Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

GÜNLERDEN BİR GÜN KURBAĞA YARIŞI DÜZENLENMİŞ!!! (1 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

ALEYKÜMSELAM KARDEŞİM BİRAZ ÇIK MORAL DÜZELTELİM DEDİK UMARIM BAŞABİLMİŞİZDİR ALLAH CÜMLEMİZDEN RAZI OLSUN SELAMETLE
 

aise_sahra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ağu 2006
Mesajlar
97
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

ESSELAMU ALEYKÜM
ALLAH razı olsun kardeşim gerçekten moral oldu :) ellerine emeğine sağlık SELAMETLE inşaALLAHB)
 

meltem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 May 2006
Mesajlar
1,782
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
sonsuznurr.blogcu.com
RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

ALLAH İYLİĞİNİZİ VERSİN...ÇOK HOŞ OLMUŞ :D
 

polyana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Tem 2006
Mesajlar
162
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

s.a. kardeşim gerçekten çok güzel olmuş, allah razı olsun sizden biraz olsun gülmemize sebep oldunuz.:)
 

zeynep1111

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Tem 2006
Mesajlar
477
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

:D:D:D
çok güzel
allah razı olsun
 

guleryuz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ağu 2006
Mesajlar
175
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

RE: İŞTE R. TAYYIP ERDOĞANIN MSN Sİ

:|ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM GÜZEL BİR PAYLAŞIM:;)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: KURTARICI TEKLİFLER

RE: KURTARICI TEKLİFLER

değerli kardeşim övgülerin için çok tşk ederim lütfen gözünüzde büyütmeyin bende rabbimin yarattığı aciz bir kulum sadece biraz araştırıyorum ve size faydalı olabilcek olanı seçiyorum eğer faydalı olabiliyorsa ne mutlu bana dua ile
 

FATMA_ERGUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Haz 2006
Mesajlar
3,537
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KURTARICI TEKLİFLER

RE: KURTARICI TEKLİFLER

BENİM ABLAMIN YEREGİ BAŞKADIR
 

husna

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ağu 2006
Mesajlar
110
Tepki puanı
0
Puanları
0
SEVEBİLMEK

SEVEBİLMEK

(22 Haziran 2002 Hekimoğlu İsmail'in Zaman Gazetesi'ndeki köşe yazısından bazı bölümler)

Sevmek,tek taraflı bir duygudur.Yani,seven o sevginin eksi ve artı değerleri içerisinde bir dünyada yaşayabilir.Fakat sevilen çok kere bu sevgiden habersizdir ve ya sevginin değerini ölçemez.Ben kati olarak inanıyorum ki,Kays isimli Mecnun,Leyla'nın kendisini sevdiğini bilemiyordu,bilemezdi de.Çünkü Mecnun'un elinde Leyla'nın sevgisini ölçecek birşey yok.Hatta Leyla beni seviyormuş diye dudak büker.Böylece Mecnun'unaşkı mecnun'da kalır.
Bana göre gerçek manada sevmek ve ya aşk,Allah'ı sevmektir.Allah'ı sevenleri sevmektir,Allah'ın sevdiklerini sevmektir.Böylece aşkımız bütün boyutlarıyla ortaya çıkar.
Her sevgi insanı mutlaka harekete geçirir.Bu hareket sevgimizin ışığı altında olmalıdır.Yani,hareketimiz sevgimize muhalif düşmemelidir.Allah'ı sevebilmenin, her mü'mine nasip olmadığını defalarca gördüm.'Allah'ı seviyorum' demek kolaydır.Hatta bu sevgiyi ileriye götürüp'Allah'a kurban olayım'diyene de çok şahit oldum.O insanlar Allah için günahlarını teker teker terk edemiyorsa, günahları terketmenin organik rahatsızlığıyla kıvranmıyorsa,sevgilisi için yanmıyor demektir.
...Kalp doyar,ruh sakinleşir.''Senin için Rabb'im''diyerek büyük günahlardan çekilmek Allah aşkının en açık alametidir.Burada seven,sevgilisineitaat ederek aşkını ispatlamıştır.Sevgi tamamen manevidir, ruha aittir.Sevginin alametini organlarda görsek de,organlar kadar sağlam bir esasa dayanmaz.Organlar mevsimden mevsime girerken,aşk en soğuk günlerde bile insanı yakarHer duygu gibi aşkıda yönlendirmek insanın beynine düşer.Beyin kendi aşkını idare edemezse o insan Mecnun olur. Aşık bir renk gibi diğer renge karışıp,yepyeni bir dekor ortaya koymak ister.Aşkın dereceleri vardır.Aşk öğrenilmez,yaşanır.
...Hangi sevgi Allah'ın sevgisinin yanında 'ben de varım' diyebilir?Hangi sevgi Allah'ın sevgisine sırtını dönebilir?
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: KURTARICI TEKLİFLER

RE: KURTARICI TEKLİFLER

canım çok tşk ederimm sende bitanesin selam ve dua ile
 

husna

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ağu 2006
Mesajlar
110
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KURTARICI TEKLİFLER

RE: KURTARICI TEKLİFLER

Bence yönetimde söz sahibi olanlar bu tekliflere kulak vermeliler.Çünkü o zaman Türkiye güllük gülistanlık olur, hiçbir sorun kalmaz.Allah razı olsun kardeşim.Muhabbetle...
 

konak

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2006
Mesajlar
1,186
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KURTARICI TEKLİFLER

RE: KURTARICI TEKLİFLER

Önerileriniz güzel. Ama tabii bazı önerilerinizin gerçekleşmesi köklü bir altyapı gerektirmektedir. Örneğin otomotiv sektörü, örneğin milletvekillerin vasıfları biri teknik anlamda altyapı diğeri de aile eğitiminin üst düzeyde olmasına bağlı ama yine de önerileriniz güzel.
Çalışmalarınızda başarılar dileğimle...
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: KURTARICI TEKLİFLER

RE: KURTARICI TEKLİFLER

bu alt yapıyı bizler oluşturabiliriz diye düşünüyorum bu alt yapıyı oluşturabilecek evlatlar yetiştirerek mesela
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
vurun inanana

vurun inanana

Televizyon henüz her evin baş köşesine kurulmamış, sohbetleri ortadan kaldırmamış, insanların birbirlerini anlamalarını engellememiş olduğu bir zamanın en çok seyredilen filmleri aile filmleriydi. İstanbul'daki Anadolu, Modernleşme yolundaki İstanbul sinemalarının yolunu tutar, yerli ve yabancı pek çok filmin müşterisi olurlardı. Amerika'nın bol kovboyla filmle Kızılderililerin saldırılarını sürekli göğüsleyen kahraman sığır çobanları tüm alıcılara nakledilmişti.
Daha sonra Kızılderilileri katledenler, vicdan temizlemek için onların şirin yanlarına da eğilmeyi ihmal etmediler. Kovboylar aslında katledilmiş insanların kan katilleriydiler ve bu gerçek beyaz perdede de zamanla ortaya çıkarılmak zorunda kalınmıştı. Yeşilçam ise farklı bir seyir izledi sinemada. Bolca yabancı filmlerden adaptasyonlarla ‘ehlileştirilmiş’ filmleri bünyeye yerleştirdi. Bizim saldıracak kızılderililerimiz yoktu. Sadece kötü adamlarla mücadele eden yiğit, sözünü bilir, harama bakmayan, mahallesinin namusuna koruyan delikanlı tiplerimiz bütün adaptasyonları aşıyor ve filmin sonunda bir alkış tufanını hak edecek mertliği ortaya çıkarıyordu.
Hazır izleyici potansiyelini yakalayan bir sinema endüstrisi, hedef kitlesine numara yapmadan durabilir mi? Toplumun en çok ilgisini çeken komedi filmlerinden tutun ciddi sosyal yaralara parmak basan filmlere kadar ilginç tiplemeler peyda olur beyazperdede. Gizliden gizliye yapılan mücadele, zamanla açıktan yapılmaya başlanır.
İmamlar, vaizler, dindar insanlar, kapalı kızlar yavaş yavaş perdeden geçmeye başlar. İdeolojik bakış acısı zamanla kendi altyapısını oluşturur. Sevgili insanımız ne zaman bir film izleyecek olsa, mutlaka kötü imamların, din adamlarının bu topluma ettiği kötülükle karşılaşmak zorunda kalacaktı. Karşıt tiplemesi bile hazırdı: Aydın Öğretmen! Özellikle medreselerin etkisinin ortadan kaldırılması, toplumun dinini öğrenebileceği kaynakların kurutulması ile oluşan boşluk öğretmenlerle kapatılmaya çalışıldı. Daha önce sadece dini eğitim aldığı için eleştirilen ve softa denilen insanların yerini sadece maddeci bir eğitim alan öğretmenler dolduruyordu. Oysa toplum dini değerlerine bağlı bir toplumdu. Zamanla oluşan dini algılayışların, dini baskı altında tutmaktan ileri geldiğini anlamaları için pek çok şeyin feda edilmesi gerekti. Taşların yerine oturtulmasıyla camilerde namaz kıldırmakla görevlendirilen insanlara gerek toplumun baskısıyla gerekse eğitimi dinden uzak tutmak amacıyla dini eğitim izni verildi. Bir yanda çağdaşlaşma eğitimleri bir yanda dini anlayışın yol farklılığı toplum içinde de sıkıntılar oluşturdu. Çünkü ortada batılılaşma diye umulan ama tamamiyle zihniyet kaymasıyla karşılaşılan bir durum oluştu. Toplumun ahlak ve moral değerleri çökmeye, her yerde kimliksizlik çekilmeye başlanmıştı. İşle bu dönemin örneklerini sinemada da görmek mümkün oluyordu. Bunlardan biri Halide Edip Adıvar'ın romanından uyarlanan "Vuran Kahpeye" idi.
Din adamı ve öğretmen çalışmasını en doruk noktalarda sürdüren filmde yobaz, cahil, insanları sevmeyen, herkesin kötülüğünü isteyen dindar tipe karşı yeni öğretmen olmuş, çocuklara ilini sevgisi aşılamak için yetişmiş bir öğretmen tipi çıkarılmıştı. Çalışma da doğruluk, objektiflik gibi değerler yoktu.
İdeolojik bir savaş vardı ve bu savaşı körüklemek için çaba gösterilmesi gerekiyordu. Televizyonun yaygınlaşmasıyla başka bir durum ortaya çıktı. Özellikle toplumun değerlerini geri planda tutan TV, batıcılığın bütün pozisyonlarını yayıncılık adına denedi. Zamanla çoğaldı, tüm kanallardan tek düze bir anlayış topluma zerkedilmeye başlandı.
Televizyon ekranında yayınlanan "Hanımın Çiftliği" de aynı yanlış bakışa sahipti ve toplumdan büyük tepki gördü. Yeşilçam kendini bitirdi, televizyon tek sesliliğini kaybetti. Son dönemde yapılan filmlere bakıldığında artık karikatürize din adamı tiplemeleri yok. Vizontele’de Yılmaz Erdoğan’ın ortaya koyduğu kekeme imam tiplemesine tepkilerin büyük olduğu dikkate alınırsa umutlu olmak için nedenlerimiz var. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Hz. Peygamber’in hayatını çizgi filme taşıyacak olması, Yücel Çakmaklı, Osman Sınav gibi yönetmenlerle din adamı imajını düzeltecek çalışmalara girişmesi yüzümüzü güldüren durumlar. Mizah dergilerinin ve ille de Turan Selçuk 'un baş çizgi karakteri yobaz görünen insanların yerini toplumla barışık, yabancı dil bilen, bir iddia sahihi olan insanlar aldı. Toplum tüm sıkıntılarına rağmen bağrından kendisiyle anlaşabilen ve sözünü dinleyeceği din adamı yetiştirdi.
Popüler birtakım insanların itelemesiyle ancak film çekilebilen bir devreye girdik. Toplum tepkisini anında veriyor. Bu sinemada bir otokontrol sağlamaya başladı. Derseniz ki Türk sineması huyundan vazgeçmez; aynı yanlışları tekrar eder, ben de derim ki toplumun inancıyla oynayan hiçbir kurum tanı bir sevgi sahibi olamaz. Sinemayı eğitim aracı gibi görmek mümkün değil, Ama eğitime açık yönlerini de inkar edemeyiz.
Sinemamız yeni bir yol ayrımında. Ya dünya çapında filimler çıkaracak, ya da sessizliğini koruyacak. Ama önce yapması gereken bir şey var. Kovboyların Kızılderililerden özür dilemesi gibi Önce bir din adamlarına yapılan kabalığın özrü gerek. Bu da onları doğru olarak aktarabilecek yoruma ulaşmakla olur.
Bu erdemi sinemamızın gösterebileceğini düşünmek istiyoruz; yoksa Cannes yollarında bize ağlamak düşer, ağlamalıyız da…
 

fidan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ağu 2006
Mesajlar
947
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: KURTARICI TEKLİFLER

RE: KURTARICI TEKLİFLER

* Yirmialtıncı madde: Siyasete vasıf, ahlak, fazilet getirilmelidir.

EN ÖNEMLİ MADDE BU BENCE ÇÜNKÜ AKILSIZ BAŞIN CEZASINI AYAKLAR ÇEKER VE ŞUAN YAŞADIĞIMIZ SORUNLARIN HEPSİNİN KÖKÜNDE BU VAR AHLAKİ DEĞERLERE ÖNEM VEREN HARAMI HELALİ GÖZETEN SİYASETCİLERT GEREKİYOR BİZE

ALLAH RAZI OLSUN ZERDA ABLA ALLAHA EMANET OL
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: KURTARICI TEKLİFLER

RE: KURTARICI TEKLİFLER

RABBİM CÜMLEMİZDEN RAZI OLSUN EVET HERKESİN ALACAĞI VEYA KENDİNDE HATALI BULDUĞU NOKTALAR VARDIR HAKKIMZDA HAYIRLISI OLSUN SELAM VE DUA İLE
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Hayat Sabra Denktir

Hayat Sabra Denktir

Olmaz gönlüm, olmaz öyle! Keskin sirkenin akıbeti malûm. Dört mevsimi yaşayan bir cennetin bağrında büyüdün de sen, onun için böyle bir baharı ve yazı özlersin. İstersin ki çabuk geçsin fırtınalı sonbahar, ayaza durmasın kışlar. Dedim ya, sen dört mevsim hesabını yaparsın yaşarken duygularını. Ama bilmelisin herkes buralı değil. Bilmelisin, güneş görmeyen yurtlar var.

Olmaz gönül, olmaz öyle. Yükün ağır bilmekteyim, baharı yaşamayanlarla kış nasıl geçer; onu da bilmekteyim. Ama şunu da bilmekteyim ki, sabredebildiğin ölçüde yaşarsın. Eminim ki, hayat sabra denktir. Ve sabır, tahammülün bittiği yerde filizlenir, maneviyat çeperlerini genişlettikçe boy atar, sırf Yaradan'ı düşünerek fiiliyatta bulunduğun zaman neşv ü nema bulur.

Sabır gönlüm, sabır! İçine çekerken, zehir gibi gelir tadı, boğulacağını zannedersin. Kanın çekilir yüzünden, bembeyaz olur sîman; yutkunursun, geri döner içinde düğümlenenler. Başını eğmek istemezsin; ama kaldıramazsın da öyle göklere doğru. Ağlarsın, gözyaşın akmaz. Haykırmak gelir içinden, zangır zangır gürültüler habercisi olur titreyen ellerin. Konuşursun yalnızca kendinle, dökersin içini; senden başkası duymaz bilirsin bunu. Sitemlerin dillenir haklı olduğunca, bağırırsın rahatlarcasına, ama sadece kendi içinde, ama sadece Yaradan'la baş başa. Sonra gözlerin... Gözlerin nihai nokta olmak ister en sonunda. Durur öylece, bakar, bakar... Ve kimseler fark etmez neden donuklaştığını, kimseler anlamaz anlatmak istediği çifte derin mânâyı... Sonra çekip alıverirsin anlamlı bakışlarını ruhunu bir kenara bırakmışlardan. Yüzünü çekersin, yalan dünyanın yalancılarından. Alnındaki kırışıklıkları alıverirsin haberi olmayanların önünden. Doğruca bırakırsın asıl dergâha. Bağrına cennetler sığan seccadenin secdeliğine. Ve başlar böylece sabır maratonun. Korkma gönül, sen hele azmet sabır için, yüreğini koy ortaya, gör ne mânevî hediyeler paketliyor Yaradan...

En masumane tavırlarına gaddarca yaklaşanlar olacak belki. İçindeki çocuk hafife alınacak... Anlatmak istediklerin değil, anlaşılamamış yanların konuşulacak. "Olsun!" diyeceksin, yüzündeki gülümsemeyi kaybetmeden. Yine de hüsn-ü zan edeceksin. Allah için söylediğini yine Allan için olduğu yerde bırakacaksın. Yaradanı alıp yüreğine, sırtını dayayıp tevhidin çınarına, akıbeti ukbâda düşüneceksin. Ve kalbin şöyle bir hafifleyecek, damarlarına giden iyimserlik yolunu tıkamadığından...

Üzülüp acı çektiğin anlarda çileni hafife alanlar olacak belki... Öyle bir yanacak ki için, kimseye anlatamayacaksın. Günlerce ağlayacaksın gözyaşının lâhutî ikliminde. Sonra en yakınındaki, en yüreğindeki vuracak hislerini... Canım dediğin dönecek sırtını. Bir "ah!" çekeceksin derinden ve anlamaya çabalarken empatinin gücüyle, arkanı döndüğünde kimse kalmamış olacak. "Sabır" diyeceksin, yine sabır... Eyyüplerin torunluğuna yakışır sabır... "Bugün Allah için ne yaptın?" sorusu geldiği an kulağına, vereceği cevabı bulamayanların tedirginliği değil, en zor imtihanını başarıyla vermiş öğrencilerin rahatlığı olacak ruhunda. Başını yastığa koymadan "elhamdülillah" diyecek, rüyanda cennetten kesitler izleyeceksin belki... Ve sabaha erdiğinde, avucunda tuttuğun tesbih tanesi yine "yâ sâbır"la şakırdayacak...

Faltaşı gibi açılıp kalacak gözlerin bazen de... Çok şaşıracaksın, çoook! Ya gönül... Kalb kırmak çok kolay oldu, kalbin değeri pazarlara bile çıkartılmaz oldu. Tatlı sözü unutanlar çok, şu hengâmesinden sallanıp duran asırda! Aldırma diyemem, aldıracaksın elbet, hislenip içerleyeceksin belki. Zannediyor musun ki, yüreğine aldıklarına söylediğin nazenin kelimeler, boşta kalır! İnanıyor musun ki, sevdiklerin için kurduğun lâtif cümleler, öksüz bırakılır! Yok gönül, yok! Sahibi var hepsinin. Bırak duymasın insanlar, bırak sertliği onlara! Bırak, tabularına kale yapsınlar! Yeter ki sabret gönül, asıl sahibini düşünüp sabret, başını sonunu kestiremediğin olaylarda bile...

Bırak vursunlar ayıbını yüzüne, bir kusuruna binler cefâ taksınlar. Yaradan'ın "Settar" ismi, beşerin hükmüne mi kalmış. Sen sabret gönül... Felaket tellalları susmasınlar isterlerse? Olumsuzluğu yaymanın zevkine doyamayanlara inat, bütün güzel düşüncelerini yay sere serpe. Zehrini ağzında taşıyan yılanın başını ezemesen de, bal damlasın dilinden. İbrahim'in (as) ateşleri, gül olurken mi sunmuş Dostların Dostu şu ayetini: "Güzel söz, güzel bir ağaç gibidir ki onun kökü sabit, dalı ise göktedir." Sabır gücünün tükenirliğinden korkarsan bir gün, gel gir şu dizelerin sırlı havasına... İnan, kimse üzemez seni orda. Ve uzan o ağacın dallarından ötelere... Uzat ellerini ve bekle. Sabırla bekle gönül! En geç sûrun sesi duyulduğunda tutacak ellerinden Resuller Resulü. Pes etme, sabret gönül, sabret!...
 

kardelenhercai

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
46
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: OKULDAN MEKTUP VAR!!!!

RE: OKULDAN MEKTUP VAR!!!!

hayatım boyunca bütün öğretmenlerini sevdim ve onlara hep dua ettim. yanlız biri var ki ona çok bedua ettim coğrafya öğretmenin ödev vermişti özet çıkaracaktık ancak ben ödevin az bir kısmını tamamlayamamıştım ve o da hem kafama kötü bir yümrük attı hem de çıkardığım özeti yırtı. dayak hiç zoruma gitmemişti ama özetimi yırtması ve onca emeğimin gözümün önünde çöpe gitmesi beni yıktı addeta günlerce ağladım ve inşallah cehenemde yanar diye bedua etmiştim ve o gün öğretmen olmaya karar verdim. öğretmen olacaktım ama onun gibi olmayacaktım. allah nasip etti öğretmen olma aşamasınsayım inşallah öğrencilerimi hiç üzmem ve hayata dair bir şeyler öğrenmelerine vesile olurum:|
 

kardelenhercai

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
46
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ÖĞRENCİ SÖZLÜĞÜ

RE: ÖĞRENCİ SÖZLÜĞÜ

öğrenciliği çok güzel özetlediniz allah razı olsun
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: OKULDAN MEKTUP VAR!!!!

RE: OKULDAN MEKTUP VAR!!!!

allah yar ve yardımcın olsun kardeşim ben de öğretmen olmak istiyorum bunu hemde bütün kalbimle inşallah bu uğurdaki istek ve beklenti arzularım boşa gitmez emeğimin hakkını rabbim verir allah yolunu açık etsin kardeşim umarım öğrencilerine iyi davranır vede mükemmel örnek bir öğretmen olursun allaha emanet ol kardeşim selametle
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt