Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Güzel Yazılar Paylaşım Mekanı (1 Kullanıcı)

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Kalp vardır, cânı düşünürü cân için…Kalp vardır cânı düşünür Allah için…O kalp ki gece gündüz çırpınır “hamdulillah” nidalarıyla…Her hamd edişinde huzur bulur ruh,beden….Yaşamaktır ya kalbin çırpınışı câna….Yaşamak huzur verir her haykırışında…

O kalp ki sol üst köşesinden hükmettirildiği bedenin ziyanına tanıklık istemez de çırpınır.Bir yandan korkar emir gelecek de durduracak Rabb’i haykırışlarını ve cânının sevabı galip gelemeyecek günahına diye….Bir yandan da o emri bekler Rabb’inden….Korkar çünkü cânını daha fazla koruyamayacak alemin fitnelerinden de,kapılacak günah kervanına diye…

O kalp ki “Allahuekber” nidalarıyla akla hakimdir.Rahman’ın birliğinden vazgeçmesin akl diye gece gündüz tesbih eder O’nun büyüklüğünü….

O ki bilir hükmettiği bedene bürünen ruhun ne güzellikleri bilip de yaşadığını bu alemde.O bilir,her hata da ne ıstıraplar çektiğini ruhun…Ve istemez ki acı çeksin nefs için ruh,istemez ki toprak altında Rabb’inin karşısına gelip de hesap verirken bu alemin boş hevesleri için mahçup olsun O’na…

O kalp ki bilir Rabb’inin azabını…Ve yine bilir merhametini de…O’nun içindir ki rahmetiyle kuşatsın diye “Ya Rahim” nidalarıyla yalvarır cânını kurtarsın diye…

O kalp ki bilendir…O kalp ki görendir aslolanı….O ki sufikalbidir,her an Allah İçin atan...
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Canım yanıyor,içimde bir sızı nedenini bilmiyorum
Adı sensizlik belki
Yada ulaşamamak ,ağlayamamak derinden,
Kıyamdayken başka yerde, secdedeyken başka yerde olmak
Yönelememek sana içten bir aşkla
Canım yanıyor ya Rabbel alemin
Bir sızı var anlayamadığım,
Canım yanıyor Ya Erhamerrahimin
Adını koyamadığım,
Bugün gitmek istedim buralardan
Sana yakın olmak için,uzakları yakın yapabilmek için,
Çıktım viran şehrimden;daha fazla gidemedim nedense,
Bir yağmur başladı sessizce,ER-RAHİM diye fısıldadı paramparça olan yüreğime,
İrkildim Ya Rabbelalemin,rahmetine kavuştur beni,
Sonra yürüdüm içimde bir ses anlayamadığım,
Bir güvercin gördüm sırılsıklam;EL-CELİL dedi içimdeki sese,
Ne büyük.ne yücesin;yüceliğinle derman ol derdime,
Islandım,yorgunum birde acı var içimde nereye baksam seni gördüm ALLAHIM
Bir çocuk tebessümünde,bir yaprağın vedasında mevsime,
MALİKÜ’L-MÜLK tecellisini gördüm kara bulutların içinden doğan güneşte
Sen her şeyin tek sahibi ALLAHIM,
İçimde bir uçurumken hayat,üstelik çıkmazdayken dar sokaklarım
EL-MÜHEYMİN sesi kulağımda,
Sen aciz kullarını unutmayan hep gözeten ALLAHIM,yardım et bu kuluna,
Savruluyorum nereye gitsem bilmiyorum,bir dağa bakıyorum bir mahlukata
Hepsi rükuda hepsi kıyamda
Çiçekler,otlar,toprak secdede
En küçük mahlukat zikirde,insanlık ise gaflette
YA HALIK diyor tabiat;adem ise hüsranda,azapta
Ey incelik,lütuf sahibi EL-LATİF
Ey kusurlardan münezzeh KUDDÜS
EY adalet sahibi EL-ADL
EY büyüklük sahibi EL-AZİM
EY merhamet sahibi ER-RAHMAN
Nereye baksam,nereye dönsem sen tecelli ettin,
Bir tek insanlıkta görmedim huşu ile yakarış,
her şey sende yaşarken;İnsanlık nefsinde ölmüş
Her yer sende iken,insanlık her yerde viran olmuş,
Bu viran şehirde,divane dünyada yalnız bırakma bizi
UTANIYORUZ RAHMETİ GENİŞ ALLAHIM
Bizi bize bırakma ALLAHIM
BİZİ BİZE BIRAKMA



.......
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Zifiri kıtalardan geçerek geldim sana
Kan renginde bir mühür bir yanında yüzümün
Bir yanında zalimler otağından çizgiler
Aynalardaki ben'sin diye yöneldim sana

Ruhum gökte öyle bir pervanedir ki döner
Mihverimde olanın mihverinde, riyasız
Namağlup bir köledir gözlerimde yanan mum
Seninle güneş olur sensiz kalınca söner

Anla ki, bezirganı ağlayan bu yolculuk
Kalbimi ufuklara gömdüğünde son bulur
Hükümranlık senindir bu rüya ülkesinde
Kölenin hayalinde azatlık yok, kaçış yok

Sultanım, ister çürüt aynalarda bu teni
İster gönder üstüme bütün ordularını
Razıyım kapatsan da zindanlarına sessiz
Yetecektir bir defa bağışlasan gölgeni

Hafızamda geçmişten ne işaret, ne bir iz
Gülleriniz altında kaldı isyan ve hüzün
Hiçbir şey olmasa da sarar beni bir ömür
Gözleriniz sultanım, sadece gözleriniz

Şu mahzun ellerime vur artık kelepçeni
Eşiğindedir başım, üzerine basıp geç
Yürüyüp git istersen koyarak bir köşede
Her yaptığın revadır, yeter ki anla beni

Nurullah GENÇ
*
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
...

Kırmızıya yönelirken yüreğim
Laciverdi neden sevdim bilemem

Göl gör ki, hayat
Beyaz bir yağmurun ardında koşan
Kurak bir yazdır şimdi

Çıra gibi yanmalı mıydı umut
Kirpikleri ıslanırken zehirden
Yatağında sessizce kuruyan bir ırmağın
Kabrine kan dolmalı mıydı birden

Kumsalına kahır döken denizler
Renkleri bozulan düşlerimizin
Dünyası değil midir

Süleyman’ı yitirdik içimizde
Başucumuzda hüzün
Tahtında bir şâire gülümseyen Belkıs’ın
Rüyası değil midir?

Ne yapsın İbrahim’i unutan ateşe gül
Neylesin gölgesine tapınan mecnunu aşk
Endamını geceye hazırlayan gün için
Düşer mi sanıyoruz yine sevdaya gönül

Hangi sofra “İbrahim, İbrahim” diye mahcup
Bir tanrı misafiri arayacak yine de
Hangi şâir lacivert titremelerle sessiz
Uzaktan bir leylayı bekleyecek çaresiz

Bilinmez ki bahar mı, ölümüdür bahçemizde
Görse de bir feryadın umuda kandığını
Güzün mü gelir ölüm
Yine de susmak gerek söz yangına düşünce
Anlamak, bir kapının neden yıprandığını

Siyahtır mezarlığın ardında solan çiçek
Unutulmuş hatıralarda gizli
Tükenmeyi öğrenince yalnızlık
Üç şey kalır gidenlerin ardından
Karasevda, karanlık ve ıssızlık

Anlamadan aşka inen perdeyi
Direniyor sevenlerin yüreği
Görmüyor ki zaman titrek, gönül loş

Lacivert bir hayaldir şimdi hüzün
Mehtabını çalıyor ömrümüzün.

Nurullah GENÇ
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Her şey bu kadar
Bu kadar bütün anılar
Yollar gibi uzun
Yolcu gibi gece gündüz
Yalnızlık bu kadar
Bu kadar çektiğimiz acılar
Aşk dediğimiz işte bu kadar

Çocuk bu kadar
Onun uzun masalı vardır bu kadar
Masallarla gelir her çocuk
Bir varmış bir yokmuş
Evvel zaman içinde
Bütün kuşlar gibi o da uçmuş
Yuva dediğimiz işte o kadar

Anne bu kadar
Hiç gün görmemiş bu kadar
Baba bu kadar
Gurbetle sıla arasında gitmiş gelmiş
İlkbahar yaz sonbahar kış
Hepsi hepsi dört mevsimmiş
Hayat dediğimiz işte bu kadar

Bu kadar yaşadığımız
Nereye kaçarsan kaç bu kadar
Başını taştan taşa çal
Hoşça kal gülüm
Dünya bu kadar
*
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Ne insanlar gördüm üzerlerinde kıyafet yok! Ne kıyafetler gördüm içinde insan yok!
Ey rabbim sen bizi üzerinde kıyafetiyle insan olan,sevdiğin kullarından eyle... Aminnnn...


 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Dilim kalbe indirdim,Buyur yâr...

"Bilmiş olun ki, kalpler ancak ALLAH'ın zikriyle huzur bulur"
ayet-i kerimesini her okuyuş,
'Hani ya aşkını O'na vermiştin ;
ispat et gönül, zamanı geldi'
diye içimizi peşimize takıyor.

Zira bu alemde daimi değildik, bir süre konar sonra göçerdik .
O halde , gaflet daha fazla saadete galebe çalmadan ,
"İnsana şah damarından daha yakınız"
buyuran ALLAHu Teala ' ya
yakınlığımızın derecesini ölçmek için
vücudun kıblegâhı sayılen kalbe bir davetimiz olmalı .


Belki aniydi hesapsızdı seslenişimiz .
'Hey gönül nereden su alıp batıyorsun ?'
diye soramamıştık bile..
Kimbilir belki de rahmetin tecellisi olarak
dünya, nefis ve şeytanın sultası altındaki
aksak yürüyüşümüze rağmen
fıtrattan gelen bir ihtiyaçtı bu davet .


Bilmiyor olsak da, huzur ve sükûnetin o mahalde kalıp kalmadığını
'Yar sana daim nazar eder, seni gafil görürse güzâr eyler'
diyene kulak verilmeliydi.
Zira sevilenden gelen sitem , sevene kederdi.
Onun içindir ki, yakayı tümüyle kaptırmadan,
dünya ve nefsin meşguliyetleriyle kararan,
katılaşan kalbi huzur iklimine sürmeliydi.


Aşık Paşa'nın ;
'Gönül masiva kaygısından temizlenmedikçe, tecelligâh olmaz "
sözü, sefa ile cefanın bir yerde barınamayacağı gerçeğini yüzümüze vuruyorken,
ifsattan selamete çevirmeliydi viraneliğimizi .

Eğer namaz, oruç, salâvat, ilim talebi ve Kur'an tilaveti ile
gönül derdini artıran iştiyakları bitirip,
pusu kuran, aldatan nefsin ve şeytanın sırtını yere verecek
kıvama gelemiyorsak,
bunların yanında halimizi deşecek
daha fazlasına ihtiyacımız var demekti..


Nefsimizi özel bir terbiye ve tedaviye tabi tutacak ,
sadece biz ve O (c.c.) arasında,
meleklerin dahi bilip kalem oynatamayacağı bir hale varmalıydık.
Bu arayış ölüm döşeğinde elinden tesbihi bırakmayıp,
'Beni ALLAH Teala' ya yaklaştıran bu nesneyi terk edemem'
buyuran Cüneyd-i Bağdadi ' nin (k.s.) halini getiriyor gözümüzün önüne...


Yordam gösteren bu tabiata ram olup,
varlığının ve bu alemin sırrına vakıf olan ehl-i hikmetin yoluna yoldaş olmalı,
nefsin çirkin sıfatlarına şifa akıtacak gıdayı vermek için
kalbe lafza-i Celal birbiri ardınca akmalıydı .

"ALLAH 'ı çokça zikreden erkekler ve kadınlar var ya
ALLAH onlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır."
müjdesine nail olabilmek ümidiyle ,
dünyaya set çeken örtünün altında
evvela "estağfirullah" dilenip ,
tesbihe gitmeliydi el.
Silkelemeli tüm tozları ve fark etmeliydi gayeyi ;
" İlâhi ente maksûdi ve rıdâke matlûbi " bilinci ile..

Her halükârda;
O 'nun (c.c.) zikrini yapmaya layık değilizdir
tüm hata ve günahlarımıza rağmen .
Ama.. zatına mahsus lütuf kapısına dayayıp ümidimizi,
" olmalı , olacak gayret ve himmet ile "
deyip her defasında yedeklemeli niyetlerimizi.

Bütün ALLAH dostlarının tecrübe ve tespitlerine göre;
kalbin temizlenmesi ve nefsin terbiyesi için en etkili ilaç
ALLAH Teala 'yı zikretmektir.
Lakin zikrullahın ardından
tespihi kılıfına sokup, özümüze zikre devam ettiremiyorsak
sadakatimiz eksik demektir.
Değil mi ki , kirli nazarlarda dolaşan gözle ,
zulümle ortak mesaisi olan el ve dil ile yapılen zikrin,
gaflet vadisindeki sayıklamalardan öteye geçmesi muhaldir..

El ayasında birleştirmek değil , kalpte toplamaksa zikir ,
O 'nu (c.c.) anmayı taksim etmeli her hale..
Sabır şükür ve tefekkür eşliğinde..

Öğrenirken, öğretirken, hizmette, selamda, kelamda, aş ve iş telaşında
her daim O'nunla (c.c.) olunabilirse
işte bu farzların akabinde
fazileti cem edip, kuşanabilmektir.

Başka bir ifadeyle MUHAMMED Parisa Hazretlerinin;
' El kârda, gönül yârda '
şeklinde özetlediği manaya erişebilmektir.

İşte vücuda yayılıp bütün duygu ve düşünceyi tesiri altına alan
bu çeşit aşktır ki ,
kül eder kalpteki siyahı , nefsinde öldürüp ruhta diriltir insanı..

Öyleyse, harap kalplerimizi mamur edecek reçeteye sarılıp,
evvela dile vurulan zikir,
oradan kalbe ve sonra özümüze inip,
etrafa saçılmalı ki ,
" Lebbeyk Yâr " .. diyebilmeli...


Semerkand-aile
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Bir gencin tövbesi



Allahü teâlâ, peygamberi Musa aleyhisselâma hitap edip
" (Ey Musa! Filân mahallede, bizim dostlarımızdan biri vefât etti. Git onun işini gör. Sen gitmezsen, bizim rahmetimiz onun işini görür) buyurdu.
Hazret-i Musa, emir olunduğu mahalleye gitti.
Oradakilere:
-Bu gece, burada, Allahü teâlânın dostlarından biri vefât etti mi? diye sorunca:
-Ey Allahın peygamberi! Allahü teâlânın dostlarından hiç kimse vefât etmedi. Ama, filân evde zamanını kötülüklerle geçiren fâsık bir genç öldü. Fıskının çokluğundan, hiç kimse onu defnetmeye yanaşmıyor, dediler.
Musa aleyhisselâm:
-Ben onu arıyorum, buyurdu. Gösterdiler.
Hazret-i Musa, o eve girdi. Rahmet meleklerini gördü.Ayakta durup, ellerinde rahmet tabakları olup, Allahü teâlânın rahmet ve lütfunu saçıyorlardı.Hazret-i Musa, yalvararak münacaat etti:
-Ey Rabbim! sen buyurdun ki, o''Benim dostumdur.'' İnsanlar ise fâsık olduğuna şahitlik ediyorlar. Hikmeti nedir?
Allahü teâlâ:
(Ey Musa! İnsanların onun için fâsık demeleri doğrudur. Ama, günahından haberleri var, tövbesinden haberleri yok. Benim bu kulum, seher vakti, toprağa yuvarlandı ve tövbe etti. Bizim huzurumuza sığındı. Ben ki, Allah'ım! Onun sözünü ve tövbesini kabul ettim. Ona rahmet ettim ki, bu dergâhın ümitsizlik kapısı olmadığı anlaşılsın!) buyurdu.
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Ne kadar sabırlısın yarabbi..!

NE KADAR sabirlisin YARABBİ..!

Mal seninmülk seninbuyuran sensin Hükmünü apaçık duyuran sensin Yaratan yaşatan doyuran sensin Yine de kulların şeytana tâbî;
Ne kadar da sabırlısınYâ Rabbî.


Kur'ân'a cür'et var göz göre göre Ayaklar altında örf âdet töre ''islam'' türetmişiz herkese göre; Olmuşuz. para pul putlara tâbî;
Ne kadar da sabırlısın Yâ Rabbî.


Cezâ ve mükâfat Kur'ân'da çok net Kimsede ne korku ne de bir gayret. Sanki bize değil cehennem cennet; Olmuşuz fal büyü cinlere tâbî;
Ne kadar da sabırlısın Yâ Rabbî.


Dünyayı boğarken zulmün tekeli Terâziyi tutan eller lekeli. çatıları basmış cehâlet seli; Olmuşuz bir kara vicdâna tâbî;
Ne kadar da sabırlısın Ya Rabbî.


O ''kâlû belâ'' yı unuttuk çoktan işret soframızda kuş sütü noksan. Kimin umûrunda; ''mâide doksan''; Olmuşuz ''hayyamcı'' fırkaya tâbî;
Ne kadar da sabırlısın Yâ Rabbî.


Fakirdik ve lâkin haddi bilirdik Secdede hamd ile vecde gelirdik. üç kuruş gördükçe sanki delirdik; Kıldık her güzeli çirkine tâbî;
Ne kadar da sabırlısın Yâ Rabbî.


Delik deşik olmuş âhlak yasası Sülüklerle dolmuş devrân kasası. Mahşermiş. mîzanmış. kimin tasası; Artık rüşvet bile rüşvete tâbî;
Ne kadar da sabırlısın Yâ Rabbî.


Yüz yüze ikrâmda sahte bir yarış Dostun arkasından diller bir karış. Lâfta kalmış. sevgi saygı ve barış; Olmuşuz selâmsız bir nesle tâbî;
Ne kadar da sabırlısın Yâ Rabbî.


Bir yanda milyonlar aç sefil bekler Bir deri bir kemik üryân bebekler Bir yanda el bebek kaniş köpekler; Olmuşuz bencil bir nesle tâbî;
Ne kadar da sabırlısın Yâ Rabbî.


Denizler kokuşmuş dağlar yanmada Bacalar göklere zehir sunmada Dünya can çekişir; son savunmada; Nîmete nâmertçe açmışız harbi;
Ne kadar da sabırlısın Yâ Rabbî.


Herşeyi uydurduk hâşâ kitaba Haram ve helâli koyduk bir kaba; çorbamıza bile karıştı ribâ Sana ve Resûl'e açmışız harbi;
Ne kadar da sabırlısın Yâ Rabbî.


Alışmış dilimiz fitne tadına islâm zulmedermiş güyâ kadına. Yalan söylüyoruz Kur'ân adına; Yüce kelâmına açmışız harbi;
Ne kadar da sabırlısın Yâ Rabbî


Nasıl da bastırmış küfrân sisleri Kaybolmuş Nebî'nin nûrlu izleri. Bunca belâ uyarmıyor bizleri; Olmuşuz kör sağır bir nesle tâbî;
Ne kadar da sabırlısın Yâ Rabbî.


Anlatmaya dilde lisan yetmiyor Utancından durdu kalem gitmiyor Ne yapsak da bizde kusur bitmiyor; Olmuşuz bir kere isyâna tâbî;
Kurtar bizi kurtar bizi Yâ Rabbî

(Amin)
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Yarabbi

Nefsimize zulmetmekten alıkoy bizi.
Senin adaletine razı olanlardan eyle bizi.
Senin adaletinin korkusuyla terbiye et hepimizi.
Adaletinin korkusuyla yumuşat kalplerimizi.
Amellerimizin tartıldığı 'mizan'da güzel eyle akibetimizi.
Mizanında ağırlığı olanlardan eyle bizi.
Kolaylaştır sorgu sualimizi.
Sana hesap verme inceliğiyle yaşat bizi.
Hükmüne razı eyle bizi.
Zulmetmekten ve zulme uğramaktan uzak eyle hepimizi.
(aminn)
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
HANİ YARABBİ DERSİN YA.....
Allahü teâlâ buyurdu ki:Ey insanoğlu
bana ortak koşmadan kulluk edersen amelinin karşılığını veririm.
Dua istemek senden kabul edip vermek de bendendir.) [Taberani]

Hani
dua edersin ya tam duaya başlayacak iken bir düğüm gelir boğazına
konuşamazsın yutkunursun ve gözünden damlar bir kaç damla yaş ...hani
başlarsın duaya

Allah ım!
beni affet dersin dersin ama yüreğin yanar önceki yaptıklarına işlediğin günahlarına
sonra aklına RABBİNİN RAHMETİ gelir ve duana devam edersin

hani
YA RABBİ! dersin
Rabbim Affet Beni
YA RABBİ!

SENİ çok seviyorum derken dilin tutulur o heyecanla hani bir şey istersin ya utanırsın bakamazsın semaya ;

YA RABBİ!

Habibinden
ayırma dersin sonra habibin senin için yaptıkları ve senin onun için
yaptıkların gelir ya aklına işte takatin kesilir gözyaşın sel olur işte
o uçurumu anlarsın ya yüzün kızarır kızarsın ya kendine

Allah'ım dersin
Allah ım öyle bir deryaya daldır ki dersin sonra yine ağlarsın en sevgilinin hasretine ağlarsın ..
Hani
bir an düşünürsün ahireti ve gözünün önüne gelir mahşer anı işte
Rasûlallah(s.a.v)karşıda hemen yanına gitmek istersin ama iki melek iki
koluna yapışır ve senin yerin orası değil der ve ateşi gösterir sana.
İşte o anı tasavvur edersin…

SONRA İKİ ELİNİDE KALDIRIRSIN SEMAYA GÖZÜNÜN KENARLARINDAN DAMLALAR YERE DÜŞER O AN
YA RABBİ!
DERSİN BÜTÜN KALBİNLE ŞU ANDA BÜTÜN KÂİNAT DUYSUN BENİ DERSİN
SENİ VE HABİBİNİ ÇOK SEVİYORUM
DERSİN VE YIĞILIRSIN TAKATIN KESİLİR VE VELHAMDÜLİLLAHİ RABBÜL ALEMİN
DEYİP DUANI BİTİRİRSİN…
ALLAH CÜMLEMİZE BÖYLE DUALAR NASİP ETSİN HİÇ DEĞİLSE BÖYLE
DUALARDA YER ALMAYI NASİP ETSİN…
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Öyle Bir gözyaşı Ver ki Yarabbi
Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Aklansın.. Ölümün kara düşleri,
Korkuları, umutlara döndürsün.
Rahmetinle, her damlası
Cehennemler söndürsün...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Cennetler berâtı inci damlalar,
Secdelerde seller gibi çağlasın.
Etrafımda haşre kadar melekler,
Sevinçlerle ağlasın...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Eritsin.. Buzlarını gafletin,
Gönül ufukları, nûra bürünsün.
Açılsın da cehlin kara perdesi,
Gerçek görünsün...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Müjdeler dökülsün, Arş-ı Âlâ'dan,
Hidâyet selleri, sineme dolsun.
Her damlası Mahşer Günü
Şâhidim olsun...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Esmâ'ndaki 'Doksandokuz' aşkına,
Semâlardan gufranını indirsin.
Hesap günü, titreşirken Mîzan'da,
Hicâbımı dindirsin...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Firdevs Göklerinden, nûr sağnakları,
Dehşet günü, Sırât üzre saçılsın.
Sekiz yerden, sekiz cennet kapısı
Bir lâhzada açılsın...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî
Arıtsın.. Şu nankör nefsi hevâdan,
Bütün zerrelerim, Kur'ân'la dolsun.
Ve Mahşer günü, şu tövbekâr bedenim,
Şehitlerle haşrolsun...

ÂMİN!
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Dokunsalar Yüreğime

İyi" demek adettendir ya !
"İyiyim" dedim…
Değilim.


Anlatılması zor bir duygu içimde ki.
Her harf
Her kelime
Ve her cümle, olduğundan ya çok basit ya da daha karmaşık bir hale getiriyor dilime getiremediklerimi.


Birgün konuşmayı unutmak, sadece susmak istiyorum.
Birgün susmayı unutmak, olur olmaz konuşmak istiyorum.
'Kime, neye konuşursan konuş' diyorum…
Yeter ki susma!


Hiçbir söz yetmiyor, beni 'bana' anlatmama…
Dinleyemiyorum kendimi, acımadan içim…


Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu…
Ve değseler hüznüme, döküleceğim parça parça…


Bir anlık değil, boğulduğum bilinmezlik.
Acısı çıkıyor sustuklarımın.
Oysa ben iyiyim görünürde !


Anlamını içime çeke çeke mutluluğa erişemiyorum...
Ya hep ben fazla geldim ya da hep bir şeyler eksik kaldı…
Şimdi iyi olan ne varsa, üzerine çizgi çekemediğim kırgınlıklar sarıyor dört yanını.


Ve ben,


İyi olmanın eşiğinde, korkulara kapılıyorum anlamadığım bir biçimde…
Sebebim yok.
Belki de çok…


Biliyorum;
Ben bile kendimi anlayamıyorken anlaşılmayı beklemek, hayalden de öte .


Ben kendimi,
Görmüyorum
Duymuyorum
Ve bilmiyorum…


Dokunsalar ağlayacağım bir ömürboyu Ve değseler hüznüme,döküleceğim parça parça...
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Dokunmayın Yüreğime...

Dokunmayın!!Karanlığın Göğsüne Saplanan Yüreğime..


Silmeyin!!Yıpranan Kirpiklerimden Süzülen Hüzün Yaşlarımı..


Bırakın!!Değmeyin..Hıçkırığımla Boğulsun Gece... Sessizce..


Ölüm Kokan Bir Alev Sarsa Ne Yazar..Bedenimi..Sarsa Ahımı...



Varsın!!Erisin Hüznün Volkanı İçimde..Eritsin Yüreğimi...


Duymayın!!Ruhumun Süzgeçinden Gecen Acılarımı..


Görmeyin!!Gecenin Umarsızca Bakışında Can Çekişen Gözlerimi...


Dokunsun İçime Titreyen Sesi Güvercinlerimin..Dokunsun Ahları..



Tebessümlerim Gömülsün Yanaklarıma..Gömülsün Özgürce..


Tutulsun..Kırılgan Gözyaşlarım..Hüznün Seline..


Bırakın!! Değmeyin... O nunla Yanan Bu Yüreğime...


Dokunmayın..Hislerime..Dokunmayın..Ne Olur..


Yüreğim Yansın CaN EFENDİMLE...


Dokunmayın Ne Olur....Dokunmayın...
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Avuçlarım Yetmedi Yüreğime...

Hayatta hep gülmeyi seçtim ben.
İçten,yürekten gülmeyi sevdim herkese.
Bir gülümsemeyle sevgiler büyürdü içimde.
İnsanlara sevgimi o kadar çok yansıtmalıydım ki;
Beni tanımalarına yardımcı olabilmek adına öylesine sevgimi yaşattım ki;
Şimdi onlara her bakışımda sanki kendimi görüyormuş gibi olmayı seçmişim meğerse…
Kalplerine yüreğimdeki o saf ve yaşanılası sevgiden avuçlar dolusu uzattım.
Belki hemen almak istediler belki tereddüt ettiler,
Belki de hiç umursamadılar avucumdakileri.
Umursamayanlar kim bilir belki de korktular?...
Onlar avuçlarımda uzattığıma sadece baktılar çünkü.
Bazen sadece bakmak yetmiyor,görmek gerekiyor.
Bakmayı bilen gözler görmesini de bilir oysa.
Onlar göremiyorlar mı??...
Avuçlarımda uzattığım kalbimdi,sonsuz sevgimdi oysa.
Sevgimden yudum yudum almayı seçenler,beni tanıyorlar mıydı yoksa?..
Yoksa hiç tanımadan gördüler mi bendeki beni?
Onlar bakmayı istemediler.
Görmeyi bildiler.
Çünkü bunu istediler.
Sevgi onun sayesinde kalplerimize aşınmış en güzel duygu iken yaşatmasını ve yaşamasını istemeyen yüreklere ve gözlere inat onlar kalplerindekini,avuçlarda da olsa onlara uzatılan sevgi ırmağını seçtiler.
Her yudumda biraz daha onu yaşamak isteyenler oldu aslında.
Kendimden öylesine fışkırıyordu ki bu sevgi suyu;avuçlarım yetmedi yüreğime.
Doldu…Taştı…
Bir yerlerden sesler geliyordu kulaklarıma,”Akıt sevgini…
Herkes yaşasın!
Sende onu yaşatmak isteyenler ve yaşatanlar gibi herkese ikram et sevginden.
Yaşandıkça çoğalsın!
Hatta taşsın!
Yeter ki ziyan olmasın!
Değeri bilinsin!
Çünkü sevgin ondandır.
Kaynağın oradandır!
Rızası için sev,rızası için sevil!
Akıt sevgini…
”Kulaklarımda uğuldayan bu sesler,kalbimden gelenlerdi.
Öylesine sevmeyi ve sevilmeyi bekliyordu ki kalbim,sığmıyordu hiçbir yere.
Şimdi doğduğumdan bu yana yaptığım gibi yine devam ediyorum sevgimi arttırmaya.
Nasıl ki kendi rızkından bir fakiri her doyuruşunda daha da çoğalıyorsa nimetlerin,sana verilenler,benim ki de öyle bir durum işte.
İkram edildikçe çoğalan,taşan,yerinde duramayan...
Hayat küçücük ellerde sunulmuş bir yudum su gibidir benim görüşümle.

Onu almasını ve bir yudumu,yudum yudum içmesini bilenler;
Sevgiyi yaşamayı ve yaşatmayı isteyenlerdir kalplerinde.

Hayatı avuçlarda sunulan sevgi ırmakları ile yudumlayabilmek,
Ona biraz daha yakın kalabilmek,
Rızasıyla yaşayabilmek,
Sevgisini layığıyla herkese sunabilmek,
Benim deyişimle
“ikram edebilmek”,ikram ettiğimiz sürece çoğalabilmesini başarabilmek Duasiyla
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Sévda İşLé Yüréğimé...

Ellerimin ellerine deydigi andir yasamak...

Senin yaninda olmak cennetin en guzel kosesinde oturmaktir belkide.

Oyle huzurluyum ki senin yaninda,sen dertlerin bittigi nokta,

kusku bulutlarini dagitan huzur meltemi, sefkatin sonsuz ufku,ruhumun sukun limani...



Bakislarin alir beni bu dunyadan,alir ve ait oldugu yere goturur bir anda.

Seni gordugum an yasadigimi anliyorsam soyle sevgili aldigim ilk nefes sen misin yoksa?

Yoksa sen miydin beni otelerden dunyaya cagiran ses?

Ruhumu bedenime girmeye sen mi ikna ettin?



Tutup ellerimden beni dunyaya indiren sen miydin?

Gozlerime bu sevdanin huznunu sen mi isledin?

Ruyalarimin rengi,senin hayallerinle mi sekillendi?

Huzurum senin bakislarinin sirrinda mi gizli?



Kimsin sen soyle sevgili?

Yalan sevgilerin,sahte guluslerin,tuzak bakislarin bittigi yerde buldum seni.

Sen herseyi kaybetmeye deyecek kadar kiymetliydin, kiymetliydin cunku sahte degildin.

Guzeldin cunku kirmayi bilmeyen bir kalbe sahiptin.

Yasiyordun cunku sevdaya adanmis askla yogrulmus bir gonlun vardi.
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Sevda Geliyor

Sevda Geliyor
Gelmiyor ayrılık,
Gelmiyor ölüm,
Gelmiyor yoksulluk, esâret, zulüm;
Arada aklıma sevda geliyor...

Ayrılık, işte ben...
Ölüm...
Ben öldüm...
Sarı yapraklarda humma gördüğüm,
Kırmızıda kan, mavide yalan,
Karada, aklıma sevda geliyor.
Bir mezar başında can beklediğim
Sırada aklıma Seydâ geliyor...

Akıllı - delisi, canlı - ölüsü,
Sevginin olmuyor çarpı - bölüsü.
Varları, yoklara benlik delisi
Eklerken aklıma sevda geliyor.
Her yaklaşan gemi, inen uçağı
Beklerken aklıma Seydâ geliyor...

Bir ismim var; işte bana bu zulüm,
Kınamayın; ki yanmışım, bu külüm.
Dağdaki duman ben, ben bağda gülüm,
Her düşen yaprakta ayrılık, ölüm,
Çıktıkça aklıma sevda geliyor...

Ben her sevdiğimde âh çekiyorum
Çektikçe aklıma Seydâ geliyor...
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
HZ Muhammed sav kokusu geliyor...

Bismillahirrahmanirrahim…

Allah Teala şehitlerin bile kabrinde diri olduğunu, rızıklandığını beyan ederken; bir kısım Müslümanlar “Şefaat Ya Resulallah” diyenleri bile tekfir ediyorlar…

Bu tartışmalar; ayetlerin manasını iyi düşünmemekten ve evliyanın hallerini inkar etmekten, Resulullah Efendimiz (sav)’in bütün kainattan geniş, gönül alemine muttali olmamaktan; yani nasipsizlikten kaynaklanıyor.. “Peygamber öldü” diyen; “Şehitler ölmez” hakikatına vakıf olmadığı için kendi kalbinin ölü olduğunu beyan etmiş oluyor.. Bu devasa hakikati görmeyip Resululah (sav)’in bütün ümmeti güneş gibi aydınlatan ruhaniyetinden mahrum olanlara acımak ve yumuşak sözlerle nasihat etmek gerekir. Onlara karşı sapık vs. gibi suçlamalar, Allah dostlarının nezaketine, şefkatine, müminlere merhametine aykırıdır..

Allah’ın Resulü (sav) batmayan bir güneştir. Kalp gözü açık olanlar, gönül ekranlarında çok net ve tarife sığmaz güzelliğini seyredenler; onu uyanıkken görenler, onunla sohbet eden ümmetinden aşıkları o kadar fazladır ki…

Hele Osmanlı.. Tabiri caizse adeta bir “Muhammed’e muhabbet medeniyeti”dir. Padişahlar, alimler, arifler, kumandanlar-askerler, tarladaki çifçiler, yaşlı ümmiler, nice müminler Resulullah (sav)’i görmüş ona aşık olmuştur.

Selimiye camii, Resulullah (sav)’in işaretiyle yapılmış, İstanbul onun müjdesiyle fethedilmiş, Bursa’nın ışığı Emir Sultan (ks) Peygamberin (sav) işaretiyle Padişahlara nasihatlar etmiş, Yavuz çölleri Peygamber (sav) rehberliği ile geçmiş, Sultan Ahmed ayağının tozu olmak sevdasıyla tutuşmuş, koca Osmanlı Devleti adeta Resullullah (sav)’in rehberliği ile kurulmuş, O Sirac-ı Münir’in manevi projektörüyle ülkeler fethedilmiş…

Osmanlı Medeniyeti bir “Muhammed Mustafa Medeniyetidir.” Yani Peygamber (sav) sevdasının, o Yüce Resule devasa devletin ruhunu diri tutan, üç kıtayı zikrullahlarla inleten tarikatlar; muhammed Mustafa (sav) sevdasının aşılandığı, öğretildiği, bütün cihana yayıldığı merkezler olmuştur. Bu tarikatların hepsi, İki Cihan Güneşi (sav)’in emriyle, tavsiyeleriyle, cihanı aydınlatan telkinleriyle kurulmuştur. Mürşid-i Kamiller, Peygamber varisleri; muhammed Mustafa (sav) aşkını Kevser gibi yudumlamışlar, onda fani olmuşlar, onunla özdeşleşmişler. Onları gören muhammed Mustafa (sav)’i görür gibi olmuş. Yüzlerinin nuru, sohbetlerinin letafeti, sünnetten kıl kadar ayrılmayan hareketleri ile adeta Resullullah (sav)’in bir benzeri olmuşlar…

İşte bu cennet bahçelerinde, bu Gülistanlarda, yüzyıllar boyu hep “Muhammed Mustafa (sav)’e benzeme” eğitimi yapılmış, hala da yapılmaktadır. İki cihan saadetini arayanlar, böyle bir Gülistan bulsunlar. Bu Gülistan’da güllerden güzel kokan muhammed Mustafa (sav)’in kokusunu duysunlar. O Güzeller Güzeli (sav)’in aşkını Kevser gibi yudumlasınlar ve iki cihan saadetine ulaşsınlar.

Rabbim hepimize böyle bir Gülistana girmek ve ömür boyu kalmak nasib etsin, Habibi hürmetine..

AMİN..
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Mahşere Sakladım Seni





Mahşere sakladım Seni

Savurun beni ey deli rüzgarlar!
Ah! kurudum canından kopmuş yapraklar misali,
Alıp başımı gideyim kalbimsiz bir diyara,
Belki varır çöl yangınım son bahara..!
… "Bırak" demek,
"Git" demek ölümdür işte!
Ben öldüm haberin yok zaten . . !!
Senin olmadığın her mekan zindanıdır kalbimin,
Seni sevdim ya , suçsuzum işte Züleyha Kadar
(alıntı)
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Görmesekte birbirimizi,
Duyamasakta seslerimizi,
Sakın haa ayrıyız sanma,
Üzme güzel yüreğini, çaresiz yanma.

Bir kere gönle giren vuslatı bekler değil mi?
Söylesene; ayrı yerlerde olsakta baktığımız aynı gökyüzü değil mi?
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt