Geç Olmadan..
Geç Olmadan..
“SON MEKTUP”
Hemşire doktorun odasına girer. Elinde bir mektup vardır.
HEMŞİRE : Doktor bey, bunu Çetin beyin masasında bulduk…
DOKTOR : Verin bakalım…
Doktor okumaya başlar. Mektupta şöyle yazmaktadır:
DIŞ SES:
"Dün, bu güne kadar yaptıklarımı gözden geçirdim. Aralarında sen yoktun… Vaktim olsaydı neler yapmak isterdim diye düşündüm, planlarımda yine sen yoktun…
O uzak akrabam seni bana getirmeseydi, belki şu an bu muhasebeyi bile yapıyor olamayacaktım… Çok geç kalmış bir buluşma bizimkisi.
Şimdi ise yüreğim bunun pişmanlığıyla kavruluyor. Zihnimi yokluyorum; klasiklerden, sevda şiirlerinden, film sahnelerinden binlerce kelime beynimde uğuldarken, senden bir satır bile bulamamanın acısını yaşıyorum.
Sen, kitaplığımın üst rafında, sıladaki küskün yar gibi beni beklerken, ben huzuru başka sayfalarda aradım hep… Halbuki kendimi bildim bileli her başım sıkıştığında, yaşadığım her korkuda, ilk aşkımda, girdiğim bütün sınavlarda, çocuklarım her hastalandığında, seni gönderene ellerimi açtım…
Ama senin sayfalarını hiç aralayamadım… Allahım! Şimdi senden mühlet istiyorum… Ne yarım kalan doçentlik tezim, ne planlarım, ne de çocuklarımın diploma törenini görmek için istiyorum..
Bunu senden, senin kelamınla buluşabilmek, Kur’anı anlayabilmek ve yaşayabilmek için istiyorum… Biliyorum ki her nefes beni sana yaklaştırıyor...
Ve ben senin huzurunda, senin bana gönderdiğin mesajı bir kere bile okuyup anlamadan, yaptıklarım ve yapamadıklarım için af dileyemem… Yüzüm yok, utanırım… "
Doktor mektubu katlar, hemşireye sorar:
- Ailesine haber verdiniz mi?
HEMŞİRE : Evet efendim, yarın ikindiden sonra defnedecekler.
DOKTOR : Bu mektubu ailesine verin. Orda bir Kur’an meali olması lazım, onu da bana getirin.
Selam ve dua ile