Üzüntülü İken Duâ
Üzüntülü İken Duâ
İbn-i Abbas -radıyallahu anhüma- der ki: Resûl-lah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri üzüntülü ve sıkıntılı halinde şöyle duâ ederlerdi:
"El- Azîm, el-Halîm Allah'dan başka bir ilâh yok! Arş-ı Azîm'in sahibi Allah'dan başka ilâh yok! Bütün semâların ve arzın ve çok şerefli Arş'ın sahibi Allah'dan başka ilâh yok!"
Yâ Rabb! Bütün âlemlerin ve Arş'ın sahibi ve yegâne hükümrânı Sensin! Başımıza gelen şu sıkıntı ve belâyı izâleye ancak sen kadirsin. Bu sebeble senden istiyoruz. Kâffe-i mahlûkat; yani bütün yaradılmışlar senin kudret elindedir. Bilcümle mahlûkâtın şerrinden bizi muhafaza ile himaye eyle demektir.
Bir de Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz, belânın ağır basmasından, yani insana ölümü hayata tercîh ettirecek şekilde gelmesinden, dünyevî ve uhrevî şekâveti mucîb bulunan ve helâke sebeb olan ahvâlden, ve kötü âkıbet, sû-i hatimeye dûçar olmaktan, düşmanlarını sevindirecek bir belâya duçar olup onları kendisine üzüntü verecek şekilde konuşdurmaktan da Allah'a sığınırdı.
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır: "Sizden birinize bir düşünce yahud üzüntü geldiği zaman yedi defa:
"Allah! Rabbim Allah'dır! O'na hiç bir şeyi şerîk koşmam ben!" desin.
"Kul: "Ey yedi göklerin ve büyük Arş'ın Rabbi olan Rabbim! Beni her üzüntü verici şeyden, dilediğin şekilde ve dilediğin yerden kurtar" derse Allah Teâlâ onun üzüntüsünü giderir. "
Mü'minler İçin Duâ
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivâyet olunduğuna göre, Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle dua etmişlerdir:
"Yâ Rabb! Ben hangi bir mü'mine onu üzecek ve gönlüne ağır gelecek bir söz söylemişsem kıyamet gününde o sözü onun için sana kurbiyyet eyle; yani o sözden müteessir olduğu kadar onu sana yaklaştır.
"
Sıkıntılı İken Duâ
Ben bir söz bilirim ki, büyük bir üzüntüye, sıkıntıya düşmüş bir kul söylerse, Allah Teâlâ ona muhakkak bir çıkış yolu açar. Bu, kardeşim Yûnus'un sözüdür: Karanlık içinde kaldığı vakit:
"Senden başka ilâh yokdur. Seni tenzih ederim, muhakkak ki ben zâlimlerden oldum." demişti.
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-i gam ve sıkıntı basınca şöyle derlerdi:
"Kullara karşı Allah bana yeter, mahlûklara karşı Hâlik bana yeter, rızk yeyenlere karşı rızık veren bana yeter. Bana O yeter ki ancak o yeter. Bana Allah yeter, O ne güzel bir vekîldir. Bana Allah yeter, O'ndan başka ilâh yoktur. O'na tevekkül etdim. O yüce Arşın sahibidir."
-"Bir belâya dûçar olmuş bir kimseyi görünce -kendi hâline şükrederek-:
Seni mübtelâ kıldığı şeyden beni âfiyetde kılıp, yarattıklarından pek çoğuna beni tafdîl eden Allah'a hamd ederim" derse bu belâ ne olursa olsun bundan afiyette kılınır."
Üzüntülü İken Duâ
İbn-i Abbas -radıyallahu anhüma- der ki: Resûl-lah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri üzüntülü ve sıkıntılı halinde şöyle duâ ederlerdi:
"El- Azîm, el-Halîm Allah'dan başka bir ilâh yok! Arş-ı Azîm'in sahibi Allah'dan başka ilâh yok! Bütün semâların ve arzın ve çok şerefli Arş'ın sahibi Allah'dan başka ilâh yok!"
Yâ Rabb! Bütün âlemlerin ve Arş'ın sahibi ve yegâne hükümrânı Sensin! Başımıza gelen şu sıkıntı ve belâyı izâleye ancak sen kadirsin. Bu sebeble senden istiyoruz. Kâffe-i mahlûkat; yani bütün yaradılmışlar senin kudret elindedir. Bilcümle mahlûkâtın şerrinden bizi muhafaza ile himaye eyle demektir.
Bir de Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz, belânın ağır basmasından, yani insana ölümü hayata tercîh ettirecek şekilde gelmesinden, dünyevî ve uhrevî şekâveti mucîb bulunan ve helâke sebeb olan ahvâlden, ve kötü âkıbet, sû-i hatimeye dûçar olmaktan, düşmanlarını sevindirecek bir belâya duçar olup onları kendisine üzüntü verecek şekilde konuşdurmaktan da Allah'a sığınırdı.
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır: "Sizden birinize bir düşünce yahud üzüntü geldiği zaman yedi defa:
"Allah! Rabbim Allah'dır! O'na hiç bir şeyi şerîk koşmam ben!" desin.
"Kul: "Ey yedi göklerin ve büyük Arş'ın Rabbi olan Rabbim! Beni her üzüntü verici şeyden, dilediğin şekilde ve dilediğin yerden kurtar" derse Allah Teâlâ onun üzüntüsünü giderir. "
Mü'minler İçin Duâ
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivâyet olunduğuna göre, Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle dua etmişlerdir:
"Yâ Rabb! Ben hangi bir mü'mine onu üzecek ve gönlüne ağır gelecek bir söz söylemişsem kıyamet gününde o sözü onun için sana kurbiyyet eyle; yani o sözden müteessir olduğu kadar onu sana yaklaştır.
"
Sıkıntılı İken Duâ
Ben bir söz bilirim ki, büyük bir üzüntüye, sıkıntıya düşmüş bir kul söylerse, Allah Teâlâ ona muhakkak bir çıkış yolu açar. Bu, kardeşim Yûnus'un sözüdür: Karanlık içinde kaldığı vakit:
"Senden başka ilâh yokdur. Seni tenzih ederim, muhakkak ki ben zâlimlerden oldum." demişti.
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-i gam ve sıkıntı basınca şöyle derlerdi:
"Kullara karşı Allah bana yeter, mahlûklara karşı Hâlik bana yeter, rızk yeyenlere karşı rızık veren bana yeter. Bana O yeter ki ancak o yeter. Bana Allah yeter, O ne güzel bir vekîldir. Bana Allah yeter, O'ndan başka ilâh yoktur. O'na tevekkül etdim. O yüce Arşın sahibidir."
-"Bir belâya dûçar olmuş bir kimseyi görünce -kendi hâline şükrederek-:
Seni mübtelâ kıldığı şeyden beni âfiyetde kılıp, yarattıklarından pek çoğuna beni tafdîl eden Allah'a hamd ederim" derse bu belâ ne olursa olsun bundan afiyette kılınır."