Sır!
Sır!
Bilinmek diledi, nur'undan verdi,
Sır'rı Sır'dan nur'un, akmasıdır sır!
Aşık oldu, Ona alemler serdi,
Ayın iki parça, ""Şak""masıdır sır!
Eyüp'le, Yûsuf'u, nefsinde karıp,
Onların ibretli hallerin görüp,
Tövbe-i nasûh'la, huzura varıp;
Günâh yırtığını, dikmesidir sır!
İki kul var ise, gizli görüşüp,
Üçüncüsü Allah, sırra karışıp,
Hakk'a mutî olup, nefsle barışıp;
Sûretten sîreti, dökmesidir sır!
Şükürle avlayıp, sâbırı, şerden,
İlim deşirûben, gittiği yerden,
Arınıp ; Riyâ'dan, kibirden, kirden;
Günde beş kez, Mi'rac çıkmasıdır sır!
Kıyâmdan, ruküye, ruküden secde,
Her rekâtta ayrı, gelecek vecde,
Dâhi dağ başında, dahi ki, Hac'da;
Kulun hücre hücre, çökmesidir sır!
Elest ayrı bir sır, Adem, Hava 'da,
Belâ, bend olunan yar'dır, dâvâda,
Nakkaş, nakşeylemiş, gör Masivâda;
Kulun işareti, sökmesidir sır!
İnsanı balçıktan, donadı Allah,
Akıl nimetiyle, gönedi Allah,
Secdeyle Melekler, sınadı Allah;
Şeytanın secdeden, sekmesidir sır!
Hele bir müddetcik, Balıkla gez de,
İlahi muradı, kavrayıp, sez de!
İnni küntü minezzalimin! Öz de;
Yunus'a, Yunusta, bakmasıdır sır!
Cümle mahlukatın dilinden döker,
Süleyman mülkünden, Irmaklar akar,
Bir yıl mesafeye, bir anda bakar;
Belkıs'ın, yürürken ürkmesidir sır!
Davut'a hamurdur, büker demiri,
Azar onla, küfrün döker Samiri,
Elmastan ayıran, nedir Kömür'ü?
Nur'un, zulümatı yıkmasıdır sır!
Zayıf, mazlum demez, yeterse gücü,
Mahlukun hepsine, kesilip öcü,
Azgın ve saldırgan Yecüc Mecüc'ü;
Zülkarneyn'in, sur'a tıkmasıdır sır!
Sırrı Sır'dan olan, erde, gecinde,
Çözersin soruyu, akıl fıçında!
Asırlar boyunca, suyun içinde;
Fravn'ı secdede, bükmesidir sır!
Ruhundan üfledi, babasız doğdu,
Biiznillah dedi, ölüler ""sağ""dı,
Emr-i İlahiyle, göklere ağdı;
Çarmıhtan, boş hayal çıkmasıdır sır!
Sır'rın sırrı yar'dır, bende olalım,
Beli, deyip varıp, iman dolalım,
Bu devlet, bir ulu nimet bilelim;
Saçtı misk'in nas'a, kokmasıdır sır!
Malazgirt'le vurdu, Alparslan mührü,
Vasiyet-i Bursa, Kar'Osman mehr'i,
Resül-ür Rahmetin müjdesi cehr'i;
Fatih'in, Bizans'a tekmesidir sır!
Bir zarın içinde, kara mağradan,
Güneş'i, Ay'ı yok, rızkı doğrudan!
Nütfeyken can mührün, söküp tuğradan;
Azrail'in canı sıkmasıdır sır!
Rahmetin, gazabı geçtiğin duyup,
Oturup bıkmadan, suçların sayıp,
Tövbe lütufuyla, günahı yuyup;
Akıp gelen yaşın, me'kmesidir sır!
Hakk, kulun önüne deliller koyar,
Küfr-ü inadidir, bahane sayar!
Göremez, anlamaz, aşikar mi'yar;
Hakk bilmez nadanın, mıkma'sıdır sır!
Deme bu ne için? Seyret, sabırda,
Neticesi nedir? Görürsün durda!
Lakin insan acul, zorlayıp, yor da;
Hızır'ın, Musa'dan bıkmasıdır sır!
Hasıl-ı kelam bu; Ey OZAN İLO!
Bütün bu sırların yazanı da, O,
Bildin sandıkların bir kenara ko;
Ateşin, ateşi yakmasıdır sır!..
23.09.2007/04.26
Samiri : Hz. Musa'nın (a.s.) Tur Dağında Cenab-ı Hakk'la
mülakata çıktığı zaman diliminde, Yahudileri, yaptığı Buzağı
Putuna taptıran Yahudi.
Mehr : Aşk, şefkat, muhabbet.
Me'k : Göz pınarı.
Mi'yar : Ölçü.
Mıkma' : Fil başına vurulan demir çomak. İlhami Erdoğan