Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?" (2 Kullanıcı)

bezmi safa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,241
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
KAYSERİ
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

mtekik yazdı:
bezmi safa yazdı:
mtekik yazdı:
bezmi safa yazdı:
mtekik yazdı:
s.a. arkadaşlar
benim sorum şu,

KADINLAR İMAMLIK YAPABİLİRMİ?

Kadının diğer kadınlara imamlığı konusunda, Hz. Peygamber (s.a.)'in hanımlarından Ümmü Seleme ve Hz. Aişe'nin kadınlara imam olarak namaz kıldırdıklarına, bu durumda öne geçmeyip ilk safın ortasında durduklarına dair ilk devir hadis kaynaklarında bilgiler vardır. Kadınların günlük beş vakit namazda olduğu gibi, teravih namazında da diğer kadınlara imamlık yapmaları İs1am fakihleri tarafından caiz görülmüştür .


Bir kadının, erkeklere veya kadın-erkek karışık cemaate imamlık yapmasına gelince, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i, Ebû Dâvûd'un Sünen'i, İbn Hüzeyme'nin Sahih'i, Beyhakî'nin Sünen-i Kebîr'i ve Hakim'in Müstedrek'i gibi pek çok kaynakta yer alan bir rivayete göre, Hz. Peygamber, istisnâî olarak Ümmü Varaka isimli bir hanıma, biri erkek diğeri kadın iki köleden oluşan kendi ev halkına imamlık yapması için izin vermiştir. Bu rivayete dayanarak, Ahmed b. Hanbel, Ebû Sevr, Müzenî, Taberî, İbn Teymiyye gibi alimler, kadının zaruret halinde erkeklere de imamlık yapabileceğini söylemişlerdir. İçlerinde Ebû Hanife, Şafiî'nin de bulunduğu fakihlerin çoğunluğuna göre, kadının erkeklere imamlığını caiz görmemişlerdir.

S.A. ABLAM,
CEVABINIZ DOĞRU, KURALLARIMIZ GEREĞİ ŞİMDİ SORU SORMA HAKKI ELDE ETTİİZ. BUYRUN SORUNUZU ALALIM.


mekkede inmiştir 8ayettir açılmak genişlemek ve sevinmek demektir anlamı.bu süre ayetlerinde peygamberimizin göğsünün açıldığından bahsedildiği islamdininin kolaylıklılarının yer aldığı için sureye bu isim verilmiştir

bu sureyi çok severimde

S.A.
SORUNUZU CEVABI EL-İNŞİRAH SURESİ
1- BİZ SENİN GÖĞSÜNÜ AÇIP GENİŞLETMEDİKMİ?
2.3- BELİNİ BÜKEN YÜKÜNÜ SENDEN ALIP ATMADIKMI?
4- SENİN ŞANINI VE ÜNÜNÜ YÜCELTMEDİKMİ?
5,6- ELBET ZORLUĞUN YANINDA BİR KOLAYLIK VARDIR. GERÇEKTEN, ZORLUKLA BERABER BİR KOLAYLIK DAHA VARDIR.
7,8- BOŞ KALDINMI HEMEN (BAŞKA) İŞE KOYUL VE YALNIZ RABBİNE YÖNEL.

SADAKALLAHULAZİM.
allah razı olsun kardeşim sağolun.bildiniz soru sormanızı bekliyorum
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

bezmi safa yazdı:
mtekik yazdı:
bezmi safa yazdı:
mtekik yazdı:
bezmi safa yazdı:
mtekik yazdı:
s.a. arkadaşlar
benim sorum şu,

KADINLAR İMAMLIK YAPABİLİRMİ?

Kadının diğer kadınlara imamlığı konusunda, Hz. Peygamber (s.a.)'in hanımlarından Ümmü Seleme ve Hz. Aişe'nin kadınlara imam olarak namaz kıldırdıklarına, bu durumda öne geçmeyip ilk safın ortasında durduklarına dair ilk devir hadis kaynaklarında bilgiler vardır. Kadınların günlük beş vakit namazda olduğu gibi, teravih namazında da diğer kadınlara imamlık yapmaları İs1am fakihleri tarafından caiz görülmüştür .


Bir kadının, erkeklere veya kadın-erkek karışık cemaate imamlık yapmasına gelince, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i, Ebû Dâvûd'un Sünen'i, İbn Hüzeyme'nin Sahih'i, Beyhakî'nin Sünen-i Kebîr'i ve Hakim'in Müstedrek'i gibi pek çok kaynakta yer alan bir rivayete göre, Hz. Peygamber, istisnâî olarak Ümmü Varaka isimli bir hanıma, biri erkek diğeri kadın iki köleden oluşan kendi ev halkına imamlık yapması için izin vermiştir. Bu rivayete dayanarak, Ahmed b. Hanbel, Ebû Sevr, Müzenî, Taberî, İbn Teymiyye gibi alimler, kadının zaruret halinde erkeklere de imamlık yapabileceğini söylemişlerdir. İçlerinde Ebû Hanife, Şafiî'nin de bulunduğu fakihlerin çoğunluğuna göre, kadının erkeklere imamlığını caiz görmemişlerdir.

S.A. ABLAM,
CEVABINIZ DOĞRU, KURALLARIMIZ GEREĞİ ŞİMDİ SORU SORMA HAKKI ELDE ETTİİZ. BUYRUN SORUNUZU ALALIM.


mekkede inmiştir 8ayettir açılmak genişlemek ve sevinmek demektir anlamı.bu süre ayetlerinde peygamberimizin göğsünün açıldığından bahsedildiği islamdininin kolaylıklılarının yer aldığı için sureye bu isim verilmiştir

bu sureyi çok severimde

S.A.
SORUNUZU CEVABI EL-İNŞİRAH SURESİ
1- BİZ SENİN GÖĞSÜNÜ AÇIP GENİŞLETMEDİKMİ?
2.3- BELİNİ BÜKEN YÜKÜNÜ SENDEN ALIP ATMADIKMI?
4- SENİN ŞANINI VE ÜNÜNÜ YÜCELTMEDİKMİ?
5,6- ELBET ZORLUĞUN YANINDA BİR KOLAYLIK VARDIR. GERÇEKTEN, ZORLUKLA BERABER BİR KOLAYLIK DAHA VARDIR.
7,8- BOŞ KALDINMI HEMEN (BAŞKA) İŞE KOYUL VE YALNIZ RABBİNE YÖNEL.

SADAKALLAHULAZİM.
allah razı olsun kardeşim sağolun.bildiniz soru sormanızı bekliyorum

S.A. ABLAM,
BU FORUMDA SADECE BİR MÜSLÜMANIN MUTLAKA VE MUTLAKA BİLMESİ GEREK BİLGİLERİ İÇEREN SORU-CEVAP LAR HAZIRLIYORUZ.

KURANİ KERİMLE İLGİLİ SORU-CEVAPLARIMIZI "KURANİ KERİMİ NE KADAR TANIYORUZ" FORUMUNDA TAKİP EDİYORUZ.

DOLAYISIYLA KURANİ KERİMLE İLGİLİ SORUM ŞU AN ORADA CEVAP BEKLİYOR.

K.S.E.O.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A. TAHARET BAHSİNE DEVAM EDİYORUM,

TEMİZLİK YÖNÜNDEN MUTLAK SULAR KAÇA AYRILIR. LÜTFEN AÇIKLARMISINIZ.

K.S.E.O.
 

-Esmani-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
2,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
islamtarihim.com
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A.
IFK OLAYI NEDİR?BU OLAYDAN ÇIKARMAMIZ GEREKENDERS NEDİR?
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

mk5834 yazdı:
S.A.
IFK OLAYI NEDİR?BU OLAYDAN ÇIKARMAMIZ GEREKENDERS NEDİR?

A.S. KARDEŞİM
ÇOK ÖZÜR DİLİYORUM, AMA "IFK" NEDİR BEN ÇÖZEMEDİM DE CAHİLLİĞİME VERİN LÜTFEN AÇARSANIZ ONDAN SONRA CEVABI İÇİN ARAŞTIRALIM İNŞALLAH.
K.S.EO.
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

bezmi safa yazdı:
muhammed kutsal yazdı:
ilahiyat ne anlama gelmektedir???????

İLÂH

Kendisine ibadet edilen, her şeyden çok sevilen, tazim ve tesbih edilen mutlak varlık. Lügatta, örtünmek, gizlenmek, alışmak ve kulluk anlamında kullanılmakla beraber genelde ibadet edilen, tapınılan nesnelerin ortak adı olmuştur. Ancak İslâmiyet'in saf tevhid akîdesi, tapılacak, ibadet edilecek; kainatın ve eşyanın yaratıcısı ve yoktan var edicisi olarak sadece Allah'ı kabul etmektir. Bu yüzden, Allah'ı lâfzî sadece İslâm'ın kabul ettiği tanrı inancının alemi (özel ismi)'dir.
ilahiyatta bu bölümde ilgilenen dal diğilmi yoksa yanlışmı biliyorum

yazdıklarınızdan emin değilsiniz bu bölümde sorulan sorulara Kaynak vererek cevap verirseniz daha sağlıklı olur diyorum KAYNAKlarınıda belirtmenizi istiyorum
 

-Esmani-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
2,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
islamtarihim.com
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

ipucu vereyim.iftira karalama anlamına gelir.peygamberimizin mahremine atılan bir iftira ile alakalıdır
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

mk5834 yazdı:
ipucu vereyim.iftira karalama anlamına gelir.peygamberimizin mahremine atılan bir iftira ile alakalıdır

S.A. KARDEŞİM,
IFK; yalan, büyük yalan, Iftira namuslu birinin namusu hakkinda Iftira etmek.

Ifk olayi; Islâm tarihinde Resulullah (s.a.s)'in zevcesi ve müminlerin annesi (el-Ahzâb, 33/6). Hz. Âîse hakkinda münâfiklar tarafindan uydurulan Iftira olayinin adi. Olay Buhâri, Müslim gibi ana kaynaklarda tafsilâtli olarak anlatilir. Bizzat Hz. Âîse, olayi cereyan tarzi ve sebepleriyle birlikte detayli olarak anlatmaktadir.

Olayin gerçek yüzü münâfiklarin, Medine'de güvenli bir yurt edinen ve günden güne gelisen Islâm toplumunu parçalamak için Islâm peygamberinin aile mahremiyetini hedef alarak, bas vurduklari bir aleyhte propaganda ve karalama hareketidir. Onlar, Resulullah'in, en yakin arkadaslari ile arasini açabilirlerse, Islâm'i yok etme emellerine kIsa yoldan varabileceklerini zannediyorlardi. Münâfiklar Mustalikogullarina karsi düzenlenen cihat harekatinda, Hz. Âîse'nin basina gelen normal bir olaydan yararlanarak Hz. Ebu Bekir'le Resulullah'in arasina fitne sokmaya ve Resulullah'i gözden düsürmeye çalistilar.

Münâfiklar, hicretin besinci yili Saban ayinda, Necid bölgesinde, Müreysî suyu yaninda konaklamis olan Mustalikogullari kabilesine karsi düzenlenen sefere savasin siddetli geçmeyecegini bildikleri için kalabalik bir sekilde katIlmislardi.

Resulullah sefere çikmadan önce, adeti oldugu üzere, hanimlari arasinda kura çekmis, kendisiyle beraber sefere gitme kurasi Hz. Âîse'ye çikmisti (Buhârî, Sehâdet, 15).

Bu sefer esnasinda münâfiklar, Mekkeli Muhacir müslümanlarla, Medine'nin yerlisi Ensar arasina fitne sokmaya da çalistilar. Bunun için bölge ve kabile taassubunu kullandilar. Bir seferinde Iki müslüman grubu birbiriyle kilica sarilacak hale getirmis, olay Resulullah (s.a.s) tarafindan kolayca önlenmistir. Bu arada münâfiklarin reisi Abdullah b. Übeyy:

"Medine'ye dönünce, aziz olanlarin, zelil olanlari oradan çikaracaklarini" söylüyordu (el-Münâfîkûn, 63/8). Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) Ensari toplayarak durumu anlatti. Ensâr olaya son derece üzüldü. Böylelikle Abdullah b. Übeyy herkesin nefretini kazandi. Hatta oglu babasinin bineginin üzengisinden tutarak:

"Zelil oldugunu, Allah Resulunün de aziz oldugunu itiraf etmeden seni birakmam " demis ve itiraf da ettirmistir (Ibn Sa'd, Tabakâtu'l-Kübra, II, 65).

Sefer dönüsü ordu, geceleyin bir yere konakladi. Hz. Âîse ihtiyaci için ordugahin disina çikti. Döndügü zaman, boynundaki Yemen boncugundan dizIlmis gerdanliginin kopup düsmüs oldugunu gördü. Bu gerdanligi Hz. Âîse'ye, gelin oldugunda annesi Ümmü Rûman hediye etmisti (Vakidî, Megazî, II, 428). Diger kaynaklar gerdanligi kiz kardesi Esma'dan emanet aldigini yazarlar.

Hz. Âîse, gerdanligi aramak için ordunun disinda ihtiyacini giderdigi yere gitti. Bulup döndügünde ise kendisinin devesi üzerindeki mahfelinde oldugunu zanneden muhafizlari da dahil olmak üzere, ordunun oradan ayrilip gitmis oldugunu gördü. Geri dönüp kendisini ararlar düsüncesiyle orada oturup bekledi. Bu arada da oldugu yerde uyuyup kaldi.

Ordunun artçisi Safvan b. Muattal kendisini görerek, hiç konusmadan onu devesine bindirdi. Devenin yularini çekerek orduya yetistirdi (Ibn HIsam, es-Sîre, II, 298).

Ikinci konakta Hz. Âîse'nin devesinin üzerinde olmadigi anlasilip bir süre sonra genç bir askerin devesiyle geldigini görünce, münâfiklar bunu firsat bilip dedikoduya basladilar. Abdullah b. Übeyy el altindan bu dedikoduyu besledi. Müslümanlar bunun Iftira oldugunu anladilar. Meselâ Hz. Ebû Eyyûb el-Ensarî hanimina:

"Ümmü Eyyûb! Senin hakkinda böyle birsey söylense kabul eder misin?" diye sordu. O,

"Hasâ, asaletli ve serefli bir Insan böyle bir sey yapmaz." cevabini verdi (Ibn Hisâm, a.g.e, s. 302).

Ne yazik ki münâfiklar disinda üç müslüman da bu dedikoduya kendilerini kaptirdilar; Bunlar Safvan'dan öç almak Isteyen Hassan bin Sâbit, Resulullah'in hanimlarindan Zeyneb binti Cahs'in kiz kardesi Hamne ve Hz. Ebû Bekir'in yardimlariyla geçinen Mistah b. Üsâse idiler.

Hz. Âîse yolculuk dönüsü hastalandi ve annesinin bakmasi için baba evine gitti. Olanlardan tamamen habersizdi. Ne annesi ve babasi, ne de Resulullah (s.a.s) olanlari kendisine duyurmadilar. Kendisi de Resulullah'in soguk davranisina bir mana veremedi. Bir gün Mistah'in annesi durumu kendisine açinca derin bir üzüntüye kapildi ve günlerce gözyasi döktü (Müslim, Tevbe, 56). Bu arada Resulullah (s.a.s) kendisine durumla ilgili sorular sordu. Hz. Âîse ise, halini Allah'a havale ettigini bildirerek karsilik verdi.

Olayi duyan Safvan büyük bir öfkeye kapilarak kilicini aldi ve öldürmek kastiyla Hassan'a saldirdi ve onu yaraladi. Bu Resulullah (s.a.s)'e haber verilince Safvan'in tutuklanmasini emretti. Aslinda Safvan kadina ilgi duymayan, erkeklik gücü yok (hasûr) birisi idi. Bunu kendisi de açikça ifade etmistir (Ibn HIsam a.g.e, s. 306, Müslim, Tevbe, 57).

Resulullah (s.a.s) durumu bir de Ashaptan bazilariyla görüstü. Bunlardan Hz. Osman, Üsâme b. Zeyd, Zeyneb binti Cahs, Ümmü Eymen hep Hz. Âise'nin tertemiz olduguna sahitlik ettiler. Hz. Ömer, Hz. Âîse'nin nikâhinin Allah tarafindan kiyildigini hatirlatarak, Allah'in temiz olmayan bir kadinla onu nikahlamayacagini söyledi. Yalniz Hz. Ali lehte olmayan bir konusma yapti ve Resulullah için kadinin çok oldugunu belirtti. Bir de Hz. Âîse'nin hizmetçisinin sorguya çekIlmesini teklif etti. Hatta dogru söylemesini saglamak için onu tokatladi. Berire ise, hanimi hakkinda iyilikten baska bir sey bIlmedigini belirtti. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) durumu bir de Ashab'a bildirmek üzere minbere çikti ve bu konuda onlarin yardimini Istedi. Ensardan Sa'd b. Muaz:

"Ey Allah'in Resulu, sana ben yardim edecegim. Iftiraci Evs kabilesinden ise, ben onun boynunu vururum. Eger Hazrecli kardeslerimizden ise, bize emredersin, emrini yerine getiririz" deyince Hazreclilerden Sa'd b. Ubade buna karsi çikti. Karsilikla atismalar neticesinde çikan anlasmazligi Resulullah (s.a.s) yatistirdi.

Resulullah (s.a.s) büyük üzüntüyle oradan, babasi Ebû Bekir'in evinde bulunan Hz. Âîse'nin yanina gittiginde, Allah onun temizligini su ayetlerle Resulune bildirdi:

"O Iftira haberini getirenler, sizlerden bir zümredir. Onu siz kendiniz için bir ser sanmayiniz. Belki o, sizin için bir hayirdir. Onlardan herkese kazandigi günah vardir. Günahin büyügünü yüklenen kimseye de büyük bir azap vardir. Ne olurdu o Iftirayi isittiginiz zaman, erkek ve kadin müminler, kendi nefIsleri ne kiyas ederek hüsnü zan etselerdi de; bu açik bir Iftiradir deselerdi!

O Iftiracilar buna dört sahit getirselerdi ya! Sahitleri getiremeyince de onlar, Allah katinda muhakkak yalancidirlar. Eger dünyada ve ahirette Allah'in fazl ve rahmeti üzerinizde bulunmasaydi, içine daldiginiz o ifiradan dolayi, sizi her halde büyük bir azap çarpardi. Ortaya atildigi zanlari siz, o Iftirayi dillerinizle birbirinize yetistiriyordunuz. Hiçbir bilginiz olmayan seyi agizlarinizla söyleyiveriyor ve bunu kolay saniyordunuz. Halbuki bu, Allah katinda büyük bir vebal idi."

"Ne olurdu, onu isittiginiz zaman: "Bunu söylemek bize yakismaz! Sübhanallah! Bu büyük bir bühtandir" deseydiniz ya!...." (en - Nûr, 24/11-20).

Bu ayetlerin inisi basta Resulullah (s.a.s) olmak üzere bütün müminleri sevindirdi. Ama Iftira yapanlarin ve yayanlarin cezasi da verIlmeliydi. Cenabi Hak bunun üzerine su Iki ayeti indirdi:

"Namuslu ve hür kadinlara (zina isnadiyla) Iftira atan, sonra da (bununla ilgili olarak) dört sahit getirmeyen kimselerin (her birine) seksen degnek vurun. Onlarin ebedî sahitliklerini kabul etmeyin. Onlar fâsiklarin ta kendileridir. Ancak (bu hareketlerine) tövbe edip durumlarini islah edenler müstesnâdir. Çünkü Allah çok yarligayici, çok esirgeyicidir" (en-Nûr, 24/4-5).

Ayetlerde, zina Iftirasi atanlar için üç ayri hüküm konulmustur:

1- Iftiraciya seksen sopa vurulacak

2- Sahitligi ebediyyen kabul edIlmeyecek

3- Allah'in taatindan çiktigi için fâsiklikla vasiflandirilacak.

Iftira eden, pisman olur, tövbe ederse fâsiklik vasfini üzerinden kaldirmis olur (M. Ali es-Sabûnî, Kur'an-i Kerîm'in Ahkâm Tefsîri, II, 107).

Bu ayetlerin inmesi üzerine Resulullah (s.a.s) Hassan, Hamne ve Mistah'a zina Iftirasi cezasi olarak seksener degnek vurdurdu. Abdullah b. Übeyye'ye bu ceza tatbik edIlmedi (Muhammed Rida, Muhammed (s.a.s), Misir 1357/1938, s. 303).

Hz. Ebû Bekir kizina yapilan Iftiraya karistigi için Mistah'a vermekte oldugu yardimi kesmisti. Iftira cezasi tatbik edildikten sonra Cenabi Hak:

"Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar, akrabalarina, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur etmesin. Allah'in sizi yarligamasini sevmez misiniz? Allah çok yarligayici, çok esirgeyicidir" (En-Nur, 24/22) ayetini indirdi. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir:

"Vallahi ben, Allah'in beni yarligamasini elbette arzu ederim. Vallahi ben, artik bunu ondan hiç bir zaman kesmem" dedi ve Mistah'a vermekte oldugu nafakayi vermeye tekrar devam etti (Buharî, Megazî, 34; Tefsîru'l-Kur'ân, 6; Müslim, Tevbe, 56).

Iftira, içi baska disi baska olan Iki yüzlü münâfiklarin metodudur. Iftiradan sakinmak, Iftiraya ugrayan mazlumlara arka çikmak, zalim ve Iftiracilari yalanlamak gerekir.


BENİM ALDIĞIM DERS : Fasık kafirlerden gelen habere inanmamak, araştırmak gerektiğidir.
"Gözünle gördüğünün yarısına inan, duyduğuna inanma"
 

-Esmani-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
2,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
islamtarihim.com
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

evet doğru ALLAH razı olsun.bu olaydan çıkarılacak dersler var mutlaka.yazıyı iyi tahlil edelim.hepsi içinde.
 

-Esmani-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
2,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
islamtarihim.com
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

s.a. başka sorum var.inşaallah bilirsiniz.
miraç ta efendimize verilen hediyeleri biliyormusunuz.?gitmiş ve insanlık için islam alemi için çok çok değerli hediyelerle dönmüştür.
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

mtekik yazdı:
S.A. TAHARET BAHSİNE DEVAM EDİYORUM,

TEMİZLİK YÖNÜNDEN MUTLAK SULAR KAÇA AYRILIR. LÜTFEN AÇIKLARMISINIZ.

K.S.E.O.
Selamun aleykum abi sen bu soruyu sormuştun daha önce.Ordan kopyala yapıştır yapıyorum

ÖNCELİKLE BENİM BU KONUDA KAYNAĞIM : NURUL İZAH VE TERCÜMESİDİR. (ŞURUNBALLI VE EBUL SYD EL ŞİBLİ- ÇEVİRİ: A.FİKRİ YAVUZ(İST.ESKİ MÜFTÜSÜ)
KENDİSİ İLE TEMİZLİĞİN CAİZ OLDUĞU SULAR YEDİDİR
1- YAĞMUR SUYU
2- DENİZ SUYU
3- NEHİR SUYU
4- KUYU SUYU
5- KAR SUYU
6- DOLU SUYU
7 KAYNAK SUYU
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

muhammed kutsal yazdı:
bezmi safa yazdı:
muhammed kutsal yazdı:
ilahiyat ne anlama gelmektedir???????

İLÂH

Kendisine ibadet edilen, her şeyden çok sevilen, tazim ve tesbih edilen mutlak varlık. Lügatta, örtünmek, gizlenmek, alışmak ve kulluk anlamında kullanılmakla beraber genelde ibadet edilen, tapınılan nesnelerin ortak adı olmuştur. Ancak İslâmiyet'in saf tevhid akîdesi, tapılacak, ibadet edilecek; kainatın ve eşyanın yaratıcısı ve yoktan var edicisi olarak sadece Allah'ı kabul etmektir. Bu yüzden, Allah'ı lâfzî sadece İslâm'ın kabul ettiği tanrı inancının alemi (özel ismi)'dir.
ilahiyatta bu bölümde ilgilenen dal diğilmi yoksa yanlışmı biliyorum

yazdıklarınızdan emin değilsiniz bu bölümde sorulan sorulara Kaynak vererek cevap verirseniz daha sağlıklı olur diyorum KAYNAKlarınıda belirtmenizi istiyorum

Doğru söylüyorsunuz bir yerde ama burada amaç sadece bildiklerimizi yazmak değil bilmediklerimizide öğrenmek değil mi.Arkadaşımız bu konuyla ilgili bildiklerini söylemiş ve emin olmadığınıda belitmiş.Eğer yazdıkları yanlışsa doğrusunu kaynak vererek açıklarız o zaman oda öğrenmiş olur,bilmeyen diğer arkadaşlarda.Eğer yanlış olan birşeyi kesin böyle eminim diyerek diretseydi o zaman dediğiniz doğruydu bence.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

tugba_m yazdı:
mtekik yazdı:
S.A. TAHARET BAHSİNE DEVAM EDİYORUM,

TEMİZLİK YÖNÜNDEN MUTLAK SULAR KAÇA AYRILIR. LÜTFEN AÇIKLARMISINIZ.

K.S.E.O.
Selamun aleykum abi sen bu soruyu sormuştun daha önce.Ordan kopyala yapıştır yapıyorum

ÖNCELİKLE BENİM BU KONUDA KAYNAĞIM : NURUL İZAH VE TERCÜMESİDİR. (ŞURUNBALLI VE EBUL SYD EL ŞİBLİ- ÇEVİRİ: A.FİKRİ YAVUZ(İST.ESKİ MÜFTÜSÜ)
KENDİSİ İLE TEMİZLİĞİN CAİZ OLDUĞU SULAR YEDİDİR
1- YAĞMUR SUYU
2- DENİZ SUYU
3- NEHİR SUYU
4- KUYU SUYU
5- KAR SUYU
6- DOLU SUYU
7 KAYNAK SUYU

a.s. ablam
o zaman sou sorma sırası sizde
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

Namazın mekruhları nelerdir?
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

1 - Namazda bedeni ve elbisesiyle oynamak. Serinlemek maksadıyla eliyle yelpazelenmek. Namazın kemâli, ruhen ve bedenen huşû' ve sükûnet bulmak ve dünyevî işlerden kalben alâkayı kesmek ile olduğundan bu gibi işler mekruh görülmüştür. Hadîs-i şerîf'te de: "Allah Teâlâ sizin namazda oynamanızı hoş görmez" buyurulmuştur.

2 - Abdesti sıkışık bir vaziyette veya iştah çekici bir yemek sofraya konmuş iken namaza durmak... Bunlar da, namazda kalb ve zihni meşgul ederek huzura engel olduklarından mekruh sayılmışlardır.

3 - Namazda parmak çıtlatmak veya parmakları birbirine geçirmek (teşbik). İbn-i Âbidin'in beyanına göre, parmak çıtlatmak namazın haricinde de mekruhtur. Teşbik ise, ancak mafsallara masaj için yapılıyorsa mekruh olmaz.

4 - Namazda iken esnemek, gerinmek, eli böğrüne koymak.

5 - Göğsünü kıbleden çevirmeden boynunu döndürüp bir yere bakmak. Göğsü kıbleden döndürmek ise namazı bozar.

6 - Kollarını yere sermek. Kadınların sermesi mekruh değildir.

7 - İşâretle selâm almak.

8 - Secdeye varırken elbisesini önden veya arkadan eliyle tutup kaldırmak.

9 - Ceket ve paltosunu giymeyip omuzuna veya başına alarak namaz kılmak. Bu, kibir ve namaza önem vermemek gibi duygularla olursa, mekruhtur. Bir özürden dolayı olursa mekruh sayılmaz.

10 - Kılıksız bir halde, kirli iş elbisesi içinde veya başkasının yanına çıkamayacağı bir kıyafetle namaza durmak. Hz. Ömer (ra) kirden sakınılmayan hizmet elbisesi ile namaz kılmakta olan bir kimseyi görünce ona hitaben: "Seni bâzı kimselere göndersem bu elbise ile gider misin?" diye sormuş; o da, "Hayır" deyince: "Cenâb-ı Hak, kendisi için süslenilmeğe en lâyık olandır" buyurmuştur. Namazda müstehab olan mu'tad elbisedir. Yani başkasının yanına da giyilerek çıkılabilen elbisedir. Gecelik ve pijamalar, evde giyilen mu'tad elbiseler olduğuna göre, onunla namaz câiz olur. Fakat evlâ olan pijama ve geceliklerle namaz kılmamaktır. Çünkü temiz olmama ihtimali mevcuttur.

11 - Kısa kollu elbise ile namaza durmak. Kolları dirseklere kadar sıvalı, lâubali bir vaziyette namaza durmak da mekruhtur.

12 - Kırâeti tam bitirmeden rükû'a eğilmek.

13 - İkinci rek'atta, ilk rek'atta okuduğu sûre ve âyetin üstündeki sûre ve âyeti okumak.

14 - Birinci ve ikinci rek'atta okuduğu iki sûre arasını, sadece bir sûre ile ayırmak. Meselâ birinci rek'atta Fîl sûresini, ikinci rek'atte de Mâûn sûresini okumak gibi. Arada Îlâf sûresi atlanmıştır. Kerahetten kurtulmak için, arada en az iki sûre bırakmalıdır.

15 - Her namazın ikinci rek'ati birinciden, dördüncü rek'ati de üçüncüden uzun olmamalıdır.

16 - İki rek'atta da aynı sûreyi tekrar etmek. Eğer ezberinde başka sûre yoksa mekruh olmaz. Nafile namazlarda tekrarda bir kerahet yoktur.

17 - Bilerek aynı sûrede bir veya birkaç âyet atlamak.

18 - Namazda gözlerini yummak veya göğe dikmek. Namazda secde yerine bakmak âdâbdandır. Gözleri yummak, bu edebi terk etmektir. Ancak huşûu giderici ve dikkati dağıtıcı bir şey'i görmemek için göz yumulması bakmaktan evlâdır.

19 - Vücudundan kıl koparmak gibi namaza uygun düşmeyen bir amel-i kalîlde bulunmak.

20 - Namazda kaşınmak, terini silmek. Kaşınmadığı ve terini silmediği takdirde aşırı rahatsızlıktan zihni meşgul olacaksa, câiz olur. Bir rek'atta üç kere üstüste kaşınmak ise amel-i kesîr sayılacağı için, namazı bozar.

21 - Canlı bir şey'in resmi üzerine secde etmek.

22 - Üzerinde canlı resimleri bulunan elbise giymek, başının üstünde, arkasında, önünde, yan taraflarında veya karşısında canlı resimleri olmak. Eğer resim, ayakta duran için çok dikkat etmedikçe farkedilmeyecek derecede küçük olursa, yahut büyük olmakla beraber yaşamayacak şekilde başı kesik veya âzası noksan olursa câiz olur. Fakat yine de bunları kıble tarafına asmamaya dikkat etmelidir.

23 - Bir özür yokken, secdede yalnız alnı yere koyup burnu koymamak.

24 - İşlek yol üzerinde, mezar üstünde, hamamda, gübrelikte, pisliğe yakın bir yerde namaz kılmak.

25 - Camide ön safta açık yer varken ilerlemeyip arkada namaza durmak.

26 - Kor hâlindeki ateşe karşı namaz kılmak. Mum, kandil, lâmba karşısında namaz kılmakta bir kerahet yoktur.

27 - Tenbellik eseri yanında takke taşımayı bir külfet sayarak veya başını örtmeyi ehemmiyetsiz görerek başı açık namaz kılmak. Halbuki namazda başın örtülü olması sünnettir. Hattâ, secde esnasında baştan düşen takkeyi amel-i kesîr işlemeden (meselâ tek el ile) yerden alıp başa örtmeyi bâzıları efdal görmüşlerdir. Bir özürden dolayı başın açık bulunmasında ise kerahet yoktur. Bir de, tezellül ve huşû' maksadıyla başı açık bırakmakta bir beis yoktur, diyenler de vardır.* Namazda takkenin üzerine sarık sarmak sünnettir. Allah Resûlü: "Sarıklı kılınan namaz, sarıksız kılınan namazdan 70 defa daha hayırlıdır" (Tâc) buyurmuştur. Bâzı âlimlere göre, başı takke ile örtmek de sarık yerini tutabilir.

28 - Âyetleri, rükû' ve secdelerde okunan tesbihleri el ile saymak.

29 - Uyuyan insanlara ve insanın yüzüne karşı da namaz kılma mekruhtur. Arkası dönük kimseye karşı namaz kılmakta hiçbir mahzur yoktur.

30 - Önünden insan geçeceği tahmin edilen yerde, namaz kılarken önüne sütre koymamak da mekruhtur.

31 - Farz namazlarda özürsüz bir şey'e dayanmak ve sağa-sola sallanmak da mekruhtur. 32 - Secdeye giderken özürsüz olarak ellerini dizlerinden önce yere koymak; kalkarken de dizleri ellerden önce kaldırmak veya ellerine abanarak kalkmak.

33 - Rükû'da iken başı sırt ile beraber olarak düz tutmayıp yukarı dikmek ve aşağı eğmek.

34 - Besmele'yi ve Âmin'i açıktan söylemek.

35 - Rükû ve secde tesbihlerini 3'den az yapmak.

36 - Zaruret yokken sırtına veya kucağına çocuk alarak namaza durmak.

37 - Zaruret yokken erkeğin ipek elbise ile namaz kılması. İpek seccade üzerinde ise namaz kılınabilir. Çünkü erkek için haram olan ipek giymektir. Kullanmak ise câizdir. * * *

mehmet dikmen
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

tugba_m yazdı:
Namazın mekruhları nelerdir?

s.a.
- kasden vacibi terk etmek
- kasden sünneti terketmek
- elbisesiyle oynamak
- vücuduyla oynamak
- küçük taşları atmak, ancak bir defa olarak secdeyerindeki taşlar temizlenebilir
- parmakları çıtlatmak
- parmaklarını birbirine geçirmek
- tahassür yapmak (ellerini kalçasının üzerine koymak, yani belinde bağlamak. Burada iki elini tutmak sünnetin terkidir. Zalim bir insan görüntüsü verdiği için.)
- İk'â ( kıçını yere uzatmak ve köpek oturuşu gibi iki diz kapağını kaldırması)
- Secdede iken iki kolunu uzatarak yere yayması.
- Kollarını sıvamak
- Gömlek giymeye gücü yettiği halde çıplak namaz kılmak.
- İşaretle selama cevap vermek
- Özürsüz bağdaş kurup oturmak
- erkeğin saçını bağlaması
- İ'ticar: Başına mendil koyup ortasını açık bırakmak
- Elbisesini çekmek
- Örtüsünü çekmek,
- İki eli çıkmadığı halde, bir şeye bürünerek namaz kılmak
- Elbiseyi sağ koltuğunun altında alarak her iki ucu sol omuzu üzerine koyması
- Ayakta durma hali dışında kuran okumak
- Nafile namazda ikinci rekatı uzatmak
- Bütün namazlarda ikinci rekatı birinci rekattan uzun tatmak
- Farz namazların birinci rekatında sureyi tekrarlamak
- Okuduğu surenin üstündeki sureyi veya ayeti okumak
- İki rekatta okuduğu iki surenin arasını bir sureyle ayırmak
- Birşey koklamak
- Elbisesiyle serinlemek
- Bir veya iki defa serinleticiyle serinlemek
- İki elinin parmakları yönü secdedeyken kıbleden başka tarafa çevirmek
- Rükuda iki elini dizlerine koymamak
- Esnemek
- Gözlerini yummak
- Gözlerini havaya dikmek
- Gerinmek
- Küçük davranışlarda bulunmak
- bit tutmak ve öldürmek
- Ağzını kapalı bulundurmak
- Burnunu kapalı bulundurmak
- Ağıza ünnete uygun şekilde okumayı engelleyecek birşey koymak
- Sarığın kıvrımı üzerine secde yapmak
- Resim üzerine secde yapmak
- Burnunda bir özür yokken, alnının üzeri ile iktisar etmek
- Yolda namaz kılmak
- hamamda namaz kılmak
- helâda namaz kılmak,
- Mezarlıkta namaz kılmak
- Başkasının rızası olmadığı ir yerde namaz kılmak
- Pisliğe yakın bir yerde kılmak
- İki pislikten birini tatmaya çalışırken kılmak
- Yellenmek için sıkıştığı anda namaz kılmak
- KAtı bir pislikle namaz kılmak. ancak vaktin çıkmasından veya cemaatin kaçmasından korkuyorsa kılabilir. aksi taktirde namazı yarıda kesmek menduptur.
- iş elbisesiyle namaz kılmak
- Başı açık şekilde namaz kılmak
- canı çektiği yemek hazırken namaza durmak
- Zihni meşgul eden ve huşuya engel olan bir şeye karşı namaz kılmak
- Okuduğunu saymak
- Rüku ve secde tesbihlerini elle sayarak yapmak
- İmamın mihrabın içine tamamiyle girmesi
- Yüksek bir yerde durması
- İmamın alçak bir yerde yalnız bulunması
- Saffın gerisinde bir yerde durması
- Resimlerle süslü bir elbise ile namaz kılmak
- Başının üstünde resim bulunması
- ARkasında resim bulunması
- Önünde resim bulunması
- Namaz kılanın önünde yanan bir tandırın bulunması
- Etrafında resim bulunması
- İçi kor olan bir ocağın bulunması
- uyuyan kimsenin bulunması
- Namaz sırasında kendisine zarar vermeyen toprağı alnından silmesi
- Sadece kendisine kolay geldiği için ondan başka okumadığı bir sure okumak
- Namaz kılan kişinin önünden birinin geçebileceği ihtimali olan yerde sutre edinmemek
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

büyük günahlar
 

-Esmani-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
2,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
islamtarihim.com
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

evet doğru.ben biraz daha açayım müsadenizle.
büyük günahlar, "el-Mubîkât: helâk edici" kelimesiyle ifadelendirilerek şöyle buyurulmuştur: "Yedi helâk edici Şeyden kaçının." Bunlar nedir yâ Rasûlallah diye sorulunca: "Allah'a şirk koşmak; sihir yapmak; Allah'ın haram kıldığı halde bir kimseyi haksız yere öldürmek; yetim malı yemek; faiz yemek; düşmana hücum anında harpten kaçmak: namuslu, kendi halinde mümin kadınlara zina iftirası atmaktır" buyurdular. Diğer bir hadiste ise: "Büyük günahlar dokuzdur: Allah'a şirk koşmak; haksız yere adam öldürmek; temiz bir kadına kötülük isnat etmek; zina yapmak; düşmana hücum esnasında firar etmek; sihirbazlık; yetim malı yemek; müslüman ana babaya asî olmak; emredilenleri yapmamak ve yasakları yapmak sûretiyle aileye karşı doğruluğu terketmektir. " Diğer hadislerde yukardaki maddelere faiz yemek, hırsızlık ve şarap içmek de ilâve edilmiştir. (Buhârî, Vasâya 23; Müslim, İman 141-146; Ebû Davûd, Vasâya 10)
Kebâir kelimesiyle ifade edilmediği halde, yukardaki hadislerde bildirilen fiillerin dışında bir çok suçlar daha vardır ki, onlar İslâm âlimlerince, ayet ve hadisler doğrultusunda, büyük günah kabul edilmiştir: Bilerek ve kasten İslâm'ın şartlarını terketmek; içki içmek; kumar oynamak; hırsızlık yapmak; adaletten ayrılmak gibi. İslâm âlimlerinden bir kısmı genel hatlarıyla "büyük günah"ları şöyle tarif etmişlerdir:
İbn Abbâs'a göre: "Allah'ın yasak ettiği her şey büyük günahtır. Ayrıca büyük ve küçük günah arasındaki fark şudur: Allah'ın Cehennem, gazap, lânet, veya azap gibi ifadelerle sona erdirdiği her günah büyüktür. Diğerleri küçüktür." Hasan Basrî de buna yakın bir ifade kullanmıştır.
Ebû Amr İbn Salâh'a göre: "Büyük ismi verilecek şekilde büyük olan ve mutlak surette büyüklükle vasıflanan her günah büyüktür." Buna göre büyük günahların bazı alâmetleri vardır.
"Şer'i cezayı icab ettirmek; Cehennem azabıyla tehdit olunmak; yapana fasık denilmek; lâ'net olunmak."
Cumhûr-ı ulemaya göre; günahlar büyük ve küçük olmak üzere ikiye ayrılır. Beş vakit namaz, Ramazan orucu, hac, umre, abdest gibi hayırlı amellerin kendilerine keffaret olabileceği günahlar "küçük günah"; bu tür ibadetlerin keffâret olamadığı günahlar ise "büyük günah"lardır. Mesela: "İki umre, aralarında yapılan günahlara keffarettir. (Ahmed İbn Hanbel, II, 461). "Kabul edilmiş bir hac, o yıl ki hatalara keffarettir. " (Ahmed İbn Hanbel, II, 348), "Şehidden akan ilk damla kan, onun bütün günahları için keffarettir." (Ahmed İbn Hanbel, IV, 300), "Allah, cuma'yı kılanın iki cuma arasındaki günahlarını örter." (Ahmed İbn Hanbel, V, 181). Hadislerde, başka ibadetlerin kendilerine keffaret olduğu bildirilen cinsten günahlar küçük günahtır. Ancak herhangi bir ibadetin, kendisi hakkında keffaret kabul edilmediği günahlar ise büyük günahlardır. Meselâ: hiç bir ibadet adam öldürmeye, zina yapmaya, içki içmeye ve benzeri günahlara keffaret olarak kabul edilmez; bunlara ancak Şerîat'ın, haklarında takdir ettiği cezalar tatbik edilir.
Hz. Ömer'le İbn Abbas (r.a.) "İstiğfarla büyük günah, ısrarla da küçük günah kalmaz" demişlerdir. Yani (Şerîat'in verdiği cezalar tatbik edildikten sonra) istiğfarla büyük günahlar affedilir. Fakat küçük günahlar ısrarla işlenmeye devam edilirse, onlar da büyük günah olur. Bu ifadelere göre büyük günahlara sayısal açıdan sınır koymak mümkün olmaz.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt