Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?" (2 Kullanıcı)

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

s.a. nuresma ablam çok güzel cevaplar vermişler, fakar kendileri akşamları siteye girdikleri için soru hakkını o zaman kullansınlar. şimdi biz yeni sorularla devam edelim inşaallah.

Anne ve babanın çocuklarına karşı sorumlulukları nelerdir?
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

mtekik yazdı:
s.a. nuresma ablam çok güzel cevaplar vermişler, fakar kendileri akşamları siteye girdikleri için soru hakkını o zaman kullansınlar. şimdi biz yeni sorularla devam edelim inşaallah.

Anne ve babanın çocuklarına karşı sorumlulukları nelerdir?


S.A. ARKADAŞLAR
SORUMUZ ANLAŞILAMADIMI ACABA, YOKMU BU SORUYU CEVAPSIZLIKTAN KURTARACAK.
K.S.E.O.
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

Abi soru anlaşıldı anlaşılmasınada kaynak bulamadım ben.Arıyorum hala...Bulacağım inşallah
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

tugba_m yazdı:
Abi soru anlaşıldı anlaşılmasınada kaynak bulamadım ben.Arıyorum hala...Bulacağım inşallah

soru sahibib cevaplasınmı arkadaşlar
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A. SORUMUZUN CEVABI ŞU İDİ,

ANNE BABANIN ÇOCUKLARINA KARŞI VAZİFELERİ;

a- Doğduğunda müslüman ismi koymak.
b- Güçleri nispetinde onları besleyip, büyütmek.
c- Onları İslam’a göre terbiye etmek.
d- İslami ilimleri öğretip, kazanç yollarını göstermek.
e- Onlara fazilet örneği olmak.
f- Dokuz yaşlarında iken yataklarını ayırmak.
g- İbadetlere telkin edip alıştırmak.
h- Akıl baliğ olduktan sonra mümkünse hemen evlendirmek.

K.S.E.O.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A. SORUMUZUN CEVABI ŞU İDİ,

ANNE BABANIN ÇOCUKLARINA KARŞI VAZİFELERİ;

a- Doğduğunda müslüman ismi koymak.
b- Güçleri nispetinde onları besleyip, büyütmek.
c- Onları İslam’a göre terbiye etmek.
d- İslami ilimleri öğretip, kazanç yollarını göstermek.
e- Onlara fazilet örneği olmak.
f- Dokuz yaşlarında iken yataklarını ayırmak.
g- İbadetlere telkin edip alıştırmak.
h- Akıl baliğ olduktan sonra mümkünse hemen evlendirmek.

K.S.E.O.
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

mtekik yazdı:
S.A. SORUMUZUN CEVABI ŞU İDİ,

ANNE BABANIN ÇOCUKLARINA KARŞI VAZİFELERİ;

a- Doğduğunda müslüman ismi koymak.
b- Güçleri nispetinde onları besleyip, büyütmek.
c- Onları İslam’a göre terbiye etmek.
d- İslami ilimleri öğretip, kazanç yollarını göstermek.
e- Onlara fazilet örneği olmak.
f- Dokuz yaşlarında iken yataklarını ayırmak.
g- İbadetlere telkin edip alıştırmak.
h- Akıl baliğ olduktan sonra mümkünse hemen evlendirmek.

K.S.E.O.

PEKİ BUNLARIN HİÇBİRİNİ YAPMAYIP HATTA TERSİNİ YAPSALAR,ÇOCUK DA YILLARCA GÜNAHLARLA BOĞUŞTUKTAN SONRA RABBİNİN MERHAMETİ İLE HİDAYETİ BULSA,VE HALA O DURUMDALARDA ANNE -BABA,ÇOCUK ONLARDAN UZAKTA DURMAYI SEÇSE,BU DURUMDA GÜNAH İŞLEMİŞ OLUR MU?
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

Avukat yazdı:
mtekik yazdı:
S.A. SORUMUZUN CEVABI ŞU İDİ,

ANNE BABANIN ÇOCUKLARINA KARŞI VAZİFELERİ;

a- Doğduğunda müslüman ismi koymak.
b- Güçleri nispetinde onları besleyip, büyütmek.
c- Onları İslam’a göre terbiye etmek.
d- İslami ilimleri öğretip, kazanç yollarını göstermek.
e- Onlara fazilet örneği olmak.
f- Dokuz yaşlarında iken yataklarını ayırmak.
g- İbadetlere telkin edip alıştırmak.
h- Akıl baliğ olduktan sonra mümkünse hemen evlendirmek.

K.S.E.O.

PEKİ BUNLARIN HİÇBİRİNİ YAPMAYIP HATTA TERSİNİ YAPSALAR,ÇOCUK DA YILLARCA GÜNAHLARLA BOĞUŞTUKTAN SONRA RABBİNİN MERHAMETİ İLE HİDAYETİ BULSA,VE HALA O DURUMDALARDA ANNE -BABA,ÇOCUK ONLARDAN UZAKTA DURMAYI SEÇSE,BU DURUMDA GÜNAH İŞLEMİŞ OLUR MU?

S.A. KARDEŞİM,
ŞİMDİ BİZ FETVA MAKAMI DEĞİLİZ, SADECE KONU İLE İLGİLİ BİLDİĞİMİZİ SÖYLEYELİM, GERİSİNİ SİZ YORUMLAYIN İNŞALLAH.
KİŞİ ANNE BABASINA , İNKÂR, GÜNAH OLAN BİRŞEY İSTEME DIŞINDA ASİ OLMAMALIDIR.
EĞER FIRSAT BULURSAM KONU İLE İLGİLİ SİZE KAYNAKLI PAYLAŞIM HAZIRLARIM İNŞALLAH.
K.S.E.O.
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

BİR SORUM DAHA VAR,BİR YERDE OKUDUM AMA HATIRLAMIYORUM NERDE OLDUĞUNU,CENNETTE CENNET ÇARŞILARI VAR VE ORADA KADIN VE ERKEK SURETLERİNDEN DİLEDİĞİNE GİRİLEBİLİYOR DİYE BİR BİLGİ OKUMUŞTUM.BUNUN AÇILIMINI DÜŞÜNÜYORUM,BULAMADIM TABİKİ,BİLDİKLERİNİZİ PAYLAŞIRMISINIZ?
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

VARLIĞIMIZIN SEBEBİ ANNE VE BABALARIMIZ!


Dünya’da sevgi, saygı ve iyiliğe en fazla lâyık olan kişilerin başında anne ve babalar gelmektedir. Anneler, çocuklarını hamilelik dönemlerinde büyük zorluklarla taşımakta, çeşitli eziyet ve sıkıntılarla dünyaya getirmektedirler. Doğum sonrasında ise, uykularını bölerek onları emzirmekte, en güzel ninnilerle uyutup, sevgiyle büyütmektedirler. Hepimiz maddî ve manevî gelişimimizi annelerimizin sevgi, şefkat ve merhametine borçluyuz. Çünkü bir çocuğun ruhsal ve bedensel gelişimi için anne sütü ne kadar önemli ise, annenin sevgi, şefkat ve merhameti de en az o kadar önemlidir.

Kişinin anneye olan ihtiyacı hayat boyu sürmektedir. Annelerimiz başlarımızın tâcı, dertlerimizin ilâcı, gönüllerimizin sultanıdırlar. Bakınız şair bu gerçeği ne güzel ifade ediyor: “Ana başa tâc imiş, Her derde ilâc imiş, Bir evlât pîr de olsa, Anaya muhtaç imiş”. “Ağlarsa anam ağlar, gayrisi yalan ağlar” özdeyişi de bunu desteklemektedir.

Diğer yandan annelerimizle birlikte babalarımızın da üzerimizde şüphesiz çok büyük hak ve emekleri vardır. İyilik ve yardımlaşmanın, ağırbaşlılık ve sorumluluğun sembolü olan babalarımız; soğuk-sıcak, yaz-kış demeden, gece-gündüz çalışır, çabalar, helâlinden kazanır, maddeten ve manen büyüyüp gelişmemize ve hayata atılmamıza katkıda bulunurlar. Baba sevgisi ve desteği de çocuklar için önemli bir güç kaynağıdır.

Muhterem Kardeşlerim!

Yüce rabbimiz, kendisine kulluk emrinden hemen sonra, ana-babaya iyi davranmayı emretmiş, onları üzmek veya incitmek şöyle dursun; yüzlerine karşı “öf” bile demeyi yasaklamıştır. Kur’an-ı Kerim’de bu temel vazife şöyle hatırlatılıyor:

“Rabbin, kendisinden başkasına asla kulluk etmemenizi, ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi yaşlanırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim!, beni küçükken sevgi ve şefkatle koruyup büyüttükleri gibi sen de onlara merhamet et”[1].

Yetim olarak ana-baba özlemiyle büyümüş peygamberimiz (sav) de bir hadis-i şeriflerinde, Allah’ın en çok sevdiği amelin, vaktinde kılınan namazdan sonra ana-babaya iyilik etmek olduğunu bildirmişlerdir[2].

Aziz Müminler!

Anne ve babalarımıza karşı görev ve sorumluluklarımız sadece dünya hayatıyla sınırlı olmayıp; onlar aramızdan ayrıldıktan sonra da devam etmektedir. Nitekim sahabeden Ebu Üseyd diyor ki, biz Rasûlullah’ın yanında otururken, bir adam çıkageldi ve; “Ey Allah’ın elçisi! Anne ve babamın vefatlarından sonra onlar için yapmam gereken herhangi bir iyilik var mı?” diye sordu. Rasûlullah (sav); “Evet, onlara dua etmen, onlar için Allah’tan af ve mağfiret dilemen, verdiği sözlerini yerine getirmen, akrabalarını ziyaret etmen ve dostlarına ikramda bulunmandır”[3] buyurdular.

O halde iyi bir Müslüman, Allah’a kulluk görevinin yanı sıra, öncelikle anne ve babasına karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirir. Varlık sebebi olan ana-babasını her zaman hatırlar ve ihtiyaçlarını karşılar. Her fırsatta sevgi ve saygılarını sunar. Onları incitecek söz ve davranışlardan sakınır. Dünya ve ahiret mutluluğunun ana-babaya gösterilecek sevgi ve saygıya bağlı olduğunu aklından çıkarmaz. Sözlerimi hutbemin başında okuduğum âyet-i kerimenin meâliyle bitiriyorum:

“İnsana, anne ve babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır”[4].


[1] İsra 17/23-24

[2] Buhari, Edep 1

[3] İbn Mâce, Edep 2

[4] Lokman 31/14
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

ALLAH RAZI OLSUN,ANLADIM CEVABI.DİĞER SORUMU DA ARAŞTIRIYORSUNUZ DEĞİL Mİ?A.E.O.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

Avukat yazdı:
ALLAH RAZI OLSUN,ANLADIM CEVABI.DİĞER SORUMU DA ARAŞTIRIYORSUNUZ DEĞİL Mİ?A.E.O.

EVET ONU ARAŞTIRIYORUM AMA, BİRAZ SÜREBİLİR. BEN DAHA ÖNCE BU SÖYLEDİĞİNİZ ŞEKİLDE HİÇ BİR ŞEYLE KARŞILAŞMADIM.
MESELA KİŞİ CENNETE BU DÜNYADAKİ EN GÜZEL HALİ İLE YAŞAYACAK.
AMA CİNSİYET DEĞİŞTİREBİLME HİÇ BİR YERDE OKUMADIM VE KARŞILAŞMADIM. BİLMEDİĞİM İÇİN DE DİREK "İSRALİYAT" DA DİYEMİYORUM.
Bİ BAKALIM HELE MEVLAM NE GÖSTERECEK.
K.S.E.O.
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
ankara
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

aleykum selamu ve rahmetullahi ve berekatühü ebeden ve daimen .Mehmet abim evet malesef akşam girebiliyorum.benim sorum:

İbadet nedir, insanlar niçin ibadetle sorumlu tutulmuşlardır?
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

nuresma yazdı:
aleykum selamu ve rahmetullahi ve berekatühü ebeden ve daimen .Mehmet abim evet malesef akşam girebiliyorum.benim sorum:

İbadet nedir, insanlar niçin ibadetle sorumlu tutulmuşlardır?



İbadet : Allah’a gönülden, isteyerek yönelmek ve karşılığında sevap vadedilen dinî görevleri ve amelleri Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla yerine getirmektir.

NEDEN İBADET EDERİZE CEVAP İSE;
İbadet, “Allah’a karşı kulluk vazifelerini yerine getirmek, Allah’ın emirlerine boyun eğmek” demektir.

İlâhî Ferman olan Kur’anda şöyle buyrulur: “Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva mertebesine nâil olasınız.” (Bakara Sûresi, 21)

İnsan, ibadeti niçin yapar ve bu ibadet ona ne kazandırır? Bu iki Sorunun cevabı bu âyette şöyle veriliyor: “Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz.”

Âyetteki, ‘sizi ve sizden öncekileri yaratan’ ibaresi Rabbin sıfatıdır. Bu sıfatı bir an için düşünmediğimizde, âyet-i kerime, “Rabbinize ibadet ediniz.” şeklinde karşımıza çıkar. Demek ki ibadetin sebebi, Rabbimizin bizi terbiye etmiş olmasıdır. Rabbe, ibadet edilir.

Bu kutsi vazifeyi idrak edebilelim diye Allah, vicdanımıza bazı işaretler koymuş. Babamıza itaat etmeyi vicdanî bir görev sayıyoruz. Niçin? Babamız olduğu için. Annemize isyandan sakınıyoruz. Niçin? Annemiz olduğu için.

İşte âyet-i kerime bizim vicdanımıza hitap ediyor ve “Rabbinize ibadet edin.” diye emrediyor. Çünkü sizi O terbiye etmiştir. Babanızın yediği gıdayı beyaz kan hâline O getirmiş, sizi ana rahminde bir nutfe olarak rahim duvarına O yapıştırmış ve oradaki dokuz aylık terbiyenizi safha safha hep O icra etmiştir. Şimdi ise bir başka rahimdesiniz: Kâinat... Burada da sizi terbiye eden, besleyen, büyüten, yedirip içiren ancak Odur.

Allah’ın bir ismi “Rab”dir ve her şeyi O terbiye etmiştir. İnsan ise abddir, kuldur; her şeyiyle Allah’ın terbiyesinden geçmiştir. Aklımızı anlamaya, kalbimizi sevmeye, hafızamı ezberlemeye, elimizi tutmaya, ayaklarımızı yürümeye, ciğerimizi solunuma, midemizi sindirime, aklımızı anlamaya elverişli tarzda terbiye eden Allah’tır. Öyle ise biz Rabbimizin bu rakamlara sığmaz terbiye tecellilerine karşı edebimizi takınmak mecburiyetindeyiz.

Nefsimize takılan ve etrafımızı çepeçevre kuşatan bu kadar ihsana karşı Ona gereği gibi şükredememenin mahcubiyetini ruhumuzun tâ derinliklerinde hissederek seve seve ibadet etmeliyiz. .

İşte Rabbine karşı şükür borcunu böylesine hisseden, idrak eden insan Kur’an’ın “Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin.”, “Namazı ikame edin.”, “Ramazan ayında oruç tutun.” gibi emirlerini dinleyince aradığını bulmanın huzuruna erer.

İbadet için, “Abd ile mâbud arasında en yüksek ve lâtif nispet ancak ibadettir.” (İşârât-ül İ’caz) buyruluyor. Yâni, insan ibadet sayesinde, “Ben Allah’ın kuluyum, Onun mahlûkuyum, bu dünyada Onun misafiriyim ve öldükten sonra da, inşallah, Onun saadet yurdu olan Cennete gideceğim.” diyebiliyor. Bu ise insan ruhu için en büyük bir zevk kaynağıdır.

Günlük hayatında bütün işlerini kul olmanın şuuruyla hep helâl dairesinde geçiren insan, belli vakitlerde Rabbinin huzurunda el bağlıyor. Ona, yine Onun emrettiği biçimde ibadetini takdim ediyor.

Âcizliğini, fakirliğini ve zilletini tam hisseden bir insanın kalbi Rabbine karşı derin bir mahcubiyetle dolar. Bu iç burukluğuna “inkisar” deniliyor. Ve İmam-ı Rabbani Hazretleri “İbadet, tezellül ve inkisardan ibarettir.” buyurarak bu hâli ibadetin temeli, esası sayıyor.

“Niçin ibadet ediyoruz?” sorusu, beraberinde iki soruyu birlikte getiriyor. Daha doğrusu, bu sorunun içinde iki ayrı soru saklı:

– İbadet etmemizin sebebi, illeti nedir?
– İbadet etmemizin hikmeti, faydası nedir?

Bazıları bu soruyu sadece ikinci mânâyı kastederek sorarlar. Birinci ve en önemli noktayı unuturlar. Bunun neticesi olarak hikmet sahasında kendilerince birtakım faydalar sıralar ve bu faydaların başka yollarla da elde edilebileceğini ileri sürerek, ibadeti reddedici bir tavra girerler.

İllet, ibadet yapmamızı gerekli kılan ana sebeptir. Hikmet ise yaptığımız ibadetten hâsıl olan faydadır.

Dünya işlerinden bir misal: Anadolu’dan İstanbul’a gelen bir tüccarın bu seyahatinin illeti “ticaret”tir. Hikmeti ise daha çok zengin olmak ve dünya nimetlerinden daha fazla istifade etmek. Buna göre söz konusu şahsa, “İstanbul’a niçin gidiyorsun?” desek, “zengin olmaya” diye cevap vermez. Bu, hikmete ait bir cevaptır ve yerinde değildir. Sorumuzun cevabı “ticaret yapmaya” şeklinde gelmelidir. Böyle bir cevap illete aittir ve isabetlidir.

O halde, “Niçin ibadet ediyorsun?” şeklindeki bir sorunun cevabı da “Rabbim emrettiği için” şeklinde olacaktır. Bu emri tutmanın gerek dünyada, gerek âhirette pek çok da faydası vardır. Ama ibadet bu faydalar için yapılmaz; bunlar meselenin hikmet yönüdür.

Abdin işi ibadettir; emir dinlemek, yasaklardan sakınmaktır. Kula kulluk yaraşır. İbadetini bu şuurla yapan bir kuluna Rabbinin yapacağı ihsanlar, ikramlar ve Cennette vereceği dereceler ibadetin hikmet yönüdür.

İslâm’ın her emri ve yasağı bu hakikatten haber veriyor. Bunlardan sadece birkaç misâl verelim:

Meselâ oruç tutmanın tıp yönünden birçok faydaları var. Bütün bu faydalar orucun hikmet yönüdür. “Oruç niçin tutulur?” sorusunun cevabı, sanıldığı gibi bu faydalar değildir. Oruç, Allah’ın bir emri olduğu için tutulur. Bu ibadetin belli bir ayı vardır: Ramazan. Ramazan dışında on ay nafile oruç tutsak da Ramazan’da tutmasak bu ibadeti yerine getirmiş olmayız. Eğer mesele sadece orucun hikmet yönü, yâni faydaları olsa bu ikinci halde fayda on katına çıkmıştır, ama farz olan oruç hâlâ tutulmamıştır.

Yine orucun belli bir başlama ve bitiş vakti vardır. Orucumuza imsakten hemen sonra başlayıp, iftarımızı yatsıdan birkaç saat sonra yapsak orucumuz makbul olmaz. Daha fazla bir süre aç kalmışızdır, ama oruç tutmamışızdır. Hikmet fazlasıyla tamam olsa bile, illet kaybolduğundan ibadetimiz makbul sayılmaz.

Oruç, tıbbî faydaları için tutulmadığı gibi, içki içmek de tıbbî zararları için haram değildir. “Niçin içki içmiyorsun?” sorusunun cevabı, “Allah yasakladığı için.” şeklinde verilecektir. Ve ancak bu takdirde içki içmemek ibadet olur, takva olur ve insanı Rabbine yaklaştırır. İçki içmemekte esas olan, bedeni ve aklı korumak değil, bir İlâhî yasaktan kaçınmaktır. İllet budur; diğerleri ise içki içmemenin hikmetleridir, faydalarıdır.

Bilirsiniz, kendi kendine ölen yahut darbe ile öldürülen bir koyunun etini yemek haramdır. Bu noktada birtakım tıbbî veya biyolojik izahlar getirilebilir. Bütün bunlar, meselenin hikmet yönüdür. Bunlar sayılıp dökülürken şu husus unutulur: “Pekâlâ, Allah’tan başkasının ismiyle kesilen bir hayvanı yemek niçin haramdır?”

Bu soruya ne cevap verilecektir? Kesilmekse kesilmiş, kan akmaksa akmıştır. Demek ki işin esası, hayvan kesmenin tıbbî faydaları değildir. Esas olan, insanın kulluk şuurundan ayrılmaması, Allah namına hareket etmesidir. Keserken Onun ismiyle kesmesi, yiyip içerken Onun ismiyle başlaması, giyinip kuşanırken de yine Onun kulu olduğunu unutmamasıdır.

Sözün özü: Rahman ve Rahîm Rabbimizin bütün emirlerinde bizim için nice faydalar vardır. Ama, biz ibadetimizi bu faydalar için değil, Onun emrini gözeterek ve rızasını umarak yaparız.
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
ankara
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

mtekik yazdı:
nuresma yazdı:
aleykum selamu ve rahmetullahi ve berekatühü ebeden ve daimen .Mehmet abim evet malesef akşam girebiliyorum.benim sorum:

İbadet nedir, insanlar niçin ibadetle sorumlu tutulmuşlardır?



İbadet : Allah’a gönülden, isteyerek yönelmek ve karşılığında sevap vadedilen dinî görevleri ve amelleri Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla yerine getirmektir.

NEDEN İBADET EDERİZE CEVAP İSE;
İbadet, “Allah’a karşı kulluk vazifelerini yerine getirmek, Allah’ın emirlerine boyun eğmek” demektir.

İlâhî Ferman olan Kur’anda şöyle buyrulur: “Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva mertebesine nâil olasınız.” (Bakara Sûresi, 21)

İnsan, ibadeti niçin yapar ve bu ibadet ona ne kazandırır? Bu iki Sorunun cevabı bu âyette şöyle veriliyor: “Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz.”

Âyetteki, ‘sizi ve sizden öncekileri yaratan’ ibaresi Rabbin sıfatıdır. Bu sıfatı bir an için düşünmediğimizde, âyet-i kerime, “Rabbinize ibadet ediniz.” şeklinde karşımıza çıkar. Demek ki ibadetin sebebi, Rabbimizin bizi terbiye etmiş olmasıdır. Rabbe, ibadet edilir.

Bu kutsi vazifeyi idrak edebilelim diye Allah, vicdanımıza bazı işaretler koymuş. Babamıza itaat etmeyi vicdanî bir görev sayıyoruz. Niçin? Babamız olduğu için. Annemize isyandan sakınıyoruz. Niçin? Annemiz olduğu için.

İşte âyet-i kerime bizim vicdanımıza hitap ediyor ve “Rabbinize ibadet edin.” diye emrediyor. Çünkü sizi O terbiye etmiştir. Babanızın yediği gıdayı beyaz kan hâline O getirmiş, sizi ana rahminde bir nutfe olarak rahim duvarına O yapıştırmış ve oradaki dokuz aylık terbiyenizi safha safha hep O icra etmiştir. Şimdi ise bir başka rahimdesiniz: Kâinat... Burada da sizi terbiye eden, besleyen, büyüten, yedirip içiren ancak Odur.

Allah’ın bir ismi “Rab”dir ve her şeyi O terbiye etmiştir. İnsan ise abddir, kuldur; her şeyiyle Allah’ın terbiyesinden geçmiştir. Aklımızı anlamaya, kalbimizi sevmeye, hafızamı ezberlemeye, elimizi tutmaya, ayaklarımızı yürümeye, ciğerimizi solunuma, midemizi sindirime, aklımızı anlamaya elverişli tarzda terbiye eden Allah’tır. Öyle ise biz Rabbimizin bu rakamlara sığmaz terbiye tecellilerine karşı edebimizi takınmak mecburiyetindeyiz.

Nefsimize takılan ve etrafımızı çepeçevre kuşatan bu kadar ihsana karşı Ona gereği gibi şükredememenin mahcubiyetini ruhumuzun tâ derinliklerinde hissederek seve seve ibadet etmeliyiz. .

İşte Rabbine karşı şükür borcunu böylesine hisseden, idrak eden insan Kur’an’ın “Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin.”, “Namazı ikame edin.”, “Ramazan ayında oruç tutun.” gibi emirlerini dinleyince aradığını bulmanın huzuruna erer.

İbadet için, “Abd ile mâbud arasında en yüksek ve lâtif nispet ancak ibadettir.” (İşârât-ül İ’caz) buyruluyor. Yâni, insan ibadet sayesinde, “Ben Allah’ın kuluyum, Onun mahlûkuyum, bu dünyada Onun misafiriyim ve öldükten sonra da, inşallah, Onun saadet yurdu olan Cennete gideceğim.” diyebiliyor. Bu ise insan ruhu için en büyük bir zevk kaynağıdır.

Günlük hayatında bütün işlerini kul olmanın şuuruyla hep helâl dairesinde geçiren insan, belli vakitlerde Rabbinin huzurunda el bağlıyor. Ona, yine Onun emrettiği biçimde ibadetini takdim ediyor.

Âcizliğini, fakirliğini ve zilletini tam hisseden bir insanın kalbi Rabbine karşı derin bir mahcubiyetle dolar. Bu iç burukluğuna “inkisar” deniliyor. Ve İmam-ı Rabbani Hazretleri “İbadet, tezellül ve inkisardan ibarettir.” buyurarak bu hâli ibadetin temeli, esası sayıyor.

“Niçin ibadet ediyoruz?” sorusu, beraberinde iki soruyu birlikte getiriyor. Daha doğrusu, bu sorunun içinde iki ayrı soru saklı:

– İbadet etmemizin sebebi, illeti nedir?
– İbadet etmemizin hikmeti, faydası nedir?

Bazıları bu soruyu sadece ikinci mânâyı kastederek sorarlar. Birinci ve en önemli noktayı unuturlar. Bunun neticesi olarak hikmet sahasında kendilerince birtakım faydalar sıralar ve bu faydaların başka yollarla da elde edilebileceğini ileri sürerek, ibadeti reddedici bir tavra girerler.

İllet, ibadet yapmamızı gerekli kılan ana sebeptir. Hikmet ise yaptığımız ibadetten hâsıl olan faydadır.

Dünya işlerinden bir misal: Anadolu’dan İstanbul’a gelen bir tüccarın bu seyahatinin illeti “ticaret”tir. Hikmeti ise daha çok zengin olmak ve dünya nimetlerinden daha fazla istifade etmek. Buna göre söz konusu şahsa, “İstanbul’a niçin gidiyorsun?” desek, “zengin olmaya” diye cevap vermez. Bu, hikmete ait bir cevaptır ve yerinde değildir. Sorumuzun cevabı “ticaret yapmaya” şeklinde gelmelidir. Böyle bir cevap illete aittir ve isabetlidir.

O halde, “Niçin ibadet ediyorsun?” şeklindeki bir sorunun cevabı da “Rabbim emrettiği için” şeklinde olacaktır. Bu emri tutmanın gerek dünyada, gerek âhirette pek çok da faydası vardır. Ama ibadet bu faydalar için yapılmaz; bunlar meselenin hikmet yönüdür.

Abdin işi ibadettir; emir dinlemek, yasaklardan sakınmaktır. Kula kulluk yaraşır. İbadetini bu şuurla yapan bir kuluna Rabbinin yapacağı ihsanlar, ikramlar ve Cennette vereceği dereceler ibadetin hikmet yönüdür.

İslâm’ın her emri ve yasağı bu hakikatten haber veriyor. Bunlardan sadece birkaç misâl verelim:

Meselâ oruç tutmanın tıp yönünden birçok faydaları var. Bütün bu faydalar orucun hikmet yönüdür. “Oruç niçin tutulur?” sorusunun cevabı, sanıldığı gibi bu faydalar değildir. Oruç, Allah’ın bir emri olduğu için tutulur. Bu ibadetin belli bir ayı vardır: Ramazan. Ramazan dışında on ay nafile oruç tutsak da Ramazan’da tutmasak bu ibadeti yerine getirmiş olmayız. Eğer mesele sadece orucun hikmet yönü, yâni faydaları olsa bu ikinci halde fayda on katına çıkmıştır, ama farz olan oruç hâlâ tutulmamıştır.

Yine orucun belli bir başlama ve bitiş vakti vardır. Orucumuza imsakten hemen sonra başlayıp, iftarımızı yatsıdan birkaç saat sonra yapsak orucumuz makbul olmaz. Daha fazla bir süre aç kalmışızdır, ama oruç tutmamışızdır. Hikmet fazlasıyla tamam olsa bile, illet kaybolduğundan ibadetimiz makbul sayılmaz.

Oruç, tıbbî faydaları için tutulmadığı gibi, içki içmek de tıbbî zararları için haram değildir. “Niçin içki içmiyorsun?” sorusunun cevabı, “Allah yasakladığı için.” şeklinde verilecektir. Ve ancak bu takdirde içki içmemek ibadet olur, takva olur ve insanı Rabbine yaklaştırır. İçki içmemekte esas olan, bedeni ve aklı korumak değil, bir İlâhî yasaktan kaçınmaktır. İllet budur; diğerleri ise içki içmemenin hikmetleridir, faydalarıdır.

Bilirsiniz, kendi kendine ölen yahut darbe ile öldürülen bir koyunun etini yemek haramdır. Bu noktada birtakım tıbbî veya biyolojik izahlar getirilebilir. Bütün bunlar, meselenin hikmet yönüdür. Bunlar sayılıp dökülürken şu husus unutulur: “Pekâlâ, Allah’tan başkasının ismiyle kesilen bir hayvanı yemek niçin haramdır?”

Bu soruya ne cevap verilecektir? Kesilmekse kesilmiş, kan akmaksa akmıştır. Demek ki işin esası, hayvan kesmenin tıbbî faydaları değildir. Esas olan, insanın kulluk şuurundan ayrılmaması, Allah namına hareket etmesidir. Keserken Onun ismiyle kesmesi, yiyip içerken Onun ismiyle başlaması, giyinip kuşanırken de yine Onun kulu olduğunu unutmamasıdır.

Sözün özü: Rahman ve Rahîm Rabbimizin bütün emirlerinde bizim için nice faydalar vardır. Ama, biz ibadetimizi bu faydalar için değil, Onun emrini gözeterek ve rızasını umarak yaparız.
abim çok muhteşem bi cevap olmuş. teşekkürler. sorunuzu alalım ;)
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A.
MADEM ÇOK MUHTEŞEM OLMUŞ
O ZAMAN SORU HAKKINI SİZE VERİYORUM.
K.S.EO.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

S.A.
BUGÜNDE BU SORU İLE BAŞLAYALIM İNŞALLAH.

İnsanın kendi nefsine karşı görevleri nelerdir?

K.S..EO.
 

ferit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,723
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

SelamünAleyküm
Hayırlı Sabahlar, Hayırlı Günler;
Cevap : a- Bedenini terbiye etmek. Çünkü: “Kuvvetli mü’min, zayıf olan bir mü’minden hayırlıdır.”
b- Sağlığı muhafaza etmek. “Ölümden başka her derdin bir devası vardır.”
c- Vücudunu yıpratacak şeylerden kaçınmak.
d- İradeyi kuvvetlendirmek. Hakkı kabul edip, haksızlığı ve zararı ret etmek ve taklit etmemek.
e- Aklı ve zihni irfan nurlarıyla aydınlatmak. ;)
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

ferit yazdı:
SelamünAleyküm
Hayırlı Sabahlar, Hayırlı Günler;
Cevap : a- Bedenini terbiye etmek. Çünkü: “Kuvvetli mü’min, zayıf olan bir mü’minden hayırlıdır.”
b- Sağlığı muhafaza etmek. “Ölümden başka her derdin bir devası vardır.”
c- Vücudunu yıpratacak şeylerden kaçınmak.
d- İradeyi kuvvetlendirmek. Hakkı kabul edip, haksızlığı ve zararı ret etmek ve taklit etmemek.
e- Aklı ve zihni irfan nurlarıyla aydınlatmak. ;)

ALEYKUM SELAM KARDEŞİM.
SANADA HAYIRLI GÜN VE CUMALAR DİLİYORUM.

CEVABINIZ DOĞRU BİRDE SORU ALALIM SİZDEN İNŞALLAH.

K.S.E.O.
 

ferit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,723
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "SORULARLA DİNİMİZİ ÖĞRENELİMMİ?"

SelamünAleyküm
Sorum:Hangi Hallerdeki Sözler Gıybet Değildir.

NOT MTEKİK Abime: Abi sizli bizli konuşmasak şahsen ben kendimi sana çok yakın hissediyorum...Bu sözden de çok rahatsız oluyorum. Hepinizi Çok seviyorum...B) Yanlış anlaşılmamışımdır İNŞAALLAH...S.A.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt