ravza nur sen ne diyorsun bu ise
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark
Sevmeden evlilik olur mu? (1 Kullanıcı)
- Konuyu başlatan Ravza_Nur
- Başlangıç tarihi
ravza nur sen ne diyorsun bu ise
bacim istemiyorsan sakin evet deme sakin bak ben ne hale düstüm sorunumu oku anlarsin anne baba kurbani olmak neymis diye yarin öbürsü gün hele bide cocugun olursa ve sevmedigin bir insan sana kizarsa offfff gerisini düsünmek bile istemiyorum
elbetteki sevgi de saygıda karşılıklı olmalıdır Atalarımızın bazı atasözleri vardır ''tek taştan duvar olmaz'' o zaman tek taraflı sevgiylede evlilik yürümez. evlenirken duygular hislerde karşılıklı olmalıdır. yanlış bir inanç olrak toplumumuzun daha çok taşra kesiminde ''nikahta keramet vardır'' deyip bizde evlendikten sonra sevdik düşüncesi ile bu yola çıkılmaz.eğer eşlerden biri seviyor saygı gösteriyor ise diğer tarafta buna karşılık veremiyorsa veya içinden gelmediği halde karşılık veriyormuş gibi davranırsa bu karşı tarafı ağır yaralar. bu da ilerde tamiri zor ruhsal bunalımlara sürükler iki tarafı ve bu evlilikten doğmuş çocuklar varsa bu ortamda onlarda sorunlu yetişebilir.o yüzdendir ki evlilik gibi kutsal ve ciddi bir yola çıkılırken iyi düşünüp doğru kararlar verilmeelidir.
nacizane fikirlerim
nacizane fikirlerim
ipekyolu ailem senin hayatını karartığı şekilde benimkinide karartı, istemediğim sevmediğim biriyle baskıyla evlendim. şimdi ailemde bende bunun bedelini halen ödemekteyiz, gerçekten arkadaşlar asla ve asla başkalrının isteğiyle asla bu yola çıkmayın.atalarımızın bazı sözleri gerçekten çok mantıklı, gönülsüz yenilen aş yakarın ağrıtır ya baş, aynı o hesap. bu konuda çok dikkatli karar verin
bir düşünelim aday adayımız yakışıklı ve zengin ama dini yönden fakir uygun mudur sizce? yine düşünelim aday adayımız dini yönden zengin ama yakışıklılık ve maddiyat yok ... örnekleri böylee çoğaltabiliriz peki sorum şudur sizce önemli olan hangisi? bence burda 3 kısım önemlidir birincisi aday adayın dinine olan bağlılığı ikincisi evini geçindiricek biri olması üçüncüsü de SEVGİ ki bunları kendimize kriter alıcak olursak RABBİMİZDEN gönlümüze göre bir eş istemek daha uygundur bence ama en uygunu dua edip bırakalımda gönlümüze göre bir eş istiyceğimize rabbimizin bize kendisinin uygun görüceği bir eş i nasip etmesini dilemek sonuçta her şeyin sahibi Allah bizi bizden iyi Allah bilir.
Rabbim hereşin hayırlısını versin inşallah Allah gönül muradımızı verir beklediğimiz gibi huzurlu mutlu yuva nasip eder cümlemize bizlerede inşallah.
Emeğinize sağlık Allah razı olsun...
Emeğinize sağlık Allah razı olsun...
ipekyolu83´isimli üyeden Alıntı
allah rizasi icin sizden akil almak istiyorum ben almanyadan türkiyeye gidip aylemin bana sectigi bir kizlan evlendim.aslinda kizi ilk görüste dondum kaldim cünkü resimindeki kiza hic benzemiyordu begenmemistim 2haftaligina gitmistik kizi görmeye ilk haftasi kararim kesinlikle hayirdi 2ci haftasi baba ve anemin piskolojik baskisina yenik düstüm ve nasil olduysa evet dedim titriyerek.nisanlandik almanyaya döndügümde pisman olmustum ama annem hep bi gelsin bak nasil seversin dedi ona inandim esim geldi aradan 3ay gecti ama bir damla sevgi dogmadi icime depresyona girdim hergünüm bir iskence gibi adeta esimin huyu cok iyi ama kendisini sevemiyorum anem haksiz cikti sevgi sonradan gelmezmis sunu ögrendim ama neyaziki gec kaldim esimle iliskiye bile girmiyorum tek düsüncem bosanmak. anem ve babam cok sert cikiyor bu bosanma konusunda tehtitler biryandan kizin ahini alma bir ömür sürünürsün diyor anem ama sevemiyorum bu elimde degil o yüzden tahamülüm kalmadi bir yandan sevgisiz bir evlilik öteki yandan bütün ayleni karsina almak inaninki neyapacam bilmiyorum sabrim tükeniyor allah rizasi icin böyle konuda bilgisi olandan tavsiye yorumlari ve nasihatlari bekliyorum
ravza nur sen ne diyorsun bu ise
allah rizasi icin sizden akil almak istiyorum ben almanyadan türkiyeye gidip aylemin bana sectigi bir kizlan evlendim.aslinda kizi ilk görüste dondum kaldim cünkü resimindeki kiza hic benzemiyordu begenmemistim 2haftaligina gitmistik kizi görmeye ilk haftasi kararim kesinlikle hayirdi 2ci haftasi baba ve anemin piskolojik baskisina yenik düstüm ve nasil olduysa evet dedim titriyerek.nisanlandik almanyaya döndügümde pisman olmustum ama annem hep bi gelsin bak nasil seversin dedi ona inandim esim geldi aradan 3ay gecti ama bir damla sevgi dogmadi icime depresyona girdim hergünüm bir iskence gibi adeta esimin huyu cok iyi ama kendisini sevemiyorum anem haksiz cikti sevgi sonradan gelmezmis sunu ögrendim ama neyaziki gec kaldim esimle iliskiye bile girmiyorum tek düsüncem bosanmak. anem ve babam cok sert cikiyor bu bosanma konusunda tehtitler biryandan kizin ahini alma bir ömür sürünürsün diyor anem ama sevemiyorum bu elimde degil o yüzden tahamülüm kalmadi bir yandan sevgisiz bir evlilik öteki yandan bütün ayleni karsina almak inaninki neyapacam bilmiyorum sabrim tükeniyor allah rizasi icin böyle konuda bilgisi olandan tavsiye yorumlari ve nasihatlari bekliyorum
ravza nur sen ne diyorsun bu ise
Kardeşim yaşamış olduklarınızı üzülerek okudum.Rabbim yardımcınız olsun.Eşinizi sevmenizi gerektirecek durumları aranızda meydana getirsin inş,Bu saatten sonra boşanmayı düşünmek yanlış olur.Eşinize hep ben sevemiyorum gözü ile bakarsanız sevemezsiniz sevmeyi deneyin.Kendisi ile bişeyler paylaşın,gezmeye gidin eşinize fırsat verin sizde kendisinin sevilecek yönlerini bulup sevmeyi deneyin.Hiç olmazsa bu durumu bir uzman psiklog ile görüşün boşanma en son adım olsun.Selam ve dua ile
İşte ben buna kızarım Nedenmi.
>Biz erkekler illahi sarısın , mavi gözlü olacak diye mi bekleriz.
Nedir sevgi nedir aşk . En kralına aşık olsan aşkın 1 yıl sürer .Etrafına bak.İnsanları bi arada tutan aşkmı yoksa muhabbet mi.
İyi huylu biri diyorsun .Sana bir sey diyimmi sen bulmus sun bunuyorsun arkadasım.
Ne olacak ya sevdiğin bakası huysuzun teki cıksa,ev işlerini yapmasa, deli gibi harcasa , iffetine leke düsrüse ne ehemmiyeti kalır aşkının.
Aklını başına al, sıradanlasmayın insanların yüzüne aşık oluyorsanız alın 3-5 poster asın evinizie her gün bakar durursunuz.
Annen haklı evet kızın günahına girersin.Hemde cok büyük o garibimin günahı neydi. Ne depresyonuna giriyorsun asıl o girmeli depresyona.
Sana bi misal anlatayım
bi gün siyahi bi müslüman Efendimizin huzuruna girer .Efendimiz sohbette evlimisin der adam siyah oldugundan kimsenin kız vermediğini söyler.
Efendimiz bi sahabesinie gönderir derki git deki onun kızını sana nikahladım.
Sahabe gider ama kötü karsılanır siyah olunca ,Adam anlatır,Kızın babası evden kovar senin gibi bi siyahiye mi bu güzel kızımı verecem.Sen yalan söylüyorsun der. Siyahi sahabe üzülür gider.O anda kız babasına derki.
Sen Resulun dediğine karşı mı cıkıyorsun.Eğer o dediyse ben evlenmek isterim derhal git Allah Resulune karsı cıktın diye lanetlemeden al gel.
babsı kosarak gider Efendimizin huzurundadır. Özürler dilenir.
Ve nikahları yapılır.Ama zifafa girmeden savas cıkar Siyahi sahabe hemen giyinir savasa cıkar ve şehit olur. Efendimiz o anda güzeller güzeli bi hurinin kollarını acarak ona kostugunu görür.Ve gidin o kıza diyinki der.
Allah o siyahi sahabeyi daha hayırlı bi eşle evlendirdi...
Ne yapıyorsunuz siz, Aşk dediğin palavra. Sen kulunu sevemedenmi yaradanı seveceksin sanıyorsun.Asla.
Yüze aşık olacaksan git poster al as evine.
Yazık etme kendine iyi huylu sunu bulmussun layık olmaya calış.Yoksa korkarımki gazaba ugrayanlardan olasın.
>Biz erkekler illahi sarısın , mavi gözlü olacak diye mi bekleriz.
Nedir sevgi nedir aşk . En kralına aşık olsan aşkın 1 yıl sürer .Etrafına bak.İnsanları bi arada tutan aşkmı yoksa muhabbet mi.
İyi huylu biri diyorsun .Sana bir sey diyimmi sen bulmus sun bunuyorsun arkadasım.
Ne olacak ya sevdiğin bakası huysuzun teki cıksa,ev işlerini yapmasa, deli gibi harcasa , iffetine leke düsrüse ne ehemmiyeti kalır aşkının.
Aklını başına al, sıradanlasmayın insanların yüzüne aşık oluyorsanız alın 3-5 poster asın evinizie her gün bakar durursunuz.
Annen haklı evet kızın günahına girersin.Hemde cok büyük o garibimin günahı neydi. Ne depresyonuna giriyorsun asıl o girmeli depresyona.
Sana bi misal anlatayım
bi gün siyahi bi müslüman Efendimizin huzuruna girer .Efendimiz sohbette evlimisin der adam siyah oldugundan kimsenin kız vermediğini söyler.
Efendimiz bi sahabesinie gönderir derki git deki onun kızını sana nikahladım.
Sahabe gider ama kötü karsılanır siyah olunca ,Adam anlatır,Kızın babası evden kovar senin gibi bi siyahiye mi bu güzel kızımı verecem.Sen yalan söylüyorsun der. Siyahi sahabe üzülür gider.O anda kız babasına derki.
Sen Resulun dediğine karşı mı cıkıyorsun.Eğer o dediyse ben evlenmek isterim derhal git Allah Resulune karsı cıktın diye lanetlemeden al gel.
babsı kosarak gider Efendimizin huzurundadır. Özürler dilenir.
Ve nikahları yapılır.Ama zifafa girmeden savas cıkar Siyahi sahabe hemen giyinir savasa cıkar ve şehit olur. Efendimiz o anda güzeller güzeli bi hurinin kollarını acarak ona kostugunu görür.Ve gidin o kıza diyinki der.
Allah o siyahi sahabeyi daha hayırlı bi eşle evlendirdi...
Ne yapıyorsunuz siz, Aşk dediğin palavra. Sen kulunu sevemedenmi yaradanı seveceksin sanıyorsun.Asla.
Yüze aşık olacaksan git poster al as evine.
Yazık etme kendine iyi huylu sunu bulmussun layık olmaya calış.Yoksa korkarımki gazaba ugrayanlardan olasın.
ELBETTEKİ SEVGİ ÇOK ÖNEMLİDİR.AMA DİNİMİZİN BELİRLEDİĞİ KURALLARIN DIŞINA ÇIKMAMAK ŞARTIYLA.EVLENECEĞİNİZ KİŞİNİN ÖZELLİKLE DİNİNİ YAŞAYAN BİRİSİ OLMASI ÇOK ÖNEMLİ.HA BEN BÖYLEMİ SEÇTİM EŞİMİ.ALLAH AFFETSİN HAYIR.SONRADAN NASIL PİŞMAN OLMUŞTUM BİLEMEZSİNİZ.OKADAR SEVMİŞTİM Kİ ONSUZ NEFES BİLE ALAMIYORDUM.BİR BAKTIM Kİ KARŞIMDA MÜSLÜMANIM DEYİP FARKLI BİR İNANIŞA SAHİP OLAN BİRİSİ.OZAMAN YAPTIĞIM HATAYI ANLADIM.TEK ÇARE BOŞANMAKTI.AMA BİR ÇOCUK VARDI ORTADA.MÜCADELE ETMELİYDİM.EŞİMİN İYİ YÖNLERİNİ KEŞFETTİM.ONU NERDEN VURABİLECEĞİMİ NASIL TÖVBE ETMESİNİ SAĞLAYABİLİRİM DİYE DÜŞÜNDÜM.GÜZEL HUYLARI ÇOKTU.YARDIMSEVER MERHAMETLİ GÜLERYÜZLÜ İNSANLARI KIRMAYAN ÖFKELENMEYEN BİR YAPISI VARDI.EE BİDE ÇOK SEVİYORDUM.BÖYLE GÜZEL YÖNLERİ OLAN MUTLAKA HİDAYETE ERER DİYE DÜŞÜNDÜM.MÜCADELE ETTİM.TAM 3 YIL DUA DUA ALLAHIM YA BU KULUNUN SEVGİSİNİ KALBİMDEN SÖKMEME YARDIM ET BOŞANAYIM YADA HİDAYET VER.BİR BAKTIM EŞİM BİR KAÇ DUA ÖĞRENMEYE BAŞLAMAK İSTEDİĞİNİ SÖYLEDİ SONRA CUMA BİR BAKTIM AĞZINDAN ALLAH KELİMESİ DÜŞMEZ OLDU.ÇOK AZ 7 8 AYDA BİR BAZI ARKADAŞLARININ ETKİSİYLE ALKOL ALIYORDU HATTA FORMADA YAZMIŞTIM.GEÇENLERDE ONADA TAMAMEN TÖVBE ETTİ..ÇOK ŞÜKÜR YARABBİM SABREDEREK HEM EVLİLİĞİMİ HEMDE EŞİMİ KURTARDIM.
SELAMUN ALEYKÜM KARDEŞİM RABBİM BÜTÜN EVLİLİKLERİ SİZİN Kİ GİBİ KORUSUN.EVET SEVGİ ÇOK ÖNEMLİDİR.BAKIN SEVDİĞİNİZ İÇİN SABRETTİNİZ.VE DUANIZ EN GÜZEL ŞEKLİYLE KABUL OLUNDU.YA SEVGİNİZ BİTSEYDİ BOŞANACAKTINIZ.VE KİMBİLİR ONDAN SONRA EŞİNİZİN BAŞKA NE KÖTÜ HUYLARI EŞİNİZİN NERELERE SÜRÜKLENMESİNE VESİLE OLCAKTINIZ.AMA SEVDİNİZ,DUA ETTİNİZ SABRETTİNİZ VE ÇOK GÜZEL BİR OLAYA VESİLE OLDUNUZ.ALLAH SİZDEN VE SİZİN GİBİLERDEN HER DAİM RAZI OLSUN.SELAMETLE
Güven çok önemli unsur kardeşim evlilikte önemli konulardan biride kişisel haklaras saygıdır.İnsanı en çok üzen durumlardan biride Rabbimin kul olarak bizlere vermiş olduğu haklarımızın diğer bir kul tarafından engellenmesidir.Bu hemkul hakkıdır.Hemde Rabbimize karşı saygısızlıktır.
Ha kendi fikrime gelince
bence sevmek herşeyi halletmez.
Ben yazılan yorumlardan anladığım kadarı ile çoğu kişi evleneceği kişi ile çıkıp dolaşmak, konuşmak istiyor. Peki dinimizde flörtün yeri var mıdır?
Ne acıdır ki sokaklarda başı kapalı olduğu halde değişik şekiller içinde bir erkeğin koltuğuna girmiş din kardeşlerimizi görüyoruz.
Ben yorum yazdığım zaman çok eleştiriyorsun, sert konuşuyorsun diyorlar ancak akıllıca düşünüldüğü zaman, söylediklerimin haklı olduğunu anlayacağınıza inanıyorum.
dediğim gibi yorum yazanların çoğu gezmek, tanımak, konuşmak istiyor. Ama bu çok yanlış.
Dinimiz evlenilecek kişinin saçlarının rengine bile bakmana izin veriyor. İstemeye gittiğiniz zaman baş başa konuşursunuz. buna allahu teala izin veriyor.
Ancak siz sevmeden olmaz diyorsunuz. Birini sevmek için bir kere görmek yeterli olur mu? Olmaz. Şimdi yazının üst tarafını okuyanlar "biz flört istemiyoruz" diyecekler. Ancak anlaşılan o ki tek seferde sevemeyeceğinize göre, sevmek için buluşup konuşacağınıza göre bu da flört olmuyor mu?
Hem evlenmeden sevecek siniz de evlenince ne yapacaksınız?????
bence sevmek herşeyi halletmez.
Ben yazılan yorumlardan anladığım kadarı ile çoğu kişi evleneceği kişi ile çıkıp dolaşmak, konuşmak istiyor. Peki dinimizde flörtün yeri var mıdır?
Ne acıdır ki sokaklarda başı kapalı olduğu halde değişik şekiller içinde bir erkeğin koltuğuna girmiş din kardeşlerimizi görüyoruz.
Ben yorum yazdığım zaman çok eleştiriyorsun, sert konuşuyorsun diyorlar ancak akıllıca düşünüldüğü zaman, söylediklerimin haklı olduğunu anlayacağınıza inanıyorum.
dediğim gibi yorum yazanların çoğu gezmek, tanımak, konuşmak istiyor. Ama bu çok yanlış.
Dinimiz evlenilecek kişinin saçlarının rengine bile bakmana izin veriyor. İstemeye gittiğiniz zaman baş başa konuşursunuz. buna allahu teala izin veriyor.
Ancak siz sevmeden olmaz diyorsunuz. Birini sevmek için bir kere görmek yeterli olur mu? Olmaz. Şimdi yazının üst tarafını okuyanlar "biz flört istemiyoruz" diyecekler. Ancak anlaşılan o ki tek seferde sevemeyeceğinize göre, sevmek için buluşup konuşacağınıza göre bu da flört olmuyor mu?
Hem evlenmeden sevecek siniz de evlenince ne yapacaksınız?????
ipekyolu83´isimli üyeden Alıntı
allah rizasi icin sizden akil almak istiyorum ben almanyadan türkiyeye gidip aylemin bana sectigi bir kizlan evlendim.aslinda kizi ilk görüste dondum kaldim cünkü resimindeki kiza hic benzemiyordu begenmemistim 2haftaligina gitmistik kizi görmeye ilk haftasi kararim kesinlikle hayirdi 2ci haftasi baba ve anemin piskolojik baskisina yenik düstüm ve nasil olduysa evet dedim titriyerek.nisanlandik almanyaya döndügümde pisman olmustum ama annem hep bi gelsin bak nasil seversin dedi ona inandim esim geldi aradan 4ay gecti ama bir damla sevgi dogmadi icime depresyona girdim hergünüm bir iskence gibi adeta esimin huyu cok iyi ama kendisini sevemiyorum anem haksiz cikti sevgi sonradan gelmezmis sunu ögrendim ama neyaziki gec kaldim esimle iliskiye bile girmiyorum tek düsüncem bosanmak. anem ve babam cok sert cikiyor bu bosanma konusunda tehtitler biryandan kizin ahini alma bir ömür sürünürsün diyor anem ama sevemiyorum bu elimde degil o yüzden tahamülüm kalmadi bir yandan sevgisiz bir evlilik öteki yandan bütün ayleni karsina almak inaninki neyapacam bilmiyorum sabrim tükeniyor allah rizasi icin böyle konuda bilgisi olandan tavsiye yorumlari ve nasihatlari bekliyorum cünkü nikahta keramet var mista neymis hepsi yalan kardesler bide sevgiyi allahu teala vermiyorsa neapim i
allah rizasi icin sizden akil almak istiyorum ben almanyadan türkiyeye gidip aylemin bana sectigi bir kizlan evlendim.aslinda kizi ilk görüste dondum kaldim cünkü resimindeki kiza hic benzemiyordu begenmemistim 2haftaligina gitmistik kizi görmeye ilk haftasi kararim kesinlikle hayirdi 2ci haftasi baba ve anemin piskolojik baskisina yenik düstüm ve nasil olduysa evet dedim titriyerek.nisanlandik almanyaya döndügümde pisman olmustum ama annem hep bi gelsin bak nasil seversin dedi ona inandim esim geldi aradan 4ay gecti ama bir damla sevgi dogmadi icime depresyona girdim hergünüm bir iskence gibi adeta esimin huyu cok iyi ama kendisini sevemiyorum anem haksiz cikti sevgi sonradan gelmezmis sunu ögrendim ama neyaziki gec kaldim esimle iliskiye bile girmiyorum tek düsüncem bosanmak. anem ve babam cok sert cikiyor bu bosanma konusunda tehtitler biryandan kizin ahini alma bir ömür sürünürsün diyor anem ama sevemiyorum bu elimde degil o yüzden tahamülüm kalmadi bir yandan sevgisiz bir evlilik öteki yandan bütün ayleni karsina almak inaninki neyapacam bilmiyorum sabrim tükeniyor allah rizasi icin böyle konuda bilgisi olandan tavsiye yorumlari ve nasihatlari bekliyorum cünkü nikahta keramet var mista neymis hepsi yalan kardesler bide sevgiyi allahu teala vermiyorsa neapim i
s.a kardeşlerim evlilikte sevgi önemli ama şunuda unutmamamızda fayda vardır.Misal bazı insanlar vardır eşlerini çok severler o kadar çok severlerki Allaha şirk koşmaya bile gidebilir....Bunun şirk koşmayla ne alakası var diyebilirsiniz ama unutmayalım ki şirk koşmanında çeşitleri vardır ...Sevgilerin en biyiği Allah(cc)a aittir
öncelikle s.a kardeşim aslına bakarsan eşini sevememe durumu sende saplantı haline gelmiş beynini buna programlamışsın...bu yüzden ne yapsan boş...biraz önce forumun birini okudum bir kardeşiminde sana benzer sorunları varmış sabretmiş 2 yıl boyunca dua etmiş...sonunda Allah(cc) durumunu hayırlı eylemiş...birde şu var eşin seni seviyomu sana karsı davranısları nasıl buda söz konusu unutmadan yazının başında şöle bişey demişssin resimlerine hiç benzemiyo gibi...kardeşim bu takıntıdan da vazgeç ilk bastaki eşini beğenmeyişin tetiklemiş durumunu...sende Rabba sığın dualarını eksik etme eşinin iyi ve güzel taraflarını görmeye çalış...elbet rabbimin izniyle seninde evliliğin hayırla sonuçlanır eğer buda olmazsa boşanmayı öle düşünürsün...selametle...
Ayrı dünyaların insanıyız
Eşler arasında sorunlar genelde “anlamamaktan” çıkar. Koca hanımını, hanım beyini anlamamak için sanki gayret gösterir. Halbuki birçok sorunun çözümü anlamaktan geçmektedir.
Hakim, yaşlı çifte sormuş;
- Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz? Yaşlı kadın cevaplamış;
- Hakim bey, bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği getirdi. Ben de çiçekleri çok severim. Bu çiçek de çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve eşim, düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki, eşim bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp suladığım çiçeğimi sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim.
Hakim kadına hak vermiş; ama âdettendir diye bir de adama sormuş;
- Senin söyleyecek bir şeyin var mı? Yaşlı adam cevaplamış;
- Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir; ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O, her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda, gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip, bana hayatı güzelleştiren, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya sevdiğimi düşünürdüm.
Hikâyemizden yola çıkarak, kahramanlarımızın birbirlerini neden anlamadıklarını tahlil etmeye çalışalım. Bu anlatacaklarımız kendi ailemizle aramızdaki duygu farklılığının sebeplerini de daha kolay anlamamızı sağlayacaktır.
Çoğu eş, “ayrı dünyaların insanıyız” ifadesini kullanmıştır ya da aklından geçirmiştir. Peki neden bu kanıya varırız, gerçekten ayrı dünyaların insanı mıyız? Birbirimizi anlamak bu kadar mı zor, anlaşılmazlık hangimizde? Bu minval üzere devam eden soruları ve sorunları çoğaltmak mümkün.
Bunların altında yatan sebebi irdeleyecek olursak, kadınlarla erkeklerin duygu dünyası arasındaki farklılıkların olduğunu göreceğiz. Eğer eşler olarak, bu farklı duyguların neler olduğunu bilirsek, birbirimizi daha kolay anlar ve ayrı dünyaların insanları olsak da farklılığımızın tadını çıkarabiliriz.
Kadınlar, erkeklerden daha çok, daha farklılaşmış ve daha incelmiş duygulara sahiptir. Yani kadınlar, çok zengin duygu hazinesine sahiptirler.
Kadınlar bol miktarda duyguya sahiptir; ama duygusal zekâ bakımından erkeklerden daha zeki oldukları söylenemez. Doğal olarak duygular bol olunca, onların idaresi de zorlaşmaktadır.
Erkekler, kendilerini rahatça soyutlamayı ve başkalarını ustaca kullanmayı kadınlardan daha iyi bilirler. Fakat kadınlar, çevrelerindeki olumsuz duyguların etkisinden çok çabuk etkilenirler. Akıl süzgecini kullanmadan duygu fırtınalarına kapılmaları an meselesidir.
Araştırmalar, kadınların duygusal eğitime, erkeklerden daha çok önem verdikleri ve bu eğitimle daha çok uğraştıklarını göstermektedir. Kadınlar, beyin küresinin bir yanından diğerine geçiş yapmada erkeklerden daha başarılıdır. Bu yüzden kadınlar, olayları bir bütün olarak ve esnek bir şekilde değerlendirebilirler.
Kadınlar, başkalarının duygularını tanımak ve onlara uymak konusunda erkeklerden daha fazla ustalık kazanmışlardır. Maalesef ki aynı ustalığı kendi duygularını anlamakta gösterememektedirler.
Kadınlar daha çok sorun odaklı, erkekler ise daha çok çözüm odaklı tavırlar sergilerler. Sorun odaklı kadın, karşısındakini dinlerken, kendisinin de dinlenmesini ister. Fakat çözüm odaklı erkek, dinleme yerine çözüm sunmayı ister.
Kadınlar, beyinlerinin sağ lopunu erkeklerden daha iyi kullanıyorlar. Bu yüzden de kadınlar, ayrıntıları erkeklerden çok daha iyi fark ederler.
İşte tüm bu farlılıklara rağmen, unutulmaması gereken en önemli nokta, kadın ve erkek arasındaki bu duygusal farklılıkların bir sorun değil, nimet olduğudur. “Zevkler, karşılıklı saygı görmedikçe hiçbir evlilik mutlulukla sonuçlanamaz. İki insanın aynı şeyleri düşünmesi, aynı görüş ve isteklere sahip olmasını beklemek doğru değildir. Bu durum istenmediği gibi, imkansızdır da...” Andre Maurois, bu sözüyle eşler arasındaki saygının her şeyin üstesinden geleceğini vurgularken, “aynı olma”nın da imkansızlığını göstermektedir. Aynısı olmak yerine, farklı olmanın tadını çıkarmak daha kolay ve akılcı değil mi? İnsanın birini değiştirmesi mi, yoksa kendini mi değiştirmesi daha zor? Ya da değiştirmeye harcanan çabanın yarısını uyum için kullanmak daha iyi değil mi? Bu soruların cevaplarını bir de bu yönde düşündüğümüzde, eşlerimizle ayrı dünyaların insanı olduğumuzu değil, birbirimizi tamamladığımızı anlayacağız. Unutmayın, her kapının mutlaka bir anahtarı vardır. Önemli olan, doğru anahtarı doğru kapı için kullanmaktır.
Eşler arasında sorunlar genelde “anlamamaktan” çıkar. Koca hanımını, hanım beyini anlamamak için sanki gayret gösterir. Halbuki birçok sorunun çözümü anlamaktan geçmektedir.
Hakim, yaşlı çifte sormuş;
- Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz? Yaşlı kadın cevaplamış;
- Hakim bey, bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği getirdi. Ben de çiçekleri çok severim. Bu çiçek de çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve eşim, düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki, eşim bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp suladığım çiçeğimi sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim.
Hakim kadına hak vermiş; ama âdettendir diye bir de adama sormuş;
- Senin söyleyecek bir şeyin var mı? Yaşlı adam cevaplamış;
- Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir; ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O, her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda, gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip, bana hayatı güzelleştiren, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya sevdiğimi düşünürdüm.
Hikâyemizden yola çıkarak, kahramanlarımızın birbirlerini neden anlamadıklarını tahlil etmeye çalışalım. Bu anlatacaklarımız kendi ailemizle aramızdaki duygu farklılığının sebeplerini de daha kolay anlamamızı sağlayacaktır.
Çoğu eş, “ayrı dünyaların insanıyız” ifadesini kullanmıştır ya da aklından geçirmiştir. Peki neden bu kanıya varırız, gerçekten ayrı dünyaların insanı mıyız? Birbirimizi anlamak bu kadar mı zor, anlaşılmazlık hangimizde? Bu minval üzere devam eden soruları ve sorunları çoğaltmak mümkün.
Bunların altında yatan sebebi irdeleyecek olursak, kadınlarla erkeklerin duygu dünyası arasındaki farklılıkların olduğunu göreceğiz. Eğer eşler olarak, bu farklı duyguların neler olduğunu bilirsek, birbirimizi daha kolay anlar ve ayrı dünyaların insanları olsak da farklılığımızın tadını çıkarabiliriz.
Kadınlar, erkeklerden daha çok, daha farklılaşmış ve daha incelmiş duygulara sahiptir. Yani kadınlar, çok zengin duygu hazinesine sahiptirler.
Kadınlar bol miktarda duyguya sahiptir; ama duygusal zekâ bakımından erkeklerden daha zeki oldukları söylenemez. Doğal olarak duygular bol olunca, onların idaresi de zorlaşmaktadır.
Erkekler, kendilerini rahatça soyutlamayı ve başkalarını ustaca kullanmayı kadınlardan daha iyi bilirler. Fakat kadınlar, çevrelerindeki olumsuz duyguların etkisinden çok çabuk etkilenirler. Akıl süzgecini kullanmadan duygu fırtınalarına kapılmaları an meselesidir.
Araştırmalar, kadınların duygusal eğitime, erkeklerden daha çok önem verdikleri ve bu eğitimle daha çok uğraştıklarını göstermektedir. Kadınlar, beyin küresinin bir yanından diğerine geçiş yapmada erkeklerden daha başarılıdır. Bu yüzden kadınlar, olayları bir bütün olarak ve esnek bir şekilde değerlendirebilirler.
Kadınlar, başkalarının duygularını tanımak ve onlara uymak konusunda erkeklerden daha fazla ustalık kazanmışlardır. Maalesef ki aynı ustalığı kendi duygularını anlamakta gösterememektedirler.
Kadınlar daha çok sorun odaklı, erkekler ise daha çok çözüm odaklı tavırlar sergilerler. Sorun odaklı kadın, karşısındakini dinlerken, kendisinin de dinlenmesini ister. Fakat çözüm odaklı erkek, dinleme yerine çözüm sunmayı ister.
Kadınlar, beyinlerinin sağ lopunu erkeklerden daha iyi kullanıyorlar. Bu yüzden de kadınlar, ayrıntıları erkeklerden çok daha iyi fark ederler.
İşte tüm bu farlılıklara rağmen, unutulmaması gereken en önemli nokta, kadın ve erkek arasındaki bu duygusal farklılıkların bir sorun değil, nimet olduğudur. “Zevkler, karşılıklı saygı görmedikçe hiçbir evlilik mutlulukla sonuçlanamaz. İki insanın aynı şeyleri düşünmesi, aynı görüş ve isteklere sahip olmasını beklemek doğru değildir. Bu durum istenmediği gibi, imkansızdır da...” Andre Maurois, bu sözüyle eşler arasındaki saygının her şeyin üstesinden geleceğini vurgularken, “aynı olma”nın da imkansızlığını göstermektedir. Aynısı olmak yerine, farklı olmanın tadını çıkarmak daha kolay ve akılcı değil mi? İnsanın birini değiştirmesi mi, yoksa kendini mi değiştirmesi daha zor? Ya da değiştirmeye harcanan çabanın yarısını uyum için kullanmak daha iyi değil mi? Bu soruların cevaplarını bir de bu yönde düşündüğümüzde, eşlerimizle ayrı dünyaların insanı olduğumuzu değil, birbirimizi tamamladığımızı anlayacağız. Unutmayın, her kapının mutlaka bir anahtarı vardır. Önemli olan, doğru anahtarı doğru kapı için kullanmaktır.