Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Güzel Yazılar Paylaşım Mekanı (1 Kullanıcı)

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Mevlânâ asla ney çalmadi
"Celâleddîn-i Rûmî" büyük bir velî idi.
Muvâfıktı islâma her iş ve hareketi.
“Mesnevî” kitâbını yazmıştır ki bî-bahâ,
Dünyâda, bu kitâbın bir eşi yoktur daha.
Onda, “Kırkyedi bin” den fazla beyit yazmıştır.
Bu eserle, dünyâya feyiz ve nûr salmıştır.
O, islâm bahçesinde açan "Gonca gül" idi.
O, tasavvuf dalında öten bir "Bülbül" idi.
O, hikmet deryâsına dalan bir "Evliyâ"dır.
Her sözü, o deryâdan saçılan bir damladır.
O, aşk-ı ilâhîyle dolmuş bir "Velî" idi.
İslâmdan, zerre kadar ayrılmış değil idi.
Her bir hareketini düşünüp ince ince,
Yapardı hep islâmın ahkâmı gereğince.
Onun için, o aslâ müzik dinlememiştir.
Ve aslâ "Ney" çalmamış, raks edip dönmemiştir.
Çünkü bu gibi şeyler, yoktur islâmiyyette.
O, bunları yapmaz ve beğenmezdi elbette.
Bu gün çalgı çalarak, varsa âyin yapanlar,
Onbeşinci asırda meydana çıktı bunlar.
Onikinci asırda vefât etti "Mevlânâ".
Bunlar, ondan üç asır sonra çıktı meydana.
Türbesine konulan "Çalgı âletleri" de,
Sonradan konulmuştur, yok idi o devirde.
"Mevlânâ"nın mübârek rûhu da, bundan sebep,
Elbet sıkılıyor ve oluyordur muazzeb.
Bu zâtın vefâtından geçince "Üçyüz" sene,
"Mevlevîlik", geçmişti câhillerin eline.
Mesnevîsinde geçen “NEY” sözcüğünü, bunlar,
“Çalgı âleti” sanıp, çalmaya başladılar.
Hâlbuki o, değil ki ney çalıp, raks eylesin,
Az yüksek sesle bile, vermedi zikre izin.
Evet, bu büyük velî, meşhur Mesnevîsinde,
(Dinle neyden...) diyerek başlamışlar ise de,
Bunu, “Mevlânâ Câmî” çok güzel şerh etmiştir.
Burada "Ney"den murâd, "Evliyâ"dır demiştir.
Yine o buyurur ki: ("Ney" derken o büyük zât,
Hiç “Çalgı aleti”ni etmedi bundan murâd.
"Ney", fârisî dilinde gelir “Yok” mânâsına.
Bu da işâret eder yine “Kâmil insan”a.
Zîrâ bunlar, kendini ve bütün mâsivâyı,
Öyle unuturlar ki herşeyi, her eşyâyı,
Kendilerini dahî, "Yok" bilirler âdetâ.
Bunun için “Ney” denir böyle büyük zevâta.
"Ney"in bir mânâsı da, "İçi boş bir çubuk"tur.
Ondan çıkan her sedâ, çalandan hâsıl olur.
Bunlar da, boşalmıştır kendi varlıklarından.
Kemâlat-ı ilâhî zuhûr eder bunlardan.
"Ney"’in bir mânâsı da, “Kamış kâlem” demektir.
Bundan da, “Kâmil insan” anlatılmak istenir.
Mesnevîde geçen bu "Ney"den murâd, velhâsıl,
Çalgı âleti değil, "Kâmil insan"dır asıl.
Onun ney çaldığını söylemek, bir hatâdır.
Hem de o büyük zâta, büyük bir iftirâdır.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Yaratmaktır kudretin, affetmek sana mahsus,
Gönlümü ırmak eyle taşıp aksın yarabbi.
Ne dünyanın mülküne ne de hırsın gücüne,
Gözlerime fer ver ki sana baksın Ya Rabbi.

Dört kitaba inandık haktır biz kullarına,
Levhi mahfuzdan indi âlemin yollarına,
Can verirsin beşerin kuruyan dallarına,
Beynimi esman açsın, ziya çaksın Ya Rabbi.

Kalbime kuvvet sun ki şeytana gücüm yetsin,
Azalarım zikrinle coşup ibadet etsin,
Döküldükçe günahlar ruhun cefası bitsin,
Benliğimi sadece narın yaksın Ya Rabbi.

Kıyamete bırakma sırattan geçen eyle,
İmanla bu dünyadan aşkınla göçen eyle,
Vesveseyi yıkarak doğruyu seçen eyle,
Vicdanım tartısında mühür taksın Ya Rabbi.

Yüreğim daraldıkça sanki içten kanıyor,
Sana dönen fani kul gece gündüz anıyor,
Cümle mahlûk sevginle uykudan uyanıyor,
Bu kulunu affeyle yüce haksın Ya Rabbi.

Kusursuz olamadım şu sinemi dağlarım,
Gök kubbeden yükselen ezanınla çağlarım,
Gafletteki dünüme pişman olur ağlarım,
Her şeyden münezzehsin hep uzaksın Ya Rabbi.

Seni Rahman, Resul’ü ahir elçin görmüşüm,
İkrarla nefsimdeki alevi söndürmüşüm,
Yönümü beytullaha semana döndürmüşüm,
Gönlümde bir ışıksın çok berraksın Ya Rabbi.

Ol emrinle yarattın Var ettin nefesinle,
İşaretsin zerrede duyurduğun sesinle,
Getirdiğim her tevhit okuduğum Yasin’le,
Noksan sıfattan beri, çok ıraksın Ya Rabbi.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
sc4b1fc4b1rdaniz9.jpg
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Adam, bir haftanin yorgunlugundan sonra pazar sabahi kalktiginda butun
haftanin yorgunlugunu cikarmak icin eline gazetesini aldi ve butun gun
miskinlik yapip
evde oturacagini dusundu. Tam bunlari dusunurken oglu
kosarak geldi ve sinemaya ne
zaman gideceklerini sordu. Baba ogluna soz
vermisti bu hafta sonu sinemaya goturecekti ama hic disariya cikmak
istemediginden bir bahane uydurmasi gerekiyordu sonra gazetenin
promosyon
olarak dagittigi dunya haritasi gozune ilisti. Once dunya haritasini kucuk
parcalara ayirdi ve ogluna eger bu haritayi duzeltebilirsen seni
sinemaya goturecegim dedi sonra dusundu; oh be kurtuldum en iyi cografya
profesorunu bile getirsen bu haritayi
aksama kadar duzeltemez. Aradan
on
dakika gectikten sonra oglu babasinin yanina kosarak geldi ve baba
haritayi duzelttim artik sinemaya gidebiliriz dedi. Adam once inanamadi ve
gormek istedi. Gordugunde de halen hayretler icindeydi ve bunu nasil
yaptigini sordu.
Cocuk; "Bana verdigin haritanin arkasinda bir insan vardi"dedi...

INSANI DUZELTTiGiM ZAMAN, DUNYA KENDiLiGiNDEN DUZELMiSTi...


 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
sustum
ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
bir çığlık kanıyor demedim, en derininde yüreğimin...
içimdeki volkanları boğarak sustum!
açmadım kimselere yüreğimi
hançeri sadece kendime sapladım
sapladım ve sustum!
hüznü yüzümde,
acıları gözlerimde topladım sustum!..
Sustum!
sustu dudağımdaki şarkı,
gözlerimdeki şiir
yaraları yalayan rüzgar
sokaklarında kahrolduğum şehir
gözlerim konuşuyor yalnız!
Saçı ağarmış hayaller
nemli kirpiklerle
bulutlandığında gözlerim
gökte şimşek olup çakıyorum
kimse görmüyor...
Sustum!
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Kırgınım…
Kime olduğunu, neye olduğunu bilmeden kırgınım…
Belki hayata, belki kendime kırgınım sadece…

Kırgınım…
Yüreğim bir yanardağ gibi kaynayarak yanarken,
Nasıl oluyor da bir buz dağı oluveriyorum bir anda…

Kırgınım…
İçim sevgi ile kavrulurken neden böyle yıkıcı,
Parçalayıcı oluyorum…
En çok sevdiğim varlıkları biranda kırıp,
Un ufak ediyorum…

Kırgınım…
Öfkeme, tat almayan yüreğime,
Sevmenin, sevilmenin değerini bilmeyen
Kalbime…

Kırgınım…
Yeşilin huzurunu, mavinin derinliğini,
Görmeyen gözlerime...
Kuşların nidasını işitmeyen kulaklarıma
Kırgınım…

Kırgınım…
Mantığımla kalbimin arasında gidip gelen
Benliğime…

Kırgınım…
Sonuçlandıramadığım sevgilerime,
Sarılmaya korktuğum sevgililerime…

Kırgınım çok kırgınım,
Beceriksizliğime, korkaklığıma,
Kırgınım…
Beklide bir hayalden ibaret oluşuma…
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bilmelisin ki

Bilmelisin ki... Bilmelisin ki ...
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.

Bilmelisin ki ...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Bilmelisin ki ...
Karsındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.

Bilmelisin ki ...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da!

Bilmelisin ki ...
Tecübenin kaç yasgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Bilmelisin ki ...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi,sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil

Bilmelisin ki ...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.

Bilmelisin ki ...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Bilmelisin ki ...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Bilmelisin ki ...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz

Bilmelisin ki ...
İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Bilmelisin ki ...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Bilmelisin ki ...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Sevgili Yılmaz, (Bizim yasadigimiz donemde cocuklara dedelerinin adini koymak gibi adet vardi, bu aliskanlik hala suruyorsa, bu isimde bir torunum olabilir ama ben bu gelenegin bitmis olmasini umarim, zira sirf dedesinin adi Suayip diye hayati kayan yavrucaklar var.)

Sana bu mektubu iki bin yilindan yaziyorum. Gazeteden istediler. Sen simdi gazete nedir, diye sorarsin! Biz bu yillarda haberi kagitlara yazip dagitiyoruz. Kabul ediyorum, cok zor ve cok ilkel bir yontem ama o kadarda kotu durumda degiliz canim, gecen gun deden buyuk bir fiyakayla internette chat yapti. Henuz geyik muhebbetinde kullaniyoruz bilgisayari ama olsun. Ayrica ben senin yasindayken buyuk buyuk dedemin bana yazdigi mektup iki ton agirligindaydi! Magaranin duvarina kazimis, getiren arkadas az kalsin gocuk altinda kaliyordu. Yani beterin beteri var Yilmaz'cigim.

Aslinda bu mektubu sana biraz da ozur dilemek icin yaziyorum. Benden once yasamis cok akilli ve huzunlu bir Kizilderili'nin soyledigi "bu dunya bize atalarimizdan kalmadi, cocuklarimizdan odunc aldik" sozunu anlamasina anladik, hatta bir suru kartpostal da yaptik, cok guzel grafik tasarimlarla yazdik bu akilli adamin lafini ama yine de herseyi berbat ettik. Enerji lazimdi ve tepemizde gunes bazen on saat cayircayir donerdi ama biz kendimizi bir golgeye atip nukleer salakliklarla ugrasirdik. Yani su anda okul arkadaslarinin bazilarinin uc tane kulagi varsa bunda hepimizin sucu var. Ama sen benim torunum olduguna gore mutlaka yapmiyorsundur ama sakin o cocuga "kulagini ac da beni iyi dinle" turunden kulak memesi kivaminda sakalar yapma.

(Mektubun bu acikli bolumunun aynisi buyuk buyuk dedemin bana yazdigi mektupta da vardi maalesef. Umarim senin yazacagin mektup da boyle bir bolum olmaz.) Evet iklimi de degistirdik. Kitaplarda ya da bilgi kaynagi olarak ne kullaniyorsaniz iste onda yazanlar dogrudur. Bir ara dort mevsim vardi. Mesela bunlardan bir tanesinin adi bahardi ki inanamazsin butun insanlarda hatta hayvanlarda bile asik olma ihtiyaci uyandirirdi. Tabi bu durum kimi kazalara da yol acmiyor degildi ama yine de omrun en guzel mevsimiydi.
Sonra yaz... O muhtesem kamasma...
Ama hala anlamiyorum ayni yerde hem iseyip hem nasil yuzdugumuzu.

Sevgili Yilmaz , iki bin yilina gelene kadar cok aptalca seylerle mucizevi isleri birarada yapmis insanogullarindan sadece birisi olarak ve buyuk deden olma sifatiyla sana soylemek istedigim sudur: Ben bilimkurgu sevmem. Bizde gelecegi duslerken abartma adeti vardir. Inanmazsin benim cocuklugumda Uzay 1999 diye bir televizyon dizisi vardi ve orada anlatilanlar gercek olsaydi benim gecen sene Jupiter'deki yazligima tasinmam gerekiyordu ama su anda en buyuk numaramiz yukariya binlerce uydu gondermis olmamizdir. Antenin hallicesi iste... Ben yuz yil sonra isinlanmayi bile becerse insan, insan kalacaktir diye dusunurum. (Isinlanma bizim bilimkurgucularin buldugu bir laf, alay edeceksin onlarla, et")
Sevgili Yilmaz, ucan arabalara bile binsen, onur her insana lazimdir. Onurunu ve asik olma yetenegini asla kaybetme. Buyuk deden bunlara dikkat ederdi.Gozlerinden operim.
Haa bu arada 2071 yilinda saniyorum buyuk bir tantanayla Turkler'in Anadolu'ya girisinin bininci yili kutlanmistir. Merak ettim Malazgirt'in yolu da yapildi mi?
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
"SEN" canımın içindesin, canımsa SEN'den habersiz...Dünya SEN'inle dolu, dünya SEN'den habersiz...Gönlüm, canım nasıl bulsun SEN'i? Çünkü SEN tümüyle gönüldesin...Gönülse SEN'den habersiz...
(Hz Mevlana)

Kanlı yoldan ney sunar hep arz-ı hal,
Hem verir Mecnunun aşkından misal.

Ney zehir, hem panzehir, ah nerde var,
Böyle bir dost, böyle bir özlemli yar?

"İnsanlarla yüzyüze konuşarak herşeyi halledebilirsin,ama bazı insanlar gelir önüne,hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin".
..
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Ne insanlar gördüm üzerlerinde kıyafet yok! Ne kıyafetler gördüm içinde insan yok!
Ey rabbim sen bizi üzerinde kıyafetiyle insan olan,sevdiğin kullarından eyle... Aminnnn...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
durur atışLarı yorgun kaLbimim..
ses öLür ruh öLür ben öLür..
bir sen kaLırsın içimde..
öLmezsin bitmezsin tükenmezsin..
ve iner bi perde gözLerime..
artık nefes oLmaz duygu oLmaz..
ben oLmaz bir sen olursun akLımda..
ölmesiz bitmessin tükenmezsin..!!Nefesimsin..Yar...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Güzel Yazılar Paylaşım Mekanı
Tanrılar dünyayı ve insanı yaratırken, mutluluğu saklamaya ve insanın onu biraz zor bulmasına karar vermişler.

Mutluluğu nereye saklayacakları hakkında konuşmaya başlamışlar. Biri " Uzaya , yıldızlara" demiş Bir diğeri " Deniz diplerinin en derin noktasına"... İçlerinden bir başkası " Yüksek dağların zirvesine, çiçeklerin özüne" demiş... Biri de demiş ki, "Hiç biri olmaz, insan çok meraklıdır. Araştırır, dediğiniz her yere bakar ve bulur" . Ve sonunda biri "Buldum" diye bağırmış.. "Mutluluğu insanin içine saklayalım, insan her yere bakar da, kendi içine bakmak aklına gelmez"..

 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Kırgınım…
Kime olduğunu, neye olduğunu bilmeden kırgınım…
Belki hayata, belki kendime kırgınım sadece…

Kırgınım…
Yüreğim bir yanardağ gibi kaynayarak yanarken,
Nasıl oluyor da bir buz dağı oluveriyorum bir anda…

Kırgınım…
İçim sevgi ile kavrulurken neden böyle yıkıcı,
Parçalayıcı oluyorum…
En çok sevdiğim varlıkları biranda kırıp,
Un ufak ediyorum…

Kırgınım…
Öfkeme, tat almayan yüreğime,
Sevmenin, sevilmenin değerini bilmeyen
Kalbime…

Kırgınım…
Yeşilin huzurunu, mavinin derinliğini,
Görmeyen gözlerime...
Kuşların nidasını işitmeyen kulaklarıma
Kırgınım…

Kırgınım…
Mantığımla kalbimin arasında gidip gelen
Benliğime…

Kırgınım…
Sonuçlandıramadığım sevgilerime,
Sarılmaya korktuğum sevgililerime…

Kırgınım çok kırgınım,
Beceriksizliğime, korkaklığıma,
Kırgınım…
Beklide bir hayalden ibaret oluşuma…
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bilmelisin ki

Bilmelisin ki... Bilmelisin ki ...
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.

Bilmelisin ki ...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Bilmelisin ki ...
Karsındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.

Bilmelisin ki ...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da!

Bilmelisin ki ...
Tecübenin kaç yasgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Bilmelisin ki ...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi,sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil

Bilmelisin ki ...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.

Bilmelisin ki ...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Bilmelisin ki ...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Bilmelisin ki ...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz

Bilmelisin ki ...
İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Bilmelisin ki ...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Bilmelisin ki ...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Ashab_ı Kiramdan Abdurrahman bin Avf Hazretleri çok zengin idi. Vefat ettiği zaman eşlerine seksener bin dinar miras bırakmıştı. Bir gün Hz.Ömer'in (r.anh)huzuruna gelerek ''Ey mü'minlerin emiri! Şam'dan seksen develik kervenım gelmektedir. Bir devenin yükü binlerce dinar tutarındadır. Hepsini Allah rızası için sadaka olarak veriyorum'' deyince Hz. Ömer (r.anh) sebebini sordu. Abdurrahman bin Avf Hazretleri ''Bu gece teheccüd namazımı kılarken aklıma kervan geldi. Teheccüd namazında kalbime vesvese veren bir malın mülkiyetimden çıkarılması gerekir'' demiştir..

 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Sevgili Yılmaz, (Bizim yasadigimiz donemde cocuklara dedelerinin adini koymak gibi adet vardi, bu aliskanlik hala suruyorsa, bu isimde bir torunum olabilir ama ben bu gelenegin bitmis olmasini umarim, zira sirf dedesinin adi Suayip diye hayati kayan yavrucaklar var.)

Sana bu mektubu iki bin yilindan yaziyorum. Gazeteden istediler. Sen simdi gazete nedir, diye sorarsin! Biz bu yillarda haberi kagitlara yazip dagitiyoruz. Kabul ediyorum, cok zor ve cok ilkel bir yontem ama o kadarda kotu durumda degiliz canim, gecen gun deden buyuk bir fiyakayla internette chat yapti. Henuz geyik muhebbetinde kullaniyoruz bilgisayari ama olsun. Ayrica ben senin yasindayken buyuk buyuk dedemin bana yazdigi mektup iki ton agirligindaydi! Magaranin duvarina kazimis, getiren arkadas az kalsin gocuk altinda kaliyordu. Yani beterin beteri var Yilmaz'cigim.

Aslinda bu mektubu sana biraz da ozur dilemek icin yaziyorum. Benden once yasamis cok akilli ve huzunlu bir Kizilderili'nin soyledigi "bu dunya bize atalarimizdan kalmadi, cocuklarimizdan odunc aldik" sozunu anlamasina anladik, hatta bir suru kartpostal da yaptik, cok guzel grafik tasarimlarla yazdik bu akilli adamin lafini ama yine de herseyi berbat ettik. Enerji lazimdi ve tepemizde gunes bazen on saat cayircayir donerdi ama biz kendimizi bir golgeye atip nukleer salakliklarla ugrasirdik. Yani su anda okul arkadaslarinin bazilarinin uc tane kulagi varsa bunda hepimizin sucu var. Ama sen benim torunum olduguna gore mutlaka yapmiyorsundur ama sakin o cocuga "kulagini ac da beni iyi dinle" turunden kulak memesi kivaminda sakalar yapma.

(Mektubun bu acikli bolumunun aynisi buyuk buyuk dedemin bana yazdigi mektupta da vardi maalesef. Umarim senin yazacagin mektup da boyle bir bolum olmaz.) Evet iklimi de degistirdik. Kitaplarda ya da bilgi kaynagi olarak ne kullaniyorsaniz iste onda yazanlar dogrudur. Bir ara dort mevsim vardi. Mesela bunlardan bir tanesinin adi bahardi ki inanamazsin butun insanlarda hatta hayvanlarda bile asik olma ihtiyaci uyandirirdi. Tabi bu durum kimi kazalara da yol acmiyor degildi ama yine de omrun en guzel mevsimiydi.
Sonra yaz... O muhtesem kamasma...
Ama hala anlamiyorum ayni yerde hem iseyip hem nasil yuzdugumuzu.

Sevgili Yilmaz , iki bin yilina gelene kadar cok aptalca seylerle mucizevi isleri birarada yapmis insanogullarindan sadece birisi olarak ve buyuk deden olma sifatiyla sana soylemek istedigim sudur: Ben bilimkurgu sevmem. Bizde gelecegi duslerken abartma adeti vardir. Inanmazsin benim cocuklugumda Uzay 1999 diye bir televizyon dizisi vardi ve orada anlatilanlar gercek olsaydi benim gecen sene Jupiter'deki yazligima tasinmam gerekiyordu ama su anda en buyuk numaramiz yukariya binlerce uydu gondermis olmamizdir. Antenin hallicesi iste... Ben yuz yil sonra isinlanmayi bile becerse insan, insan kalacaktir diye dusunurum. (Isinlanma bizim bilimkurgucularin buldugu bir laf, alay edeceksin onlarla, et")
Sevgili Yilmaz, ucan arabalara bile binsen, onur her insana lazimdir. Onurunu ve asik olma yetenegini asla kaybetme. Buyuk deden bunlara dikkat ederdi.Gozlerinden operim.
Haa bu arada 2071 yilinda saniyorum buyuk bir tantanayla Turkler'in Anadolu'ya girisinin bininci yili kutlanmistir. Merak ettim Malazgirt'in yolu da yapildi mi?

 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
H.Z Mevlana’nın sözleri




· Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır...


. Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına ne mazaretin devası ne ilacın şifası deva getirmiş..


. Aşk altın değildir, saklanmaz. Aşıkın bütün sırları meydandadır..

. Yeşillerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıllardan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir..


· Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.


. Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki..


· Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?


· İsa’nın eşeğinden şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.


· Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.


· Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.


· Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir,helvadır.


· Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?


· Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.


· Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.
Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.


· Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?


· Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar

· Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.


· Genişlik, sabırdan doğar.


· Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.


· Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. Kıskançlık ateşten meydana gelir.


· Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.


· Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.


· Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.


· Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış kişi. Sonunda sana da dikişsiz elbiseyi giydirecekler.


· Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.


· Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.


· Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah’ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir.


· Ayın, geceye sabretmesi, onu apaydın eder. Gülün, dikene sabretmesi, güle güzel bir koku verir. Arslanın, sabredip pislik içinde beklemesi, onu deve yavrusu ile doyurur.


· Zahidin kıblesi, lütuf, kerem sahibi Allah’tır. Tamahkarın kıblesi ise altın torbası.


. Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur..


· Sarhoş, cinayeti yapar da sonra “özrüm vardı, kendimde değildim”der. Kendinde olmayış,kendiliğinden gelmedi sana,onu sen çağırdın.


· İnsan gözdür, görüştür, gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır.


· Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz. Suyu başına döksen, başı kırılmaz. Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan, toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.


· Yoldaki bir tepecik seni bunaltmış,oysa önünde yüzlerce dağ var


· Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.


· Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak,başka yere koymak.


· Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.


· Şu deredeki su,kaç kere değişti,yıldızların akisleri hep yerinde.


· Yol kesenler olmadıkça ,lanetlenmiş şeytan bulunmadıkça, sabirlilar gercek erler yoksulları doyuranlar nasil belirir anlaşılır
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Oyun ,görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır.


· Anlayış,edep şehirlilerdedir. Ziyafet,garip konaklamak da köylülerde.


· Resimler ister haberleri olsun,ister olmasın,hepsi de ressamın elindedir,o elden çıkar.


· Alışsan güvercin sallanan kamıştan kaçar mı hiç?O kamıştan göklere uçan yere alışmamış olan güvercin ürker,kaçar.


· Mal, sadakalar vermekle hiç eksilmez. Hayırlarda bulunmak,malı yitmekten korur.


· Çalınmış kumaş,devamlı kalmaz insanda. Hırsızı da darağacına götürür.


· Ağlayışın,feryat edişin bir sesi,sureti vardır. Zararınsa sureti yoktur. Zararda insan elini dişler ama zararın eli yoktur.


· Her korkuda binlerce eminlik vardır,göz karasında onca aydınlık mevcut.


· Verdiğini geri alan kişi, ***** gibi kusmuğunu yemiş olur.


· Şarap kadehtedir ama kadehten meydana gelmemiştir ki. Ağzını,şarabı verene aç.


· Ekme günü gizlemek toprağa tohumu saçmak günüdür. Devşirme günüyse tohumun bittiği gündür,karşılığını bulma günüdür.


· Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.


· Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?


· Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?


· Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler


· Çayırlıktan, çimenlikten esip gelen yel, külhandan gelen yelden ayırt edilir.


· Dünya malı, bedene tapanlara helaldir.


· Gerçek kokusuyla, ahmağı kandıran yalan sözün kokusu, miskle sarımsak kokusu gibi, söz söyleyenin soluğundan anlaşılır.


· Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.


· Ahlaksızların bağırışıyla, yürekli yiğitlerin naraları, tilkiyle arslanın sesi gibi meydandadır.


· Kötü nefis, yırtıcı kuştur.


· Hırsın yemdir, cehennemse tuzak.


· Doğan, avdan av getirir, fakat kendi kanadıyla uçar da avlanır. Padişah da bu yüzden onu keklikle, çil kuşuyla besler.


· Dil, tencerenin kapağına benzer. Kıpırdadı da kokusu duyuldu mu ne pişiyor anlarsın.


· Yemekle dolu karın, şeytanın pazarıdır.


· Sözle anlatılan şey, yalan bile olsa, kokusu, gerçek olduğunu da haber verir, yalan olduğunu da.


· Canım bedenimde oldukça, kulum, köleyim, seçilmiş Muhammet’in yolunun toprağıyım. Birisi sözlerimden bundan başka söz naklederse, o kişiden de bezmişim ben, o sözden de.


· Sevgiden, tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir. Sevgiden, dertler şifa bulur. Sevgiden, ölüler dirilir. Sevgiden, padişahlar kul olur. Bu sevgi de bilgi neticesidir.


· Mumundur karanlık veren sana. Anlatırdım bunu ama, gönlünün beli kırılıverir. Gönül şişesini kırarsan artık, yaşamak fayda vermez.


· Rüşvet alan para pul padişahı değiliz. Paramparça olmuş gönül hırkalarını diker, yamarız biz.


· Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.


· İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir. Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, uğursuz nefsin parmağına ait işte.


· İnsan, gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak dostu görene denir.


· A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.


· Bir gömlek derdine düşeceksin ama belki o gömlek kefen olacaktır sana.


· Dün geçti gitti. Dün gibi, dünün sözü de geçti. Bugün yepyeni bir söz söylemek gerek.


· Saman çöpü gibi her yelden titrersin. Dağ bile olsan, bir saman çöpüne değmezsin.


· O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.


· Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra


· Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.


· Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?


· Ağzını kapa ve altın dolu avucunu aç. Ceset cimriliğini bırak da cömertliği seç.


· İnanmışsan, tatlı bir hale gelmişsen, ölüm de inanmıştır, tatlılaşmıştır. Kafirsen, acılaşmışsan, ölüm de kafirleşir, acılaşır sana.


· Doğruluk, Musa’nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazların sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca, bütün eğrilikleri yutar.


· Bir kötülük yaptıktan sonra pişmanlık hissetmek Allah’ın inayet ve muhabbetine mazhar olmanın delilidir.


· Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.


· Üzerinde pek çok meyveler bulunan bir dalı, meyvalar aşağı doğru çeker. Meyvasız bir dalın ucu ise, servi ağacı gibi havada olur.
*
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt