Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Artık... Yola bakan kimse yok Sıla hasreti oysa her gönülde çok Neden mavera sevdası sineler için kanatan bir ok Her ibrette, bela ve musibetlerde daha ne kadar yaşanacak şok Rabbim basiret ihsan etsin, gönüllere inşirah versin, mahzun nefesler sürura ersin
Gel... Ehli Ukba ol Sinende eksilmesin kor Kalbin nazar gâh tır her lahzada emin ol Ruhun hikâyesinde, nefsin aidiyetinde, akıl seninle sırrına nail ol Şayet bir yol arıyorsan ve huzur istiyorsan yoktur haktan başka yol Her millet mazisiyle yüzleşecektir, mizana akın akın gidecektir unutma boy boy
Yar... Ne hakkıyla sevebildim Ve ne de aşkın feyzine eriştim Biliyorum ki bedevi tabiatlı bir kişiyim Edep ve nezaketi fevkalade ihmal eden biriyim Gönül almak, hassasiyetini anlamaktan uzak kimseyim Ne vakit ezanı duysam, hafızın kıtaatına şahit olsam yanan fakirim Şefkat ve muhabbetten çok uzaklarda yetişmiş can olarak aşikârdır cehaletim Her kimde görsem, dinlesem, nazar etsem, en kalbi manada imrensem o an divaneyim
Yar... Bir berduş görürsen kızma Alay etmek için fırsat kollama Düştüğü badirelerin cefasını zorlama Aklı karartan, iradeden arındıran belayı aranma Kim ister, kim aklından geçer, kim iradesinden olmak ister Ruhi ve kalbi muvazene bozulmuşsa, zan üzere adanmışsa beter Tut elinden korkma,yardıma muhtaçsa uzaklaşma, derdi gamını anla gönlü güler
Gel... Beraber sevinçten ağlayalım Al götür beni, Üsküdar'a, Emirgan'a bakalım Çıkalım Çamlıca'ya el sallayalım, ufku afak olanlara Aklını ve izanını zandan uzaklaştıran, kalbi hassasiyete ulaşanlara Davet edelim, yanlarına gidelim, muhabbet ve nezaketle selam verelim dostlara İçimizi titreten, melalimizi suskun hale getiren, mahzun bir halde nazar ettiren dramdan arınmış gönüllerle bir olalım
Adam... Saf ve garip biriymiş Gözünün içinde ki kırmızılığı hekime göstermiş Hekim çok dikkat etmemiş, bir kaç nasihat la göndermiş Garip adam yine rahatsızlanınca aynı hekime giderek durumu izah etmiş Hekim ne kadar canı sıkıldıysa adamı ikna ederek İstanbul'da hekime göndermiş Adam garip ve kimsesiz olduğundan verilen adrese gitmiş ve hekimler hastayı kabul etmiş Adam doksan gün sonra muayene edilerek, taburcu olmasına karar verilmiş ve seni gönderen hekim normal miydi denmiş Zavallı adam, doksan gün ruh ve akıl hastanesinde yatmış ve ne kadar suallerden sonra temize çıkarak kurtulmuş Hekime inanmak ve samimiyetle sarılmak artık ne kadar mümkündür günümüzde bir düşünmek gerekmez mi sizlerce
Yar... Nice insanlar gördüm Şaşkınlığımdan sükût ettim Mahlûkatın o masum haline imrendim Aklı taşımak, gönül sahibi olmak kolay değil dedim Düşünmek, dert edinmek, şevkiyle edebe girmeyi tefekkür ettim Gamsız, arsız, pişkin olanlar için terbiye ve tezkiyenin zaruretine verdim İnsan, aklıyla, ilim, hikmet ve marifet naibi olmak için asla vazgeçmemeli diye içerledim
Aslında... Oyalanmışım, kanmışım Böyle yaşanacağına inandırılmışım Kaç zaman sonra belki biraz ayılmışım Ve fakat o vakitte düşünceleri nasıl uygulardım Etrafımdaki insanların garip bakışlarını kaldıramazdım Benim olmayan, hergeçen gün ödün verdiren hayatı nasıl yorumlardım Ruhumun, kalbimin, aklımın, irademin kulluk hürriyetini azimle kazanmalıydım
İnsan... Ne kadar batıldan tutunursa Anlaşılmaz arzular için umut sanırsa Kul, köle olmak için tavizler verdiğine inanmazsa Ruhsuz ve kalpsiz yaşamaya razı olarak karşımıza çıkarsa Hak ve hakikati ancak dar zamana, imdat nidasına bırakmışsa Sabrı, azmi, inancı bir tarafa bırakarak seçtiği yola bağlanmışsa Zaten kaybolmuştur, dünya adına heveslerine kurban olarak vasıflanmıştır
Bizler... Kimi zaman Yıllara sâri hülyalarımızla Kabul edilmesini umduğumuz umutlarımızla Bin bir renkli ve farklı hissiyat içeren rüyalarımızla Var olan zafiyetler, keşkeler, nedametler, endişelerle yaşarız Geçip giden zamana sözü olan, verdiği sözü unutan olarak ta tanınırız Hakikat karşısından şaşkınlığımızarağmen, idrakimizi nedense dikkate almayız Bela ve musibetle gafletimizden ayılsak bile, bir müddet sonra yeniden bıraktığımız yerden başlarız
Peki, Nasıl olacak Milletin verdiği dersmi unutulacak Yine asabiyet ve hamasi düşünceler mi kazanacak Milletin derdini, umudunu, sosyal yapısını düşünemeyen kına mı yakacak Millet her bağnaz düşünceyi verdiği yetkilerle aşmayı bilmiştir, yine bilecektir Milletin birlik ve beraberliğinde ki engeller ve yapay gündemler en kısa zamanda düşecektir Müttefik bildiğimiz, medeniyet simsarları yine entrikalarına devam ederek meziyetlerini aşikâr edecektir
Hak... Niçin gönül verdi Aşk ve sevdayı aşikâr eğledi Ruhun hikâyesinden, nesin akıbetinden bahsetti Aklı ve iradesi olan kulunu muhatap alarak ayetlerle yol gösterdi Şerre sahip çıkana, cehaleti umut sayana, zulmü caiz göreni ihtar etti Henüz yaratılmamış olan cennet ve cehennemin serencamını bizlere şerh etti Hak ve hakikati seçene müjde verdi, isyan eden, şerik koşana akıbeti aşikâr eğledi
Bilmem ki... Nereye, hangi ümide Yoksa arzular hengâmesine mi? Nasıl bir tasavvurla, gerekçeler hak olmayınca İnanmak, sadece kanmak mı, yoksa zan üzerine yanılmak mı? Hangisi söyle, meşkûk bir hal içindeyim, muvazeneden uzak gönüldeyim Bilinmeyenler deryasında sersefil bir haldeyim, bilinenler adına viran ve derbederim
Genç... Kafa dağıtalım diyor Ne kadar kafası var onu da bilmiyor Gece yarılarına kadar maşa başında nikotin içiyor Mesnetsiz konuşmaları, garip garip dalaşmayı marifet biliyor Arlanmadan, utanmadan itibardan bahsediyor, fikirsizlikten medet umuyor Cemiyet hayatında sanal bir kişilikle boy gösteriyor, güya gönül adamlığını seçiyor Ekmeğe muhtaçken, geleceği belirsizken, umutsuz bir şekilde geçmişte yaşamaya devam ediyor
Yar... Sual edersin Ne kadar dönmesem de Sessizce nezaket içinde beklersin Ehlibeyt dersin, ruhumun sızısını aralarsın Titreyen yüreğimin için bu kadar anlamaktan bizarsın Sevgilinin, hayat rehberinin emanetlerinin akıbetini dinlemek istersin Dünya hayatındaki zulümlerden, eziyet ve cefadan bahsetmemi beklersin Her kim olursa olsun, tercihleriyle kaderini yazan akıl ve nefistir, mizan adalet için beklemektedir
Kim... Ruh ve kalbi Aklı ve iradesinden habersizse Bırak dilediği gibi yaşamasına müsaade et Sakın ona kızma, tavırlarına gücenme, umut bekleme Ve fakat katiyen hakirde görme, mahzun haline yük bindirme Onların yeri ve yurdu farklıdır, sevgi diliyle, yumuşak ifadelerle dünyası huzur bulacaktır
Değil mi? Güya çok akıllısın Her konuda hazır cevapsın Görgü kurallarından ne kadar uzaksın Etrafındaki insanları anlayamayacak kadar yakınsın Kim ne düşünüyor, neler hissediyor dikkate dahi almazsın Herkesin sana tabi olması için şartları zorlarsın, sonra pişkinlik yaparsın İnsan olmak, kulluk yapmak, hak ve hukuk adına farkında lığa ulaşmaktan korkarsın
Mezarcı... Endişeyle karşıladı Biraz şaşkındı, gözlerime baktı Tevdi etmediği sual zaten aşikârdı Gecenin bu saatinde ne geziyor ve arıyorsun diyordu Bilmiyordu, alışılagelenbir hayatı izlerini takip ediyordu Kabirlerden akseden ibreti göremiyordu, o sessiz çığlığı işitemiyordu Ruhun ve nefsin dünya adına son durağının hazin kitabını okuyamıyordu Geceler cinlerin, perilerim, şer seçenlerin olarak itibar ediyor ve inanıyordu Gecenin deruniliginden bu vakte kadar habersiz bir şekilde mezarlık bekliyordu
Ben... Yapamam dedim Sen dinlemek istemedin Sabrettim, sessizliğe çekildim Sen yine hükmederek tabi olmamı istedin Hayır, ben böyle düşünmüyorum dedim, hiddetlendin Ben yine sessizliğe çekilerek huzursuzluğa refakat etmedim Sen dediklerin olmayınca asabiyet ve kapris yaparak ruhumu incittin Gönlümün en müstesna yerindeydin, ama daha yakından tanıyınca muhabbeti bitirdin
Mezarcı... Endişeyle karşıladı Biraz şaşkındı, gözlerime baktı Tevdi etmediği sual zaten aşikârdı Gecenin bu saatinde ne geziyor ve arıyorsun diyordu Bilmiyordu, alışılagelenbir hayatı izlerini takip ediyordu Kabirlerden akseden ibreti göremiyordu, o sessiz çığlığı işitemiyordu Ruhun ve nefsin dünya adına son durağının hazin kitabını okuyamıyordu Geceler cinlerin, perilerim, şer seçenlerin olarak itibar ediyor ve inanıyordu Gecenin deruniliginden bu vakte kadar habersiz bir şekilde mezarlık bekliyordu