Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

** OSMANLI'dan SÖZLER /OSMANLI'ya SÖZLER ** (1 Kullanıcı)

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
ALİYE-ALİYE kardeşimizden Allahcc razı olsun...
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Sinan’ın Kaleminden Selimiye Camii

"Bütün dünya halkının "Olabilirlik ölçülerinin dışındadır." demelerinin bir nedeni şudur: Ayasofya kubbesi gibi büyük bir kubbe İslam Devleti'nde yapılmamıştır diye, kâfirlerin mimar geçinenleri "Müslümanlara karşı galebemiz vardır." derlerdi. Yanlış görüşlerince, o kadar büyük bir kubbeyi durdurmak son derece zordur. "Benzerini yapmak mümkün olsa yaparlardı." dedikleri, bu zavallının yüreğinde bir ukde olup kalmıştı. Sözü edilen cami binasında çalışıp çabalayarak, ihsan sahibi Allah'ın yardımıyla, Sultan Selim Han'ın zamanında kudret gösterip bu yüce kubbeyi Ayasofya kubbesinden altı zira daha yüksek ve çevresini dört zira daha geniş yaptım."

-"Caminin dört minaresini, kubbenin dört tarafına oturttum. Her birine üçer şerefe yaptım. İki minaresinin üçer merdiveni vardır, çıkanlar birbirini görmezler. İlk merdiven birinci şerefeye, ikinci merdiven ilk iki şerefeye, sonuncu merdivense her üç şerefeye çıkar.

Edirne’de benim camiimden evvel en büyük cami Üç Şerefeli idi. Minaresi azametli ise de kuleye benziyordu, gayet kalındı. Sultan Selim Camiinin minareleri ise hem naziktir, hem de üçer yolları vardır ki, bu kadar ince minarede üç yol yapmanın gayet müşkül olduğunu aklı başında olanlar anlar."
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm..
Osmanlı'nın kuruluş yıldönümü kutlu olsun.. İnşallah içimizdeki Osmanlı ruhunu ve sevgisini ebediyyen koruruz..
Gerçekten hepsi mühür gibi sözler.. Slaytının da güzel olacağını düşünüyorum.

Selam de dua ile..


Ve Aleyküm Selam kardeşim..
Osmanlı'mızın 710. kuruluş yıldönümü hayırlara vesile olsun, tüm İslam alemi için dirilişlere, direnişlere vesile olsun inşallahu teala.. Amin dualarınıza inşallah kardeşim, işte padişahların sözlerinden Osmanlı'nın başarı sırları..


-Cihad bilinci,

-İ'lay-ı kelimetullah gayesi,

-Emr-i bil ma'ruf ve nehy-i anil münkerdeki daimiyet..

Bizlerin, ümmetçe (pek az bir grubumuz müstesna) muvaffak olamayışımızın sebebi şüphesiz bunları terk etmek..
O ruh daim olur inşallah.. Sözler bunlar kardeşim, bunları slaytla sunabilirsiniz, katkıda bulunan kardeşlerimizin sözleri de olsun inşallah..

Belgesel dosyalarını ekliyorum inşallah kardeşim. PC'nize indirip, video olarak sunabilirsiniz bu belgeselleri ve bu ses dosyalarına hangi resimlerin eklenebileceğini sizin tercihinize bırakıyorum.. Belgeselin adı: ''DÜNYA OSMANLIYA MUHTAÇ''... Şu an öğrencilerimle olan çalışmamda ben de bunu kullanıyorum. Böyle bir konu seçme sebebim de son Filistin olaylarıyla anlaşılmıştır ki ümmetçe Osmanlıyı yeniden anlamaya ve anlatmaya, yaşamaya ihtiyacımız var.. Onun adaletine değinen belgesellerin daha faydalı olabileceğini düşündüm acizane..

Bu belgesellerin download linkleri aşağıda inşallah. İndirebilirsiniz.. Çalışmanın hayırlara vesile olması duası ile.. Rahman c.c emeklerinizin ecrini rızasıyla versin inşallah kardeşim. Selam ve Dua ile.



=BELGESELLER=


Web Hosting - Dedicated Server

Web Hosting - Dedicated Server


Web Hosting - Dedicated Server


 

Sehide_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ocak 2009
Mesajlar
42
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
MasaAllah ablam, cok guzel bir konu acmissin. Emegine, yuregine saglik..
Paylasimda bulunan herkesten Allah razi olsun..

Osmanli bilmeye deger, deginmeye deger bir gecmis.. Bizlere dusense degerli gecmisimizi unutmamak ve hatirlatmak..

Hatirlamamiza vesile oldugun icin Rahman senden binlerce kez razi olsunB)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Osmanlı’yı Kısa Sürede Başarılı Kılan Sebepler

1)[FONT=&quot] [/FONT]En önemli sebep, manevî değerlerine ve İslâma olan bağlılıklarıdır. Bunu i’lây-ı kelimetüllah ruhu diye de ifade edebilirsiniz. Bir adamın kıymeti, himmeti nisbetindedir. Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başına bir millettir. Bir ferdin himmeti milleti olabilmesi için, o ferdi milletine bağlayan kuvvetli bağlar ve şahsî hayatını milletin hayatına tercih ettiren önemli sebepler bulunmalıdır. Bu önemli sebepler ve kuvvetli bağlar, manevi değerlerden başkası olamaz. O halde manevî değerleri ile ordusunu techiz etmeyen bir millet, gelecekte her an tehlikelere maruz kalır ve varlığını sürdüremez. Bu mânâyı târihe bakarak, daha da müşahhas hale getirebiliriz. Osmanlı Devleti’nin bir zamanlar, bütün Avrupa ’nın büyük devletlerine karşı hayatını ve varlığını devam ettiren, şu devletin ordusundaki Kur'ân dan alınan şu fikirdir: “Ben ölsem şehidim, öldürsem gaziyim” Gerçekten Kosova meydan muharebesine çıkan Murad Hüdavendigar: “Ya Rab beni din yolunda şehid , ahirette said et” demiş ve istediği olmuştur. Bu ruh ile şahlanan şanlı ecdadımız, şevk ile ve aşk ile ölümün yüzüne gülerek bakmış; daima Avrupa'yı titretmiştir. Size de soruyorum; şu dünyada basit fikirli ve saf kalpli olan genç askerlerin ruhunda öyle ulvi fedakarlığa sebebiyet verecek hangi şey gösterilebilir? Hangi duygu bu mânevî değerlerin yerlerine ikame edilebilir? Allah ve ahiret inancından başka hangi şey, hayatını ve bütün dünyasını severek ona feda ettirebilir?

Tarih bize gösteriyor ki, biz Müslüman Türkler , ne derece mânevi değerlerimize bağlanmış isek ilerlemişiz. Ne vakit mânevî değerlerimizden uzak kalmışsak, gerilemişizdir. O zaman düşmanlar bizi can damarımızdan vurmuşlardır. Bilesiniz ki, düşman bizi hiçbir zaman açık savaşta yenememiştir. Daima tehlikeyi, kurtuluş reçetesi olarak göstererek bizi içimizden hançerlemiştir. Bir milletin maddî bataryaları ne kadar modern silahlarla mücehhez olursa olsun ve o millet isterse imparatorluk seviyesine yükselsin, mânevî bataryaları boş olduğu müddetçe yıkılmaya mahkumdur.

Vatana ihanet suçuyla 1821 yılında Patrikhanenin orta kapısı önünde asılmış bulunan İstanbul 'daki Fener Patriki Gregorios tarafından Rus Çarı Aleksandr'a yazılan mektupta aynen şu ifadeler yer almaktadır:

“Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Çünkü Türkler , sabırlı, mukavemetli, mağrur ve izzet-i nefisli insanlardır. Bu hasletleri, dinlerine bağlılıklarından ve kadere rıza göstermelerinden, anânelerinin kuvvetinden ve âmirlerine itaat duygusundan ileri gelmektedir. Bu sebeple, Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak ve mânevî bağları koparmak, dinî metanetlerini zaafa uğratmak gerekir. Mânevîyatları sarsıldığı gün, Türkleri zaferlere götüren asıl kudretlerinden sıyıracak ve onları maddi kuvvetlerle yenmek mümkün olacaktır. Osmanlı Devleti n'i tasfiye için mücerret olarak harp meydanlarındaki zaferler kâfi değildir. Yapılacak olan, Türkler'e bir şey hissettirmeden bu tahribi tamamlamaktır.”

2) Osmanlı Devleti’ni yükselten sebeplerin ikincisi, Osmanlı Devleti’nin özellikle yükselme dönemlerinde tam bir hukuk devleti olması yani şer’-i şerif ve kanun-ı münifin esas kabul edilmesidir. Osmanlı vatandaşı, yükselme döneminde Müslüman olsun gayr-i müslim olsun, tam bir hukuk devleti olduğuna ve ayırım yapılmaksızın adaletin icra edildiğine inanmaktadır. İşte vatandaşı böyle bir inanca sahip devletin yükselmesi mukadderdir. Dinimiz gereği, onların can, mal ve ırzlarını kendi can, mal ve ırzlarımız gibi korumakla mükellefiz. Bu yolda onlara cebretmek, dinimize muhâlifdir” diyerek, hem gayr-ı müslimlerin şahsî hak ve hürriyetlerine gösterdiğimiz hürmeti ve hem de meşru‘ sınırlar içinde kalmak şartıyla din ve vicdan hürriyetine gösterdiğimiz saygıyı anlatan Zenbilli Ali Efendiler , bu izaha çalıştığımız hukuk ve adalet devletinin sacayakları olmuşlardır.

3) Devletin devam ve bekasına sebep olan, para ve askerin mükemmel oluşudur. Osmanlı Devleti’nin yükselmesine sebep olan para, halktan zorla toplanan para değil, memleketin mamur olmasından ortaya çıkan paradır. Bu dönemde, Osmanlı parasının kaynakları tamamen şer’î vergiler ve meşru gelir kaynaklarıdır; tekâlîf-i örfiyye neredeyse yok gibidir. Yıldırım Bâyezid , kadıların davacı ve davalılardan aldıkları harçları rüşvet sayarak buna vesile olan kadıları idam etmeye kalkışacak kadar hassastır. Asker ise, ehliyetli ve vasıflıdır. Çünkü tam bir ‘’gaza’’ aşkıyla eğitimli askerler yetişmektedir. Kanuni devrine kadar, yeniçerinin adedi en fazla 10-12 bin kadardır. Ama her yerden zafer haberleri gelmektedir. Viyana bozgununda bu sayı 50 binlere ulaşmıştır. Ancak mal toplamaktan başka kayguları yoktur. Bu dediklerimize Yeniçeri Kanunnâmesi en canlı şahittir. En önemlisi de, yükselme döneminde asker, siyâsetin ve idarenin içinde değildir.

4) Günümüzde bazı araştırmacıların tenkit ettiği kapıkulu sistemi de, devletin yükseliş sebeplerinin başında gelmektedir. Zira tarihte çoğu büyük devletler, kendilerine tabi olan aristokrat beylerin isyanlarıyla yıkılmışlardır. Abbasî Devleti kendi elleriyle büyüttükleri aristokrat aileler eliyle; Büyük Selçuklu Devleti mevâlî- olan Harzemiler eliyle yıkılmışlardır. Günümüzde de devletlerin hânedânlarla sıkıntıda olduğu ortadadır. İşte Osmanlı Devleti, bu sıkıntılardan kurtulmak için, ailesi ve yakın çevresi bulunmayan devşirme ve köle asıllı insanları Enderûn denilen özel mektepte bir devlet adamı gibi yetiştirerek onları devletin yükselmesinde istihdâm etmiş ve başlangıçta muvaffak da olmuştur.

5) Osmanlı Devleti’nin yükselme dönemlerinde tam manasıyla hür bir ilmin de önemli etkisi olduğunu ifade etmekte yarar vardır. Memleket ve vatan bir vücuda benzer; aklı ve ruhu ilim ve ma'rifettir; cesedi ve bedeni de siyâset ve idaredir. Bu iki unsur arasında dengenin te'min edildiği dönemlerde, dâima medeniyet, terakki ve refah görülmüştür. İlk Osmanlı Padişahları, bu dengeyi temin eden en müşahhas misâllerdir. Fâtih Sultân Mehmed'in vezirlik ve kazaskerlik teklifini reddeden, diğer taraftan Fâtih'i tekyesine de kabul etmeyen Molla Güranî ; Fâtih sarayında ve kendisi de tekye ve medresesinde kaldığı müddetçe, bu dengenin korunabileceğinin çok iyi idrâki içindedir. Bir Osmanlı Kanunnâmesinde bu önemli muvazene düsturu şu şekilde ifade edilmektedir: “Kadılar, şer'î hükümleri icra edeceklerdir. Ancak memleketin nizâmı, korunması ve vatandaşın idaresi ile alâkalı hususları hükkâm-ı seyf ve siyâset olan vükelâ-yı devlete havale edeceklerdir”. Bu sebebledir ki, eskiler, devlet adamlarına erbâb-ı seyf , ilim adamlarına ise erbâb-ı kalem demişlerdir. Zikredilen bu muvâzeneyi sağlamada en önemli vazife, ilim adamlarına düşmektedir. İlim adamları bilmelidirler ki, dünyada en yüksek rütbe ve şeref, ilmin rütbesi ve şerefidir. Hakk'a ve hakikata âşık bir ilim adamı, Hakk'dan başkasına tâbi olmaz. Zira Hakk'ı tanıyan, Hakk'ın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. Hakk'ın hatırı âlidir; hiçbir hatıra feda edilmemek icabeder.

6) Osmanlı Devleti’ni yükselten sebeplerden birisi de vazifelerin, ister ilmiyede, ister seyfiyede ve isterse de kalemiyede olsun, ehil olanlara verilmesidir. Medeniyetlerin kurulmasında ve yıkılmasında mahâret ile salâhatın önemi inkâr edilemez. Tarihe bakıldığında görülecektir ki, bu iki vasfı kendinde birleştiren milletler nice medeniyetler kurmuşlar ve daima payidâr olmuşlardır. Yıkılan bütün medeniyet ve devletlerin altında ise, aranırsa mutlaka bu iki vasıftan birinin veya ikisinin yokluğunun yattığı esefle müşahede olunur. Mahâret , kişinin kendi mesleğinde ehil, uzman ve kâbiliyetli olmasıdır. Salâhat ise, kişinin din ve ahlâkça yüksek bir seviyeye ulaşmasıdır.

Elbette ki, vazifelere yapılan tayinlerde, hem sâlih, hem de mâhir olanlar, yânı hamiyetle fazileti birleştiren, kalbi ve fikri münevver olanlar tercih edilecektir. Bu vasıfları beraberce bulunduran insanlar yeterli sayıda değilse, bu takdirde ya mahâret ya da salâhat esas alınacaktır. İslâm 'a göre ikisini birleştiren bir eleman yoksa, san'at'ta ve işte mahâret tercih sebebidir.

Bir kısım İslâm hukukçuları ve tefsirciler tarafından, özellikle idarî yetkiye sahip devlet ricaline hitâben nâzil olduğu söylenen Kur’ân'ın şu âyeti, bu konuda çok mânidardır:

“Haberiniz olsun ki, Allah sizlere muhakkak şunları emrediyor: Biri emânetleri ehline vermeniz, biri de insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hareket etmenizdir. Allah size ne güzel öğüt veriyor. (Her halde bu emirleri tutmalısınız). Zira şüphesiz ki, Allah verdiğiniz kararları işitir ve emânetler hakkında yaptıklarınızı görür”. (Nisa/58)

Hz. Rasûlullah'ın (S.A.V.) “Emaneti ehline ver ve sana hâinlik edene hıyânetle mukâbele etme” hadisi de, bu mânâyı teyid etmektedir.

Osmanlı Devleti 'nin yükselme devrini tetkik edenler, neden kısa bir zamanda dünya devleti haline geldiğini ve salâhat ile mahârete ne derece riâyet ettiklerini çok iyi bilirler. Rumeli’deki Sırp , Macar ve muhtelif kavimlerin kendi arzuları ile neden Osmanlı hâkimiyetini tercih ettiklerinin sebebini, hakperest ve cesur padişah Yavuz kadar Zenbilli Ali Efendi'de ve Muhteşem Süleyman kadar Osmanlı hukuk âbidesi Ebûssuud'da da aramak icab eder. Devleti haricî münâsebetlerde temsil eden nişancıların, diplomatik ve diplomasi ilminin mütehassısları ve kazaskerlerden titizlikle seçildiğini müşâhede edince; Kanuni'nin sadrazamının dilinden bir sadrazamın nasıl olması gerektiğini yine onun kaleme aldığı “Asâfnâm e”den ibretle okuyunca ve bakanlar kurulu demek olan Divan -ı Hümâyun'un “hâcegân -ı divan “ olmadan toplanmadığını kanunnâmelerden öğrenince, Osmanlı Padişahlarının neden ve nasıl zaferden zafere at koşturduğunu daha iyi anlıyoruz.


7) Bütün bu sebeplerin etkisiyle, yükseliş dönemindeki Osmanlı idaresinde rüşvet , suiistimal, sefâhet, israf ve gayr-i meşru masraflar, vatandaşa zulüm ve benzeri kötülüklerin olmayışı, Osmanlı Devleti’ni kısa zamanda yükseltmiştir.

M. Asım Köksal
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Buradan bir kitap önermek istiyorum Ahmet Akgündüz hoca nın Bilinmeyen Osmanlı eserini arkadaşlarımız temin edip okurlarsa çok şaşıracakları ve hoşlarına gidecek daha önce söylenmeyen birçok gerçeği bulacaklar.


Selamün Aleyküm kardeşim..
Rabbimiz c.c razı olsun tavsiyeleriniz için.. Kitabın ismini not aldım inşallah.. En kısa zamanda edinmeye çalışacağım.. İlgilenen kardeşlerimiz için de faydalı olur inşallah.. Teşekkür ederiz kardeşim.
Rabbimize emanet olunuz. Selam ve Dua ile.
 

Hasıl ı Kelam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Ağu 2008
Mesajlar
2,034
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Sultan I.Ahmed çok dindardı.Sarığına taktığı sorgucun içine Peygamber Efendimizin ayak izinin resmini yaptırmış ve şu güzel şiirini de üzerine yazdırmıştır:

"N'ola tacum gibi başumda götürsem daim,
Kademi resmini ol Hazret-i Şah-ı Rusülün.
Gül-i gülzar-ı nübüvvet o kadem sahibidür,
Ahmeda durma yüzün sür kademine o gülün."

Kaynak:Yavuz Bahadıroğlu-Osmanlı Tarihi
 

Guo1903

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Haz 2008
Mesajlar
2,657
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Ve Aleyküm Selam kardeşim..
Osmanlı'mızın 710. kuruluş yıldönümü hayırlara vesile olsun, tüm İslam alemi için dirilişlere, direnişlere vesile olsun inşallahu teala.. Amin dualarınıza inşallah kardeşim, işte padişahların sözlerinden Osmanlı'nın başarı sırları..


-Cihad bilinci,

-İ'lay-ı kelimetullah gayesi,

-Emr-i bil ma'ruf ve nehy-i anil münkerdeki daimiyet..

Bizlerin, ümmetçe (pek az bir grubumuz müstesna) muvaffak olamayışımızın sebebi şüphesiz bunları terk etmek..
O ruh daim olur inşallah.. Sözler bunlar kardeşim, bunları slaytla sunabilirsiniz, katkıda bulunan kardeşlerimizin sözleri de olsun inşallah..

Belgesel dosyalarını ekliyorum inşallah kardeşim. PC'nize indirip, video olarak sunabilirsiniz bu belgeselleri ve bu ses dosyalarına hangi resimlerin eklenebileceğini sizin tercihinize bırakıyorum.. Belgeselin adı: ''DÜNYA OSMANLIYA MUHTAÇ''... Şu an öğrencilerimle olan çalışmamda ben de bunu kullanıyorum. Böyle bir konu seçme sebebim de son Filistin olaylarıyla anlaşılmıştır ki ümmetçe Osmanlıyı yeniden anlamaya ve anlatmaya, yaşamaya ihtiyacımız var.. Onun adaletine değinen belgesellerin daha faydalı olabileceğini düşündüm acizane..

Bu belgesellerin download linkleri aşağıda inşallah. İndirebilirsiniz.. Çalışmanın hayırlara vesile olması duası ile.. Rahman c.c emeklerinizin ecrini rızasıyla versin inşallah kardeşim. Selam ve Dua ile.



=BELGESELLER=


Web Hosting - Dedicated Server

Web Hosting - Dedicated Server


Web Hosting - Dedicated Server





Selamün Aleyküm..
Bu son yazınızdan sonra kafam biraz karıştı açıkcası.. Şimdi bu verdiğiniz belgeseller zaten görüntülü.. Bugün müsait bir zaman bulabilirsem inşallah yapmaya çalışacağım ama Ben tam olarak ne yapmalıyım izah ederseniz sevinirim.?
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm..
Bu son yazınızdan sonra kafam biraz karıştı açıkcası.. Şimdi bu verdiğiniz belgeseller zaten görüntülü.. Bugün müsait bir zaman bulabilirsem inşallah yapmaya çalışacağım ama Ben tam olarak ne yapmalıyım izah ederseniz sevinirim.?


Ve Aleyküm Selam kardeşim.
Açıklayayım inşallah.. Şimdi genel olarak 2 videodan meydana gelebilir, eğer mümkünse.. İlk videoda sadece padişahların sözleri ve batılıların Osmanlı hakkındaki sözleri, yollamış olduğunuz Mehter eşliğinde geçebilir inşallah.. İkinci videoda da sadece belgeselleri kullanabilirsiniz.. Belgesellerin görüntüleri sizce uygunsa bunları yayınlayabilirsiniz.. Değilse, uygun olan resimler eklenebiliyorsa şayet, belgesellerin resimlerinde değiştirme v.s yapılabiliyorsa ekleyebilirsiniz inşallah.. Bugün girebildikçe inşallah bu forum üzerinden açıklama gerektiren yerlerde açıklama yaparım inşallah kardeşim..
Selam ve Dua ile.
 

Erzurumli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ağu 2007
Mesajlar
1,455
Tepki puanı
1
Puanları
0
Esselamu aleykum abla;

İnsanın okuyunca atalarına Mevlanın (c.c) bahşettiği güzellikleri bir bir görmesi ne de güzel
oluyor,harikulade olan neslimizin kırıntıları olan bizlerde asıl bakımından hala harikuladeyiz ne varki onlar gibi İmanın en tatlı şekilde yaşanmasını O lezzetleri yine bizlerinde alması için canlanmamız ve onları ibret almamız gereklidir,bir zamanlar bizlerden medeniyet ve insanlık öğrenmek için bizlere gelen ve kendi uluslarını bizlerle kıyasladıkca aslında Pislik içinde yaşadıklarını insana hayvana bir değer vermediklerini itiraf eden zamanın gezginleri veya devlet erkanları,Osmanlı türk hayranlıklarını açıkca dile getirerek aslında dinimizi övmüşlerdir,nasıl övülmesinki bu güzel ve yegane hak olan din,ancak zamanla Osmanlı içine giren bizim olmayan örfler bizlere sanki birer anane olmuş gibi hatta utanmasak bizim atalarımızdan kaldı bu şey diyecek olduk,Osmanlıya,müzik in girmesi akabinde içkiyi,içkinin gelmesi akabinde kumarı aynı kötülük kötülük doğurur sözünü doğrularcasına arka arkaya girmiştir,zevkü sefa hoş geldikcede onun anası babası olan tembellikler,asilikler girmiştir memlekete,IV.Murat ın içki ve uyuşturucuya açtığı savaşlar malumdur bu bağlamda,peki bu adetler bizde yoktu üstelikte içki,kumar haramken nasıl olduda daha dün hiç kimse kullanmazken şeytan görmüş gibi bunlardan kaçarken geldide içimize girdi bunlar,işde dindeki bazı net hükmü olmayan şeylere haramlığı kesin değilse helaldir cavazı verilerek oldu,müzik,içki,kumar,uyuşturucu,bunlar Osmanlıyı yıkmaya yeterken,cumhuriyetten sonra ise serbest olan hırsızlık,zina,adam öldürme ise insanlığımızı yıkmaya yetmiştir,bugün hakkında yaptığımız bazı tartışmalara verdiğimiz bilinçsiz hükümler fetva vari sözler ise imanımızın yıkılmasına yetiyorda artıyor bile,ne olurduda evladına HAKKI vasiyet eden Padişahlarımız hala kalıcı olsalardı,ancak Allah'ın (c.c) sevmediği reddettiği şeyleri kabul ederek Onun yüce rahmetini de istemediğimizi belirttik,Şairin dediği gibi << Ey Allah'ın Rahmeti eğerki sen olmasaydın insanlar helak olurdu.>>,ancak bizim memleketimiz tamamı ile bitik değildir,bir büyüğümüzün dediği gibi << Memleketimiz insanında iman kuvveti hala vardır,ancak onun açığa çıkması gereklidir,birbirnize emri bil maruf ve nehyi anil münker yapınız.>> doğru söze eklenecek bir şey yoktur,
Zahmet edip ecdamızın güzelliklerini bizlere anlattığın için sana teşekkür ederim.
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
41
Konum
sakarya
Yavuz Sultan Selim'in küpesi gerçeği!

Yavuz Sultan Selim'in küpesi gerçeği!

Yavuz Sultan Selim’in sol kulağında küpe bulunan resmi konusunu birkaç açıdan ele almakta fayda vardır:

1) İslâm hukukuna göre kulakların küpe takılmak üzere delinmesi ve küpe takılması, kadınlar için caiz görülmüş, ama erkekler için caiz görülmemiştir.
Bazı hukukçular erkek çocukların da kulaklarının delinebileceğini ve bu tür bir hadisenin Hz. Peygamber (sav) zamanında yapıldığı halde, yasaklanmadığını ileri sürmektedirler. Her hal ü kârda ergen erkeklerin kulaklarını deldirmeleri ve küpe takmaları, çoğu hukukçulara göre haram ve bazılarına göreyse mekruhtur; yani kısaca caiz değildir.

İşte bu şer’î hükmü bilen Yavuz Sultan Selim’in kulağını deldirip küpe taktığına ihtimal dahi vermiyoruz. Zira Yavuz’un Mısır Seferi dönüşünde oğlu Süleyman’ın süslü elbiselerini görünce, “Bre Süleyman, sen böyle giyinirsen, anan ne giysin?” dediğini biliyor ve onun şahsi hayatında sade ve süsten uzak olduğunu kaynaklardan öğreniyoruz.
Yavuz, süs ve ihtişamdan hoşlanmayan bir padişahtır. Doğru olan resimlerinden pala bıyıklar vardır, ancak küpe yoktur.
2) Şu anda Topkapı Sarayı’nın Portreler Bölümü’nde 17/66 numarayla 70x65 cm ebadında bulunan küpeli Yavuz Portresi’yle Macar bir ressama ait olduğu söylenen küpeli resme gelince... Evvela Yavuz’un minyatürlerde ve elimizde bulunan resimlerinde bunun gibi küpeli olan üçüncü bir resmi bulunmamaktadır. Kaldı ki bu resimler arasında resmi nakkaşlar tarafından yapılanları vardır. İkincisi, Yavuz’a isnad edilen ama tamamen hayali ve uydurma olan Avrupalı ve İranlı ressamlara ait resimler çokça bulunmaktadır. Tarih kaynakları bu noktanın altını çizmektedirler. Bu küpeli resmin de uydurma resimlerden biri olması kuvvetle muhtemeldir.
Zira sultanın kulağında küpe, boynunda incili madalyon, sarığında taç bulunmaktadır. Osmanlı padişahlarının kıyafetleriyle bağdaşmayan bu süsler, tablonun yakın tarihlerde yapıldığını göstermektedir. Zaten 1926 yılında Dolmabahçe Sarayı’ndan getirtilmiştir. Dolmabahçe Sarayı’na ne zaman konulduğu da bilinmemektedir. Üçüncüsü, bazı araştırmacılara göre bu küpeli resim Şah İsmail’e aittir. Zira başında Şiî Mezhebi’nin alâmeti olan kızıl börk ve bunun üzerinde İran şahlarına mahsus taç vardır. Ayrıca küpe de Şî’a mezhebinden câiz görülmektedir.
3) Küpeli resmin Yavuz’a ait olmadığı ortadadır. Ait olsa bile, son zamanların bazı ahlâksız insanlarının bunu gay’liğe yorumlamaları, en az bu resim Yavuz’a isnad edilmesi kadar yanlıştır. .
Tek kulağında olduğu hiç mevzubahis dahi edilmemiştir. Bazı yazarlar Yavuz’un bu küpesini Allah’a kul olma özelliği şeklinde taktığını ve bununla cihan hâkimi sıfatına rağmen âciz bir kul olduğunu göstermek istediğini anlatmaya çalışmışlardır.
Bize göre bu yorumlar zayıf yorumlardır. Zira küpeli resim hadisesi doğru görünmemektedir. Fakat kölelerin küpe taktıkları doğrudur. Bu arada küpenin bir Türk töresi olduğunu ifade eden yazarlar bulunduğu gibi, Yavuz’un Şah İsmail’in askerlerine şirin gözükmek için taktığını iddia edenler de vardır.Ama bunlar iddiadan öteye gitmemektedir.
Yavuz’un pala bıyıklarının Hz. Peygamber’in sünnetine uymadığı itirazına gelince...

İslâm hukukunda Hz. Peygamber’in “Bıyıkları kısaltınız, sakalları da bırakınız” mânâsını ifade eden hadisi sebebiyle bıyıkların kısaltılması sünnettir. Ancak bunun tek istisnası, düşmana heybetli görünmek için gazilerin bıyıklarını uzatmasının caiz görülmesidir. Nitekim Ebussuûd Efendi de bir fetvâsında bu hakikati dile getirmiştir:

“Sûfiler bıyıkları dibinden kesmek sünnetdir deyü i’tikad eyleseler, şer’an mezbûrlara nesne lâzım olur mu? El-cevâb: İftirâdan ictinâb etmek lâzımdır. Mesnûn olan kaş mikdârı kalınca almaktır. Ol dahi gazilerden gayrıyadır. Gâzilerde uzatmak mendûbdur, adüvve (düşmana) heybetli görünmek içün.”İşte gerçek bi gâzi olan Yavuz’un pala bıyıklarının hikmeti ve şer’î dayanağı budur.Pal bıyık Türk geleneğinde bir Akıncı adetidir....

4-Yavuz küpe taksaydı... Onu çok seven ve onun neslinden olan Osmanoğulları içindede bir tanesi olsun küpe takmaz mıydı?.. İddialardaki gibi bir tek Allah'a köle olan Yavuz 'mu?

Tarih Perspektifinden bakıldığında gerçek ortada ama hala kaynağı olmayan şeylere yada muteber olmayan kaynaklara dayanarak inanmaya devam edecekseniz siz bilirsiniz...Tarihe mantıklı bakmak gerekir...

Prof. Akgündüz : 1. İslam Hukuku'nda erkeklerin kulağını deldirmesi caiz değildir. Selim de bu şer'i hükmü bilen bir padişahtı. 2. Minyatürlerde ve elimizde bulunan diğer resimlerde Yavuz'un küpeli olduğu bir üçüncü örnek yoktur. 3.Yavuz, sadelikten hoşlanan, süsten uzak bir hükümdardır.

Prof. Akgündüz, Yavuz'un "Allah'a kul olma" düşüncesini yansıtmak için küpe taktığı fikrini de zayıf bir ihtimal olarak görüyor.

Selim'in sadece iki küpeli resmi var. Biri Topkapı Sarayı'ndaki Yavuz Portresi; ikincisi ise Macar bir ressama ait olduğu sanılan bir resim. Yavuz'un sade bir insan olduğunu belirten tarihçiler, küpenin yabancı ressamların yorumu olabileceğini söylüyor ve bir anekdot anlatıyorlar: Yavuz, Mısır seferinden döndüğünde oğlu Süleyman'ın şatafatlı giyimini görür ve çok kızar; "Bre Süleyman! Sen böyle giyinirsen anan ne giysin!"

Prof. Dr. Yusuf Halacoğlu: Topkapı Sarayı'nda sergilenen resimde Yavuz'un başında 12 dilimli bir taç bulunur. Ancak Yavuz, 12 dilimli taç giymez. Şii'likteki 12 İmam'ı temsil eden taç Şah İsmail'e aittir. Bunun gibi hatalar çok oluyor. Yavuz, minyatürlerde tablolardakinden çok farklı resmedilmiştir. Kulağında küpe yoktur minyatürlerde. Sadece Batı kaynaklı gravürlerde küpeli görünür. Bu da Batı yorumu olarak yansımıştır resimlere. Doğruyu yansıtmaz.

Dr. Necati Ulunay Uzunsatar : Avrupa müzelerinde Yavuz'a ait onlarca resim gördüm ama hiç birinde küpeli bir tablosuna rastlamadım.Yavuz'un sert mizacı ve önderliği onu küpe takmaktan alıkoyacak özelliklerdir. Yavuz, belagati ve hitabeti güçlü, asaleti olan ve askerine önem veren bir önderdi. Ayrıca gerek İslam'da gerekse ordu içi gelenekte erkeğin süslenmesi uygun değildir. Avrupalı ressamlar kendi yorumlarını katmışlardır bu gibi çoğu resme.

Prof. Dr. Kemal Çiçek: Kaynaklarda Yavuz'un küpe taktığına dair bir bilgi yok. Ayrıca Yavuz, Fatih gibi doğrudan portresini yaptırmış bir padişah değildir. Bazı portrelerinde şatafatlı bir giyim tarzı içinde resmedilir oysa oğlunu giyim konusunda uyardığı bilinir. Bu şekilde resmedilen başka padişah yok tarihimizde. Avrupalı ressamlar bu şekilde çizilmiş, Osmanlı minyatürlerinde tam tersine, sade görünümlü. 12 dilimli sarık da resmin orjinal olmadığı fikrini güçlendiriyor.

Bu açıklamalar,sanırım sizde belirgin bir fikir uyandırmıştır.. Bana göre de o resim ve minyatürler batılı ressamların sahtekarlığının birer eseri..

Adı Alevi düşmanlığı ile özdeşleşmiş ve İslam halifeliği zırhına bürünmüş bir padişahin ,Aleviliğin ve Bektaşiliğin simgesi haline gelmiş küpeyi takması düşünülemezdi!

Yavuz Sultan Selimin adi gecen her ders kitabında ünlü bir resmi yer alır hükümdarın. Pala bıyıklı ve küpelidir. Oysa Resim aslında Yavuza değil can düşmanı olan Sah İsmail’e aittir. Küpede Haydari ve Kalenderi derviş olmasının sembolüdür

Türk Tarih kitaplarındaki ilginç saptırmalardan biride Sah İsmail’ín ele geçirilen tahtıdır. Bilindiği gibi tarih kitaplarında Sah İsmail´in el konan tahtının İstanbul´a getirildiği ve Topkapı sarayında sergilendiği belirtilir ve bu tahtın resmi verilir. Simdi isin gerçek yüzünü ünlü müzeci Elif Naci´den okuyalım:

"Hangi tarih kitabini açsak hangi ansiklopediyi karıştırsak Topkapı sarayındaki tahtın Yavuz Sultan Selim´ in Çaldıran seferinden getirdiği Sah İsmail´e ait olduğunun geçtiğini görürüz. Halbuki bunun Nadir Sah tarafından I. Mahmud´a hediye olarak gönderildiğini öğrendikten sonra , Bizzat tahtı getiren Mehmed-i Esterâbâdi´nin ağzından dinledikten sonra, Topkapı sarayında kaybolduğu için senelerce soruşturma konusu olan Çaldıran ganimet defteride bulunup meydana çıkarıldıktan sonra artik bunun Sah İsmailliği kalır mı?. (kaynak Tarih konusuyor Ekim 1996)

Son Güncelleme : Salı, 04 Aralık 2007

ALDANANLAR.ORG
 

Guo1903

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Haz 2008
Mesajlar
2,657
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Ve Aleyküm Selam kardeşim.
Açıklayayım inşallah.. Şimdi genel olarak 2 videodan meydana gelebilir, eğer mümkünse.. İlk videoda sadece padişahların sözleri ve batılıların Osmanlı hakkındaki sözleri, yollamış olduğunuz Mehter eşliğinde geçebilir inşallah.. İkinci videoda da sadece belgeselleri kullanabilirsiniz.. Belgesellerin görüntüleri sizce uygunsa bunları yayınlayabilirsiniz.. Değilse, uygun olan resimler eklenebiliyorsa şayet, belgesellerin resimlerinde değiştirme v.s yapılabiliyorsa ekleyebilirsiniz inşallah.. Bugün girebildikçe inşallah bu forum üzerinden açıklama gerektiren yerlerde açıklama yaparım inşallah kardeşim..
Selam ve Dua ile.

Belgesel üzerinde değişiklik yapabileceğimi sanmıyorum.. Ama bence görüntüler ve anlatım çok uyumlu.. Onları direk kullanabilirsiniz.. Bende mehter eşilğinde resimler üzerine(bunlar padişahların imzaları olabilir) padişahların oğullarına vasiyetlerini yapabilirim diye düşünüyorum.. Tabii şuan için işler baya yoğun ama inşallah sakin bir ortam bulabilirsem başlıyabilirim.
Siz yine düşüncelerinizi yazın, ben ara ara girmeye çalışıyorum..
Görüşmek üzere..
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
Selamın Aleyküm Aliye Kardeşimiz ...

Rabbi teal-a ebeden Razı olsun .Ellerinize sağlık.

Çok güzel bir çalışma.

Bir noktayı da acizane hatılatmak isterim ki ;

Şeyh Edebali 'nin, damadı ve ilk Osmanlı hükümdarı Osman Bey'e

tavsiyelerini içeren ve Osman Bey'in manen şiarına vesile olan

sözlerinide hatırlamadan geçemeyiz.

Yüzyıllardır Yüce dinimizin hizmetinde bulunmak şerefini elinden

geldiğince yerine getirmek azim ve gayretini göstermiş ecdadımızı

hayırla yadediyorum. O necip ecdadın torunları olarak aynı gayret ve

amaç içinde olma gayreti vermesini diliyorum Yüceler yücesi

Rabbimizden...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Belgesel üzerinde değişiklik yapabileceğimi sanmıyorum.. Ama bence görüntüler ve anlatım çok uyumlu.. Onları direk kullanabilirsiniz.. Bende mehter eşilğinde resimler üzerine(bunlar padişahların imzaları olabilir) padişahların oğullarına vasiyetlerini yapabilirim diye düşünüyorum.. Tabii şuan için işler baya yoğun ama inşallah sakin bir ortam bulabilirsem başlıyabilirim.
Siz yine düşüncelerinizi yazın, ben ara ara girmeye çalışıyorum..
Görüşmek üzere..

Selamün Aleyküm kardeşim..
Belgesellerin aynısını Youtube'ta bulduk inşallah... Oradaki videoları ekleyebiliriz artık.. Orada da 3 ayrı parça halinde sunmuşlar..
Eğitmenimiz de 3 ayrı CD olarak vermişti, belgeselleri.. Youtube'taki linkinden istifade ederiz artık.. Çünkü yazık ki benim de çok fazla zamanım yok kardeşim.. İnşallah hayırlara vesile olsun diyorum.. Yardımlarınız, emekleriniz için Allah c.c ziyadesiyle razı olsun kardeşim..
Çok teşekkür ederim.. Selam ve Dua ile inşallah.
 

Guo1903

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Haz 2008
Mesajlar
2,657
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Selamün Aleyküm kardeşim..
Belgesellerin aynısını Youtube'ta bulduk inşallah... Oradaki videoları ekleyebiliriz artık.. Orada da 3 ayrı parça halinde sunmuşlar..
Eğitmenimiz de 3 ayrı CD olarak vermişti, belgeselleri.. Youtube'taki linkinden istifade ederiz artık.. Çünkü yazık ki benim de çok fazla zamanım yok kardeşim.. İnşallah hayırlara vesile olsun diyorum.. Yardımlarınız, emekleriniz için Allah c.c ziyadesiyle razı olsun kardeşim..
Çok teşekkür ederim.. Selam ve Dua ile inşallah.

Siz benden bu belgeselleri youtube'ye eklememi mi istemiştiniz?.. Bunları zaten siz bana gönderdiniz ve dolayısıyla zaten sizde mevcut değilmiydi?? Tam anlamadım açıkcası:a11:
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamın Aleyküm Aliye Kardeşimiz ...

Rabbi teal-a ebeden Razı olsun .Ellerinize sağlık.

Çok güzel bir çalışma.

Bir noktayı da acizane hatılatmak isterim ki ;

Şeyh Edebali 'nin, damadı ve ilk Osmanlı hükümdarı Osman Bey'e

tavsiyelerini içeren ve Osman Bey'in manen şiarına vesile olan

sözlerinide hatırlamadan geçemeyiz.

Yüzyıllardır Yüce dinimizin hizmetinde bulunmak şerefini elinden

geldiğince yerine getirmek azim ve gayretini göstermiş ecdadımızı

hayırla yadediyorum. O necip ecdadın torunları olarak aynı gayret ve

amaç içinde olma gayreti vermesini diliyorum Yüceler yücesi

Rabbimizden...
Ve Aleyküm Selam ve Rahmetullahi ve Berekatühü Kıymetli Abimiz.
Kıymetli yorumlarınız, güzel dualarınız ve tavsiyeleriniz için Rabbimiz c.c razı olsun inşallah.. Çok teşekkür ederim.. Allah c.c her birine gani gani rahmet eylesin, faziletlerinden bizlerin de nasiplenmesini nasip etsin inşallah..
Onların İslam'a katkılarını her daim şükranla ya'd ediyoruz.. Bu kutlu davanın birer neferi oldukları için.. Hizmetleri ile, dost ve düşman milletleri kendine gıpta ile baktırdığı için.. Değerli Abimiz, Şeyh Edebali'nin, Ertuğrul Gazi'nin vasiyetnamesi var inşallah.. İleriki sayfalarda onu da ekleyeceğim nasipse.. Duyarlılığınız ve ilginiz için çok teşekkür ediyorum..
Allah c.c istifadeli kılsın inşallah.. Rabbimize emanet olunuz. Selam ve Dua ile..
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Siz benden bu belgeselleri youtube'ye eklememi mi istemiştiniz?.. Bunları zaten siz bana gönderdiniz ve dolayısıyla zaten sizde mevcut değilmiydi?? Tam anlamadım açıkcası:a11:


Selamün Aleyküm kardeşim..
Evet benim isteğim buydu:).. Video olarak sunabilir misiniz derken bunu kast etmiştim.. Bunlar bana bir hocam vasıtası ile ulaştı, önceden elimde yoktu, ilk kez bu vesileyle dinledim ben de. Daha önce de Youtube'tan v.s araştırmamıştım.. ''Onları direk kullanabilirsiniz'' deyince, benim eklememi istediğinizi anladım/sandım..Şu an buna zamanım olmadığı için, belgeselleri Youtube'ta aramaya koyuldum.. Bulduk orda inşallah.. Yani hazırlamanıza lüzum yok inşallah kardeşim.. Vaktinizi de almak istemiyorum bu sebeple.. Direkt orada önceden ekleyen kardeşlerimizinkini de ekleyebiliriz.. İnşallah anlatabilmişimdir:)..Selam ve Dua ile kalın kardeşim.
 

Guo1903

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Haz 2008
Mesajlar
2,657
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Selamün Aleyküm kardeşim..
Evet benim isteğim buydu:).. Video olarak sunabilir misiniz derken bunu kast etmiştim.. Bunlar bana bir hocam vasıtası ile ulaştı, önceden elimde yoktu, ilk kez bu vesileyle dinledim ben de. Daha önce de Youtube'tan v.s araştırmamıştım.. ''Siz belgeselleri eklersiniz'' deyince, benim eklememi istediğinizi anladım/sandım..Şu an buna zamanım olmadığı için, belgeselleri Youtube'ta aramaya koyuldum.. Bulduk orda inşallah.. Yani hazırlamanıza lüzum yok inşallah kardeşim.. Vaktinizi de almak istemiyorum bu sebeple.. Direkt orada önceden ekleyen kardeşlerimizinkini de ekleyebiliriz.. İnşallah anlatabilmişimdir:)..Selam ve Dua ile kalın kardeşim.

Aleyküm Selam..
Tamam şimdi oldu inşallah.. :) Ben görüntüleri youtube üzerinden kullanacağınızı tahmin etmiyordum, o sebeple anlaşmazlık oldu sanırım.. Youtube'ye eklemek çok zor bişey değil isterseniz yine de ekleyebiliriz..
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com

Aleyküm Selam..
Tamam şimdi oldu inşallah.. :) Ben görüntüleri youtube üzerinden kullanacağınızı tahmin etmiyordum, o sebeple anlaşmazlık oldu sanırım.. Youtube'ye eklemek çok zor bişey değil isterseniz yine de ekleyebiliriz..

Selamün Aleyküm kardeşim.
Estf, rica ederim, önemli değil..
Zamanınız var ise olabilir kardeşim, sizin açınızdan zaman sorunu olmasın diye direkt ordakileri aktarabiliriz dedim.. Eğer uygun ise siz de yapabilirsiniz kardeşim. Bir şey daha belirtmek istiyorum inşallah. Belgeselimiz 3 parçadan oluşuyor.. Her biri 9 küsur dakika tutuyor.. Bunları sunarken birleştirerek mi yapacaksınız, yoksa siz de 3 ayrı video olarak mı sunacaksınız belgeselleri? Bütünlüğü bozmamak açısından sizin için de hangisi daha doğru olur? Paylaşırsınız inşallah fikirlerinizi kardeşim.Yani ayrı ayrı sunmak sorunlu olacaksa/olursa bu belgesellerin 3 parçasını da tek bir videoda sunabilmeniz mümkün müdür? Bunu da tercihinize bırakıyorum inşallah..
Paylaşırsınız inşallah fikirlerinizi kardeşim..Selam ve Dua ile..
 

Guo1903

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Haz 2008
Mesajlar
2,657
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Aleyküm Selam..
Aslında tek parça olması daha iyi olurdu ama denedim tek parça yapamadım.. Mecburen bende 3 parça olarak vermek zorunda kaldım.. Youtube'ye yüklüyorum..Gün içinde size linklerini veririm inşallah..


(Bu konunun 1.sayfasına ekledim.Ordan alabilirsiniz.)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt