RE: SÜNNET YERİNE KAZA NAMAZI KILMAK
MAKALE
KAZA NAMAZI BORCU OLAN SÜNNET KILAMAZ MI?
Kadın- erkek herkes tarafından ısrarlı sorulan sorulardan biri de budur:
? Namaz borcu olanlar sünnet kılamazlar, sünnet yerine kaza kılmaları gerekir, deniyor. Böylece namazlarını vaktiyle terk etmiş olanlar sünnetleri de terk etme izni almış oluyor gibi bir durum meydana geliyor. Bu konuda mezheplerin görüşü nedir? Biz Hanefiler nasıl hareket etmemiz gerekir?
Efendim, nedense bu konuyu gündemde tutanlar var. Meseleyi meçhullükten kurtarmak için mezheplerin görüşlerine şöyle kısaca bir göz atalım. Sonunda da Hanefi?nin görüşüne işarette bulunarak noktayı koyabiliriz, diye düşünmekteyim. İnşaallah faydalı bilgi arz etmiş oluruz.
Bu mevzuda aslında iki farklı görüş, Hanefi ile Şafii?nin görüşüdür.
Diğer mezheplerin görüşleri bir bakımdan Şafiiye, diğer bakımdan da Hanefi?ye yakın görünmektedir. Şöyle ki:
Hanefilere göre: Kaza namazı borcu olanlar beş vakit namaz öncesi ve sonrası sünnetleri kılmalı, kaza namazı kılmak için bu sünnetleri terk etmemelidir. Ayrıca, kılınması için hakkında hadis bulunan diğer kuşluk, tesbih, evvabin, teheccüd namazları da kılınmalı, kaza namazı için bunlar da terk edilmemelidir!.
Bunların dışında kendiliğinden kılınan nafile namazlar olacaksa, işte bunların yerine kaza namazı kılınması uygun olur. Ama namaz öncesi sonrası sünnetlerle, kılınması için Efendimizin tavsiyeleri bulunan sünnetler kaza namazı için terk edilmemelidir. Peki, kaza namazı için Sünnetler terk edilirse ne olur? Hiçbir şey olmaz. Sadece bir farz kılınmış, bir sünnet de terk edilmiş, yani bir kazanılmış, bir de kaybedilmiş olunur.
Malikilere gelince: Kaza namazı olanlar, sabah namazı sünneti, vitir, bayram, tahiyyetül?mescid gibi haklarında hadis bulunan sünnetleri kılmaları (efdal değil) caizdir, kılabilirler. Kılmayıp ta kaza kılsalar efdalini yapmış olurlar.
Hanbelilere göre ise: Farz namaz borcu olanların namaz öncesi ve sonrası sünnetleri kılmaları caizdir. Ancak kazalarını kılmaları ise efdaldir, daha iyisidir. Başka nafile kılmaları ise haramdır.
Sabah namazının sünneti bütün mezheplerde müstesna. O, çok kuvvetli bir sünnet olduğundan her zaman kılınır, hiçbir durumda ihmale uğratılamaz.
Şafiiye gelince: Onda farz namaz borcu olanların sünnet kılmaları caiz olmaz. Bir an evvel farzları kılıp borçlarından kurtulmalı, ondan sonra sünnetleri kılma imkanı elde etmiş olmalılar.
(Günün Meseleleri-2) kitabından özetlediğim bilgilerden müellif Hayreddin Karaman Hoca efendi şu sonucu çıkarmaktadır: ? ?Görüldüğü üzere dört mezhebden üçüne göre, üzerinde kaza namazı borcu bulunan kimselerin sünnet kılmaları caiz olup, Hanefilere göre de üstelik efdaldir, yani daha iyi ve faziletli bir davranıştır, kılınmalıdır.? (s. 445) Ben bu sonuca şu hususları da ilave etmek istiyorum.
Sünnetleri bırakıp ta yerinde kaza kılacak olan bir Hanefi, bir kazanmış, bir de kaybetmiş sayılır. Kazandığı, kıldığı farz borcundan kurtulmuş olmasıdır. Kaybı da, terk ettiği sünnet sevabından mahrum kalmış olmasıdır. Demek ki sünnetleri terk ederek kaza kılmada bir kazanç, bir de kayıp söz konusudur. Bu ise insana pek huzur vermemektedir.
Bunun en huzurlusu, kayba uğramadan kazanmaktır. Yani sünnetleri terk etmeden kazalarını kılmaktır.
Unutulmamalıdır ki, bir kaza namazı beş dakika vakit alır. Bir sünnet terkinden de ancak beş dakika kazanılır. Beş dakika kazanmak için sünneti terk mahrumiyeti göze alınabilir mi?
Halbuki gün boyu hayatımızda değil beş dakika, bazen saatlerimiz dahi boşa harcanabilmektedir. Kazanacaksak oralardan kazanmalıyız vakitlerimizi, diye düşünemekteyim
Ahmet Şahin den alıntıdır.