Anneler günü kutlanır mı, kutlanmaz mı? Hediye alınır mı? Alınmaz mı? Gibi soruların konuşulacağı gün geldi çattı yine. Anneler gününden bahsediyorum tabi ki, başlıktan da anlaşılacağı üzere.
Ne yapsam, etsem diye düşünürken yine Türkçe içeriğe katkıda bulunma düsturu ağır bastı. Ben de hem canım annemin anneler günün kutlamak, hem de kutlamak isteyenlere yardımcı olmak adına böyle bir yazı yazmaya karar verdim. Şöyle biraz internette dolandım, friendfeed’deki arkadaşlara akıl danıştım, fikir aldım, fikir verdim… Sonrasında da oturup yazmaya başladım.
İlk öğrendiğim başlıklardan bir tanesi de anneler gününü her ülkenin aynı anda kutlamaması oldu. Wikipedi’nin söylediğine göre bir çok ülke Mayıs’ın ikinci Pazar günü kutluyormuş. Biz de Türkiye olarak bu tarihte kutluyoruz. Oysa Norveç, Yunanistan, İsrail, Bir çok Arap Ülkesi, Çin, İngiltere, Fransa, İsveç gibi ülkeler farklı tarihlerde kutluyormuş.
Diğer öğrendiğim ilginç bilgi ise “Anneler Günü”nü icat eden hanımefendi Anna Jarvis’miş. 41 yaşında annesini kaybettikten sonra annesine duyduğu “özlem ve hayattayken yeterli ilgiyi göstermemiş olma” sebebi ile annesinin ölüm yıldönümünün “Anneler Günü” olarak ülke çapında kutlanması fikrini arkadaşlarına açmış. Fikri kabul görmüş ve bir tüccarın da finansal desteğini almışlar.
İlk anneler günü 10 Mayıs 1908’de kutlanmış ve beyaz karanfil sembol kabul edilmiş. Yazdığı bir çok mektup sayesinde en son 8 Mayıs 1914 yılında Amerika’da resmi olarak kabul edilmiş, “Anneler Günü”
Oysa işin ilginç yanı bundan sonra başlıyor. Anneler Günü'nün sembolü haline gelen beyaz karanfil “Anneler Günü” sebebi ile yok satmaya başlamış. Bunu fark eden çiçekçiler de fiyatları arttırmışlar. Keza kutlama kartı ve şeker firmaları da bu yeni gün sebebi ile daha yüksek meblağlar kazanır olmuşlardı. Oysa bayan Jarvis mektup yerine kart göndermenin bile tembellik olduğunu düşünüyordu. (Şimdiki hallerimizi görse kahrından ölür herhalde)
Tüm dünyada kutlanmasını sağladığı anneler günü yüzünden tutuklanması ise tam bir ironiydi. Bayan Jarvis, 61 yaşında iken, kadınların “Anneler Günü”nde bağış toplamak için beyaz karanfil satmalarına engel olmak isterken de tutuklanmış.
“Anneler Gününü Ticarileştiriyorlar!” deyip açıklama yapmaya çalışırken, bir çiçekçi derneğinin “kendisine satılan her beyaz karanfil için komisyon ödenmesi” teklifine maruz kalmış. Oysa düşündüğü hiç de böyle bir şey değilmiş, sadece duyguları dile getiren bir gün olmasını istemiş.
Bununla da yetinmemiş, annesini anmak için aldığı beyaz karanfillerin böyle bir ticari meta hailen gelmesi onu çok üzmüş. Lakin yılmamış, sırf beyaz karanfil’in hükümdarlığına son vermek adına “beyaz düğme” kampanyasını başlatmış. Kiliselere, okullara anneler günü için binlerce dolar harcayıp beyaz düğmeler göndermiş ama ne yazık ki başarılı olamamış. Ayrıca tüm bu çabalar, harcamalar mal varlığının tükenmesine neden olmuş.
1943 yılında hastalanan bayan Jarvis, arkadaşları tarafından bir yaşlılar evine yerleştirilmiş.
Kendisi için bağışlanan 1.580 Dolar’lık bağışın, bir çiçekçiler derneğinden geldiği ise kendisine asla ama asla söylenmemiş. Son olarak 84 yaşında vefat eden bayan Jarvis’in son sözleri ise oldukça ilginç:
“Anneler gününü başlattığım için çok pişmanım!”
Kaynak:renklidergi.com
Anna Jarvis Kimdir?
Asıl mesleği öğretmenlik olan 1864 doğumlu Anna Jarvis, 1902 yılında babası ölünce annesi ile beraber ABD'de, Philadelphia'da yaşamaya ve çalışmaya başladı. Üç yıl sonra 9 Mayıs 1905'de de annesini kaybetti. Sürekli annesi ile beraber yaşamasına rağmen öldüklen sonra "Ona hayatta iken gerekli ilgiyi gösteremediği"ne inanıyor ve bunun ezikliğini duyuyordu. İki sene sonra Mayıs'ın ikinci pazarında, annesinin ölüm yıldönümünde arkadaşlarını evine çağırdı ve bu günün anneler günü olarak ülke çapında kutlanması fikrini ilk onlara açtı.
Fikir kabul gördü, anneler memnun kaldı, babalar itiraz etmedi, Amerika'nın önde gelen bir giysi tüccarı da finansal desteği sağladı. İlk anneler günü Jarvis'in annesinin 20 yıl süresince haftalık dini dersler verdiği Grafton'daki bir kilisede, 10 Mayıs 1908'de, 407 çocuk ve annesinin katılımı ile kutlandı. Jarvin her bir anneye ve çocuğa kendi annesinin en çok sevdiği çiçek olan karanfillerden birer tane verdi. O günden sonra, temizliği, asaleti, şefkati ve sabrı ifade eden beyaz karanfil Amerika'da anneler gününün sembolü olarak kabul edildi.
Sıra anneler gününü "milli bir gün" olarak kabul ettirmeye gelmişti. Jarvis, tarihte tek bir kişi tarafından gerçekleştirilen en başarılı mektup yazma kampanyası ile gazete patronlarından işadamlarına, devlet adamlarından din adamlarına kadar ulaşabildiği herkese bu fikrini iletti. Fikir o kadar çok ve çabuk kabul gördü ki, Senato onaylamadan çok önce, bir çok eyalet ve şehirde anneler günü kutlamaları gayrı resmi olarak başlatılmıştı bile. Sonunda 8 Mayıs 1914'te Senato'nun onayı, Başkan Wilson'ın da imzası ile Mayıs'ın ikinci pazarı 'Anneler Günü' olarak resmen ilan edildi. Çok kısa sürede diğer ülkelere de yayılan bu gün çiçek ve tebrik kartı satışlarının tavana vurduğu bir gün oldu.
Anna Jarvis sonunda muradına ermiş, kampanyasını başarı ile sonuçlandırmıştı ama kendi hayatı pek mutlu sonla bitmedi. Yoğun çalışmadan evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya fırsat bulamadı. Her anneler günü onun için bu yönden acı oldu. Daha ziyade dini ağırlıklı bir kutlama olarak düşündüğü bu günden ticari çıkar sağlamaya çalışanlara karşı hukuki savaş açtı. Davaların hepsini kaybetti. Dünyadan elini eteğini çekti. Bütün gelirlerini hatta ailesinden kalan evini bile kaybetti.
Kalan hayatını adadığı, gözleri görmeyen kız kardeşi Elsinore'da 1944'de ölünce sağlığı da tehlikeye girdi. Dostları ona destek vererek son yılını sanatoryumda geçirmesini sağladılar. Bütün dünya annelerinin en azından senede bir gün mutlu olmalarını sağlayan Anna Jarvin, mutsuz, yarı görmez ve yalnız bir şekilde 1948'de 84 yaşında öldü.
Ülkemizde de Türk Kadınlar Birliği'nin girişimi ve önerisi üzerine 1955 yılından beri Mayıs ayının ikinci Pazar günü 'Anneler Günü' olarak kutlanmaktadır.