Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Muaviye Kimdir? (1 Kullanıcı)

  • Konuyu başlatan kerrar11
  • Başlangıç tarihi
K

kerrar11

- "Kevser havuzu kıyısında, ashâbım ve arkadaşlarımdan bazısını bana getirip gösterirler; ben hepsini birer birer tanıdıktan sonra onları alıp götürürler. O zaman ben "ALLAH'ım! Onlar benim ashâbımdı" derim ve şu cevabı duyarım: "Bunların senden sonra neler ettiğini bilmezsin!.."

Sahihi Müslim, kitab-ül Fezâil, "İsbât-ı harz-ı nebiyyina" babı C.4, S.1800, 40. hadis
 
K

kerrar11

-.......Abdullah ibn Umer (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) bir gün hatîb olarak ayağa kalktı ve hutbe esnasında eliyle Âişe'nin meskeni tarafını işaret ederek üç defa: "İşte fitne bu taraftadır, şeytânın boynuzunun doğacağı yerdedir" buyurdu.

(Sahih-i Buhari- kitabul humus)


Hadislerdede açıkca görüldüğü gibi bu iddialar bana ait değil bizzat Efendiler Efendisine aittir. ( kaynaktan anlayan arkadaşların hala kaynaklara itiraz edeceğini sanmıyorum) Yine Eserleri yıllarca Osmanlı medreselerinde okutulmuş bulunan büyük Sünnî alim Teftâzânî'nin (v. 792/1390) bu konuda söylediklerini önemli bir örnek olarak sunuyorum:
 
K

kerrar11

“Sahabe arasında geçen kavgalar ve tartışmalar açıkça gösteriyor ki, onların bir kısmı haktan sapmış, zulüm ve günah sınırına ulaşmıştır. Bunun da sebebi kin, inat, haset, direnme, servet ve iktidar talebi, dünyanın çekiciliğine (lezzet ve şehvete) meyildir. Bu böyledir; çünkü her sahâbî masum (günahsız ve günah işleyemez) değildir ve Peygamber'i (s.a.) gören, ona ulaşan herkes hayırlı (iyi) değildir... "
 
K

kerrar11

muaviye DENEN MUNAFIK İmam Ali a.s ma 80 yıl minberlerde lanet okuttu. küfür ettirdi. bunu kanaklarını size gösterdim. ömer Abdul aziz dönemine kadar bu sürdü.

böyle bir insana siz hala müslüman diyorsanız Allah sizi muaviye ile haşr etsin inşallah. huccet için gereken delil ve kaynakları yazdım vesselam. Basiret sahipleri ibret alın.
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
Siz varya siz..Neyse olay carpitilmaya gelince nasil carpitiyorsunuz..Al sana Ibn-i Kesir tefsiri maide suresi 117 ayet. Aslinda olay nasil olmus.

Bu ifâde de keza Allah'ın kulu ve rasûlü Meryem Oğlu îsâ Aley-hisselâm'a yönelttiği hitâblarından birisidir. Allah Teâlâ; kıyamet günü kendisini ve annesini Allah'dan başka iki ilâh edinenlerin huzurunda Meryem Oğlu îsâ'ya şöyle diyecektir : «Ey Meryem Oğlu îsâ; sen mi insanlara, beni ve annemi Allah'dan başka iki ilâh edinin, dedin?» Bu ifâde şâhidlerin huzurunda hıristiyanlara yöneltilmiş bir tehdîd, korku ve uyandır. Katâde ve diğerleri böyle demişlerdir. Katâde bunun tehdîd ifâdesi olduğuna; Allah Teâlâ'nın : «Bugün doğrulara doğruluklarının fayda verdiği gündür» kavlini delil göstermektedir. Süddî de der ki: Bu hitâb ve cevâbı dünyadadır. İbn Cerîr bunun daha doğru olduğunu söyler ve bu ifâdenin Allah Teâlâ'nın Hz. îsâ'yı dünya göğüne çıkardığı zaman, söylediğini belirtir. İbn Cerîr iki bakmadan buna delil getirir. Birincisi ifâdenin mâzî lafzıyla .kullanılmış olduğunu, diğerinin de «Eğer onlara azâb edersen... Şayet bağışlarsan...» kavli olduğunu söyler ki, bu iki delil üzerinde durulması gerekir. Çünkü kıyamet günüyle ilgili pekçok konu mâzî sîgasıyla anlatılmıştır ki, olayın vâki' ve sabit olduğu gösterilsin. Halbuki İsa'nın «Eğer onlara azâb edersen...» kavli, bu meşiyyeti Allah'a havale edip kendisini onlardan uzak tutmak için söylenmiş bir sözdür. Bu ifâdenin şarta bağlanması; vuku bulmasını gerektirmez. Çünkü benzeri birçok âyet böyledir. Katâde ve diğerlerinin söylediği daha açıktır. Allah en iyisini bilendir.

Öyle sanıyoruz ki; bu olay, kıyamet günü olacaktır. Ve kıyamet gününde şâhidlerin huzurunda hıristiyanlar tehdîd edilip uyanlacaK-lardır. Bu konuda merfû' bir hadîs de rivayet edilir. Hafız İbn Asâkîr, Ömer İbn Abdülazîz'in kölesi Ebu Abdullah'ın hayat hikâyesinde bu olayı nakleder. Ebu Abdullah sika (güvenilir) bir râvîdir. Der ki: Ben, Ebu Bürde'nin babası kanalıyla Ömer İbn Abdülazîz'e Ebu Mûsâ el-Eş'arî'nin şöyle dediğini anlatırken işittim : Rasûlullah (s.a.) buyurmuş ki: Kıyamet günü olduğunda; peygamberler ve ümmetleri çağırılırlar. Sonra îsâ Aleyhisselâm çağırılır ve Allah Teâlâ, Hz. İsa'nın üzerindeki nimetlerini hatırlatır. Hz. îsâ bu nimetleri ikrar eder. Allah Teâlâ buyurur ki : «Ey Meryem Oğlu îsâ; sana ve annene olan nimetimi hatırla...» Sonra şöyle buyurur : «Ey Meryem oğlu îsâ; sen mi in-sanlaja beni ve annemi Allah'tan başka iki ilâh edinin dedin?» Hz. îsâ pöyle demiş olabileceğini reddeder. Bunun üzerine hıristiyanlar getirilir ve suâle çekilirler. Onlar derler ki: Evet, îsâ bize böyle yapmamızı emretti. Bunun üzerine Hz. İsa'nın saçı uzar. Meleklerden her birisi Hz. İsa'nın başından ve bedeninden bir saç alır. Allah Azze ve Celle onları bin yıl miktannca huzurunda diz çöktürür ve aleyhlerindeki hüccetleri kaldırır. Onların karşısına haçı diker ve hepsini birlikte cehenneme sürükler. Bu hadîs te azîz ve garîb bir hadîstir.

«Tenzih ederim Seni, hak olmayan bir sözü söylemek bana yaraşmaz.» Bu ifâde, verilen mükemmel cevâbtaki edep tavrına uygun düşmektedir. Nitekim İbn Ebu Hatim şöyle der : Bana babam... Ebu Hü-reyre'den nakletti ki; o, şöyle demiş : Allah Teâlâ Hz. îsâ'ya hüccetini açıklama gücü verdi. Nitekim âyet-i kerîme'de «Ey meryem Oğlu îsâ; sen mi insanlara, beni ve annemi Allah'tan başka iki ilâh edinin, dedin?» kavli ile sorduğu soruya yine Allah Teâlâ şöyle buyurarak cevâb vermesini sağlamıştır. «Tenzih ederim Seni, hak olmayan bir sözü söylemek bana yaraşmaz.» Ebu Hüreyre bunu Hz. Peygamberden rivayet eder. Sevrî de Ma'mer kanalıyla Tâvûs'tan aynı rivayeti nakleder.

«Eğer ben, onu söylemişsem; Sen onu elbette bilirsin.» Yani eğer benden böyle bir şey sâdır olmuşsa; Ey Rab Sen onu muhakkak bilirsin. Çünkü benim ister içimden geçsin, ister dilimle söylemiş olayım, Sana gizli ve saklı hiçbir yanım yoktur. «Sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben Senin zâtında olanı bilmem. Doğrusu görülmeyeni en iyi bilen Sensin Sen.»

«Ben onlara; Senin bana buyurduğundan başkasını söylemedim. Rabbım ve Rabbımız olan Allah'a kulluk edin, dedim.» Ben onlara, ancak Senin beni kendilerine peygamber olarak gönderdiğini ve tebliğ etmemi emrettiğin şeyleri söyledim. Ve onlara sâdece «Rabbım ve Rab-bınız olan Allah'a kulluk edin.» dedim. «Ben aralarında bulunduğum sürece, üzerlerine şâhid idim.» Ben aralarında bulunduğum sürece yaptıkları şeylere şâhid olmuştum. «Beni öldürdüğünde, onların murakıbı Sensin. Sen herşeye şâhidsin.» Ebu Dâvûd et-Tayâlisî der ki : Bize Şu'be anlattı ve dedi ki: Ben ve Süfyân es-Sevrî, Muğire fbn Numân'a gittik. O sırada Nu'mân, Süfyân es-Sevrî'ye not ettirdi. Süfyân onun yanından kalkınca, ben de kendisinden yazdım. Muğire, Saîd İbn Cübeyr'in Abdullah îbn Abbâs'dan naklettiği şu hadîsi kendisinden işittiğini bize anlattı: Abdullah İbn Abbâs demiş ki: Bir gün Rasûlullah (s.a.) bize bir öğüt verdi ve dedi ki: Ey insanlar; siz Allah Azze ve Celle'nin huzuruna çıplak, başı ve ayağı açık olarak çıkarılacaksınız. Çünkü (dik yarattığımız gibi, sizi döndürürüz» buyurulmuştur. Mahlûkât arasında ilk giydirilen İbrahim Aleyhisselâm olacaktır. Dikkat edin, ümmetimden bazı kişiler oraya getirilir ve sol tarafa alınırlar. Ben derim ki: Onlar benim arkadaşlarımdır.[/FONT] Denilir ki: Sen onların senden sonra ne' uydurduklarını bilmezsin. Bunun üzerine ben sâlih kulun dediği gibi derim. «Ben aralarında bulunduğum sürece, üzerlerine şâhid idim. Beni öldürdüğünde onların murakıbı Sensin. Sen herşeye şâhidsin. Eğer onlara azâb edersen; şüphesiz onlar Senin kullarındır. Eğer bağışlarsan, muhakkak ki Sensin Sen Azız, Hakim.» Denilir ki: Bunlar, sen aralarından ayrıldıktan sonra, topuklarının üstünden gerisin geriye dönüverdiler. Buhârî bu hadîsi bu âyetin tefsirinde Velîd kanalıyla... Muğîre îbn Nu'mân'dan nakleder.
«Eğer onlara azâb edersen; şüphesiz onlar Senin kullarındır. Şayet bağışlarsan; muhakkak ki Sensin Sen, Azîz, Hakîm,» Bu ifâde; meşiy-yeti Allah Azze ve Celle'ye vermeyi telmih etmektedir. İstediğini yapan, O'dur. Yaptığından sorumlu olmayan O'dur. Kullar ise sorumludurlar. Keza bu ifâde; Allah'ı ve Rasûlünü yalanlayıp, Allah'a eşler, benzerler ve çocuklar isnâd eden hıristiyanlardan da uzaklaşmayı ihtiva etmektedir. Allah Teâlâ onların söylediklerinden münezzeh, yüce ve büyüktür. Bu âyetin çok büyük bir yeri ve gerçek saçan bir haberi vardır. Hadîste vârid olduğuna göre Rasûlullah (s.a.) bir gece sabaha kadar bu âyeti tekrarlamıştır.

İmâm Ahmed der ki: Bize Muhammed İbn Fudayl... Ebu Zer'den nakletti ki; o, şöyle demiş: Hz. Peygamber bir gece namaza durdu ve bir âyet okudu. Sabaha kadar o âyeti okuyarak rükûa ve secdeye vardı. O âyet «Eğer onlara azâb edersen; şüphesiz onlar Senin kullarındır. Şayet bağışlarsan; muhakkak ki, Sensin Sen Aziz, Hakîm.» âyetidir. Sabah olunca dedim ki: Ey Allah'ın Rasûlü, sabaha kadar rükû' ve secdeye vararak bu âyeti okudun. Bunun hikmeti nedir? Rasûlullah (s.a.) buyurdu ki : Ben, ftabbım Azze ve Celle'ye ümmetim için şefaat temennisinde bulundum o da bana bunu verdi. Allah'a şirk koşmayanlar, inşâattan şefâatıma nail olacaklardır. Bu hadîsin bir başka, ifâde ile bir başka tarîkten rivayeti de şöyledir : Ahmed İbn Haribel der ki: Bize Yahya... Cesre Bint Dücâce'den nakletti ki; o, umreye gitmiş. Rebeze'ye vardığında, Hz. Ebu Zer'in şöyle dediğini duymuş: Bir gece Rasûlullah (s.a.) yatsı namazına durdu. Arkasından cemaatta beraber namaza durdu. Sonra arkadaşlarından bir kısmı geri kalarak namaz kılmaya başladılar. Hz, Peygamber onların kıyamım ve geri kalmalarını görünce; bineğine döndü. Halkın mescidi terkettiğini görünce; tekrar yerine dönüp namaz kıldı. Ben de geldim, arkasında oturdum. O, bana sağına gelmemi işaret etti. Ben de sağında namaza durdum. Sonra Abdullah ibn Mes'ûd geldi, benim arkamda ve Rasûlullah'm arkasında namaza durdu. Hz. Peygamber onun soluna gelmesini işaret etti, o da soluna gelip namaza durdu. Biz üçümüz ayrı ayrı namaz kılmaya başladık. Her birimiz Allah'ın dilediğince Kur'an'dan âyet okuyorduk. Hz. Peygamber, sabah namazını kılmcaya kadar Kur'an'dan bir âyeti tekrarlayarak namaz kıldı. Sabah olunca ben Abdullah İbn Mes'ûd'a işaret ederek; dün gece olan şeyden maksadının ne olduğunu sormasını söyledim. Abdullah İbn Mes'ûd eliyle; Rasûlullah bana anlatmadıkça ben kendisine birşey soramam, dedi. Bunun üzerine ben; anam babam sana kurbân olsun, yanında bunca Kur'an bulunmasına rağmen Kur'an'dan bir âyetle sabaha kadar namaz kıldın, dedim. Arkadaşlarımızdan biri böyle yapmış olsaydı, biz bunu onun aleyhinde kabul ederdik, dedim.

Hz. Peygamber buyurdu ki: Ben ümmetim için dua ettim. Bunun üzerine ben; sana nasıl cevâb verildi? dedim veya sana nasıl karşılık verildi? dedim. Hz. Peygamber buyurdu ki: Bana öyle bir cevâb verildi ki ümmetimden pekçok kişi bundan haberdâr olsaydı, namazı terk ederlerdi. Ben, halka müjde vereyim mi? dedim. Hz. Peygamber; evet, dedi. Ben; çabucak bir taş atımı mesafeye koştum. Hz. Ömer dedi ki: Ey Allah'ın Rasûlü, halka bu haberi verecek olursan ibâdetten uzak dururlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber, geri dönmem için seslendi, ben de döndüm. Bu âyet işte «Eğer onlara azâb edersen; şüphesiz onlar Senin kullarındır. Şayet bağışlarsan; muhakkak ki Sensin Sen Azîz, Hakim.» âyetidir.

İbn Ebu Hatim der ki: Bize Yûnus îbn Abd'ül-A'lâ... Abdullah İbn Amr İbn Âs'dan nakletti ki; Rasûlullah (s.a.) Hz. îsâ'nm söylemiş olduğu «Eğer onlara azâb edersen; şüphesiz onlar Senin kullarındır. Şayet bağışlarsan; muhakkak ki Sensin Sen, Azîz, Hakim.» kavlini okudu. Sonra iki elini kaldırdı; Allah'ım ümmetim, dedi ve ağladı. Allah.Teâlâ buyurdu ki: Ey Cibril; Muhammed'e git, —Rabbın ne demek istediğini bilir ya— kendisine sor neden ağlıyor? Cebrâîl Hz. Peygamber'e gelerek; neden ağladığını sordu. Rasûlullah (s.a.) söylediğini haber verince Allah Azze ve Celle buyurdu ki: Git, Muhammed'e de ki: Biz ümmeti konusunda onu hoşnûd edeceğiz ve kötü durumda bırakmayacağız.

İmâm Ahımed İbn Hanbel der ki: Bize Hasan... Saîd İbnMüseyyeb' den nakletti ki; ben Huzeyfe İbn Yemmân'ın şöyle dediğini duydum demiş : Bir gün Rasûlullah (s.a.) bizden kayboldu ve hiç yanımıza çıkmadı. Biz bir daha çıkmayacağını sandık. Yanımıza ç'ıktığmda öyle bir secdeye kapandı ki; ruhunun kabzedildiğini sandık. Başını kaldırınca dedi ki: Doğrusu Rabbım Azze ve Celle ümmetime ne yapacağı konusunda benimle istişare etti. Ben de dedim ki: Ey Rabbım; ne istersen. Onlar senin yaratığın ve kulların. Sonra Rabbim benimle ikinci kez istişare etti. Ben de aynı şekilde cevâb verdim. Bunun üzerine buyurdu ki: Ey Muhammed; ümmetin konusunda seni mahcûb etmeyeceğim. Ve bana şu müjdeyi verdi : Ümmetinden ilkin yetmiş bin kişi cennete girecektir. Her bin kişiyle beraber yetmişbin kişi daha hesâbsız olarak cennete girecektir. Sonra bana elçisini göndererek buyurdu ki: Duâ et, karşılık verilsin, iste ihsan edilsin. Ben.; elçisine dedim ki; Rabbım istediğim herşeyi bana verecek mi? Elçi dedi ki: Sırf sana "istediğini vermek üzere beni gönderdi. Doğrusu, Rabbım bana herşeyi vermiştir. Bunda övünç yoktur. Gelmiş geçmiş günâhlarımı bağışlamıştır. Ben canlı ve sağlıklı olarak gezinirim. Ümmetimin aç kalmamasını ve mağlûb olmamasını lütfetmiştir. Bana Kevser'i' vermiştir. O, cennette benim havzima akan bir nehirdir. Bana şeref ve zafer vermiştir. Korku benim ümmetimden bir aylık mesafeden gider. Bana peygamberlerin ilki olarak cennete girmeyi lütfetmiştir. Bana ve ümmetime ganimeti halal kılmıştır. Bizden öncekilere şiddetli davramlan birçok konulan bize normal kılmıştır. Dinde bizim için zorluk koymamıştır.


Orda gecen Ashabim degil Ummetimden bazilari diyor.(tabi bu ashabin gunahsiz oldugunu manasina cikmasin.sadece Hakki soylemek gerek ve Rasulullah sa.v. iftira atmamak gerek.)
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
Sana daha oncede soyledim Akaid ilmi oku. Munafik olmayan birine munafik demek insani kafirlige surukler. Dikat et konustuklarina. Hz.Muaviye r.a. hatalari vardir ama munafiklik gorulmemistir. Ehli Beyti savunucam diye (Kaldiki siz Ehli Beyti bizim kadar savunamazsiniz.) kendi imanini yalan yanlislarla tehlikeye atma.
 
K

kerrar11

Sana daha oncede soyledim Akaid ilmi oku. Munafik olmayan birine munafik demek insani kafirlige surukler. Dikat et konustuklarina. Hz.Muaviye r.a. hatalari vardir ama munafiklik gorulmemistir. Ehli Beyti savunucam diye (Kaldiki siz Ehli Beyti bizim kadar savunamazsiniz.) kendi imanini yalan yanlislar tehlikeye atma.

gülsemmi ağlasammı halinize peygammberi s.a.v 'i ömerm'i uyarıyor. yine birlerini yücelteceksiniz diye peygamberi küçültmüşsünüz. o peygamberki nevsinden konuşmaz, masumdur. hata etmez.

Ehlibeyt kimdir söylermisiniz bana. nasıl savunuyorsunuz ehlibeyti açıklarmsınız bana.
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
sen dur bakalim hele.Olayi carpitip carpitip uste cikma. Bir kere yanlis bir hadis yazdin buraya olayin oyle olmadigi anlasildi. Sen once yanlisini duzelt yani o yanlis verdigin hadisi duzelt sonra konusalim.
 
K

kerrar11

gülsemmi ağlasammı bilmemki . peygamber efendimizi ömermi uyarıyor. işte gene aynı şey bazılarını yüceltmek için peygamberi küçütlmek gene HAŞA. bunu hep yapıyorsunuz size demiyorum geneldir bu sözüm.

o peygamberiki nefsinden konuşmaz , masumdur, hata etmez.

biraz cık önyargısızı ve taassuptan uzak olsanız gerçekler görülecektir.
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
Senin hata ettigin ve hatali bilgiler verdigin bu son mesajda anlasilmistir. yani verdigin bilgilerin hicbir guvenilir tarafi yoktur.

sia nin ozunu bilirimisin. Ozu dogrulari carpitip veya yalan haberler ekleyip bunlari isde sizin ehli sunnet kaynaklariniz diye gostermeleridir. Bunuda sozde Ehli Beyt icin yapariz derler. Hic irana gittin mi sen? Gitmediysen bir git halkla bir konus bakalim dusunceleri ne imis. Orda siilik bir baski unsuru olarak yonetim tarafindan kullaniliyor. yani halk mecburen sii. Egitim sistemleri insanlari mecbur ettiriyor. Keza tarihleride oyle. Hadi ben onlarin anliyorum bu turkiyedekilere bir turlu anlam veremiyorum. Her hangi bir baskida yok ama neyse artik.

Imam Ali r.a. bir tane buyuk hatasi oldu, oda suydu ki yahudi ibni sebe ve tum ailesini yok edicekti. O surgun etti boyle oldu. Simdi sana ayni soruyu soralim siz biraz onyargidan ve taassupdan uzak olsaniz neler goreceksiniz. Eyvallah
 
K

kerrar11

sen dur bakalim hele.Olayi carpitip carpitip uste cikma. Bir kere yanlis bir hadis yazdin buraya olayin oyle olmadigi anlasildi. Sen once yanlisini duzelt yani o yanlis verdigin hadisi duzelt sonra konusalim.

yanlış falan yokki ben sana kaynaklarıyla verdim hemde sünni birçok kaynaktan.
 
K

kerrar11

“Sizin Allah indinde en üstününüz, en takvalı olanınızdır.” (Hucurat, 13)

Buna benzer onlarca ayet vardır Kur’an’da. Hepsinde de hiçbir ayrım yapılmadan, bu özelliklere sahip olan her kesin Allah katında vaad edilen İlahi lütuflara ulaşacakları vurgulanmaktadır. Elbette insanların katlandıkları zahmetler, ihlas ve takva ölçülerine göre makamlarının da farklı olacaklarını da yine Kur’an’dan öğrenmekteyiz. Ama sırf Peygamber’in (s.a.a) sahabisi oldukları için, başkalarından üstün olduklarını söylemek, mantıksız olmakla birlikte bizzat Kur’ani verilere terstir. Hiçbir Kur’an ayetinde sahabenin sırf sahabe oldukları için başkalarından üstün olduklarına dair bir açıklama gösterilemez. Tam tersine onların sorumluluklarının başkalarından daha ağır olduğunu anlıyoruz Kur’an’dan. Örneğin Resulullah’ın hanımları hakkında (ki sahabi olmakla birlikte Peygamber eşi ve mu’minlerin anneleri olma özelliğine de sahiptirler) Kur’an şöyle buyurmaktadır:

"Ey peygamberin kadınları, kim sizden açık bir çirkinlikte ve utanmazlıkta bulunursa onun azabı iki kat olarak artırılır; bu, Allah'a pek kolaydır. Ama kim de sizden, Allah'a ve Resulü'ne gönülden itaat eder ve salih bir amelde bulunursa, ona da ecrini iki kere veririz, ve biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır. Ey peygamberin kadınları! Siz diğer kadınlar gibi değilsiniz..." (Ahzab, 30-32)

Görüldüğü gibi Resulullah’ın hanımları hakkında dahi Allah-u Teala değil bir ayrıcalık tanıma, tam tersine sorumluluklarının daha ağır olduğunu ve yaptıkları yanlış ve çirkinliğe karşılık, başkalarına nazaran veballerinin iki kat daha ağır olduğunu vurgulamaktadır. Artık başka sahabenenin durumunu buradan kendiniz anlayabilirsiniz.
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
sunni kaynak diye verdiklerine senin alinti yaptigin sii siteleri bircok sey ekleyip isde sizin kaynaginiz diye yutturuyor. Onlari gec sen sadede gel.
 
K

kerrar11

Senin hata ettigin ve hatali bilgiler verdigin bu son mesajda anlasilmistir. yani verdigin bilgilerin hicbir guvenilir tarafi yoktur.

sia nin ozunu bilirimisin. Ozu dogrulari carpitip veya yalan haberler ekleyip bunlari isde sizin ehli sunnet kaynaklariniz diye gostermeleridir. Bunuda sozde Ehli Beyt icin yapariz derler. Hic irana gittin mi sen? Gitmediysen bir git halkla bir konus bakalim dusunceleri ne imis. Orda siilik bir baski unsuru olarak yonetim tarafindan kullaniliyor. yani halk mecburen sii. Egitim sistemleri insanlari mecbur ettiriyor. Keza tarihleride oyle. Hadi ben onlarin anliyorum bu turkiyedekilere bir turlu anlam veremiyorum. Her hangi bir baskida yok ama neyse artik.

Imam Ali r.a. bir tane buyuk hatasi oldu, oda suydu ki yahudi ibni sebe ve tum ailesini yok edicekti. O surgun etti boyle oldu. Simdi sana ayni soruyu soralim siz biraz onyargidan ve taassupdan uzak olsaniz neler goreceksiniz. Eyvallah

irana gititm birçok defa gittim. esas sizin hiçbirşeyden haberiniz yok ,siz ancak ebu sufyan, muaviye, hind, yezid,mervan, amr bin as. ve şimdi saymak istemdğim birçok müşriğin peşinden gidersiniz.Allah sizi onlarla haşr etsin.

Şunuda bilinki Abdullah ibni sebe diiye biri asla yaşamadı . bu EHLİ SÜNNET UYDURMASINDAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR BUNUDA SİZE DELİLLELRİYLE SUNABİLİRM
 
K

kerrar11

Eğer gerçekten sahabe hakkında iddia edilenler doğru olsaydı, şu hadislerin bir anlamı olur muydu? Buhari başta olmak üzere Ehl-i Sünnet’in en muteber kaynaklarında bazı sahabenin Kıyametteki durumu hakkında Resulullah’tan aynen şöyle nakledilmektedir:

"Kıyamet günü Ashâbımın önde gelenlerinden bazısını getirip amel defteri siyah olanlarla birlikte haşredecekler. Ben "Allah'ım! Onlar benim Ashâbım!" dediğimde, şu cevabı duyacağım: "Senden sonra bu Ashâbının neler yaptıklarını bilmiyorsun!" O zaman ben de o salih kulun sözlerini (Mâide, 117'de Hz. İsa'nın (s.a) sözü kastediliyor) tekrarlayacak "..Ve ben aralarında bulunduğum sürece amellerine şahittim onların, beni aralarından aldıktan sonra de kendin şahid oldun" diyeceğim. Bunun üzerine bana şöyle denilecek: "Sen aralarından ayrılır ayrılmaz bunlar mürted olup dinden çıktılar ve eski hallerine döndüler"[1]

Bir diğer rivâyette de şöyle geçer:

"Kevser havuzu kenarında Ashâbımdan bazılarını bana getirirler. Ben onları tanıyınca -kim olduklarını onaylayınca- onları benden ayırıp götürürler. O zaman ben "Ya Rabbim! Ashâbımdı onlar..." dediğimde "Senden sonra onların neler ettiğini bilmiyorsun..." denilir bana"[2]

Sahih-i Müslim'de de Hz. Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğu kayıtlıdır:

"Kevser havuzu kıyısında, Ashâbım ve arkadaşlarımdan bazısını bana getirip gösterirler; ben hepsini birer birer tanıdıktan sonra onları alıp götürürler. O zaman ben "Allah'ım! Onlar benim Ashâbımdı" derim ve şu cevabı duyarım: "Bunların senden sonra neler ettiğini bilmezsin!.."[3]

Dikkat edin, Allah Resulü hadiste bizzat “ashabımın önde gelenlerinden bazısı” buyurmaktadır. Yine onları tanıdığını vurgulamaktadır. Dolayısıyla bazılarının “bunların sonradan Ebubekir zamanında mürted olan bazı uzak kabileler hakkında olduğu” iddiası tamamen yersiz ve delilsiz bir iddiadır.

Böyle bir şeyin mantığı var mı ki Allah-u Teala kitabında “Kim zerre kadar hayır işlese de onu-karşılığını görecek, zerre kadar kötülük işlese de” (Zilzal suresi) buyursun; ondan sonra da ey Peygamber’in sahabesi, sizler rahat olun. Ne yaparsanız, yapın, Allah size ayrıcalık tanıyıp, yaptığınız kötülükleri görmezden gelecek veya az ve değersiz ameliniz de olsa, sahabi olmanızdan dolayı sizi başkalarından üstün tutacak, ne kadar da amelleri sizden fazla olursa olsun?!! Kendisini bize adil olarak tanıtan Rabbimize biz böyle bir şeyi yakıştırma tutarsızlığına, hatta küstahlığına düşmeyiz. Ama birileri bunu yapmayı kendilerine yedirebiliyorlarsa, varsın yapsınlar.

Kaldı ki bizzat Sünni kaynaklarda dahi nakledilen bazı hadislere göre ahıruzzamanda gelecek olan ve Resulullah’ı görmeden kâğıt üzerindeki yazıya dayanarak ona iman edenleri Allah Resulü kendi zamanındakilerden üstün tutmuş ve onlar hakkında “Merhabalar olsun benim kardeşlerime” buyurarak taltif ve teşrifte bulunmuştur.



Bütün bunları dikkate aldığımızda açık bir şekilde anlaşılıyor ki iddia edilen söz konusu rivayetler sahabi ismini taşıyan bir takım kimselerin adam öldürme, zina, şarap içme gibi yüzlerce pisliklerinin üstünü örtmek ve onları temize çıkarmak için Peygamber’in (s.a.a) diline uydurulan iftiralardan başka bir şey değildir.

Son olarak şu noktayı da eklememiz gerekir ki biz kendi iddiamızı Kur’an ayetlerine ve müşterek (Şia ve Sünni’nin ortaklaşa naklettiği) hadislere dayandırmaktayız. Aksini iddia edenler de eğer samimi iseler, aynı şeyi yapsınlar. Yani iddialarını Kur’an ayetlerine ve iki tarafın da kabul ettiği hadislere dayandırsınlar. Yoksa Emevilerin uydurup da kaynaklarına sızdırdığı tek yanlı hadislere değil.



--------------------------------------------------------------------------------

[1] - Sahihi Buhâri, Maide Suresi tefsirinde "... ve konto eleyhim şehiydâ..." babında ve Kitab'ul Enbiya "... ve ittehazallahi..." babında ve Sahihi Tirmizi "Saffet-ul Kıyame" ve "...Macâe fî şa'nul Heşr..." babları ve Tâhâ Suresi tefsiri kısmında.

[2] - Sahihi Buhari, Kitab'ul Rıkâk, Fi'l Howz bâbı C.4, S.95 ve kitab'ul Fiten "macâe fi kavlillah-i Teala" babı ve Sünen-i İbni Mâce, kitab-ı Menâsık, "hutbe't-i yevminnehar" babı 5830. hadis ve: Müsned-i Ahmed, C.1, S.453 ve C.3, S.28 ve C.5, S.48.

[3] - Sahihi Müslim, kitab-il Fezâil, "İsbât-ı harz-ı nebiyyina" babı C.4, S.1800, 40. hadis.
 
K

kerrar11

SADDETE GELDİM İŞTE inşallah allah sizi muaviye ve ebusufyanla birlikte kılsın sadece sizin için demiyorum böyle inanların hepsi için ahirette onlarla birlikte olun inşallah.
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
Verdigin hadislere sii kaynaklar ekleme ve degistirme yapmistir guvenilir degil. Sana son bir sans daha. Bu verdigin tefsiri hangi Ehli Sunnet aliminin kitabinda geciyor. Bana Ehli Sunnet olan o alimin adini kitabini ve bu tefsirin gectigi sayfa numarasini verki yalanci olmadigini anlayalim.

Ehli Beyti sevdigini inanan kisinin agzindan beddua eksik olmuyor. Buda ayri bir sevgi hirsizligi olsa gerek. Dedigim gibi akaid ilminden bir habersin musrik olmayan birine musrik diyorsun bizide onlarla birlikde (yani musriklerle) oldugumuzu iddia edip yalan soyluyorsun. Bunun manasi Ehli Sunnetin tumune kafir demektir.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kavmin; babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Peygamberine düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş onlarda O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın taraftarlarıdır. Muhakkak ki başarıya ulaşacak olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır."
MÜCADELE SURESİ
 

ALI72

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Nis 2012
Mesajlar
219
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
sizde aşağıda veceğim ehli sünnet kaynaklarını iyi okuyun.Basiret sahipleri her zaman ibret alır.
Sana ne desem neler yazsam bir bilmiyorum ben daha yeni bir kitab okuyan birisi degilim.Okuyup ögrenmem baya olmus bir eski sayilirim desem ta gencligimden beri derim sanada bu konuda.Bizim kaynaklar mi ehli sünnetin mi onuda onlarin kiymetinide ve hakkinda bilgi sahibi olup bilmekteyiz hakkinda vermeyede onlarin calismaktayiz.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Cenâb-ı Hak, eshâb-ı kiramın hepsinden razı olduğunu bildiriyor. Eshâb-ı kiram aralarındaki bazı meselelere rağmen birbirlerini çok severlerdi. İstisnasız eshabın hepsini sevmek Ehl-i sünnetin şartıdır. Hz. Muaviye (ra) de eshâb-ı kirâmdan hatta büyüklerindendir. Ayrıca Resulullah Efendimizin (asm) kayınbiraderidir.

yeter artık lütfen efendimize olan saygı yüzünden susmanız gerekir...

heleki bu sözdenden sonra susmak gerekmezmiydi Hz. Muaviye (ra) devri, islam fetihlerinin devam ettiği bir devirdir. Elhasıl; Hz. Muaviye (ra) da dahil olmak üzere hiçbir sahabe hakkında, yaptıklarından dolayı itham ve suizan edilemez. Bu, hem Hz. Peygamberin (asm) hadisleri ile ve hem de Ehl-i sünnet alimlerinin ittifakı ile caiz değildir ve yapanlara lanet edilmiştir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt