Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

GÜNLERDEN BİR GÜN KURBAĞA YARIŞI DÜZENLENMİŞ!!! (1 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Ayrılığı Seçenlere!!!

Ayrılığı Seçenlere!!!

Şayet ayrılığı seçiyorsan, giderken her şeyi de yanında götüreceksin. Geriye hiç bir şey kalmayacak, ardında hiç bir şey bırakmayacaksın Ne söylenmemiş sözler kalacak, ne de yaşadığın güzel anlar

Büyük olmalı ayrılıklar. Uçsuz bucaksız, dursuz duraksız. Ne aklında tuşlara uzandığında hatırlayacağın telefon numaraları olmalı ne de yollar bir daha kesişmeli. Ne bir anıya yenilmeli ne de bir dizeye. Şarkılarsa göz pınarlarınadeğmemeli

Gidiyorsanız şayet, delikanlıca yakacaksın köprüleri, dönüp bakmayacaksın ardına son bir kez de olsa Belki geri dönerim diye işaret koymayacaksın geçtiğin yollara…
Ayrılığı seçiyorsa eğer insan şiirler okuyunca unutulmalı, hasret dokununca gülümseyebilmeli.

Gidiyorsanız öyle bir gitmelisin ki ayrılık bile gurur duymalı seninle..Gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki içimde sen diye bir şey kalmamalı...gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki sensizlik diye bir olmamalı.gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki beni de götürmelisin ya da gömmelisin derinliklere..


Bir gün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Lanet edersin yaşadığına.
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın..
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın
 

cennet_agaci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Kas 2006
Mesajlar
2,468
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
iStAnBuLL
RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

Gidiyorsanız öyle bir gitmelisin ki ayrılık bile gurur duymalı seninle..Gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki içimde sen diye bir şey kalmamalı...gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki sensizlik diye bir olmamalı...gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki beni de götürmelisin ya da gömmelisin derinliklere.

Ablacım gene çok güzeel konu şeçmişsin yaa Mevlam senden razı olsun inş
gönderdiğin konular okadr yararlıki bizleri bilgilendindiğin için çok teşekkür edıyorum inş mükafatını rabbım katında fazlasıyla alırsın ablacım selam ve dua ile inş a.e.o B)B)B)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

paryosa_t yazdı:
Gidiyorsanız öyle bir gitmelisin ki ayrılık bile gurur duymalı seninle..Gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki içimde sen diye bir şey kalmamalı...gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki sensizlik diye bir olmamalı...gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki beni de götürmelisin ya da gömmelisin derinliklere.

Ablacım gene çok güzeel konu şeçmişsin yaa Mevlam senden razı olsun inş
gönderdiğin konular okadr yararlıki bizleri bilgilendindiğin için çok teşekkür edıyorum inş mükafatını rabbım katında fazlasıyla alırsın ablacım selam ve dua ile inş a.e.o B)B)B)
Güzel kardeşim Rabbim cümlemizden razı olsun inş,bazı gereksiz ayrılıklar üzüyor insanı bende beğendiğim bir yazıyı sizlerle paylaştım.AYRILIĞI SEÇENLERE ithaf olunur
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

nihalim yazdı:
emeğine sağlıkB)B)B)B)B)ALLAH'A EMANET OLB)B)B)B)B)B)
Çok tşk kardeşim sizde Yaratana emanet olun.SELAM VE DUA İLE
 

tuba07

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eyl 2006
Mesajlar
545
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
ANTALYA
BEN SENİ UNUTMAK İÇİN SEVMEDİM

BEN SENİ UNUTMAK İÇİN SEVMEDİM

BEN SENİ UNUTMAK İÇİN SEVMEDİM

Anladım, aşkın ardına düşünce seni. Nisan’ın avuçlarımıza bırakıverdiği müjdeyi... Günler seni solukluyor şimdi... Firavunların bile bir şeyler beklediği o kapı, sonuna kadar açılıyor şimdi. Kalplerin çiçeklenme zamanı şimdi... Ömür defterinden tertemiz bir sayfa açıp, gül kokulu notlar düşme zamanı şimdi... Fazlalıkları atma zamanı, topraktan, sudan, çocuklardan, ağaçlardan ve oruçtan af dileme zamanı şimdi... Bir yetimin gözyaşlarını silme, merhametle beraber kazınan yüreklere merhamet etme zamanı şimdi... Duaların göğe çıkma zamanı şimdi... Muhammedsiz muhabbette susma zamanı şimdi... Taşlaşmış yüreklerimizi taşımaktan yorulmuş, dönmeye mecali kalmamış dünyanın aklanma, hafifleme zamanı şimdi... Dikenlerin bile bir hoş, gayrı gül kokma zamanı şimdi... Hira’nın mahzunluğunu üzerinden atma zamanı şimdi... Sen varsın ya, al güneşin gökyüzünü terk etme zamanı şimdi... Yine geldi Rahmet ayı demek ki affa layık birileri var hala yeryüzünde, seni sevenler sayesinde aklanıyor yerküre, onları bulma zamanı şimdi...

Anladım; seni sevmek de zor, yazmak da... Rüyalarıma girmedin, gözüme rengini vermedin, soluğuma karışmadın hala... Kelimelerimi sevgiye batırıp çıkarıyorum, cümlelerimi sevginle kuruyorum ama sevgimi anlatamıyorum sana... Hırkanı, sakalını koruduğum kadar sahip çıkamıyorum manevi mirasına... Adını aramıyorum -günün hastalıklarına ait kirlilikte- kıyına vardığımda... Tanımlamaya elverişsiz bir yolculuğa çıksam, içimin nadaslı tarlalarında, yüreğim filtreden geçebilse Ramazan’da, elimden tutsa rahmet melekleri, her gün bir hücrem arınsa. İman sancısını bir nebze olsun hissedebilsem yüreğimde...

“Özlenenle” özleyenin bitimsiz vuslatı biter mi? Yaşamın anlamı canlanır mı? Kalbin gün dönümü başlar mı?

"La" ile yıkıp, "illallah" ile inşa etsen yepyeni bir hayatı. Ya da senin rolünü oynasak hiç olmazsa, toplasak sokaklardan Ebu Zer’leri, uzatsak ellerimizi çağın yetimlerine, zedelerine... Güneş gibi yalnız güvercinlerin değil, sırtlanların üzerine de doğsak. Yarasalar bile yok edemese ışığımızı... Senede bir gün girer miydin rüyalarımıza?

Sana ne dost, ne yar, ne sırdaş diyeceğim.

Sana hem dost, hem yar, hem sırdaş diyeceğim.

Anladım; bir gün kokladığım gül kokusu sonuncusu olacak. Para için hayatını harcayanlar, karşılığında daha kıymetli bir şey alamayacak. Mezar taşı önünde kırılan hayal, hayalden sayılmayacak. Ben kendime ağlarken Uhud da bize ağlayacak. Milyonlarca yürek, milyonlarca koku, milyonlarca heyecan, milyonlarca yaşanmışlık... gibi herkes soğuk ve dar rakamların içine sıkışabilir bir hal olacak. Nice kaprisler, hırslar nefretleri gözkapaklarının gerisinde sıralanacak, ödünç alınan renkler, gülüşler iade edilecek. Borç alınan bakışlar verilecek. Bin birlik bire inecek, çokluk tekleşecek. Tüm insanlar aynı safta dizilecek. Başkalarını kalbinde yaşatacağını söyleyenlerin bu kalpleri sessizleşecek...

Anladım; hiçlikten geldik, her şeye uğradık. Sadece her şeyin alnına bir “Niçin?” sorusunu yapıştırmak için. Yokken niye var edilmişiz, her şey bir hiçken neden her şey olmuş? Anladım; tatlı bal bize zehirli bir sineğin eliyle yedirilir. İpek, elsiz bir sineğin eliyle giydirilir. Elektronlar fırıl fırıl dönerler yörüngelerinde. Anladım; kir ve çöp yeryüzüne insanla gelir. Büyüyünce doktor olmak isteyen çocuklar, büyüyünce cellât olur. Miras için babalarını, kalpleri için sevdiklerini, ilkeleri için kendilerini öldürür. Anladım; kötü bakan, Yusuf’u çirkin görür ve iskemlenin ayağına vurmak kıymetlenir. Karanlığı sevenler ışığa hasetlenir. Vahşi hayvanlar hiç olmasa vahşiliğini bilir. Anladım...

Anladım; dayatmadan başka dil bilmeyen soğuk bakışların önünde Ammar’ın (r.a.) kırgın yüreğinden değil, çatlamış dudağından içeriksiz bir reddiye çıkmıştı. Sonra içinde bir deprem yaşayan Ammar (r.a.)’ın Efendimize koşuşu.. ve Efendimizin Ammar (r.a.)’ın yüreğine bıraktığı o muştu: "Yüreğini dinle, duy sesini bak ne diyor?" Peki, benim kalbim kimi söylüyordu. Kalbimin efendileri cesetlerimizin üzerinde piramitler inşa ediyordu. Yüreğimiz sahipsiz kaldıkça, sahiplerimiz daha çok cefa ediyordu. Ağızlarımız açılıp, dişlerimiz, göz kapaklarımız kaldırılıp gözlerimize bakılıyordu. Biz şükrediyorduk, burnumuza kanca takıp sokaklarda gezdirmiyorlardı. Sahi gezdirmiyorlar mıydı?

Anladım; kuşu ölen komşu çocuğuna taziyeye giden Resul (s.a.v.)’ün sözleri bize erişmez. Yağmur yağarken ıslanan, ıslanınca "Tufan"ı düşünen Fahr-i Kâinat’ın yanağından süzülen damlalar bizim gözlerimize değmez. Delikanlılar ve genç kızlar omzumuza dokunarak yürürler, sararmış hüzünleri acemi şiirleri ve masum hoyratlıkları kalbimize dokunmaz. Musa (a.s.)’nın ardında yürüyor olsak deniz bize açılmaz...

Anladım; pencereleri açılarak havalandırılmayan bir ev, ağır ağır örümcekleri karşılıyor. Kapağı açılmayan küp yosunlara kucak açıyor... Senin hicret ettiğin kalp duruyor. Çölde balıklar yüzerken, Boğaz’da kelimeler kuruyor. Ay’ı koparılmış gök gibi, aşılı bir omuz gibi yerin hala duruyor. Avucu veren istememizi istemiş. Kalpler seni istiyor. "Sevgili, en sevgili, ey sevgili seni bekleyemedim ben. Uzatma dünya sürgünümü.” diyen bir dil ver bana... "Seni çağıracak bir ses ver bana" diyor.

Anlat; araba camından el sallayan nefsimi nasıl sallayacağım? Nasıl oturtacağım sanık sandalyesine, hala kendini masum görürken nasıl razı edeceğim cam fanusa? Haydi anlat! Vücudumuzun bir parçasının geçirdiği rahatsızlık, hani bütün vücudu kan ter içinde bırakırdı, tüm vücut bundan elem duyardı? Kol kesilirken, dudak gülüyor; ayak kesilirken kollar el çırpıyor; bir göz oyulurken, bir diğer göz futbol maçı seyrediyor. İzlerimiz sadece rüzgârı ilgilendiriyor. Neden? Anlat; bu görkemli mabetler niye? Günahkâr dudaklarımın siyah lekeler bırakacağı beyaz eller nerede? Kömür dudaklarım neden katran karası ellerde? Ben neden yokum Nuh’un gemisinde?

Ne olur anlatsana! Bizim Peygamberi (s.a.v.) ısırmasın diye, ayağını yılan deliğinin üstüne kapatan Hz. Ebu Bekir’imizi, suikastı haber alınca Peygamberin (s.a.v.) yatağına yatan Hz. Ali’miz vardı. Son yudum suyu birbirlerine gönderip susuz şehit olan sahabelerimiz, "İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi gerçekten sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız." diyen Peygamberimiz vardı... "Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz." diyen Yunus’umuz, düşmanın attığı taştan değil, dostun attığı gülden incinen Hallac-ı Mansur’umuz vardı. Anlat; saadet asrında olsak nereye düşerdik, Ömer’in düşmanı mı olurduk yoksa! En sevgili, ey sevgili! Kiramen Kâtibin şimdi ne yazıyordur bizim hakkımızda?

Anladım; kolay anlatılıyor 63 yıl, kolay yazılıyor, kolay yaşanmıyor oysa... Demek ki yanımızdasın, helak olmadık hala... Minicik gövdesiyle, Kaf dağını taşıyor, toz kanatlı kelebek... Ve biz çağın modern Ebu Cehillerinden daha çok üzüyoruz seni... Kimimiz Züleyha’ ya yenik, kimimiz saraya... Ne sabır kaldı Eyüp’ten, ne Lokman’dan öğüt... Zulüm baş tacı... Sen parladıkça biz kararıyoruz... Ama yine de anlat! Ellerimizi bağlayacak mıyız yoksa iki yana mı sallayacağız? Herkes göz ucuyla birbirine bakıyor, önümüzdekiler şaşkın, yanımızdakiler de... Bu durumda eller havaya mı kaldırılmalı "affet" mi demeli, rahmet ayı hatırına anlat...

Anladım; dünyanın güneş sisteminin diğer hayatsız, neşesiz gezegenlerinden farkı Sen... Dokunduğu her şeyi merhametiyle altına çeviren Sen... Sözlerini sevgi ipliğiyle teyelleyen Sen... Nisanın canlılık, kâinatın yaratılış sebebi Sen... Aşkın, vefanın sembolü Sen... Menekşenin mor kalbine giren Sen... Firavun ruhluya, Nemrut kafalıya bile dua eden Sen..." Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun" dedirten Sen... Tufan bulutlarıyla aramızdaki tek set Sen... Aydan önce doğan ay Sen... Çölde açan bir gül Sen, rengi solmaz, kokusu tükenmez bir gül... Sevgisinin bedelini ödeyen Yakuplar alabilir senin kokunu... Ama Sen’i çok özledik... Bizi bu çağa karşı dik tutacak olan Senin kokun. Yel essin Ya Rasulallah... Kokun gelsin... Anlayana...

Sevda sahilinde uzunca bir yol yürüdüm.

Eliften asama dayanarak,

Uzadı yollar, vuslat hep uzadı.

Gölgeler sarp dağlar oldu önümde.

Ayağıma sevgilerden, taşlar gelip yürüdü.


Ben yürümeyi hiç bilemezdim,

Sen önümde, hep önümde yürümeseydin
 

tuba20

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ağu 2006
Mesajlar
87
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

vazgeçmek istediğin aslında vazgeçemediiğindir
 

AM_MA_R

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
29
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

HER ŞEY İÇİN ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM
 

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

selamünaleyküm ablacım,

daha yolun başındayız ALLAH-Ü TEALA'nın izni ile hidayet yolunda sizlere yetişebilmek duası ile.

selamünaleyküm
 

tuba20

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ağu 2006
Mesajlar
87
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

Gidiyorsanız öyle bir gitmelisin ki ayrılık bile gurur duymalı seninle..Gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki içimde sen diye bir şey kalmamalı...gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki sensizlik diye bir olmamalı.gidiyorsan öyle bir gitmelisin ki beni de götürmelisin ya da gömmelisin derinliklere..bu kısım çok hoşuma gitti abla yaa duygulandım okurkennn
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

RE: Ayrılığı Seçenlere!!!

evindar yazdı:
selamünaleyküm ablacım,

daha yolun başındayız ALLAH-Ü TEALA'nın izni ile hidayet yolunda sizlere yetişebilmek duası ile.

selamünaleyküm
Aleyküm Selam kardeşim estağfirullaholurmu öyle şey hepberaber öğreniyoruz inş SELAM VE DUA İLE
 

ebe78

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2007
Mesajlar
530
Tepki puanı
0
Puanları
0
NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

--------------------------------------------------------------------------------
NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ…
Dinle neyden ki hikâye etmede, Hep ayrılıktan şikâyet etmede Mevlâna’nın mesel dünyasında, ney insanı temsil eder. İnsan da, tıpkı ney gibi, içinde nefes saklamaktadır. İnsanın her sözü, bir özleyişin ve bir ayrılığın ifadesidir. İnsanın iç çekişleri, aslından ayrı olmanın hüznünü, yuvadan uzak olmanın sancısını yansıtır. Kamışlıktan kopardıklarından beri beni, Feryadım ağlatır her kadını ve erkeği. Kamışlık neyin anayurdu ve evidir. İnsan da tıpkı ney gibi cennetten, yani yuvasından ayrılmıştır. Kalbinin ebedî muhabbetle doyduğu...
Kamışlık neyin anayurdu ve evidir. İnsan da tıpkı ney gibi cennetten, yani yuvasından ayrılmıştır. Kalbinin ebedî muhabbetle doyduğu cennetten dünya gurbetine sürülmüştür. İnsan kalbi, tıpkı ney gibi, fena ve zevalin, ayrılık ve yokluğun yaşandığı bu dünyada, inceden inceye feryad etmektedir. İnsan ruhu olması gereken yerde değildir; geçmişe ait hüzünler ve geleceğe ait kaygılar, aslında hep bu uzaklığın sözsüz ve sessiz ağlayışından ibarettir.



Ayrılık parça parça eyledi sinemi,

Anlaşılır eyleyeyim diye aşk derdini.



İnsan duyguları göğsünde açılan yaralar gibidir. Tıpkı neyin göğsündeki deliklere benzer duygular. İnsana üflenen ruh da, bu deliklerle ifade eder kendini. Evden uzak kalmanın derdi, Ebedî Sevgili'den ayrı düşmenin sızısı, insanın kalbinden dışa doğru açılan duygularla sese gelir, söze dökülür.





Her kim ki, aslından uzak ve ayrı kalırsa,

Kavuşma zamanını bekler durur ya.



İnsan, En Sevgili'den uzak olup asıl yurdundan ayrı kaldıkça, kalbi hep bir buluşmanın ardı sıra koşar. Kalbi gurbete razı olmaz, ruhu ayrılığa dayanamaz. Dünyaya razı değildir; sevince ebediyen sevecekmiş gibi sever insan. Sevdiğini, hiç ölmeyecekmiş farz edip öyle sever. Sınırlı bir zamanda sevmek, ölünceye kadar sevmek insan kalbinin işi değildir. Ölümlü dünyada her aşk yarım kalmıştır, belki hiç başlamamıştır insan için. Bir başka yerde, hiç ayrılmamak üzere kavuşacağı zamanı bekler durur. Çünkü onun yurdu burada değil ötelerdedir.



Ben ki her cemiyetin ağlayanıyım,

İyilerin de kötülerin de yârânıyım.



İnsan, dünyada tamamlanmamışlık hissiyle yaşar, her daim eksiği vardır. Eksikliğini çektiği şeyler sayısınca özlemleri vardır. Erişmek istediği ufuklar kadar geniş idealleri vardır. Her nerede olursa olsun ağlar haldedir insan. İyiler de kötüler de aynı hal içredirler ki, hepsine sırdaştır neyin ağlayışı.



Herkes kendince bana dost olmaya bakar,

Sohbetimden sırlar öğrenmeye yol arar.



Her insan, adını ne koyarsa koysun, bu derin ayrılığın sancısını çeker. Dile gelen her şikâyet, kalbe düşen her hüzün, bu ayrılıktan kaynaklanır. Ayrılığın farkına varmayacak denli gafil olanlar da, ayrılığı inkâr edip bu dünyaya razı olanlar da, başlarını kalplerini bu ayrılık sızısından kurtaramazlar. İnsanlığın temel acıları değişmez; ama bu acıların sırrı da herkese açık değildir.



Sırrım ağlayışımdan uzak değil gerçi,

Ancak her göz ve kulağa âşinâ değil ki.



Aşkın sırrı, ötelere aşina olanların kârıdır. Gördüğünü gördüğünden ibaret bilen, duyduğunu duyduğundan ibaret bilen gözler ve kulaklar öteleri görmeye hazır değildir. İnsanın ağlayışının sırrını, insanın tamamlanmamışlığının hikmetini, ancak gördüğüne razı olmayan gözler görebilir, duyduğundan ötesini duymak isteyen kulaklar işitir. Feryat herkesin kulağına erişiyor, ağlamanın gözyaşı herkesin gözüne değiyor ama sır gözün gördüğünden ve kulağın duyduğundan ötededir.



Can ile ten gizli değil birbirinden,

Lâkin canı görmeye izin yok tenden.



Bu âlem ruh ile cesedin birlikte olduğu, mana ile maddenin eş olduğu bir âlemdir. Görünmeyen gayb âlemi görünen şehadet âlemine komşudur. Ancak âlemdeki her şeyi bir başkasını gösterir bir harf olarak görmeyen için gaybı görmeye izin yoktur. Oysa görünen âlem görünmeyene şahit olmak için yaratılmıştır. Ancak tende kalıp canı aramayan, görünen âlemin şahitliğine perde olmaktadır.



Neyin sedâsı ateştir hava sanma,

Kimde bu ateş yoksa yazık ona.



Ney, ayrılığın acısını seslendirmededir; o halde ona söylettiren hava değil ayrılığın ateşidir. Bu ateş olmasaydı, ney böylesine ağlamazdı. Gurbette olduğunu fark etmeyen için de ayrılık ateşi diye bir şey yoktur; sılayı özlemeyenin sesi sedâsı çıkmaz. Sevgili'den ayrılık derdi olmayanın diline yakarış değmez. Sürgün olduğunu bilmeyen ateşsiz ve heyecansızdır; onun dudağına aşkın sözü erişmez, onun kalbine aşkın ateşi düşmez.



Neyin tesiri aşk ateşinden,

Şarabın hâli aşk cilvesinden.



Şarab, yaratılışı temsil eder Mevlânâ'nın mesel dünyasında. Serap gibi aldatıcı değildir şarab. Yokluk acısı serap gibi ümitsiz bir acı verir. Varlık ise, Sevgili'ye yakınlığı haber veren ümit dolu bir hüzün verir. Zaten bütün bir alemin coşkusu, zerre zerre hareket etmesi de, Sevgili'ye erişmenin, O'na dönmenin cilvesindendir. O'ndan gelip O'na gitmenin heyecanıdır kâinatı velveleye veren. İnsana bu heyecandan daha fazlası düşmüştür; onun kalbinde aşkın heyecanından fazlası, yani aşkın ateşi vardır. Cilveyi besleyen ateştir, hareketi sağlayan ateştir.



Yârden ayrılmışın derdiyle dertlendi ney,

Kavuşmanın önündeki perdeleri parçaladı ney.



Ayrılık derdinin kendisi, kavuşmanın devasıdır. Çünkü aramadıkça bulunmaz. Bizi dertsiz eyleyen her türlü rahatlık, bize ayrılığın acısını unutturan her türlü gaflet, asıl derdimizdir bizim. Ağlayışımız ve yakarışımız, özlemlerimiz ve arzularımız yaramıza devadır. Derdimiz devamınızın kendisidir. Dertsizliğimiz en büyük derdimizdir. Neyin ayrılık derdiyle dertlenmesi, Sevgili'yi gizleyen perdeleri yırtıp parçalıyor; duamızı dillendirdiğimiz anda gözümüze ve gönlümüze pencereler açılıyor.



Ney gibi zehir ve tiryak olamaz,

Ney gibi dost ve müştak olamaz.



İnsanın ney gibi ağlayışı ve inleyişi, görünüşte bir zehirdir ama çareye götürdüğü için en güzel ilaç ve tiryaktır. Neyin inleyişine benzeyen dualarımız ve yakarışlarımız sayesinde Sevgili'nin yoluna düşeriz ki, yakarışlarımızın ne kadar dost ve müştak olduğunu gösterir.



Ney kana bulanmış yoldan söz açar,

Mecnun'un kıssasını anlatıp açıklar.



Neyin sızısı kanlı gözyaşlarına konu olmuş bir aşk yolunun habercisidir. İnsan da, Sevgili'ye ulaşmak için kanlı gözyaşlarını dökmelidir. Mecnun gibi, Leylâ'nın yolunda çöllere düşüp, başka her şeyi yok bilmedikçe, bu aşkın hakkını vermiş olamayız. Şükür ki, bize düşen Leylâ değildir sadece. Leylâ'dan Mevlâ'ya yol vardır ki, Mevlâ'ya götüren Leylâ'lar da bizim çölümüzdür. Bu yüzden, Mecnun'dan çok daha fazlası beklenir Mevlâ'nın yoluna düşmüş olandan.



Leylâ'ların hepsine 'Lâ ilâhe' demeli ki, Mevlâ için 'İllallah' diyebilsin.







Senai Demirci
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

GÜZEL BİR YAZIYDI SELAM VE DUA İLEB)
 

ebe78

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2007
Mesajlar
530
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

RABBİM OKUYAN TÜM ARK ADAŞLARDAN RAZI OLSUN.AMİN
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

Allah razı olsun abla
 

mustafa11

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
3,063
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
istanbul-maltepe
Web Sitesi
www.mobilyaonarim.com
RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

MADEM ÖYLE BURADAN VE BU SİTEDENDE ÇIKIYORUM VE BİR DAHADA GİRMEYECEĞİM SİLİYORUM KENDİMİ SANADA HAYATTA MUTLULUKLAR DİLERİM
 

ebe78

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2007
Mesajlar
530
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

hafize yazdı:
GÜZEL BİR YAZIYDI SELAM VE DUA İLEB)
ALLAH RAZI OLSUN HAFİZE ANAM.OKUYUP YORUM YAZMAN BENİ ÇOK ŞEREFLENDİRDİ.ONUR DUYDUM .ALLAH SENDEN RAZI OLSUN CANIM ANAM
 

ebe78

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2007
Mesajlar
530
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

RE: NEY OLUP AĞLAMAKTIR EN GÜZEL DUAMIZ

mustafa11 yazdı:
MADEM ÖYLE BURADAN VE BU SİTEDENDE ÇIKIYORUM VE BİR DAHADA GİRMEYECEĞİM SİLİYORUM KENDİMİ SANADA HAYATTA MUTLULUKLAR DİLERİM
MUSTAFA KARDEŞ NİYE KIZIYONUZ BEN SİZE NE ETTİM BEN SİZİ İNCİTCEK BİR İŞ YAPAMDIM ZANNEDERSEM YAPTI İSEM HAKKINIZ HELAL EDİN.SİZİ ÜZMEK GİBİ BİR NİYETİM YOKTU İNANIN .BEN BU SİTEDE SİZ GİBİ BİR ÇOK KARDEŞ TANIDIM SİZİ KAYBET İSTEMEM.LÜTFEN SİTEMİZDEN AYRILMAYIN BEN SADECE BİR SORUN VAR O SORUNU BURDA HALLEDEMEZSİNİZ .O KİŞİ İLE GÖRÜŞÜP MSENESİ VARSA YADA TELDEN YADA NEBİLİYİM MUHAKKAK KONUŞILCAK BİR ZAMAN DİLİMİNDE HALLETCENİZE İNANIYORUM.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt