Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?" (1 Kullanıcı)

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

Abi ben istifa ettim sizin partiden.Karmaşık bir bakanlık hayatından sonra sade bir vatandaş olarak yaşamaya karar verdim.

Sorum;hasta namazı hakkında bilgi veriniz.Süreniz başladı.....
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

tugba_m yazdı:
Abi ben istifa ettim sizin partiden.Karmaşık bir bakanlık hayatından sonra sade bir vatandaş olarak yaşamaya karar verdim.

Sorum;hasta namazı hakkında bilgi veriniz.Süreniz başladı.....

S.A. ABLA,
SİTEDE SİZE CECAP YAZDIM,
BU İŞLER ÖYLE BEN İSTİFA ETTİM DEMEKLE BİTMEZ
BEN SİZİN GİBİ DEĞERLİ İKİ BAKAN BULMUŞUM BIRAKIRMYIM.
SİZ ÖNCE İSTİFANIZI GERİ ALIN. BENDE BU ARADA SORUUZA CEVAP ARAYALIM.
K.S.E.O
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

Abi ben kul hakkıyla gitmek istemiyorum Allahın huzuruna.Allah korusun.O forumda artık o kadar karıştıki benim durumum,farkında olmadan birinin hakkını falan alırım Allah korusun.Biz burada devam edelim işte sakin sakin....
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

Ayakta durmaya gücü yetip de rüku ve secdeye eğilemeyecek durumda olan biri; ayakta durur, namazını ayakta kılar; rüku, secde ve selamları ima ile yapar. İma, kıyam için başın düz durması, rüku için biraz eğilmesi secde için biraz daha eğilmesidir.

Hasta ayakta duramayacak gibi ise, oturarak namazını kılar. Rüku için yarım eğilir, secdeleri aynen yapar.

Oturarak namaz kılan kişinin, rüku ve secde yapabilecek gücü yoksa, bunları ima ile yapar.

Bir hasta ayakta kılamadığı gibi, oturarak da kılamıyorsa, yatarak ima ile namazını kılar.

Bütün bu durumlarda namaz kılmaya gücü yetmeyen kişinin namazı kalır, bunları iyileştiği zaman kaza eder.

Oturarak namaz kılmaya başlayan kimse namaz içinde iken kendisinde iyileşme hissederse, bundan sonra ki rekatları ayakta tamamlar.

Hasta olmayan kimsenin nafile namazları oturarak kılması caiz ise de, ayakta namaz kılmanın sevabı daha çoktur
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A. SEVVALMİNA ABLA,
CEVABINI DOĞRU KABUL EDELİM VE SENİN SORUNU ALALIM İNŞALLAH.
K.S.E.O.
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

Edille-i şer'îyye nedir açıklarmısınız.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A.

Şer'i delillerin esası Allah’ın kitabı ile Peygamberin sünnetidir. Dinimizin başlıca hükümleri bu iki kaynaktan alınmıştır. Peygamberimiz zamanında şer’i hükümler bizzat Peygamberimizden alınır, öğrenilirdi. Edille-i şeriyyenin birincisi olan âyetler indikten sonra bu âyetler bizzat Peygamber Efendimiz tarafından izah edilirdi. Resûlullâh Efendimizin (a.s.m.) yaptığı bu izahlardan ve içtihatlardan şer'i delillerin ikincisi olan sünnet teşekkül etti. Peygamberimizin ahirete teşrifinden sonra meydana gelen yeni hadislerden dolayı icmâ ve kıyas gibi iki delile daha ihtiyaç söz konusu oldu. Evet zamanın yenilenmesi ile olayların farlılaşması bu ihtiyacı zorunlu kıldı. Nitekim bir hüküm eğer Kitap'ta açıkça mevcut ise onunla amel olunur. Kitap'ta yoksa sünnete müracaat edilir. Orada da bulunmazsa icma ve kıyasa başvurulur.

1-) Kur'an-ı Kerim:

Edille-i Şer'iyyenin birincisi, Kuran’dır. Kur'an-ı Kerim bütün beşeriyetin rehberi olan İlâhî bir kitap ve ebedî hidâyet kaynağıdır. İnsaniyetin ebedi saadet ve selameti bu kutsi kitabın hükümlerine, emir ve tavsiyelerine uymakla mümkündür. Çünkü İslâm dini, Kur'an ile kemal bulmuştur. İslâm şer'iatının esası ve temeli O'dur. Dine ait genel kurallar O'nda özet halinde yer almıştır. Zaman ve mekanın değişmesiyle O'ndaki hükümler değişmez. Ezelden geldiği gibi ebede gidecektir.

Bediüzzaman Hazretlerinin güzel ifadeleriyle Kur'ân-ı Kerim:

"Hitabat-ı ezeliye-i Sübhaniyenin hazinesi, ve şu İslâmiyet âlem-i manevîsinin güneşi, temeli, hendesesi., ve avalim-i uhreviyenin mukaddes haritası, ve zât ve sıfat ve esma ve şuun-u İlâhîyenin kavl-i sarihi, tefsir-i vazıhı, bürhan-ı katıı, tercüman-ı satıı. ve şu âlem-i insaniyetin mürebbisi.. ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyetin mâ' ve ziyası., ve nev-i beşerin hikmet-i hakikiyesi.. ve insaniyeti saadete sevkeden hakikî mürşidi ve hadîsi..." dir.

"İnsanlara hem bir kitab-ı şeriat, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı hikmet, hem bir kitab-ı ubudiyet, hem bir kitab-ı emr ü davet, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir, hem insanın bütün hacat-ı maneviyesine merci' olacak çok kitabları tazammun eden tek, cami bir kitab-ı mukaddes.." tir. Demek oluyor ki, Kur'an-ı Kerim sadece şeriat ve ahkam âyetlerine münhasır değildir. 6666 âyetin sadece 500 tanesi dinî hükümlere aittir. Bu âyetlerde genel kurallar halinde ve özet olarak zikredildiği için şer'i hükümlerin bütün ayrıntılarını ve istikbâlde gelecek yeni hâdiseleri bu âyetlerde açıkça bulmak mümkün değildir. Bu öz hâlindeki âyetlerin açıklanarak beyan edilmesi başta Sünnet-i Seniyye ve sonra icmâ ve kıyas ile gerçekleşmiştir.

2-) Sünnet-i Seniyye:

İslâm dininin Kur'an-ı Kerim'den sonra en büyük temeli hadis-i şerifler ve sünnet-i seniyyedir. Sünnet-i Seniyye kuvvetini Kur'an'dan alır ve O'nun birinci tefsiridir. Müçtehitler Kur'an'dan hüküm çıkardıkları gibi hadis-i şeriflerden de Şer'i hükümleri çıkarmışlardır. Buna binaen İslâm dininin Kur'an'dan sonra en büyük esas kaynağı Sünnet-i Seniyyedir.

Sünnet-i Seniyye'yi, ya gafletlerinden yahut ihanetlerinden dolayı şer'î delil kabul etmeyen bazı çevreler, müslümanların zihinlerini fazlasıyla karıştırdıkları için, bu şer'î delil üzerinde biraz daha geniş olarak durmak gereği ortaya çıkmıştır.

İslâm dini, Kur'an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye namıyla iki şubeye dayanır. Hâriciler, "biz Kur'an'dan başkasına bakmayız. O bize yeter." diyerek Peygamber'in sünnetini tanımamak istemişlerdir. Yalnız birincisini kabul edipte ikincisinden yüz çevirenler ilk defa Hariciler olmuştur. Hariciler, bunu idraksizliklerinden yapmışlardı. Bir kısım dalkavuk düşmanlar da aynı fikri Müslümanları şüpheye düşürüp İslâmiyeti tahrip etmek niyetiyle yapıyorlar. Bunlar önce Kur'an'a dil uzattılar. Bunu başaramayınca yeni bir entrika çevirerek peygamberimizin şahsiyyetine çeşitli iftiralarda bulundular. O'nun hayatında güya çeşitli noksanlıklar ve ayıplar bulmaya çalıştılar. Bunda da başarılı olamayınca son çare olarak, "Kur'an bize yeter", diyerek sünnet-i seniyyenin önemini insanların nazarından düşürmeye gayret ettiler. Bu gibi insanlar,Yüce Allah'ın:

"Muhakkak ki, O zikri (Kur'an'ı) biz indirdik, şüphesiz O'nun hıfzedicisi de biziz." âyetiyle Kur'an'ı ve onun tefsiri olan sünneti koruyacağından gafildirler.

Hadis-i şerifler ve onların ortaya koyduğu hükümler anlaşılmadan Kur'an'ı anlamak oldukça zordur. Kur'an'ın anlaşılmasında hadis ve sünnete ihtiyaç zorunludur. Çünkü Kur'an; şeriatın hüküm ve kanunlarının, prensip ve metotlarının metnidir. Sünnet ise; O'nun şerh ve izahı konumundadır. Bundan dolayı bir problemin hükmünü bulmada bir müçtehit için izlenecek yol; bu iki müstakim kaynaktan faydalanarak içtihat yapmaktır. Zira umumiyet ifade eden âyetlerin kapsadıkları hükümleri, mutlak olarak zikredilenlerin de kayıtları hadislerle beyan buyurulmuştur.

Kur'an'daki hükümlerin bir kısmı genel, bazıları özel hükümlerdir. Bunlarda ayrıntılara ait açıklamalar yoktur. İşte Kur'an’da geçen bu ayetleri Hz. Peygamber tefsir ve izah etti. Kur'an'da açıkça ifade edilmeyen hükümleri açıkladı. Çünkü Peygamberin vazifesinden biri Kur'an'ı açıklamak ve izah etmekti.

Ebu Hanife: "Sünnet olmasaydı kimse Kur'an'ı anlayamazdı." demiştir.

Şatıbî, "Sünnet, Kur’an’ı tefsir eder, kim sünneti bilmeden kitaba sarılırsa sünnetten uzaklaştığı gibi Kur’an’dan da uzaklaşır." der.

Ahmed Emin ise şu beyanda bulunur: "Anlamı kapalı ya da öz hâlinde birçok âyetler vardır. Resûl'ün sözü ve ameli bunları açıklar. Kur'an'ın özet olarak zikrettiği namazı, Nebi'nin davranışı açıkladığı gibi, onun vakit ve keyfiyetini de açıklamıştır. Kur'an, şarabı haram kılmış, şaraptan kastı ve ölçüsünü hadis beyan etmiştir.

Kur'an'ın söz ve anlamı Allah'dan vahiy suretiyle gelmiştir, sünnetin ise lafızları Resule aittir. Sünnet ve hadisler birçok âyeti açıklamıştır."

Kur'an-ı Kerim'de namazın farz oluşunu ve zekatı emreden bir çok emir özet hâlinde zikredilmişlerdir. Bu ibadetlerin nasıl yapılacaklarına dair açıklamalar Kur'an-ı Kerim'de mevcut değildir. Bu açıklama ve detaylara sünnette bulabiliriz.

Peygamber Efendimiz (a.s.m) bir hadisi şeriflerinde "Sallû Kema Raeytumuni üsalli" (Beni nasıl namaz kılıyor görüyorsanız öyle kılınız.) buyurmuştur ki, Resûl-i Ekremin (a.s.m.) namaz kılma şekli Kur'an'daki namaz kılma emrinin beyan ve tefsiri demektir.

İmran b. Husayn sünneti kabul etmeyen birisine: "Kur'an'da yatsıyı dört rekat akşamı üç rekat, sabahı iki rekat, öğleyi ve ikindiyi de dörder rekat olarak kılınacağını görebiliyor musun? deyince adam "hayır" dedi. İmran ise, bunları nereden aldınız? Bizden almadınız mı? Biz ise onu Resûlullah'dan almadık mı? Kırk koyunda bir koyun zekat vermeyi Kur'an'da bulabiliyor musunuz? deyince adam yine "hayır" dedi. İmran yine bunları kimden aldınız? Bizden almadınız mı? Biz ise Nebi'den almadık mı? diyerek misalleri çoğalttı. Sonra da "Resul size neyi verdiyse onu alınız, size neyi yasakladıysa da o şeyden de kaçınınız"? âyetini okuyarak "Bilinmeyen birçok şeyi Resûlullah'dan aldık." dedi.

Eğer sünnet, Kur'an'ı açıklamış olmasaydı, Kur'an sadece teorik bir kitap olarak kalır ve herkesin keyfî yorumuna açık olurdu. Böylece birlikten çok ayrılık ortaya çıkardı. Bu cihet, Kur'an-ı Kerim'de açıktır. İşte bundan dolayı Kur'an'ın sünnete olan ihtiyacı, sünnetin Kur'an'a olan ihtiyacından az değildir.

Demek ki, Kur'an da hadis de vahyin semeresidir. Ancak Kur'an vahyin en yüksek mertebesinde gelmiştir. Çünkü Kur'an'ın hem lafzı, hem manası Allah'dan olduğu için Kur'an birinci derecede ise de Kur'an'ı anlama ve hayata uygulama noktasında hadis ve sünnet-i şerif ön plana çıkmaktadır. Çünkü Kur'an'ın getirdiği öz hâlindeki hakikatleri anlamak ancak sünnetle mümkündür. Bu sebeple hadis ve sünnetin getirdiği hükümlere de sımsıkı sarılmak ve ferdî ve sosyal hayata uygulamak zorunludur. Zira sünnet, kitabın tefsir ve beyanıdır.


K.S.E.O.
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

sorunu alalım abi inşallah.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"


S.A.

EVLERDE KUŞ BESLENMESİ YA DA TİCARETİNİN YAPILMASI CAİZ MİDİR?

K.S.EO.
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

Bu mes`elenin iki yönü vardır:

1. Eti yenen ya da avcılık gibi başka meşru bir gaye ile kullanılan bir kuşun evde beslenmesi ve alım-satımı helâldir. Çünkü "yeryüzündeki her şey insanlar için yaratılmıştır."(K. Bakara (2) 29)

2. Bir süs unsuru olarak evde kuş beslemek ve böyle bir kuşun ticaretini yapmak. Bunun caiz olmadığına dair de bir şey yoktur. Hatta Enes b. Malık`in rivayetine göre: "Rasulüllah (sav) onun Ebu Umeyr denilen kardeşini gördüğünde: Ebu Umeyr! ne yaptı Nugayr?, diye latife ederdi".(Buharî, Edep 81,112; Müslim Terceme ve Serhi, IX/545) Nugayr, serçe büyüklüğünde bir kuşun adıdır. Enes`in kardeşinin böyle bir kuşu varmış ve onunla eğlenirmiş.

Bu hadisi şerhedenler, hadisten çıkarılan hükümler arasında, "çocukların serçe ile oynamasına müsade etmek caizdir" diye zikrederler.(bk. Davudoğlu, Sahihi Müslim Terceme ve Serhi, IX/545)

Fıkıh kitaplarımızdaki ibarelerden de serçe gibi kuşların satışı alınabileceği (satılabileceği) ve mal sayılabilecekleri anlaşılıyor. (bk. Fetavay-i Hindiyye. V/364)

Ancak sırf bir süs unsuru olarak ve göz zevkini tatmin için, hayvan dahi olsa bir can sahibini ömür boyu hapse mahkûm etmenin, İslam`ın ciddiyetiyle ve acıma duygusuyla bağdaşmayacağı da açıktır. Bunda fıtrata müdahale de vardır. Istediği gibi gezip-tozma ve çiftleşme kuşun da hakkıdır. Kendi ekstra zevkleri için başkasının tabiî zevklerine engel olma egoistçe, belki de sadistçe bir davranış olur. Sözü edilen hadisten hüküm çıkarırken "çocukların oynamasına müsade edilmiştir" demeleri, bunun çocukça bir zevk olduğunu gösteriyor olmalıdır. Her haram olmayan şeyin yapılması güzel demek değildir. Bu tür kuş alım-satımı ile uğraşanların işlerini değiştirmeleri uygun bir davranış olur kanaatindeyiz (Allah`u a`lem).

Akvaryum balıkları için de aynı şeyler söylenir. Ebu Yusufun av hakkında: "Oyun ve eglence için olursa hayrı yoktur. Mekruh (haram) olduğu görüşündeyim" (bk. Ibn Abidin, VI6462) demesi de söylediklerimizi doğrular mahiyettedir.

İslam Fıkhı Ansiklopedisi
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

s.a. sayın adalet bakanım
hoş geldin
ceavbın doğru inşallah sorunda alalım
,k.s.eo.
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

canım kardeşim sorunu bekliyoruz.
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

abi tuğbanın biraz işi varmış onun yerine ben soruyorum beytül-mamur nedir.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A.

BEYTÜ'L-MA'MÛR



Ma'mûr, bayındır, bakımlı ev. Kâbe'nin üst hizasında bulunan bir yerdir. Diğer bir adı da "Durâh"dır.

Beytü'l-Ma'mûr'dan Kur'an'ı Kerîm'de şöyle bahsedilir:

"Tür'a, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitâb'a, bayındır eve (beytü'l-ma'mûra), yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize andolsun ki, Rabbi'nin azabı hiç şüphesiz gelecektir" (et-Tür, 52/1-7).

Allahû Teâlâ, Kur'an-ı Kerîm'in bazı yerlerinde kasem ettiği gibi bu ayet-i kerîmede de Tûr Dağı'na, Kur'an-ı Kerîm'e ve Beytü'l-mâ'mûra yemin etmektedir. Buradaki yeminden maksad, bunların kıymetine işaret etmek ve değerlerini yükseltmektir.

Müfessirler bu ayet-i kerîmede sözü geçen Beytü'l-Ma'mûru genellikle, yedinci kat semada, Kâbe'nin üst hizasında bulunan bir ev olarak tefsir etmişlerdir. Onu günde yetmiş bin melek namaz kılmak ve tavaf etmek için ziyaret eder ve kıyamete kadar da bir daha geriye dönmezler. Beytü'l-Ma'mûr Kâbe'nin üst hizasındadır. (Muhtasar'u Tefsir-i İbn Kesîr, Nşr. M. Ali es-Sâbünî, Beyrut 1401, III, 388-389; Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1936, VI, 4551; el-Hâzin, Lübâbü't-Te'vîl fî Maâni't-Tenzîl, IV, 242; el-Beydâvî, Envâru't-Tenzîl ve Esrâru't-Te'vîl, IV, 467; İsmail Hakkı Bursevî, Rühu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'an, IV, 123).

Müfessirler Beytü'l-Ma'mûru Kâbe olarak da tefsir ederler (Muhammed et-Tefsîrî, Tefsîr-i Tibyan Tercemesi İstanbul 1307, IV,180; İ.H. Bursevî, IV,123; Yazır, VI, 4551; el-Beydâvî, IV, 467).

Bir yerin bakımlı ve ma'mûr oluşu, meskûn olması, ziyaretçilerinin çok olması ve güzel bakılması ile olur. Kâbe'nin ma'mûr oluşu ise her sene binlerce hacının ziyareti iledir. "Allah onu her sene altı yüz bin kişi ile ma'mûr kılar, eğer insanlar ondan eksik olursa melâike ile doldurur denilmiştir" (M. Hamdi Yazır, VI, 4551 ).

Mirac'la ilgili meşhûr hadiste Beytü'l-Mamur'dan da bahsedilir:

"Sonra bana Beytü'l-Ma'mûr gösterildi. Orayı her gün yetmiş bin melek ziyarete gidiyor. " (Buhârî, Bed'u'l-Halk, 6).

Müfessirler, Beytü'l-Ma'mûru, tasavvufî bir anlatımla "müminin kalbi" olarak da tefsir edip; bayındır ve bakımlı oluşunu marifet ve ihlâsla açıklarlar (el-Beydâvî, IV,123; Muhammed et-Tefsîrî, IV,180; Bursevî, IV,123; M. Hamdi Yazır, VI, 4551).

Tertip ve düzeni Fîrûzâbâdî'ye isnad edilen İbn Abbâs tefsirinde ise Beytü'l-Ma'mûru Âdem Aleyhisselâm'ın bina ettiği ve Tufân'dan sonra altıncı kat gökyüzüne çıkarıldığı belirtilir. (el-Firûzâbâdî, Tenvîru'l


K.S.EO.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A. BEN DE SORUMU SORUYORUM

ZİNANIN CEZASI NEDİR (HADD-İ ZİNA)

K.S.E.O.
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
38
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A
GUSÜL ABDESTİ İLE VAKİT NAMAZI KILINIRMI?
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

mtekik yazdı:
S.A. BEN DE SORUMU SORUYORUM

ZİNANIN CEZASI NEDİR (HADD-İ ZİNA)

K.S.E.O.

abim aslında cevap çok uzun ama ben kısasını yazıyım.


Evli erkek ve kadın için recm (taşlayarak öldürme), bekâr erkek ve kadın için yüz sopa (celde) vurmaktır: "Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüz değnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanan (insan) lar iseniz Allah'ın dini (ni uygulama hususu)nda sizi, onlara karşı acıma duygusu tut (up engelle) mesin. Mü'minlerden bir grup da onlara yapılan, uygulanan cezaya şahid olsun" (en-Nûr. 24/2).

Recm cezası Hz. Peygamber'in uygulamasıyla sabittir: "Cüheyne'den bir kadın zinadan gebe olduğu halde Rasûlullah (s.a.s)'e gelerek: "Ey Allah'ın Rasûlü! Haddi icap eden bir iş yaptım, bana hadd(i şer'îyi) icra et' dedi. Peygamber (s.a.s) kadının velisini çağırdı: Buna iyi bak, çocuğu doğurduğunda bana getir' buyurdu. (Velisi denileni) yaptı. Peygamber (s.a.s) emretti. Kadının elbisesi sıkıca bağlandı, sonra emir verdi, kadın taşlandı. Daha sonra (cenazesi) üzerine namaz kıldı. Bunun üzerine Hz. Ömer; Ey Allah'ın Rasûlü, onun üzerine namaz kıldınız, halbuki o zina etmişti' dedi. Rasûlullah (s.a.s): "O öyle bir tevbe etti ki Medine halkından yetmiş kişiye taksim olunsa hepsine kâfı gelirdi. Allah için canını vermesinden daha faziletli bir şey biliyor musun?' "buyurdu (Müslim Hudûd 28; Ibn Mâce, Diyet, 36' Malık, Müslim, Muvatta" Hudûd, 11).
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

tsunami yazdı:
S.A
GUSÜL ABDESTİ İLE VAKİT NAMAZI KILINIRMI?

A.S. KARDEŞİM,

SORUNUZUN CEVABINI VERİYORUM,


Gusül abdesti veya namaz abdestinin sadece farzlarını yerine getirmekle o gusül veya abdestle namaz ve diğer ibadetler ifa edilebilir. Bu şekilde yapılan ibadetler geçerlidir. Ancak zaman müsaitse sünnetlerine riayet ederek gusletmeli ve abdest almalıdır. Bu şekilde sünnet sevabından da mahrum kalınmamış olur.

K.S.EO.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

s.a. arkadaşlar,

" Fasık birinin arkasında namaz kılmak caizmidir? " lütfen açıklarmısınız.

k.s.eo.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt