Muhtazaf
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Mar 2008
- Mesajlar
- 9,599
- Tepki puanı
- 965
- Puanları
- 113
- Yaş
- 66
- Web Sitesi
- www.aydin-aydin.com
Senai Demirci benim ölümüm.......
Ölümü ve ölümden sonrasını hatırlamak, nefsi ıslah etme ve onu ileride sâlih amel işleyip dünyaya meyletmemeye teşvik etme konusunda çok etkilidir. Bunun içindir ki Rasûlullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- ölümü çokça hatırlamaya teşvik etmiştir. Rasûlullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- müslümanın, başına gelen belâlardan dolayı ölümü temennî etmesini yasaklardı. Çünkü insan, hayrın, ölümünde mi yoksa hayatında mı olduğunu bilemez. Aksine ALLAH Teâlâ'dan, kendisi hakkında hayırlı olanı takdir etmesini istemelidir.
‘Zevkleri kursakta bırakan’ bir konu ile sizlere merhaba dememi nasıl karşılayacaksınız bilemiyorum ama şunun altına imza atabilirim;
‘ölümü hatırlamak ve ölümden dersler çıkarmak işlenecek herhangi bir günahın cazibesini minimuma çekmek demektir.’
Bu açıdan bakıldığında gerçekten de yerinde bir konu seçtiğimi söyleyebilirim.
Dünya hayatının bir tiyatro sahnesinden ibaret olduğunu, her güneş doğduğunda ‘gündüz’, ay çıktığında ise ‘gece sahnesi’ oynandığını ve rolü bitenlerin de sahneden ayrıldığına inanan bir Müslüman olarak size hayatın en gerçek yüzünü hatırlatmak istiyorum.
Başkaların ölümüne şahit olmak ya da başkalarının ölümünü düşünmek kısa vadeli bir nasihat etmiş oluyor. Ama insanın kendisinin ölümünü düşünmesi hayatının formatını değiştirir…
Kalan ömrünün kıymete bindiğine ve boşa geçirecek bir saniyesinin bile olamayacağına yakini bir şekilde inanır…
Sizlere biçilen ömür kredinizin kalan bakiyesini daha güzel ve daha çok salih amellerle geçirmeniz için Allah’a dua ediyor ve sizi ölüm meleğiyle baş başa bırakıyorum.
Artık gerisini size bırakıyorum.
Gözlerinizi yumun ve tefekkür edin.........
Bizler için en ibret verici hadise ölüm olmalı,
ama tesirinden çabuk kurtuluyoruz
ne kadar etkilensekte.
Ölmeyecek gibi çalışıyor
sonuna erecekmişiz gibi yaşıyoruz
ama daha önemlisi bunları biliyor
ama hala ibret almıyoruz..
İstersen gel bir beş dakika ölümü düşünelim… Ama senin ölümünü : ) nasıl mı? Şöyle:
Düşün ki hiç hesapta olmayan, hep ertelediğin, ölüm; sana genç yaşta geldi… Eve haber saldılar; çocuğunuz hakkın rahmetine kavuştu… Aldılar seni sana özel tek kişilik odaya ağırladılar… Morgdasın… Buz gibi bir mekân… Birazdan sevdiklerin başına üşüşüp ağlayacaklar…
Beyaz kefenin başucu en yakının tarafından açılıyor… Seni gören fenalık geçiriyor… Sana can veremiyorlar… Sen morgda bir kişilik yeri işgal ederken boyuna göre küçük yatağın (kabrin) çoktan hazırlanmış… O geceyi tüyleri diken diken eden yerde geçirirken sıcacık yatağın korku salacak evdekilere… Rahmetlinin yatağıydı diyecekler… O odan korku salacak…
Ölümün birçok kişiye kısa zamanda unutacakları önemli dersler verir… Ölümünle kimi dul kalacak, kimi yetim… Kimine evlat acısı tattıracaksın, kimine adını koyamadığımız acılar…
Sen hala o soğuk yerdeyken cenazenin kılınacağı camii ve kılınacak namaz vakti belirlenmiş ve kısa bir zaman diliminde yakın çevrene bildirilmiştir… Cepten arayanlara şu ses ne güzel mesaj verirdi:
"Aradığınız kişiye ulaşılamıyor… Lütfen tekrar denemeyiniz. Ona artık ulaşamazsınız… O artık dünyalı değil… Lütfen numarasını silin…''
Numaran anında silinir… Telefonlardaki numaran ölüm kokar… Sen morgdayken ölüm ve ölümün konuşulacak evlerde… Ne kabare programları güldürür ne de savaş görüntüleri üzer… Gündemde sen varsın… Ölümün var…
Şu konuşmalar çok işitildi:
_ Acaba sıra kimde?
_ Senden sonra acaba kimin adı okunacak?
_ Daha dün görüşmüştüm!
_ Hala inanamıyorum!
_ Demek ki ölümün yaşı yok!
_ Bir gün biz de öleceğiz…
Ve sabah olur…
Dünyada bir gün bile kalmana razı olmazlar… İlk kez varlığın sıkıntı verir… Sen hala oracıktayken ğasilhane kapısına adın yazılır… Orası ne hamamdır ne de evindeki banyo… Ömürde bir defa yıkanılan bir yerdir orası…
Buz tutmuş bedenin sıcak sular altında çözülürken tenine dokunanlara unutamayacakları bir ürperti verirsin… Ve ölümünden sonra ikinci durağın olan tahtadan yapılmış bir binek kapı önünde seni bekliyor… Ömürde bir defa binilen tek binektir o… Ve iki üç kişinin yardımıyla cansız bedenin tabuta koyulurken kılını dahi kıpır tadamayacaksın…
Yine ömründe ilk ve son kez bineceğin bir araba sana özel kiralanmış… Ve yola koyuluyorsun… Canlılar arasında kıvrıla kıvrıla ölüm dansı yaparak en azından Cuma kıldığın camiye geliyorsun… Daha doğusu getiriyorlar…
O kalabalıkta tek ölü sensin… Ve sana ölü muamelesi yapacaklar… Çünkü sen ölmüşsün… Musalla taşı… Taşların en ürperteni! Taşların en acımasızı! Taşların en soğuğu!
Senin için toplanan kalabalık, öne geçmen için yol açıyor… Ve o taş kim bilir kaçıncı konuğunu ağırlıyor! Ne ölüler geçti o tezgâhtan!
Senin oradaki varlığın bir sünnet namazına vesile… Kılınan namazdan sonra; Rahmetliyi nasıl bilirdiniz? Sorusuna seni tanıyan da tanımayanda iyi bilirdik derler. İşlediğin günahları gözlerinin önüne getirdiğinde iyi ki bilmiyorlar dersin…
Ürperttiysem bana kızma! Bu, senin, dünya hayatına yeni bir bakış açısı yakalaman içindi… Çünkü ölümü düşünmek az hata yapmanı sağlar…
Ölmeden ölenler...Musalla taşına yatanlar...O topraga cesedi temiz teslim edenlerde var ..Bayram namazına gider gibi...
Unutmayalım...
Hayat hediye insana yaşama edebini bilip layıkı ile yaşamalı...
Hedef hep sevilmek olamalı bize ...
Tarafından Allah C.C.. nun...
Ölümü tefekkür ettim, kabire beraber gittim. Sorgu sual olmadan, ben sorgu sual ettim?
Rabbim nerdesin? Ben seni çok özledim... Sen kendini ne zannettin?
Rabbim sen demedin mi seven sevdiğiyle beraber... Bre cahil o sözü Peygamber (s.av. ) der, der de Rabbimden izinsiz mi der?
Deyip orda bıraktım...
Artık korkmuyorum, (haşa Rabbimden değil) ölüm güzel, Rabbimle berabersem eğer, kendime güvenmem, Rabbim Rahman ve Rahim, vede kerimdir ... amenna güzelim yinede adımlarına dikkat gerekir derim...
Tabi ki Rabbimin isteği bizim içindir, korunma yollarıdır, kendine dikkat etmezsen sonucu kendinedir...
Ölümü sevdim, Rabbim bizi sevindir.. neyle ??
Seni görmekle... Aşk dediğin nedir? ister öldür, ister güldür, aşığın tek isteği vardır, sevdiğini görmek, görmek muradına ermek
Aşık istegin zordur, bilirim ama olsun beklerim başka gidecek yerim yok ki beklerim... bir gün acır halime , kendini gösterir, kim bilir?
Rabbim bilir,harikasın Rabbim, bilirim hala edepsiz yanım çok, çabam bu ..
İnsan olmanın gereği bu olsa gerek...