Hakka suresi ayet 21
İmdi o, hoşnut olduğu bir yaşayıştadır.
(İmdi o) Kitabı sağ tarafından verilen mutlu zât (hoşnut) vaziyetinden razı, çok memnun (olduğu bir yaşayıştandır) onun bu nail olduğu nîmet; ebedîdir, her türlü zahmetten, külfetten uzaktır. Sahibini sürekli olarak zevklendirir. Ferahlığa boğacak bir mahiyettedir.
Hakka suresi ayet 22
Bir yüksek Cennet içindedir.
Evet.. O mutlu zât artık (Bir yüksek cennet içindedir.) mekân ve mekânet itibarı ile pek yüce bir ebedîlik bağı içinde zevk edip durmaktadır.
Hakka suresi ayet 23
Toplanacak meyveleri pek yakındır.
Öyle ki: O cennetin, o bağ ve bahçenin (Toplanacak meyveleri pek yakındır) pek lezîz, latîf meyveleri kolaylıkla elde edilecek bir vaziyettedir. Sahibi onlardan bol bol yer, lezzet alır, ferahlıklar içinde yaşar durur.
Hakka suresi ayet 24
Afiyetle yiyin ve için. Geçmiş günlerde takdim etmiş olduğumuz şeylerin mükâfatı olarak.
Artık o gibi kurtuluşa eren zâtlara Allah tarafından en büyük bir iltifat olmak üzere hitap edilerek buyurulur ki: Ey Cennete girmiş olan kullarım!. Bu cennetlerde (afiyetle) güzel, lezîz şeylerden (yiyin ve için) zevk alın, bütün bu nimetler, size (geçmiş günlerde) dünya âleminde (takdim etmiş olduğunuz şeylerin) güzel amellerin, ve itaatin (mükâfat olarak) Allah tarafından ihsan buyurulmuştur, ne büyük bir iltifat!. Ne mutluca bir yaşayış!. Cenab-ı Hak cümlemize nasîb buyursun. Amin.
Hakka suresi ayet 25
Fakat o kimseye ki, kitabı sol tarafından verilmiş olur, -o da-der ki: Keşke kitabım bana verilmemiş olsa idi.
Bu mübarek âyetler de kıyamet gününde kitapları sol taraflarından verilecek olan kâfirlerin o zaman ne kadar pişmanlıklarda bulunacaklarını, ne kadar müthiş azaplara tutulacaklarını ihtar ediyor. Onların o dinsizlikleri, insanlık merhametinden mahrum olmaları sebebiyle öyle Cehennem azaplarını hak etmiş, kendi kötü amellerinin cezasına kavuşmuş olacaklarını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Fakat o kimseye) o kâfir olan şahsa (ki; kitabı) amel defteri (sol tarafından verilmiş olur) o sabitede yazılmış olan pek çirkin amellerini anlamış bulunur. Artık o da tam bir üzüntü ile (dert ki, keşke kitabını bana verilmemiş olsa idi.) şimdi o kadar çirkin hâllerimden haberdar bulunmasa idim.
Hakka suresi ayet 26
Hesabımın da ne olduğunu bilmese idim.
Ve şöyle de temennide bulunur, keşke ben (Hesabımın da ne olduğunu bilmese idim.) onları bilmeden dolayı da ayrıca ruhen azap çekip durmasa idim.
Hakka suresi ayet 27
Keşke o -ölüm hayatımı- kesip bitirmiş olsa idi.
Ve yine der ki: (Keşke) Ölüm, dünyadaki hayattan mahrumiyet, hayatını (kesip bitirmiş olsa idi.) şimdi bir daha yeniden hayata ererek bu kadar azaplara tutulmasa idim.
Hakka suresi ayet 28
Malım bana bir faide vermedi.
Ve diyecektir ki: Dünyadayken elde etmiş olduğum (Malım) servetim, maddi varlığım (bana bir fâide vermedi) beni bu âhiret azabından kurtarmaya yardım edecek bir mahiyette bulunmadı, boş yere mahvolup gitti.
Hakka suresi ayet 29
Benim saltanatım -mâlik olmam- benden yok olup gitti.
Dünyadaki cimriliğinin cezasına uğrayan o şahıs şöyle de diyecektir: (Benim saltanatım) Kuvvetim, bir nice şeylere sahip oluşum, insanlar üzerine tasallutum (benden yok olup gitti.) şimdi fakir, zelil bir vaziyette kaldım.
Hakka suresi ayet 30
Allah tarafından da denilecektir ki: Onu tutun da -ellerini boynuna- bağlayın.
Allah tarafından da zebanilere emrolunacaktır ki: (Onu) O üzüntüler içinde kalan kâfiri (tutun da) ellerini boynuna zincirler ile (bağlayın) onu kımıldanamayacak bir hâle getirin.
İmdi o, hoşnut olduğu bir yaşayıştadır.
(İmdi o) Kitabı sağ tarafından verilen mutlu zât (hoşnut) vaziyetinden razı, çok memnun (olduğu bir yaşayıştandır) onun bu nail olduğu nîmet; ebedîdir, her türlü zahmetten, külfetten uzaktır. Sahibini sürekli olarak zevklendirir. Ferahlığa boğacak bir mahiyettedir.
Hakka suresi ayet 22
Bir yüksek Cennet içindedir.
Evet.. O mutlu zât artık (Bir yüksek cennet içindedir.) mekân ve mekânet itibarı ile pek yüce bir ebedîlik bağı içinde zevk edip durmaktadır.
Hakka suresi ayet 23
Toplanacak meyveleri pek yakındır.
Öyle ki: O cennetin, o bağ ve bahçenin (Toplanacak meyveleri pek yakındır) pek lezîz, latîf meyveleri kolaylıkla elde edilecek bir vaziyettedir. Sahibi onlardan bol bol yer, lezzet alır, ferahlıklar içinde yaşar durur.
Hakka suresi ayet 24
Afiyetle yiyin ve için. Geçmiş günlerde takdim etmiş olduğumuz şeylerin mükâfatı olarak.
Artık o gibi kurtuluşa eren zâtlara Allah tarafından en büyük bir iltifat olmak üzere hitap edilerek buyurulur ki: Ey Cennete girmiş olan kullarım!. Bu cennetlerde (afiyetle) güzel, lezîz şeylerden (yiyin ve için) zevk alın, bütün bu nimetler, size (geçmiş günlerde) dünya âleminde (takdim etmiş olduğunuz şeylerin) güzel amellerin, ve itaatin (mükâfat olarak) Allah tarafından ihsan buyurulmuştur, ne büyük bir iltifat!. Ne mutluca bir yaşayış!. Cenab-ı Hak cümlemize nasîb buyursun. Amin.
Hakka suresi ayet 25
Fakat o kimseye ki, kitabı sol tarafından verilmiş olur, -o da-der ki: Keşke kitabım bana verilmemiş olsa idi.
Bu mübarek âyetler de kıyamet gününde kitapları sol taraflarından verilecek olan kâfirlerin o zaman ne kadar pişmanlıklarda bulunacaklarını, ne kadar müthiş azaplara tutulacaklarını ihtar ediyor. Onların o dinsizlikleri, insanlık merhametinden mahrum olmaları sebebiyle öyle Cehennem azaplarını hak etmiş, kendi kötü amellerinin cezasına kavuşmuş olacaklarını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Fakat o kimseye) o kâfir olan şahsa (ki; kitabı) amel defteri (sol tarafından verilmiş olur) o sabitede yazılmış olan pek çirkin amellerini anlamış bulunur. Artık o da tam bir üzüntü ile (dert ki, keşke kitabını bana verilmemiş olsa idi.) şimdi o kadar çirkin hâllerimden haberdar bulunmasa idim.
Hakka suresi ayet 26
Hesabımın da ne olduğunu bilmese idim.
Ve şöyle de temennide bulunur, keşke ben (Hesabımın da ne olduğunu bilmese idim.) onları bilmeden dolayı da ayrıca ruhen azap çekip durmasa idim.
Hakka suresi ayet 27
Keşke o -ölüm hayatımı- kesip bitirmiş olsa idi.
Ve yine der ki: (Keşke) Ölüm, dünyadaki hayattan mahrumiyet, hayatını (kesip bitirmiş olsa idi.) şimdi bir daha yeniden hayata ererek bu kadar azaplara tutulmasa idim.
Hakka suresi ayet 28
Malım bana bir faide vermedi.
Ve diyecektir ki: Dünyadayken elde etmiş olduğum (Malım) servetim, maddi varlığım (bana bir fâide vermedi) beni bu âhiret azabından kurtarmaya yardım edecek bir mahiyette bulunmadı, boş yere mahvolup gitti.
Hakka suresi ayet 29
Benim saltanatım -mâlik olmam- benden yok olup gitti.
Dünyadaki cimriliğinin cezasına uğrayan o şahıs şöyle de diyecektir: (Benim saltanatım) Kuvvetim, bir nice şeylere sahip oluşum, insanlar üzerine tasallutum (benden yok olup gitti.) şimdi fakir, zelil bir vaziyette kaldım.
Hakka suresi ayet 30
Allah tarafından da denilecektir ki: Onu tutun da -ellerini boynuna- bağlayın.
Allah tarafından da zebanilere emrolunacaktır ki: (Onu) O üzüntüler içinde kalan kâfiri (tutun da) ellerini boynuna zincirler ile (bağlayın) onu kımıldanamayacak bir hâle getirin.