Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

SOKAKTAN MEKTUP VAR (1 Kullanıcı)

SOKAKTAN MEKTUP VAR

  • EVET OLABİLİR.

    Oylama: 0 0.0%
  • HAYIR OLAMAZ.

    Oylama: 0 0.0%
  • HİÇ Bİ FİKRİM YOK

    Oylama: 0 0.0%
  • ABD DEN HERŞEY BEKLENİR

    Oylama: 0 0.0%
  • HİÇ BİRİ

    Oylama: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    0

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm değerli Nihal ablam..
Emeğinize ve güzel yüreğinize sağlık olsun inşallah..Çok güzel bir paylaşımdı..Beğeniyle okudum..Rahman c.c razı olsun daimen sizden..B)

Gece olunca gün bitmiş gibi uğurluyoruz karanlığı..Perdenin ardını tefekkür edinmeyen için, türlü sırlarla mutluluğu yakalamak adına gecelerin o gizemli, etkileyici sessizliğinden kaçarcasına gözlerini yumması ne boş bir kaçış, bir kayıp..Hislerimize, kalemlerimizi, kağıtlarımızı şahit tutuşumuzun, pervasızca akan gözyaşlarımızın gece kadar hangi zaman diliminde bizlere ''güzellik ve ferahlık'' sunması mümkün olabilir? Tüm güzelliklerin ve duygu iletişiminin paylaşıldığı ve anlam kazandığı an gecedir..Allah c.c her gecemize kendisi için ''Günaydın'' diyenlerden eylesin bizleri..
Kıymetli anneanneme Selam ve hürmetlerimle inşallah güzel ablam..Ellerinden öpüyorum..Dualardasınız inşallah.Baki muhabbetle.En Emin'e emanetimsiniz..Hayırlı ve nurlu geceler dilerim..B)B)

 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Selamün Aleyküm değerli Nihal ablam..
Emeğinize ve güzel yüreğinize sağlık olsun inşallah..Çok güzel bir paylaşımdı..Beğeniyle okudum..Rahman c.c razı olsun daimen sizden..B)

Gece olunca gün bitmiş gibi uğurluyoruz karanlığı..Perdenin ardını tefekkür edinmeyen için, türlü sırlarla mutluluğu yakalamak adına gecelerin o gizemli, etkileyici sessizliğinden kaçarcasına gözlerini yumması ne boş bir kaçış, bir kayıp..Hislerimize, kalemlerimizi, kağıtlarımızı şahit tutuşumuzun, pervasızca akan gözyaşlarımızın gece kadar hangi zaman diliminde bizlere ''güzellik ve ferahlık'' sunması mümkün olabilir? Tüm güzelliklerin ve duygu iletişiminin paylaşıldığı ve anlam kazandığı an gecedir..Allah c.c her gecemize kendisi için ''Günaydın'' diyenlerden eylesin bizleri..
Kıymetli anneanneme Selam ve hürmetlerimle inşallah güzel ablam..Ellerinden öpüyorum..Dualardasınız inşallah.Baki muhabbetle.En Emin'e emanetimsiniz..Hayırlı ve nurlu geceler dilerim..B)B)


Aleykümselam kalbi güzel canım kardeşim ALLAH c.c. razı olsun İNŞALLAH
AMİN...AMİN...AMİN...
emeğinize , yüreğinize sağlık çok güzeldi yorumunuz (MAŞALLAH) beğeniyle okudum canım kardeşim...Anneannenize selamınızı ilettim kendisininde size selamları var canım kızım dualarımda her daim diyor...ALLAH c.c. emanet olun...
selam ve dua ile...B) hayırlı geceler canım kardeşim...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,522
Tepki puanı
7,875
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Ve Aleykumselam...

Ve Aleykumselam...

ALLAH razı olsun selam ve dua ile ......

selamünaleyküm değerli abim ALLAH c.c. razı olsun İNŞALLAH
emeğinize sağlık güzel bir paylaşım
ALLAH c.c.emanet olun...selam ve dua ile...

Esselamun aleyküm güzel ve anlamlı bir sözdü Allah c.c. razı olsun.
selam ve dua ile...

selamunaleykum
cok guzel bır soz
allah razı olsun
gorebılmek onemlı değıl mı?
allah gosterır ınşaallah dıyorum
şuna benzer gıbı
şerrın arkasındakı hayırlar
dua ve ıbedetımızle
mutluluk kapılarını acabılırız allah ın ıznıyle
allah razı olsun
allaha emanet ol

Selamün Aleyküm Değerli abimiz.
Rahman c.c razı olsun, anlamlı ve güzel bir sözdü gerçekten..
Allah c.c iki cihanda da saadet versin cümlemize inşallah..
Rabbimize emanet olunuz..Selam ve Dua ile.

Allah CC. cümlemizden razı olsun inş.
İki cihan saadeti, mutluluğu dilerim...
Selam ve dUA ile...
:evet
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
tulips.jpg

 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Yalnızlık, Anlat Bana Yalnızlığı

Yalnızlık, Anlat Bana Yalnızlığı

Yalnızlık, Anlat Bana Yalnızlığı

Hadi bana kendini anlat. Zor mu bu kadar kendini anlatmak? Ben hep kendimi, senin hüzün dolu kollarına bırakırken hiç tereddüt ediyor muydum. Peki ya seni çevreleyemeyen duvarları ben örmeye çalışıyorsam, bana kızıp anlatmayacak mısın bir şeyler. Mesela geceleri anlat, ölmeyi anlat, susmanın ne büyük nimet olduğunu anlat.

Biliyorum senin de anlatacakların var elbet insanlara. Dünyada seni duymayan, yaşamayan ve hissetmeyen hiç kimse yok! Olamaz da. Her şeyin bir yalnızlığı var çünkü. Sılanın, annenin, gözlerin, umudun ve daha doğrusu insanların yalnızlığı. Hangisi senden uzak ki?

Ama sen kendini saklamakta pek hünerlisin farkındayım...

Sen anlatmıyorsun diye, başkaları yani yabancılar anlatıyor Aşkı, kavuşmayı. Böyle olmamalı ey yalnızlık... olmamalı...

Hadi anlat bana yalnızlık! Sen anlat Aşkı, kavuşmayı... sen olmasan, kavuşmanın anlamı olur muydu hiç? Evet soruyorum olur muydu. Sen olmasan kimler sevgililerine hasretle, gözyaşlarıyla mektup yazabilirdi. Sen olmasaydın anlaşılmayacaktı dünyadaki imtihan.

Kelebekler yaşamayacaktı; bir gün de olsa ömürleri. Sıcak meltemlerin estiği diyarlara uçmayacaklardı kırlangıçlar. Göç etmeyeceklerdi hiç bir zaman...

Seni ararken ben benden ayrıymışım. Seni aramakla kendimi kaybetmişim. Tek bir şey, hüznümüzü sevince döndürmekte; ona dualar ettiğimizde, her an, saniye saniye kavuşuyoruz. Rabbimizle olamamanın sancısı... yalnızlık!

Meğer yalnızlık yanıbaşımızda bizi beklermiş. Gözlerimiz gerçekte körmüş. Mevlâna Rumî keşfetmiş muhabbet ülkesini. ‘’Aramadıkça bulamazsın- Aşığın kârıda budur. Sen kör oldukça onu arayamazsın ki bulasın’’ Aradım ve buldum. Ama sen hâlâ bulunmak için kaybolmaktasın...

Kavuşma süregeldikçe yalnızlık da var olacak.

Sevmek var oldukça ayrılıklar hep yaşanacak bir yerlerde.
Gülmek var oldukça ağlamak da olacak.
Sessizlik oldukça; gürültü bir yerlerden kopacak.
Dünya döndükçe kıyamet hep pusuda bekleyecek.
Ölüm ölümü öldürmedikçe, yaradana yalnızlık hep devam edecek.
Ve...
Ölümün bile güzeli olacak...
alıntı
 

akvamarin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Haz 2008
Mesajlar
49
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Nihalim selam kardesim eline yüregine saglik.
Sevmek var oldukça ayrılıklar hep yaşanacak bir yerlerde.
Gülmek var oldukça ağlamak da olacak.
Sessizlik oldukça; gürültü bir yerlerden kopacak.
Dünya döndükçe kıyamet hep pusuda bekleyecek.
Ölüm ölümü öldürmedikçe, yaradana yalnızlık hep devam edecek.
Ve...
Ölümün bile güzeli olacak...
tesekkürler Allah razi olsun paylastigin icin.selam ve dua ile
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Nihalim selam kardesim eline yüregine saglik.
Sevmek var oldukça ayrılıklar hep yaşanacak bir yerlerde.
Gülmek var oldukça ağlamak da olacak.
Sessizlik oldukça; gürültü bir yerlerden kopacak.
Dünya döndükçe kıyamet hep pusuda bekleyecek.
Ölüm ölümü öldürmedikçe, yaradana yalnızlık hep devam edecek.
Ve...
Ölümün bile güzeli olacak...
tesekkürler Allah razi olsun paylastigin icin.selam ve dua ile

Aleykümselam kardeşim ALLAH c.c. sizden de razı olsun
teşekkür ederim ...selam ve dua ile...
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
s.a değerli kardeşim,elinize sağlık,beğenerek okudum,ALLAH RAZI OLSUN.
selam ve dua ile.
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
ankara
"korktuğumuz için okumayız"

"korktuğumuz için okumayız"

“Artık gözlerim iyice görmez oldu oğlum.”
“Korkmana gerek yok anne. Artık göz ameliyatları daha kolay. Girip çıkacaksın bir nefeste.”
Senin gözlerin kapanırsa ben de karanlığa düşerim biliyor musun? Eğer sen göremezsen ben yalnızlaşırım, üşürüm, korkarım. Çocuklar biraz da annelerin gözleri üzerinde olduğu için korkularından uzaklaşırlar.
Ameliyat için bütün hazırlıklar tamam.

“Merak etmeyin teyzecim. Çok uzun sürmeyecek. Ameliyattan sonra eskisinden de iyi göreceksiniz. Hem yaşlılar bile aynı ameliyatı oluyor, çıkıp gidiyorlar rahatça.”
“Bak anne doktor da söylüyor. Ben seni hemen burada bekliyorum.”
Annem okuyor. Bütün anneler bildikleri dillerde ve bildikleri kadar okurlar zaten.

“Teyze korkuyorsunuz galiba?” diye soruyor gülümseyerek, beyaz kıyafetli genç kız. Anneme ameliyathaneye kadar eşlik etmek için gelmiş.
“Hayır korkmuyorum kızım. Nereden çıkardın?”
“Okuyorsunuz da ondan.”
“Biz korktuğumuz için okumayız güzel kızım!”
Biz korktuğumuz için okumayız. Bunu hiç unutmamalıyım. Bunu hiç unutmamalıyım. Biz korktuğumuz için okumayız. Biz okudukça yaşıyoruz ve varoldukça da okumaya devam ediyoruz.

Annem okumaya devam ediyor. Kitapta, şehrin öteki ucundan koşarak gelen adamın anlatıldığı yerleri okuyor. O adamı ben de tanıyorum. Hakikatin arkasında durabilmek için, iyiliğin ve masumiyetin yanında durabilmek için, canı pahasına, kan ter içinde koşarak gelmişti şehrin öteki yanından.
O adam bizim şehrimize de gelsin anne. Sen okumaya devam et lütfen. O adam bizim şehrimize de gelip, hakikat adına ne varsa şahitlik etsin.
“Saçım görünüyor mu oğlum?”
“Hayır anne. Görünmüyor.”

Rus subayları Pavel’in evini basıyor korkular ve küfürler yağdırarak. Devletin çıkarlarına ters düşen cümlelerin peşine düştüğü için nefret ediyorlar çocuktan. O yüzden bu kadar öfke dolular.
Annesi ağlıyor Pavel’in. Aslında ağlamamak geçiyor içinden. Dik durmak, güçlü görünmek oğlunun yanında. Ana ağlarsa, oğul da ağlar. Ama anneler gözyaşlarına söz geçiremezler işte. Annelerin gözyaşları da, söz dinlemeyen evlatları gibidir. Akıp gider.
“Ağlama…” diyor Rus subay yaşlı kadına.
“Gözyaşlarına daha çok ihtiyaç duyacaksın!”

Bu öfkeyi tanıyorum. Devlet gibi konuşan adamların öfkesi bu. Devletin sahibi olduğunu iddia eden, nefret dolu yüzleriyle, ağızlarından tükürük saçan adamların öfkesi. Ne çok genç adama ve genç kadına bulaştı bu öfke, bizim topraklarımızda da. Gencecik çocukların bağlı gözlerinden, geleceği ve hayalleri çaldılar.
“Bir annenin çocukları için akıtacak gözyaşları her zaman vardır!” diyor kadın.
Hayatın içinde umudun hiç bitmemesi de bu yüzden.

Tarık Tufan
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
s.a kardeşim,ALLAH RAZI olsun,çok güzeldi,selametle.
 

ysmnkaos

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
1,327
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
16
Konum
kaosşehristanbul

Kavuşma süregeldikçe yalnızlık da var olacak.
Sevmek var oldukça ayrılıklar hep yaşanacak bir yerlerde.
Gülmek var oldukça ağlamak da olacak.
Sessizlik oldukça; gürültü bir yerlerden kopacak.
Dünya döndükçe kıyamet hep pusuda bekleyecek.
Ölüm ölümü öldürmedikçe, yaradana yalnızlık hep devam edecek.
Ve...
Ölümün bile güzeli olacak...


selamünaleyküm nihal kardeşim...
hayat böyledir zaten...birbirini tamamlayan zıtlıkların bileşimidir...
çok güzel bir paylaşımdı...teşekkür ediyorum...
ALLAHA EMANET OLUNUZ
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Gel Ey Gözyaşım

Gel Ey Gözyaşım

Gel Ey Gözyaşım

Gözyaşım,

Dizeler güzeli dedim sana inci inci, ve güzeller incisi koydum adını dizi dizi… Yabanlara gönderdiğimsin hem akın akın, hem canımı verdiğimsin uzak yakın… Sevgilinin geleceği yolları sulayıp süpürmek için sakladım seni… Kirpiklerimi süpürge ettim; sultanlar ayağına düşürmek için tuttum ve bırakmadım seni.

Gözyaşım,

Bütün boşluklarını sen doldurdun ömrümün… Söylenmedik sözler yerine sen vardın yanımda. Sevdaya dair yeminlerden sonra sen vardın. Köhne zamanın direnci adına, acı çağların yaşlısı ve genci adına yine sen vardın. Dikenler gülden habersiz iken, gözler dilden de fersiz iken; zamanından geriye düşmüş acılar için, mânâda biçimleri yitiren sancılar için; aynalarda eriyen sırlardan taşarak, ucu kıyamete çıkan asırları aşarak; gerçekten daha gerçek kelamlarda ve Güzeller Güzeli’nden vuslat müjdeli selamlarda sen vardın… Hep sen vardın...

Bir gözyaşı, gül mevsiminde güle karşı akarsa aşk olur adı; sevgiyi damıtır en derin yerinden. Suçlardan sonra tenha gecelerde akarsa tevbedir tadı; gönülleri arıtır en kara kirinden. Madem ki gözyaşı bir kutlu demdir, elbette bir erdemdir.

Bir gözyaşı, bir cevherdir ateşten kaynayan ve alev gibi yanan. Özü sudur ama avuçta bir yalım, gönülde bir yangın olur. Bir ateş düşünün, dumanı âh ile çıkar da külleri göz yaşına karışır ya… Hayat bir mum alegorisidir hani, mumun başındaki yanış gözde yaş olur da gözyaşı alevle barışır ya…Alev can ipliğini yakınca, acıdır ki, bedenini eritir de mumun, su ile alev birbiriyle yarışır ya… Aşıka göre cennet olur cinnet ve kendi gözyaşında boğulur akıbet...

Gözyaşıdır ki yıkayarak yakar, yakarak yıkar. Arıtır ve eritir; temizler ve gizler… Fazilettir, diyettir… Bu yüzden denilir ki gözyaşı yiğitler kârıdır ve civanmertler vakarıdır.

Şaire unuttuğu mısrayı bir gözyaşı hatırlatır, şehrazad üveyikler uçuran acıları bir gözyaşı anlatır. Sancılı damarlarda ölümcül çılgınlıkları gözyaşıdır okuyan satır satır. Toplasan gözyaşlarını âşıkın, dalgalı bir deniz olur; süzülürken bağrından, yakar geçer iz olur. Yalnız doğar gibi her insan, yalnız akar her damla ve yağmur yağmur gözyaşıyla ıslanır nisan. Bir kere ölür de kahır yüklü savaşlarda nice aylar batar ve Filistin’de sapanlar çakıl taşları, takaroflar kurşun yerine gözyaşı atar. Ceylanları âmâ düşürünce avcılar, avcıları ceylanlar vurur, ve hamuru sevdaların, gözyaşıyla yoğrulur. En son, yağmur kuşları konar kuşpalazı çocukların salıncaklarına, gözyaşı şefkat olur.

Gözyaşı ki, kişinin kendisiyle kavgasının sonunda akarsa tomur tomur mercandır; ve eğer pişmanlıklarla tartılırsa mübarek bir heyecandır.

Gül yüzlülerin kirini gülsuyu kokan gözyaşları alır…Ve damla damla gül dökülen ellerde gül kokusu kalır.

Tohumu eken bilir

Göz yaşın döken bilir

Gül kadrin diken değil

Çileyi çeken bilir

Gel ey gözyaşım,


Bulutuna sadık yağmurlar gibi gel, ve kadim bir dostu uğurlar gibi git… Bir atımlık mesafede yalnızlığın kurşunlanan coşkusuyla gel, geleceği savaşa mecbur annelerin korkusuyla git… Geceyi içine döken tomurcukların yeşiliyle gel; goncayı açılsın diye bekleyen bülbülün diliyle git…Bülbüller konan dallarda yaprak gibi gel, ve derinlerde bendini yıkan bir ırmak gibi git. Yalınkalem savaşlara meftun acılarla gel, pişmanlık dolu yüreklerden sancılarla git…

Ve ağlamaktan korkma gözüm!..
alıntı
 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
selamun aleyküm..
emeğinize yüreğinize sağlık...selam ve dua ile
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Aşk...ezelde bir merhaba idi ; hâlâ ki odur....

Aşk...ezelde bir merhaba idi ; hâlâ ki odur....

AŞK...EZELDE BİR MERHABA İDİ ; HâLâ Kİ ODUR....


Fatih'in veziri olan şair Ahmet Paşa bir beytinde, aşkındaki sadakati ve tutarlılığı anlatabilmek için,

“ Cânıma bir merhaba sundu ezelde çeşm-i yâr

Şöyle mest oldum ki gayrın merhabâsın bilmedim”

deyiverir. Kolay bir söyleyişe göre çok güçlü bir hayal!.. Öyle ki Ahmet Paşa hakkında tezkirelerin "Türk şiirine parlaklık ve güzelliği ilk o vermiştir." hükmünü doğru çıkartır. Günümüz diliyle şöyle demek: "Ezel gününde sevgilinin gözü bana bir merhaba lûtfetti. O gün bu gündür, o bakışın mestliğiyle başka birinin merhabasını hiç tanımadım."

Aşk... Kainatın yaratılış vetiresini, özünü ve esasını oluşturmak bakımından başlangıcı ezel gününe dayanan ve ebede kadar süreceğinde şüphe bulunmayan macera... Gönülleri terbiye eden, ruhlara derinlik katan, dimağlara yükseklik veren bir hüzün ve neş'e. Varlıkla birlikte var olan, ve varlıkta en son yok olacak olan. Başlangıcı ta ezel gününde; şöyle: Kur'an'da anlatılır ki (Âraf, 171-172) Allah, dünyada hiçbir şey yok iken, hatta dünya yok iken ruhlar âlemini yarattı. Orada bütün ruhları bir araya toplayıp sordu: "Elestü bi-Rabbikum?" Yani, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Ruhlarımız bu soru karşısında "Kâlû: Belâ!" Yani "Dediler ki; -Evet (şüphesiz Sen bizim Rabbimizsin)". Bu meclis (ezel bezmi, elest meclisi), varlığın ilk toplantısı idi ve bütün ruhlar orada birbirlerine şahit tutuldular; ta ki dünyaya geldikleri vakit, bir bedene girdikleri, ete kemiğe büründükleri vakit bu sözlerinden dönmesinler... Dönenler olursa, o mecliste rahmet ve merhametiyle kullarına muamele eden Rab Taala'nın rahmet ve merhamet çizgisinin dışına itilsinler...

Ezel bezmi öyle bir meclis idi ki, orada yan yana olanlar, yakın olanlar, birbirlerini görenler, birbirleriyle konuşanlar; bu dünyaya geldiklerinde de birbirleriyle yan yana ve yakın olur, buluşur veya konuşurlar. İnsanlar arasındaki çağ farkları, uzaklık ve yakınlıklar ile biganelik ve âşinalığın temeli işte o ezel gününe dayanır. Bu durumda dünya, ezelde kader olarak yazılanın vuku bulduğu (kaza) bir duraktır; o kadar. Bu durakta aşkın ve âşıkın nasîbi de ezel günündeki durumuyla bağlantılı olarak bu dünyada görünürlük ve yaşanırlık kazanır. Bu durumda ya Hüsn ü Aşk yazarı Galib Dede'nin benzetmesiyle dünyaya ait desenleri ve çizgileri olan kader kumaşları ruhlarımız arasında bölüştürülürken âşıka da sevgi hissesi olarak terzilerin makas artığı kırpıntılar misali paramparça olmuş bir kalb düşecek veya yukarıda Ahmet Paşa'nın dediği gibi âşık, ezel gününde öyle bir çift göz ile karşılaşacak ki aşktan pay almayı, veya aşktan gayrı pay almayı unutup dünya hayatını öyle yaşayacaktır. Söylediğine göre Ahmet Paşa, ezel gününde henüz ruhlar alemindeyken, güzellerden bir güzel, kendi güzelliğinin farkında olarak (istiğna halinde) göz süzüp de kendisine âşık ararken, gözleri bir an, yalnızca bir an, Ahmed'in canına da değip geçmiştir. Aşk adına Ahmed'e ne olduysa işte o bir an içinde olmuş ve o güzellik karşısında mest ve hayran düşüp kendini kaybedivermiştir.

Bu öyle bir mestliktir ki aradan milyonlarca yıl akıp giderek dünya kurulacak; Adem yaratılıp yine on binlerce yıl insanoğlu dünyada ezel macerasını sürdürecek, nihayet Ahmed'in ruhu da bir beden ile dünyaya geldiğinde hâlâ ezeldeki o sarhoşluğu geçmemiş olacaktır. Bunun diğer yönden okunuşu, Galib'in dediği gibidir ve Ahmet, ezel gününde gördüğü güzelin aşkını kendisine zoraki kader edinerek dünyayı da onun uğrunda her türlü belalara, sıkıntılara, ayrılık acılarına vs. katlanarak mest ve hayran yaşayıp gider. Yani ki aşkında bu derece sadakat ve doğruluk, tıpkı ruhların Allah'a verdikleri söz gibi bir ağırlık ve sorumluluk taşır. Ta ki âşık, ruhlar meclisinin sözünde duran yegane kişisi olabilsin. Öyle ya hemen hepimiz o gün verdiğimiz sözü çoktan unutmuş, kendimize (masivadan, paradan, ihtiraslardan, gururlardan, maldan, mülkten vs.) yüzlerce tanrılar edinmiş durumdayız. Oysa âşık ezelde verdiği aşk sözüne sadakatle sarılmış, aşkın bunca ayrılık belasına da katlanarak âşıklıkta bir gömlek daha derece kazanmanın yollarını aramaktadır. Aşkın belası öyle bir tatlı bela ki, ezelde başlamış olup ebede kadar uzanacaktır. Nitekim ruhlarımız, "Elestü bi-Rabbikum?" sorusuna karşılık olarak "Evet" anlamına gelebilecek pek çok kelime arasından "bela"yı seçmiştir. Kul, belayı kendisi istemeyince Allah neden versin ki?!.. Velev aşkın belası da olsa!..

İskender PALA
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Geceye nâzir hasbihâl

Geceye nâzir hasbihâl

GECEYE NÂZIR HASBİHÂL


Bugün onun misafiriydim, beni hoş karşılayacağını ummuştum ama umduğumu bulamadım. Yüzü simsiyahtı, belki de hiç olmadığı kadar siyahtı, kalbinin de karanlık olduğunu hissettim. Hele gözleri eskisi gibi ışıl ışıl parlamıyordu. Onu gözlerinden izlemeyi severdim çocuksu bir sevinç kaplardı içimi onu her seyre dalışımda, hele muzipçe göz kırpmaları çok şey anlatırdı. Fakat bir farklılık bir başkalık var bu sefer hissettim. Sadece biraz konuşalım istedim yalnız hep ben konuşup durdum iyi de ben bunu hep yapıyordum ben hep kendime konuşuyordum zaten… Ben de inadına kelimelerimi en yalnız olanlarından seçtim, kurduğum cümleler de yapayalnızdı artık…

Soğuk olan o muydu? Yoksa benim sözlerim miydi? Bilemedim…

Kalbimde ki hüznü anlamasın diye tebessümü yaydım yüzüme ama o surat astı. Ben fazladan bir-iki kelime sarf ettim o da fazladan bir-iki cümle daha sustu, belli ki derdi vardı ama bütün sırlarına inat yine de sustu…

“Hani gelişimle mutlu olurdun, hani beni beklerdin her gün aynı saatte, geldim işte, gözlerini gizlemesene kalbimden…”

Misafirliğin kısa olanı makbuldür dedim gitmek için kapıya yöneldim o esnada sukutundan akan bir-iki damla yaş yolumu kesti, geri döndüm. Usul usul anlatmaya başladı…

İki kelime bir cümle etti ve o cümle koca bir sırra yetti…

Bir aşkla cümleler birbirini tamamladı, artık konuşmak ona susmak banaydı. Her hecesi can olup toprağa kavuştu sonra yetmedi haykırmaya başladı, duymayan kalmasın diye sesini saldı, tüm sokakları caddeleri ve aşk dolu gönülleri bu sırra şahit tuttu…
Artık yüzü aydınlıktı, tıpkı eskiden olduğu gibi gözleri ışıl ışıl parlıyordu…

Evet, ben susmuştum bu sefer, çünkü söylenebilecek her şeyi o söylemişti bir çırpıda, işte bu yüzden seviyordum ben onu, hem sözlerini hem sukûtunu…

Gündüzün çoklu yalnızlığından kurtulmak için gelmesini hasretle beklediğim hakiki bir dosttur o, sadece benim değil, kim bilir kaç yürek en mahrem sırrına şahit tuttu onu, neler fısıldadı kim bilir kulağına… Bak hiç kıskanmıyorum seni kıymet bilen dostların çok olsun emi…

Gece, sen bizim için özelsin,
Sırrın sırrımızdır bilesin…

alıntı (yazan kardeşimin emeğine sağlık )
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt