Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark
NİÇİN NAMAZ KILARIZ? (1 Kullanıcı)
- Konuyu başlatan sevil1
- Başlangıç tarihi
Namaz dinin direğidir !
Dinimiz için....İmanımız için....Ahiretimiz için......
HAYDİ NAMAZA
aminurcuğum sana msn adresimi verdim sen siteyi ziyaret edene kadar...ooo silmek zorunda kaldımneyse kısmet değilmiş sen verirsin artık
görünmez oldumya belki oda görünmez olur
kimbilirhamdolsun güzel kardeşim iyiym inşaALLAH görüşme imkanımız olur... selametle cannnn:a35:
aleykum selam kardeşim est .kardeşim ne kusuru bende fazla giremiyorum siteye olsun canınız sagolsun önemli degil
hakkım yoktur varsada helal olsun ...
muhabbetle baki selamlar
Selamün Aleyküm canım ablam..Hamd olsun ki geldiniz..Mesajlarınıza bakmak istedim..Çok mutlu oldum döndüğünüz için..Hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz harbi ablacım...En kısa zamanda sizinle de görüşmem nasip olur inşallah..Çok özledim sizi..Dualarımdasınız..Can nurum da her daim dualarımda inşallah ablacım..Rabbimize emanetimsiniz..Baki muhabbetle kalın..B)B)
..Baki muhabbetle kalın..B)B)
Namaz dinin direğidir !
Dinimiz için....İmanımız için....Ahiretimiz için......
HAYDİ NAMAZA
selamünaleyküm değerli kardeşim
selamünaleyküm değerli kardeşim
selamünaleyküm değerli kardeşim
Namaz ve Önemi
وَاسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلاَّ عَلَى
الْخَاشِعِينَ
Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz,
Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir
Bakara(*) Sûresinin 45
NAMAZ ve ÖNEMİ
İslam dini insan hayatını bütünüyle kuşatan ve yönlendiren Allah’ın (c.c) yüce bir NİZAMI’dır. Bu yüce dinde mükellef müminlere yüklenen ilk ve en önemli vazife NAMAZ 'dır.
Namaz kılınız, şüphesiz namaz müminler üzerine vakitleri belirli bir görevdir. (Nisa 103)
Namaza sarılın ve önem verin "Dinde namaz vücutta baş gibidir" Kalbini namaz için hazırlayan ve onun şartlarına uyarak kılan kişi gerçek mümindir. Namaz mümine yücelme şartlarını açan bir ibadettir.
Namaz kıl, çünkü namaz, dinin haram kıldıklarından ve olgun aklın çirkin bulduklarından alıkoyar. Allah'ı anmak elbet en büyük ibadettir, Allah yaptıklarınızı bilir (Ankebut 45)
Müminle, Münafıklar arasındaki ayırıcı ölçü NAMAZ "dır. Kim Farz görev olduğunu kabul etmeyerek namazı kılmazsa büyük bir günah işlemiş olur (Tac 1-40)
Namazlarında kalpleri huzurla dolu olan, boş söz, iş ve davranışlardan kaçınan zekat vermek için çalışan, ırzlarını haramlardan koruyan, tevdi olunan emanetlere ve sözleşmelere riayet eden ve birde namazlarına devam eden gerçek müminler (yok mu?) devamlı kalacakları FİRDEVS cennetine varis olacaklardır (müminun l-ıı)
Haberiniz olsun ki kalpler ancak Allah'ın Zikri ile huzur bulur, ve saadete erer (Rad-28)
Beş vakit namaz bütün günahları temizler (Tac 1 - 34)
Kalpleri ilahi sevgi ve korku ile dolu olan kimselerden başkaları için Namaz, ağır bir yüktür.
Amellerin Allah'a en sevimli olanı vaktinde kılınan Namaz dır. (Tac 1-135)
Kul namazda oldukça ilahi rahmete mazhar olur ( Tac 1- 137)
Cehennemin VEYL AZABI, namazlarından gaflet eden, gösteriş yaparak kılan ve zekâtı men edenler içindir. (Maun 4-79)
Namaz kılmayan Mümininde hayır yoktur (Tac 1-134)
Allah (c.c.) anıldığı zaman yürekleri titriyen huzurlarında Allah'ın ayetleri okunduğu zaman imanları artan, Namazlarını dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, Allah için harcayan kimseler (yok mu?) İşte gerçek müminler onlardır, Evet onlardır. Hakiki müminler, rableri katında dereceler ve bağışlanma ile bitmez, tükenmez, güzel nimetler onlarındır (Enfal 2-4)
Namaz Kur'an da, tam 70 kez emredilmiştir. Namaz en büyük şükürdür. Namaz ahirete imanla gitmeye vesiledir.Namaz mü'minin ilk hesaba çekileceği ameldir.
Namazı terk en büyük sorumluluktur.
Namaz kötülüklere karşı kalkandır.
Namaz Müslüman'ın alâmeti ve en büyük koruyucusudur.
Namaz mü'minin asli görevidir.
Namaz Allah Teala (c.c.)’nın en önemli emridir.
Namaz bütün semavi dinlerin temelidir.
Namaz imandan sonra ilahi emirlerin en hayırlısıdır.
Namaz gözlerin nuru ve mutluluğun teminatıdır.
Namaz islam’ın baş tacı ve hidayet rehberidir.
Bu ilahi emirler muvahecesinde Namaz’ı kılmak en yüce bir görevdir. Sağlık şartları nedeni ile ayakta kılamıyorsa oturarak, oturarak kılamıyorsa yatarak, ona da gücü yetmiyorsa ima ile kılmak farz’dır. (Bu bir ruhsattır) Oruçta olduğu gibi 5:10 lira FİDYE vererek Hac da olduğu gibi 4-5 bin lira ile Vekil tayin ederek bu sorumluluktan kurtulmak mümkün değildir. Bir tek NAMAZ’ı milyarlar vererek bir başkasına kıldırmak mümkün değildir. Ubudiyet görevini yapmak ve miraç mertebesine çıkmak için NAMAZ’ ın bizzat edası farzdır.
Teşebbüs bizlerden Hidayet C. Hak’tandır.
alıntı
وَاسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلاَّ عَلَى
الْخَاشِعِينَ
Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz,
Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir
Bakara(*) Sûresinin 45
NAMAZ ve ÖNEMİ
İslam dini insan hayatını bütünüyle kuşatan ve yönlendiren Allah’ın (c.c) yüce bir NİZAMI’dır. Bu yüce dinde mükellef müminlere yüklenen ilk ve en önemli vazife NAMAZ 'dır.
Namaz kılınız, şüphesiz namaz müminler üzerine vakitleri belirli bir görevdir. (Nisa 103)
Namaza sarılın ve önem verin "Dinde namaz vücutta baş gibidir" Kalbini namaz için hazırlayan ve onun şartlarına uyarak kılan kişi gerçek mümindir. Namaz mümine yücelme şartlarını açan bir ibadettir.
Namaz kıl, çünkü namaz, dinin haram kıldıklarından ve olgun aklın çirkin bulduklarından alıkoyar. Allah'ı anmak elbet en büyük ibadettir, Allah yaptıklarınızı bilir (Ankebut 45)
Müminle, Münafıklar arasındaki ayırıcı ölçü NAMAZ "dır. Kim Farz görev olduğunu kabul etmeyerek namazı kılmazsa büyük bir günah işlemiş olur (Tac 1-40)
Namazlarında kalpleri huzurla dolu olan, boş söz, iş ve davranışlardan kaçınan zekat vermek için çalışan, ırzlarını haramlardan koruyan, tevdi olunan emanetlere ve sözleşmelere riayet eden ve birde namazlarına devam eden gerçek müminler (yok mu?) devamlı kalacakları FİRDEVS cennetine varis olacaklardır (müminun l-ıı)
Haberiniz olsun ki kalpler ancak Allah'ın Zikri ile huzur bulur, ve saadete erer (Rad-28)
Beş vakit namaz bütün günahları temizler (Tac 1 - 34)
Kalpleri ilahi sevgi ve korku ile dolu olan kimselerden başkaları için Namaz, ağır bir yüktür.
Amellerin Allah'a en sevimli olanı vaktinde kılınan Namaz dır. (Tac 1-135)
Kul namazda oldukça ilahi rahmete mazhar olur ( Tac 1- 137)
Cehennemin VEYL AZABI, namazlarından gaflet eden, gösteriş yaparak kılan ve zekâtı men edenler içindir. (Maun 4-79)
Namaz kılmayan Mümininde hayır yoktur (Tac 1-134)
Allah (c.c.) anıldığı zaman yürekleri titriyen huzurlarında Allah'ın ayetleri okunduğu zaman imanları artan, Namazlarını dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, Allah için harcayan kimseler (yok mu?) İşte gerçek müminler onlardır, Evet onlardır. Hakiki müminler, rableri katında dereceler ve bağışlanma ile bitmez, tükenmez, güzel nimetler onlarındır (Enfal 2-4)
Namaz Kur'an da, tam 70 kez emredilmiştir. Namaz en büyük şükürdür. Namaz ahirete imanla gitmeye vesiledir.Namaz mü'minin ilk hesaba çekileceği ameldir.
Namazı terk en büyük sorumluluktur.
Namaz kötülüklere karşı kalkandır.
Namaz Müslüman'ın alâmeti ve en büyük koruyucusudur.
Namaz mü'minin asli görevidir.
Namaz Allah Teala (c.c.)’nın en önemli emridir.
Namaz bütün semavi dinlerin temelidir.
Namaz imandan sonra ilahi emirlerin en hayırlısıdır.
Namaz gözlerin nuru ve mutluluğun teminatıdır.
Namaz islam’ın baş tacı ve hidayet rehberidir.
Bu ilahi emirler muvahecesinde Namaz’ı kılmak en yüce bir görevdir. Sağlık şartları nedeni ile ayakta kılamıyorsa oturarak, oturarak kılamıyorsa yatarak, ona da gücü yetmiyorsa ima ile kılmak farz’dır. (Bu bir ruhsattır) Oruçta olduğu gibi 5:10 lira FİDYE vererek Hac da olduğu gibi 4-5 bin lira ile Vekil tayin ederek bu sorumluluktan kurtulmak mümkün değildir. Bir tek NAMAZ’ı milyarlar vererek bir başkasına kıldırmak mümkün değildir. Ubudiyet görevini yapmak ve miraç mertebesine çıkmak için NAMAZ’ ın bizzat edası farzdır.
Teşebbüs bizlerden Hidayet C. Hak’tandır.
alıntı
aleyküme selam canım aliyem.ama ben geldim sen yoksun.bende çok özledim.kısmet bugüneymiş.beni her daim yalnız bırakmayan hacı kardeşim sende dualarımdasın.Rabbime emanetsin.Selamün Aleyküm canım ablam..Hamd olsun ki geldiniz..Mesajlarınıza bakmak istedim..Çok mutlu oldum döndüğünüz için..Hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz harbi ablacım...En kısa zamanda sizinle de görüşmem nasip olur inşallah..Çok özledim sizi..Dualarımdasınız..Can nurum da her daim dualarımda inşallah ablacım..Rabbimize emanetimsiniz
Namaz ve Önemi
وَاسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلاَّ عَلَى
الْخَاشِعِينَ
Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz,
Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir
الْخَاشِعِينَ
Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz,
Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir
Bakara(*) Sûresinin 45
Nihalim kardeşime teşekkürler
selamün aleyküm
selamün aleyküm
aleykum selam kardeşim rabbim razı olsun bu formu ben yokkende güncellemişsiniz..hayırlı nurlu geceler dilerim
muhabbetle
baki selamlar
Aleykümselam Ablacığım ben teşekkür ederim nasılsınız İNŞALLAH iyisinizdir?
ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...
ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...
Allah c.c. sizlerden de razı olsun kardeşim
çalıştığım için konu fazla yazamıyorum zaten yazmak için fazla bilgi sahibi değilim sadece bilgi almaya çalışıp güncellemeye çalışıyorum..bizim için çok önemli konular ve elimden geldiğince güncelleyeceğim
size de iyi geceler dilerim..selametle
çalıştığım için konu fazla yazamıyorum zaten yazmak için fazla bilgi sahibi değilim sadece bilgi almaya çalışıp güncellemeye çalışıyorum..bizim için çok önemli konular ve elimden geldiğince güncelleyeceğim
size de iyi geceler dilerim..selametle
teşekkür ederim değerli kardeşim..iyiyim çok şükür fırsat buldukça uğruyorum buraya..güncellemelerimi yapıyorum..sizleri görüyorum çok şükür daha iyi oluyorum..
En güzel'e c.c. emanetsiniz...selametle
En güzel'e c.c. emanetsiniz...selametle
Namaz Kilmak Için Yarininin Olacağindan
Eminmisin
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında: ''Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılırmı?'' Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmış, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı.
Kendisi ise, nefsini bir türlü yenemiyordu. Ne oluyorsa, hep namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, "Yine geciktirdim namazı." dedi kendi kendine.
Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendisini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazı eda etti. Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi. "Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana." dedi. Çok seviyordu onu ...Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki... hicabından renkten renge girerdi.
O gün akşama kadar derse girmişti. Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde. Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekil tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu. "Ne kadar da yorulmuşum." dedi. Daldı gitti öylece....
Kıyamet kopmuştu. Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; Kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor, soğuk soğuk terler döküyordu. Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı. Ama mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti.
Hesap ve sorgu devam ediyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. "Benim ismimi mi okudunuz?" dedi dudakları titreyerek.....
Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu önünde. İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar. Başı önündeydi. Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden.... "şükürler olsun" dedi, kendi kendine ve devam etti; "Gözlerimi dünyaya açtım, hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını islam yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, hep bu yolda oldum. İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah'ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım." Kirpiklerinden aşağı gözyaşları dökülürken, "Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum." Diyordu. Ama bir yandan da "O'nun için ne yapsam az, Cennet'i kazanmama yetmez." Diye düşünüyordu. Tek sığınağı Allah'ın rahmetiydi.
Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyordu. Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu. Sonunda hüküm verilecekti. Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanındaki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti.
Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten dona kalmıştı." Olamaaaazzzz " diye bağırdı. Sağa sola koşturdu. "Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep Rabbimi anlattım." Diyordu. Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehennem'e doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı?
Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü.. "Hizmetlerim... Oruçlarım.... Okuduğum Kur'anlar...... Namazım.... Hiçbiri beni kurtarmayacakmı?" diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu hiç dinlemediler ve sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı.
Resülullah, "Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizlerse, günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle temizler." buyuruyordu. "Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?" diye düşünüyordu.
"Namazlarım..... Namazlarım.... Namazlarım." diye diye hıçkırdı. Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler. Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu. Son bir defa dönüp geriye baktı. Artık gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm oldu.
Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi. Vücudunu birden bire havada buldu. Alevlere doğru düşüyordu. Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu.
Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı. Kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı. - "Siz de kimsiniz?" dedi.
İhtiyar gülümsedi: "Ben senin namazlarınım."
- "Neden bu kadar geç kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum." dedi....
İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; Başını salladı;
- "Sen beni hep son anda yetiştirirdin, ...hatırladın mı?
Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kanter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu.
İşte herşey vaktinde güzel.......
'nasılsa gencim sonra kılarım' diyenler!!!!
kılmak için yarınınızın olacağından eminmisiniz?!!!!!!.....
alıntı
Eminmisin
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında: ''Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılırmı?'' Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmış, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı.
Kendisi ise, nefsini bir türlü yenemiyordu. Ne oluyorsa, hep namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, "Yine geciktirdim namazı." dedi kendi kendine.
Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendisini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazı eda etti. Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi. "Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana." dedi. Çok seviyordu onu ...Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki... hicabından renkten renge girerdi.
O gün akşama kadar derse girmişti. Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde. Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekil tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu. "Ne kadar da yorulmuşum." dedi. Daldı gitti öylece....
Kıyamet kopmuştu. Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; Kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor, soğuk soğuk terler döküyordu. Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı. Ama mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti.
Hesap ve sorgu devam ediyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. "Benim ismimi mi okudunuz?" dedi dudakları titreyerek.....
Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu önünde. İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar. Başı önündeydi. Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden.... "şükürler olsun" dedi, kendi kendine ve devam etti; "Gözlerimi dünyaya açtım, hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını islam yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, hep bu yolda oldum. İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah'ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım." Kirpiklerinden aşağı gözyaşları dökülürken, "Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum." Diyordu. Ama bir yandan da "O'nun için ne yapsam az, Cennet'i kazanmama yetmez." Diye düşünüyordu. Tek sığınağı Allah'ın rahmetiydi.
Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyordu. Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu. Sonunda hüküm verilecekti. Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanındaki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti.
Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten dona kalmıştı." Olamaaaazzzz " diye bağırdı. Sağa sola koşturdu. "Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep Rabbimi anlattım." Diyordu. Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehennem'e doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı?
Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü.. "Hizmetlerim... Oruçlarım.... Okuduğum Kur'anlar...... Namazım.... Hiçbiri beni kurtarmayacakmı?" diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu hiç dinlemediler ve sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı.
Resülullah, "Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizlerse, günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle temizler." buyuruyordu. "Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?" diye düşünüyordu.
"Namazlarım..... Namazlarım.... Namazlarım." diye diye hıçkırdı. Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler. Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu. Son bir defa dönüp geriye baktı. Artık gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm oldu.
Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi. Vücudunu birden bire havada buldu. Alevlere doğru düşüyordu. Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu.
Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı. Kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı. - "Siz de kimsiniz?" dedi.
İhtiyar gülümsedi: "Ben senin namazlarınım."
- "Neden bu kadar geç kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum." dedi....
İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; Başını salladı;
- "Sen beni hep son anda yetiştirirdin, ...hatırladın mı?
Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kanter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu.
İşte herşey vaktinde güzel.......
'nasılsa gencim sonra kılarım' diyenler!!!!
kılmak için yarınınızın olacağından eminmisiniz?!!!!!!.....
alıntı