Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

NİÇİN NAMAZ KILARIZ? (1 Kullanıcı)

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Ezanın Titreten Dirilişi!


Bir haziran günü herkes minarelerden yükselen “Allahü ekber” nidalarıyla ağlamaya başladı. 18 yıllık Türkçe ezan işkencesinin bitişi bütün ülkeye bayram yaşattı. 14 asır önce ilk defa Bilal-i Habeşi’nin okuduğu ezan yaşanan her türlü sıkıntıya rağmen bugün elhamdülillah okunduğu her yere nur saçıyor.

Her gün minarelerden yükselen ezanı dinlerken gözyaşına boğuldunuz mu hiç? Hele bu kutlu çağrıyı işitince sevinçten uçup kurban keserek bayram ettiniz mi?

Çoğumuz için imkânsız bu. Çünkü ezana alıştık, onu kanıksadık, cazibesinden, ihtişamından, güzelliğinden uzaklaştık. Belki ezanı işitince duygulanıp ağlayan olur, ama kurban kesip bayram etmek hayli uzak bir ihtimal.

Ancak 17 Haziran 1950’de minarelerden ezan sesini duyanlar önce kulaklarına inanamadılar. “Acaba bir yanlışlık mı var?” diye dikkat kesildiler. Minarelerden, “Allahü ekber… Allahü ekber” sedaları yükseliyordu. Devamı olan, “Eşhedü enlâ ilâhe illâllah” gelmeye başlamış, 18 yıldır hasret kaldıkları ezana kavuşmuşlardı. Ezanı sonuna kadar adeta her kelimesini, her hecesini büyük bir özlemle dinlemişlerdi.

Genç ihtiyar, kadın erkek, hüzün ve sevinçle karışık duygu yoğunluğunu gözyaşlarıyla ifade ediyor, kimileri de şükür kurbanları keserek bu muhteşem günü kutluyordu. Özellikle yaşlı olanların, ezanın orijinal halini yıllarca dinleyip 18 yıllık Türkçe ezan işkencesine sabredenlerin sevinci bambaşkaydı.



Hüzünlü bir hikâye: Türkçe ezan

Türkçe ezanın hikâyesi 1931 yılının Aralık ayında başladı. Mustafa Kemal’in emriyle dokuz hafız, Dolmabahçe Sarayı’nda ezanın ve hutbenin Türkçeleştirilmesi çalışmalarına başladı. Kur’an’ın Türkçe tercümesi ilk kez İstanbul’da Yerebatan Camii’nde Hafız Yaşar tarafından okundu.

İlk Türkçe ezanı Fatih Camii’nde okuyan ise, Hafız Rıfat Bey’di. Çalışmalar büyük bir hızla ilerliyordu. 3 Şubat 1932 tarihine denk gelen Kadir Gecesi’nde İstanbullular yeni bir sürprizle karşılaştılar. Bu kez yer, Ayasofya Camii’ydi ve sıra Türkçe Kur’an’la birlikte tekbir ve kamete gelmişti.

18 Temmuz 1932 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı aldığı emir üzerine ezanın Türkçe okunmasına karar verdiğini açıkladı. Takip eden günlerde, yurdun her yerindeki Evkaf Müdürlüklerine Türkçe ezan metni gönderildi. 4 Şubat 1933 tarihinde, müftülüklere ezanı Türkçe okumalarını, buna uymayanların kesin ve şiddetli bir şekilde cezalandırılacaklarını bildiren bir genelge gönderildi.

Bu genelge tavizsiz ve acımasız bir şekilde uygulandı. Türkçe ezan ve kamet okumayanlar işkence gördü, cezalandırıldı, hapsedildi, sürgüne gönderildi.



Türkçe ezanın sözleri

Ezanın Arapça cümleleri Türkçe ezanda şöyle düzenlenmişti:

Allahü ekber: Tanrı uludur.

Eşhedü enlâ ilâhe illâllah: Şüphesiz bilirim bildiririm: Tanrı’dan başka yoktur tapacak.

Eşhedü enne Muhammedür resûlüllah: Şüphesiz bilirim bildiririm: Tanrı’nın elçisidir Muhammed.

Hayye alessalâh: Haydi namaza.

Hayye alelfelâh: Haydi felaha.

Lâilâhe illâllah: Tanrı’dan başka yoktur tapacak.

Arapça’dan Türkçe’ye tercüme, tamamen acemice, ruhsuz ve anlamsızdı. Ezanın orijinal halindeki cazibe, ihtişam, tesir, nefaset yok edilmiş, sadece şekilden ibaret kalmıştı.



İlk ezan nasıl okundu?

Oysa ezanın doğuşu, ilk okunuşu öylesine ilginç ve tatlıydı ki…

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Medine’ye hicret edince Müslümanları namaza çağırmak için ashabıyla istişare etmişti. Namaz vakti bir bayrak dikmek, boru veya çan çalmak, ateş yakmak gibi teklifler yapıldı. Ama Efendimiz hiçbirini beğenmedi.

Bir sabah, Abdullah bin Zeyd (r.a.) Peygamber Efendimize gelerek, rüyasında bir adamın kendisine namaza davet etmek için bazı cümleler öğrettiğini belirtti. Zikrettiği cümleler, bugün okunan ezandaki cümlelerdi.

Bunun üzerine Efendimiz, “İnşaallah bu rüya doğrudur! Bilâl ile birlikte kalk da, gördüğünü ona öğret, ezanı okusun. Çünkü, onun sesi güzel ve gürdür” buyurdu.

Hz. Bilâl, Mescid-i Nebevî’nin yakınında bulunan yüksek bir yere çıkarak, öğretilen kelimelerle ezanı ilk defa okudu. O gece Hz. Ömer (r.a.) ve Ashâb-ı Kiram’dan bazıları da bu rüyâyı aynen görmüşlerdi. İşte bu sırada, “Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman, hemen Allah’ın zikri olan namaza koşunuz. Alışverişi bırakınız. Bilirseniz sizin için bu daha hayırlıdır" meâlindeki Cuma Sûresi’nin 9. âyet-i kerîmesi nâzil oldu. Böylece, ezan vahiyle de bildirilip teyit edildi.



İslam’ın bir sembolü

İşte o günden beri 14 asırdır orijinal haliyle okunmakta olan ezan ülkemizde 18 yıl boyunca Türkçe okunmuştu. 14 Mayıs 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti, yaklaşık bir ay sonra 17 Haziran’da ezanı aslına döndürdü. Ne yazık ki, 27 Mayıs 1960’da yapılan ihtilalin gerekçelerinden birisi bu icraat olmuştu.

DP’nin yaptığı doğruydu. Çünkü, İslam’ın bir sembolü olan ezanın kelimeleri ve nasıl okunacağı Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından belirlenmişti. Ezan dünyanın her yerinde, farklı ırk ve dil taşıyan Müslüman milletlerde hep Arapça okunmuştu. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, ezan sadece namaz vaktini bildirmek için değil; kâinatın yaratılmasının en büyük neticesi ve insanlığın yaratılış sebebi olan tevhidi ilân ve Allah’a karşı kulluğu izhar etmek içindi. Yine o, ezanı aslına çevirmekle Demokratların on derece kuvvet kazandığını belirtiyordu.



Ezan etrafa nur yayar

Ezan cümlelerinin dizilişi bile ayrı bir güzellik ve aşamalı bir seyir takip eder. Önce Allahü ekber ile Yüce Yaratıcımızın en büyük olduğu ilân edilir. Ezan sesinin ulaştığı yere kadar bir nur yayılır. Sonra “Eşhedü enlâ ilâhe illâllah” ile Allah’ın birliğine olan şahadetimizi haykırırız. Arkasından gelen “Eşhedü enne Muhammedür resûlüllah” cümlesi, ismini ismiyle birlikte yazan Rabbimizin Habibine olan imanımızı terennüm eder. İman hakkıyla ifade edilince sıra ibadete gelir. “Hayye alessalâh”, en muhteşem ibadet olan namaza çağrıdır. “Hayye alelfelâh” ise, iman edip namaz kılanların kurtuluşunu müjdeler. En sonunda yine Rabbimizin en büyük olduğu vurgulanır ve tevhidin ilânıyla ezan son bulur.

Bu yüzden her ezan okunurken onu dinlemek, konuşmamak, hatta selam vermeyip Kur’an bile okumadan müezzinin her cümlesinden sonra onu tekrar etmek gerekir.

Sanki ezanı okuyan Bilâl-i Habeşî imiş gibi duygulanmak, sanki az sonra Mescid-i Nebevî’de imam olacak olan Resulüllah’ın arkasında namaz kılacakmışız gibi heyecanlanmak, Yüceler Yücesi’nin huzuruna çıkmak arzusu ve sevinciyle dolup taşmak lâzımdır.



“Ezanı duyunca hücrelerim titredi”

İşte böyle bir heyecanı yaşayan manken ve oyuncu Yaşar Alptekin’in üç yıl önceki ilk namazındaki duygularını paylaşmak istiyorum ki, yaşadığımız sıradanlığı kırıp ezandan zevk almak için bir çabaya girelim. Kendisini Moral FM’deki programımıza davet ettiğimizde anlattıkları gerçekten heyecan vericiydi. Şöyle anlatıyordu camide namazı beklerken dinlediği sabah ezanını:

“Camide tam diz çökmüş yerde otururken, bir sesle irkildim. Hani deprem olur ya... Alttan sallar ya her şeyi... Sanki yer gök sarsılıyordu… Ezan sesini duyduğum zaman, Allah şahidimdir ki, organlarımı bırakın, en küçük hücrelerim bile böyle titremeye başladı. İşte bu yıllardır hasret kaldığım ezandı. Bu Sultanlar Sultanı olan Rabbimin çağrısıydı. Tam 42 yıl bu sese kulak tıkamış, Rabbimin davetine sırtımı dönmüştüm. Ama şimdi beni çepeçevre kuşatmış, adeta şefkatle kucaklamış, bağrına basıyordu.

Ayağa kalktığımda hâlâ titriyordum. Ben ezan sesini daha önce de duymuştum, ama ilk defa o kadar kuvvetli, o kadar derinden hissetmiştim. Ben hâlâ titriyordum. Başkası fark etmedi benim titrediğimi… Ama ben içimde bir deprem yaşıyordum.”

Allah bizlere her namaz vaktinde asumanı çınlatan ezanı dinlerken böyle bir heyecanı ve duygu selini yaşamayı nasip etsin.


Moraldergisi...

(alıntı)
 

ŞEB-İ ARUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Mar 2008
Mesajlar
1,904
Tepki puanı
0
Puanları
36
Yaş
37
Konum
"Lâ taknetû min Rahmetillâh"
aminenur kardeşim ellerine saglık mukemmel olmuş paylaşimin.dua et banada kardeşim zamn zamn namazımı aksatıorum inşallah rabbimin izniyle tam eda ederım ALLAH razı olsun bu guzel bilgileri bizimle paylaştıgın için.rabbim yar ve yardımcımız olsun.
 

MAZLUMkul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2008
Mesajlar
940
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Tesbih Namazı On Çeşit Günahı Affettiriyor....!

Tesbih Namazı On Çeşit Günahı Affettiriyor....!

Tesbih Namazı On Çeşit Günahı Affettiriyor....!


[Tesbih namazı, günahları yok eden, insanın manen yıkanıp temizlenmesine vesile olan muhteşem bir arınma denizidir. Âdeta en derin ve inatçı günah kirlerini bile söküp atan çok kuvvetli ve faydalı manevî bir deterjandır ki, temizleyicisi, yumuşatıcısı, mis gibi parfümü içindedir. Bu yüzden kendisi cazip, kılması tatlı, manası derin, neticesi muhteşem bir baldır.]


Peygamber efendimiz (s.a.v.) amcası Hz. Abbas'a (r.a.) tesbih namazını tavsiye ederken şöyle buyurmuştur:
- "Bak amca, sana 10 faydası olan bir şey öğreteyim.Bunu yaparsan günahlarının ilki-sonu, eskisi-yenisi, bilmeyerek işlediğin-bilerek işlediğin, küçüğü-büyüğü ve gizli yaptığın-açıktan yaptığın on türlü günahını Allah bağışlar."

Bu muazzam namazın sağlayacağı müjdeli sonuçları öğrenen Hz. Abbas (r.a.) :
- "Bunu her gün yapamayız", deyince âlemlere rahmet olan güzeller güzeli

Efendimiz (s.a.v) şu kolaylığı müjdeledi:
- "Dilersen bu namazı her gün bir kere kıl.Her gün kılamazsan haftada bir kere, haftada kılamazsan ayda bir kere, o da olmazsa yılda bir kere kıl. Yılda bir kere de kılamazsan hiç olmazsa ömründe bir kere kıl." [Ebu Davud,Tatavvu':14; Tirmizi, Vitr:19]

Efendimizin tesbih namazı kılanlar için verdiği af ve mağfiret müjdesi çok büyük bir nimet , buna karşılık harcayacağımız zaman ve zahmet pek azdır. Hadiste, "bütün günahlar" ifadesi de kullanılabilirdi. Bunun yerine "on türlü günah" ifadesinin yer alması , tesbih namazının günahların affı konusundaki benzersiz üstünlüğünü gösterir. Demek ki; Rabbimiz tesbih namazını çok önemsemekte ve çok büyük değer vermektedir.


moral dergisi
 

MAZLUMkul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2008
Mesajlar
940
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Tesbih namazının kılınışı​

Her rekatında 75 defa (Sübhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber) tesbihi okunarak kılınan dört rekatlı nafile bir namazdır.

Allah rızası için tesbih namazına niyet edilir. Sübhanekeden sonra 15 defa yukarıda bildirilen Tesbih okunur.

Sonra “Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim” denir, sonra Euzü-Besmele çekilip Fatiha ile bir zammı sure okunur.

Sonra rükuya gitmeden tekrar 10 defa aynı Tesbih okunur. Sonra “Vela havle vela kuvvete ila billahil aliyyil azim” denir.

Sonra rükuya varılır, rüku tesbihinden sonra 10 defa Tesbih okunarak, rükudan, (Semiallahü limen hamideh) diyerek doğrulduktan sonra ayakta iken aynı Tesbih 10 defa daha okunur.

Tesbih bittikten sonra, (Rabbena lekel hamd) denir ve secdeye varılır.

Secde tesbihinden sonra 10 defa Tesbih okunur. Secdeden kalkılır, celsede 10 defa Tesbih okunur, ikinci secdede de yine 10 defa Tesbih okunur. Toplamı 75 eder.

İkinci rekata kalkılınca, yine önce 15 defa Tesbih okunur, sonra yine birinci rekattaki gibi hareket edilir, sonra kadeye varılır. Tehıyyat ve salevatlar okunur.

3. ve 4. rekatlar da ilk iki rekat gibi kılınır.
Her rekatta 75 Tesbih okunmuş olur ki, toplamı 300 eder.
Secde-i sehv gerekirse, secdede bu Tesbih okunmaz.


dinimizislam.com'dan alıntıdır
 

seyitler

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ağu 2008
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
allah razı olsun kardeşim.kılabildiğim kadar kılacağım inşallah.
 

minoug

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Haz 2008
Mesajlar
250
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Allah C.C razı Olsun kardeşim ellerine sağlık İnşallah bende kılmaya niyetlendim.
Rabbim cümlemizi AFFETSİN rızasını kazanmamız için bol bol şans versin.
Amin!
 

gecekondu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
1,726
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Aşıklar Diyarı


Selamun Aleyküm Allah c.c. razı olsun çok Faydalı bir paylaşımdı ..

Genelde Kandil Günleri Camilerde İmam eşliğinde yatsı namazından sonra kılınan bir namaz .. Tek başıma Hiç Kılmadım İnşallah Yakın bir zamanda niyet edip Tespih Namazı Kılcam .. Rabbim Günahlarımızı Bağışlasın inşallah ..

Allah'a emanet olunuz selam ve dua ile.
 

Rüyam3

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Selamün Aleyküm

Mazlum Kul kardeşim Allah c.c. razı olsun bizler için çok faydalı bir paylaşım olmuş en kısa zamanda uygulayacağım inşaAllah Allah c.c. razı olsun...Hayırlı Günler...

Canım benim bir sorum olucak bu namazı istediğimiz vakitte kılabilirmiyiz?
 

gecekondu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
1,726
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Aşıklar Diyarı
Selamün Aleyküm

Mazlum Kul kardeşim Allah c.c. razı olsun bizler için çok faydalı bir paylaşım olmuş en kısa zamanda uygulayacağım inşaAllah Allah c.c. razı olsun...Hayırlı Günler...

Benim bir sorum olucak bu namazı istediğimiz vakitte kılabilirmiyiz?

Aleyküm Selam
Tespih Namazının Belli Bir vakti yoktur

Tesbih namazı menduptur.yani
Tesbih namazının belirli bir vakti yoktur. Kerahet vakitleri dışında her zaman kılınabilir. Hayatta en az bir defa Tesbih Namazını kılmak tavsiye edilmiştir.


Kerahet vakitleri
Bu vakitler üçtür:

1 - Güneşin doğuşundan itibaren ışınları gözleri kamaştırır hâle gelinceye kadarki sabah vakti, kerahet zamanıdır. Bu vakit, güneşin doğuşundan sonraki takriben 45-50 dakikalık bir zamandır.

2 - İkinci kerahet vakti, istiva vakti ile zeval vakti arasıdır. Yani güneşin göğün tam ortasına dikilmesi ânından Batı tarafına doğru açılmaya başladığı âna kadar geçen süredir.

3 - İkindiden sonra, güneşin sarararak göz kamaştırmaz duruma geldiği andan başlayıp güneş batıncaya kadar süren vakit de kerahet vaktidir. Demek oluyor ki ikindi namazını güneş ışınlarının sararmakta olduğu sıralara kadar geciktirmemeli, kerahet vaktine bırakmamalıdır..


Selam ve dua ile.
 

Rüyam3

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Allah c.c. razı olsun Gecekondu kardeşim sağol...Hayırlı Günler...
 

MAZLUMkul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2008
Mesajlar
940
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
allah razı olsun kardeşim .......

Senden de Allah razı olsun kardeşim
Bu yıl berât gecesinde hepbirlikte aynı anda tesbih namazı kılmaya niyetlendik inşaallah
sende katılmak istersen Dua köşesindeki konumjuza katılımını bekliyoruz

Selam ve dua ile....
 

MAZLUMkul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2008
Mesajlar
940
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
allah razı olsun kardeşim.kılabildiğim kadar kılacağım inşallah.

Sizden de Allah razı olsun kardeşim
Bu yıl berât gecesinde hepbirlikte aynı anda tesbih namazı kılmaya niyetlendik inşaallah
sizde katılmak istersen Dua köşesindeki konumuza katılımınızı bekliyoruz

Selam ve dua ile....
 

MAZLUMkul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2008
Mesajlar
940
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
ALLAH razı olsun ,inşallah bugün kılmaya niyetlendim
selametle

Senden de Allah razı olsun kardeşim
Bu yıl berât gecesinde hepbirlikte aynı anda tesbih namazı kılmaya niyetlendik inşaallah
sende katılmak istersen Dua köşesindeki konumjuza katılımını bekliyoruz

Selam ve dua ile....
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt