Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Farzet ki öldün... (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Çok sevdigim halde uzun yillardir göremedigim bir arkadasimdi
nokta.gif

Evimizin eskiyen koltuklarini tamir ettirmek icin gittigim marangozda karsilasinca
virgul.gif
büyük bir sevincle kucaklastik
nokta.gif

Hâl hatir sorduktan sonra:
- Nerelerdesin yahu? diye cikistim
nokta.gif
Seni öldü zannettim
nokta.gif

Saka yollu söyledigim bu sözler karsisinda birden ciddilesti
nokta.gif
Rengi limon gibi sararmis
virgul.gif
cani da iyden iyiye sıkılmıstı
Hemen yanibasinda duran bicilmemis vaziyette ahsaba elinin tersiyle
vurup:
- Seytan kulagina kursun
virgul.gif
dedi
nokta.gif
Bu ne bicim lâf birader?Daha altmisina varmadan ölümden bahsetmek de ne oluyor?
Ben
virgul.gif
olup bitenleri anlamaya calisirken
virgul.gif
o da isi garantiye almak istemis olacak ki
virgul.gif
ayni islemi tekrarladi:
- Tik
virgul.gif
tik
virgul.gif
tik
nokta.gif
Seytan kulagina kursun
nokta.gif

Dükkan sahibi olan marangoz bizden hayli uzakta bulundugu icin konusulanlardan habersizdi
nokta.gif

Calistigi makinayi bir ara durdurdu ve yanimizdaki ciragina:
- Dursuun!
nokta.gif
nokta.gif
virgul.gif
diye seslendi
nokta.gif
Beyefendinin parmagiyla vurdugu ahsabi getir de
virgul.gif
bu gün trafik kazasinda ölen o gencin tabutunu hazirlayalim
nokta.gif
nokta.gif
nokta.gif

 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Böyle güzel bir sela okunur mu acep arkamızdan.....

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Ölüme hazırmıyız acaba?
Her an gelecek olan ensemizden ayrılmayan sevdiklerinden ayıran O ölüme hazırlandık mı?
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Ölümün Güzelliği

Hz. Mevlana mürşid kitap olan “Mesnevi” sinde şöyle bir hikaye anlatır.

“Peygamberin amcası Hamza, gençlik çağında savaşa daima zırh giyerek girerdi.
Son zamanlarındaysa savaş saflarına zırhsız olarak katılır, sarhoşça savaşa atılırdı.
Göğsü açık, vücudu çıplak olarak kendini kılıçlara atardı.

Halk;
-“ Ey peygamberin amcası, ey saflar yaran aslan, ey erlerin padişahı.
ALLAH buyruğunda “ Nefislerinizi, kendi ellerinizle tehlikeye atmayın “ emrini
okumadın mı ki? Peki, neden kendini böyle bir savaş esnasında tehlikeye atıyorsun?

Gençken iri yapılı ve kuvvetliyken saflara zırhsız katılmazdın. Şimdi ihtiyarladın,
zayıfladın, belin büküldü öyle olduğu halde hiçbir şeye aldırış etmez oldun.
Her şeye boş veriyor; bir kılıç ve bir mızrakla savaşa atılıyor, adeta kendini
sınıyorsun. Kılıç ihtiyara hürmet etmez. Hiç kılıçla okun aklı temyizi olur mu?” dediler.

Hamza dedi ki:
-“ Gençken ölümü, bu dünyaya veda etme tarzında görürdüm. Kim ölüme isteyerek gider?
Kim, ejderhanın karşısında soyunur? Fakat şimdi Muhammed'in nuruyla bu fani şehre zebun değilim ki.
Duygudan hariç olan ve halk nuru askeriyle dolu bulunan padişah ordugahını görmekteyim.
Çadırlar, çadırlara geçmiş çadır direklerinin ipleri, iplere sarılmış, şükürler olsun ki
ALLAH beni uykudan uyandırdı. Ölüm kimin nazarında tehlikeyse “ Tehlikeye atılmayın”
emri de onadır. Fakat birisinin nazarında ölüm hakikat kapısının açılışından ibaret
olursa ona “Haydin çabuk olun” hitabı gelir.”
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Böyle bir başlık altında sizlerle tanışmama müsaade eden
icon_allah.gif
’a sonsuz hamdediyorum. Şu an sizlerle aramda incecik bir cam parçası var. Bana göre siz, size göre de ben cam arkasındayım. Aramızda sadece 30-50 cm mesafe var sadece… Ve bugün görüşme günümüz. Her hafta bugün sıcağı sıcağına hiç kimse tarafından rahatsız edilmeden araştırmalarımı, düşüncelerimi ve gözlemlerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım inşallah.

‘Zevkleri kursakta bırakan’ bir konu ile sizlere merhaba dememi nasıl karşılayacaksınız bilemiyorum ama şunun altına imza atabilirim;

‘ölümü hatırlamak ve ölümden dersler çıkarmak işlenecek herhangi bir günahın cazibesini minimuma çekmek demektir.’ Bu açıdan bakıldığında gerçekten de yerinde bir konu seçtiğimi söyleyebilirim.

Dünya hayatının bir tiyatro sahnesinden ibaret olduğunu, her güneş doğduğunda ‘gündüz’, ay çıktığında ise ‘gece sahnesi’ oynandığını ve rolü bitenlerin de sahneden ayrıldığına inanan bir Müslüman olarak size hayatın en gerçek yüzünü hatırlatmak istiyorum.

Başkaların ölümüne şahit olmak ya da başkalarının ölümünü düşünmek kısa vadeli bir nasihat etmiş oluyor. Ama insanın kendisinin ölümünü düşünmesi hayatının formatını değiştirir… Kalan ömrünün kıymete bindiğine ve boşa geçirecek bir saniyesinin bile olamayacağına yakini bir şekilde inanır…

Sizlere biçilen ömür kredinizin kalan bakiyesini daha güzel ve daha çok salih amellerle geçirmeniz için
icon_allah.gif
’a dua ediyor ve sizi ölüm meleğiyle baş başa bırakıyorum.


Düşün ki hiç hesapta olmayan, hep ertelediğin ölüm; sana genç yaşta geldi… Eve haber saldılar; çocuğunuz hakkın rahmetine kavuştu… Evliyseniz; eşiniz, dul, çocuklarınız da yetim vasfını almış oldular…

Senin cesedin etrafa koku ve korku yaymaması için ölüler için adeta otel olan buz gibi bir mekâna için morga kaldırılacak… Ajandanda o günü o adreste geçireceğine dair en küçük bir not dahi yoktu oysaki… En az bir gece konaklayacağın morguna apar topar getirilirken itiraz dahi edemezsin…

Cesedine söz geçirmek ne mümkün! Sen morkta ölü hücrelerinin bozulmaması için beklerken birazdan sevdiklerin başına üşüşecekler… Sana ölümü yakıştıramayanlar ya da öldüğüne emin olmak isteyenler kefeninin başucunu açacaklar… Cesedinin soğuk yüzünü gören fenalık geçirecek…

Sen morgda bir kişilik yeri işgal ederken boyuna göre küçük yatağın (kabrin) çoktan hazırlanmış seni bekliyor… O geceyi tüyleri diken diken eden yerde geçirirken sıcacık yatağın korku salacak evdekilere… Rahmetlinin yatağıydı diyecekler… O odan korku salacak… Odan ve elbiselerin yeni bir kimlik kazacak; ölü odası ve ölü elbiseleri… öğrenciyseniz eğer yardımcı ders kitaplarınız size yardımcı olamayacak…

Sen hala o soğuk yerdeyken cenazenin kılınacağı camii ve kılınacak namaz vakti belirlenmiş ve kısa bir zaman diliminde yakın çevrene bildirilmiştir… Cepten arayanlara şu ses ne güzel mesaj verirdi:

"Aradığınız kişiye ulaşılamıyor… Lütfen tekrar denemeyiniz. Ona artık ulaşamazsınız… O artık dünyalı değil… Lütfen numarasını silin…''

Numaran anında silinir… Telefonlardaki numaran da ölmüştür artık… Sen morgdayken ölüm ve ölümün konuşulacak evlerde… Ne kabare programları güldürür ne de savaş görüntüleri üzer… Gündemde sen varsın… ölümün var…

Şu konuşmalar çok işitildi:

- Acaba sıra kimde?
- Senden sonra acaba kimin adı okunacak?
- Daha dün görüşmüştüm!
- Hala inanamıyorum!
- Demek ki ölümün yaşı yok!
- Bir gün biz de öleceğiz…

Ve sabah olur…

Dünyada bir gün bile kalmana razı olmazlar… İlk kez varlığın sıkıntı verir… Sen hala oracıktayken ğasilhane kapısına adın yazılır… Orası ne hamamdır ne de evindeki banyo… ömürde bir defa yıkanılan bir yerdir orası…

Buz tutmuş bedenin sıcak sular altında çözülürken tenine dokunanlara unutamayacakları bir ürperti verirsin… Ve ölümünden sonra ikinci durağın olan tahtadan yapılmış bir binek kapı önünde seni bekliyor… ömürde bir defa binilen tek binektir o… Ve iki üç kişinin yardımıyla cansız bedenin tabuta koyulurken kılını dahi kıpırtadamayacaksın…

Yine ömründe ilk ve son kez bineceğin bir araba sana özel kiralanmış… Bu ne düğün arabasıdır ne de lüks bir gösteri arabasıdır… Yolcusunun mevki ve makamını önemsemeyen, yaşına ve fiziğine aldırış etmeyen ve her insana aynı mesafede olan o yeşil araba kapı önünde seni bekliyor… Tüm insanlar bir olmuşlar seni insan ekili bahçeye bir fidan gibi ekmek istiyorlar adeta…

Doğduğunda başkaları tarafından yıkanıp kundaklandığın gibi ölünce de başkaları tarafından yıkanıp kefenlenmen ne kadar da benzerlik gösterir!

O yaşta başkaları tarafından giydirilip beyaz bir beze dürüm yapılman dünyaya veda etmenin çan sesleridir adeta…

Sana özel kiralanan araba konuğunu ağırlamış ve arabanın kontağı çalışmaya başlamıştır. öldüğüne şahitler edinmen ve senin için bir araya gelecek olan insanlarla helalleşmen için tanıdık bir adrese yola koyuluyorsun… Canlılar arasında kıvrıla kıvrıla ölüm dansı yaparak en azından Cuma kıldığın camiye geliyorsun… Daha doğusu getiriyorlar…

O kalabalıkta tek ölü sensin… Ve sana ölü muamelesi yapacaklar… çünkü sen ölmüşsün… Tüm gözleri üzerine çekiyorsun. Ama sen göremiyorsun… Sesleri işitiyor ama seslenemiyorsun… Yıllardır görmediğin sevdiklerin cenazene gelmiş; ama göremiyorsun… O daracık havasız yuvacıktan iki dakikalığına çıkıp;

‘Arkadaşlar hakkınızı helal edin’ dahi diyemiyorsun… Yakınların tarafından alınan tabutun eller üstünde taşınıp musalla taşına adım adım yaklaştırılır… Kim bilir kaçıncı konuğunu ağırlayan o taş sana da ev sahipliği yapar…

Konuğunu namaz vakitlerinde ve kalabalık ortamda ağırlayan o taş da morg gibi bir ürperti verir… Ama ölen her insan en az yarım saat o ürpertiyi yaşatır…

Senin oradaki varlığın bir sünnet namazına vesile… Kılınan namazdan sonra; Rahmetliyi nasıl bilirdiniz? Sorusuna seni tanıyan da tanımayanda iyi bilirdik derler. İşlediğin günahları gözlerinin önüne getirdiğinde iyi ki de bilmiyorlar dersin…

***

ürperttiysem bana kızmayın! Bu, sizin dünya hayatına yeni bir bakış açısı yakalamanız ve atacağınız her adımın nelere mal olacağını önceden bilmeniz içindi… çünkü ölümü düşünmek az hata yapmanızı sağlar…

Kabristana yolculuk serüveni ve kabristan atmosferi hakkındaki düşüncelerimi bir dahaki görüşmemize bırakalım inşallah.
Zevkleri kursakta bırakan ölümü sıkça hatırlamanız duasıyla ve haftaya cuma günü görüşmek umuduyla
icon_allah.gif
’a emanet olun.


FEYZULLAH BİRIŞIK
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Begendik ama ....Bırrrrrr?
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40

Her gün dinlenesi, dinlenmesi gerekli bir video..

UNUTTUK...

Ayağımızı yere sabit belledik
Elimizdekileri sahiplendik
Değil elimizdekilerin,
elimizin bile elimizde olmadığını hatırlamak zamanı şimdi.
Biriktirdik, çoğalttık, artırdık ve saydık
Geriye ne kaldı?
Şimdi hatırladık
Sermayemiz yokluktu, servetimiz acizlikti..
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38

Her gün dinlenesi, dinlenmesi gerekli bir video..

UNUTTUK...

Ayağımızı yere sabit belledik
Elimizdekileri sahiplendik
Değil elimizdekilerin,
elimizin bile elimizde olmadığını hatırlamak zamanı şimdi.
Biriktirdik, çoğalttık, artırdık ve saydık
Geriye ne kaldı?
Şimdi hatırladık
Sermayemiz yokluktu, servetimiz acizlikti..

Allah razı olsun kardeşim çok çok güzelmiş..

"Ne çok unuttuk, ne çabuk unuttuk... Bizden önce gelenleri.. Ve bizden önce gidenleri.."

Offf offff........
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Ölümü ne kadar da az düşünüyoruz. Oysa ölüm, hem mütevazı olmamıza hem de Allah korkumuzun artmasına sebeptir. Bizi sığlarda çırpınmaktan kurtarır, derin düşünmemizi ve dengeli yaşamamızı sağlar.

Ölüm konusundan kaçarak, düşünmeyerek mutlu olacağımızı mı zannederiz? Her nefis ölümü tatmayacak mı? Bir mezarlığın kapısındaki, üzerinde “Her nefis ölümü tadıcıdır" ayeti yazılı olan tabelanın kaldırılmasını istemişti bazı kişiler. Söz konusu ayet meali bir tehdit değil, insanın, yaşamını sorgulaması yönünde bir hatırlatmaydı yalnızca. Oradan ayetin kaldırılması gibi, yaşamımızdan ölüm düşüncesini kaldırdığımızda, dünya hayatına ve geçici süslerine hırsla bağlanır, bencilleşiriz.

Ölüme direnmek imkansız. Ölümü sıkça düşünmek, dünyaya ve metaına hırsla bağlanmaktan alıkoyar. Sıcak kalpli, cömert, sevecen olur insan; dostlarını arar, onlara daha yakın olur. Sevgi yoksa dostluk, kardeşlik, merhamet, bağışlayıcılık ve sabır yoksa yaşamımızda hiçbir şey yok demektir. İnsanda sabır olmazsa dostluğun ve sevginin sürmesi zorlaşır. Aniden aklına eser, en yakın arkadaşına, “artık seninle arkadaşlığımı sürdürmek istemiyorum” diyerek, keser atar. Davranışına mazeret de aramaz; yalnızca "sıkılmıştır"; o kadar. Oysa insan gerçek dostunu bırakmaz. Hatası varsa uyarır, yanında olur, yol gösterir; bencilce bırakıp gitmez.

Bir başlangıcımız var kuşkusuz ancak sonumuz yok. Ölüm bizim değil, yalnızca dünya hayatımızdaki imtihanın sonu. İnsan dünyaya gelir, çocukluk safhasını yaşar, gelişir. Orta yaş, ihtiyarlık derken, zaman da hızla ölüme doğru akmaya devam eder.

Allah’ın varlığı apaçık ortada olduğu halde çoğunluk gaflette yaşam sürer. Kuran ayetlerinde, çoğunluğa uymanın Kendi yolundan saptırdığına dikkat çeker Rabbimiz. O halde çoğunluğa göre hareket etmek yanılgıdır. Allah, “yapayalnız, tek başına Bana geleceksiniz” (Meryem Suresi, 95) buyurur. Allah'ın huzuruna annemiz, babamız, eşimiz ya da sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaşlarımızla çıkmayacağımız açık.

Ani ölüm, insanın hiç beklemediği bir sürprizdir. Arkadaşlarıyla eğlenirken, yemek yerken, hiç ummadığı bir anda insan, ölüm meleklerini karşısında bulabilir. Genellikle hastalık ya da yaşlılık sonucu ölümün geleceğini zannederiz. Ancak Allah, genç ve sağlıklıyken, ayaktayken, konuşurken ya da en eğlendiği anda da aniden insanın canını alabilir. Uzun bir sürece, yaşlanmaya ya da hastalanmaya ihtiyaç yoktur.

Allah'ın sınırlarını çiğnerken canının alınması ise insan için müthiş bir şoktur. Barınma yurdunun sonsuz azap olduğunu gördüğünde ise insanın yaşadığı şok katlanır. Allah'ın huzurunda başı öne eğilmiş olarak: "... Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız..." (Secde Suresi, 12) diye yalvarır. O şoku yaşayan her insan kuşkusuz, boğulacağını anladığında Firavun'un mantığında olduğu gibi iman ettiğini söyler. Ama kabul edilmez. Aldığı cevap Firavun’a verilendir; “Şimdi öyle mi?”... Allah, "... geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir..." (En'am Suresi, 28) buyurur. Çünkü kişiye unutturulur. Unutturulduğu için dönse de azgınlığına kaldığı yerden devam edecektir.

Allah’ı aşkla sevmek, sonsuz yaşamda O'nunla beraber olmak müthiş güzel olmalı. Ölüm, inananlar için Rabbine kavuşma yönünde büyük bir nimettir. İnanmayanlar için ise büyük bir şok, büyük bir beladır.

Öldüğünde kişi kendisi için hazırlanan mezarına, iki buçuk metre toprağın altına konur. Üzerine kürek kürek toprak atılır. Bundan sonra artık toplumla bağlantısı biter. Simsiyah karanlığın içinde arkadaşları bakterilerdir. Akşam, yemeğini sindirmeye yardımcı olan enzimler, öldükten üç gün sonra onu yok etmeye başlarlar. Bedeni, iç ve dış etkilerle hızlı bir parçalanma sürecine girer. Her geçen dakika bedeni daha da tanınmaz hale gelir.

Dünyanın en yakışıklı erkeği veya en güzel kadını da olsa, aynı sona uğrar. Oradan artık ne arkadaşları ve yakınlarıyla haberleşebilir ne internette chatleşebilir. Marka giysileri, ayakkabıları, otomobili, holdingi hepsi arkasında kalır. Eşyaları dağıtılır, iş yerinde işçiler çalışmaya devam eder, ölmeden önce aldığı binlerce TL tutarındaki siparişleri hazırlarlar. O ise ayakları ve çenesi bağlı, beyaz beze sarılmış, toprağın altındadır. Arkasında bıraktığı yakınları onun için helva yapıp birlikte yerken, onun 'ben' dediği bedeni, korkunç ve iğrenç bir şekilde yavaş yavaş yok olmaya başlar.

İnsan vücudunun öldükten sonra- Allah'ın dilemesiyle- bu ürkütücü hale gelmesinde çok büyük bir hikmet vardır. İnsan et ve kemikten ibaret değildir, bedeninin dışında ayrı bir varlıktır. Bedeni yalnızca kendisine giydirilmiş geçici bir kılıftır. Bedenimizin ölüm sonrası alacağı ibret verici durumuna bakmalı, dünyada sonsuza dek yaşayacakmış gibi sahiplendiğimiz bedenimizin sonu hakkında tefekkür etmeliyiz.

Yaşımız kaç olursa olsun, hepimiz ölüme aynı yakınlıktayız. İnsanların bir taraftan ölürken, diğer taraftan yenilerinin dünyaya geliyor olması bizi gaflete düşürmemeli. Hiç doğan olmasa, sürekli ölümlere tanık olsak ve çevremizdeki insanların sayısı gittikçe azalsaydı, nasıl panik olurduk. İşte bu ruh haliyle yaşayalım, ölümü sıkça düşünelim. "Yaş 35, yolun yarısı eder" der şair. Oysa 35 yaş yolun sonu bile olabilir hatta insan 35 yaşını hiç göremeyebilir. Geriye dönüp baktığımızda, yaşadığımız yılların ne kadar da çabuk geçtiğini düşünürüz. Yaşayacağımız yıllar da aynı hızla geçecek unutmayalım. Ki yavaş da geçse ölüm sonunda bizi bulacak...

De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." ( Cum'a Suresi, 8 )


...Makale Kaynağı:
Fuat Türker
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldiğinde, "Ey insan! İşte bu senin öteden beri kaçtığın şeydir." denir. (Kaf, 50/19)
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Unuttuk... Rabbim bagisla
Biz unutursak sen bizi asla unutma (nasil olur bilmem ama)
Rabbim seni bilmek cok guzel bu dunyada
Zaten öldugumuzde istesekte , istemesekte hatirlayacagiz ama heyhat! pismanliklar icini yakar
Ya Rab acilari cekerim ya bosver ne feryat edersem edeyim aldirma, yeter ki tertemiz al yanina...
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
İnsanların hesap günleri yaklaştı. Böyleyken onlar hala gaflet içindeler. Ölümü düşünmekten nasıl da yüz çeviriyorlar!” (Enbiya, 1)
Evet bu ayeti kerime ölümü düşünmemizi emrediyor.. Ezelde de Ebed’de de diri (Hayy) olan, yalnızca Rabb’imizdir..


img-degerlidostlarimagiztadinibozanolumuhatirlayalim-71.jpg
 

SerkanMuhammedSAV

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 May 2012
Mesajlar
332
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Aman bea Tek Sevgilim Allah olduğu için sorun yok :) zaten bu dünya Cennet bana :)
 

SerkanMuhammedSAV

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 May 2012
Mesajlar
332
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
başka Sevgilim yok Elhemdülillah bi yönden :) Çok Şükürler olsun :)
 

SerkanMuhammedSAV

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 May 2012
Mesajlar
332
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
umrumda değil zaten kötülemeleri açıkçası işime yarıyor çnkü Gerçek kimliklerini görüyorum :) değmeyen birine bağlanılmaz :)
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Büyük randevu.. Bilsem nerede, saat kaçta?
Tabutumun tahtası bilsem hangi ağaçta?

N.F.K.

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt