Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark
"Peygamber Duaları" (2 Kullanıcı)
- Konuyu başlatan dost_37
- Başlangıç tarihi
Allah cc sizdende razı olsun inş okuyalı yapalım selametle:evet
Fu Zuli'nin Duasi
Fu Zuli'nin Duasi
وَلاَ تَحْسَبَنَّ اللّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الأَبْصَارُ 42
42- Ey Peygamber! Sakın zalimlerin yaptıklarından Allah'ın gafil olduğunu sanma! Ancak Allah, onların cezalarını, gözlerin dışa fırlayacağı güne erteler.
Ey rabbim, sen dünkü zalimlerin yaptıklarından da bugünkü zalimlerin yaptığından da muhakkak haberdarsın. Cezasını gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne ertelemen yine senin rahmetindir imtihan vesilendir. Bu bizlere açık olarak sabrı tavsiyendir. Kullarım sabredin cezaları ahirette verilecektir. Onların cezasının verileceğini bilmek bizlerin kalbine buz serpmektedir. Bunun idrakindeyiz. İnsanların bu durumda nasıl hareket edeceğini denemek için onları insanların kullarının başına musallat etmektesin. Kim daha güzel bir davranış gösterecek diye imtihan etmektesin.
Ey rabbim yine biliyoruz ki dünyanın hiçbir salisesi sensiz senin müdahalen olmadan geçmemektedir. Ama onlar bu yaptıkları azgınlıklarıyla dünyanın hükümranlığını istiyorlar. Yaptıklarıyla sanki meydan okuyorlar. Senin dünya ve ahiret hükümdarlığını tartışmaya açıyorlar. Edepsizce bunu da yaptık bir şey olmadı diyorlar. Onların ne dediklerini ne demek istediklerini sen daha iyi bilmektesin rabbim. Ey rabbim müdahale et. Şimdiki imtihanına rıza gösterenler olarak bütün müdahalelerine rıza göstereceğiz. Bu yazı kendi elimle düzeltmeyeceğim. Karışmayacağım onların zulümlerine karşı çıkmayacağım. Dün zulümlerine karşı çıkmadığım gibi yarında çıkmayacağım. Her şeyi sana havale ettim. Demenin itirafı olan bir yazıdır. Ne olur müdahale et. Ne olur. Adalet sahibi her işi hikmetle yapan rabbim müdahil ol. Kuraklıkla müdahil ol orduların olan yeryüzü ve gökyüzüyle müdahil ol.
Ey rabbim diğer birçok ayetinde sevdiğin kullarının dualarını kabul edip onlara yardımını hemen ulaştırdın. Ben ise senin aciz kendi nefsine zulmetmiş günahı çok kulun olarak bu seferlik zalimlerin cezasını ertelememeni istiyorum. Buna hiç hakkım yok ama acizliğimi sana ifade ediyorum ey rabbim. Bana senin değerlerine hakaret ediyoruz. Peygamberin (s.a.v)i aşağılık bir şekilde karikatürize ediyoruz. Kardeşlerini vahşice öldürüyoruz. Bacılarının her gün ırzına geçiyoruz günahsız çocukları öldürüyoruz. Sana meydan okuyoruz diyorlar. Benim zayıflığımdan faydalanıp onlardan korktuğumu bilerek bana saldırıyorlar. Sende biliyorsun ki bu söylenenlere ve yapılanlara hiçbir karşılık vermiyorum. Kendi elimle bunlara dur demeyeceğimi beni yaratan olarak en iyi sen bilmektesin. (Onlardan çok korkuyorum karşılarına çıkamıyorum. İman edende korku olmaz. Ama İtiraf ediyorum onlardan korkuyorum. Ey rabbim bu korkudan beni kurtar.) Onun için beni rahmetine alıp kendi ordularını devreye sokup bu zalimleri ikaz etmeni istiyorum. Cehennem azabı onlara yetmektedir bunun bilincindeyiz. Bu onlara fazladan bir ceza olacak. Ama ertelememe ihtimali varsa kullarını sevindirecek bir sonuçla onları rezil ve rüsva etmeni istiyorum.
Ey rabbim Onlar senin kullarındır onları İslam’la şereflendirirsen bu yine senin rahmetindir. İtiraf ediyorum bununla daha fazla mutlu olacağız. Rabbim biz aciz kullarını mutlu etmen senin lütfundur. Lütfet rabbimiz.
Rabbim benim dışımdaki bütün kardeşlerimin seherlerde gecelerde namazlarda bu kullarını İslam’la şereflendirmen için sana yalvardıklarını bunun için sonsuz çaba harcadıklarını gecelerini gündüzlerine katıp gazete dergi çıkarıp internet siteleri açıp onlara tebliğ yaptıklarını biliyorum. Güneşin üzerine doğduğu her şeyden daha değerli olduğunu bildikleri için onların hidayetine çalışmaktalar. Ben ise bunu başaracak ahlakta azim ve kararlılıkta değilim. Bunu en iyi sen biliyorsun. Bu kardeşlerimizin de çalışmalarını kolaylaştıracak bu sıkıntıları da sona erdirecek açılımı kolaylığı senden istiyorum. Ey rabbim kolaylaştır zorlaştırma.
Not: ben birinci tekil şahıs zamirini kibir olsun diye değil biz birinci çoğul şahıs zamirinin burada en korkunç durumu ortaya çıkaracağı için kullandım. O korkunç durumda birçok müslüman kardeşimizin zan altında kalmaması içindir.
Not 2: bazı yerleri benimde içimi acıtan bu duayı ismi bende saklı olan bazı devlet bazı grup ve cemaatlerin yapması gerekenleri yapmadıkları için yapıyorum. İçimdeki yangını bir nebze olsun azaltmak için.
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ 57
57. Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz
Fu Zuli'nin Duasi
وَلاَ تَحْسَبَنَّ اللّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الأَبْصَارُ 42
42- Ey Peygamber! Sakın zalimlerin yaptıklarından Allah'ın gafil olduğunu sanma! Ancak Allah, onların cezalarını, gözlerin dışa fırlayacağı güne erteler.
Ey rabbim, sen dünkü zalimlerin yaptıklarından da bugünkü zalimlerin yaptığından da muhakkak haberdarsın. Cezasını gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne ertelemen yine senin rahmetindir imtihan vesilendir. Bu bizlere açık olarak sabrı tavsiyendir. Kullarım sabredin cezaları ahirette verilecektir. Onların cezasının verileceğini bilmek bizlerin kalbine buz serpmektedir. Bunun idrakindeyiz. İnsanların bu durumda nasıl hareket edeceğini denemek için onları insanların kullarının başına musallat etmektesin. Kim daha güzel bir davranış gösterecek diye imtihan etmektesin.
Ey rabbim yine biliyoruz ki dünyanın hiçbir salisesi sensiz senin müdahalen olmadan geçmemektedir. Ama onlar bu yaptıkları azgınlıklarıyla dünyanın hükümranlığını istiyorlar. Yaptıklarıyla sanki meydan okuyorlar. Senin dünya ve ahiret hükümdarlığını tartışmaya açıyorlar. Edepsizce bunu da yaptık bir şey olmadı diyorlar. Onların ne dediklerini ne demek istediklerini sen daha iyi bilmektesin rabbim. Ey rabbim müdahale et. Şimdiki imtihanına rıza gösterenler olarak bütün müdahalelerine rıza göstereceğiz. Bu yazı kendi elimle düzeltmeyeceğim. Karışmayacağım onların zulümlerine karşı çıkmayacağım. Dün zulümlerine karşı çıkmadığım gibi yarında çıkmayacağım. Her şeyi sana havale ettim. Demenin itirafı olan bir yazıdır. Ne olur müdahale et. Ne olur. Adalet sahibi her işi hikmetle yapan rabbim müdahil ol. Kuraklıkla müdahil ol orduların olan yeryüzü ve gökyüzüyle müdahil ol.
Ey rabbim diğer birçok ayetinde sevdiğin kullarının dualarını kabul edip onlara yardımını hemen ulaştırdın. Ben ise senin aciz kendi nefsine zulmetmiş günahı çok kulun olarak bu seferlik zalimlerin cezasını ertelememeni istiyorum. Buna hiç hakkım yok ama acizliğimi sana ifade ediyorum ey rabbim. Bana senin değerlerine hakaret ediyoruz. Peygamberin (s.a.v)i aşağılık bir şekilde karikatürize ediyoruz. Kardeşlerini vahşice öldürüyoruz. Bacılarının her gün ırzına geçiyoruz günahsız çocukları öldürüyoruz. Sana meydan okuyoruz diyorlar. Benim zayıflığımdan faydalanıp onlardan korktuğumu bilerek bana saldırıyorlar. Sende biliyorsun ki bu söylenenlere ve yapılanlara hiçbir karşılık vermiyorum. Kendi elimle bunlara dur demeyeceğimi beni yaratan olarak en iyi sen bilmektesin. (Onlardan çok korkuyorum karşılarına çıkamıyorum. İman edende korku olmaz. Ama İtiraf ediyorum onlardan korkuyorum. Ey rabbim bu korkudan beni kurtar.) Onun için beni rahmetine alıp kendi ordularını devreye sokup bu zalimleri ikaz etmeni istiyorum. Cehennem azabı onlara yetmektedir bunun bilincindeyiz. Bu onlara fazladan bir ceza olacak. Ama ertelememe ihtimali varsa kullarını sevindirecek bir sonuçla onları rezil ve rüsva etmeni istiyorum.
Ey rabbim Onlar senin kullarındır onları İslam’la şereflendirirsen bu yine senin rahmetindir. İtiraf ediyorum bununla daha fazla mutlu olacağız. Rabbim biz aciz kullarını mutlu etmen senin lütfundur. Lütfet rabbimiz.
Rabbim benim dışımdaki bütün kardeşlerimin seherlerde gecelerde namazlarda bu kullarını İslam’la şereflendirmen için sana yalvardıklarını bunun için sonsuz çaba harcadıklarını gecelerini gündüzlerine katıp gazete dergi çıkarıp internet siteleri açıp onlara tebliğ yaptıklarını biliyorum. Güneşin üzerine doğduğu her şeyden daha değerli olduğunu bildikleri için onların hidayetine çalışmaktalar. Ben ise bunu başaracak ahlakta azim ve kararlılıkta değilim. Bunu en iyi sen biliyorsun. Bu kardeşlerimizin de çalışmalarını kolaylaştıracak bu sıkıntıları da sona erdirecek açılımı kolaylığı senden istiyorum. Ey rabbim kolaylaştır zorlaştırma.
Not: ben birinci tekil şahıs zamirini kibir olsun diye değil biz birinci çoğul şahıs zamirinin burada en korkunç durumu ortaya çıkaracağı için kullandım. O korkunç durumda birçok müslüman kardeşimizin zan altında kalmaması içindir.
Not 2: bazı yerleri benimde içimi acıtan bu duayı ismi bende saklı olan bazı devlet bazı grup ve cemaatlerin yapması gerekenleri yapmadıkları için yapıyorum. İçimdeki yangını bir nebze olsun azaltmak için.
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ 57
57. Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz
Rabbim her kulun için ölüm yarattın. Benim için de her şeyi en güzel şekilde var eden rabbim benim ölümümü de güzel bir şekilde yapacaksın bundan adım gibi eminim. Rabbim sana yalvarıyorum ve senden benim ölümümü küfür taraftarlarının eliyle gerçekleştirmeni istiyorum. Benim ölümüm konusundaki duam budur. Rabbim duamı kabul et. Rabbim benim ruhumu salih kimselerle birlikte al. Biz acizler senden başka kime yalvaralım. Senden başka kimden isteyelim. Senden başka kim bunları gerçekleştirebilir. Senden başka kimin gücü yetebilir bu isteklerimi gerçekleştirmeye. Senden istiyor ve dileniyorum rabbim benim duamı kabul et. Fu zuli’nin ellerini boş çevirme rabbim. samimimiyatsiz olduğum bu dualarımı samimi olan kularının aminleriyle kabul et. kardeşlerim duama lütfen amin deyin. lütfen amin. AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN AMİN
13. Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l–Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:
“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:
– Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan hiçbir şey kurtaramaz, dediler.
İçlerinden biri söze başlayarak:
– Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.
Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.
Bir diğeri söze başladı:
– Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.
Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.
Üçüncü adam da:
– Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana:
– Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:
– Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:
– Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.
Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler. (28)* Anaya babaya saygı ve hürmet, nefsin bilhassa şehevî hislerine sadece Allah korkusundan dolayı hakim olabilmek ve kul hakkına hürmet etmenin değerli amellerden olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Müslüman daraldığı zaman böyle samimi davranışlarını dua vesilesi yapabileceğini de bu hadis bize öğretmiş oluyor. Bu konuyu daha iyi anlamak için Bakara: 2/25, 82, 277; Âl i İmrân: 3/57; Nisâ: 4/57, 122; Mâide: 5/9; A’râf: 7/42; Yûnus: 10/9, 26; Hûd: 11/11, 23; Nâziât: 79/40, 41 ayetlerine bakılabilir. (29)
rabbim resulünün haber vermesiyle anladık ki sen rızan için yapılmış amelleri duanın kabulü için vesile kıldın. düşündüm taşındım dualarımın kabulü için zikredecek bir amelimi bulamadım. rabbim benim yok ama bugün sevdiğin kullarının böyle amelleri vardır. onların rızan için yaptıkları amelleri vesile kılarak senden bugünkü düşmanlarımızın hikmetli bir şekilde vicdansız vahşi terörist ellerini üzerimizden kaldırmanı istiyoruz. rabbim mağaradaki kullarını sıkıntılarından kurtardığın gibi bizi de bu sıkıntılardan kurtar. rabbim. ya rahim ya hakim ya gaffar dualarımızı kabul et. AMİN AMİN AMİN.
“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:
– Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan hiçbir şey kurtaramaz, dediler.
İçlerinden biri söze başlayarak:
– Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.
Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.
Bir diğeri söze başladı:
– Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.
Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.
Üçüncü adam da:
– Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana:
– Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:
– Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:
– Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.
Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler. (28)* Anaya babaya saygı ve hürmet, nefsin bilhassa şehevî hislerine sadece Allah korkusundan dolayı hakim olabilmek ve kul hakkına hürmet etmenin değerli amellerden olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Müslüman daraldığı zaman böyle samimi davranışlarını dua vesilesi yapabileceğini de bu hadis bize öğretmiş oluyor. Bu konuyu daha iyi anlamak için Bakara: 2/25, 82, 277; Âl i İmrân: 3/57; Nisâ: 4/57, 122; Mâide: 5/9; A’râf: 7/42; Yûnus: 10/9, 26; Hûd: 11/11, 23; Nâziât: 79/40, 41 ayetlerine bakılabilir. (29)
rabbim resulünün haber vermesiyle anladık ki sen rızan için yapılmış amelleri duanın kabulü için vesile kıldın. düşündüm taşındım dualarımın kabulü için zikredecek bir amelimi bulamadım. rabbim benim yok ama bugün sevdiğin kullarının böyle amelleri vardır. onların rızan için yaptıkları amelleri vesile kılarak senden bugünkü düşmanlarımızın hikmetli bir şekilde vicdansız vahşi terörist ellerini üzerimizden kaldırmanı istiyoruz. rabbim mağaradaki kullarını sıkıntılarından kurtardığın gibi bizi de bu sıkıntılardan kurtar. rabbim. ya rahim ya hakim ya gaffar dualarımızı kabul et. AMİN AMİN AMİN.
Hz.FATIMA....
Hz.FATIMA....
ENES BİN MALİK (R.A.) RESULULLAH (S.A.V.) EFENDİMİZİN ŞÖYLE BUYURDUĞUNU RİVAYET ETMİŞTİR: KİM...
100 DEFA LA İLAHE İLLALAH...
100 DEFA SUBHANALLAH 100 DEFA DA ALLAHU EKBER AYRICA 33 DEFA SUBANALLAH 33 DEFA ELHAMDU LİLLAH 33 DEFA ALLAHU EKBER 1 DEFA DA LAİLAHE İLALLAHÜ VAHDEHÜ LA ŞERİKELEH.DUA VE ZİKRİNİ OKUMASI İÇİN, HZ. PEYGAMBER ( A.S ) EFENDİMİZ, KIZI HZ. FATIMAYA TAVSİYE BUYURMUŞTUR.
AYRICA ŞU DUALARDA OKUNUR:
1-)100 DEFA ESTAĞFİRULLAHEL'AZİYME VE ETUBÜ İLEYH.
2-) 100 DEFA SUBHANALLAHİ VE Bİ'HAMDİHİ
3-) 100 DEFA ALLAHÜMME SALLİ ALA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMED
4-) 100 DEFA LA İLAHE İLLALLAH
5-)100 DEFA LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAH
MÜMİN HANIM KARDEŞLERİM BU DUALARI,ÖZEL DURUMDA OLAN HANIMLARIMIZ OKUYABİLİR.OKUMALARI CAİZDİR....
ALLAHA EMANET OLUN MÜMİN KARDEŞLERİM....DUA İLE.....
YUSUF TAVASLI HATTAT TAVASLI YAYINLARI....
Hz.FATIMA....
ENES BİN MALİK (R.A.) RESULULLAH (S.A.V.) EFENDİMİZİN ŞÖYLE BUYURDUĞUNU RİVAYET ETMİŞTİR: KİM...
100 DEFA LA İLAHE İLLALAH...
100 DEFA SUBHANALLAH 100 DEFA DA ALLAHU EKBER AYRICA 33 DEFA SUBANALLAH 33 DEFA ELHAMDU LİLLAH 33 DEFA ALLAHU EKBER 1 DEFA DA LAİLAHE İLALLAHÜ VAHDEHÜ LA ŞERİKELEH.DUA VE ZİKRİNİ OKUMASI İÇİN, HZ. PEYGAMBER ( A.S ) EFENDİMİZ, KIZI HZ. FATIMAYA TAVSİYE BUYURMUŞTUR.
AYRICA ŞU DUALARDA OKUNUR:
1-)100 DEFA ESTAĞFİRULLAHEL'AZİYME VE ETUBÜ İLEYH.
2-) 100 DEFA SUBHANALLAHİ VE Bİ'HAMDİHİ
3-) 100 DEFA ALLAHÜMME SALLİ ALA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMED
4-) 100 DEFA LA İLAHE İLLALLAH
5-)100 DEFA LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAH
MÜMİN HANIM KARDEŞLERİM BU DUALARI,ÖZEL DURUMDA OLAN HANIMLARIMIZ OKUYABİLİR.OKUMALARI CAİZDİR....
ALLAHA EMANET OLUN MÜMİN KARDEŞLERİM....DUA İLE.....
YUSUF TAVASLI HATTAT TAVASLI YAYINLARI....
Halil İbrahim bereketi
Halil İbrahim bereketi
Büyük din ve bilim
adamlarından Ulu Arif Çelebi......anlatıyor
Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış....
Büyüğü Halil....
Küçüğü ise İbrâhim...
Halil, evli çocuklu.
İbrahim ise bekârmış...
Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin...
Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş..
Bununla geçinip giderlermiş...
Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.
İkiye ayırmışlar....
İş kalmış taşımaya....
Halil, bir teklif yapmış :
İbrahim kardeşim ; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.
Peki abi demiş İbrahim...
Ve Halil gitmiş çuval getirmeye....
O gidince, düşünmüş İbrahim:
Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine
Böyle demiş ve,Kendi payından bir miktar atmış onunkine...
Az sonra Halil çıkagelmiş.
Haydi İbrahim...! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.
Peki abi...!
İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola..
O gidince, Halil'i düşünür bu defa:
Der ki:
Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.
Ama kardeşim bekâr.
O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.
Böyle düşünerek,
Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.....
Velhasıl , biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.
Bu, böyle sürüp gider.....
Ama birbirlerinden habersizdirler.
Nihayet akşam olur.Karanlık basar.Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.
Hatta azalmıyor bile....
Hak teala bu hali çok beğenir.
Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki ..
Günlerce taşır iki kardeş , bitiremezler.şaşarlar bu işe...
Aksine çoğalır buğdayları.Dolar taşar ambarları.
Bugün "Bereket" denilince, bu kardeşler akla gelir.
Bu bereketin adı Halil İbrahim bereketidir...
HAYATINIZ HEP HALİL İBRAHİM BEREKETİYLE DOLSUN... Selam ve Dua ile..
Halil İbrahim bereketi
Büyük din ve bilim
adamlarından Ulu Arif Çelebi......anlatıyor
Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış....
Büyüğü Halil....
Küçüğü ise İbrâhim...
Halil, evli çocuklu.
İbrahim ise bekârmış...
Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin...
Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş..
Bununla geçinip giderlermiş...
Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.
İkiye ayırmışlar....
İş kalmış taşımaya....
Halil, bir teklif yapmış :
İbrahim kardeşim ; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.
Peki abi demiş İbrahim...
Ve Halil gitmiş çuval getirmeye....
O gidince, düşünmüş İbrahim:
Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine
Böyle demiş ve,Kendi payından bir miktar atmış onunkine...
Az sonra Halil çıkagelmiş.
Haydi İbrahim...! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.
Peki abi...!
İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola..
O gidince, Halil'i düşünür bu defa:
Der ki:
Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.
Ama kardeşim bekâr.
O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.
Böyle düşünerek,
Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.....
Velhasıl , biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.
Bu, böyle sürüp gider.....
Ama birbirlerinden habersizdirler.
Nihayet akşam olur.Karanlık basar.Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.
Hatta azalmıyor bile....
Hak teala bu hali çok beğenir.
Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki ..
Günlerce taşır iki kardeş , bitiremezler.şaşarlar bu işe...
Aksine çoğalır buğdayları.Dolar taşar ambarları.
Bugün "Bereket" denilince, bu kardeşler akla gelir.
Bu bereketin adı Halil İbrahim bereketidir...
HAYATINIZ HEP HALİL İBRAHİM BEREKETİYLE DOLSUN... Selam ve Dua ile..
ALLAHIN Selamı üzerine olsun kardeşim çok güzel bir hikaye hiç bir çıkar gözetmeden sırf ALLAH Rızasını gözeterek kardeşini kendi nefsine tercih etmenin güzelliği ve bereketi ne büyük Rahmet Selam ve Dua ile kal.
Rabbim herkesin öyle olmasını nasip etsin inşallah.Amin...
Rabbim herkesin öyle olmasını nasip etsin inşallah.Amin...
Allah c.c razı olsun güzel kardeşim benim..Çok teşekkür ederim.B) Bunlar da nur Damlama..
Üstad Necip Fazıl'dan ''Dua''
Üstad Necip Fazıl'dan ''Dua''
Duayı kabul eden, dilekleri veren, vermeyi murad edince el açtıran, ancak sevdiği kuluna dua ettiren, sevmediklerinin elini ve dilini bağlayan ve kendisine yönelmekten alıkoyan Allahım!..
Bizi affet!..
Biz, Sevgilinin nuruna lâyık olmaktan düştüğümüz için bu hale geldik.
O'na lâyık olabilmek kimsenin haddi değil... Fakat lâyık olunamayacağını bilmenin liyakati herkesin vazifesi...
İşte bu son inceliğe lâyık olamadığımız için bu hale geldik.
O nur öyle bir nur ki, lâyık olmakta, topyekûn zaman ve mekâna, bu dünyaya ve ötekilere malik olmak var... Bu liyakatten düşmekte de, her türlü mahrumluk ve mahkûmluk...
Her türlü mahrum ve mahkûm olduk.
Bizi affet!..
O Nur'un vecd ve aşkı üzerimizdeyken, denizlere, yelkenleri ipekten ve çıpaları altundan kalyonlar indirdik;
karalara da, yolunu viraneye çevirmek yerine mamureye döndüren ordular saldık.
Padişahlara "Ayağa kalk, kanun huzurundasın" diye ihtar eden hâkimler yetiştirdik.
Müspet bilgiler, medenî aletler, keşifler ve buluşlar,
hep o Nur'un kendi fert ve cemiyet aynalarımızda tecellisinden...
O Nur'u körleştirince de Şark'ın son 5 asırlık macerası içinde bir zamanlar yaban domuzu hayatı süren Garplının sürü hayvanı olduk.
Son yüz yıl içinde bizi bu halden kurtarmak isteyen hiçbir davranış şifa getiremedi. Zira o Nur'a yeniden liyakat ve bu liyakati yeni zaman ve mekâna tatbik etmek Şuurlaştırılmadı. Ters yollara sapıldı. Bu ilerinin ilerisi şuurun sahiplerine "mürteci" dediler; ve onları, asıl din gözünde suçlu, O Nur'a liyakati sıfıra indirici, vecd ve aşk mahrumu, din ve hikmet cahili kara yobazdan ayıramadılar.
Onları, bize böyle muamele ettikleri için değil, bizi, bu muamelenin altından kalkamadığımız için affet!..
Bizi, boynumuza geçirdikleri asırlık idam ipini kravat diye taktığımız için affet!..
Tek kelimeyle, "Müslüman" yaftası altında müslüman olamadığımız için affet!..
Ve bize; kendi öz yurdumuzda asırlardır lütfen iskâna tâbi muhacirlere benzeyen gerçek müslümanlara, O Nur'a liyakatin en ileri derecesini bahşet; ve ebediyet bestesinden şarkımızı ateşten ahenk helezonlariyle gönüllere nakşet!..
Duamıza öyle bir tesir ver ki, kezzabın mermeri yediği gibi nefsimizin bütün oyuncak mabutlarını yakıp erittiğini, senin mücerret ve münezzeh birliğin etrafında hiçbir inanış pürüzü bırakmadığını görelim; ve sun'î teneffüsle açılan bir baygın şeklinde bu milletin yavaş yavaş doğrulduğuna şahit olalım!..
Allahım!.. Bizi hem af, hem adam et!..
Üstad Necip Fazıl'dan ''Dua''
Duayı kabul eden, dilekleri veren, vermeyi murad edince el açtıran, ancak sevdiği kuluna dua ettiren, sevmediklerinin elini ve dilini bağlayan ve kendisine yönelmekten alıkoyan Allahım!..
Bizi affet!..
Biz, Sevgilinin nuruna lâyık olmaktan düştüğümüz için bu hale geldik.
O'na lâyık olabilmek kimsenin haddi değil... Fakat lâyık olunamayacağını bilmenin liyakati herkesin vazifesi...
İşte bu son inceliğe lâyık olamadığımız için bu hale geldik.
O nur öyle bir nur ki, lâyık olmakta, topyekûn zaman ve mekâna, bu dünyaya ve ötekilere malik olmak var... Bu liyakatten düşmekte de, her türlü mahrumluk ve mahkûmluk...
Her türlü mahrum ve mahkûm olduk.
Bizi affet!..
O Nur'un vecd ve aşkı üzerimizdeyken, denizlere, yelkenleri ipekten ve çıpaları altundan kalyonlar indirdik;
karalara da, yolunu viraneye çevirmek yerine mamureye döndüren ordular saldık.
Padişahlara "Ayağa kalk, kanun huzurundasın" diye ihtar eden hâkimler yetiştirdik.
Müspet bilgiler, medenî aletler, keşifler ve buluşlar,
hep o Nur'un kendi fert ve cemiyet aynalarımızda tecellisinden...
O Nur'u körleştirince de Şark'ın son 5 asırlık macerası içinde bir zamanlar yaban domuzu hayatı süren Garplının sürü hayvanı olduk.
Son yüz yıl içinde bizi bu halden kurtarmak isteyen hiçbir davranış şifa getiremedi. Zira o Nur'a yeniden liyakat ve bu liyakati yeni zaman ve mekâna tatbik etmek Şuurlaştırılmadı. Ters yollara sapıldı. Bu ilerinin ilerisi şuurun sahiplerine "mürteci" dediler; ve onları, asıl din gözünde suçlu, O Nur'a liyakati sıfıra indirici, vecd ve aşk mahrumu, din ve hikmet cahili kara yobazdan ayıramadılar.
Onları, bize böyle muamele ettikleri için değil, bizi, bu muamelenin altından kalkamadığımız için affet!..
Bizi, boynumuza geçirdikleri asırlık idam ipini kravat diye taktığımız için affet!..
Tek kelimeyle, "Müslüman" yaftası altında müslüman olamadığımız için affet!..
Ve bize; kendi öz yurdumuzda asırlardır lütfen iskâna tâbi muhacirlere benzeyen gerçek müslümanlara, O Nur'a liyakatin en ileri derecesini bahşet; ve ebediyet bestesinden şarkımızı ateşten ahenk helezonlariyle gönüllere nakşet!..
Duamıza öyle bir tesir ver ki, kezzabın mermeri yediği gibi nefsimizin bütün oyuncak mabutlarını yakıp erittiğini, senin mücerret ve münezzeh birliğin etrafında hiçbir inanış pürüzü bırakmadığını görelim; ve sun'î teneffüsle açılan bir baygın şeklinde bu milletin yavaş yavaş doğrulduğuna şahit olalım!..
Allahım!.. Bizi hem af, hem adam et!..