Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

GÜNLERDEN BİR GÜN KURBAĞA YARIŞI DÜZENLENMİŞ!!! (1 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

seda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Haz 2006
Mesajlar
82
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz miracında yükselmek

RE: Namaz miracında yükselmek

evet kardesım ALLAH inşallah bızı bagıslayan kullarından oluruz inşallah butun muslumanlar namazını kılınca kendını huzurlu hısseder namaz kılanın evı çok guzel kokar ve meleklewr hep onu kotuluklerden korur....dualrımdasınız ....saygılarımla by...bana çok dua edın...B)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: Namaz miracında yükselmek

RE: Namaz miracında yükselmek

amin inş değerli kardeşim bilmukabele
 

konak

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2006
Mesajlar
1,186
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz miracında yükselmek

RE: Namaz miracında yükselmek

Biz müslümanlar eğer ne kaybettiğimizin farkında olsaydık ibadet eksikliklerimizle bu hataya düşmemek için nelerimzi feda etmezdik ki...
Selam ve dua ile..
 

aysenem_17

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Tem 2006
Mesajlar
71
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz miracında yükselmek

RE: Namaz miracında yükselmek

:) sabah namazına nasıl kalkılır? Cemil TOKPINAR. eline sağlık bu hatırlatma çok yerinde olmuş bence selametle..
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: osmanlımı olmalıydı

RE: osmanlımı olmalıydı

kardeşim bu soruna ilerleyen zamanlarda konu açıçam inşallah selametle
 

fidan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ağu 2006
Mesajlar
947
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: osmanlımı olmalıydı

RE: osmanlımı olmalıydı


Osmanli Padisahlari neden hacca gitmemislerdir ? Genç Osman’in öldürülmesinde hacca gitmek istemesinin rolü var midir ?

Bu soru çokça sorulmaktadir. Ancak bu sorunun cevaplandirilacagi en güzel yer, II. Osman meselesidir. Zira II. Osman’in katli olayinda bu sorunun cevabi da verilmistir. Evvela haccin farz olmasinin sartlarini özetleyelim: Müslüman olmak; akilli olmak; ergen olmak; hac yolu için hem gida ve hem de yol masraflarini karsilayabilecek kadar zengin olmak; haccin farz oldugunu bilmek; yol emniyeti bulunmak.

Bu kisa izahlardan sonra, Osmanli Padisahlarinin neden hacca gitmediklerinin cevabini arayalim :

1) Islâm Hukukuna göre, cihâd, Müslümanlar için farz-i kifâyedir. Bu sebeple fert olarak bir Müslüman, açik bir düsman tehlikesi bulunmadigi müddetçe, farz-i ayn olan hacci farz-i kifâye olan cihâda tercih edebilecektir. Cihâd, fert olarak Müslümanlarin hac ibadetine engel olmayacaktir. Bunun tek istisnasi, düsmanin bertaraf edilebilmesi için hacca gidecek Müslümanlara da ihtiyaç olmasidir. Iste bu noktada halife ve sultânlarin hükmü, Müslüman fertlerden farklidir ve onlar için cihâd yani düsmanlarin hücumunu bertaraf ederek Müslümanlarin emniyetini saglamak ve bunun için gerekirse savasmak, farz-i ayndir. Hz. Peygamber’e hangi amelin daha faziletli oldugu soruldugunda, sirasiyla, Allah’a ve Peygamberine iman, Allah yolunda cihad ve hacc-i mebrûr cevabini vermistir. Sebebi bellidir; Müslümanlarin canini, malini ve namusunu korumak hukukullah da denilen kamu haklarindandir; yani cemiyete ait bir ibadettir. Bazan kamu haklarindan olan bir mesele, sahsî farzlardan daha ehemmiyetli hale gelmektedir. Iste burada da durum budur.

Osmanli Padisahlarinin II. Selim’e kadar gelenlerinin tamami, ömürlerinin yarisini Allah yolunda cihâd için seferlerde geçirmislerdir. Üzerlerine farz-i ayn olan ve hukukullah mahiyetinde bulunan cihâdi ve nizâm-i âlemin devamini, sahsî farz olan hacca tercih etmeleri için, Seyhülislâmlar fetvâ vermislerdir. II. Bâyezid Amasya’da vali iken hacca gitmeye niyetlenirken, sadrazam ve diger devlet erkâninin imzasi ile gönderilen mektupta, hemen gelip tahta geçmesi gerektigini, hacca gitmeyi halka ve devleti idare etme isi olmayanlara birakmasi icab ettigini tavsiye etmisler; aksi takdirde düsmanin cesaretlenerek Müslümanlara saldirmasina sebep olacagini ikaz eylemislerdir.

Ayni sekilde israrla hacca gitmek isteyen ve bu niyetinin bedelini caniyla ödeyen II. Osman’a, Kayinpederi ve Seyhülislâm olan Es’ad Efendi aynen su fetvâyi vermis ve fikihtaki bu hükmü özetlemistir: "Padisahlara hac lâzim degildir; oturup adl eylemek evlâdir. Câiz ki, bir fitne zuhûr eyleye". Verilen bu fetvâyi tasdik eden asrinin kutbu Aziz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri de, II. Osman’i fetvâya uymasi için ciddi ikaz eylemistir. Hatta bu meseleden dolayi Padisah’in askeri tahrik ettiniz tarzinda tahkirine hedef olan ve sonradan Seyhülislâmlik makamina gelen Yahya Efendi’nin ifadeleri de tamamen fikhin ölçülerine uygundur:

"Padisahim! Hâsâ ki, ulema duacilariniz eskiyayi tahrik ede. Ancak içten gelerek bu niyetinizi istemezdik. Sebebi budur ki, ecdadiniz etmemisler, bu tarike gitmemisler, günahimiz varsa ol kadarcadir."

Nitekim halk ve asker arasinda yayilan dedikoduyu özetleyen su cümleler de meseleyi açiklamaktadir:

"Nizâm-i âlem içün padisahlar hacci terk edegelmistir. Düsmanin ortaya çikmasi ve düsmanlarin memleketi karistirma ihtimali var iken, Memâlik-i Mahrûse’yi koyup gitmek hatadir.".

2) Bazi Islâm hukukçulari, bedeni sihhatli olma sartini açarak, sihhatli olsa bile tutuklu olma veya kendisini hacdan alikoyan zâlim idareciden korkmanin da haccin edâsini engelleyecegini ifade ederken, sultân ve o manadaki devlet yetkililerinin de mahbus yani tutuklu gibi kabul edilecegini; sadece beytülmal disinda kendine ait malindan haccin farz olacagini ve bu özür devam ettigi müddetçe ölünceye kadar hacca gidemeyebilecegini hükme baglamislardir. Günümüzdeki gibi ulasim imkânlarinin gelismedigi ve bir hac görevinin en az üç ay sürecegi bir asirda, Osmanli Padisahlarinin hacca gitmeleri gerektigini düsünmek, Islâm Hukukunu bilmemek olur. Kaldi ki, ömürlerinin yarisini cephede geçiren Padisahlarin, neden Misir’a kadar cihâda gidip de hacca varmadiklari da ileri sürülemez; zira ordunun basinda mücahid bir komutan olarak sefere giden padisahla, kendi sahsî ibadeti için üç ay memleketini yalniz birakan padisah bir tutulamaz. Bunun en müsahhas misâli II. Osman’a karsi askerin ve hatta halkin duydugu tepkidir. Islâm âlimleri, haccin sartlarindan olan yol emniyetini ihlal eden Karamita grubunun isyani sebebiyle, 326/937 tarihinden itibaren 20 yil kadar haccin farz olmadigini, çünkü yollarda anarsi yasanabilecegini ifade etmislerdir.

Özetle Osmanli Padisahlarina dinen bizzat hacca gitmeleri farz olmamistir. Ancak kendi yerlerine bedel olarak baskalarini mutlaka göndermislerdir. Ayrica Sultân Abdülaziz’in gizlice tebdil-i kiyafet ederek hacca gittigi söylenmektedir. Ancak elimizde bunu dogrulayacak bir vesika bulunmamaktadir .

Kaynak: Prof. Ahmet Akgündüz, Bilinmeyen Osmanli

biraz uzun ama açıklayıcı nettir kardeşlerim inşallah bi faydası olur selametle
 

merve18_19

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
172
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: süpeeeerrrrrrrrrrrrrrrrr

RE: süpeeeerrrrrrrrrrrrrrrrr

hepsi hemçok güzel hemde çok ılgınçtı.Ellerıne saglık muhammed kardeş...:D
 

lana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İLİZYON RESİMLER

RE: İLİZYON RESİMLER

selamunaleyküm çok değişik gerçekten emeğinze sağlık selametle kalın abi...B)
 

DIDEM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Tem 2006
Mesajlar
231
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ATEİSTLERLE TARTIŞMAYA GİREN ARKADAŞLARA

RE: ATEİSTLERLE TARTIŞMAYA GİREN ARKADAŞLARA

ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM...B)
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Kalp ve ruhumuzda zararlı virüs var mıdır?

Kalp ve ruhumuzda zararlı virüs var mıdır?

Kötü ahlakın bir şubesi olarak kabul edilen haset, riya, kibir, ucub ve yeis gibi her türlü fenalık ve çirkin huy, kalbî hayat için çok tehlikelidir ve bunların hepsi insan bünyesinde hastalığa sebep olan virüslere benzer birer virüstür. Virüslerin bir kısmı öldürücü olduğu gibi, manevî hayatı felce uğratan bu kötü hasletlerin bazıları da kalb ve ruhu öldürebilir. Bunların bir kısmı küfre çok yakındır; adeta onunla sınır komşusudur. İnsan onlardan birini işleyince küfrün hududuna kadar yaklaşmış ve onun tesir edici alanına girmiş olur.
Öyle bir noktada bulunan kimseye imana âit bazı güzellikler renksiz ve tatsız gelmeye başlar; küfre ait bazı çirkinlikler ise, -Allah korusun- çok cazibedâr görünür. Dahası, bu öldürücü virüsler arasında öyle hayret verici bir haber ağı vardır ki, biri bünyeye girip vücudun mukavemetini kırınca, hemen diğer virüslere sinyal gönderir. Birbiriyle çok irtibatlı ve biri diğeri hesabına işleyen bu virüsler bir kısır döngü teşekkül ettirmek suretiyle içine girdikleri bünyeyi zamanla yer bitirirler. Böylece insan her an mahiyetindeki yücelik ve nezahetten biraz daha uzaklaşıp bütün bütün olumsuzluğa ve bayağılığa açılır; yeryüzüne müsbetin temsilcisi olarak gönderilmiş olmasına rağmen, bir olumsuzluk unsuru haline gelir; Hâbil olabilecekken, hiç farkına varmadan Kâbil oluverir.
 

merve18_19

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
172
Tepki puanı
0
Puanları
0
DOSTLUK İPLERİMİZ...

DOSTLUK İPLERİMİZ...

Genç adam iyi bir terziymiş.

Bir dikiş makinesi ve Küçücük bir dükkânı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış.

Çok soğuk bir kış gecesi dükkânı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş.

Artık ne bir işi varmış ne de parası. Günler boyu iş aramış ama bulamamış.

Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış.

Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini. Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki Parktan başka gidecek yeri yokmuş.

Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında. Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta Otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma, Arka kapıyı açmaya çalışan Şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam, "Yalnız bırakın Beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer" diye söylenmiş.

Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç Adım attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş, Terzi, adamın üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle. Birden siniri Geçi veren ihtiyar, "Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, Ona nasıl yardım etsem acaba?"

diye düşünmeye başlamış, Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş. O, çok kalın Ve kaliteli bir kumaştan üretilen bu paltonun sahibine hiç de yakışmadığını ve onun vücuduna uygun şekilde dikilmediğini düşünüyormuş.

Yaşlı işadamı terzinin yanına yaklaşıp, "Ne o evlat, bu ayazda parkta

Donmuşsun. İstersen paltomu sana verebilirim" deyince, "Hayır, teşekkür ederim. Ben sadece bu paltonun size göre olmadığını

Düşünüyordum. Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman göstermiş" Diye yanıt vermiş terzi.

Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış, Çünkü o da üzerindeki

Paltoya onca para ödediği halde Kendisine bir türlü yakıştıramıyormuş.

"Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?"

Diye soran yaşlı adam, "Ben terziyim" yanıtını alınca "Benimle Gel, hayat hikâyeni yolda anlatırsın“ diyerek arabaya bindirmiş.

Bizim terziyi. Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş.

Böyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen

İyiliksever yaşlı adam, terziye bir dükkân açmasına yetecek kadar para

Vermiş. Bunun karşılığında tek istediği kendi giysilerini bu genç adamın

Dikmesiymiş.

Terzi yeniden bir işe hem de kendi işine başlamanın heyecanıyla deliler

Gibi çalışmaya başlamış. Bu arada yaşlı işadamı da desteğini esirgemiyor,

Onu kendi çevresinden zengin kişilerle tanıştırarak yeni siparişler Almasını sağlıyormuş.

Küçük dükkân önce kocaman bir modaevine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü Marka için üretim yapmaya başlamış. Terzi artık "ünlü işadamı"

diye anılır olmuş.

Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş. Terzi çok büyük bir iş Bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine Az bir zaman varmış.

Biraz sohbet ettikten sonra Yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp krizi geçiriyormuş.

Hemen bir Ambulans çağırılarak hastaneye kaldırılmış. Yeni işadamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği İçin uçağa yetişmiş. Yaşlı adam krizi atlatmış ve uzun sure hastanede yatmış, bir yandan da Sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş.

Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken bir türlü yaşlı adamı ziyarete gidememiş.

Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu sefer de utancından yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş.

Bir süre sonra terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış.

Fabrikalarını kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkân kalmış.

Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için, Son derece kırgın olan ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü dinledikten sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş.

Ve başlamış anlatmaya: "Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış.

Ormandaki bir kulübede Yaşar ve odun keserek hayatını

kazanırmış.

Bir gün kulübesinde Yangın çıkmış ve bu yangın bütün ormanı kül etmiş.

O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince, çıkınını alan oduncu, eşeğine binip yola koyulmuş.

Ağaçların arasında yürürken birinin kendisine seslendiğini duymuş. Başını kaldırınca konuşanın bir bülbül olduğunu görmüş.

Bülbül ona "Senin haline çok üzüldüm, şimdi öyle bir büyü yapacağım ki eşeğin çok güzel şarkı söylemeye Başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp çok para kazanacaksın" Demiş.

Gerçekten de eşek birbirinden güzel şarkılar söylemeye Başlamış.

Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine şarkı

söyletiyor ve herkes onları izlemek için birbiriyle yarışıyormuş.

Oduncu ve şarkı söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler. Bir gün

Yine bir gösteriye yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım

İsteyen sesini duymuş oduncu. Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemek

Üzereymiş. Şöyle bir duraklamış ama gösteriye gitmemeyi, onca

Parayı kaçırmayı gözü yememiş, arkasına bakmadan kaçmış oradan. Gösteri başladığında ise eşeği her zamanki gibi güzel şarkılar söylemek yerine Sadece bir eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış.

Oduncu kendisini şarlatanlıkla suçlayan izleyicilerin elinden Canını zor kurtarmış.

işte o zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış.

Ben de senin bülbülündüm ve sen beni öldürdün, büyü de o yüzden

Bozuldu. Keşke güzel giysiler dikerken dostluk ipliğini Koparmasaydın..."

Öyküyü dinleyince hemen çıkıp gitmiş terzi, çünkü söyleyecek bir

Sözü yokmuş...



ONUN SÖYLEYECEK BİR ŞEYİ YOK AMA BEN SÖYLEMEK İSTERİM.



DOSTLUK İPLERİNİZİ KOPARMAMANIZ DİLEĞİYLE.......
 

aise_sahra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ağu 2006
Mesajlar
97
Tepki puanı
0
Puanları
0
Fakir ve Kör

Fakir ve Kör

Fakir ve Kör
Kibirli ve zengin birisi kapısına gelen bir fakire bir şey vermediği gibi, onu hem paylar hem de kapıyı yüzüne kapatır.. Zavallı fakir içlenir; bir tarafa çekilir ve oturur, ağlamaya başlar.. Bir kör, onun ağlamalarını duyar. Kalkar yanına gelir, niçin böyle üzgün olduğunu, ağladığını sorar.

Fakir olanı biteni anlatır.

Kör, teselli vererek, üzülmemesini, kendi evine gelmesini, evinde kalmasını, ekmeğini çorbasını kendisiyle paylaşmasını ister ve ısrarda eder. Fakir onun içtenliği ve ısrarı karşısında kabul eder, onunla gider.

Kör ona karşı çok güzel bir konukseverlik gösterir. Fakirin, hem karnı doyar hem de gönlü hoş olur.
Gönlü öyle hoş olur ki, o hoşnutluk içinde:
- Sen bana evini açtın, sen bana gönlünü açtın, Kadir Mevlamda senin gözünü açsın, diye dua eder.

Gece olur, körde bir gariplenir bir gariplenirki, o gariplik içersinde gözünden birkaç damla yaş damlar, gözleri birden açılır. Görmeğe başlar.

Körün görmesi ile ilgil i haber bir anda şehirde yayılır. Yer yerinden oynar. Bu haberi onu kapısından kovan, kovmakla kalmayan taş yüreklide duyar. İşin doğruluğunu anlamak için gözü açılan şahsa gelir:
- Çok şanslıymışsın. Gözün nasıl açıldı, kim açtı.
- Hey! seni gidi gafil seni, sen nasıl bir adammışsınki, öyle bir mübarek zatı azarladın, üzdün, yüzünü yıktın. devlet kuşunu bıraktın, baykuş ile meşgul oldun. Gözümün kapısını, senin yüzüne kapıyı kapattığın o kimse açtı.
- Desene kendime yazık ettim, öyle bir doğanmışki öyle bir devletmiş ki, kıymetini bilemedim, bana değil sana nasip oldu, ben avlayamadım sen avladın, der ve kıskançlıkla parmağını ısırır.

Dişini sıçan gibi hırsa batırmış kimse koca doğanı nasıl avlayabilir? İyilerin bastıkları toprak dermandıe, göz açar. ancakgönül gözü kör olanlar o dermandan gafildirler, kıymetini ne bilsinler.B)B)B)
 

DIDEM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Tem 2006
Mesajlar
231
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İLİZYON RESİMLER

RE: İLİZYON RESİMLER

HEPSİ DE ÇOK İLGİNÇ...ALLAH RAZI OLSUN PAYLAŞIMIN İÇİN....B)
 

_dolce_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
76
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İLİZYON RESİMLER

RE: İLİZYON RESİMLER

güzel..Allah razı olsun...B)
 

tuncay147

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ağu 2006
Mesajlar
159
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İLİZYON RESİMLER

RE: İLİZYON RESİMLER

yaptığın iyilik veya faydalı işlerin karşılığını sade allahtan bekle teşekkür beklersen amacın rızi lillah deildir bunu unutma sade bu resimler için deil ne eklersen ekle teşekkür bekleme kardeşim karşılığını allah tan isteB);)
 

nihal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 May 2006
Mesajlar
77
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: osmanlımı olmalıydı

RE: osmanlımı olmalıydı

OSMANLI ARANIYOR NEDEN Mİ?
ÇÜNKÜ İSLAMI '''YAŞIYORLARDI'''...İSLAM HAYATIN BİR KÖŞESİNE ATILAMAZ,BİR KÖŞEDE YAŞANAMAZ...İSLAM DEVLETİ DEMEK;İSLAMI HER KÖŞEDE YAŞAMAK DEMEK!!!YÖNETİMDEDE,EĞİTİMDEDE,TİCARETTEDE,EKONOMİDEDE....VE DAHA SAYAMADIĞIM HER NOKTADA...ÇÜNKÜ İSLAM;ALLAH'IN RAZI OLDUĞU HAYATIN ADIDIR...DİKKATİMİZİ BİR NOKTADA TOPLAYALIM..HAYATIN ADIDIR..HAYATSA HERŞEYDİR NEFES ALMAYA KADAR...

ONLAR İSLAMI YAŞIYORLARDI VE YAŞATMAK İÇİN ÇIRPINIYORLARDI...ŞİMDİ Mİ NE OLUYOR..HABERİMİZ YOK BELKİ AMA DIŞ ÜLKELERDE ŞU HABER BAŞLIĞI DİKKAT ÇEKİYOR
''OSMANLI HORTLUYOR!!!!''' İŞTE KARDEŞLERİM BİZDEN ASLINDA NASIL KORKUYORLAR AMA GÜÇSÜZ ZANNEDİP KÜKREMEYE ÇALIŞIYOPRLAR...UMUDUM VAR BİR ŞEYLER DEĞİŞİYOR...İNŞAALLAH HAYIRLISI OLUR VE ALLAH'IN YARDIMIYLA OLACAKTIR...OSMANLIYI BİZ KALBİMİZDE YAŞATALIM VE ZAMANI GELDİĞİNDE HAYATA KOYALIM...SELAMETLE....
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: İLİZYON RESİMLER

RE: İLİZYON RESİMLER

unutma kardeşim hayrı yaptıran zaten teşekkürle muamele gösterir selametle kal
 

tuncay147

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ağu 2006
Mesajlar
159
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İLİZYON RESİMLER

RE: İLİZYON RESİMLER

vede unutmaki sırf allah rızası gözetilen ameller kabul buyrulurB)
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: osmanlımı olmalıydı

RE: osmanlımı olmalıydı

kardeşim sağol Allah razı olsun osmanlı hakkında ne biliyorsanız bildiklerinizi bizimle paylaşırmısınız???
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt