Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Farzet ki öldün... (2 Kullanıcı)

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Bizi bekleyen kaçınılmaz son kardeşim ne yazıkki.Malesef ağzımızın tadını bozan ölümü hiç hatırlamıyoruz!

Kaçınılmaz son, yepyeni bir başlangıç...
Unutuyoruz malesef..
Rabbim unutturmasın kardeşim. İdrakimizi açık tutsun inşaAllah..
Zamanını hayırda kullananlardan eylesin.
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Allah celle celaluhu razı olsun yakais..
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Sizden ve Ümmeti Muhammed 'dende...
Selamlar...
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Numaran anında silinir…
Telefonlardaki numaran ölüm kokar…
Sen morgdayken ölüm ve ölümün konuşulacak evlerde…
Ne kabare programları güldürür ne de savaş görüntüleri üzer…
Gündemde sen varsın…
Ölümün var…
Şu konuşmalar çok işitildi:
_ Acaba sıra kimde?
_ Senden sonra acaba kimin adı okunacak?
_ Daha dün görüşmüştüm!
_ Hala inanamıyorum!
_ Demek ki ölümün yaşı yok!
_ Bir gün biz de öleceğiz…
Ve sabah olur…
Dünyada bir gün bile kalmana razı olmazlar…
İlk kez varlığın sıkıntı verir…
Sen hala oracıkta iken gasil hane kapısına adın yazılır…
Orası ne hamamdır ne de evindeki banyo…
Ömürde bir defa yıkanılan bir yerdir orası…
Buz tutmuş bedenin sıcak sular altında çözülürken tenine dokunanlara unutamayacakları bir ürperti verirsin…
Ve ölümünden sonra ikinci durağın olan tahtadan yapılmış bir binek kapı önünde seni bekliyor…
Ömürde bir defa binilen tek binektir o…
Ve iki üç kişinin yardımıyla cansız bedenin tabuta koyulurken kılını dahi kıpır tadamayacaksın…
Yine ömründe ilk ve son kez bineceğin bir araba sana özel kiralanmış…
Ve yola koyuluyorsun…
Canlılar arasında kıvrıla kıvrıla ölüm dansı yaparak en azından Cuma kıldığın camiye geliyorsun…
Daha doğusu getiriyorlar…
O kalabalıkta tek ölü sensin…
Ve sana ölü muamelesi yapacaklar…
Çünkü sen ölmüşsün…
Musalla taşı…
Taşların en ürperteni!
Taşların en acımasızı!
Taşların en soğuğu!
Senin için toplanan kalabalık, öne geçmen için yol açıyor…
Ve o taş kim bilir kaçıncı konuğunu ağırlıyor!
Ne ölüler geçti o tezgâhtan!
Senin oradaki varlığın bir sünnet namazına vesile…
Kılınan namazdan sonra; Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Sorusuna seni tanıyan da tanımayan da iyi bilirdik derler.
İşlediğin günahları gözlerinin önüne getirdiğinde iyi ki bilmiyorlar dersin…
Ürperttiysem bana kızma!
Bu, senin, dünya hayatına yeni bir bakış açısı yakalaman içindi…
Çünkü ölümü düşünmek az hata yapmanı sağlar…
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
O hani utandığımız hatalar var ya o hatalar cız ettirir bizi...
Allah'ım C.C. ;şükürler olsun sana ki SETTAR 'sın...Sana sığınıp bu anlatamadığım günahtan af arz ediyorum...
Deriz...
İnşallah o günümüzde saklı günahımız olmaz ...O Makama giderken...
Nasıl Rabbimin karşısına çıkacağim demeyiz...
Selamlar...
 

salavatqetir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2010
Mesajlar
1,596
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
Ölüm Meleğinin Görünüşü


İşte sen böyle gam, tasa, ölüm acısı ve şiddetli üzüntü içerisinde Rabbinden iki müjdeden birini beklerken, birden bire ölüm meleğinin çehresiyle yüz yüze gelirsin. Bu çehre ya en güzel veya en çirkin bir manzara arzetmektedir.

Bedeninden ruhunu çekip çıkarmak üzere elini ağzına doğru uzatırken ona bakıyorsun. Bu hâle düşmekten ve ölüm meleğinin yüzünü görmekten dolayı nefsin zillete bürünmüştür. Ondan nasıl bir müjdeyle ansızın karşılaşacağını merak edip duruyorsun. Birden bire onun sesini duyuyorsun. Sana: “Allah’ın rıza ve mükâfatıyla sevin, ey Allah’ın dostu!” veya “O’nun gazab ve azabıyla sevin (!) ey Allah’ın düşmanı!” haberini alıyorsun.

İşte o anda ya kurtuluş ve başarına kesin kanaat getirir ve ruhun Allah ile huzur bulur veya mahv ve helak olduğuna kani olur, kalbin ümitsizlikle dolar, Allah’tan ümit ve emelin kopar. Dünyadaki müddetinin bittiği, iz ve eserinin silindiği ve senden önce geçip giden*lerin yurduna taşındı*ğın o anda gönlüne son derece keder ve hüzün veya neşe ve sevinç hakim olur.



Allah razı olsun ablacım nasip olursa alıp okuyacağım.
Aklıma 10 yaşında iken kuran kursu hocamızın dersten sonra söylediği ilahi geldi


Azrail geldi çöktü yanıma
Sert pençesini vurdu canıma
Dönemedim dostlarhiçbir yanıma
Gel imanım gel yoldaş ol bna
Gel kur'anım gel yoldaş ol bana


Annem mecnun olmuş döne döne ağlar
Babam kabrimi kaza kaza ağlar
Gel imanım gel yoldaş ol bana
Gel kur'anım gel yoldaş ol bana

Kazanımı koymuşlar suyu dolunca
Kefenimi biçmişler boylu boyunca
Ağladın mı anne beni duyunca
Gel imanım gel yoldaş ol bana
Gel kur'anım gel yoldaş ol bana



Hocamız söylerken bizde dinlerken ağlardık:'(
Rabbim son nefeste iman ile ölebilmeyi ümmeti Muhamede nasip eylesin. Amin.
 

salavatqetir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2010
Mesajlar
1,596
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz.

Enbiya - 35
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Allah razı olsun ablacım nasip olursa alıp okuyacağım.
Aklıma 10 yaşında iken kuran kursu hocamızın dersten sonra söylediği ilahi geldi


Azrail geldi çöktü yanıma
Sert pençesini vurdu canıma
Dönemedim dostlarhiçbir yanıma
Gel imanım gel yoldaş ol bna
Gel kur'anım gel yoldaş ol bana


Annem mecnun olmuş döne döne ağlar
Babam kabrimi kaza kaza ağlar
Gel imanım gel yoldaş ol bana
Gel kur'anım gel yoldaş ol bana

Kazanımı koymuşlar suyu dolunca
Kefenimi biçmişler boylu boyunca
Ağladın mı anne beni duyunca
Gel imanım gel yoldaş ol bana
Gel kur'anım gel yoldaş ol bana



Hocamız söylerken bizde dinlerken ağlardık:'(
Rabbim son nefeste iman ile ölebilmeyi ümmeti Muhamede nasip eylesin. Amin.

Amiin canım.. Rabbim cümlemizden razı olsun..
Katkıların için de sağolasın canım benim..
Güzel duana, yürekten kocamaan bir amiin..
Rabbim hayırlı ölüm nasip eylesin cümle mümin kardeşlerime, hepimize inşaAllah..
Kitap gercekten çok etkileyici.. Okuyup - okutalım, vesile olalım inşaAllah..
Rabbim seni ve bütün kardeşlerimi hayırda kullandığı kullarından eylesin..
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Her canlı ölümü tadacaktır.
Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir.
Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa gerçekten kurtuluşa ermiştir.
Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.

Al-i İmran 185
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
3970970127_fc6465c7b0.jpg
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Ey İnsan! Nasıl oluyor da geniş evin olmasını istersin.

Oysa daracık kabir seni bekliyor.

Hâlâ gafletten uyanma vaktin gelmedi mi?
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Ölümün Tefekkürü

Neden her şey ölüme dayalıdır?
Mesela; canlıların hayatı, bitkilerin ölümüne; insanların hayatı hayvanların ölümüne...



006ru5ci4.jpg



ÖLÜM GÜZEL ŞEYDİR; BUDUR PERDE ARDINDA HABER!
HİÇ GÜZEL OLMASAYDI, ÖLÜR MÜYDÜ PEYGAMBER? (S.A.V)
N.FAZIL ÜSTAD...

Ölüm, tabii bir sona eris, bir inkiraz, bir kendi kendine tükeniş ve ebedi yok olma degildir.
O, bir yer degistirme, hal degistirme, buut degistirme ve vazife külfetinden sıyrılarak rahata ve rahmete ermektir.
Hatta bir bakıma, her şeyin kendi özüne ve hakikatine intikal etmesinden ibaretdir...

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ölümün Güzelliği

Hz. Mevlana mürşid kitap olan “Mesnevi” sinde şöyle bir hikaye anlatır.

“Peygamberin amcası Hamza, gençlik çağında savaşa daima zırh giyerek girerdi.
Son zamanlarındaysa savaş saflarına zırhsız olarak katılır, sarhoşça savaşa atılırdı.
Göğsü açık, vücudu çıplak olarak kendini kılıçlara atardı.

Halk;
-“ Ey peygamberin amcası, ey saflar yaran aslan, ey erlerin padişahı.
ALLAH buyruğunda “ Nefislerinizi, kendi ellerinizle tehlikeye atmayın “ emrini
okumadın mı ki? Peki, neden kendini böyle bir savaş esnasında tehlikeye atıyorsun?

Gençken iri yapılı ve kuvvetliyken saflara zırhsız katılmazdın. Şimdi ihtiyarladın,
zayıfladın, belin büküldü öyle olduğu halde hiçbir şeye aldırış etmez oldun.
Her şeye boş veriyor; bir kılıç ve bir mızrakla savaşa atılıyor, adeta kendini
sınıyorsun. Kılıç ihtiyara hürmet etmez. Hiç kılıçla okun aklı temyizi olur mu?” dediler.

Hamza dedi ki:
-“ Gençken ölümü, bu dünyaya veda etme tarzında görürdüm. Kim ölüme isteyerek gider?
Kim, ejderhanın karşısında soyunur? Fakat şimdi Muhammed'in nuruyla bu fani şehre zebun değilim ki.
Duygudan hariç olan ve halk nuru askeriyle dolu bulunan padişah ordugahını görmekteyim.
Çadırlar, çadırlara geçmiş çadır direklerinin ipleri, iplere sarılmış, şükürler olsun ki
ALLAH beni uykudan uyandırdı. Ölüm kimin nazarında tehlikeyse “ Tehlikeye atılmayın”
emri de onadır. Fakat birisinin nazarında ölüm hakikat kapısının açılışından ibaret
olursa ona “Haydin çabuk olun” hitabı gelir.”

yagmurluyol1td7itms4.gif
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
İnsan uykuda iken güzel rüyalar görür, çeşitli beldeleri gezer, muhtelif yemekler yer. Ama bunların hepsi uyanık âlemdeki gerçek şehirlere, hakikî yemeklere nispeten birer gölge gibidir. Onlar insanın karnını doyurmaz, cebine bir şeyler koymaz. Uyandığında gerçek sermayesi ve gerçek gıdası ne ise onlarla baş başa kalır.

Dünya da ahiret hayatına göre gölge, hatta gölgenin gölgesi. Kabir âlemi âhirete göre, dünya da kabir âlemine göre gölge.

Bu dünya uykusundan ölümle uyanacak ve gerçek sermayemizi o zaman yanımızda göreceğiz. Bu ise amelimizden başkası değil. Dünyada gördüğümüz helâl ve haram işlere, kabir âleminde iyi ve kötü suretler verilecek. Onlar tâ mahşere kadar bize arkadaşlık edecekler.

Haşirle, gölge faslı son bulacak ve âhiret dediğimiz gerçekler âlemine kavuşacağız; gerçek varlığı, hakikî saadeti orada bulacağız.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Orta ikinci sınıflarda (şimdiki yedinci sınıf) meleklere iman konusunu işliyoruz. Ve öğretiyoruz ki, melekler günah işlemezler, kötülük yapmazlar. Onların her işi Allah’a ibadet ve kulluktur.
— Ama, Hocam, diye kalkıyor Oya ayağa ve şöyle diyor:
— Azrail bunların dışında değil mi?
— Niçin yavrum?
— Çünkü o, bütün insanların canını alıyor. Herkesin ruhunu vücudundan ayırıp öldürüyor. Bu işe de mi iyi diyeceğiz?
— Evet, yavrum; o da iyiliktir. Ölüm de hayırlıdır insanlar için.
Bütün sınıf, yine o çocuksu masumiyetlerini takınıp âdeta nefes almadan dinliyor.
— Evet, diyorum, ölüm de bir iyiliktir. Allah’ın insanlar için yarattığı bir hayırlı iştir.
Konuyu bu şekilde pekiştirmeye çalışırken, bilhassa kızların yüzü buruş buruş oluyor. İçlerindeki ürküntü yüzlerine yansıyor. Fakat dinliyorlar.
— Düşünün bir kere, ihtiyarlar hiç ölmezse ne olurdu?
Bu soru üzerine düşünceler birbirini kovalamaya başlıyor:
— Bu kadar çok bakıma muhtaç insana kim bakacak? Çalışan, kazanan azalacak; hazır yiyiciler, çalışamayanlar, üstelik de bakıma muhtaç olanlar çoğalacak. Sonra, bize bu kadar yük ve külfet getiren insanlara nasıl saygımız, sevgimiz devam edecek? Halbuki onlara bakmakla görevliyiz; hem de sevip saymakla. Sonsuz bir süre bakmaya mecbur olacağımız insanlara karşı bu mümkün mü? Çünkü gittikçe durumları perişanlaşacak. Elleri titreyecek, gözleri görmeyecek. Yemeklerini yiyemez, sularını içemez, kaşık tutamaz, bardak alamaz olacaklar. Yemekleri üzerlerine döküp, suları çenelerine akıtacaklar. Bu kadarla kalsalar iyi. Tuvaletlerini de yapamaz olacaklar. Her geçen gün zorlaşan hayat artık onlar için çekilmez olacak. Siz söyleyin, böylesi yaşamak mı iyi? yoksa itibarını yitirmeden ölmek mi? Hem sonra, çocuklar, Müslümanca bir hayat yaşayan, Müslümanca ölen kişiler için ölüm kötü müdür? Dürüst, namuslu ve dindar bir yaşayıştan sonra, imanla ölen kişi için ölüm korkunç bir olay mıdır?
Artık soruya cevabı kendileri veriyorlar:
— Hayır Hocam, böyle bir kimse için ölüm, şu perişan, sıkıntılı dünya hayatından kurtulup zevkli, neş’eli Cennet hayatına gitmek demektir.
Böylece gelişen sohbette onlara anlattım ki, acılı ve ıstıraplı nice hastalar, yaşlılar için ölüm bir kurtuluştur. Hele âhiretini kurtaracak güzel bir hayat yaşayışsa; ebedî bir saâdete, bitmeyen bir mutluluğa açılan kapıdır. Demek ki, Azrail kötülük yapmıyor. İmanlı insana, Cennet’in pasaportunu veriyor. Dünya hizmetinin ve külfetinin bittiğini, ebedî mutluluk ücretinin başaldığını ilân ediyor. Öyleyse şimdi söyleyin bakalım:
— Azrail isimli büyük melek, insanlara iyilik mi yapıyor, kötülük mü?
***
Bu esnada çalan zil, konumuzu noktalamıştı. Oya, sevinçle parıldayan gözlerini kırpıştırarak, bakıyor ve şöyle konuşuyordu:
— Hocam, şimdi anlıyorum ki, imanlı bir insan için ölüm kötü ve çirkin değildir. Allah herşeyi güzel yaratmıştır. Yarattığı herşey faydalı ve güzeldir.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Tekrarlamakta fayda vardır...................



Düşün ki hiç hesapta olmayan, hep ertelediğin, ölüm; sana genç yaşta geldi…
Eve haber saldılar; çocuğunuz hakkın rahmetine kavuştu…
Aldılar seni sana özel tek kişilik odaya ağırladılar…
Morgdasın…
Buz gibi bir mekân…
Birazdan sevdiklerin başına üşüşüp ağlayacaklar…
Beyaz kefenin başucu en yakının tarafından açılıyor…
Seni gören fenalık geçiriyor…
Sana can veremiyorlar…
Sen morgda bir kişilik yeri işgal ederken boyuna göre küçük yatağın (kabrin) çoktan hazırlanmış…
O geceyi tüyleri diken diken eden yerde geçirirken sıcacık yatağın korku salacak evdekilere…
Rahmetlinin yatağıydı diyecekler…
O odan korku salacak…
Ölümün birçok kişiye kısa zamanda unutacakları önemli dersler verir…
Ölümünle kimi dul kalacak, kimi yetim…
Kimine evlat acısı tattıracaksın, kimine adını koyamadığımız acılar…
Sen hala o soğuk yerdeyken cenazenin kılınacağı camii ve kılınacak namaz vakti belirlenmiş ve kısa bir zaman diliminde yakın çevrene bildirilmiştir…
Cepten arayanlara şu ses ne güzel mesaj verirdi:
"Aradığınız kişiye ulaşılamıyor…
Lütfen tekrar denemeyiniz.
Ona artık ulaşamazsınız…
O artık dünyalı değil…
Lütfen numarasını silin…''
Numaran anında silinir…
Telefonlardaki numaran ölüm kokar…
Sen morgdayken ölüm ve ölümün konuşulacak evlerde…
Ne kabare programları güldürür ne de savaş görüntüleri üzer…
Gündemde sen varsın…
Ölümün var…
Şu konuşmalar çok işitildi:
_ Acaba sıra kimde?
_ Senden sonra acaba kimin adı okunacak?
_ Daha dün görüşmüştüm!
_ Hala inanamıyorum!
_ Demek ki ölümün yaşı yok!
_ Bir gün biz de öleceğiz…
Ve sabah olur…
Dünyada bir gün bile kalmana razı olmazlar…
İlk kez varlığın sıkıntı verir…
Sen hala oracıktayken ğasilhane kapısına adın yazılır…
Orası ne hamamdır ne de evindeki banyo…
Ömürde bir defa yıkanılan bir yerdir orası…
Buz tutmuş bedenin sıcak sular altında çözülürken tenine dokunanlara unutamayacakları bir ürperti verirsin…
Ve ölümünden sonra ikinci durağın olan tahtadan yapılmış bir binek kapı önünde seni bekliyor…
Ömürde bir defa binilen tek binektir o…
Ve iki üç kişinin yardımıyla cansız bedenin tabuta koyulurken kılını dahi kıpır tadamayacaksın…
Yine ömründe ilk ve son kez bineceğin bir araba sana özel kiralanmış…
Ve yola koyuluyorsun…
Canlılar arasında kıvrıla kıvrıla ölüm dansı yaparak en azından Cuma kıldığın camiye geliyorsun…
Daha doğusu getiriyorlar…
O kalabalıkta tek ölü sensin…
Ve sana ölü muamelesi yapacaklar…
Çünkü sen ölmüşsün…
Musalla taşı…
Taşların en ürperteni!
Taşların en acımasızı!
Taşların en soğuğu!
Senin için toplanan kalabalık, öne geçmen için yol açıyor…
Ve o taş kim bilir kaçıncı konuğunu ağırlıyor!
Ne ölüler geçti o tezgâhtan!
Senin oradaki varlığın bir sünnet namazına vesile…
Kılınan namazdan sonra;
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Sorusuna seni tanıyan da tanımayanda iyi bilirdik derler.
İşlediğin günahları gözlerinin önüne getirdiğinde iyi ki bilmiyorlar dersin…
Ürperttiysem bana kızma!
Bu, senin, dünya hayatına yeni bir bakış açısı yakalaman içindi…
Çünkü ölümü düşünmek az hata yapmanı sağlar…


Alıntı.....
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Önümüzde hiç unutmamamız gereken, ama aksine, unutmak için ne lâzımsa yaptığımız büyük bir hakikat var: Ölüm.

Bu gafletimizin en büyük devası: “Lezzetleri acılaştıran ölümü çok zikrediniz.” Hadis-i Şerifi...
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
olum_1241774616.jpg



Ölüm, esrarı silen şifrenin ta kendisi,

Ölüm, gerçeğin, veche soğuk esintisi.

Ölüm, bedendeki hayatın kesintisi,

Ölüm, lahzada ki gerçeğin tecellisi.

Ölüm, suretin aslı ile birleşmesi,

Ölüm, toprağın can ile yeşermesi.

Ölüm, ruhunun terk-i diyar etmesi,

Ölüm, mananın madde’den de ötesi.

Ölüm, zamanın sekte edip düşmesi,

Ölüm, mekânın emir ile göçmesi.

Ölüm, varlığın tezahür edip gelmesi,

Ölüm, yokluğun zihindeki sekmesi.

(Refik Recep Pelit)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt