selam-ün aleyküm çok güzel açıklarmısınız.ALLAH (c.c.)razı olsun,hepinizden
ve aleyküm selam ,Sizden de Allah razı olsun
selam-ün aleyküm çok güzel açıklarmısınız.ALLAH (c.c.)razı olsun,hepinizden
"Osmanlılar Allah Resulü’ne saygı ve hürmette o dereceye varmışlardı ki, bir kilometrelik mesafeden Peygamber rahatsız olmasın diye tren raylarının altına keçe döşemişlerdi."
EsSelamuAleyküm Kardeşim..
Vahdet bilincini örseleyerek gayelerine ulaşılacağını..direkt olarak dine değil de..ona bağlıları bölüp parçalama ameliyesinin en güzel örneklemesidir VAHHABİ lik..Tümden Arab milliyetçiliğinin..kabile.. soy-neseb önceliğine kadar diri tutulması da bunlara temel teşkil etmiştir.."Ulus devlet" sınırlarıyla biribirine uzak tutulması da eklenince..tek tek kolay lokmalar haline getirilmiş..başlarına kendi çıkarlarına hizmet edecekleri oturtunca da uzaktan kumanda ile gayelerine ulaştıklarını görmekteyiz..FİLİSTİN meselesi halen kanamaya devam ederken onlar saltanatlarını düşünerek nasıl da sessiz kalmaktadırlar..
Güzel bir çalışmayı takdim etmişsiniz..istifadeli olur umarım..
MEDİNE de hala TREN GARI durmakta mıdır acaba ?..
Selam ve dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
"İNGİLİZ CÂSÛSUNUN İ’TİRÂFLARI ve İngilizlerin İslâm Düşmanlığı"
Kitabın tamamı linkte mevcuttur efendim. Okumak isteyen arkadaşlar faidelenebilirler.
Dua eder dua bekleriz.
10-İngiliz Casusunun İtirafları
Bismillahirrahmanirrahim
Birinci hadis: Cabir (r.a)'dan dedi ki: "Rasûlullah (s.a) kabrin alçı ile sıvanmasını, üzerine oturulmasını, üzerine bina yapılmasını [yahut üzerine (toprak) ilave edilmesini], [yahut üzerine yazı yazılmasını] yasaklamıştır :
Hadisi Müslim (III, 62), Ebu Davud (II, 71), Nesai (I, 284-285-286), Tirmizi (II, 155) -sahih olduğunu belirterek-, Hakim (I, 370), Beyhaki (IV, 4), Ahmed (III, 295, 332, 339, 399)'da rivayet etmişlerdir.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Allah'ım! Benim kabrimin tapılan bir put haline getirilmesine müsaade etme. Allah'ın gazabı, peygamberlerinin kabrini mescid edinenlere çok şiddetli olur." (Malik Muvatta Sefer: 85. Ahmed Müsned: 2/246 Ebu Nuaym Hilye: 7/317.)
1 - Rasulullah (s.a.v); "Kabrimin tapılan bir put haline getirilmesine müsaade etme" sözünü, ümmetinin kabrini ibadet edilen bir yer haline getirmelerini Önlemek için söylemiştir.
Aişe (r.a.)'den şöyle rivayet edilmiştir:
"Ümmü Seleme (r.a.) Rasulullah (s.a.v.)'a Habeşistan'da gördüğü bir kiliseden ve içindeki resimlerden bahsetti. Rasulullah (s.a.v.) da:
"Habeşliler öyle kimselerdir ki, bunlardan salih bir kişi öldüğü vakit hemen onun kabri üzerine bir mescid inşa eder ve o salih kimsenin resmini o mescide koyarlar. Bunlar Allah katında mahlukatın en şerlileridir." buyurdu. (Buhari Salavat: 48-54. Cenaiz: 70. Müslim Mesacid: 16. Fiten: 110 Nesai Mesacid:13, Ahmed: 6/51.)
Bu insanlar Tevhid akidesini bozan iki zararlı ameli bir arada yapmışlardır; kabirleri mescid edinmek ve buralara salih kimselerin resim ve heykellerini koymak.
Yine Aişe (r.a.) şu hadisi rivayet ediyor:
"Rasulullah (s.a.v.) ahiretine göçmesine sebep olan hastalığı sırasında siyah bir şal ile mübarek yüzünü örtüyor, bunalınca zaman zaman açıyordu. Bu halde iken:
"Allah Yahudi ve hristiyanlara lanet etsin. Çünkü onlar peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler." buyurdu.
Bununla Rasulullah (s.a.v.) onların yaptıklarından bizi sakındırıyordu. Böyle bir endişe olmasaydı, kabri açık bir yerde olurdu. Ancak mescid edinilmesinden korkuldu." (Buhari Enbiya 50, Müslim Mesacid: 22. Nesai Mesacid: 13, Darimi Salat 120. Ahmed: 6/229 275.)
Cundup b. Abdullah diyor ki:
"Rasulullah (s.a.v.)'ın vefatından önce şöyle dediğini duydum:
"Sizden bir halilim (çok fazla sevidiğim) olmasından Allah'a sığınırım. Allah İbrahim'i halil edindiği gibi beni de kendisine halil edindi. Şayet ümmetimden birini halil edinecek olsaydım Ebu Bekir'i halil edinirdim. Dikkat edin! Sizden önceki kavimler nebilerin ve salih kimselerin kabirlerini mescid ediniyorlardı. Sakın kabirleri mescid edinmeyin, sizi böyle yapmaktan menederim." (Müslim Mesacid: 23.)
Rasulullah (s.a.v.) hayatının son zamanlarında, kabirlerin mescid edinilmesini yasakladı. Vefatı esnasında da böyle yapanları lanetledi.
Kabir üzerinde mescid inşa edilmese bile orada namaz kılmak kabri mescid edinmek demektir.
Aişe (r.a.)'nin:
"Kabrinin mescid edinilmesinden korkuldu." sözü bunu ifade eder. Zaten sahabeler Rasulullah'ın kabri üzerine mescid inşa edecek değillerdi, (hem böyle bir teşebbüs kolay önlenirdi) korkulan husus orada namaz kılınması idi. Çünkü her namaz kılınan yer mescid sayılır ve temiz kabul edilir. Rasulullah (s.a.v.) bu hususta:
"Yeryüzü benim için tümüyle mescid ve temiz kılındı." buyurmuştur. (Buhari Teyemmüm. Müslim Mesacid: 521, Ahmed: 2/222)
İbni Mesud (r.a.)'dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"İnsanların en şerli olanları, kıyamet koptuğu zaman hayatta bulunanlar ve kabirleri mescid haline getirenlerdir." (Ahmed: 1/435. İbn Hibban Mesacid: 340. Ebu Hatim sahihinde.)
Ebu'l-Heyyac el-Esedi'den rivayet edilmiştir. O dedi ki: "Ali b. Ebi Talib bana dedi ki: Rasûlullah (s.a)'ın beni görevli gönderdiği işe seni göndereyim mi? Nerde bir heykel görürsen [bir rivayette bir suret] [bir evde] mutlaka onu dümdüz edeceksin ve ne kadar yüksek bir kabir görürsen, mutlaka onu da dümdüz edeceksin. Hadisi Müslim (III, 61), Ebu Davud (II, 70), Nesai (I, 285),
Ali b. Ebi Talib bana dedi ki:
Rasûlullah (s.a)'ın beni görevli gönderdiği işe seni göndereyim mi?
Nerde bir heykel görürsen [bir rivayette bir suret] [bir evde] mutlaka onu dümdüz edeceksin
Ne kadar yüksek bir kabir görürsen, mutlaka onu da dümdüz edeceksin
Şimdi aklı selim insanlara soruyorum kabirlerin dümdüz edilip yıkılmasını Kim emrediyor ? Muhammed abdul vehhabın kaç tane kitabını elinize alıp okudunuz Akideye dair ne gibi proğlemleri vardır siz bizzat kendiniz kitabını açıp okudunuzmu hangi görüşleri Kitap ve sünnette terstir eğer ilim sahibi iseniz bunu kulaktan duyma şeylerle değil bizzat kendi öz kaynağından kitaplarından ıspatlarmısınız başka yerlerden bunları pastelleyip buraya yazıpta neyi amaçlıyorsunuz Eğer ilminiz var ise delil ile konuşun yoksa susun da artık milleti saptırmayı bırakın kabirlerin yıkılması ile size delilleri sundum İlim Kitap ve sünnettir : yazıya gelince yukarda da belirttiğim gibi hangi görüşleri Kur an ve sünnete terstir bunu özellikle vurguluyorum bunu ıspat edemeseniz ozaman yazdığınız yazının batıl olduğuna kanaat getireceğim yada bunu büyük bir iftira olarak değerlendireceğim ve iftiranın cezasınıda bize yine Kur an ve sünnet haber veriyor .
"İnanan erkek ve kadınları, yapmadıkları bir şeyden ötürü incitenler, şüphesiz iftira etmiş ve apaçık bir günah yüklenmiş olurlar." (Ahzab: 58)
"İnsanların cehennemde yüzüstü sürünmelerine sebep olan şey onların dilleriyle söylediklerinden başka bir şey değildir." (Tirmizi rivayet etti ve hasen sahih dedi)
Bilmediğin şeyin ardına düşme; zira kulak, göz ve kalb, bunların hepsi de, ondan sorguya çekilecektir. İsra 36 )
bunlar Peygamber Sünnetine " bidat" diyerek Müslümanların kardeşliğini , İslamın gerçek ittikadını oluşturan Allah Sevgilisinin Hz . Muhammed Musatafanın Sünnetini ortdan kaldırarak 6 asır boyunca dünyayı idare eden koskoca Osmanlı İmparatorluğunu yok etmeyi başardı !17. Sorunlardan biri de Müslümanların mübarek ve mukaddes yerleri ziyaret etmeleridir. Bu tür türbelere önem vermenin, süslemenin bidat ve şeriata aykırı olduğunu peygamber döneminde bu teşrifatın bulunmadığını, ölülere ibadet yapılmadığını delilleriyle beraber ispat etmeliyiz. Yavaş yavaş binaların yıkılmasıyla ve bu türbelerin izlerini ortadan kaldırarak halk bu ziyaretlerden vazgeçmelidir. Bu planı uygulamanın bir yolu da yerlerin asaleti hususunda kuşku uyandırmaktır. Mesela Peygamber Mescid-i Nebi'de değil anasının mezarında metfundur denilebilir. Ebubekir, Ömer, Bâki Kabristanı'nda medfundur, Osman'ın mezarı belli değildir. Ali'nin türbesi Basra'dadır. Necef'de Müslümanların ziyaret ettiği kabir Mugire b. Şube'ye aittir. İmam Hüseyin'in kafası Hannane Camii'nde gömülüdür, nâşının gömüldüğü yer ise belli değildir. Kazımeyn'de İmam Musa Kazım ve İmam Cevad değil iki Abbasi halifesi gömülüdür. Meşhed'deki ise İmam Rıza'nın değil Harun Reşit'in mezarıdır. Samira'da da İmam Hâdi ve İmam Askerî değil Abbasi halifeleri gömülüdür gibi iddialar ileri sürerek zihinleri allak bullak etmeliyiz. Bâki Mezarlığı'nı yerle bir etmeye çalışmalı ve bu konuya önem vermeliyiz. Diğer İslam ülkelerinde türbelerin de aynı şekilde harabeye çevrilmesini sağlamalıyız.
selamun aleykum.
bu vahabilere çok kızıyordum.şimdi iyice kızmaya başladım.
ALLAHIM şerlerinden korusun.
zaten o mübarek sahabilerin kabristanlılrı her şeyi anlatıyor.
naime ellerine saglık.hakikaten çok bilgilendirici bir konu.selametle
Hac edip kabrimi ziyaret eden, beni diri iken ziyaret etmiş gibi olur."[Taberani, Dare Kutni, İbni Cevzi]
Kim hacca gider ve ölümümden sonra kabrimi ziyaret ederse, o kişi beni hayatımda ziyaret etmiş gibidir
Uydurmadır.
1-Râvilerinden olan Leys b. Ebi Suleym, şuuru bozulduğu için karıştırmıştır, dolayısıyla zayıf addedilmiştir :
2- Hafs b. Süleyman ise, Hâfız İbn Hacer’in dediği gibi, hadisleri terkedilmiştir.
3-İbn Ma’în onun yalancı olduğunu söyler.
Bu rivayetin yalan olduğu gün gibi açıktır. Müslümanların dinine de terstir. Çünkü mümin olarak onu hayattayken ziyaret eden, Onun sahabelerinden olur, özellikle O’na hicret eden muhacirler ve Onunla cihad eden mucahitlerden ise. Resul (s.a.s) den sabit olan bir hadiste, şöyle der: (Ashabıma dil uzatmayın, nefsim elinde olana yemin olsun ki, sizden biriniz Uhud dağı kadar altın infak etse, onlardan birinin ne bir avucuna ne de yarım avucuna erişir) Dolayısıyla sahabeden sonra gelen bir kişi, beş vakit namaz, cihâd , hac, salât ve selâm gibi farzları yerine getirse bile, sahâbe gibi olamaz. Dolayısıyla nasıl olurda müslümanların ittifakıyla vacib olmayan Allâh Resusu (s.a.s)’in kabrinin ziyareti amelini işleyerek kişi, böyle bir dereceye ulaşmış olsun? Aksine o kabir için özel olarak yolculuğa çıkmak meşru olmadığı gibi yasaklanmıştır da. Ancak Allâh Resulu (s.a.s)’in mescidinde namaz kılmak için yolculuğa çıkmak müstehabtır.» Konu ile ilgili sahîh hadîsi Buhâri, Müslim ve diğer Sünen sahipleri tahriç etmiştir, lafzı şöyledir: « Ancak üç mescid için yolculuğa çıkılır; Mescid-i Haram, Mescid-i Resûl ve Mescid-i Aksâ. » Allah’a yaklaşma maksadıyla ancak bu üç mescid için sefere çıkılır. Bu üçünün dışında hiç bir peygamber ve salih kişilerin kabirleri, türbe, yatır, mubârek yer ve mescidler için sefere çıkılmaz. Sahâbe bunu böyle anlamıştır. Sahih isnadlı bir eserde; Ebû Basra el-Gifârî Ebû Hureyre ile karşılaşır. Ebû Hureyre’ye; « nereden geliyorsun »? der, o da, « Tur’dan orada namaz kıldım » der.
Bunun üzerine Ebû Basra şöyle der: « Eğer sana daha önceden yetişseydim gitmezdin, çünkü ben Resûl (s.a.s)’i şöyle söylerken işittim: « Ancak üç mescid için yolculuğa çıkılır; Mescid-i Haram, bu mescidim ve Mescid-i Aksâ El-Ezraki’nin tahriç ettiği sahih bir rivayette, Kaz’a şöyle der: « Tur’a doğru çıkmak istedim, bunu İbn Umer’e sordum, o da Nebi (s.a.s)’in ne dediğini duymadın mı », diyerek yukarıdaki hadisi zikreder. Ardından da; « Tur’u bırak oraya gitme » der.
<< Ancak üç yeri ziyaret etmek için yolculuk yapılır: Mesci-dil Haram, Mescidin Nebevi ve Mescidil Aksa. >>
(Buhari-Müslim)
Kim Kabe’ye hacca gider de beni ziyaret etmezse, bana eziyet etmiştir
Uydurmadır.
1-Râvilerinden olan Muhammed b.Muhammed b. Nu’mân güvenilir ravilere söylemediklerini nisbet eder
2-Dolayısıyla ez-Zehebî rivayetin uydurma olduğunu söylemiştir Mizân 3/237
3-es-Sagâni ve eş-Şevkâni, uydurma hadisleri topladıkları kitablarına bu rivayeti de dahil etmişlerdir. el- Ehâdis el-Mevdua (s .6) el-Fevâid el-Mecmua fi’l-Ehâdis el-Mevdua (s.42)
Bu rivayetin uydurma olduğu rivayetin metninden de anlaşılmaktadır. Çünkü Allâh Resûlu (s.a.s.)’e yapılan kabalık eğer küfür değil ise büyük günahlardandır. Dolayısıyla (s.a.s.)’i ziyaret etmeyen büyük günah işlemiş olur. Bu da, bu ziyaretin hac gibi farz olduğunu gerektirir ki, böyle bir şeyi hiç bir müslüman söyleyemez. Eğer Allâh Resûlu (s.a.s.)’in ziyareti bizi Allah’a yaklaştıran bir ibadet ise, ilim ehline göre bu istihbabı geçmez. Dolayısıyla onun kabrini ziyaret etmeyen nasıl olur da ondan yüz çevirmiş ve ona karşı kaba davranmış olsun?
Hac edip de, beni ziyaret etmeyen, beni incitmiş olur. " [Dare Kutni, İ.Malik]
Kim bir genişlik bulur da bana gelmezse bana eziyet cefa etmiştir :
İbn Adiy ve ed Darekutni Malik-in Garip hadislerinden olarak zikreder İbn Hibban bunu ed Duafa,da zikreder İbn –Cevzi bunu el Mevduat,ta zikreder : Eş Şevkani bunu mevzu hadislerde zikreder:
Kim benim kabrimi ziyaret ederse benim şefaatim ona vacip olur ,,
1-el-Mekasıd,da İbn Huzeyme nin bu hadisin zayıf olduğunu söylediğini zikreder :
2- İmam Suyuti ez-Zeyl de hekeza Kim beni ziyaret etmezse bana cefa etmiştir lafzının aslı yoktur uydurmadır :
3-Es Sağani bu hadisin uydurma olduğunu söyler :
4-Ez Zerkeşi ve İbnü-l Cevzi de buna aynen kayılmıştır hadis uydurmadır :
Kabirlerin yıkılmasını bizzat Rasülullah s a v emrediyor diyorum siz hala takmışınız Muhammed abdul vehhaba buyurun bir daha okuyun :
Ebu'l-Heyyac el-Esedi'den rivayet edilmiştir. O dedi ki: "Ali b. Ebi Talib bana dedi ki: Rasûlullah (s.a)'ın beni görevli gönderdiği işe seni göndereyim mi? Nerde bir heykel görürsen [bir rivayette bir suret] [bir evde] mutlaka onu dümdüz edeceksin ve ne kadar yüksek bir kabir görürsen, mutlaka onu da dümdüz edeceksin. Hadisi Müslim (III, 61), Ebu Davud (II, 70), Nesai (I, 285),
Bu kabirlerin yıkılmasına dair Allah rasülü s a v emridir :
Yukarda ki yazdığın hadislerin ravileri yokmudur ? ravilerinede alabilirmiyiz dinimizislam sitesinden alıp burayamı pastelledin bunları : O siteden sizi sakındırırım boş boş şeyler vardır içinde 5 para etmez uydurmalar iftiralar ve ilme dayanmayan yazılar vardır :
Müslim den hadis yazmışsınız bunun ravilerini alabilirmiyiz : nerde geçiyor bu hadis numarasınıda alabilirmiyiz ben müslimde böyle bir hadis okumadım .
Tenkit ettiğiniz kişileri Ibn Teymiyye yada Muhammed abdul vehhab fark etmez yada başkası size tekrar soruyorum bu kişileri sapık diye itham etmişsiniz bir kişinin sapıklığı ne ile tespit ediliyor . ne gibi bir sapıklığı varmış bu şahısların bunları din dışı yada kafir olarakmı görüyorsunuz : bunları Tekfirmi ediyorsunuz İslam milletinden çıkaçak ne gibi bir cürüm işlemişlerdir Eğer ki böyle görüyorsanız ?. Siz Ibn Teymiyye ve Muhammed abdul vehhab ın kaç tane kitabını okudunuz :
Ve sen hala Mezarlıktan bahsedeceksen Mezarlıkların yükseltilmesini yıkılmasını bizzat Rasülullah s a v Emrediyor : sonuna yine yazdım ki hadisi bir daha oku :
Ebu'l-Heyyac el-Esedi'den rivayet edilmiştir. O dedi ki: "Ali b. Ebi Talib bana dedi ki: Rasûlullah (s.a)'ın beni görevli gönderdiği işe seni göndereyim mi? Nerde bir heykel görürsen [bir rivayette bir suret] [bir evde] mutlaka onu dümdüz edeceksin ve ne kadar yüksek bir kabir görürsen, mutlaka onu da dümdüz edeceksin. Hadisi Müslim (III, 61), Ebu Davud (II, 70), Nesai (I, 285),
Ve yazdıklarıma cevap ver sadece sen kendi ilmin ile başka kanallarda alıp pastelleme ve tenkit ettiğin kişilerin kendi kitaplarından delil nas göster yerlerini ve numaralarınıda ver Hadis rivayet eder ikende bu hadisi rivayet edeni senedini sahih midir zayıfmıdır uydurmamıdır bunuda belirt sana zahmet :
نعىمة;645182' Alıntı:Vahabbi anlayışında "cihad" nedir : ehli Sünnet olup, vahabbi olmayan Müslümanları "kafir" ilan edip, Hacc için bile Mekkeye sokmamaktır...
Abdülvehhab oğlu, düşüncelerini kolayca yayabilmek için, Deriyye hakimine başvurunca, o da topraklarını genişletmek ve kuvvetlerini arttırmak için ve Londra’dan aldığı emirleri yaymak için, Abdülvehhab oğlu ile seve seve işbirliği yaptı. Onun fikirlerini her tarafa yaymakta bütün gücü ile uğraştı. İnanmayıp karşı duranlarla harp etti. Müslümanların mallarını yağma etmek, canlarına kıymak helal denilince, çöldeki vahşiler, soyguncular, Muhammed bin Süud’a asker olmak için yarış ettiler. Süud oğlu ile Abdülvehhab oğlu el ele vererek, vehhabiliği kabul etmeyenlerin kâfir ve müşrik olduklarına, kanlarını dökmek ve mallarını almak helal olduğuna 1730 senesinde karar verip, 1738 yılında vehhabiliği ilan ettiler. Buna göre, Abdülvehhab oğlu, otuziki yaşında bozuk fikirleri yaymaya başlamış, kırk yaşında ilan etmiştir.
Müslümanlara karşı savaş açmak....
"Süud oğlu ile Abdülvehhab oğlu el ele vererek, vehhabiliği kabul etmeyenlerin kâfir ve müşrik olduklarına, kanlarını dökmek ve mallarını almak helal olduğuna 1730 senesinde karar verip, 1738 yılında vehhabiliği ilan ettiler."
Osmanlı Türkleri arkadan vuran ,Peygamberin (sav) Sünnetine karşı çıkan vahabbiler...
نعىمة;645157' Alıntı:Abdülvehab Isimli Bir Genci Gündüz Humpher Gece De Safiye Isimli Bir Yahudi Kadinla Ikna Edip Vehabbiliği Kurdurarak Islam çoğrafyasini Ehli Sünnet Hilafina Parçalayarak Osmanlinin Sonunu Hazirlamişlardi ..hz. Peygamber Hakikatini "şirktir" Diyerek Islam DİNİNDEN Koparan Bozguncu Zihniyet O Gün Bu Yöntemle Koca Bir Imparatorluğu Paramparça Edebilmişti ...bir Başka Ifadeyle ..cephEde Kaybeden Ingliz Osmanliyi Ayakta Tutan Sirri çözmüş Ve Islamin Gücünü Direncini Ayakta Tutan Hz. Peygambere Saldirarak Koca Bir ülkeyi Yok Etmeyi Başardi
Abdülvehhab oğlu, Beni Temim kabilesindendir. 1699 senesinde Necd çölündeki Hureymile kasabasında, Uyeyne köyünde doğmuş, 1791’de Deriyye’de ölmüştü. Önceleri ticaret için Basra, Bağdat, İran, Şam ve Hind taraflarına gitmiş, çok zeki ve bozguncu sözleri ile (Şeyh-i Necdi) adını almıştı. Dolaştığı yerlerde çok şeyler görmüş, şef olmak düşüncesine kapılmıştı. 1713 senesinde, Basra’da tanıştığı ingiliz casusu Hempher, Abdülvehhab oğlunun devrim yapmak arzusunda olduğunu anladı. Bununla uzun zaman arkadaşlık yaptı. İngiliz Sömürgeler Bakanlığından aldığı hile ve yalanları buna telkin etti. Abdülvehhab oğlunun bu telkinlerden zevk aldığını görünce, yeni bir din kurmasını teklif etti. Bu yeni dinin esaslarını ona bildirdi. Casus da, Abdülvehhab oğlu da aradıklarına kavuşmuş oldular.
Yeni bir din kurmak için, önce Medine’de, sonra Şam’da, Hanbeli âlimlerinden okudu. Necde dönünce köylüler için küçük din kitapları yazdı. Bu kitaplara, ingiliz casusundan öğrendiklerini ve Mutezile ve başka bid’at fırkalarından aldığı bozuk düşünceleri de karıştırdı. Köylülerin çoğu buna tâbi oldular. İslamiyet’i içerden yıkmak için, İngiltere’de kurulmuş olan (Sömürgeler Bakanlığı), bu hâli, Necd şeyhi olan (Muhammed bin Süud)a bildirdi. Çok para vererek ve siyasi, askeri yardımlar vaat ederek, Abdülvehhab oğlu ile işbirliği yapmasını temin etti. Arabistan’da hasebe ve nesebe çok ehemmiyet verirlerdi. Kendisi ise, cahil olduğundan, Abdülvehhab oğlu Vehhabilik adını verdiği bu sapık inancı yaymak için, Muhammed bin Süudu maşa olarak kullandı. Kendisine (Kadı), Muhammed bin Süuda (Hakim) ismini taktı. Kendilerinden sonra da, çocuklarının bu makama geçmelerini temin eden bir anayasa yaptırdı.
yok öyle değilde sizin herzamanki haliniz...paylaşımlarınız genelde ayrılıklar üzerine....