YOLUN BAŞINDAYKEN GÜLÜNÜ SEÇMEK
YOLUN BAŞINDAYKEN GÜLÜNÜ SEÇMEK
Vaktiyle, görkemli bir malikanede yasayan, yasli, çok zengin bir adam varmis.
Malikane, gözalici güzellikte güllerin yetistigi bir bahçenin içinde yer aliyormus.
Bu yasli zenginin evine, her hafta belli bir gün, orta yasli, tatli dilli bir bohçaci kadin gelir ve yepyeni birbirinden güzel, pahali kumaslarini önce adama sonra çalisanlarina sunarmis...
Bir gün yine Malikane'ye gelmis kadin yeni kumaslariyla, bekleme salonuna almislar onu...
Yasli, zengin ev sahibi biraz gecikince sıkılmıs kadin ve duvarlarda asili fotograflari incelemeye koyulmus.
Adam gelince "Beyim"demis, "gençlik fotograflariniza bakarken düsündüm de, çok ama çok yakisikliymissin. Mal mülk para desen, malum. Eee pek iyi de bir adamsin tanidigim kadariyla, o zaman niye hiç evlenip aile kurmadin be beyim?"
Adam gülümsemis ve "madem garibine gitti, anlatayim" demis. "Ama önce gül bahçesine çik ve bahçemin en güzel ama en güzel gülünü getir,"demis. "Ama kapiya giderken seç, eve geri dönerken degil!"
Kadin sasirarak "peki" demis ve çikmis bahçeye...
O büyüleyici güllerin arasinda ilerlerken bir türlü karar veremiyormus. "Su güzel, bu güzel, yok yok belki ileride daha güzeli vardir" diye... Fakat bir bakmis ki bahçe kapisina gelmis ve duvar dibinde gölgede kalmis bir kaç çelimsiz gülden baska gül yok?!
Ne yapsin dönerken seçemeyecegi için ve o güller de güzel olmadigi için eli bos dönmüs.
Adam "Hani en güzel gül?" diye sorunca anlatmis durumu...
Yasli zengin demis ki:
"Anladin mi simdi benim tüm hayatim boyunca niye evlenemedigimi? Doyumsuz olmasaydin eger daha güzeli, daha iyisi, bunun rengi, bunun dikeni diye... Ve sarilsaydin dört elle sevdigini, begendigini hissettigin o güzelim güllerden birine, ellerin bombos olmazdi benim gibi yolun sonuna geldiginde...