Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?" (1 Kullanıcı)

karapece

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
332
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A GIYBET NEDİR?HÜKMÜ NEDİR?NELER GIYBET SAYILIR?GIYBET EDENE KARŞI TAKINILACAK TAVIR NASIL OLMALI?GIYBET EDİLEN YERDE GIYBETİ DİNLEYENE DÜŞEN GÖREV VE GIYBET GÜNAHINDAN KURTULMANIN YOLU NELERDİR?HER SORU 100 PUN DEĞERİNDE BAŞARILAR..
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A.

İSLAM ANSİKLOPEDİSİ


GIYBET

Bir kimsenin gıyabında hoşlanmayacağı bir söz söylemek, çekiştirmek; meydanda olmama, kaybolma hâli.

Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir. Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır.

Gıybet, insan veya insanla ilgili birtakım şeyler üzerinde olur. Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, elbisesi, evi, bineği... dedikodu konusu olabilir. Gözün şaşılığı, saçların döküklüğü, uzun veya kısa boyluluk, siyah veya sarı renkte olmak... Bunlardan alaylı bir şekilde bahsedilmesi sözkonusu kişinin kalbini kırar.

Kur'an ve Sünnet, gıybeti yasaklamıştır: "Bir kısmınız diğerlerinizin gıybetini yapmasın. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz değil mi?" (el-Hucurat, 49/12); "Gıybet, kardeşini hoşuna gitmeyecek şekilde anmandır" (Tirmizî, Birr, 23; Dârimî, Rikat, 6; Mâlik, Muvatta, Kelâm,10; Ahmed b. Hanbel, II, 384, 386).

Başkalarına kardeşinin ayıplarını anlatmak onun hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek demek olduğundan, ancak dil ile söylemek haram olmuştur. Kaş-göz işareti yapmak, imâ, işaret ve yazı gibi gıybet anlamı ifade eden her hareket de gıybettendir. Meselâ elle birisinin uzun veya kısa boyluluğuna işaret etmek, bir şahsın ayıpları hakkında yazı yazmak gıybettir. Gıybeti tasdik etmek de gıybettir. Gıybet yapılan yerde susan kişi gıybete ortak olmuş olur. Diliyle gıybetçiye karşı duramayanın kalbiyle inkâr etmesi gerekir. (İmam Gazzâli, Zübdetü'l-İhya, Trc: Ali Özek, İstanbul 1969, 362, 363). Allah Resulu şöyle buyurur: "Bir kimse yanında hakarete maruz kalan bir mümine gücü yettiği halde yardım etmezse, Allah o kimseyi kıyâmet gününde insanların önünde rezil eder" (Tebarâni).

- "Her kim gıyabında kardeşinin kusurlarını söyletmezse, kıyâmet gününde Allah da onun kusurlarını örtmeyi tekeffül eder" (İbn Ebi'd-Dünya).

- "Ey kalbiyle değil, sadece diliyle iman edenler topluluğu! Müslümanların gıybetini yapmayınız, ayıplarını araştırmayınız. Zira kim kardeşinin ayıp ve kusurlarını araştırırsa Allah do onun kusurlarını araştırır. Allah, kimin kusurunu araştırırsa onu evinin içinde bile olsa rezil ve rüsva eder (Ebû Dâvud, İbn Ebî Dünya).

İslam dininde kardeşlik olgusunun, "Müminler ancak kardeştir. İhtilaf ettikleri zaman, iki kardeşinizin arasını düzeltin; ve sakının ki, merhamet olunasınız" (el-Hucurat, 49/10) ilâhi buyruğu ile kurulmuş olması, İslâm toplumunu bu iman kardeşliği üzerinde yükselen güçlü bir toplum yapmaktadır. Böyle bir toplumda gıybet yoktur. Çünkü, Hz. Peygamber (s.a.s)'in buyurduğu gibi, "Mümin müminin aynasıdır. Mümin iki el gibidir, birisi diğerini temizler." Bu ölçüler, toplumu fitne ve bozgunculuktan uzak tutar.

Gıybetin sebepleri:

1. İntikam duygusunu tatmin, 2. Arkadaşlara muvafakat, 3. Gösteriş ve büyüklük; başkalarını küçültme, kendini büyütme, 4. Kıskançlık, 5. Hoşça vakit geçirmek, güldürmek için başkalarının ayıp ve kusurlarının ortaya serilmesi, 6. Küçük düşürmek için alay (Gazzâlî, İhyâu Ulûmiddin, Trc: Ali Arslan, İstanbul 19'72; VI, 522 vd).

Gıybetten korunmak için kişinin öncelikle kendi kusurlarıyla uğraşması gerekir. Şuralarda gıybet câizdir:

1) Haksızlık karşısında: "Hak sahibinin söz hakkı vardır" (Buhârî, Müslim).

2) Fetva istemede: Utbe kızı Hind, Resulullah'a gelerek kocası Ebû Süfyan'ı cimriliğiyle, çok az nafaka bırakmasıyla çekiştirmiş ve kocasının malından haberi olmadan alıp alamayacağını sormuştu. Allah Resulu de "Sana ve çocuğuna yetecek miktarda, iyilikle al" buyurdu.

3) Bir kimseyi kötülükten menetmek:

4) Kişiyi meşhur olan lakabıyla anmak.

5) Kişinin fısk-u fücûrunu alenen yapması, yaptıklarından dolayı gurur duyması, yaptıklarının söylenmesinden dolayı üzüntü duymamasıdır. Yaptıklarıyla övünmesi yüzünden onları anmak gıybet sayılmaz.

Gıybetçinin günâhtan kurtulması için pişmanlık duyması, tövbe etmesi, gıybetini yaptığı kimse ile helâlleşmesi gerekir. Gıybeti yapılan da merhametli davranır, affeder. Düstur: "affa yapış(mak), iyiyi emret(mek), cahillerden uzak ol(maktır) (el-A'râf, 7/ 199).

Hamdi DÖNDÜREN
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A.ARKADAŞLAR KİMSE BAKMAMIŞ BU FORUMA,MTETİK KARDEŞİMİZ YOK AMA GELİNCE YERİZ FIRÇALARI,BEN KENDİMİ KURTARDIM CANINI SEVEN İLGİLENSİN FORUMLA,YOKSA HEP SOHBET EDİP BİRŞEY SORUP ÖĞRENMEDİNİZ Mİ DER!..BEN SORUMU SORAYIM.BİLİNEN BİRŞEY AMA TEKRARLARIZ. DİNİMİZDEKİ FARZLARIN HEPSİNİ KİM SAYACAK?
 

-Esmani-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
2,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
islamtarihim.com
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A
İYİ DÜŞÜNMÜŞSÜNÜZ.TETİK KARDEŞİM YOKKEN BU FORUMU YETİM BIRAKTIK.BU ARADA BİZİM PARTİDE GÜME GİDİYOR.BAŞKAN YOKSA BAŞKAN YARDIMCILARIMIZIN GÜNDEMİ TAKİP ETMESİ GEREKİYOR.DEĞİLMİ?

1- Allah'ı daima zikretmek.
2- Helal kazanılmış elbise giymek
3- Abdest almak.
4- Beş vakit namaz kılmak.
5- Cünüplükten gusletmek.
6- Rızk için Allah'a tevekkül (itimad) etmek.
7- Helalden yeyip içmek.
8- Allah'ın taksimine kanaat etmek.
9- Tevekkül etmek.
10- Kazaya (yani Allah'ın hükmüne) razı olmak.
11- Nimete karşılık şükretmek.
12- Belaya sabretmek.
13- Günahlara tevbe etmek.
14- İbadetleri ihlas ile yapmak.
15- Şeytanı düşman bilmek.
16- Kur'an-ı delil tanımak.
17- Ölüme hazırlıklı olmak.
18- İyiliği emredip kötülükten alıkoymak.
19- Gıybet etmemek, kötü şeyleri dinlememek.
20- Anaya-babaya iyilik ve itaat etmek.
21- Akrabayı ziyaret etmek.
22- Emanete hıyaret etmemek.
23- Dinin kabul etmiyeceği latifeyi (şakayı) terk etmek.
24- Allah ve Rasulüne itaat etmek.
25- Günahtan kaçınıp Allah'a sığınmak.
26- Allah için sevmek, Allah için buğz etmek.
27- Her şeye ibretle bakmak.
28- Tefekkür etmek. (Cenab-ı Hakk'ın kudretini, azametini ve insanın yaratılışdaki gayeyi düşünmek)
29- İlim öğrenmeye çalışmak
30- Kötü zandan sakınmak
31- İstihza (alay) etmemek
32- Harama bakmamak
33- Daima doğru olmak
34- Esef ve ferahı, yani şımarıklık ve azgınlığı terketmek
35- Sihir yapmamak
36- Ölçü ve terazisini doğru tartmak
37- Allah'ın azabından korkmak
38- Bir günlük nafakası (yiyeceği-içeceği) olmayana sadaka vermek
39- Allah'ın rahmetinden ümid kesmemek
40- Nefsinin kötü arzularına tabi olmamak
41- İçki kullanmamak
42- Allah'a ve mü'minlere su-i zan etmekten sakınmak
43- Zekat vermek ve mali cihatta bulunmak
44- Hayız (adet) zamanlarında ve nifas halinde hanımı ile cinsi mukarenette bulunmamak
45- Bütün günahlardan; kötülüklerden kalbini temiz tutmak
46- Yetimin malını haksız olarak yememek, onlara iyilik etmek
47- Kibirlilik etmemek
48- Livata (erkekle cinsi münasebet) ve zina yapmamak
49- Beş vakit namazı muhafaza etmek
50- Zulm ile halkın malını yememek
51- Allah'a şirk (ortak) koşmamak
52- Riyadan (gösterişten) sakınmak
53- Yalan yere yemin etmemek
54- Verdiği sadakayı başa kakmamak
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

BEN CEVAPLAYAYIM İNŞAALLAH.EVET PARTİ SORUMLULARI UYUYOR.

İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

EF'ÂL-İ MÜKELLEFİN

Yükümlülük sahibi olanların yaptıkları işler, fiiller.

Ef'âl "fiil", mükellefin de "mükellef" kelimesinin çoğuludur. "Teklif" mastarından türetilmiş olan bu kelime "yükümlülük sahibi kişi" anlamındadır. Şer'i ıstılahta: "İslâmî emir ve yasakların muhatabı olan ve bunlara uymakla yükümlü bulunan kimse" demektir. Bu terkip "yükümlülerin fiilleri" diye Türkçeleştirilebilirse de fıkıh ıstılahında "yükümlülerin fiillerinin şer'î hükümleri" anlamında kullanılmıştır.

Ef'âl-i mükellefin sekiz tanedir: Farz, vâcib, sünnet, müstehab, mübah, haram, mekruh ve müfsid. Bu taksim Hanefi hukukçularına göredir.

1. Farz: Sübûtu ve ifâde ettiği anlamı (delâleti) kesin olan delillerle Allah veya Rasûlünün emrettiği fiiller "farz" adını alır. Farzlar, te'vile (başka anlama) gelme ihtimali bulunmayan âyet veya mütevâtir hadislerle sâbit olur. Namaz, oruç, hac, ibâdetleri gibi. Bunlarla ilgili hem kesin âyetler vardır, hem de Hz. Peygamber (s.a.s.)'in tevâtüre varan yollarla nakledilmiş hadisleri mevcuttur. Farzın hükmü işleyene sevap, terkedene ceza olması; inkâr edenin veya küçümseyenin dinden çıkmasıdır. Bu da farzı ayrı ve farz-ı kifâye olmak üzere ikiye ayrılır:

a) Farz-ı Ayn: Her yükümlü müslümanın bizzat yerine getirmesi gerekli olan farzlardır. Bir kısmının işlemesiyle diğerlerinden yükümlülük kalkmaz. Abdest, beş vakit namaz, ramazan orucu, mükellef olana hacc ve zekât ile İslâm toprakları saldırıya uğradığında cihada çıkmak gibi.

b) Farz-ı Kifâye: Yükümlü müslümanlara ayrı ayrı değil, topluca emredilen şeylerdir. Bir kısım müslümanlar bunu yerine getirince diğerleri sorumluluktan kurtulur. Cihad etmek. Kur'ân-ı Kerîm dinlemek, Kur'ân-ı Kerîm ezberlemek, selâm almak, cenaze namazı kılmak gibi. Farz-ı kifâyenin sevabı yalnız onu işleyenlere âit olur. Bu farzı hiçbir kimse yerine getirmezse bütün toplum günahkâr olur. Bir ibâdetin rükünleri ve şartları kabilinden olan farzlardan birinin terkedilmesi ibâdetin sıhhatine engel olur. Terk kasten olsun yanlışlıkla olsun hüküm değişmez. Kasten terk halinde ayrıca günâha girme vardır. Namaz kılarken rükû veya secde etmeyi terketmek gibi.

2. Vâcib: Farzla sünnet arasında kalan ve amel bakımından farz gibi kabul edilen emirlerdir. Bunları işleyene sevap, özürsüz terk edene ceza gerekir. İtikadı açıdan, inanma bakımından farzın hükmü gibi değildir. Yani vâcibi inkâr eden dinden çıkmaz. Bir ibâdetin vâciblerinden birisini kasden terketmek tahrimen mekruhtur, Sehven (yanlışlıkla) terketme hâlinde ise sehiv secdesi gerekir. Vâcibin de kifâye olânı vardır. Şâban ve Ramazan ayı sonlarında hilâli gözetlemek vacibtir. Fakat herkese vâcib değildir. Diğer vâcib amellere örnek: Kurban kesmek, vitir ve bayram namazı kılmak, yakın hısımlardan ihtiyaç içinde olanlara yardım etmek gibi. Vâcib; sübûlu kat'ı ve delâleti zannı olan delille sabit olur. Bu delil te'vile uğramış âyet veya hadis şeklinde olabilir. Mesela: Kur'ân-ı Kerim'de:

"Namaz kıl, kurban kes" (el-Kevser, 108/2) buyurulur. Burada, bayram namazı kılma ve kurban kesme emrinin muhâtabı Hz. Peygamberdir. Yani bunlar Hz. Peygamber için farz hükmünde olur. Ancak emrin, diğer müslümanları kapsayıp kapsamadığı kesin değildir. Ancak bu emirlerin diğer müslümanların kapsadığı daha kuvvetli görüştür. Böylece sünnetten daha kuvvetli, fakat âyetteki delâletin kesin olmaması yüzünden farz derecesine ulaşmayan bir emir çeşidi ortaya çıkmış olur ki buna vâcib denir (Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul 1938, VIII/, 6200 vd.).

3. Sünnet: İyi ahlâk, iyi huy. Hz. Peygamber'in sözleri, fiilleri, işleri ve takrirleri. Misvak kullanmak, cemâatle namaz kılmak gibi. Sünnet, müekked ve gayr-i müekked olma küzere iki kısma ayrılır.

a) Müekked Sünnet: Hz. Peygamber (s.a.s.)'in devamlı işleyip nâdiren terk ettikleri farz ve vâcib olmayan amelleridir. Terkedilmesinde "itâb" vardır. Sabah, öğlen ve akşam namazlarındaki sünnetler ve çocukların sünnet ettirilmesi gibi.

b) Gayr-i Müekked Sünnet: Hz. Peygamber'in çok defa edâ edip, bazan terkettikleri sünnet. Namazda uzun okuma, ikindi ve yatsı namazlarının ilk sünnetleri gibi. Gayr-ı müekked sünnetlere müstehab ve mendûb isimleri de verilir.

Usûl bilginleri sünneti ikiye ayırmışlardır.

a) Sünnet-i Hudâ: Bunlar ibâdetlerle ilgili dinin tamamlayıcı olan sünnetleridir. Terkeden kınanır. Ezan okumak, kamet getirmek ve cemaatle namaz kılmak gibi.

b) Sünnet-i Zevâid: İbâdetlerle ilgili olmayan Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünnetlerine denir. Bunları terkeden kınanmaz. Namazın rükünlerini uzatmak ve Hz. Peygamber'in yemesi, içmesi, oturması, kalkması gibi fiillerinin taklit edilmesi. Âyet-i kerimede şöyle buyurulur: "Allah'ın Rasûlünde sizin için güzel bir örnek vardır" (el-Ahzâb, 33/21).

Sünnet mutlak olarak kullanıldığında Hulefâ-i Râşidîn'in sünnetini de kapsar. Ayrıca farz ve vâcibde olduğu gibi sünnetin kifâyî çeşidi de bulunur. Ramazan'ın son on gününde itikaf yapmak ve terâvih namazını cemaatle kılmak gibi. Farz namazlarda cemâat sünnet-i ayn'dır. Yani bir kısım müslümanların cemâatle namaz kılması, diğerlerinden sünnet yükümlülüğünü kaldırmaz.

Sünnet hükmü, farz ve vâcibden az sevap kazandırır. Kasden terk halinde ceza değil, kınama gerekir.

4. Müstehab: Buna mendub da denir. Hz. Peygamber'in bazan işleyip, bazan terk buyurdukları, selef-i sâlihinin sevip işlediği ve rağbet ettikleri işlerdir. Bazı nâfile namaz ve oruçlar gibi. Müstehabın hükmü; işlenmesinde sevap olup, terkinde kınama bulunmamasıdır. Müstehab genellikle gayr-i müekked sünnet ile eş anlamlıdır.

5. Mübah: Yükümlünün yapıp yapmamakta muhayyer bulunduğu işlerdir. Bunun hükmü işlenmesinde veya terk edilmesinde sevap veya kınamanın bulunmamasıdır. Eşyada asıl olan mubahlıktır. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "O Allah arzda olan şeylerin hepsini sizin için yaratmıştır" (el-Bakara, 2/19). Bazan şartlar değişince, hükümler de değişir. Meselâ, haram olan şeylerden yemek içmek mübahtır. Ancak ölmemek için ihtiyaç miktarınca haram olan şeylerden de yiyip içmek farz olur. Eğer yenilen mal, başkasına aitse, yiyen bunu tazmin eder. Bu şekilde yiyip kendisini ölümden kurtarmakla sevap bile kazanır. Yemenin namazı ayakta kılacak ve oruç tutmaya kolaylık olacak ölçüde tutulması mendub ve müstehabdır. Şişmanlık için yemek mekruh, misafire ikram dışında doyduktan sonra yemeğe devam etmek haram sayılmıştır. Ancak cihad gibi bir hizmet için güçlenmek üzere fazla yemekte bir sakınca görülmemiştir. Mübah ve meşrû' eş anlamlıdır.

6. Haram: Yasaklanmış olan ve terk edilmesi istenen şeylere gayr-ı meşrû denir. Bunlardan sübût ve delâlet bakımından kesin delille sâbit olanlara "haram"; yalnız sübût veya delâletten birisi ile yasaklanmış bulunanlara ise "mekruh" denir. Harama, mahrem veya mahzur adı da verilir .

Haramın hükmü; terkine sevap, islenmesine ceza gerekmesi ve helâl ve mübah sayanın dinden çıkmasıdır. İçki içmek, kumar oynamak, anaya-babaya âsi olmak gibi.

7. Mekruh: Subûtu kat'i delâleti zannı veya subûtu zannı, delâleti kat'ı delille sâbit olan şeyler mekruh adını alır. Mekruhun hükmü amel bakımından haramın hükmü gibidir. Terkine sevap, işlenmesine ceza korkusu vardır. Mekruhun helâl olduğuna inanan kimse dinden çıkmaz. Midye istiridye, ıstakoz ve benzeri balık cinsinden olmayan deniz hayvanlarını yemek, cuma saatinde alış-veriş etmek, abdest ve gusülde suyu israf etmek.

Mekruhun harama yakın olanına "tahrimen mekruh"; helâle yakın olanına ise "tenzîhen mekruh" denir. Birincisi vâcib karşıtı olarak kullanılır. Ebû Hanife ve İmam Ebû Yûsuf'a göre tahrimen mekruh, haram değilse de, ona yakındır. İmam Muhammed'e göre ise gayr-i meşrû, haram demektir. Ancak haramlığına kesin delil bulunmadığı için "Mekruh" tâbirini kullanmıştır. Mutlak sünnet kelimesi "müekked sünnet" anlamında kullanıldığı gibi, mekruh ifadesi de prensip olarak "tahrîmen mekruh" anlamında kullanılır. Ebû Hanife, mücerred mekruh kelimesiyle "tahrîmen mekruhu" kasdettiğini Ebû Yûsuf'un sorusu üzerine açıkça ifade etmiştir (Mehmet Zihni, Nimet-i İslâm, İstanbul 1316, s.4-12).

Tahrîmen mekruh ifadesi de tenzihen mekruh ifadesi yerine kullanılır. Meselâ; Başka su varken kedi artığı olan suyu içmek ve kullanmak tenzîhen mekruhtur. Abdestte suyu israf etmek mekruh olduğu gibi, çok az kullanarak guslü mesh derecesine getirmek de mekruhtur.

8: Müfsîd: Başlanan bir ameli bozan ve ibtal eden kimsedir. Müfsidin yani başlanan bir ameli bozanın hükmü, bunu özürsüz olarak kasden yapmışsa cezanın gerekmesi, sehven yapmışsa cezanın gerekmemesidir. Başlanan bir orucu veya namazı bozmak gibi.

Sonuç olarak akıllı ve ergenlik çağına gelmiş olan her mü'minin günlük hayatta yapmış olduğu fiiller yukarda açıkladığımız sekiz maddeden birisine girer. Meselâ; meşru yoldan kazanç elde etmek helâl; rüşvet almak haram, ihtiyaç halinde karz-ı hasen almak mübah (câiz); muhtâca ödünç para vermek mendub; borcunu ödemek farz; sıkıntıda olan borçluya genişlik zamanına kadar süre vermek vâcibdir. Dinin emir ve yasaklarını öğrenmek her müslüman kadın ve erkeğe farz-ı ayn; başkalarına fayda verecek derecede ilim öğrenmek farz-ı kifâye; şer'î ilimlerde ihtisas sahibi olmak mendub; övünmek için öğrenmek mekruhtur. Satım akdinin gerektirmediği ve taraflardan yalnız birisinin yararına olân bir şârt müfsid ve böyle bir akid fâsittir. Her insan gücü dâhilindeki fiilleri yapmakla mükelleftir. Gücünün dışındaki işlerle sorumlu tutulmaz. (Fakir olana zekât ve hacca gitmenin emredilmesi gibi).

"Teklif-i mâ lâ yutak" yani yapılması mümkün olmayan zor işlerden sorumlu tutmak. Zira "Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler" (el-Bakara, 2/286).

İnsana görev teklif edilebilmesi için, sorumluluğu yüklenmeye ehliyetli olması lâzımdır. Ehliyet kişinin lehine ve aleyhine olan şer'î teklifleri yerine getirmeye salâhiyetli bulunmasıdır.

Ehliyet, "vücûb ehliyeti" ve "edâ ehliyeti" olmak üzere iki kısımdır:

a) Vücûb Ehliyeti: Mükellefin, insanın kendi lehine ve aleyhine âit meşrû hakların gerekliliğine salâhiyet sahibi bulunması (vâris olma hakkını lüzûmuna salâhiyetli bulunması gibi).

b) Edâ Ehliyeti: İnsanın kendisinden şer'ân mûteber olacak şekilde fiillerin meydana gelmesine salâhiyet sahibi olması. Bu da, kâmil ehliyet (akıllı ve buluğa ermiş bir insanın sahib olduğu ehliyet; kendisinin nikâh akdini kabulü, alış-veriş, icâre gibi fiilleri meydana getirmeye tam salâhiyetli olması gibi) ve kasır ehliyet (mümeyyiz bir çocuğun veya matuh (bunamış) bir kimsenin yaptığı işlerin bir kısmının sahih ve mûteber, bir kısmının ise mûteber olmaması gibi) olmak üzere iki kısımda mütâlaa edilir (Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuku İslâmiyye Kamusu, I, 31).

Allah ve Rasûlünün müslüman fertleri sorumlu tuttuğu fiiller önem sırasına göre itikat, ibâdât, muâmelât ve ukûbat'tır. Bunlar da ayrıca delillerinin sağlamlığı, lâfızlarının delâletinin katiliğine göre kendi içlerinde sıralanır. İslâmi bir toplumun imanı ve tâğutî olanı tefrik edebilmesi için yükümlülüklerini Allahu Teâlâ'nın rızasına uygun olarak bilmesi gerekmektedir.

Hamdi DÖNDÜREN
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

ARKADAŞLAR,KARDEŞLER YOK MU SORUSU OLAN?HERKES HERŞEYİ BİLİYOR MU YOKSA?:D:D:D
 

makinaci06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
966
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

BENDE BASİT Bİ SORU SORAYIM TEVAFUK NE DEMEK?
 

xdaisy

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ocak 2007
Mesajlar
20
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
118
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

s.a ben daha oncede burdan yardım almıstım ogunden berı allaha sukurler olsun namazımı aksatmıyorum ama namaz la ılgılı aklıma takılan seyler var onlarıda yanıtlarsanız sevınırım ''Rabbenâ âtina dua sını namaz kılarken aşagıdakı gıbı okuyorum herhangı bır sakıncası varmıdır?

''Rabbenâ âtina fid'dünyâ haseneten ve fil'âhirati haseneten ve kınâ azâbennâr. Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-Mü'minine yevme yekûmü'l hisâb. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn''

nasıl okunması gerekır ayrıca

fatiha okuduktan sonra her zaman İhlas Sûresi okuyorum doğrumu yapıyorum?

duaları yenı ezberledıgım ıcın baska dualarda okumak ıstıyorum hangı duaları surelerı okuyabılırım ...

sımdıden allah razı olsun herkezden
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

makinaci06 yazdı:
BENDE BASİT Bİ SORU SORAYIM TEVAFUK NE DEMEK?

S.A.ÇİĞDEMCİM BEN KISA CA AÇIKLAYAYIM.AMA DAHA AYRINTILI AÇIKLAYAN ARKADAŞLARI DA BEKLİYORUZ.


TEVAFUK

Birbirine uygunluk (muvafık oluş). Rast gelme.


Kâinat, Allah’ın kudret kalemiyle yazılmış muhteşem bir kitaptır. Bu kitap, baştan sona tevafuklarla doludur. Güneş ışığının gözümüze uygunluğundan, organlarımızın birbirine uygun olmalarına kadar her şeyde nice tevafuklar vardır.

Tevafuk, rast gelme manasında da kullanılır. Meselâ, evde otururken, birden içimize dışarıya çıkıp dolaşma hissi doğsa ve çıktığımızda sokakta, yıllardır görmediğiniz bir dostumuzla karşılaşsak bu bir tesadüf, bir rastlantı değil; tevafuktur, ilâhî bir ikramdır.
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

xdaisy yazdı:
s.a ben daha oncede burdan yardım almıstım ogunden berı allaha sukurler olsun namazımı aksatmıyorum ama namaz la ılgılı aklıma takılan seyler var onlarıda yanıtlarsanız sevınırım ''Rabbenâ âtina dua sını namaz kılarken aşagıdakı gıbı okuyorum herhangı bır sakıncası varmıdır?

''Rabbenâ âtina fid'dünyâ haseneten ve fil'âhirati haseneten ve kınâ azâbennâr. Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-Mü'minine yevme yekûmü'l hisâb. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn''

nasıl okunması gerekır ayrıca

fatiha okuduktan sonra her zaman İhlas Sûresi okuyorum doğrumu yapıyorum?

duaları yenı ezberledıgım ıcın baska dualarda okumak ıstıyorum hangı duaları surelerı okuyabılırım ...

sımdıden allah razı olsun herkezden


ALEYKÜMSELAM,RABBENA DUALARI AYNEN ŞU ŞEKİLDE OKUNUYOR:

Rabbenâ âtina fid'dünyâ haseneten ve fil'âhireti haseneten ve kınâ azâbennâr. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn.

Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-
Mü'minîne yevme yekumü'l hisâb.


İNŞAALLAH FATİHADAN SONRA OKUNACAK SURELER DE SIRASIYLA AŞAĞIDA:

FATİHA
Elhamdü lillâhi rabbil'âlemin. Errahmânirra-hîm. Mâliki yevmiddin. İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în, İhdinessırâtal müstakîm. Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn.

ELEM TERE
Elem tere keyfe fe'ale rabbüke biashâbilfîl. Elem yec'al keydehüm fî tadlîl. Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl. Termîhim bihicâratin min siccîl. Fece'alehüm ke'asfin me'kûl.

KUREYŞ
Li'î lâfi Kurayş'in. Îlâfihim rihleteşşitâi vessayf. Felya'büdû rabbe hâzelbeyt. Ellezî et'amehüm min cû'in ve âmenehüm min havf.

MAUN
Era'eytellezî yükezzibü biddîn. Fezâlikellezî, yedu'ulyetîm. Ve lâ yehüddü alâ ta'âmilmiskîn. Feveylün lilmüsallîn. Ellezîne hüm an salâtihim sâhûn. Ellezîne hüm yürâûne. Ve yemne'ûnelmâ'ûn.

KEVSER
İnnâ a'teynâkelkevser. Fesalli lirabbike venhar. İnne şânieke hüvel'ebter.

KAFİRUN
Kul yâ eyyühelkâfirûn. Lâ a'büdü mâ ta'büdûn. Ve lâ entüm âbidûne mâ a'büd. Ve lâ ene âbidün mâ ebedtüm. Ve lâ entüm âbidûne mâ a'büd. Leküm dînüküm veliye din.

İZA CAE
İzâ câe nasrullâhi velfeth. Ve raeytennâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirh. İnnehû kâne tevvâbâ.
TEBBET
Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb. Mâ ağnâ anhü mâlühû ve mâ keseb. Seyeslâ nâren zâte leheb. Vemreetühû hammâletelhatab. Fî cî dihâ hablün min mesed.
İHLAS
Kul hüvellâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.
FELAK
Kul e'ûzü birabbilfelak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğasikın izâ vekab. Ve min şerrinneffâsâti fil'ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased
NAS
Kul e'ûzü birabbinnâsi. Melikinnâsi. İlâhinnâs. Min şerrilvesvâsilhannâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi. Minelcinneti vennâs.


DEĞERLİ KARDEŞİM.NAMAZI CANLA BAŞLA KILMAYA DEVAM ET VE BU SURELERİ DE EZBERLE,ÇÜNKÜ UZUN ZAMAN TEK SURE İLE KILMAMALISIN.HERGÜN BİR SURE EZBERLEYEBİLİRSİN.İNAN ÇOK KOLAY.BU SURELER SIRA İLE OKUNACAK.MESELA İLK REKATTA FATİHADAN SONRA ELEM TERE OKUDUYSAN İKİNCİ REKATTA KUREYŞ İ OKUMALISIN.YA DA 2 SURE ATLAMA İZNİ VAR, O ZAMAN ÖRNEKTE NE OLUR,KEVSER İ OKURSUN.ALLAH YAR VE YARDIMCIN OLSUN,NAMAZA DEVAM.NEFSİNLE SAVAŞINDA RABBİM YARDIMCINDIR.

ARKADAŞLAR İNŞAALLAH DOĞRUDUR BİLGİLER,YANLIŞIM VARSA VEYA EKSİĞİM DÜZELTİLSİN.
 

makinaci06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
966
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

Avukat yazdı:
makinaci06 yazdı:
BENDE BASİT Bİ SORU SORAYIM TEVAFUK NE DEMEK?

S.A.ÇİĞDEMCİM BEN KISA CA AÇIKLAYAYIM.AMA DAHA AYRINTILI AÇIKLAYAN ARKADAŞLARI DA BEKLİYORUZ.


TEVAFUK

Birbirine uygunluk (muvafık oluş). Rast gelme.


Kâinat, Allah’ın kudret kalemiyle yazılmış muhteşem bir kitaptır. Bu kitap, baştan sona tevafuklarla doludur. Güneş ışığının gözümüze uygunluğundan, organlarımızın birbirine uygun olmalarına kadar her şeyde nice tevafuklar vardır.

Tevafuk, rast gelme manasında da kullanılır. Meselâ, evde otururken, birden içimize dışarıya çıkıp dolaşma hissi doğsa ve çıktığımızda sokakta, yıllardır görmediğiniz bir dostumuzla karşılaşsak bu bir tesadüf, bir rastlantı değil; tevafuktur, ilâhî bir ikramdır.
ALLAH RAZI OLSUN ABLACIM BENDE BUGÜN FARKETTİM SERT KARDEŞ AÇIKLAMIŞ BUNU İÇİN FORUM AÇMIŞ ELLERİNE VE YÜREĞİNE SAĞLIK.SELAMETLE....
 

deren75

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
802
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

s.a. bunca zamandır siteye giriyorum ben bu formu görmemişim çok üzüldüm benimde aklıma takılan sorularım vardı eğer daha önce soruldu ve cevaplandı ise bildirin benim pcde sorunlar var sayfalar arası gezemiyorum ama geceleyin araştırırım bir müride bağlı olmak ne demektir?şayet bir müride bağlı değilsek ne olur?şimdiden Allah razı olsun.
 

sevgi21

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
95
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

B)S.A soru ve cevaplarınızı fırsat buldukça takıp etmeye çalışıyorum Allah hepinizden razı olsun bilgilendirdiğiniz için Allah a emanet olun dua ile kalalımB)
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A. ARKADAŞLAR,
UZUN ZAMANDIR YOKTUM, VE FORUMDA GEÇİİCİ BİR SÜRE HİZMET DIŞIYDI. BU DURUMDAN DOLAYI ÖZÜR DİLERİZ.
ŞİMDİ KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDELİM İNŞALLAH.
SORUSU OLAN YADA ÖNCEDEN SORUPTA CEVAP ALAMAMIŞ OLANLAR VARSA BEKLİYORUZ.
K.S.EO.
 

deren75

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
802
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

deren75 yazdı:
s.a. bunca zamandır siteye giriyorum ben bu formu görmemişim çok üzüldüm benimde aklıma takılan sorularım vardı eğer daha önce soruldu ve cevaplandı ise bildirin benim pcde sorunlar var sayfalar arası gezemiyorum ama geceleyin araştırırım bir müride bağlı olmak ne demektir?şayet bir müride bağlı değilsek ne olur?şimdiden Allah razı olsun.
s.a. hoş geldiniz yokluğunuzda avukat ablam forma bakıyodu ama bir süredir kayıp
sorumun cevabını öğrenebilirsem sevineceğimAllah razı olsun
 

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

mtekik yazdı:
S.A. ARKADAŞLAR,
UZUN ZAMANDIR YOKTUM, VE FORUMDA GEÇİİCİ BİR SÜRE HİZMET DIŞIYDI. BU DURUMDAN DOLAYI ÖZÜR DİLERİZ.
ŞİMDİ KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDELİM İNŞALLAH.
SORUSU OLAN YADA ÖNCEDEN SORUPTA CEVAP ALAMAMIŞ OLANLAR VARSA BEKLİYORUZ.
K.S.EO.

selamünaleyküm mtetik abi,

Saç sefadan , tırnak cefadan uzarmış derler yaaa:D benim tırnaklarım çok çabuk uzuyor maşaALLAH. Bir yerde duymuştum tırnak kesilmesinin bile zamanları varmış bu konu ile ilgili bilgi verirseniz çok sevinirim.

selamünaleyküm
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt