Saffat suresi ayet 40
Allah'ın hâlis kulları müstesna.
Bu mübarek âyetler de ahirette kâfirlerin hilafına olarak samimi müminlerin cennetlere dahil ve ne kadar çeşitli ve her türü düşüncenin üstünde nimetlere kavuşacaklarını müjdelemektedir. Şöyle ki: inkarcılar, pek şiddetli bir günde azap göreceklerdir. Fakat (Allah'ın) lütuf ve keremiyle (hâlis kulları) halisane bir şekilde kulluk vazifelerini yerine getirmeye muvaffak bulunmuş olan müminler (müstesna) onlar kat kat, mükâfatlara, nimetlere ulaşacaklardır.
Saffat suresi ayet 41
Onlar var ya, onlar için bilinen bir rızk vardır.
Cenab-ı Hak'kın öyle samimi, seçkin, müstesna kulları (Onlar için belirli bir rızk vardır) olan, pek lezzetli, pek güzel kokulu pek ziyade mükemmel nimetler ile vakit vakit rızıklanacaklardır.
Saffat suresi ayet 42
-Her nevî- meyveler -vardır- ve onlar ikram olunmuşlardır.
Evet.. Onlar için öyle lezzetli, her nevi (Meyvalar) vardır, (ve onlar) O cennete nail olanlar orada (ikram olurmuşlardır) Cenab-ı Hak'kın lütf ve keremine nail bulunmuşlardır.
Saffat suresi ayet 43
Naim cennetlerinde.
Evet.. O seçkin kullar (Naîm cennetlerinde) öyle sıhhat, emniyet, zevk ve lezzet mahalli olan ve çeşitli meyveleri içeren ebedî bağlar ve bahçeler içerisinde rızıklanıp dururlar. Evet.. Onlar bir zahmete düşmemiş, bir maddî ihtiyaca düşkün olmamış oldukları halde sırf bir lezzet için, ilâhi bir ziyafete kavuşma şerefini elde etmeleri için öyle pek lezzetli, ferahlık veren meyveler ile ikram olunurlar, daha nice cennet nimetleriyle devamlı olarak rızıklanmış bulunurlar.
Saffat suresi ayet 44
Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde.
Evet.. O mes'ut zatlar, o cennetlerde (Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde) otururlar. Birbirleriyle dostlukta, arkadaşlıkta bulunurlar.
Saffat suresi ayet 45
Onların üzerlerine ırmaktan -doldurulmuş- bir bardak ile dolaşılır.
(Onların) O tahtların üzerinde oturan zâtların (üzerlerine) onlardan herbirinin zevk ve neşesini arttırmak için cereyan edip duran (ırmaktan bir bardak ile dolaşılır) onlardan herbirine bu suretle de ikram edilir.
Maîn;
Yeryüzünde cereyan eden görünen bir ırmak demektir.
Saffat suresi ayet 46
Bembeyaz içenler için lezzetli.
0 bardaklar ile ikram edilecek leziz sular (Bembeyaz) gayet şeffaf, hoş bir manzara teşkil edecektir. İçlerindeki sular ise (içenler için lezzetli) bulunacaktır.
Saffat suresi ayet 47
Kendisinde ne bir sersemletme vardır, ve ne de onlar onda sarhoş olacaklardır.
0 içilecek suyun (Kendisinde ne bir sersemletme vardır) ki, içenleri rahatsız etsin, onların akıllarına, fikirlerine bir zarar versin, (ve ne de onlar) Onu içenler (ondan sarhoş olacaklardır.) o cennet şurupları, dünyadaki şaraplara asla benzemez, onları içecek olanlar ruhani zevkler içinde kalacaklardır, hiçbir arızaya uğramayacaklardır.
CavI;
Baş ağrısı, akıl gidermek, içeriye ağrı vermek, helak etmek, günahkâr kılmak manasınadır.
Nezf;
zayıflık, sarhoşluk, su çekmek, delil kesilmiş olmak demektir.
Saffat suresi ayet 48
Ve onların yanlarında irice gözlü, bakışlarını -kendilerine- tahsis etmiş eşler de vardır.
(Ve onların) Cennetlere kavuşan zatların (yanlarında irice gözlü) fazlaca güzel ve (bakışlarını) kendi kocalarına (tahsis etmiş) başkalarına bakmayan (eşler de vardır) bu eşler, o kendi kocalarının güzel çehrelerini tam bir zevk ile seyreder dururlar.
Kasıratüt'tarf;
Gözlerini hapseden, başkalarına bakmayan kadınlar demektir.
Ayn;
gözleri iri olan, yani güzelce gözlü bulunan kadınlardan ibarettir.
Saffat suresi ayet 49
Sanki onlar, kapalı yumurtalardır.
(Sanki onlar) 0 zevceler (kapalı) toz toprak dokunmamış, tertemiz, güzel bir renge sahip (yumurtalardır.) onlar o kadar bir güzelliğe, bir hoşluk ve temizliğe sahip bulunacaklardır.
Meknûn;
Örtülü, kapalı, saklı, kendisine el dokunmamış, toz isabet etmemiş şey demektir.
Saffat suresi ayet 50
Onların -O cennetliklerin- bazıları bazılarına karşı yönelerek soruşturmaya başlarlar.
Bu mübarek âyetler de cennet ehlinin birbiriyle sohbette bulunarak dünyadaki bazı arkadaşların hallerini birbirinden soruşturmada bulunacaklarını bildiriyor. Bunlardan bir zatı dünyada iken arkadaşının nasıl sapıtmaya çalıştığını, ahiret hayatını nasıl inkâr eder bulunduğunu hikaye ediyor. Derken o zatın o arkadaşını cehennem içinde görerek ona uymadığından dolayı ne kadar kalben ferah olduğuna işaret buyuruyor. Ve cennet ehlinin bir daha ölüme uğramayacaklarını ve azap görmeyeceklerini ve bunun en büyük bir kurtuluş ve selâmet olduğunu ve böyle bir saadete ermek için çalışmanın lüzumunu beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Onların) O cennet nimetlerinden yararlanan zâtların (bazıları bazılarına karşı yönelerek) sohbette bulunurlar, bir nice marifetlere, faziletlere âit mevzuları ileri sürerler ve birbirlerinden (soruşturmaya başlarlar.) dünyada iken görmüş, geçirmiş oldukları bir takım işleri hatırlamış bulunurlar.
Allah'ın hâlis kulları müstesna.
Bu mübarek âyetler de ahirette kâfirlerin hilafına olarak samimi müminlerin cennetlere dahil ve ne kadar çeşitli ve her türü düşüncenin üstünde nimetlere kavuşacaklarını müjdelemektedir. Şöyle ki: inkarcılar, pek şiddetli bir günde azap göreceklerdir. Fakat (Allah'ın) lütuf ve keremiyle (hâlis kulları) halisane bir şekilde kulluk vazifelerini yerine getirmeye muvaffak bulunmuş olan müminler (müstesna) onlar kat kat, mükâfatlara, nimetlere ulaşacaklardır.
Saffat suresi ayet 41
Onlar var ya, onlar için bilinen bir rızk vardır.
Cenab-ı Hak'kın öyle samimi, seçkin, müstesna kulları (Onlar için belirli bir rızk vardır) olan, pek lezzetli, pek güzel kokulu pek ziyade mükemmel nimetler ile vakit vakit rızıklanacaklardır.
Saffat suresi ayet 42
-Her nevî- meyveler -vardır- ve onlar ikram olunmuşlardır.
Evet.. Onlar için öyle lezzetli, her nevi (Meyvalar) vardır, (ve onlar) O cennete nail olanlar orada (ikram olurmuşlardır) Cenab-ı Hak'kın lütf ve keremine nail bulunmuşlardır.
Saffat suresi ayet 43
Naim cennetlerinde.
Evet.. O seçkin kullar (Naîm cennetlerinde) öyle sıhhat, emniyet, zevk ve lezzet mahalli olan ve çeşitli meyveleri içeren ebedî bağlar ve bahçeler içerisinde rızıklanıp dururlar. Evet.. Onlar bir zahmete düşmemiş, bir maddî ihtiyaca düşkün olmamış oldukları halde sırf bir lezzet için, ilâhi bir ziyafete kavuşma şerefini elde etmeleri için öyle pek lezzetli, ferahlık veren meyveler ile ikram olunurlar, daha nice cennet nimetleriyle devamlı olarak rızıklanmış bulunurlar.
Saffat suresi ayet 44
Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde.
Evet.. O mes'ut zatlar, o cennetlerde (Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde) otururlar. Birbirleriyle dostlukta, arkadaşlıkta bulunurlar.
Saffat suresi ayet 45
Onların üzerlerine ırmaktan -doldurulmuş- bir bardak ile dolaşılır.
(Onların) O tahtların üzerinde oturan zâtların (üzerlerine) onlardan herbirinin zevk ve neşesini arttırmak için cereyan edip duran (ırmaktan bir bardak ile dolaşılır) onlardan herbirine bu suretle de ikram edilir.
Maîn;
Yeryüzünde cereyan eden görünen bir ırmak demektir.
Saffat suresi ayet 46
Bembeyaz içenler için lezzetli.
0 bardaklar ile ikram edilecek leziz sular (Bembeyaz) gayet şeffaf, hoş bir manzara teşkil edecektir. İçlerindeki sular ise (içenler için lezzetli) bulunacaktır.
Saffat suresi ayet 47
Kendisinde ne bir sersemletme vardır, ve ne de onlar onda sarhoş olacaklardır.
0 içilecek suyun (Kendisinde ne bir sersemletme vardır) ki, içenleri rahatsız etsin, onların akıllarına, fikirlerine bir zarar versin, (ve ne de onlar) Onu içenler (ondan sarhoş olacaklardır.) o cennet şurupları, dünyadaki şaraplara asla benzemez, onları içecek olanlar ruhani zevkler içinde kalacaklardır, hiçbir arızaya uğramayacaklardır.
CavI;
Baş ağrısı, akıl gidermek, içeriye ağrı vermek, helak etmek, günahkâr kılmak manasınadır.
Nezf;
zayıflık, sarhoşluk, su çekmek, delil kesilmiş olmak demektir.
Saffat suresi ayet 48
Ve onların yanlarında irice gözlü, bakışlarını -kendilerine- tahsis etmiş eşler de vardır.
(Ve onların) Cennetlere kavuşan zatların (yanlarında irice gözlü) fazlaca güzel ve (bakışlarını) kendi kocalarına (tahsis etmiş) başkalarına bakmayan (eşler de vardır) bu eşler, o kendi kocalarının güzel çehrelerini tam bir zevk ile seyreder dururlar.
Kasıratüt'tarf;
Gözlerini hapseden, başkalarına bakmayan kadınlar demektir.
Ayn;
gözleri iri olan, yani güzelce gözlü bulunan kadınlardan ibarettir.
Saffat suresi ayet 49
Sanki onlar, kapalı yumurtalardır.
(Sanki onlar) 0 zevceler (kapalı) toz toprak dokunmamış, tertemiz, güzel bir renge sahip (yumurtalardır.) onlar o kadar bir güzelliğe, bir hoşluk ve temizliğe sahip bulunacaklardır.
Meknûn;
Örtülü, kapalı, saklı, kendisine el dokunmamış, toz isabet etmemiş şey demektir.
Saffat suresi ayet 50
Onların -O cennetliklerin- bazıları bazılarına karşı yönelerek soruşturmaya başlarlar.
Bu mübarek âyetler de cennet ehlinin birbiriyle sohbette bulunarak dünyadaki bazı arkadaşların hallerini birbirinden soruşturmada bulunacaklarını bildiriyor. Bunlardan bir zatı dünyada iken arkadaşının nasıl sapıtmaya çalıştığını, ahiret hayatını nasıl inkâr eder bulunduğunu hikaye ediyor. Derken o zatın o arkadaşını cehennem içinde görerek ona uymadığından dolayı ne kadar kalben ferah olduğuna işaret buyuruyor. Ve cennet ehlinin bir daha ölüme uğramayacaklarını ve azap görmeyeceklerini ve bunun en büyük bir kurtuluş ve selâmet olduğunu ve böyle bir saadete ermek için çalışmanın lüzumunu beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Onların) O cennet nimetlerinden yararlanan zâtların (bazıları bazılarına karşı yönelerek) sohbette bulunurlar, bir nice marifetlere, faziletlere âit mevzuları ileri sürerler ve birbirlerinden (soruşturmaya başlarlar.) dünyada iken görmüş, geçirmiş oldukları bir takım işleri hatırlamış bulunurlar.