim; Hudut,22)


Yine Müslim ve İbni Mâce’nin rivâyetlerinde Gamidli bir kadın gelip: Ey Allah’ın Resûlü beni temizle! der. Allah’ın Resûlü ona da aynen Maiz’e dediğini der ve dışarı çıkarır. Kadının hamile olduğu anlaşılınca doğumuna kadar beklenir, doğumundan sonra çocuk sütten kesilince Ensâr’dan bir kadın çocuğun bakımı üzerine alır ve kadın recm edilir.
(Müslim; Hudut 22) İbni Mâce; Diyat 36)


“Benden alın! Allah onlar için bir yol açmıştır. Bekâr bekâr ile zina ettiği zaman o ikisine yüz değnek vurun ve bir yıl onları sürgün edin. Evli evliyle zina ettiği zaman da yüz değnek ve recm cezasına çarptırılır.”



Bu hadislerde zina yapanların peygamber efendimize gelip itirafta bulunduklarını ve peygamber efendimizin "Yazık sana" diyerek Allahın emrini uygulamıyorda zina yapan kişiye geri gönderiyor.Sonrada 2-3 kere bu insan geldiğinde recm ediliyor ama

“Erkeklerden ve kadınlardan evli olanlar zina fiilini irtikap ettikleri zaman, bu durumları ya dört şahitle, ya da bizzat bu fiili işleyenlerin itiraflarıyla sabit olduğu zaman onlara recm cezasını uygulamak Allah’ın kitabında bir haktır.”


şu hadistede zina için 4 şahit gerekmekte.

Bu durumda peygamber efendimize büyük bir iftira atılmaktadır.İlk önce taşlanarak öldürme allahın emri deniyor sonra peygamber efendimiz zina yapan kadına "Yazık sana" diyip allahın hükmüne karşı geliyor.Daha bitmedi bide şu var Gösterdiğin ayette zina için 4 şahit gerek deniliyor ama peygamber efendimiz şahit olmadan kadının itirafıyla hareket ediyor.Bunlar peygambere iftira değilde nedir ?

Namaz ve hac konusuna gelince bu konuda peygamber efendimiz ne yapmış ne etmiş diye araştırırsak şüphe üzerine kurulu bilgilerle karşılaşacağız.Bizim tek bildiğimiz kuranın değişmediğidir.Hadislerin doğru olarak geldiğini nasıl bileceğiz.Hadislere uymamız gerek dersek bile kuranda bize hadisler çıkacak hadislere uyunda denmiyor?Şüphesiz kuran yeterince detaylıdır.

Şu soruyuda merak ediyorum nasıl bir açıklama getireceksiniz.Şafi mezhebinde namaz kılmayanın hükmü ölümdür hanefi mezhebinde ise dayak,azarlama ve hapistir.Böyle büyük bir ceza yani ölümü bile anlatmayacakda domuzun haram olduğunumu anlatacak kuran?Bu hadisleri iyi düşünmek lazım aksi takdirde peygambere iftirada ediyor olabilirsiniz.
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
502
Puanları
83
Yaş
44
selamün aleyküm..geçmiş sayfalara baktım..
sevgili arkadaşlar katkıları olmuş ama özellikle
ERzurumli kardeşim ile....Tahsin33....gerçekten paylaşımlarınızı okumaktan çok güzel zevk aldım..en önemlisi bir şeyler anladım..inşallah iyi de nasiplendiğimi sanıyorum...
şimdi daha iyi anlıyourm mezhepleri v imamları sayenizde.
Rabbim sizlerdeden razı olsun bütün diğer kardeşlerimden de..
Rabbim ilerlemeye çalıştığınız yolda sizleri hayırlı ve doğru sonuçlara ulaştırsın
ve bizlerede nasiplenip daha çok okuyup bilgilenmeti nasip etsin...

selam ve dua ile.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
grdMstf
Kuran sence yetersiz mi?Söyledikelrine bakılırsa kuranın yetersiz olduğunu söylüyorsun çünkü seninde bildiğin gibi kuranda domuz ve leş haramdır bunun dışında başak bişi söylenmemiştir aam mezhep alimleri her biri başka bişeye haram veya helal diyebiliyor.

Kur’anın yetersiz olduğunu sen çıkarıyorsun ben böyle bir şey söylemedim.O nu demeyede çalışmıyorum ama nedense sen öyle anlamaya çalışıyorsun meshep imamları ancak peygamberin kurandaki emirleri ve amelleri ile hüküm koymuşlardır.Koydukları hükmler Kur’an ve sünnetle hiçbir zaman çelişmez.Sadece insanlar anlamakta yetersiz kalır ve sorgulama yoluna gider ve bilgi eksikliğide onu yanlış yollara sevkeder.

Recm konusundada kendi kendinle çelişmektesin.

Elimizdeki en muteber hadis kaynaklarından öğreniyoruz ki Rasûlullah efendimizin hayatında en az dört recm cezası uygulaması vardır. Müslim’in rivâyetinde bir gün Maiz isminde bir kişi Rasûlullah efendimize gelerek: Ya Resullah beni temizle! der, Rasûlullah efendimiz: Yazık sana! Çık git tevbe et! Allah’a istiğfarda bulun! der. Maiz geri gelip tekrar itirafta bulunur. Rasûlullah efendimiz aynı ifadelerle onu üç defa daha geri gönderir. Dördüncü gelişinde: Seni hangi günâhtan temizlememi istiyorsun? buyurur. Maiz zinadan cevabını verir. Allah’ın Resûlü bu adamda akıl hastalığı filan var mıdır? diye etrafından soruşturur. Böyle bir rahatsızlığının olmadığı söylenir. Peki içki içmiş, sarhoş olabilir mi? diye sorar. Etrafındakiler kontrol edip hayır böyle bir durumu da yok derler. Bunun üzerine Allah’ın Resûlü: Sen gerçekten zina ettin mi? Şöyle şöyle oldu mu? diye sorar. O da evet cevabını verince Maiz Rasûlullah’ın emriyle recm edilmiştir.
(Müslim; Hudut,22)

Yine Müslim ve İbni Mâce’nin rivâyetlerinde Gamidli bir kadın gelip: Ey Allah’ın Resûlü beni temizle! der. Allah’ın Resûlü ona da aynen Maiz’e dediğini der ve dışarı çıkarır. Kadının hamile olduğu anlaşılınca doğumuna kadar beklenir, doğumundan sonra çocuk sütten kesilince Ensâr’dan bir kadın çocuğun bakımı üzerine alır ve kadın recm edilir.
(Müslim; Hudut 22) İbni Mâce; Diyat 36)


“Benden alın! Allah onlar için bir yol açmıştır. Bekâr bekâr ile zina ettiği zaman o ikisine yüz değnek vurun ve bir yıl onları sürgün edin. Evli evliyle zina ettiği zaman da yüz değnek ve recm cezasına çarptırılır.”



Bu hadislerde zina yapanların peygamber efendimize gelip itirafta bulunduklarını ve peygamber efendimizin "Yazık sana" diyerek Allahın emrini uygulamıyorda zina yapan kişiye geri gönderiyor.Sonrada 2-3 kere bu insan geldiğinde recm ediliyor ama

Bu hadiste kendi itirafta bulunduğundan dolayı şahit istememiştir.Ve son gelişinde niyetinin gerçekten tövbe ve temizlenme olduğunu ıspatlar ve peygamberimizde sas Allah’ın ona verdiği yetki ile onu temizler eğer peygamberin yetkisi yoksanız sizde haşa binkere haşa Allah’ın peygambere mudahil olamadığını mı söyleyeceksiniz.söyleyemessiniz.

“Erkeklerden ve kadınlardan evli olanlar zina fiilini irtikap ettikleri zaman, bu durumları ya dört şahitle, ya da bizzat bu fiili işleyenlerin itiraflarıyla sabit olduğu zaman onlara recm cezasını uygulamak Allah’ın kitabında bir haktır.”


şu hadistede zina için 4 şahit gerekmekte.

Bu durumda peygamber efendimize büyük bir iftira atılmaktadır.İlk önce taşlanarak öldürme allahın emri deniyor sonra peygamber efendimiz zina yapan kadına "Yazık sana" diyip allahın hükmüne karşı geliyor.Daha bitmedi bide şu var Gösterdiğin ayette zina için 4 şahit gerek deniliyor ama peygamber efendimiz şahit olmadan kadının itirafıyla hareket ediyor.Bunlar peygambere iftira değilde nedir ?

Günah fiilini işleyen birine yazık sana demesimi Allah’a karşı gelmek oluyor.Allah’ın kurallarını çiğneyene yazık sana denmez mi? Ayetlerde çokça zikredilmiştir.
Şahit ne için vardır?
İhtilaf olan konuda karşılıklı uzlaşı olmamasından şahitler dinlenir ve hüküm konur fakat insanın kendi itirafı şaitlik gerektirirmi.Bu itiraf onun recm edileceğini bilmesine rağmen yapmaktadır.Çünkü bu recm insanı hem günahından temizler hemde cennetin kapılarını açar.

Namaz ve hac konusuna gelince bu konuda peygamber efendimiz ne yapmış ne etmiş diye araştırırsak şüphe üzerine kurulu bilgilerle karşılaşacağız.Bizim tek bildiğimiz kuranın değişmediğidir.Hadislerin doğru olarak geldiğini nasıl bileceğiz.Hadislere uymamız gerek dersek bile kuranda bize hadisler çıkacak hadislere uyunda denmiyor?Şüphesiz kuran yeterince detaylıdır.


Aşağıdaki ayetlere bak ne anlayacaksın.Her ayette peygambere özellikle 5, 6, 7, 9, 10, 14, 17, 19, 20, 21 bak sadece peygambere değil emir sahiplerine de itaat denmekte kim bu emir sahipleri?
Bu kadar peygambere itaat emri ön planda iken nasıl peygamberden sözlerinden fiillerinden vaz geçilir.Günümüze kadar bu söz ve fiiller gelmeyecektide Allah bizden görmediğimiz ölmüş bir peygamberemi itaat etmemizi istiyor ve unun yolundan gitmemizi istiyor yada bu ayetler sadece sahabilerimi ilgilendiriyor.Haşa binkere haşa Allah bizi görmediğim duymadığım bir peygamberi dinlememizi onu yolundan gitmemizi isteyerek zalimlik yapmış olmayacak mı? Allah Kur’anı koruduğu gibi peygamberin sünnetinide muhafaza etmiştir.Ki bizi peygambere itaattende sorumlu tutacaktır.
Bak 7. eyet her şeyi açıklıyor başka izahada gerek yoktur.aklı selim düşünen her Müslüman Allah’ın peygamberin sünnetinide koruduğunu bilir.Gayri Müslimlerin içimize soktuğu binlerce uydurma hadisi vardır diyerek Kur’an ve peygamber arasına fitne sokma peşindedirler.Bu oyuna gelmeyelim.
Şu soruyuda merak ediyorum nasıl bir açıklama getireceksiniz.Şafi mezhebinde namaz kılmayanın hükmü ölümdür hanefi mezhebinde ise dayak,azarlama ve hapistir.Böyle büyük bir ceza yani ölümü bile anlatmayacakda domuzun haram olduğunumu anlatacak kuran?Bu hadisleri iyi düşünmek lazım aksi takdirde peygambere iftirada ediyor olabilirsi

O zaman bende şöyle söylerim dinin direği namazı anlatmayacakta Kur’an başka şeyleri anlatacak sen ne diyeceksin peki bu sorunun karşısında?

16. ayette bak orda rabbim müminlerin kim olduğundan bahsediyor.sonrada kendinizi nerde görüyorsunuz kendinize sorun.Buraya yazmanıza gerek yok

Allah bizi doğru yoldan ayırmasın ve basiretimizi artırsın inşaAllah


1-De ki: "Allah'a ve elçisine itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, kafirleri sevmez. (3/32)
2-Allah'a ve elçisine itaat edin, ki merhamet olunasınız. (3/132)
3-Andolsun ki, Allah mü'minlere içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler. (3/164)
4-Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. (4/13)
5-Kim, Allah'a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır. (4/14)
6-Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (4/59)
7-Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar. (4/65)
8-Kim Resûl'e itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik. (4/80)
9-Kendilerine güven veya korku haberi geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan emir sahiplerine götürmüş olsalardı onlardan 'sonuç-çıkarabilenler' onu bilirlerdi. Allah'ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, azınız hariç herhalde şeytana uymuştunuz. (4/83)
10-Kim kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan sonra elçiye muhalefet ederse ve mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!.. (4/115)
11-Ey iman edenler, Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Siz de işitiyorken, ondan yüz çevirmeyin. (8/20)
12-Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (9/71)
13-Kim Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederse ve Allah'tan korkup O'ndan sakınırsa, işte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır. (24/52)
14-De ki: "Allah'a itaat edin, Resûl'e itaat edin. Eğer yine yüz çevirirseniz, artık onun (peygamberin) sorumluluğu kendisine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir." (24/54)
15-Dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve elçiye itaat edin. Umulur ki, rahmete kavuşturulmuş olursunuz. (24/56)
16-Mü'minler o kimselerdir ki, Allah'a ve Resûlü'ne iman edenler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken ondan izin alıncaya kadar bırakıp-gitmeyenlerdir. Gerçekten senden izin alanlar, işte onlar Allah'a ve elçisine iman edenlerdir. Böylelikle senden kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman dilediklerine izin ver ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (24/62)
17-Andolsun sizin için Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır. (33/21)
18-Allah ve Resûlü bir işe hükmettiği zaman mü'min bir erkek ve mü'min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resûlü'ne isyan ederse artık gerçekten o apaçık bir sapıklıkla sapmıştır. (33/36)
19-Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki: "Eyvahlar bize, keşke Allah'a itaat etseydik ve Resûl'e itaat etseydik." (33/66)
20-Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa artık o ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir. (48/10)
21-Gerçekten Allah'a ve Resûlü'ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır. (58/5)
22-O, ümmîler içinde kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler. (62/2)
23-İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah'ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir. (65/11)
 

grdMstf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Kur’anın yetersiz olduğunu sen çıkarıyorsun ben böyle bir şey söylemedim.O nu demeyede çalışmıyorum ama nedense sen öyle anlamaya çalışıyorsun meshep imamları ancak peygamberin kurandaki emirleri ve amelleri ile hüküm koymuşlardır.Koydukları hükmler Kur’an ve sünnetle hiçbir zaman çelişmez.Sadece insanlar anlamakta yetersiz kalır ve sorgulama yoluna gider ve bilgi eksikliğide onu yanlış yollara sevkeder.

Kuranın yetersiz olduğunu ben çıkarmıyorum çünkü kurandan başka kaynak arayan sensin.Namazdan vazgeçenler hakkında olan ölüm cezasında bile mezhep alimleri başka kafadan konuşuyorlarsa vardır bir iş.Çünkü bir insanın hayatından söz edilmektedir bunuda bil.



Aşağıdaki ayetlere bak ne anlayacaksın.Her ayette peygambere özellikle 5, 6, 7, 9, 10, 14, 17, 19, 20, 21 bak sadece peygambere değil emir sahiplerine de itaat denmekte kim bu emir sahipleri?
Bu kadar peygambere itaat emri ön planda iken nasıl peygamberden sözlerinden fiillerinden vaz geçilir.Günümüze kadar bu söz ve fiiller gelmeyecektide Allah bizden görmediğimiz ölmüş bir peygamberemi itaat etmemizi istiyor ve unun yolundan gitmemizi istiyor yada bu ayetler sadece sahabilerimi ilgilendiriyor.Haşa binkere haşa Allah bizi görmediğim duymadığım bir peygamberi dinlememizi onu yolundan gitmemizi isteyerek zalimlik yapmış olmayacak mı? Allah Kur’anı koruduğu gibi peygamberin sünnetinide muhafaza etmiştir.Ki bizi peygambere itaattende sorumlu tutacaktır.
Bak 7. eyet her şeyi açıklıyor başka izahada gerek yoktur.aklı selim düşünen her Müslüman Allah’ın peygamberin sünnetinide koruduğunu bilir.Gayri Müslimlerin içimize soktuğu binlerce uydurma hadisi vardır diyerek Kur’an ve peygamber arasına fitne sokma peşindedirler.Bu oyuna gelmeyelim.


Madem peygamber efendimizin sözleri bu hadisler niye peygamber efendimiz bunları yazdırmamıştır.Neden 4 halifeden sonra yazdırılmıştır bu hadisler.


Ayrıca şunu bil sen hadisleri peygamber efendimizin sözüdür diye kabul ediyorsun ama ben şüphelidir belli değildir kuran varken gerek yoktur diyorum o nedenle haşa peygambere karşı geldiğim falan yoktur.

O zaman bende şöyle söylerim dinin direği namazı anlatmayacakta Kur’an başka şeyleri anlatacak sen ne diyeceksin peki bu sorunun karşısında?

16. ayette bak orda rabbim müminlerin kim olduğundan bahsediyor.sonrada kendinizi nerde görüyorsunuz kendinize sorun.Buraya yazmanıza gerek yok

Allah bizi doğru yoldan ayırmasın ve basiretimizi artırsın inşaAllah

Tekrar ediyorum hadisler peygamber efendimizin sözü olması şüphelidir diyorum.Çünkü bazı hadisler çelişmektedir.Bu hadislerde buhari gibi hadis kitaplarında yer almakta.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
6-Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (4/59)

Bak burdaki ayet sadece sahabiye gelmemiştir.Kıyamete kadar gelecek butun muslumanlara hitap etmektedir.Bizede hitap ettiğine göre bizde peygambere itaat edecegiz demektir.Peki neyine itaat edeceğiz görmediğimiz bir peygamberin, demekki Allah'u teala Kur'anı koruduğu gibi peygamberinde sünnetini korumaktadır.Eğer öyle olmasa bu ayetlerde sadece sahabeye gelmiş dememiz gerekir ama bunu diyemeyiz.
Ayetin devamındada emir sahiplerine diyor peki kim bu emir sahipleri hadi bunu bana açıkla? yada sen açıklayamıyacaksan tefsir alimleri bu ayetten ne anlamış oraya müracat et.
Devamındada şayet iman etmişseniz, lafta değil yaşayarak iman etmişseniz gerçekten inanarak güvenerek iman etmişseniz diyor rabbimiz.Ve bu sonucunda bizim için daha hayırlı olacağını söylemektedir
Eğer aramızda ihtilafa düşersek napacağız kur'ana ve sünnete muracaat edeceğiz Allah bizden bunu istemektedir.eğer sünnetler günümüze kadar gelmeyek olsa idi Allah'u teala bize peygambere muracaat edin demeyecekti.Sadece kur'ana muracat edin diyecekti.Bunu demesi sünnetinde günümüze kadar geldiğinin delilidir.
 

grdMstf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
6-Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (4/59)

Bak burdaki ayet sadece sahabiye gelmemiştir.Kıyamete kadar gelecek butun muslumanlara hitap etmektedir.Bizede hitap ettiğine göre bizde peygambere itaat edecegiz demektir.Peki neyine itaat edeceğiz görmediğimiz bir peygamberin, demekki Allah'u teala Kur'anı koruduğu gibi peygamberinde sünnetini korumaktadır.Eğer öyle olmasa bu ayetlerde sadece sahabeye gelmiş dememiz gerekir ama bunu diyemeyiz.
Ayetin devamındada emir sahiplerine diyor peki kim bu emir sahipleri hadi bunu bana açıkla? yada sen açıklayamıyacaksan tefsir alimleri bu ayetten ne anlamış oraya müracat et.
Devamındada şayet iman etmişseniz, lafta değil yaşayarak iman etmişseniz gerçekten inanarak güvenerek iman etmişseniz diyor rabbimiz.Ve bu sonucunda bizim için daha hayırlı olacağını söylemektedir
Eğer aramızda ihtilafa düşersek napacağız kur'ana ve sünnete muracaat edeceğiz Allah bizden bunu istemektedir.eğer sünnetler günümüze kadar gelmeyek olsa idi Allah'u teala bize peygambere muracaat edin demeyecekti.Sadece kur'ana muracat edin diyecekti.Bunu demesi sünnetinde günümüze kadar geldiğinin delilidir.

Hala araştırmaktayım bu konuyuyu ilgili ayetlerede bakacağım.Ama hala kırmızı renkli elbiseyi bile erkeğe yasaklayan mezheplere iyi bakmıyorum.Dediğim gibi inceleyeceğim.


Hepimiz için hayırlısı inş.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Hala araştırmaktayım bu konuyuyu ilgili ayetlerede bakacağım.Ama hala kırmızı renkli elbiseyi bile erkeğe yasaklayan mezheplere iyi bakmıyorum.Dediğim gibi inceleyeceğim.


Hepimiz için hayırlısı inş.

İnşaAllah doğruyu bulmak niyeti ile araştırana rabbim herzaman yardım eder ama niyet farklı olursa insanlara doğrular kapanır.Niyetiniz halisse mutlaka doğruyu bulacaksınız.
Kırmızı elbiseye gelince biz hükümleri mantığımız doğrultusunda anlamaya calışırsak yanlışa düşeriz.
Bilgi olmadan mantık yürütmek cahillerin işidir.Onedenle bilgisiz mantık bizi yanlışa götürür.
İnşaallah doğruyu bulacaksının.
mevlam cümlemizin basiretini artırsın
 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
Kuran sence yetersiz mi?Söyledikelrine bakılırsa kuranın yetersiz olduğunu söylüyorsun çünkü seninde bildiğin gibi kuranda domuz ve leş haramdır bunun dışında başak bişi söylenmemiştir aam mezhep alimleri her biri başka bişeye haram veya helal diyebiliyor.

Recm konusundada kendi kendinle çelişmektesin.

Elimizdeki en muteber hadis kaynaklarından öğreniyoruz ki Rasûlullah efendimizin hayatında en az dört recm cezası uygulaması vardır. Müslim’in rivâyetinde bir gün Maiz isminde bir kişi Rasûlullah efendimize gelerek: Ya Resullah beni temizle! der, Rasûlullah efendimiz: Yazık sana! Çık git tevbe et! Allah’a istiğfarda bulun! der. Maiz geri gelip tekrar itirafta bulunur. Rasûlullah efendimiz aynı ifadelerle onu üç defa daha geri gönderir. Dördüncü gelişinde: Seni hangi günâhtan temizlememi istiyorsun? buyurur. Maiz zinadan cevabını verir. Allah’ın Resûlü bu adamda akıl hastalığı filan var mıdır? diye etrafından soruşturur. Böyle bir rahatsızlığının olmadığı söylenir. Peki içki içmiş, sarhoş olabilir mi? diye sorar. Etrafındakiler kontrol edip hayır böyle bir durumu da yok derler. Bunun üzerine Allah’ın Resûlü: Sen gerçekten zina ettin mi? Şöyle şöyle oldu mu? diye sorar. O da evet cevabını verince Maiz Rasûlullah’ın emriyle recm edilmiştir.
(Müslim; Hudut,22)


Yine Müslim ve İbni Mâce’nin rivâyetlerinde Gamidli bir kadın gelip: Ey Allah’ın Resûlü beni temizle! der. Allah’ın Resûlü ona da aynen Maiz’e dediğini der ve dışarı çıkarır. Kadının hamile olduğu anlaşılınca doğumuna kadar beklenir, doğumundan sonra çocuk sütten kesilince Ensâr’dan bir kadın çocuğun bakımı üzerine alır ve kadın recm edilir.
(Müslim; Hudut 22) İbni Mâce; Diyat 36)


“Benden alın! Allah onlar için bir yol açmıştır. Bekâr bekâr ile zina ettiği zaman o ikisine yüz değnek vurun ve bir yıl onları sürgün edin. Evli evliyle zina ettiği zaman da yüz değnek ve recm cezasına çarptırılır.”



Bu hadislerde zina yapanların peygamber efendimize gelip itirafta bulunduklarını ve peygamber efendimizin "Yazık sana" diyerek Allahın emrini uygulamıyorda zina yapan kişiye geri gönderiyor.Sonrada 2-3 kere bu insan geldiğinde recm ediliyor ama

“Erkeklerden ve kadınlardan evli olanlar zina fiilini irtikap ettikleri zaman, bu durumları ya dört şahitle, ya da bizzat bu fiili işleyenlerin itiraflarıyla sabit olduğu zaman onlara recm cezasını uygulamak Allah’ın kitabında bir haktır.”


şu hadistede zina için 4 şahit gerekmekte.

Bu durumda peygamber efendimize büyük bir iftira atılmaktadır.İlk önce taşlanarak öldürme allahın emri deniyor sonra peygamber efendimiz zina yapan kadına "Yazık sana" diyip allahın hükmüne karşı geliyor.Daha bitmedi bide şu var Gösterdiğin ayette zina için 4 şahit gerek deniliyor ama peygamber efendimiz şahit olmadan kadının itirafıyla hareket ediyor.Bunlar peygambere iftira değilde nedir ?

Namaz ve hac konusuna gelince bu konuda peygamber efendimiz ne yapmış ne etmiş diye araştırırsak şüphe üzerine kurulu bilgilerle karşılaşacağız.Bizim tek bildiğimiz kuranın değişmediğidir.Hadislerin doğru olarak geldiğini nasıl bileceğiz.Hadislere uymamız gerek dersek bile kuranda bize hadisler çıkacak hadislere uyunda denmiyor?Şüphesiz kuran yeterince detaylıdır.

Şu soruyuda merak ediyorum nasıl bir açıklama getireceksiniz.Şafi mezhebinde namaz kılmayanın hükmü ölümdür hanefi mezhebinde ise dayak,azarlama ve hapistir.Böyle büyük bir ceza yani ölümü bile anlatmayacakda domuzun haram olduğunumu anlatacak kuran?Bu hadisleri iyi düşünmek lazım aksi takdirde peygambere iftirada ediyor olabilirsiniz.

yetersiz olan Kuran degil senin aklin Kurani anlamak icin yetersizdir

Kuransa Resulullaha sav itaat eden Allaha itaat etmis oluyor diyor

anladin mi ? bunu anlamaya aklin yetmiyorsa ne diyelim ?
 

mübin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Şub 2008
Mesajlar
219
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
Sevgili hüzünle dolu kardeşim biz nasıl bütün dünya insanlarını müslüman yapmak istiyorsak tabi diğer dinlere mensup olanlarda bizleri kendi dinlerine inandırmak için o kadar faaliyet içinde olacaklar bundan daha doğal olan bir şey yok yazıların o kadar çokki sen bana ben sana cevap verme ile bu seneyi bitiririz sana sadece şu ayeti yazmak istiyorum

Âl-i İmrân 54
Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.

Yani sen rahat ol Türkiye konum itibarı ile ve Peygamberimizin İstanbul için söylediği hadisi ile Allah'ın izniyle kıyamete kadar bir daha fethedilmeyecektir çünkü onu fetheden asker ve komutan için söylediği kıyamete kadar geçerlidir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt