Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

SOKAKTAN MEKTUP VAR (2 Kullanıcı)

SOKAKTAN MEKTUP VAR

  • EVET OLABİLİR.

    Oylama: 0 0.0%
  • HAYIR OLAMAZ.

    Oylama: 0 0.0%
  • HİÇ Bİ FİKRİM YOK

    Oylama: 0 0.0%
  • ABD DEN HERŞEY BEKLENİR

    Oylama: 0 0.0%
  • HİÇ BİRİ

    Oylama: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    0

keltepe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,305
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Konum
BuR$A
Kainatın en güzel melodisi...


İki hece, tek yürek atışı...


Al-lah, Al-lah, Al-lah, Al-lah, Al-lah...


Adın ne güzel...


Adın güzel ötesi, Rabbim...




SELAMUN ALEYKÜM ABLACIM..

ÇOK AMA ÇOOOOOOOOOOOOOOOK GÜZEL BİR PAYLAŞIM..

RABBİM RAZI OLSUN SENDEN İNŞAALLAH..

RABBİME EMANET OL DUA İLE...
HAYIRLI CUMALAR..
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Kainatın en güzel melodisi...


İki hece, tek yürek atışı...


Al-lah, Al-lah, Al-lah, Al-lah, Al-lah...


Adın ne güzel...


Adın güzel ötesi, Rabbim...




SELAMUN ALEYKÜM ABLACIM..

ÇOK AMA ÇOOOOOOOOOOOOOOOK GÜZEL BİR PAYLAŞIM..

RABBİM RAZI OLSUN SENDEN İNŞAALLAH..

RABBİME EMANET OL DUA İLE...
HAYIRLI CUMALAR..

ve aleyna aleyküm selam Hülya ablacım B)
Beğenmiş olmanıza çoook sevindim ben de ablam :)
Rabbul alemin sizden de her daim razı olsun, O'na c.c. emanetsiniz inşaAllah.
Hayırlı, nurlu cumalar diliyorum..selam, baki dua ve muhabbetle..B)
 

gece gözlü

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Ocak 2008
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Sevgi Kolay degil Usta...

Sevgi Kolay degil Usta...

Her sevmek istedigimde sevebilseydim hayatim ne kadar baska olurdu diye...
Sunu sevmek istiyorum, sevdim...
Buna asik olmak istiyorum, oldum...
Kolay söylenmiyor üstad " SENİ SEVİYORUM ", olmuyor denmiyor yürekten bir çiglik gibi yükselmedikçe.

Sevgi kolay degil usta...
Sabahlari onu özleyerek uyanmak, yanindayken bile özlemek, o güldügünde senin içinin gülmesi, o üzüldügünde senin için parçalanmasi, o agladiginda senin kahrolman kolay degil... Kontrol edilememezliktir sevgi...

Sevgi kolay degil usta... Yemek yemesine sevinmek, sigara içmesine üzülmek, üsümesine dayanamamak, terlemesinden korkmak, hem bir seven yürek gibi, hem bir aile sevkati ile sarip sarmalamak istemek kolay degil...

O' nu içten düsünmek, sen O olmaktir sevgi...
Sevgi kolay degil usta... Göz göze geldiginde, yüregine bir kor düsmesine engel olamamak, dans ederken o dakikalarin hiç bitmemesi için dua etmek,

O' nun tenine her siradan temasinda bile,
O' nu ne kadar çok sevdigini düsünmek ve hissetmek, avuç içlerinin ter kokusunu bile özlemek yoklugunda kolay degil... Simsicakliktir sevgi...
Sevgi kolay degil usta...

Gece yatagina girdiginde O' nu düsünmek, dualarina O' nu da dahil etmek, kendinden çok, O' nun için yalvarmak, dua etmek kolay degil... Dualarinda O' na da yer vermektir sevgi... Sevgi kolay degil usta...

Onunla sadece bakismayi, dans etmeyi, gezmeyi, elini tutmayi, kokusunu hissetmeyi özlemek degil, yillar sonrasinida düsünerek, onla geçecek olan yillara tatli bir tebessümle bakmak, onunla beraber yaslanmayi istemek kolay degil... Hayatini ona verebilmeyi istemektir sevgi...

Bütün bunlar, kolay degil. Bir anda düsünemez, isteyemez insan.

Ben bunlari düsünüyor, hissediyor ve istiyorsam ve ben BUYSAM.
Bu kadar kolay degil diyerek, sevgime küfür etme arkadas...
Tabii ki kolay degil. Kolay seyler yakismaz sevebilen insanlara zaten.

Geceye mahkum olan, gündüz önünü göremez misali, ben sevgime mahkum olmusum. Sevgim benim mabedim. Dokunmayin mabedime...
 

gece gözlü

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Ocak 2008
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Ve Gittin...

Ve Gittin...

Gelisinde böyleydi, davetsiz, aniden. Hiç olmadik zamanlarda mi gelirdin, yoksa ben mi bilirdim senin gelecegin zamanlari? Biliyor musun hep uzaklara götürüyorsun beni?Elimin erisemediklerine, kendime birakiyorsun beni. Bir bosluk doguyor kalbime, biçare bekleyisler, yagmur yagsin istiyorum; ama ikindi vaktinde yagsin yagacaksa da. Sen yokken fark etmiyor yagmurun zamani. Günes her gün masriktan magribe dogru yol aliyor da; sadece sen varken fark ediyorum kizilligini. Sonra üsümelerim basliyor, sarilip bir battaniye yumusakligina, Çay zamani dostluklar geliyor aklima.


Sen, uzaklara bakmanin diger adi. Sebepsiz susmalarimin, kendime kizmalarim, iç hesaplasmalarimsin. Bu mevsim umut koydum adini, hep hüzün olacak degil ya! Bana özlemeyi, umut etmeyi, balkon oturmalarini, yildizlara isim takmayi sen ögrettin. Senle ögrendim, meger ne çocukmusum. Aglamak hep çocuklara has degilmis, sen geldiginde yagmur vardi, günes batmak üzere... Ben agladim. Uzak sehirlerde, yüzlerine soguk ranza demirlerinin soguklugu degmis çocuklar geldi hatirima. Yüzüme degen ranza demirlerinin soguklugu geldi. Bozuk paranin henüz kiymeti harbiyesini kaybetmedigi zamanlar, bugday, arpa verip de legen, mandal, karpuz aldigimiz zamanlar...


Kömür yanardi sobalarda, bir baska gece izlenirdi TRT de, komsularimiz vardi, tüm ihtiyarlar hep iyi yürekliydi. Ne kadar sade yasardik, karmasasiz, yalansizdi iliskilerimiz. Senle fark ediyorum bunlari. Çocuk olasim geliyor, bayram arefesi heyecanlarim yok simdi. Yerli mali haftasi mi? Fesfood dururken... Adini umut koydum. Her mevsim biraz daha fazla umut ederek yasiyoruz geçmisi. Daha fazla özleyerek. Yasama sevincim oluyorsun, hüzzam zamanlari sadece senle aniyorum. Kimi yagmur oluyorsun avuçlarima düsen, kimi uzun boylu yürüyüsler. Sen gelince anliyorum, günesli ve güzel günler olmayacak artik, serin ikindilerim oluyorsun, yagmur yüklü bulutlarla hasbihal ediyorum. Kül rengi gök kubbenin altinda, ilk yagmur tanesine avuç açmisken yeryüzü, günün ilk ezani okunurken, anladim ki gitme vaktidir. Hesapsiz, aniden sessizce,geride onca yarim kalmislikla, biteviye hasretlerle, gittin!.. Öylece kalakaldim, ne yaptimsa alistiramadim yüregimi yalnizligina, susturamadim iste, geldin ve gidiyorsun... Sevgilim... Eylül. Bu mevsim adini umut koymustum. Ama onca yazidan sonra bir seyi fark ettim. Ne zaman ki gelsen sen,uzak sehirlerde, beklide kimseye belli etmeden gizli gizli aglayislarimiz oluyorsun yastik altlarinda. Yatili okullarin ilk gün acemiligi oluyorsun. Bir hayat bitmis oluyor sen geldiginde, yeni hayatlarimiz oluyor. Her yenisi bir eskisinin, hem sonu hem baslangici olurken, bütün bu baslangiçlar hep senle basliyordu. Hem baslangiciydin hayatimin hem sonu, senin adin umut olmali, vazgeçemeyisler yani, kopamayislar hayattan, yeniden baslamalar hayata. Uzaklara bakmanin son aksam üstüleri, kis sohbetlerinin basladigi vakit.


Ve sen sevgilim, bir eylül günüydü tanisikligimiz, hüzünlü baslamisti hikayemiz. Hüzünlü bitti, aylardan eylüldü... ve bir eylül daha bitti bugün, ben sözümde durdum, gece yarisi alip battaniyemi ve bir kahve ismarlayip kendime, en uzaktaki en sönük yildizi aradim, sonra birlikte ögrendigimiz dualari okudum. Bir kere daha baktim uzaklara, bir tek damla düstü avuçlarima, yagmur degildi, sicakti çünkü, bildim sözünde durdun sende... Ben mi agladim sevgilim, bir sonraki Eylül'e sakladim yarim kalan hüzünlerimi, bekleyislerimi, umut edislerimi..


Ahh Eylül!.. Gidisinde böyleydi, davetsiz, aniden. Hiç olmadik zamanlarda mi giderdin, yoksa ben mi bilirdim senin gidecegin zamanlari? Zaman, 2007 Ekiminin 1. gün dogumu. Hafif yagmur disarida, dilimde bir misra;


“Adin tereddüt olmali senin; rengin sari olmali, yüzünde yarim gülücük, dag ve deniz karisimi kokun, güz meneksesi gözlerin... Adin Eylül olmali senin”

alinti
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm Nihal Ablam.
Emeğinize, yüreğinize sağlık olsun inşallah..Paylaşımınız çok güzeldi.Rabbimiz c.c razı olsun, ziyadesiyle ecrinizi bahşeylesin..Tüm bağ'lar, Rahman'a ulaştırıyorsa güzel ve ebed bağlar olur..Yoksa dünya hayatının geçici aldatıcılığında bir nur değil de mum ışığı kabilinden iç karartan bağlar olur..Çok Teşekkürler bu güzel paylaşımınız için..Rabbimize emanetsiniz..Selam ve baki dualar ile..Hayırlı, nurlu ve bereketli geceler olsun inşallah..
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
selamun aleykum ellerine yüreğine saglık çok güzeldi yine
rabbimize emanetsin inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
NİÇİN..?!

NİÇİN..?!

Niçin" (ne için) sorusu, eskilerin eskimez ifadesiyle "esbab-ı mucibe" sorusudur. Nedenleri araştırır, gerekçeler ister, illetlere dikkat çeker.
Kur'an tefsiri alanında uzman bir hanım ilahiyatçı cemaate cuma namazı kıldırmaya kalkıyor ve kıldırıyor da. Mesele haftalarca önceden planlanıyor. Bununla da kalınmıyor, dünya medyasına servis yapılıyor.


Beş 'n' bir 'k'dan yalnızca "ne" ve "nasıl" üzerinde durmak olayı anlamaya yeter mi?
Bizce yetmez.
İşte bunun için tüm ısrarlara rağmen, bu konunun fıkhi boyutunu ele almamı isteyen sorulara cevap vermeye yanaşmadım. Doğru yaptığımdan emindim ama, geçenlerde Hayreddin Karaman Hoca ile birlikteyken, bir gazetecinin bu konuda kendisine yönelttiği soruya yaklaşımı, tavrımı teyit eder mahiyetteydi.
Prof. Amine Vedûd'un cuma imamlığını, Peygamberimiz'in kendisine imamlık izni verdiği Ümmü Umara'nın imamlığı ile bir tutarsak bu "tefakkuh" (derin düşünme/anlama) sonucu elde edilmiş bir "fıkh" olur mu?


Evet Peygamberimiz, "Ümmü Umara" künyeli Hz. Nesibe'ye, ev halkına imam olma izni vermişti. Cemaati arasında, evin erkek hizmetlisi/abdi de bulunuyordu. Ümmü Umara'nın, Uhud Savaşı'nda 18 yerinden yara alan "ricalu'n-nisa"dan, yani "kadınların yiğidi" sahabî bir hanımefendi olduğunu da hatırlatayım. Aynı zamanda kendisi hanesinin "reisi" idi.
Bu örnek olayı kendi şartları içinde değerlendiren Malik, Ebu Hanife, Cafer, Zeyd, Şafii ve İbn Hanbel gibi büyük fıkıh okullarının imamları bu delili hükme mesnet kabul etmemişlerdir. Fakat Taberi ve Maliki kadı İbn Arabi gibi şaz görüşü temsil eden kimi imamlar bu delili hükme mesnet kabul ederek olumlu görüş bildirmişlerdir.
Fakat bütün bunlara rağmen, Amine Vedûd'un cuma imamlığını bu bağlamda tartışabilir miyiz? Yani, bu medyatik olayı bu bağlamda tartışmak meseleyi anlama ve anlamlandırmada yeterli olur mu?


Bizce asla olmaz.
Amine Vedud'un imamlığı ile Ümmü Umara'nın imamlığını aynı kefede değerlendirmek, elbet doğru değil. Bu kendisine "Hipodromdaki at yarışları hakkında ne buyurursunuz hocam?" diye soru sorana, "Bir şey lazım gelmez evladım, bilakis sünnettir" cevabını veren hocanın düştüğü duruma benzer. "Altılı ganyan" ne olacak? Altılı ganyanı bilmeden at yarışları hakkındaki fıkhi suale cevap vermek, "tefakkuhsuz fıkıh" olur.

Prof. Amine Vedûd'un siyasi basiretsizliği ayrı bir konu, ilmî dirayet ve Müslüman kişiliği ayrı bir konu. Maalesef, her ilim sahibi, aynı zamanda "fehm" sahibi de olmuyor. Onun için "Rabbim, ilmimi ve fehmimi artır!" diye dua etmemiz isteniyor.
Amine Vedûd, beş çocuk annesi bir âlime. İki çocukla ortada kalan kadınlarımızı gözönüne getirirseniz, bunun ne demek olduğunu takdir edersiniz. Kızlarından "Müslüman kız kardeşlerim" diye söz edecek kadar da müşfik. Yıllar önce kitaplarından biri Türkçe'ye de çevrilmişti (Kur'an ve Kadın, çev. Nazife Şişman, İz Yay). Vardığı kimi sonuçlar tartışılabilir olsa da, ciddi emek mahsulü, özgün bir eser.


Merve Kavakçı, Vakit'teki köşesine, Amine Vedûd'un bir tesettürlü bir de tesettürsüz fotoğrafını taşıdı ve tanışık olduğu bu hanımın kendisini şaşırttığını söyledi.
Olayın 'nasıl' faslını herkes biliyor.
'Nerede' sorusu elbet çok önemli: Amerika'da. Yaşlı kurt Kissinger'in "İslam diğer dinlerle değil asıl İslam kendi içinde çatışacak" öngörüsünde (!) bulunduğu ve bu öngörünün devlet siyasetine dönüştüğü bir Amerika bu. Yani 11 Eylül'ün gölgesinde İslam'a karşı küresel bir savaş yürüten Amerika.


Beş 'n' bir 'k'dan geriye "niçin" kalmıştı. O "niçin"in cevabını bulmanızda yardımcı olsun için soralım: Sahi, niçin Amerika'da? Niçin, şimdiye kadar değil de ABD'nin İslam'ı küresel 'öteki' ilan edip Müslüman dünyayı kuşatmaya kalkıştığı bir zamanda? Niçin "Gerçek Furkan" adlı sahte metinlerin üretildiği bir ülkede? Niçin Şeyh Kabbani'lerin "Amerika İslami aşırılığı önlemek için sûfîliği kullanmalı" dediği bir zamanda?
Amine Vedûd'un kişiliğinden, alime oluşundan, fikri çizgisinden, kadının erkeklere imameti sorunundan bağımsız ele alınması gereken bir olay bu. Elbet Amine Vedûd için akla gelen ilk kelime "hain" olmamalı. İlle de kötü niyetli olmak şart değil. Siyasi basiretsizlik bu.
Maalesef bu ender bir şey de değil. Kendi tarihimizden hatırlayalım: İT'nin (İttihat ve Terakki) üniformalı eşkıyasının gölgesinde Selanik meydanında hürriyet nutukları irat eden aziz üstatlarımızın "eski" hallerini. Yine Abdülhamid'in hal fetvasını imzalayan o büyük alimimizin o günkü ruh halini.


Tabiî ki bu zaaf eskide kalmadı. Merhum Fazlu'r-Rahman, ABD Başkan'ını, merhum Ziya-ül Hakk'ı devirerek "demokrasi" getirmeye davet etmemiş miydi? Ha, siyasi basiretsizlik, sadece "yenilikçi İslam"ın müntesiplerine ait de değil. "Gelenekçi İslam"ın yüzyılımızdaki altın ismi mütefekkir Seyyid Hüseyin Nasr'ın, Devrim'in ardından Amerika'ya kaçan Şah'ın uçağında işi neydi? Elbet bu soruları, büyüklerimizin hakkını yemeden soracak ve "niçin"lere doğru cevaplar arayacağız.

"Niçin"ler önemli. Bu soruyu doğru cevaplamadan "ne" ve "nasıl" cevaplanmış olmaz. Hz. Peygamber bu soruyu sorup doğru cevapladığı için Mescid-i Dırar'ı yıktırdı, fetih planını Mekkelilere haber vermek için ulak gönderen Hâtıb'ı cezalandırmadı.


SELAM VE DUA İLE
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Selamün Aleyküm Nihal Ablam.
Emeğinize, yüreğinize sağlık olsun inşallah..Paylaşımınız çok güzeldi.Rabbimiz c.c razı olsun, ziyadesiyle ecrinizi bahşeylesin..Tüm bağ'lar, Rahman'a ulaştırıyorsa güzel ve ebed bağlar olur..Yoksa dünya hayatının geçici aldatıcılığında bir nur değil de mum ışığı kabilinden iç karartan bağlar olur..Çok Teşekkürler bu güzel paylaşımınız için..Rabbimize emanetsiniz..Selam ve baki dualar ile..Hayırlı, nurlu ve bereketli geceler olsun inşallah..
aleykümselam kardeşim sizden de ALLAH c.c. razı olsun...ben teşekkürederim yorumunuz için ...ALLAH c.c. emanet olun...
selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Soldu açılmadan gonce-i emel,

Sonbahara erdik, yaz geldi geçti

EsSelamu Aleyküm kardeşim..Paylaşımınız çok güzel ve etkileyiciydi.
Allah c.c. razı olsun. emeğinize sağlık.
Rabbimiz c.c' ye emanet olun inşaAllah. Hayırlı geceler olsun. selam ve dua ile..
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Soldu açılmadan gonce-i emel,

Sonbahara erdik, yaz geldi geçti

EsSelamu Aleyküm kardeşim..Paylaşımınız çok güzel ve etkileyiciydi.
Allah c.c. razı olsun. emeğinize sağlık.
Rabbimiz c.c' ye emanet olun inşaAllah. Hayırlı geceler olsun. selam ve dua ile..

aleykümselam...kardeşim
teşekkürederim beğendiğinize sevindim...
ALLAH c.c. sizden de razı olsun...ALLAH c.c. emanet olun...
selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
Semine Demirci hemşerimiz olur,kendisi ve beyi Senai Demirci eserlerini takip ve takdir ettiğimiz yazarlarımızdandır.Rabbimiz kendilerinden razı olsun ve başarılar versin.

Sizlerde Semine hanımefendinin bu güzel yazısını bizlere sundunuz,ellerinize ve gönlünüze Rabbimiz sağlık versin...

Rabbimiz hayatımızı emrine amade,hükümlerine musahhar,günahlardan azade ve yardımına mazhar kılsın...Amin İnşaAllah...

Selam ve dua ile Rabbimize emanetsiniz....
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Semine Demirci hemşerimiz olur,kendisi ve beyi Senai Demirci eserlerini takip ve takdir ettiğimiz yazarlarımızdandır.Rabbimiz kendilerinden razı olsun ve başarılar versin.

Sizlerde Semine hanımefendinin bu güzel yazısını bizlere sundunuz,ellerinize ve gönlünüze Rabbimiz sağlık versin...

Rabbimiz hayatımızı emrine amade,hükümlerine musahhar,günahlardan azade ve yardımına mazhar kılsın...Amin İnşaAllah...

Selam ve dua ile Rabbimize emanetsiniz....

selamünaleyküm...Erdal abi nasılsınız ! duanıza AMİN...diyorum
teşekkürederim yorumunuz için benimde (Senai-Semine DEMİRCİ)eserlerini büyük bir haz duyarak takip ettiğim yazarlar arasında ALLAH c.c.razı olsun...
bende karadenizliyim (anne tarafım Terme ye yerleşme)ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...​
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
selamünaleyküm...Erdal abi nasılsınız ! duanıza AMİN...diyorum
teşekkürederim yorumunuz için benimde (Senai-Semine DEMİRCİ)eserlerini büyük bir haz duyarak takip ettiğim yazarlar arasında ALLAH c.c.razı olsun...
bende karadenizliyim (anne tarafım Terme ye yerleşme)ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...​

VE ALEYKÜM SELAM NİHAL KARDEŞ....
ALLAH RAZI OLSUN SİZLERDEN...BEN ASLEN TRABZONLUYUM...AMA HANIMIN MEMLEKETİNDEYİZ...YANİ SEMİNE HANIMIN MEMLEKETİ...TERMEYİ İYİ BİLİYORUM...HEM GELİN ALDIK YEĞENİME , HEMDE BİR SÜRE MAĞAZA AÇMIŞTIK...GÜZEL BİR SAHİL KASABASI....PİRİNCİ DE ÇOK GÜZEL..
RABBİMİZE EMANET OLUNUZ..SELAM VE DUA İLE....
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
VE ALEYKÜM SELAM NİHAL KARDEŞ....
ALLAH RAZI OLSUN SİZLERDEN...BEN ASLEN TRABZONLUYUM...AMA HANIMIN MEMLEKETİNDEYİZ...YANİ SEMİNE HANIMIN MEMLEKETİ...TERMEYİ İYİ BİLİYORUM...HEM GELİN ALDIK YEĞENİME , HEMDE BİR SÜRE MAĞAZA AÇMIŞTIK...GÜZEL BİR SAHİL KASABASI....PİRİNCİ DE ÇOK GÜZEL..
RABBİMİZE EMANET OLUNUZ..SELAM VE DUA İLE....

Selamünaleyküm...teşekkürederim ben ALUCRA'lıyım ...evet güzel bir yer dediğiniz gibi pirinci de çok güzel...ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...
 

gecekondu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
1,726
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Aşıklar Diyarı
yanlızlığım ..

yanlızlığım ..

Şimdi düşünme makamındayım, kaybettiklerim kazandıklarım, geçmişim geleceğim, umduğum bulduğum, düşlerim düşüşlerim, sevinçlerim erinçlerim, umutlarım unuttuklarım, yeislerim yenilgilerim, yanılgılarım yansızlıklarım, yalnızlıklarım şimdi ben yine düşünme makamındayım.

Düşünmenin saçları ağırtmaktan başka sonuçları da olmalı, düşündüklerini hayata aktarmanın bambaşka yolları da olmalı, kendisine sunulan yollara tali yollar ekleyebilmeli insan. Çıkmaz sokaklara girmekten girmekten korkmamalı insan, yola girmeye niyetlenmek yolun sonun çıkmaz olmasından daha önemlidir. Yola koyulmak adam yerine koyulmanın başlangıcıdır çoğu zaman.


Her seçiş bir vazgeçiştir düsturunu bilmeden yaptığımız seçimler; seçimsiz sonuçlara vardırıyorsa bizi; kırmızı çizgilerimiz yoksa, birilerinin üstümüzü kırmızıyla çizmelerine şaşmamalı.

Zaman yalnızlığı haklı çıkardı; insan bir tek kendisine yalan söyleyemiyor, insalık inzivaya çekilmeyeli kalabalıklar yalnızlıkları dışlar oldu, düşünemeyenler düşünenleri tersler oldu.

Ortada yaşamak ortalık malı olmaktır gibi geliyor bana, korunaklı yalnızlıkları olmalı insanların, ağlamaklı geceleri olmalı, ulaşılmaz amaçları olmalı, ütopik davaları, acısı olmalı iliklerine kadar işleyen, yokuşları yokoluşları olmalı insanın varoluşu çözebilmek için.

Korunaklı yalnızlığım bana acı gerçekleri söyleyen, aldatmayan, satmayan, kaldırıp atmayan ah yalınlık essah yalnızlık, eyvahlar olsun yapmacıklıklara, yarınsızlara, yarasızlara, yarınsızlara, yarsızlara, yorgunlara, durgunlara eyvahlar olsun.

Diri bir fidandır yalnızlık, damızlık duygudur tüm kırgınlıkların anası, insanı olgunlaştıranların en hası. ölümdür yalnızlık asıl hayatın başı.

Korunaklı yalnızlığım, iççekişlerim, ahlarım, vahlarım, tüm hesaplarımın sağlaması, gerçekle yüzleştirilmiş hali.


Yalnızlığa itilen ilen yalnız kalmayı tercih eden kişi arasındaki dağlar kadar farkı, hangi daha sığınan bilge kişi açıklayabilir?

Yalnızlık korunaklıdır, rabbiyle ve kendiyle kalmak isteyen her kulun hakkıdır.

Yalnılık korunaklıdır, loş ışığa teslim edilmiş gecelerde, kalbin sözlerini yazdığı, ruhun bestediği, vicdanın yorumladığı, korosuz söylenen, kor gibi yüreği yakan, acı ama bağımlılık yapan bir nağmedir yalnızlık.

Yalnızlık korunaklıdır; yalnızlık ruhun aklıdır
 

Hak-Er

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2008
Mesajlar
133
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Fısıltı ve Tuğla

Fısıltı ve Tuğla

Genç ve başarılı bir yönetici, yeni Jaguar'ıyla bir mahalleden
hızlı bir şekilde geçiyordu. Parketmiş arabaların arasından yola
aniden çıkabilecek çocuklara dikkat ediyordu ve bir şey
gördüğünü sanarak yavaşladı. Arabayla caddeden yavasça geçerken
hiç bir çocuk göremedi fakat, arabasının kapısına bir tuğla atıldığını
farketti. Aniden arabasını durdurarak tuğlanın fırlatıldığı yere geri döndü.

Arabadan indi, orada bulunan küçük bir çocuğu tuttu ve onu parketmiş
bir arabaya doğru iterek bağırmaya başladı; "Bunu neden yaptın?
Sen de kimsin, ne yaptığının farkında mısın?" İyice sinirlenerek devam
etti: "Bu yeni bir araba ve atmış olduğun bu tuğla bana çok pahalıya
malolacak. Bunu neden yaptın?" Çocuk yalvararak cevap verdi:
"Lütfen efendim. Çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim bilmiyordum.
Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı" Parketmiş bir arabanın
arkasına işaret ederken çocuğun gözyaşları çenesine süzülüyordu.

"Kardeşim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli
sandalyesinden düştü, ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli
sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz? Benim için
çok ağır." Bu durumdan son derece duygulanan genç yönetici,
bogazında büyüyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu. Yerdeki
genci kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik
ve yaraları sildi ve adamın ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti.

Küçük çocuk genç yöneticiye dönerek "teşekkür ederim efendim, Allah
sizden razı olsun" dedi. Genç yönetici, küçük çocuğun, ağabeyini
kaldırımdan evine doğru götürmesini izledi. Bulunduğu yerden arabasına
geri dönmesi oldukça uzun sürmüştü. Uzun ve yavaş bir yürüyüştü.

Genç yönetici, kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü,
hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı
yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı.

Allah, ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur. Bazan,
dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise, size
bir tuğla fırlatır. İster fısıltıyı, ister tuğlayı dinleyin.
Tercihi siz yapın...

(Yazarı Bilinmiyor)
 

Hak-Er

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2008
Mesajlar
133
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Hacer Menekşe

Hacer Menekşe

Kendini bildi bileli mor menekşeyi çok severdi.
Çocukluğunun geçtiği iki katlı evin bahçesinde
bahar geldiğinde mor mor açar, mis gibi kokarlardı.
Annesi mor menekşeleri hep duvar kenarına dikerdi.
Gölgeyi sever menekşeler derdi. Oysa; öğretmeni bitkilerin
güneş ışınları ile fotosentez yapığını anlatmıştı onlara.
Bitkiler güneş ışığına muhtaçtı.
Mor menekşeler ne tuhaf bitkilerdi...
"Her bitki güneşi severken, onlar neden
gölgeyi tercih ediyorlar?" diye düşündü, durdu Hande...

Küçük, ufacık aklı ile aslında menekşelerin diğer çiçeklerden
farklı olduğunu keşfetmişti, işte belki de menekşeler bu yüzden
bu kadar güzeldi. Küçücük kafası o gün herkesden farklı olursan,
bu hayatta değerli olursun yargısına varmıştı.
Daha o yıllarda farklı olmak için uğraş vermeye başladı.

İlk, kimsenin yanına oturmak istemediği, "Hacer'in yanına oturmak
istiyorum öğretmenim." diyerek başladı farklılıklarla süren hayatı.
Hacer bile şaşırmış, şaşkın şaşkın bakıyordu onun yüzüne.
Hacer, çok dağınık, biraz anlama zorlukları olan problemli bir
ailenin kızı idi. Hande ise; mühendis Kamil Beyin biricik kızı...
Öğretmen, pek oturtmak istemedi önce Hacer'in yanına Hande'yi...
Hande, ısrar ediyordu Hacer'in yanına oturmak istiyordu.
Daha sonra bir tatsızlık çıkmasın diye öğretmem Hande'nin
annesini çağırdı. Annesi eve geldiklerinde Hande'ye sordu:
"Neden yavrum Hacer'in yanına oturmak istiyorsun?"

Hande cevap verdi: "Geçen baharda menekşeler ekiyorduk
hani anne, o gün sen bana menekşeler güneşi sevmez demiştin.
Oysa, her bitki güneşi sever. Menekşeler farklı...
Belki de bu yüzden bu kadar güzeller... Hacer'in yanına
kimse oturmak istemiyor. Ben farklı olmak istiyorum.
Belki, Hacer de güzeldir, onu fark etmek istiyorum." dedi.
Hande'nin annesinin ağzı açık kalmıştı.
İlkokul 4 .sınıf öğrencisi kızının olgunluğuna hayran kalarak
"Peki kızım, kimin yanında istersen oturabilirsin." dedi.

Pazartesi, Hande Hacer'in yanında oturmaya başladı.
Hem Hande tedirgindi, hem Hacer... Birbirleri ile hiç
konuşmuyorlardı. Diğer kızlar da soğumuştu Hande'den.
Nasıl Hacer gibi dağınık, bir şeyi iki kere anlatma ile
anlayan fakir bir kızın yanına oturmayı istemişti?

Doktor Cemal bey'in kızı Esin idi en çok alınan...
Anne babaları her hafta sonu görüşüyorlar, Hande ve Esin
birlikte oynuyorlardı her Pazar... Nasıl olur da kendi yerine Hacer'i
seçerdi? Çok gururu kırılmıştı Esin'in... Hande ile konuşmuyordu.

Bir gün, Hande ve ailesi, Esinler'le dağ köylerinden birinde
gerçekleştirilecek bir panayıra katılmak için sözleştiler..
Hande, gene Esin'in somurtacağını bildiği için gitmek istemiyordu.
İçin için de Hacer'e kızmaya başlamıştı, arkadaşları ile arasının
bozulmasına sebeb olmuştu. Neden sanki bu kadar dağınıktı,
neden her şeyi iki kerede anlıyordu, yoksa aptal mıydı?

Sonra menekşeleri hatırladı. Hemen düşüncelerinden utandı.
Hacer, farklı diye yargılamamaları gerekiyordu. Hacer'in kimsenin
bilmediği güzelliklerini keşfedecekti. Buna tüm gücü ile inandı.

Tam umduğu gibi olmuştu. Esin, somurtarak karşısında oturuyordu.
Hande ile konuşmuyordu. Hande, canını sıkkınlığından biraz
dolaşmak için annesinden izin aldı. Köy yolunda yürümeye başladı.
Hava iyice soğumuş ve ayaz iyice artmıştı. Kar atıştırmaya başlamıştı.
Hande kar'ı çok seviyordu. Yürüdü, yürüdü... Köye gelmişti.

Bir evin önünde durdu. Evin penceresindeki saksıya gözü ilişti.
Gözlerine inanamıyordu, bunlar mor menekşelerdi...
Ama kıştı ve menekşeler soğuğu hiç sevmezlerdi, eve doğru
bir adım attı, kapıda beliren gölgeyi çok sonra fark etti.
Bu Hacer idi. Hande'ye gülümsüyordu... "Hoşgeldin Hande"
dedi Hacer, biraz ürkek "Buyurmaz mısın?"

Şaşkınlıkla kapıya doğru ilerledi Hande ve içeri girdi.
Oda, sıcacıktı. Odun sobası her yeri ısıtmıştı.
"menekşeler" diyebildi sadece Hande, "bu soğukta???"
Hacer gülümsedi: "Onlar annem için, annem onları çok sever."
Sonra yatakta yatan kadını fark etti Hande.
"Annen hasta mı?" dedi. Hacer: "Evet, 2 sene önce felç oldu,
ona ben bakıyorum. Bizim kimsemiz yok. Birtek ineğimiz var,
onunla geçiniyoruz ama tüm işler bana baktığı için derslere
çalışacak pek vaktim olmuyor." dedi Hacer utanarak...
Bir de dedi: "Bizim köyden şehre araç yok, bu yolu her gün
yürüyorum o yüzden de çok yorgun okula geliyorum dersleri
anlamakta güçlük çekiyorum." Hande'nin gözleri dolmuştu...

Dışarıdan gelen ses ile kendine geldi. Annesi onu arıyordu.
Çok merak etmiş olmalıydı... Dışarıya koştu ve
annesine sarıldı, ağlıyordu... Bir müddet sonra
"Anne, bu Hacer!" diye tanıştırdı sıra arkadaşını.

Hacerler'e gidip Hacer'in yaptığı sıcak çorbadan içtiler birlikte.
Hande, annesine anlattı Hacer'in hayatını, ağlıyarak.
"Bir şeyler yapalım anne"dedi.

O hafta, annesi ve Hande, Hacerler'e gidip
annesi ve Hacer'i kendi evlerine taşıdılar... Hacer,
artık Handeler'den okula gidip geliyordu. Ne dağınıktı,
ne de aptal... Sınıfın en iyi öğrencisi olmuştu.

Seneler geçti... Hacer ve Hande
bir arkadaş değil, bir kızkardeşlerdi artık...
Mor menekşeler Handey'e Hacer'i armağan etmişti...
Hacer'e ise; hem Hande'yi, hem hayatı...

Seneler sonra ikisi de evlendi... Hacer şimdi bir doktor...
Hande'den vicdanın ne kadar önemli olduğunu öğrendi.
Hastalarına vicdanı ile birlikte şifa dağıtıyor...
Hande ise; bir öğretmen...
Çocuklara farklı olan şeyleri sevmeyi de öğretiyor...
Bir kızı var. Adı: HACER MENEKŞE...
Hayatta en çok sevdiği iki şeye birini daha ekledi Hande.

Hacer Menekşe, teyzesi Hacer'i çok seviyor ve
annesine teyzesi için her gün teşekkür ediyor...


LÜTFEN SEVGİNİZE ÖNYARGI SOKMAYIN.
DİNLEYİN VE YORUMLAYIN.

HERŞEY, SEVİNCEYE KADAR FARKLIDIR.
SEVDİKTEN SONRA İSE; SEVGİNİN DİLİ HEP AYNIDIR...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt