Ömür, Gençlik, Mal ve ilmimizden Sorumluyuz
Ebû Berze b. Ubeyd el-Eslemi anlatıyor:
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kıyamet günü insanlar şu dört şeyden sorguya çekilmedikçe yerlerinden ayrılamazlar: ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede harcadığında, malını nereden kazanıp nereye harcadığından ilmi ile ne amel işlediğinden.”
Tirmizî
Sevgili gençler...
Şu dört şey hayâtın özetidir:
1-2. Gençlikle ihtiyarlık arasındaki ömür.
3. Çalışıp kazanma, elde etme.
4. İlim, tecrübe, bilgi.
Hz Peygamber (s.a.v.) bu nasihatinde iş işten geçmeden, henüz elde fırsat varken uyarıp ikaz ediyor.
Bugün; dünya hayâtında çalışmak ama hesaba çekilmek, yarın; ahirette ise hesaba çekilmek ama çalışmamak var!
Bu uyarı ve ikazların anlam ve hedeflerini kavrayıp, ardından da yaşantılarını bu uyarı ve ikazlar doğrultusunda düzenleyenleriniz, hem dünya hem de ahiret mutluluğunu kazanırlar. Ama kim de öğüt almayıp bu uyarı ve ikazları dikkate almazsa, hem dünya hem de ahiret mutluluğunu kaybeder. Çünkü dünya yok olmaya, ömür son bulup tükenmeye doğru hızla yol almaktadır. Allah katında olanlar ise elbet sürekli ve kalıcıdır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) nasihatinde “Kıyamet günü insanlar şu dört şeyden sorguya çekilmedikçe yerlerinden ayrılamazlar...” buyurmaktadır.
Yerlerinden ayrılamazlar. Ne sağa ne de sola hareket edip kımıldayamazlar. Çünkü bu hesap duruşudur.
1) İnsan ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede harcadığından sorguya çekilecektir.
Hayât kitabından ve orada geçirdiği gün sayfalarından hesaba çekilecektir.
“İşte alın kitabımı okuyun!”[Hakka suresi] diyecek ve kendisine şöyle cevap verilecektir:
“Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter!”[isra Suresi]
O gün insan, dünya hayâtındaki yaşantısını, halini ve yaşadığı olayları diliyle anlatmaya başlayacaktır. Sonra, gizlediği bir halden ya da bir kusurdan dolayı dili duraklamaya başlayınca, bu kez elleri ve ayakları söz alacaktır. İnsan, el ve ayaklarının bu konuşması karşısında hayret edip şaşıracaktır. Onun bu hayret ve şaşkınlığını gören elleri ve ayakları kendisine şu cevabı verecektir:
“Her şeyi konuşturan Allah bizi de konuşturdu!”[Fussilet suresi]
İnsan niçin sorguya çekilecektir?
Çünkü hayât, Allah’ın bize bir lütfu ve karşılıksız bağışıdır. Sayıya ve istatiklere sığmaz nimetlerinden sadece bir tanesidir. İnsan bu emaneti keyfince, arzuları doğrultusunda kullanma ya da şehevi arzularına tâbi kılarak yok etme hakkına asla sahip değildir.
Ayrıca sorgu, özellikle ömrün ilk yarısı üzerinde yoğunlaşacaktır. Çünkü bu dönem kişide canlılık, güç ve dinamizmin zirvede olduğu bir dönemdir. İnsan ömrünün bu zaman dilimi üretim ve verim çağıdır.
Çocukluktan gençliğe doğru olan yaşam süreci; olgunlaşma merhalesi, gençlikten ihtiyarlığa doğru olan yaşam süreci ise eksilme merhalesidir.
Çocuk, bir haramdan ya da kötü bir işten uzak kalabilir. Çünkü, henüz ya o haram eylemi ya da kötü işi bilmiyordur ya da kendisini ona ulaştıracak olan araçlar bunu gerçekleştirmemişlerdir.
İnsan, ihtiyarlığında da, bedenî veya ekonomik yetersizliklerden ve yahut da ölüme yakın olmanın verdiği korkudan -ki bu korkuya, âcizin tevbesi denir- dolayı birtakım kötülüklerden uzak kalabilir.
Ne var ki çocukluk ile ihtiyarlık arasındaki gençlik dönemi, adeta yaşam, güç ve canlılık fışkırır. Gençlik, hayât kasidesinin seçilmiş en güzel beyitidir.
Çünkü gençlik, yaşamın zirvesidir. İnsan bu dönemde kendini koruyabilirse dünya ve ahiretini kazanır.
Hem ne ahiret!
Kendisinden daha büyük nimetin, konforun ve mutluluğun olmadığı bir ahiret. Bu, arşın gölgesinde bulunma nimeti, konforu ve mutluluğudur.