tevbeYA-HAK
Kayıtlı Kullanıcı
..........................................
25 eylül 2009 cumabismillahirrahmanirrahiym
Vahdaniyet
Birlik, yalnız başına olmak, benzeri olmamak; çoğalmaktan, parçalara ayrılmaktan ve eksilmekten beri bulunmak gibi mânaları ifade eden bir sıfattır. Bu sıfatları taşıyana "Vahid" denir ki, gerçekte var olan, parçalara bölünmekten ve cüzlerin bir araya gelerek toplanmasından beri bulunan zat demektir. Bu sıfat da Yüce Allah'a mahsustur. Onun için denir ki, Yüce Allah zatında, ulûhiyetinde, mabudiyetinde ve diğer bütün sıfatlarında birdir. Ortaktan, eşi ve benzeri bulunmaktan beridir. Kendisinde artmak, eksilmek, cüzlere ayrılmak, başka şeylerle birleşmek gibi haller asla bulunmaz.
Allah Tealâ her yönü ile birdir. Nasıl düşünülürse düşünülsün, sağduyulu bir insan, anlayış ve hikmet sahibi bir kimse Allah'tan başka bir İlâh bulunduğuna inanamaz. Başkasının İlâh ve Mabud olma imkânına yer veremez. İki ve daha çok İlâh'ın bulunamayacağı kesin delillerle sabit bulunmaktadır. Şu gördüğümüz kâinatın varlığı, onun devamı ve intizamı hep Allah Tealâ'nın birliğine şahiddir.
Yüce Allah ulûhiyetinde, zatında ve mabudiyetinde bir olduğu gibi, yaratıcı olmasında da birdir. Yaratılmaya ve yok edilmeye mahkûm olan ve böylece mümkün adını alan her şeyi yaratan ve yok eden ancak Allah'dır. O'ndan başka yaratıcı yoktur. İşte mümkünatı yaratıp yaşatmaya ve yok etmeye gücü yetmeyen bir zat ise Allah olamaz. Bunun için ikinci bir İlâh'ın varlığına asla imkân yoktur. Çünkü iki İlâh düşünüldüğü takdirde, bunlardan biri kendi başına mümkinatı yaratmaya kadir ise, diğeri fazladan olmuş olmaz mı? Fazladan olan yahut aciz bulunan bir zat ise nasıl Allah olabilir? Bu bakımdan akıl sahibi hiç kimse, Allah Tealâ'nın zat ve sıfatlarında eşit ve benzeri bulunmadığından, bir olduğundan şüphe etmez. Birden çok yaratıcıların ve mabudların varlığına inanan milletler ise, akla ve hikmete aykırı bir inancın esiri olmuştur. Böylece gerçeği anlama bakımından büyük bir cehalet içinde kalmışlardır.
26 eylül 2009 cumartesibismillahirrahmanirrahiym
Hayat
Dirilik demektir. Allah kendi şanına mahsus bir hayat sıfatı ile vasıflanmıştır. Allah'ın ilim, irade ve kudret sıfatları ile vasıflanmasının bir gereği olarak hayat sıfatı da vardır. Hayatı olmayan bir şey, bilmekten, dilemekten ve yapabilmek gücünden yoksun olur. Bu ise, yaratıcı için büyük bir noksandır.
Bu sıfatlardan mahrum olan bir varlık, kendi kendine hiç bir şey yaratamaz. Hele bilgi, düşünce, dileme ve güç sahibi olan varlıkları yaratmaya asla kabiliyetli bulunamaz. Çünkü hiçbir eser, yaratıcısında bulunmayan bu gibi vasıfları taşıyamaz. Onun için doğa adı verilip gerçekte ilim, irade ve kudretle nitelenmeyen ve varlığı nesnelere bağlı olarak düşünülüp, onun dışında varlığı bulunmayan şuursuz bir varlık asla bir yaratıcı sıfatını taşıyamaz. Özellikle böyle bir varlık, akıl, irade ve kudret sahibi milyarlarca yaratığın mucidi hiçbir şekilde olamaz.
Sonuç şudur ki, kâinatın yaratıcısı olan Allah, Hayat sıfatı ile vasıflanmıştır. Hayyü'l-Kayyûm'dur. (Hem kendisi diri hem de her şeyi dirilten ve ayakta tutandır.)
allah razı olsun sağolun ...
dün okulumuzda bir etkinlik vardı sabah 6.45 te evden çıktım akşam 21.30 da geldim..o yüzden yazamadım....
29 eylül 2009
salıbismillahirrahmanirrahiym
Kudret
Güç ve kuvvet manasında bir sıfattır. Ezelî ve ebedî kemal üzere bir kudret Allah Tealâ'ya mahsustur. Allah Tealâ her mümkün varlık üzerinde dilediğini yapmaya kadirdir. Onları yaratmaya ve yok etmeye güçlüdür. O'nun kudretine nihayet yoktur. Bu büyük kâinat, O'nun kudretine çok açık ve kuvvetli bir şahiddir.
Yüce Allah dilerse bir anda binlerce âlemi yoktan var eder ve dilerse onları bir anda yok eder. Çünkü dilediğini bir anda yerine getiremeyen, istediğini yapamayan bir varlık kâinatın İlâh'ı olamaz.
Yüce Allah'ın bu büyük kudretini iyice düşünen bir mümin, O'nun büyüklüğü önünde eğilir, O'nun kudretinden titrer, O'nun kutsal emirlerini yerine getirir ve yasaklarından sakınır.
"Allah her şeye kadirdir."