Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Artık... Gelmez oldun Ne bir gün sordun Ne de umutları soldurdun Her gece Gülizar içinde otururdun Suskundun, sualler karşısında yorgundun Hüzün kalesi olmuştun, hicran nehrine baş koymuştun Vefanın, adanmanın her halinde sadakatinle sevdana gark olmuştun Gelmedin, belki gelemedin, üzmemek için yılları sinende hapsettin, her halinle edeptin Mustafa Cilasun
Sessizce... Ve sessizliğin içinde Ne kadar ihtiyacım varsa Ruhumun hicran damlaları yanımda Hüzün yamaçlarını bir bir aşmaya çalışıyorum Kendimle yüzleşmeyi, bin bir suali çözmeyi diliyorum Aklımı, izanımı yoran, ruhumu daraltan, gönlümü ağlatan karmaşayı Beni benden almaya çalışan ve hakikatten uzaklaştıran dramı buluyorum Neden ve niçin ihmalkârlık yaptığımı, bahanelere sığındığımı vicdanımda hissediyorum İradi olmak,hesaplanabilir bir akılla yol almak, umutları irfana göre yapılandırmak varken, niçin yanılıyorum Mustafa Cilasun
Bilmem ki... Ne oldu bizlere Şair ve ozanları dinleriz Derviş ve veli insanlara imreniriz İçinde kaybolduğumuz deryalarda duruluruz Düşünmek, tahayyületmek, hayatın kendisiyle yüzleşmek deriz Her ibrette, bela veacıda, yüreğimizde hissettiğimiz olaylarda kederleniriz Artık ölüme bile bir yabancı gibiyiz, morglarda dünyamızdan geçmeden seyrederiz Her ne kadar vah, tühde sekte, yinede başka bir hesabın derdinde dünyaya meylederiz Divanenin, mecnunun, dervişin, arifin ruhi yüceliğine ve kalbi ülfeti ne imrenmekle yetiniriz
Kalsaydın... Beni böyle habersiz bırakmasaydın En mahzun halimde acılar yaşatma saydın Konuşsaydın, anlatsaydın, gözlerime baksaydın Çaresizlik içinde bırakmasaydın, gözlerimden kan akıtmasaydın Bir yudum suyu, bir lokma ekmeği, bir tutam yaprağı, kokladığım toprağı anlasaydın Sen demek ki böyle istedin, bilmediğim bir hesabın içindeydin, aniden sessizce çekip gittin Bilmediğim ve fakat merak ettiğim böyle bir taktirin sahibiydin, artık elden bir şey gelmez huzur ve saadetler diliyorum
Elbette... İnsan inanmalı Ve fakat neye inanıyorsa tanımalı Ne derler vehminden uzak bulunmalı Aklı, ilmi, basiretiyle hak ve hakikat üzere yol almalı Töre ve asabiyetlerin girdabında boğulmaktan kurtulmalı Şek ve şüphe içinde, kâhin ve hurafeler marifetiyle kurban olunmamalı Cemaat asabiyetleri, vahdeti katleden tarikat bedelleri hakkıyla okunmalı İndirilen din üzerinden garip hesaplar yapan, samimi ve masum insanları kandıranlardan emin olunmalı
Çaresizdi... Masumiyeti zedelenmişti Kimseye söyleyemedi,hüzünle bekledi Her lahzada ruhundaderin bir acı yaşatan dertti Söylese bir türlü,söylemese içi rahat değildi, bilinmeliydi Her kimse bedelinekarşılamalıydı, ruhu yaralanmalıydı, acımamalıydı Hain ve gaddar olan, cana kıyan, masumiyeti parçalayan, kanakıtan saklanmamalıydı Mazlumun ahını duyan, mağdurun feryadına ram olan ihlâssahibi kalp ve insaniyet sahibi hak için baş koymalıydı
İşsizdim... O an çaresizdim Ne kadar umut besledim Bana güvenenleri derin derin düşündüm Hüzün içindeydim, geç kaldınız diye geri çevrildim Eve gitmek istemedim, eşimin, çocuklarımın gözlerinden gizlendim Herkes uyurken gideyim dedim, niyetlendim ışıkları gördüm geri çekildim Bekleyen ümitler için ne söyleyecektim, yine aczi yetimi en açık haliyle gösterecektim Titredim, gitmek istedim, bir müddet kay boluyum dedim, fakat onları daha fazla üzeceğimi biliyordum Başımı öne eğdim, mahcubiyet içinde kapıya yöneldim, tam açmak isterken karşımda sadakat sahibini gördüm
Yar... Mazlum Ağlarken duy Yüreğinde hisset Ruhundan nükseden bir figana uy Her ne haldeysen, safahat içindeysen Nefsin debdebesinden, seni esir alan halinden kurtul Urban Yamalıklı, ekmeğin kuru ve katığa hasret kalsın korkma Aklın ve kalbin gelişmedikçe, ilim ve irfan hakikati terennüm etmedikçe ne çıkar Yolu, yordamı bilmezsen, mizana muhabbet eğlemezsen, ölümle yüzleşmezsen cehalet kokar
Gün… Kime karanlık Gönül yorgun, zihin karmakarışık Hangi endişeden tutsam, umut arasam dolaşık Bir yudum, bir bade, bir içim sürur için yol bulsan sevdaya açık Gel üzülme, keder içinde ömrünü tüketme, bari sen bahtına küsme
Yar... Ateş derler Hangisinden söz ederler Ruhun ve gönlün hissetmediğini nasıl bilirler Ten yansa, kavrulsa, simsiyah olsa nefs hala güler Akıl, irfan, idrak, hikmet ve marifet ruhu yüceltmedikçe izan gülüp geçer Bir hesabın muştusuna adanmayan umut için, hevesler, hevalar avuntu eker Ah eden, derde giren, nefesi kesilen, şakaklarından terleyen ölümün sahnesinde ah u zar eder
Siyaset... İlim, irfanla Edep ve nezaketle Milletin huzur ve saadetine Geçim ve iş güvenliğine matuf Dünya devletleri ile rekabet edebilme yetisine Reddi miras yapmayan, atisini güvence altına alan marifetle Yaşanmış her acıibret ve hikayelerine yeni bir vizyon inşa edecek gönülle Yapılır ve milletin takdir hakkına saygı gösterilerek sağduyuyla hayata aksederse itibarlı olur
Dokunma... Yoruldu kalbim Hicran içinde geçer ömrüm Ümitlendim, sabırla sadakat gösterdim Ama artık tükendim, dinmez oldu gözümden döktüklerim Solgun ve bitap halde neyi özlerim, beni benden alacak muştuyu beklerim Bekledim, anlamanı diledim, fakat sen başka dünyaların insanıydın, anlayamadın
Her gün... Ağlatıp üzüyorsun Endişeye sevk ediyorsun Suallerin vicdanında inletiyor sun Ruhuma derin bir hüzün zerk ediyorsun Bilmem ki daha ne kadar sabretmemi bekliyorsun Neden umutlarımı bu kadar yoruyor ve çaresiz bırakıyorsun Bir ömrü viran etmekle, bahtı kara günlere terek ettirmekten zevk mi alıyorsun
Bir gün... Bir lahza olsun Anlamadın, hep yalnızdım Ne söylenirse yaptım, irademi yok saydım Keramet, hikmet vardediler, masumca inandım Artık çok daraldım, kendimden uzaklaştım, anlaşılmadım İnsan yerine konmak için bir ömür adadım, çocuklarım için yaşadım Kimse üzülmesin diye ses çıkartmadım, zaten kurban edilmiş bir hicrandım
Artık... Ne söylesem Sinemde ki cefa ile göçsem Sabrın ve umudun şevkiyle dirilsem Sırtıma yüklenen yükleri ukba için terk etsem Aşkın şavkıyla nazar etsem, kalan günlerimi düşünsem Ne kadar ihmalim ve gafletim varsa, yeniden bilinç tazelesem Mahşerde mahcubiyet içinde ve fakat ümitle, haşyetle hesap versem
Ne olur... Bir lahza olsun Beni anla, yargılama Ön yar gınalarınla esirin yapma İnsan olduğumu, aklım ve iradem bulunduğunu Takdir ve tercih haklarım olduğunu unutma, artık anla Yılların sabır yükünü, ömrün hazan sahnelerini acıyla yaşatma Ne vakit yalnız kalsam, hicran ile arkadaşlık yapsam, bir çıkış yolu arasam, o an umutlarımı karartma
Şayet... Bu ömür masumiyetle Sevecek ve firkatinle yanacaksa Sabır dağlarının altında senin aşkınla dağlanacaksa Ruhunun ve gönlünün hicranıyla hakka kul olacaksam Heves ve arzulardan arınarak, umutla secdeye kapanacaksam İçimde var olan dünyadan kurtularak, hak rızası için can atacaksam Huzur ve saadet içindeyim, gam ve vehimden uzak haldeyim, anlaşılacaksa
Biliyorsun... Neden anlamak istemiyorsun Samimiyetimi sarsmak mı istiyorsun Daha ne kadar katlanmama rıza gösteriyorsun Sevmek, gönül vermek, sadakat göstermek kabahat mi diyorsun Beni başkaları için harcıyorsun, heveslerinin kurbanı olmak için gizliyorsun Artık sen bilirsin, sen tercihlerinle serbestsin, ben umutların, sen heveslerin naibisin Uzun ve meşakkatli bir yolun müdavimleriyiz, sen bilmek istemedin, erdemli olmayı terk edip bahane ürettin
Bana... Aşktan söz etdiyorlar Halimin perişanlığını bilmiyorlar Zan ve hezeyan içindeyim dikkat etmiyorlar Dünya olmuşum,Ukbadan uzaklaşmışım, anlamıyorlar Konuşan dimağı, görünen zahiri adam sanıyorlar, yanılıyorlar Ruhuna, kalbine, aklına, irfana bu kadar yaban olan sefil hali göremiyorlar İnsan olmadıkça, ihlâsa kanmadıkça, hakka layıkıyla kul olmadıkça aşk başka umutlarda