Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah Yolunda deyimi (Cihad) (3 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
zerkavi_son.jpg
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
16 aylık Temmuz 2006 Temmuz2006 aylık 17
de bu hakikat oldu. Allah Resulü’nün sahabilerinden ve onları
örnek alanlardan sonra uzun bir dönem bozulmaya yüz tutan ve
her tarafa sirayet eden yozlaşmış SÜNNîLİK, O ve O’nun gibi
binlerce Gerçek Sünnî Zerkavi ile tekrar gerçek yerini, değerini,
kıymetini, kuvvetini buldu, aziz oldu!
Zerkavi kâfirlere ve işbirlikçilerine neler yapabileceğimizi,
onları nasıl cezalandıracağımızı, onları nasıl aşağılayacağımızı
öğretti.
Zerkavî’nin, o kavi ve dik duruşu hep hafızalarda kalacak,
aynı duruşu koruyan gönüldaşları tarafından düşmanları hep
korkuyla yaşatılacak, ağızlarında hiçbir şeyin tadına varamadıkları
dünyalıklarla gün sayacak, düzenleri dehşetle
dümdüz olacaktır!
Gerçek müslümanlar ise çocuklarının misâl âlemine dipdiri
bir efsane sunacaklar. Nesiller O ve O’nun gibi şehidlerin
yazdırdığı destanla büyüyecek. Şehitlerin ölmediğini haber
veren Kur’an-ı Kerim’den de biliyoruz ki, cihad mukaddes
kitapta en fazla geçen kelime olduğu hâlde dilde kalmayacak,
Zerkavî’nin dillere destan olmuş savaş bildirileri ve eylemleriyle
pekişmiş ve pişmiş vaziyette intikam hislerimiz, sinemizde
meşalemiz olacak ve hiç sönmeyecek!
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Zerkavî’nin Tarihî Konuşmaları
“Demokrasi ve demokrasi taraftarı olanlara acı bir savaş
ilan ediyoruz.”
“Haçlılara ve Rafizî-Şiî Safevîlere deriz ki: Telafer’de çok
günah işlediniz ve korkaklık yaptınız. Allah’ın izniyle cezanızı
yaptıklarınızla kıyas bile edemeyeceksiniz!”
“Bana kulak verin. Gafletten uyanın, sebat ederek direnin.
Zira uykunuz çok uzun sürdü. Ehl-i Sünnet’e hükmetmek için
açılan bu savaş bitmedi ve bitmeyecek. Yakında sizin evlerinize
de düşecek.
Eğer dininizi ve namusunuzu savunmak için mücahidlerin
kafilesine katılmazsanız Allah’a yemin ederim ki üzüntü ve pişmanlıktan
başka bir şey bulamazsınız.”
Hayatınız hayat değil ey kadınlar!
Yiğitliğiniz yiğitlik değil ey korkaklar!
Ey adama benzeyenler! Adam kalmadı…
İştin beni ey düşmanlar!
Nefsimi elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki,
aramızda çok kan akacağını haber veriyorum.”
(KAİDE dergisi, sayı 15, Kasım 2005)
29 Nisan 2005 tarihli konuşmasından kesitler
“İpliğini kuvvetlice bağladıktan sonra çözen kişi gibi
olmayın. Helak olanların çokluğuna aldanmayın. Yolunuzun
yolcusunun az olmasına da üzülmeyin. Sizden az ama kesin
inanç ve sabır sahibi hayırlı kişiler olsun yeter.
Ey aslan yürekli, savaş meydanlarının kahramanları!
İnancınızı ve şerefinizi koruyun! Kılıçlarınızı iyi bileyin ve
karşılığını ahirette bulmak üzere dininiz uğrunda savaşın.
Amerikalılarla savaşın ki Allah sizi bağışlasın. Gördüğünüz
gibi sizi bitkin düşürmek ve inancınızı zayıflatmak basın-yayın
yoluyla ve askerî araçlarla mümkün değil.
Sizler bacılarınızın iğrenç Haçlı hapishanelerinden gelen
imdat çığlıklarını duydunuz. İzzet şehri Felluce’de bacılarınızın
intikamını aldınız. Hain Rafizî-Şiîlerin annelerinizin şerefini
ayakları altında çiğnerken annelerinizin çığlıklarını duydunuz.
O hainleri bacılarımızın kocaları tutuklanırken hanımlarını
korumak için bulamazsın. Onları hanımlarının yanında ayağa
dikerler ve gözlerinin önünde hanımlarının ırzına geçerler.
Kocası yardım etmek için çırpındığında tekme darbeleriyle yere
düşerler.
Putları savunma ordusunun askerleri yakaladıkları erkekkadın
müslümanları Amerikalılara teslim ederken ümitle derler
ki: ‘Ben Iraklıyım, sen de Iraklısın. O hâlde onları sana niçin
teslim etmeyeyim ki?’ Ve teslim ederler.”
Bu şerefsizliğin hesabını soracağız
Ve izlerini süreceğiz
Şeref sahipleri intikama yöneldiler
Ama kavmim ileri gelenleri ortada yok
Dini sadece bildik haramları yapmamak sandılar
Bacılarımıza üzülüyorlar izzeti kuşanmadıkları hâlde
Sadece dünyalığı istemeyi başarırlar
Eğer dünyalık verilmezse birbirlerine düşerler
Emrinizdeyim ey annelerim
Emrinizdeyim ey bacılarım
Emrinizdeyim ey iffetli temiz bacılarım
Allah’a yemin olsun ki rahat yaşamayacağız
Sizleri görmezden gelmeyeceğiz
Şerefinizin ve namusunuzun intikamını alıncaya kadar
Kılıcımızı kınına sokmayacağız!
Bu sebeple ey tevhid aslanları!
Sizlere bu konuşmam vasıtasıyla düşmanlarınızın kanlarını
kılıçlarınızla gece gündüz akıtmanız gerektiğini hatırlatırım.
Onları geldiği yere geri gönderin. Bir adamın ayakta dik
durduğu gibi düşmanlarınızın karşısında dik durun. Cihad edeceğiz
veya ölene dek haykıracağız tüm samimiyetimizle:
“Dinin zirvesi cihaddır”
Ey Müslümanlar! Daha güçlü daha güçlü daha güçlü
vurun!”
KAİDE dergisi sayı: 9, Eylül 2005
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Müslümanların medar-ı iftiharı, büyük mücahid,
Telafer kahramanı, rafızî-şiîlerin kâbusu, işbirlikçi
mürtedlerin en büyük korkusu, Yahudi-haçlıların
başını ezen yumruk, Arapları izzet ve kurtuluşa çağıran aslan,
ümmetin intikamı için iz süren fedai, İslâm’ın çekilmiş kılıcı
Ahmed Fazıl Ebu Mus’ab Zerkavî şehid oldu!
Allahu Ekber!
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
21. yy’ın gördüğü savaş dehalarından Zerkavi’nin adını
Amerika’nın Irak’ı işgalinden sonra duymuştuk. Halbuki kendisi
Afganistan ve Afrika kıtasında da savaşmış, daima
gözümüzün önünde olan bir müslümandı!
11 Eylül’den sonra Üsame bin Ladin, Eymen el-Zevahirî,
Ebu Mus’ab El Mısrî ve diğer kahramanlar arasında şerefli adı
zikredilir oldu. Üsame bin Ladin’in ‘Benim cihad prensimdir”
dediği Zerkavî, Ürdün’ün asil ailelerinden ve Filistin’in gerçek
sahiplerinden biri olarak, kavgasını daima Kudüs merkezli
sürdürmüş bir müslümandı.
Yeni Dünya Düzeni’nin sonunu getirecek kıtalararası ihtilâl
ve cepheleşme faaliyetlerine büyük ilhâm kaynağı olmuş,
mücadelesini Ehl-i Sünnet çizgisinde ve cansiperane bir şekilde
sürdürmüş, dikkat ve emeğini bütün İslâm coğrafyasının her
tarafına vermişti. İslâm tarihine altın harflerle geçecek örnek bir
Müslüman oldu.
Müslümanların bugün kafasından kazınan cihad şuurunu
tekrar diriltecek olan kılıcı çeken, en son Saddam Hüseyin
döneminde yaşayan ‘Baas-Diriliş’ Arap milliyetçiliğini bütün
hasisliğinden kurtararak gerçek ‘diriliş’e yol açan devrimci bir
müslümandı.
İslâm’ı aslıyla ve bütün hassasiyetiyle yaşamanın yolu olan
cihadı bütün unsurlarıyla topluma aşılarken, dini içten yıkan
bid’at eylem ve fikirlere karşı da gözümüzün açılmasına vesile
oldu.
Televizyon ekranından Müslümanların başına gelenleri
seyredip dört duvar arasında unuttuktan sonra, ertesi güne karın
doyurma telaşıyla uyanan biri Müslüman olabilir mi ?
Ebu Garip, Guantanamo, Afganistan, Filistin, Çeçenistan
vs. dünyanın her tarafında işkence ve zulüm yapan, soykırım
uygulayan Amerikan askerleri için ‘Cesur Amerikalıların bir an
önce evlerine dönmesini umuyorum” diyenlerin hükmü nedir...
Türkiye Müslümanlarının Irak’a olan destek ve alakâsını
Anadolu coğrafyasından silmek için işbirlikçi işgal medyasıyla
anlaşarak BOP projesinin ‘aktör’lüğüne soyunmak...
Telafer Kahramanı’na karşı Ofer’le işbirliği yapmak...
Zerkavi’nin şehadet haberini alırken de bir başka Yahudi
uşağıyla beraber olmak. Allah, müslümanlara mücahidlerin ve mürtedlerin
yüzünü bir kez daha gözler önüne getirdi.
Şunu belirtelim:
Yeni Dünya Düzeni’mizle kendini bütün dünyaya teklif
eden bir hareket olarak biz, dün nasıl, “Saddam sen oradan biz
buradan demişsek”, bugün de her savaş dahisi ve cephe liderine
olduğu gibi Zerkavî’ye de, ‘Sen oradan biz buradan’ dedik.
Kuzey Irak’ta Sünnî Türkmenlerin yardım çağrılarına başı
çuvallılar gidecek değildi herhalde?! Demek yürek yokmuş ki
çuvalı geçirdiler! Şu hâlde çuvalla giden onuru hâlâ “var”
zannedenler:
Sünnî Türkmenlerin yardımına Zerkavî ve aslanları yetişti!
Onursuz, şerefsiz, haysiyetsizler böyle bir müslümanın
şehadet haberini ortak bir sözle haber verdiler: Celladın Sonu
Bir son gözetiliyorsa şunu iyi bilin ki, bu size biçilen
‘Vadenin Sonu’dur! Hakkınızda kesilen söz budur!
İslâm düşmanları, her darbede ağlamak âdetleri olduğu
hâlde bir de müslümana iftira atmıyorlar mı? Güya karalamak
için, lekelemek için… Zerkavi’nin bombalanan evinde ‘leopar
desenli’ kadın mayosu bulunmuş…
Şimdi ister misiniz Allah Müslüman kuluna öyle bir gün
göstersin ki, o gün işbirlikçilerin damı enkaza dönsün ve altından
çıkanlar da kancık finoyla kucak kucağa matruş, birtakım
leşler olsun.
Amerika ve işbirlikçilerini çöle gömen Zerkavi ve askerleri,
aynı çölün üzerinde Amerikalılardan ele geçirdikleri silahları
denerken göründüğünde, ‘M 16 tüfeği kullanmayı bilemedi’
diye kancık kancık alay etmeye yeltendiler. O ganimetleri nasıl
elde edildiğini bilmiyorlarmış gibi! Telafer kahramanı
Zerkavi’nin görüldüğü o günde, bizim gördüğümüz şey de,
Aslan parçasının ‘dik duruş’uydu.
Daha fecisi ve ebedî rezilliğe gark edecek olanı ise İslâmcı
geçinen basının başına gelecek olanlardır. Onlar için söze hacet
yok, varlıklarına lüzum olmadığı için izah yapmaya da gerek
yok. Zerkavi’nin dediği gibi: Şüphesiz uyaran kişi özür kabul
etmez!
Her hâliyle belliydi ki o, destanlık mücahid Zerkavî,
vuruşarak ölmeyi tercih etti. Ve öyle de oldu. Mücadelesine
örnek aldığı büyük komutan, Sahabî Halid Bin Velid nasıl savaş
meydanı haricinde ölmekten korktuysa, o da aynı korkuyu
yaşarcasına hep ateş hattındaydı.
O’nun bize hatırlattığı, telkin ettiği, misâllerini verdiği şey
Ahmed Fazıl Ölmedi Kavgamızda Yaşıyor!
Cumali Dalkılıç



www.aylikdergi.com
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38

Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatüh.
Allah razı olsun kardeşim, Emeklerinize sağlık,
Allah’a emanet olun,
Selam ve baki dua ile kalın.

 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Şehid komutab İbnul HATTAB

Şehid komutab İbnul HATTAB

2931_1.jpg

Şehid komutab İbnul HATTAB


HATTAB Gerçek ismi: Samir ibni Salih bin Abdullah

Görevi: Kafkasya Yabancı Mücahidler Kumandanı

Doğum Yılı: 1970

Uyruğu: GCC üyelerine ait Arap Körfezinde bir ülke

Bildiği diller: Arapça, Rusça, İngilizce, Paştu

Doğum yeri: Arap Körfezi

Cihad deneyimi: 12 yıl

Cihada katıldığı yerler: Afganistan, Tacikistan, Çeçenistan

Tarih onu ALLAH yolunda ilerleyip öncü olan biri olarak hatırlayacak.
Arap Körfezinde varlıklı ve kültürlü bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Çok cesur , kuvvetli ve gözüpek bir genç olarak yetişen Hattab islam ümmetinin sıkıntılarını yakından takip ederdi.Babası sık sık diğer kardeşleriyle birlikte Hattab’ı dağa götürür zor şartlara hazırlardı.Çok çalışkan bir öğrenciydi.

Bu dönemlerde islam ümmetinde önemli gelişmeler yaşandı.Afganistandaki rus işgali,ilk intifadayı ateşleyen Filistin olayları dikkatini çekti.buralardan gelen direniş haberleri Hattab’ın yüreğindeki cihad ateşini alevlendirdi.Müslümanlara yapılan zulümler onu derinden sarstı.
Ve Afganistan’daki kardeşlerine yardım etmeye,onların yanına gitmeye karar verdi.Ailesiyle vedalaştı,ALLAH’a ve resulüne hicret etti.(1988-1994)

Hattab Afganistan’da kendisini savaş ve komutanlık üzerine geliştirdi. Bir mücahid, Hattabın ilk kez Celalabad daki eğitim kampına geldiğinde gördüğü zamanki izlenimlerini şöyle anlatıyor.

“Celalabad daki eğitim kampı hemen hergün gelen ve gidenlerle dolup boşalıyordu. Ruslara karşı büyük bir operasyon hazırlığı içindeydik, eğitimini tamamlayanlar eşyalarını alıp cepheye gidiyorlardı. Biz cepheye gitmek için yola çıkarken yeni bir grup geldi. Hattabı ilk kez o zaman gördüm. 16-17 yaşlarında henüz sakalları yeni yeni çıkan uzun saçlı bir genç…Henüz gelmişti, ilk yaptığı şey kamp komutanlarına gidip kendisini cepheye göndermesi için yalvarmak oldu. Komutanlar gitmesine müsade etmediler. Yanına gidip kendisini tebrik ettim ve adını sordum. “– Ibn-ul-Hattab” la böylece tanışmış oldum. ”

Hattab eğitimini tamamladıktan sonra cepheye gönderildi.cephede çok önemli operasyonlara imza attı.korkusuzluğuyla herkezi hayrete düşürdü. Sonraki 6 yılda, artık Hattab 20. yüzyılın gördüğü en cesur ve çetin Mücahid Kumandanları arasına girdi. Karşı saldırı ve ateşlerden kaçmaması ve yaralandığında acısını gizlemesi ile tanınır. Hem normal hem de özel Sovyet güçlerine karşı birçok operasyon, pusu ve baskınlarda bulunmuş ve 1988–1993 yılları arasında içlerinde Celalabad, Host ve Kabil ün ele geçirilmesininde (fethininde) bulunduğu Afganistandaki bütün önemli operasyonlara katıldı.

Öyleki celalabad fethedildiğinde bir polis karakoluna giren mücahidler hattab ile ilgili özel dosyalar elegeçirdiler.Onunla alakalı bilgiler,yaptığı operasyonlar bu dosyada sıralanmıştı.

Afganistanda el yapımı bir el bombasını atarken elinde patlaması sonucu sağ elinin iki parmağını kaybetti. Mücahidler Peşavara gidip orada tedavi olması için ikna etmeye çalıştılar isede o, Hz.Muhammed (S.A.V.) efendimizin sünneti üzere yarasını biraz bal ile sarmış ve arkadaşlarının teklifini reddedmiş, bunun için Peşavar’a kadar gitmeye gerek yok demişti.

TACİKİSTANA GİDİŞ

Komunistler bozguna uğrayıp, Sovyet ordusu Afganistanı terk etmek zorunda kaldığı zaman, Hattab ve bir grup arkadaşı bu sefer Tacikistan’da aynı düşmana karşı bir savaşın haberini aldılar. Bunun üzerine eşyalarını toplayarak bu grupla beraber 1993 yılında Tacikistanın yolunu tuttu. Tacikistanda 2 yıl boyunca karlı, dağlık arazide cephane ve mühimmat eksikliği içinde mücadele ettiler. Hattab kendisi tacikistana gidişini şöyle anlatıyor...

‘’onlara yardım için geldiğimizi sölemiştik.Elhamdulillah onlara yardım imkanı bulduk.ilk birkaç ayımızı gerekli malzemeleri bulmak için harcadık.Hazırlanmakla meşgul olduk.Taciklerden sadece yetiştirmek üzere mücahid istedik.Onları her türlü bilgiyle donatmayı amaçladık.Hep onların yanında olduk.Yalnız bırakmadık.Bir hayrımız olduysa ALLAH içindir.’’

ÇEÇENİSTAN

Hattab ilk başlarda Çeçenistana gitmeye sıcak bakmıyordu.Orada kominizmin hakim olduğunu halkında kominist olduğunu sanıyordu.Daha sonra televizyonda alınlarında Tevhid yazılı bandajlar taşıyan gençleri gördü. Arkadaşlarıyla Araştırma yapmaya karar verdiler ve Çeçenistana 2 haftalık bir ziyareti gündeme aldılar.

Çeçenistana vardıklarında halkın müslüman olduğunu gören Hattab ve arkadaşları burada kalmaya karar verdiler.Amaçları buradaki insanları eğitmekti.İlk olarak 12 kişil küçük bir grup kurdu.Bu gurup dağısatanlı gençlerden oluşuyordu.Gençlerin din konusundaki gayreti onu cezmetti.
Hattab onların bu halikarşısında şöyle diyor;

‘’VALLAHi çok şaşırdım,onları görünce sevinçten ağladım.Böyle bir dünyada böyle bir savaşta ALLAH’ın rızasını istiyorlar.’’
Hattab vedeno şehrini üst olarak seçti ve orada birlikler kurdu.

Çeçenistandaki ilk operasyonunu Karaçoy da bir rus konvoyuna düzenleyen hattab ve arkadaşları 5aracı ve 41 rus askerini öldürdü.
Operasyon haberi kısa sürede duyuldu ve takdir topladı.sonraki günlerde Hattab arkadaşlarıyla birlikte yeni operasyonların palanlamasını yapmaya başladı.

İki ay hazırlandıktan sonra çok kiritik bir zamanda bir konvoy daha vurdular.sercenyurt da öldürücü bir darbe daha indirildi ruslara tam 47 araç yok edildi. Resmi Rus kaynakları bu pusuda 26 sı rütbeli olmak üzere 223 Rus askerinin öldüğünü ve bütün araçların bertaraf edildiğini bildirmiştiBu operasyon Moskovada 2 veya 3 Rus generalinin görevlerinden alınmasına sebeb olmuş ve Boris Yeltsin operasyonla ilgili haberleri Rus Parlementosunda bizzat duyurmuştu.Bu operasyonlar öyle etkili olduki ruslar dağlardan çekilmek zorunda kaldılar.Daha sonra grozni operasyonuna katıldı.

Birinci savaş son bulduktan sonra Şamil Basayev ile birlikte mücahidlerin eğitilmesi için bi kamp kurdular.Çeçen ordusuna bağlı bu kampta kafkasya’nın her yerinden binlerce genç hem ilmi,hem askeri eğitim gördü.Şehid zelimhan yandarbiyev Hattabı şöyle anlatıyor;

‘’O çok şevkatli bir komutandı.halkla özel olarak ilgilenir onlara güzel muamele ederdi.Şehid ailerine sürekli yardım ederdi.İslami eğitime çok önem verirdi.kendi emrindeki askerlerle çocukları gibi ilgilenirdi.’’

Hattab cihadın Medya alanınada taşınması gerektiğine inanmaktadır. “ALLAH bizlere inanmayanların silahları ile savaşmamızı emrediyor. Onlar medya ve propaganda yolunu kullanıyorlar, öyleyse bizde kendi medyamızla onlara karşı savaşmalıyız” demiştir. Bu yüzden bütün operasyonlarının filmlerinin kaydedilmesine özen gösterir. Afganistan, Tacikistan ve Çeçenistandaki savaş görüntülerini içeren 100’lerce video kasetinin olduğu bilinmektedir. Düşman medyasının yalan, yanlış iddialarına yanıt olarak sadece sözlerin yetmeyeceğini ve video görüntülerinin de cevapta yer alması gerektiğini savunmaktadır.

1996 yılının sonbaharında Rusyanın Çeçenistandan çekilmesinden sonra Hattab Çeçenistan’da Milli Kahraman ilan edildi. Şamil Basayev ve Salman Raduyev gibi Çeçenistanın en büyük kumandanlarınında katıldığı bir törenle kendisine Üstün Cesaret Madalyası takdim edilip ayrıca Çeçen Hükümeti tarafından General rütbesi ile onurlandırıldı. Cevher Dudayev şehadetinden önce hal ve davranışlarıyla Hattabı her zaman takdir ettiğini göstermiştir.

Rusya Çeçenistandan çekilmesine rağmen baskılarını devam ettiriyordu.dağıstana giren rus birlikleri hem dağıstanda halkı katlediyor,hemde Çeçenistan da terör eylemleri düzenliyordu. Çeçen Komutanlara süikast girişimleri artmıştı.dağıstanlı müslümanmlar onlardan yardım istemişti.
Bütün bu gelişmeleri göz önünde bulundurarak Şamil Basayev ile birlikte Bir birlik oluşturup Dağıstanda’kia Rus karargahına saldırdılar. Bu operasyon için Hattab şöyle diyor;

‘’Ruslar 1 gecede 3 köyü yok ettiler bu köylerde 1000 den fazla çocuk 500 kadın vardı.Hepsini öldürdüler.Onlar vurunca susan dünya ve islam alemi biz bir saldırı yaptığımızda hemen ayağa kalkıyor ve bizi kınıyor.Bunu söyleyenler yanlış söylüyor.Eğer vurmaktan başka çareniz yoksa ne yapacaksınız. Bu operasyon 17 tane alimin ve çeçenistan-dağıstan meclisinin kararıyla gerçekleşmiştir.’’

Hattab 22 Aralık 1997 tarihinde tekrar sahneye çıkmış, komuta ettiği 100 Çeçen ve Yabancı Mücahidden oluşan grubu ile Rusya içine 100 km sızarak 136. Mekanize Tugayı Merkezine saldırıda bulunmuştur. Bu baskında 300 Rus aracı bertaraf edilmiş ve birçok Rus askeri öldürülmüştür. Birisi Hattabın kumandanlarından olan Abu Bakr Aqeedah olmak üzere iki mücahid bu baskında şehit olmuştur.

Ruslar 2.kez çeçenistana girmişti.Ve ruslara karşı gerilla savaşı başlatıldı.Hattab bu gerilla savaşında çok önemli bir yere sahibti.Birçok çeçen mücahidi eğitti.Birçok öenmli operasyona imza attı.Argun ve şali bölgelerine saldırılar düzenledi.400 mücahid yaklaşık 20 saat yürüyerek operasyonun yapılacağı yere geldi.gudermes yolunu 1 gün elinde tutan mücahidler grozniden gelen saldırı haberiyle tekrar atağa geçtiler. 13 araçtan oluşan başka bir konvoyu yok ettiler.Daha sonra bir omon birliğide yok edildi.Ruslar şoktaydı.Diğer bölgelerdede yapılan operasyonlarla Çeçenistan ruslara mezar olmuştu.

Bu saldırılarda yüzlerce rus askeri ve yüzlerce araç imha edildi. Hattab çeçenistana giden türkiyeli müslümanlarlada yakından ilgilenirdi.Birgün türk mücahidlerle otururken arkadaşlarına söylediği ‘’türkiyeli kardeşlerime iyi bakın onlar benim dayılarımdır’’ sözüherkezi güldürmüştü.

Onunla birlikte bulunan türkiyeli kardeşlerden birisi bir anısını şöyle anlatıyor; ‘’birgün hattab operasyon sonrası bizim bölgemize gelmişti.bizimde yiyeceklerimizi sakladığımız kilere fare dadanmıştı.bize onu yakalamak için küçük mayınlar döşemiştik.küçük patlama sesleri ilgisini çekmişti ve bize sordu.bizde durumu anlatınca çok şaşırmış hatta gülmüştü.Bu olaydan sonra herkeze ‘’ Türklerin yanına gitmeden muhakkak haber verin zira onlar fare yakalamak için bile mayın döşerler’’diyerek takılmıştı.


Hattab Zeki, cesur ve güçlü bir kişiliğe sahipti. Askerleri tarafından çok sevilen Hattab,kendisi ile oyun oynanmayacak birisi olarak tanınır. Askerleri ile yakından ilgilenir, onların kişisel problemlerini çözmelerinde yardımcı olur, onlara kendileri için alışveriş yapmaları için para verirdi.

Bir alim onun için şöyle diyor; ‘’onun görünüşü kafire ve munafığa korku,müslümanlara ise ferahlık veriyordu!’’

ŞEHADETİ


Ve o yiğit savaşçı bir münafığın elinden şehadet şerbetini içti.onun ölümün hak olduğuna ve ALLAHın takdir ettiği zamanda geleceğine manı sonsuzdu.birçok kez ölüm tehlikesi atlatmasına rağmen bu güne kadar gelmişti.ve şehadet onu zehirli bir mektubla buldu. Onun şehadetini yanında bulunan bir kardeşimiz şöyle anlatıyor;

Birlikte oturuyorduk.çok sevdiği bir arkadaşından mektub geldi.(onu şehid eden munafık)mektubu açtı ve okumaya başladı. O sırada yemek yiyordu.mektubu okuduktan bir süre sonra bir halsizlik başgösterdi.Ve arkasından yüksek ateş.Bizi çağırdı ve’’ beni okuyun galiba cinler musallat oldu’’ dedi.Okumaya başladık.Ertesi gün şiddetli bir kusma başladı.Zehirlendiğini anlamıştık.Onu tedavi etmek için uğraşıyorduk.Lakin zehr elinden yediği yiyeceğe oradanda vucuduna iyice yayılmıştı.bi süre sonra görme melekesinide kaybetti.

Tekrar bizi çağırdı ve ‘’ben şehid olacağım kagıt kalem getirin ve son vasiyetimi yazın’’ dedi bu sırada kan kusuyordu. Vasiyetini bitirdikten yaklaşık 3 saat sonra iyice ağırlaştı ve bi süre sonra şehadet getirerek şehid oldu.

Müminlerin komutanlarından ibnul hattab bu şekilde rabbine uçtu.onun şehadeti başta çeçenistan olmak üzere bütün islam coğrafyasında üzüntüyle yankılandı. Müslümanlar önemli bir komutanını kaybetmişti.ama hattab hayatında kendi gibi birçok mücahidide yetiştirmeyi başarmıştı.Zalimlere öldürücü darbeler indirmişti.

Onun hayatı bütün müslüman gençlere örnek bir hayattı. Dünyaya meyl etmeyişi,ümmet bilinci ve takvası ile herkeze örnekti. O yaşadığımız yüzyılın komuyanıydı.Oda diğer kardeşleri gibi rabbine gitti. Rabbimiz onu firdevsinde ağırlasın ve onu peygamber efendimiz ve şehidlerimizle haşretsin inşALLAH...



grozsupp.jpg




‘’ALLAHtan istiyorumki beni cehennem azabından korusun.bana merhamet etsin ve cennetlerine yaklaştırsın.Ondan firdevs-i Ala’yı istiyorum’’


Şehid komutab İbnul HATTAB

Yapılan Her İş 'ALLAH' Rızası İçindir
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Şarkımız / Necip Fazıl Kısakürek
Kırılırda bir gün bütün dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim
Yokuşlar kaybolur çıkarız düze
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze
Sapan taşlarının yanında füze
Başka alemlerle farkımız bizim
Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman
Görürler nasılmış, neymiş kahraman
Yer ve gök su vermem dediği zaman
Sular her tarlayı arkımız bizim
Gideriz nur yolu izde gideriz
Taş bağırda, sular dizde gideriz
Bir gün akşam olur bizde gideriz
Kalır dudaklarda şarkımız bizim..
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Ey, Kitabını indiren, Bulutları yürüten;
İslam düşmanlarını da müttefiklerini de yok et!

Ey Allah'ım,
onları ve cephanelerini Mücahidlere ganimet kıl!

Ey Allah'ım,
Sen bizim destekçimizsin, Sen bizim tek maksudumuzsun; Senin emrinle saldırır; Senin emrinle çekiliriz ve Senin emrinle savaşırız!

Ey Allah'ım!
Gök Senin göğün; arz Senin arzın; deniz Senin denizin, gökyüzünde ne kadar güçleri varsa onları düşür. Arzında ne kadar güçleri varsa, onları yok et, denizinde ne kadar güçleri varsa batır.

Ey Allah'ım,
onların hükmünü Sen ver, Seni asla mağlub edemezler.

Ey Rabbim,
onlardan kısasını al, Firavun ve kavmine verdiğin helakı onlara da ver,

Ey Allah'ım,
ülkelerini su taşkınlarıyla helak et, onları insana, paraya, yemeğe muhtaç bırak.

Ey Allah'ım,
onları mağlub et, yok et! Sen her şeye kadir olansın, en büyüksün.



Allah en Büyüktür!

"İzzet (güç, onur ve üstünlük) Allah'ın,Rasulü’nün ve Mü'minlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler!" [Munafikun: 8]
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Ey, Kitabını indiren, Bulutları yürüten;
İslam düşmanlarını da müttefiklerini de yok et!

Ey ALLAH'ım,
onları ve cephanelerini Mücahidlere ganimet kıl!

Ey ALLAH'ım,
Sen bizim destekçimizsin, Sen bizim tek maksudumuzsun; Senin emrinle saldırır; Senin emrinle çekiliriz ve Senin emrinle savaşırız!

Ey ALLAH'ım!
Gök Senin göğün; arz Senin arzın; deniz Senin denizin, gökyüzünde ne kadar güçleri varsa onları düşür. Arzında ne kadar güçleri varsa, onları yok et, denizinde ne kadar güçleri varsa batır.

Ey ALLAH'ım,
onların hükmünü Sen ver, Seni asla mağlub edemezler.

Ey Rabbim,
onlardan kısasını al, Firavun ve kavmine verdiğin helakı onlara da ver,

Ey ALLAH'ım,
ülkelerini su taşkınlarıyla helak et, onları insana, paraya, yemeğe muhtaç bırak.

Ey ALLAH'ım,
onları mağlub et, yok et! Sen her şeye kadir olansın, en büyüksün.



ALLAH en Büyüktür!

"İzzet (güç, onur ve üstünlük) ALLAH'ın,Rasulü’nün ve Mü'minlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler!" [Munafikun: 8]

__________________

Allahuekber.....​
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt