Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mutlaka bir guruba girmek zorundamıyız ? (2 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Bu dava etrafında saflarını halkalayabilmen için mutlaka iki müessire ihtiyaç var:

RUH VE ONUN EMRİNDE KOL!.. DÜĞÜM BURDA!..


Her oluşa hakim kanun olarak belirtebiliriz ki, suyun oksijen ve hidrojeni gibi, fikir ve hareket cevherlerinin birleştiği yerde gökler bir anda suyla dolar ve yeryüzü feyzle taşar.

Allah Resűlünün kötülüklere karşı mücadelede kademe kademe aletlerini işaret buyurdukları emri hatırlayınız... Birinci derecede el; yani fiil... İkinci derecede dil; yani ihtar... Üçüncü derecede kalb; yani nefsini muhafaza... En aşağı derece de üçüncü derecede gömülüp orada mahfuz kalmak...

İyiyi yapmak ve getirmek, kötüye mani olmak ve defetmek mükellefiyeti, bu iki müessiri teşkilâtlandırmak zaruretini izaha yeter!
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Tarihin çöküntü sahifelerinde kendisine misâl aramanın değil, tarihe destanlık çapta yeni bir felâket örneği vermenin mevzuu şartlar içinde, takip edeceğin strateji şudur:

Davayı, estetik, diyalektik, ideolojik ve politik sahalarda beslemek ve ocaklaştırmak... Meydana gelemeyişlerin sırrını kendi "antitez"inde göstermek ve ortada ne kadar zaaf varsa davan lehinde semerelendirmek... Asla küçük ve bücür oluşlara ve erişlere yanaşmamak, sahte tesellilere miskinliğe kapılmamak... "Hepçilik"ten vazgeçmemek ve zerrece taviz vermemek... Strateji ve taktik dilinden anlamak ve taviz vermemeyi öküzlük etme sanmamak... Millet tarlasını, ünüformalı ve ünüformasız genç fidanlar ve yeni ekinler halinde donatmak... Yepyeni bir diyalektikle muazzam bir kültür ve telkin savaşına girişmek, gerektiği yerde gerekeni yapmak, sır dolu bir strateji yolundan istikbalini hazırlamak..
 

haydar-ı kerrar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
138
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
S.aleyküm...

Sıdkı naci eren dediğiniz kişi sanırım uşşaki tariatı şeyhi olan kişi.
Ve bu kişi balıkesirde,ve bende balıkesirliyim :D
Ben naci amcayı sabah namazlarımda zağnos paşa camii'ne gittiğimde görüyorum hep :)
Hatta sohbetlerine katılma imkanımda olur sanırım,perşembe akşamları yapıyorlar diye duymuşdum.
İnşaallah bizzat yakinen naci amca dan yararlanabilirim.
svg...

abi snn gittiğin nur cemaatinde Lokman Diye biri var mı ?
 

haydar-ı kerrar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
138
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Bediüzzaman Şeyh midir ?? Nurculuk bir Tarikat mıdır ??



"Zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır. Tarikatsız Cennete giden pek çok, fakat imansız Cennete giden yoktur"(1)

"Efendiler, ben şeyh değilim. Ben hocayım. Buna delil: Dört senedir buradayım. Birtek adama tarîkat verseydim, şüpheye hakkınız olurdu. Belki yanıma gelen herkese demişim: “İman lâzım, İslâmiyet lâzım. Tarîkat zamanı değil.
Bediüzzaman

Bediüzzaman hem eserlerinde, hem de hayattayken yanında bulunanların şehadetiyle; sürekli olarak kendisinin şeyh olmadığını ve yaptığı iman hizmetinin bir tarikat ve tasavvuf mesleği olmadığını vurgulamıştır.

Her hal-ü kârda kendisinin asıl vazifesinin imanı kurtarmak olduğunu defalarca belirtmiş ve hayatı ile de bilfiil bunu ispat etmiştir. 6000 sayfayı aşan eserlerinin yarısından çoğu iman hakikatlerini mantıki izahlarla anlatırken, eserlerinin geriye kalan kısımları ise, bu asırdaki hizmet metodunun nasıl olacağı konusunu derinlemesine işlemiştir.

Fakat bu ifadeler, Bediüzzaman'ın tarikatı beğenmediği anlamına gelmemektedir. Eserleri içersinde Telvihât-ı Tis’a adını verdiği risalesinde velâyet ve tarikatler hakkında derinlemesine ve çok harika bir tarzda bilgiler vermekle beraber; tarikattan maksat olan evrad ve zikirleri, kendi hizmet metodu içerisine serpiştirmiş, namazlardan sonra yapılan tesbihatlar ile tüm tarikat virdlerini -tabiri caizse- özetleyip talebelerine miras bırakmıştır.
 

aşık74

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Kas 2008
Mesajlar
57
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Elhamdülillah. Sizlerde iyisiniz,inşaallah :)
 

aşık74

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Kas 2008
Mesajlar
57
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
mescid yok altında,öğrenci evlerine gidiyoruz genelde...
 

haydar-ı kerrar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
138
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
şimdi balıkesir büyük bi memleket olduğu için fazlaca ev vardır.. ama benim dediğim yer devlet hastanesinin oralarda..
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Gençliğe Hitabe
Üstad Necip Fazıl


Bir gençlik, bir gençlik ,bir gençlik. Zaman bendedir ve mekan bana emanettir, şuurunda bir gençlik.

Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk iki buçuk asrını; aşk, vech, fetih ve hakimiyetle süsleyici, üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını,
iccon04.gif
´ın Kur´an´nında "belhüm adal" dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türk´ü madde planında kurtardıktan sonra ruh planında helak edici tam dört devre bulunduğunu gören. Bu devreleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik...

Gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün "dikey"leri "yatay" hale getirecek bir nida kopararak, "mukaddes emaneti ne yaptınız?" diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...

Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik...

Halka değil hakk´a inanan, meclisinin duvarına "Hakimiyet Hakk´ındır" düstüruna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta ve halis hürrüyeti hakk´a kölelikte bulan bir gençlik...

Emekçiye "Benim sana acıdığım ve yardımcı olduğum kadar sen kendine acıyamaz ve yardımcı olamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla kendi kendine hakk´ı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamzasın", kapitalist´e ise
iccon04.gif
buyruğunu ve Resul ölçüsünü kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamzsın! ihtarını edecek... Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik...

Birbuçuk asırdır yanıp kavrulan, bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemiyen ve kurtuluşu arayan batı adamının bulamadığını, Türk´ün de yine birbuçuk asırdır işte bu hasta batı admında bulduğunu sandığı şeyin, o mübarek oluş sırrını çözecek ve her sistem mezhep, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayali varsa hakikikatinin İslam´da olduğunu gösterecek ve bu tavrırda yurduna, İslam alemine ve bütün insanlığa numûnelik teşkil edecek bir gençlik...

"Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert "Ben varım!" cevabını verici, her ferdi "Benim olmadığım yerde kimse yoktur!" duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik...

Can taşıma liyakâtini, canların cânı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nisbette strateji ve taktik sahibi bir gençlik...

Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki, ak kılı farkedecek kadar gözü keskin bir gençlik...

Bu gün, komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kağıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, fuhş albübü gazetesi, şaşkına dönmüş ailesi ve daha nesi ve nesi, hâsılı, güya kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden silkip atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine telkin ve temmiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, tek başına onlara karşı durabilecek ve çetinler çetini ve bu işin destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik...

Annesi, babası, ninesi ve dedeside içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiçbirini beğenmeyen, onlara "Siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka müslümanlarsınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiç biri başınıza gelmezdi! diyecek ve gerçek müslümanlığın "ne idüğü"nü ve "nasıl"ını gösterecek bir gençlik...

Tek cümleyle,
iccon04.gif
´ın kâinatı yüzüsuyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin âlemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O´ndan başka hiçbir tutanak, dayanak, sığınak, barınak tanımayacak ve O´nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik...

Bu gençliği karşımda görüyorum. Maya tutması için otuz küsür yıldır, devrimbaz kodamanlarının viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemine kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp, bir ömür
iccon04.gif
´a hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim, manevi babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır.

Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgar, atrık ne yandan esersen es!...

 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Tarikatlar ve Cemaatler...

bojjj_tarikat.jpg

İslâmî tarikatlar, cemaatler, vakıflar, sivil kuruluşlar doğrudan doğruya kirli siyaset yapmamalıdır.

Hiçbir tarikat veya cemaat ülkeye tek başına hakim olma macerasına girmemelidir.

Senegalde bile bir değil, iki tarikat hayata, siyasete, idareye hakimdir.

Türkiye Müslümanları çeşitlilik içinde birlik olmayı denemelidir.

Gaye tarikat olmamalı, İslam ve iman olmalıdır.

Cemaate mensup Müslüman ile mensup olmayan Müslüman arasında ayırım yapılmamalıdır.

İslamın ölçüsü şudur: Cemaate mensup olmayan Müslüman ilim, irfan, kültür, ahlak, fazilet, ibadet, takva, mürüvvet bakımından, mensup olandan daha üstünse o Müslüman üstündür, mükerremdir.

Cemaate hizmet amaç haline getirilmemelidir.

Cemaat sayacağım şu değerlere hizmet için bir araçtır:

Din... İman...Kur'ân... Sünnet... Şeriat... İmamet...Ümmet... İslam ahlakı...

İslam dini cemaat ve tarikat büyüklerinin erbab (rabler) haline getirilmesini, putlaştırılmasını yasaklamıştır.

Hiçbir tarikat şeyhi ve cemaat hocaefendisi mâsum değildir, ismet sıfatıyla sıfatlı değildir, günahsız değildir, yanılmaz değildir.

Hiçbir tarikat ve cemaat, Müslümanların zekatlarını Kur'ana, Sünnete ve Şeriata aykırı olarak toplama ve yine onlara aykırı olarak harcama hakkına sahip değildir.

Cemaat ve tarikatların Kur'ana, Sünnete, icmâ-i ümmete, şeriata, zaruriyat-ı diniyeye, mevrid-i nassa aykırı inançları, görüşleri, düşünceleri, eylemleri, faaliyetleri merduttur, bâtıldır.

Cemaat ve tarikatlar Ehl-i Sünnet dairesi dışına çıkamazlar.

Cumhur-i ulemâ yolundan ve Sevad-ı Azamdan ayrılamazlar.

Ümmet bütünlüğüne zarar verici işler yapamazlar.

Hiçbir cemaat ve tarikatın, İslam'a ve Ümmete açıkça düşmanlık eden militan, harbî, açık küffarla işbirliği yapmaya hakkı yoktur.

Hiçbir tarikat ve cemaat, Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellemi yalanlayan, onun peygamberliğini inkar eden, onun Hak katından getirdiği kitabı inkar eden, onun dinini reddeden muannid kafirleri ehl-i necat ve ehl-i Cennet olarak kabul edemez, göremez.

Hiçbir cemaat ve tarikatın, bırakınız zaruriyat-ı diniyeyi, İslam'ın en ufak bir ahkâmından bile taviz vermeye hak ve selahiyeti yoktur.

Cemaat ve tarikat büyükleri dünya sultanı değil, (kendilerinde istidat ve ehliyet varsa) mâneviyat sultanı olabilirler.

Harbî Siyonistlerin ve Haçlıların desteğiyle hiçbir tarikat ve cemaat başı Halife olmayı düşünmemelidir.

Müslümanlar arasında meşreb farklılıkları tabiî karşılanmalıdır.

Şu veya bu meşrebten olmak bir nasib meselesidir.

Müslümanların zillet ve esaretten kurtuluşu yeterli sayıda güçlü, vasıflı, üstün, iyi, olgun Müslümanlar yetiştirmeye, bunları kadrolaştırmaya ve elbirliği ile çalışmaya bağlıdır.

Bu iş için tarikatlar, cemaatler, meşrebler arasında işbirliği yapılması şarttır.

Allah katında en üstün Müslüman şu veya bu tarikat veya cemaat mensubu değil; en fazla takvası olan Müslümandır.

Takvalı olmak için ilim, irfan, ahlak, fazilet, hikmet, mürüvvet, fütüvvet, ruh asaleti sahibi olmak gerekir.

Bütün Sünnî tarikatları, cemaatleri, meşrebleri, kuruluşları içine alan ve onları kontrol eden bir Şûra Meclisi kurulmalıdır.

Cemaat ve tarikatların malî kaynakları kontrol edilmelidir.

Tarikat ve cemaatlerin Kur'âna, Sünnete, Şeriata aykırı olarak zekat toplamalarının ve zekat paralarını uygunsuz şekilde harcamalarının mutlaka önüne geçilmelidir.

Tarikat ve cemaatlerin holdingleşmesi son derece yanlış ve tehlikelidir.

Müslüman halk, din büyüklerinin putlaştırılmaması konusunda mutlaka uyarılmalıdır. Mütevâzı olmayan din büyüğü gerçek büyük değildir.

Zaruriyat-ı diniyeye, cumhur-i ulema yoluna, Sevad-ı Azama, İslamın müttefakun aleyh olan ahkamına, Kur'ân ve Peygamber ahlakına aykırı olan hiçbir tarikat ve cemaatte hayır, yümn, bereket ve feyz yoktur.

Bütün islâmî ve Kur'anî hizmetler Ümmet bilinciyle ve Ümmet çatısı altında yapılmalıdır.

Ümmet birliğinde rahmet vardır.

Tefrikada ise azap...


M.Şevket Eygi
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt