Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Dinlediğim... Anne ve babalar Çocuklar sözümüzü dinlemiyor Diyerek şikâyet ediyor ve yakınıyorlar Ama her şarta onların nazıyla oynamaktan geri durmuyorlar Anne çaresiz kalırsa, babayı devreye sokarak gönlü kırılmasın diyorlar Kendilerinin zor şartlarda sağladığı imkânları her zaman bulabilecek sanıyorlar Doyumsuz ve tatmin olamayan bir nefis olarak yetiştirmeyi marifet zannediyorlar
Peki... Demek ki Sizi dinlemek zorundayım Her ne yapsanız tasdik makamındayım Sizin zan ve zehaplarınızla göğüs geren mi, biriyim Sabrın, tahammülün, anlayışın, nezaketin, edebin farkın olmayan çareyim Siz her yaptığınız ve savunduğunuz sığ fikirlerinizi ancak boş hipodromlarda yansıtabilirsiniz
Aslında... Yazmayacaktım Israrla unutmaya çalışacaktım Yapamadım, kalemi aldım hicran içinde Duygu ve düşüncelerimi yazmaya başladım Beni anlayamayacağına, anlamaktan uzak kaldığına inandım Kim bilir belki böyle daha huzurlu ve mutlusundur, anlaman için ısrarcı olmamalıydım
Sessizce... Sakinliğe gidiyorum Cismen ve bedenen nerede Olursam olayım ruhen ve kalben Hangi anlamsız tartışmanın içinde bulunayım Edep ve nezaketten, kalbi hassasiyetten uzaklık bulayım Baksam, duysam, ses çıkartmadan yanlarında otursam da o an gidiyorum
Demek ki... Zannediyordum Yıllardır anladığına inanıyordum Suskun ve sakin oluşunuza bırakıyordum Yetiştiğin şartlar adına tekâmül etmeni bekliyordum Her çözümsüz meselede sabırla muamele ederek boyun büküyordum Çünkü idrakin ve basiretin bir gün açılacaktır diye umutla ümit ediyordum Lakin sen taklidi seçtin, muhakeme etmekten imtina ettin, kolay cennete taliptin Anlıyorum ki artık dünyalarımız çok farklı ve inançlarımızın uyuşmayacağı anlaşıldı Peki, sen neye inanıyor ve ona göre amel ediyorsan umdukları nanail olasın deyip çekiliyorum
Git... Nereye diliyorsan Hangi hesabı yapıyorsan Nasıl inanıp, ona adanıyorsan Yeter artık yoruldum, beni yalnız bırak Ruhumu daraltma, yüreğimi burkma, zihnimi karıştırma Bir nefeslik ömür uğruna sen, sen ol hiç kimsenin kalbini kırma Şayet varlığım huzur ve saadetini daraltıyorsa, çek git emellerinin yoluna Bana muhannete muhtaç olmamak yetiyor inansana, daha fazla sabrımı taşırma
Olsun... Sevme beni Duyma sözlerimi Ruhumun sezgisini Gönlümün ah u zar edişini Yıllara sâri sabır ve ümitlerimi Bırak gitsin, solmaya çekilsin, acı bitsin Sen kalbinde kime yer verdinse, ümitlendinse mutlu ol yeter
İnsan... Ne kadar yabancılaştı Teknoloji geliştikçe gönülden uzaklaştı Ne derlere kandı, kim ne yaparsa ona inandı Tevdi edilen hiç bir suale cevap verecek kadar okuyamadı Hayatı sanal bir hakikat olarak algıladı, ruhundan uzaklaşıyordu hatırlamadı Bir mizana götüren zamanı hoyratça harcadı, her geçen gün yalnızlaştığının farkına varmadı Dünyanın yalan olduğunu söylerken, hak olan dünya için hazırlık yapmayı düşünmeyi bıraktı
Adam... Oturduğu yerden kalktı Etrafına şöyle bir şevksiz baktı Yüzüne yansıyan hüzün ne kadar aşikârdı Sanki yalnızdı, umutları solmuş olan mahzundu Ukdeleri hangi yılların arkasında kalmıştı, geçen zaman acımasızdı Hesaplanamayan bir akıl ve tedbirsiz tavır, sevgi ve muhabbeti azaltmıştı Küçük akıl sahipleri gibi an a sığınmalar, onun için yaşamalar ayyuka çıkmıştı
Yar... Bu gam hanesinden Beladan kim aman bulmuş Devran eden zamandan kim kurtulmuştur An akla anlatır, ibret kalbe yakarır, vicdan sessiz kalır O öyle bir lahzadırki hak ve hakikate adanmış gönüller yaşayacaktır Aşk nasıl bir hicrandır, ruhu buğulayan Furkan'dır, sevdası Hakka yakarıştır
İnsan... Hissiyat tufanına kapılmamalı Aklı, bilgisi, cesareti ve iradesiyle yol bulmalı Kâinattaki her zerre hakka ram olmuş secdeye kapanalı Bu hakikati göremeyen, fark edemeyen insanlara şaşmalı Kalbi katılık ve kararmışlıktan yaratan Rabbe sığınmalı, onu anmalı Yoksa yaşamanın, vicdan ve izan için bir anlamı kalmamalı, hidayet aranmalı Takati kalmayan bir yaşlıya, bir hastaya, bir düşküne nezaketle sor, akacaktır gözyaşları
Niçin... Duymaz beni kimse Garipliğim anbean nüksedince Hissiyatıma vurulan prangalar acı çektirdikçe Ruhum hüzün sancılarıyla lahzadan imdat istedikçe Dost bildiklerim hiç beklemediğim zamanda ihanet ettikçe Hal bizar, melal hayret içinde güven ve samimiyeti sorguluyor Yalnızlık her bakımdan seviliyor, ayetlerle dertleşmek huşu veriyor
Demek ki... Artık senin yanında Bir hükmüm kalmadı, kudret azaldı Seni senden alacak sır ve endişe saklandı Cahilce bir cüret şimdi seni sürüklemeye başladı Hatır, gönül kalmadı, edep ve nezaket başkaları için vardı Dünya ve nimetlerine daldıkça, tanınmış haklar layıkıyla taşınamayınca Muhabbet ve sevgisineyi terk ediyor, mahzun bir şekilde düşünmek acı veriyor
Beni... Anlayabileceğim Ve kaldırabileceğim Bir seviyede sev, fazlasını istemem Hasrettiğin sevginin bedelini de acı çektirerek isteme Hevesin, keyfiyetin, beklentilerin, ukdelerin için asla sevme Beni öyle bir sev ki hak rızası galip gelsin, mahşer her bakımdan şahitlik etsin Dünya ve safahatı için beni eşik yapma, nefsin için ruhumu ve yüreğimi yaralama
Yapma... Beni yalnızlığın Rıhtımında çaresiz bırakma Umutlarımı yıkma, yüreğime acı yaşatma Hissiz ve ıssız rıhtımlarda beni sabahlatma Olsun, sen dilediğin gibi yaşa, dünya hevesi uğruna Cennet nasıl olsa zannettiğin gibi seni karşılayacak umutlarında Sen her lahzada bana yaşattıklarını toprağa girmeden en acı şekliyle yaşa
Sen... Çoktan unutabilirsin Ve belki de hiç anmak istemezsin Çünkü sen anı yaşamak ve yaşamak için hicransın Kişiliğinin ne kadar farkındasın, gönül hanemde hüzün ahısın Ne zaman hatırlasam, mahcubiyetimle divana çıkıp el bağlasam Dinmeyen bir yaramsın, sinemi dağlayan yâdımsın, çünkü sende bir vicdansın