sevvalmina
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Eyl 2006
- Mesajlar
- 1,747
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.
nuresma kardeşimizin sorusunu cevaplayalım olurmu.
nuresma kardeşimizin sorusunu cevaplayalım olurmu.
tamam canım buyrun ozaman: istiva nedir, Kuranı Kerimde nerelerde geçer?sevvalmina yazdı:
SORUNU KENDİN CEVAPLADIN TEKRAR SORU HAKKI DOĞDU![]()
nuresma yazdı:
tamam canım buyrun ozaman: istiva nedir, Kuranı Kerimde nerelerde geçer?sevvalmina yazdı:
SORUNU KENDİN CEVAPLADIN TEKRAR SORU HAKKI DOĞDU![]()
sevvalmina yazdı:
semuh kavmi ad kavminin torunları olarak biliniyolar ve o kadar güçlü bi kavimmişki dağları taşları oyup evler yaparlarmış allaha(cc) iman etmeyen kavimlerdendirler allah(cc) onlara peygamber olarak hz salihi gönderir hz salih kavmi içinde sevilen ve saygı duyulan bi insandır kavmini uyarmış onlardan allaha iman etmelerini istemiştir ve bunu üzerine tepki görmüştür:
Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir." Dediler ki: "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz." (Hud Suresi, 61-62)
hz salihe bir kısım insan inanmıştır bunlar dışındakilerde allah(cc) inkar edip hz salihe inanmamışlardıediler ki: "Senin ve seninle birlikte olanlar yüzünden uğursuzluğa uğradık." (Salih) Dedi ki: "Sizin uğursuzluğunuz (başınıza gelenler) Allah katında (yazılı)dır. Hayır, siz denenmekte olan bir kavimsiniz." Şehirde dokuzlu bir çete vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı. Kendi aralarında Allah adına and içerek, dediler ki: "Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine: Ailesinin yokoluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim." Onlar hileli bir düzen kurdu. Biz de (onların hilesine karşı) onların farkında olmadığı bir düzen kurduk. (Neml Suresi, 47-50)
hz salihten bi mucize istediler oda mucizeyi gösterdi kocaman bi kayadn dişi bi deve oldu hz kavmine bu deve allah(cc) devesi ona zarar vermeyin ve suyunuz paylaşın dedi deve öyle büyük bi deveymişki bi günlük sütüyle bütün kavme yetebiliyomuş ama çok büyük olduğundan dolayı şikayetler başlamış hayvanlarının deve yüzünden hastalandıklarını söylemeye başlıyolar ve öldürmaya kara veriyolar bu olay kuran-i kerimde söyşe belirtiliyo:Semud (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı.
Hani onlara kardeşleri Salih: "Sakınmaz mısınız? demişti. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; Siz burada güvenlik içinde mi bırakılacaksınız? Bahçelerin, pınarların içinde, ekinler ve yumuşak tomurcuklu gözalıcı hurmalıklar arasında? Dağlardan ustalıkla zevkli evler yontuyorsunuz. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ve ölçüsüzce davrananların emrine itaat etmeyin. Ki onlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyor ve dirlik-düzenlik kurmuyorlar (ıslah etmiyorlar)." Dediler ki: "Sen ancak büyülenmişlerdensin. Sen yalnızca bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin; eğer doğru sözlü isen, bu durumda bir ayet (mucize) getir-görelim." Dedi ki: "İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onun, belli bir günün su içme hakkı da sizindir. Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar." Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular. (Şuara Suresi, 141-157)
deveyi öldürdükleri sırada deve 3 kere bağırmıştır ve bunun üzerine hz salih :...(Salih) Dedi ki: 'Yurdunuzda üç gün daha yararlanın. Bu, yalanlanmayacak bir vaattir'." (Hud Suresi, 65) ve üç gün sonra kavmi 3 büyük sesle yok oluyo:O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun; Semud (halkı) gerçekten Rablerine (karşı) inkâr etmişlerdi. Haberiniz olsun; Semud (halkına Allah'ın rahmetinden) uzaklık (verildi.) (Hud Suresi, 67-68)
abi bildiklerimi yazdım eksiklerimi tamamlayın
mtekik yazdı:
s.a. kardeşim. bizden taraf hakkımız helal olsun, sizde helal edin lütfen.
sorunuzun cevabı ise
HUCURAT SURESİ 6. AYET BU AYETLE İLGİLİ FİZİLAL-İL KURAN DA GEÇEN TEFSİRİNİDE SİZE AKTARIYORUM.
"Ey inananlar! Size fasık (yoldan çıkmış) bir adam bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz."
Yüce Allah burada emrini fasıkın. getireceği haberin araştırılmasına özel kılıyor. Çünkü onun getirdiği haberin yalan olması muhtemeldir. Sonra, islam toplumunda o toplumu oluşturan kişilerin arasında birbirlerine iletmiş oldukları her haber konusunda bir şüphe yayılmaması gerekmektedir. Yoksa müslümanlar arası bilgi akımı felç olmaya yüz tutar. İnanmış bir toplumda asıl olan, fertlerinin güvenilir ve birbirlerine iletmiş oldukları haberlerin inanılır ve kabul edilir olmasıdır. Oysa fasık, getirmiş olduğu haberin doğruluğu ortaya çıkana kadar şüphe altındadır. Ve bu prensip ile toplumun durumu düzgün hale gelir, kendisine ulaşan haberi alıp reddetmekle orta yolu bulur toplum. İslam toplumu bir fasıkın getirdiği habere dayanarak, hemen acele ile o haberin gereğini yapmaya kalkışmaz. Çünkü bilmeden ve acele ile o topluma zarar verebilir. Sonra da yüce Allah'ı gazaplandıran bir hareketten ve acele ile Hak ve Adaletten uzaklaşmasından dolayı pişmanlık doğar.
Tefsir bilginlerinin çoğuna göre bu ayet, Ebu Muyat'ın oğlu Ukbe oğlu Velid hakkında inmiştir. Resulullah onu Mustalık oğullarının zekatını toplamak için göndermişti. İbni Kesir der ki: Mücahit ve Katade derler ki: Resulallah Ukbe oğlu Velid'i, Mustalık oğullarına zekatlarını toplamak üzere gönderdi. Onlar Velid'i zekatları ile birlikte karşıladılar. Fakat Hz. Velid geri döndü ve: "Ya Resulallah Mustalık oğulları, seninle savaşmak üzere toplanmışlar" dedi. (Katade'nin rivayetinde ayrıca onların islamdan döndükleri de vardır.) Bunun üzene Resulullah Hz. Halid b. Velid'i onlara gönderdi. Ve kendisine durumu inceleyip acele etmemesini emretti. Hz. Halid yola çıkar, geceleyin oraya varır ve gözcülerini gönderir. Gözcüler geri dönünce Hz. Halid'e, Mustalık oğullarının islama bağlı olduklarını onların ezanlarını ve namazlarını duyduklarını haber verirler. Sabah olunca Hz. Halid kendisi bizzat Mustalık oğullarına gider. Ve orada hoşuna giden şeyler görür. Hz. Halid Resulullah'a döner ve haberi ona iletir. Bunun üzerine yüce Allah bu ayeti indirir. Katade der ki: Resulullah der ki: "Tedbirli davranmak Allah'tan, acele ise şeytandandır." İbni Kesir'in tefsirinde yer alan ifade budur. Seleften bir çokları, İbni Ebi Leyla, Roman oğlu Yezid, Dahhak Hibban oğlu Mukatil başta olmak üzere daha birçoklarına göre, bu ayet Ukbe oğlu, Velid hakkında inmiştir. Doğrusunu Allah bilir. (İbni Kesir'in tefsirindeki ifadesi burada son buluyor).
Bu ayetin anlamı geneldir. Ayet fasık olan birinin getirdiği haber karşısında, o haberi süzgeçten geçirmeyi ve tedbirli davranmayı içermektedir. Görevlerini tam olarak yapan doğruların getirdikleri haber ise hemen alınır. Çünkü müslüman toplumda asıl olan bu prensiptir Ve fasıkın getirdiği haber bunun istisnasıdır. Görevlerini tam yapan doğru kimselerin haberini almak ise, tedbirli davranmak prensibinin bir parçasıdır. Çünkü doğru kişi haber kaynaklarından birisidir. Bütün kaynaklardan ve bütün haberlerden şüphe etmek ise mü'min toplum arasında uyulması şart kılınan güven prensibine aykırıdır. Hayatın akışına ve toplum içinde düzenin sağlamasına engeldir. Halbuki islam, hayatı doğal akışı içinde gitmesi için serbest bırakmış ve baştan koymuş olduğu garantileri ve tedbirleri hayatı engellemek için değil aksine korumak için getirmiştir. Bu, haber kaynakları üstüne bir genelleme ve istisna örneğidir.
Öyle görülüyor ki, Ukbe oğlu Velid'in getirdiği ilk haberden dolayı birtakım müslümanlarda bir fevrilik belirmiş ve hemen Resulullah'a çabucak onları cezalandırmasını tavsiye etmişlerdir. Bunun sebebi, bu zümrenin Allah'ın dinine düşkünlükleri ve zekatın verilmemesinden dolayı duydukları kızgınlık idi. Bu ayeti izleyen ayet, onlara muazzam gerçeği ve aralarında yaşayan büyük nimeti hatırlatmaktadır. Ki onun değerini anlasınlar ve onun varlığına karşı sürekli uyanık bulunsunlar...
k.s.e.o.
nuresma yazdı:
S.A. ABİ SIRA SENDE SANIRIM AMA KAÇ DEFADIR SORU BULAMADIĞIM İÇİN BEN SORUYORUM İZNİNLE HAKKINI HELAL ETB)
FAKİR BİR MÜSLÜMAN OLAN HABBAB R.A 'IN MÜŞRİKLŞERİN İLERİ GELENLERİNDEN BİRİ OLAN AS B. VAİL'DE ALACAĞI VARDI. HABBAB ALACAĞINI İSTEDİĞİNDE AS ONA ŞÖYLE DEDİ: MUHAMMED'İ İNKAR ETMEDİKÇE BORCUMU VERMEYECEĞİM. HABBAB: ALLAH'A YEMİN EDERİM Kİ, BEN PEYGAMBERİMİ HEM HAYATIM VE ÖLÜMÜM SÜRESİNCE, HEM YENİDEN DİRİLDİĞİM ZAMAN ASLA İNKAR ETMEYECEĞİM DEYİNCE AS ŞÖYLE DEMİŞTİ: ÖYLE İSE DİRİLDİĞN ZAMAN BANA GELİRSİN, O ZAMAN MALIM VE ÇOCUĞUM OLACAĞINA GÖRE SANA OLAN BORCUMU ÖDERİM. BU OLAY ÜZERİNE HANGİ AYETLER İNMİŞTİR???