Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

SOKAKTAN MEKTUP VAR (1 Kullanıcı)

SOKAKTAN MEKTUP VAR

  • EVET OLABİLİR.

    Oylama: 0 0.0%
  • HAYIR OLAMAZ.

    Oylama: 0 0.0%
  • HİÇ Bİ FİKRİM YOK

    Oylama: 0 0.0%
  • ABD DEN HERŞEY BEKLENİR

    Oylama: 0 0.0%
  • HİÇ BİRİ

    Oylama: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    0

katre_83

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Nis 2008
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
üye listesine giremiyorum bide nasıl cevap verecem anlayamadım:(
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
üye listesine giremiyorum bide nasıl cevap verecem anlayamadım:(



kardeşim üye listesine zaten giremiyoruz öyle bir altarnatifimiz yok :) kardeşim buraya yazdıgınız şekilde aynı şekilde cevap vermek istediginiz forumların altında cevapla yazıyor aynen burada yaptıgınız gibi... çok kolay aslında inşallah yardımcı olabilmişimdir .... tekrar sormak istediginiz bir durum olursa ben de yardımcı olabilirim .. başka arkadaşlarda olur ben yoksam ...
selam ve dua ile
 

suaranur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Nis 2008
Mesajlar
44
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
ey izdirap hersey seninle

ey izdirap hersey seninle

Varlık, uykunun kundağındayken ızdırabı abideleştiren o ızdırap ve şefkat şairi;



Azapsız dimağların görecekleri serap,
Ve sancı değil, sancı çekmemek en acısı...




diyerek ızdırabı ruhunda duymayan, ızdırapsız bir hayatın eşiğinde dolaşan günümüzün garip insanına seslenir. Her şeyin gizlendiği gecelerde ruhunu cesedine ezdiren garip insanlara en acının ne olduğundan haber verir. Sancısız, ızdırapsız bir hayat, çölde dolaşıp serap görmek gibi bir şeydir onun için.


Yakup çilehanesine uğramayanlar, ruhunda magmalar yandığı halde hissetmeyenler, gönül Kâbelerine ızdırap tohumları serpmeyenlerin onu anlamaları çok zordur.


Adı göklerde Yüce Yaratıcıyla yan yana yazılı olan Nebiler Serverinin, ezelde bestelenen, Mekke'nin dikenli yollarında boy atan, ve Medine'nin burçlarında taşınan ızdırabını taşır bugünlere.


O ızdırap ki, Nebiler serveriyle başlamış, Hz. Ebu Bekir'le, Hz. Ömer'le, Hz. Osman'la, Hz. Ali'yle gelişip boy atmış, sahabenin dil altlarında saklanmış ve çağları aşan kutlu beyanlarla bezenerek bugünlere gelmiştir.


Ve bugünün ızdırap insanının gönlünde bayraklaşmıştır. Yine onun gönlünden taşınacaktır gelecek nesillere.


Ey Izdırap anladım ki her şey seninle
Sen Hakk'a giden yollarda vuslata vesile.
 

suaranur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Nis 2008
Mesajlar
44
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
demir kumbara

demir kumbara

Hızla iş yerinden çıktı. Elinde sımsıkı tuttuğu kağıt parayla köşeyi döndü. Gideceği marketi görünce yavaşladı.
Her taraftan gürültü sesleri geliyordu. Kimi iş yerinden kesilen demir, kimi iş yerinden çekiç, kimi iş yerinden de yükselen hizar sesleri araba motorlarının seslerine karışıyordu. Köşeyi döndüğünden beri bu armoniyi tamamlayan tek ses, marketten yükselen arabesk müzikti.
Hemen içeri daldı. Biraz sonra çıktığında elinde iki somun ekmek ve bir poşet üzüm vardı. Geldiği yoldan tekrar geri döndü. Tam köşeyi dönecekken ansızın duvardaki afiş gözlerine takıldı.
Afişte; enkaz altından çıkarılmış, toz-toprağa bulanmış ölü bir bebek gördü. Ayrıca bir başka adamın elleriyle tutup havaya kaldırdığı ikinci ölü bir bebek vardı. Harabeler içinde feryatlarla bağıran bir başka adamın da kucağındaki üçüncü bir kız çocuğuna gözleri ilişti, o da ölmüştü. Ağzına atmak için elindeki poşettten aldığı üzüm tanesi boğazına takıldı. Bir-iki öksürüp rahatlayınca tekrar afişe baktı. Güçlükle yutkundu. “Bunu nasıl fark etmedim ki?” diye hayıflandı.
Afişteki resimden yansıyan kompozisyon, sözlerle bütünlüğünü tamamlıyordu:
“Duasız Olmaz, Dua da Yetmez!”
Siyonist İsrail Zulmü Altındaki
Müslüman Kardeşlerimize
Bir Ekmek Parası da Olsa
Yardımlarımızı Esirgemeyelim!”
Elindeki ekmeklere bakıp afişe çevirdi bakışlarını. Yavaşça yürüdü. İşyerine vardığında babası oğlunun neşesiz olduğunu gördü.
-Oğlum!...
-Geldim baba!” dedi 11 yaşındaki çocuk.
Marketten aldıklarını babasına gösterdi.
-Bu da paranın üstü, dedi babasına.
Oğluna göz kırpan babacan demirci
-Kalsın, dedi.
Hafif bir gülümseme yayıldı küçük çocuğun yüzünde. Elindekileri bırakarak hemen babasının küçük bürosuna yöneldi.
-Ne o, dedi babası. Nereye öyle?
Elindeki bozuklukları gösteren çocuk,
-Kumbarama atacağım, dedi.
Bıyık altından gülümseyen babası, oğlunu içten içe takdir ediyordu. “Fakat neden neşesiz ki? Markete giderken iyiydi” dedi kendi kendine.
Bürodan çıkan çocuk, üzümleri yıkayıp sofra kurma hazırlığına başladı. Az sonra baba oğul sofradaydılar.
Burası şehrin demir-doğramacılarının, marangozlarının, oto tamircilerinin bulunduğu küçük bir sanayi sitesiydi. Küçük çocuk yaz mevsimi boyunca babasının demir-doğrama atölyesinde çalışıyordu. Aslında çalışmaktan çok ufak işler için babasına yardımda bulunuyor, uzun zamandır hayalini kurduğu bisikleti almak için harçlık biriktiriyordu.
Babası yemek boyunca sessiz duran oğlunun bu tavrına bir mana veremedi. Tam sebebini soracaktı ki kapıda biri belirdi.
-Afiyet olsun, dedi.
-Sağ olun, buyurmaz mısınız?
-Teşekkür ederim. Kapıda beliren genç adam; “Ben, Mustazaf-Der’den geliyorum. Derneğimizin gayesi mustazaflar ile yardımlaşmak, onları madden ve manen desteklemektir.”
Babasından çok, küçük çocuğun merakla dinlediğini görünce, genç adam konuyu biraz daha açtı.
-Yıllardır Siyonist İsrail zulmü altındaki Filistinli kardeşlerimize yardım kampanyası başlattık. Bir ekmek parası da olsa Müslüman kardeşlerimize yardımlarımızı esirgemeyelim.
-Amca, dedi çocuk genç adama merakla. Duvardaki afişleri siz mi astınız?
Tebessüm etti genç adam.
-Evet, biz astık.
Oğlunun neşesiz oluşunun sebebini anlamıştı demirci. Aldığı makbuz karşılığı 5 ytl. lik yardımda bulundu. Genç adam, teşekkür ederek ayrıldı. Komşu iş yerine de uğrayıp henüz uzaklaşmamıştı ki arkasından bir ses duydu.
-Amca! Amca!
Dönüp baktığında küçük çocuğu gördü. Güleç yüzüyle yaklaşan çocuk, sımsıkı tuttuğu avucunu genç adama uzattı.
-Amca! Bu da benim yardımım.
Gülümseyen genç adam.
-Teşekkür ederim, dedi. Adın ne senin?
-Nasır.
Arkasını dönüp hızla uzaklaşan küçük Nasır’ın ardından bakakalan genç adam “Adın gibi ol!” dedi içinden. Tekrar işine koyuldu. Tek tek uğradığı işyerlerinden kimi az, kimi çok, kimi de yoğun bir ilgi-alaka göstererek Filistin’i ümmetin kanayan yarası olarak gördüğünü belirtip böylesi bir kampanya başlattıkları için duasız olmayan, duanın da yetmediği yardımlarda bulundu.
Gönül hoşnutluğuyla sanayiden henüz uzaklaşan genç adam, ardından bağıran ince bir sesle irkildi.
-Amca! Biraz bekle.
Nefes nefese kalan küçük Nasır, genç adamın elinden tuttu. Olanlardan bir şey anlamayan genç adam;
-Ne oldu Nasır? Neden koşuyorsun?
-Amca gel! Nolursun!
-Nereye, dedi gülümseyerek.
-Babamın iş yerine. Nolursun amca.
Peki, ama ne oldu ki?
Küçük Nasır bir yandan elini tuttuğu genç adamı çekerken, bir yandan da cevap veriyordu.
-Bir şey yok amca, Hele bir gidelim de...
Demirci dükkanına vardıklarında onları gören küçük Nasır’ın babası tebessüm etti.
Meraklandım doğrusu, dedi genç adam. Oğlunuz adeta beni sürüklercesine getirdi. Hayırdır inşaallah.
-Nasır’ın kusuruna bakmayın, dedi demirci. Siz gittikten sonra bir alev gibi tutuştu. İlla da yardım etmek istediğini söyleyip durdu. Cebimdeki bozuklukları verdim. Onları size vermesine rağmen içi rahat etmedi. Meğer öğleyin markete giderken sizin afişinizi görmüş. Oldukça etkilenmiş. Şimdi tekrar yardımda bulunmak istiyor.
-Yardımda mı?.. Siz mi?
-Hayır, O!...
Nasır’a dönen genç adam, yüzünde güller açan bir çehreyle karşılaştı. Hiçbir şey demeden hızla büroya giren Nasır, elinde tuttuğu bir demir kutuyla geri döndü. Onu genç adama verdi. Olanlardan hiç bir şey anlamamıştı genç adam. Nasır ise açıklık getirmeye çalışıyordu.
-Bu benim kumbaram. İçinde bisiklet almak için biriktirdiğim harçlığım var. Filistindeki çocuklara yardım etmeniz için veriyorum. Hepsini onlara verin tamam mı? Ben yine toplar bisiklet alırım...
Güçlükle yutkunan genç adamın yanaklarından süzülen iki damla gözyaşı her şeyi açıklıyordu.
-Elbette, elbette Nasır...
Demir kumbaradan çıkan 50 ytl’lik bozuklukların hepsini bir poşete koyup uzaklaşan genç adama, gökyüzü olanca maviliğiyle tebessüme durmuştu.
M.A.GÖNÜL
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
4078-1146409908.jpg

Bahar, alıp başını gitmelerin mevsimidir. Sebepsiz yere bazen... Önünü ardını hesaplamadan... Hesapsız, kitapsız çekip gitmelerin mevsimidir bahar...
Bir bakarsınız kekik kokulu bir nisan sabahı koparıp alıverir sizi hayattan... Çiçek açmış bir kiraz ağacının hayaliyle yollara düşersiniz.
Demir alır gönlünüzün limanındaki gemiler... Açılır gidersiniz...
Aradığınız belki yüzülmemiş denizlerdir, belki keşfedilmemiş sevdalar, belki hiç yazılmamış satırlar...
Yüzmenin, sevmenin, yazmanın heyecanıyla coşarsınız.
Dünyaya sırtınızı dönüp yürürken, o yaşanmamışlıkların izini sürersiniz kuytularda... Ve çoğu zaman kendinizle karşılaşırsınız umulmadık bir köşebaşında...
Elele tutuşur yürürsünüz içindeki çocukla...
O'nu büyütmekten korkarak...
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
50
selamunaleykum
kışın sonu bahardır evet
emeğınıe sağlık kardeşım cok guzel bır yazı
okurken ıcım acıldı
yağmur berekettır
toprağıa neşe verır
etraf guzelleşır
bak bır etrafına


yağmur berekettır
yeşertır doğayı
mıs kokar toprağımız
bak bır etrafına


yağmur berekettır
su verır can verır
renklendırır etrafı
bak bır etrafına


gülnisa


allaha emanet ol
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
selamunaleykum
kışın sonu bahardır evet
emeğınıe sağlık kardeşım cok guzel bır yazı
okurken ıcım acıldı
yağmur berekettır
toprağıa neşe verır
etraf guzelleşır
bak bır etrafına


yağmur berekettır
yeşertır doğayı
mıs kokar toprağımız
bak bır etrafına


yağmur berekettır
su verır can verır
renklendırır etrafı
bak bır etrafına


gülnisa


allaha emanet ol


________aleyküm selam degerli gülnisa hocam
rabbim razı olsun sizden inşallah
her gününüz bahar sevinçi_çoşkusu _bereketiyle dolsun inşallah
sizinde emeginize saglık şiiriniz çok güzel
rabbime emanetsiniz hayırlı geceler________
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Selamünaleyküm...ALLAH c.c. razı olsun emeğinize sağlık
güzel bir paylaşım...ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...
selametle İNŞALLAH...
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
EsSelamuAleyküm Kardeşim..
Allah(CC) razı olsun..Selam ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
 

suaranur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Nis 2008
Mesajlar
44
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
merhaba sevgi ,merhaba arkadaslik

merhaba sevgi ,merhaba arkadaslik

Merhaba gülen gözlü arkadaşım! Dudağındaki tebessümü kaybetmemişsin daha..Ne güzel dünyaya gülen gözlerle bakabilmek ve insanlara tebessümler saçabilmek senin gibi. Biliyorum, üzülüyorsun donuk gözlerle karşılaşınca..Ne yapalım arkadaşım! Herkes senin gibi olamaz..Duyabiliyorum 'hayır olmalı' dediğini..Haklısın arkadaşım! Aslında insanlar senin gibi olmalı Bilseler bir tebessümle neler yapabileceklerini, bir çocuğun gözlerindeki ışıltıyı,bir tebessümle nasıl görebileceklerini..Sıkıntılarla dolu bir insana, nasıl dünyaları verebileceklerini bilseler..Ve gülen gözlerin buzları nasıl erittiğini, kalpleri nasıl birleştirdiğini bilseler...Eminim onlar da senin gibi olmak isterlerdi..Sevgi saçıyorsun gülen gözlerinle arkadaşım..Saf ve hiç beklentisi olmayan bir çocuk gibi.Hayır arkadaşım..Sevgi sadece sevgiliye duyulmaz..Sevgie evrenseldir.Hiç kimse altın yığınları gibi kasasına kilitleyemez onu. O'nun yeri kalplerdedir..Bir annenin kalbindedir Onun yeri, çocuğuna verebilmek için..O'nun yeri bir bahçevanın ellerindedir,sevgi tohumları saçabilmek için..Evet sevgi her yerdedir..Yeter ki sen onu bulmak iste..Sevgiyi bulmak kolay, zor olan onu elinde tutabilmekte..Unutma arkadaşım! Sevgiyi duyabilmekle de iş bitmiyor..Sevgiyi göstermek te gerkiyor.Hayat kısa arkadaşım, bu gun olan yarın yok!Sevgiyi göstermek beklemeye gelmez, yarın çok geç olabilir..Elindekini kaybetmeden kıymetini bilmelisin..Biliyorum arkadaşım, bana hak veriyorsun Şimdi koş sevdiğinin yanına! Önce ona gülen gözlerle sımsıcak 'SENİSEVİYORUM' deyiver,içinden gelen en sıcak sesinle..Hayır, bunlar komik şeyler değil arkadaşım..Seni seviyorum anne,seni seviyorum baba, kardeşim, arkadaşım demek komik değil..Bu senin gibi bütün canlılara karşı sonsuz bir sevgi duyan bir insan için hiç de zor değil..Sadece biraz cesaret arkadaşım..Bu yalnızca yüreğinin buz kapladığını zanneden insanlara biraz zor gelecektir,ama onlar da senin gösterdiğin cesareti istediklerinde, kalplerinde sevgi kıpırtılarını hissettiklerinde VE ağlamayı öğrendiklerinde, inan her şey onlar için ve bütün insanlar icin daha güzel olacak..Evet arkadaşım! Gülmek varken surat asmak niye, güldürmek varken ağlatmak niye, güzel sözler söylemek varken,kalpleri kırmak niye?Hayat çok kısa arkadaşım ve bu dunya da ki hiç bir şey kırılan kalplere değmez..Şimdilik hoş cakal arkadaşım..Yine gel..Yanına senin gibi gülen gözlü, yüreği sevgi dolu insanları alıp yine gel olur mu?Beni fazla bekletme .Çün ku yarın bur da olamayabilirim..SENİ SEVİYORUM' demek için geç kalmayın! SEVGİYLE KALIN
 

suaranur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Nis 2008
Mesajlar
44
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
yuzume mahsus huzunlerim

yuzume mahsus huzunlerim



Yüzüme mahsus hüzünlerim


Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar. Ben vardım huzura, kapılar kapandı. Kapısında yattım, köpeklerle sabahladım, tiz bir çığlık gibi geçti içimden geceler, nemli bir rüzgar olsun okşamadı saçlarımı. Ben yürüdüm ve benle yürüdü uzaklar. Saralı değildim. Veremli değildim. Hummalı değildim. Yağmur susuzu dualarım vardı. Yüzüme mahsus hüzünlerim vardı. Bir damla gözyaşına muhabbetim ve hasretim vardı.
Ben geldim ve şehirden el etek çekti yağmurlar. Islak kaldırımlara sürdüm ellerimi, yüzümü oluklara uzattım… Allah’ım.
Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar. Ben vardım huzura, kapılar kapandı. Mücrimlerle anılmak yazıldı alnıma. Vebalılarla bir sürüldüm şehirlerden. Yağmur susuzu yüreğimle mecalsiz kalakaldım dağlar başında.
Bütün kapılar kapandı. Yolların sonu, dibi karanlık ve mustarip uçurumlar. Çok zamandır bulutsuzum. Sitemim var. Susunca dağları ürperten kahrım var. Hasretinden çatlamış dudaklarım var. Ah kimsenin geçmişe bir vefa borcu yok ve yarın, pek karanlık hep eyyam-ı buhur… Alnımda yağmursuz mührü var.
Yağmurla büyüyor dağlar. Tek ü tenha bir ağaçtan ummana el uzanıyor. Kıyılar, coştukça coşuyor şehrin çocuklarıyla. Yağmurla boğuluyor dünya, ben, toprakla boğuluyorum. Bu kirli, kaypak şehre, ucuz hesapların insanlarına yağıyor yağmur; caddeler, kirli çatılar yağmurla yıkanıyor; çocuğun, bebek arabasından düşen ayakkabısının teki logarlarda boğuluyor. Bebeğin ayakkabısına düşen yağmur için olsun nelere ihanet etmezdim. Ne kadar da çaresizim!..
Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar. Ben vardım huzura, kapılar kapandı. Tevbelerimden başka azığım yok. Siyaha çalan rengim ile cahiliyye Mekkesinin pazarlarında alınıp satılan bir kölesiyim yağmurdan uzak. Hava kuru ve sıcak. Öylesine sıcak ki gölgesi uzuyor güneş neye çarparsa. Yağmurlar uzuyor uzak… Kayalara yağan yağmur kadar nasipsizim. Yağmur uzak.
Bulutların benden beklediğini yüreğime yaz Allah’ım…
İbrahim Talha
 

suaranur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Nis 2008
Mesajlar
44
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
yalnizim

yalnizim




-Yalnızım, çok yalnızım.
-Hatırlıyor musun; "çok yakınım ben" demiştim sana, "çok yakın!" Senin sana olduğundan bile yakın. Kendi kendini çağırdığında ne kadar yakından duyuyorsan, ondan da yakınım. Kendinden bir şey istediğinde ne kadar çabuk cevap veriyorsan, bundan daha hızlıyım.

-Doğru. Sen hep yakınsın ama, nedense, ben uzaklardayım. Bana küsmüşsün sanıyorum.

-Öyleyse, secde et ve yaklaş! Alnına dokunacak yakınlığım. Aslında alnına yazılıdır yakınlığım. Araya benliğini koyduğun için, bencilliğini öne sürdüğün içindir bana uzaklığın.

-Yüzüm yok yakınında olmaya. Çok kusurluyum. Günah üstüne günah işledim. Sözüm yok sana sakladığım. Kirli dudaklarım. Yalanlar söyledim, boş sözlere değdi dilim.

- Pişmanlığını görüyorum elbet. İçindekileri yakıcı sızıları duyuyorum. Söylemek isteyip de söyleyemediklerini de özür olarak kabul ediyorum. Yüzünün kızarması bile kabulüm. Bilmiyor musun ki, bağışlamayı seviyorum ve seve seve bağışlıyorum.

-Biliyorum ama yine de unutup hata ediyorum. Gördüğünü göre göre, görmüyormuşsun gibi yaşıyorum. İşittiğini bile bile, işitmiyormuşsun gibi boş şeyler konuşuyorum. Sözümden dönüyorum yine. Utanıyorum. Bağışlar mısın sahiden?

-Dedim ya; bağışlamayı kendime ilke edindim. Hiçbir şeye mecbur olmadığım halde, merhamet etmeyi kendime kural diye yazdım. Affetmeyi her şeyin önüne koyuyorum.

- Ben seni hep yakar diye tanıyorum. Hemen kızıp gazaplandığını düşünerek, korkuyorum, titriyorum. Çarparsın diye keyfimce yaşayamıyorum. Gazabın da var senin.

-Rahmetim gazabımdan önce gelir. Kızmam bile rahmetimin hatırınadır. Ben yakmam seni. Sen ateşe atarsın kendini. Seni senden korumak içindir tehditlerim.

-Yine de korkuyorum. Çok korkuyorum.
-Defalarca ve en önce merhamet sahibi olduğumu hatırlattım sana. Her sözün başında. Her işin eşiğinde. Daha çok, hatırımı saymanı isterdim. Bir hatırlasana; bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey değildin. Eksikliğini kimsenin dert etmediği dönemlerde, seni var kılmak istedim. Kendi yokluğunu kendinin bile fark etmediği yıllarda, seni insan etmeye karar verdim. Şimdi seni en çok sevdiğini söyleyenlerce insafsızca çöpe atılabilecek biçimsiz bir et parçasıydın; sana yüz verdim. Sana yaptığım iyiliğini bilmeni istedim. Hep teşekkür etmeni bekledim.

-Çürüyecekmiş bedenim. Toprağa girecekmişim. Yüzüm eriyecekmiş. İsmim silinecekmiş. Dar bir yere bırakılıp terk edilecekmişim. Bu dehşet içinde nasıl teşekkür etmemi istersin?

-İlk söylemede, anlamamış olmanı anlayışla karşılıyorum, yine söylüyorum. Unutabileceğini bile bile yeniden hatırlatıyorum. Kolayca gözden çıkarılacak, leke diye silinebilecek, kirli ve isimsiz bir damlaydın; seni adam ettim. Yokluğunda seni yakıp yok edebileceğim halde, varlığından niye öç alayım, niye seni önemsiz sayayım? Senin varlığını herkes inkâr ederken ben inkâr etmediğim halde, seni niye unutulmuşluğa terk edeyim? Seni kendime muhatap seçecek kadar önemsediğim halde, niye kurumuş kemiklerini toprakta bırakayım? Seni hiç yoktan yarattığım halde, hiç sebepsiz var eylediğim halde, ikinci defa yaratmakta niye usanayım, niye vazgeçeyim?

- Keşke bunui daha sık hatırlatsan!
-Hatırlasana kuşluk vaktini. Her sabah uyandığında yeniden bulmuyor musun bedenini? Gözlerini açar açmaz, hatırlamıyor musun unuttuğunu kendini? Ayrıca, bir bak yeryüzünü ölümünün ardından nasıl dirilttiğime. Kurumuş çubukları, ölmüş dalları, soğumuş kökleri çiçek çiçek, rengarenk, terü taze tenlerle, sıcacık meyvelerle yeni baştan dirilttiğimi görmüyor musun bugünlerde?

- Unutmuşum, Rabbim, affedersin, çok affedersin. Sen affetmeyi çok seversin.



SENAİ DEMİRCİ
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
________selamün aleyküm
senai demircini yine çok güzel bir yazısı okumakta keyif aldım
rabbime emanetsiniz
selam ve dua ile___________
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Tevbelerimden başka azığım yok. Siyaha çalan rengim ile cahiliyye Mekkesinin pazarlarında alınıp satılan bir kölesiyim yağmurdan uzak. Hava kuru ve sıcak. Öylesine sıcak ki gölgesi uzuyor güneş neye çarparsa. Yağmurlar uzuyor uzak… Kayalara yağan yağmur kadar nasipsizim. Yağmur uzak.


____selamün aleyküm güzeldi
rahmana emanet olun
selam ve dua ile_______
 

suaranur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Nis 2008
Mesajlar
44
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Firtinada uyuyabilirmisin

Firtinada uyuyabilirmisin

FIRTINADA UYUYABİLİR MİSİN
> Yıllar önce bir çiftçi, fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik
> satın almıştı. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu.
> Ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde
> çalışmak istemiyordu. Müracaatçıların hepsi çiftliğin yerini görünce
> çalışmaktan vaz geçiyor, burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi
> olur diyorlardı.
>
> Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın
> haline bakıp 'çiftlik işlerinden anlar mısın?' diye sormadan edemedi
> çiflik sahibi. 'Sayılır' dedi adam, 'fırtına çıktığında uyuyabilirim'.
> Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boşverip çaresiz adamı işe aldı.
> Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü
> de görünce içi rahatladı. Ta ki o fırtınaya kadar:
>
> Gece yarısı, fırtınanın o müthiş uğultusuyla uyandı. Öyle ki, bina
> çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın odasına koştu: 'Kalk, kalk!
> Fırtına çıktı. Herşeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım.' Adam
> yatağından bile doğrulmadan mırıldandı: 'Boşverin efendim, gidin
> yatın. İşe girerken ben size fırtına çıktığında uyuyabilirim demiştim
> ya.' Çiftçi adamın rahatlığına çıldırmıştı. Ertesi sabah ilk işi onu
> kovmak olacaktı, ama şimdi fırtınaya bir çare bulmak gerekiyordu.
>
> Dışarı çıktı, saman balyalarına koştu: A-aa! Saman balyaları
> birleştirilmiş, üzeri muşamba ile örtülmüş, sıkıca bağlanmıştı. Ahıra
> koştu. İneklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş, ahırın kapısı
> desteklenmişti. Tekrar evine yöneldi; evin kepenklerinin tamamı
> kapatılmıştı. Çiftçi rahatlamış bir halde odasına döndü, yatağına
yattı. Fırtına uğuldamaya devam ediyordu. Gülümsedi ve gözlerini
kapatırken mırıldandı: 'Fırtına çıktığında uyuyabilirim'


Sıkıntılara zihnen (bilgi, plan), mânen (dua), maddeten (tedbir)
hazırsanız, fırtına çıktığında uyuyabilirsiniz. Hayatınız boyunca.....


SELAMETLE KALIN İNŞALLAH........
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt