MEVLADANIM kardeşim

seni tebrik ediyorum. O güzel başını örtünle taçlandırıp, yüreğini tesettürünle gizlediğin, kendini seni koruyan bir kalkanla sardığın için... Rabbim bana ve tüm isteyenlere nasip etsin.
Şimdi size birkaç sorum var bana her zamanki samimiyetinizle cevap vermenizi istiyorum. Benim arkadaş çevrem yakın çevrem ve ailemin bulunduğu çevre genellikle sosyete olarak adlandırabileceğimiz, sözde çağdaş(!) insanlar. Pencereden bakıyorum ve şöyle söylemek isterim ki, Amerika'da bile daha çok tesettürlü var muhitimden ziyade. Bu konuda bir tek destekçim sizler ve rabbim olacaksınız. Hiçbir arkadaşım arayıp tebrik etmeyecek, benimle muhabbetini kesmeyecek, kişisel tercihin diyecek fakat gerek yoktu, zamanı değil henüz okuyorsun demeye, görüşlerine çok önem verdiğim teyzelerim bile bak kızım iyi güzel dinimizde var ama sen bu sorumluluğu taşıyamazsın diyecekler. İnsan yanına dost, arkadaş aradığında Allah yeter bilirim. Allah kulunu korur ve kollar. En güzel örneği Meryem annemiz, kendisi sesini hiç çıkarmamış,duyulanlara karşı kendini anlatmaya çalışmamış ve Rabbimin izniye İsa peygamber yeni doğmuş bir bebekken konuşup annesini savunmuş!
Ailemde bir tane bile kapalı genç kız yok. Bir kuzenim kapandı ama ona ailesi destek verdi. Uzaktan bir akrabamızdı. Büyük bir alev yağmuruna tutuldu adeta, arkasından neler konuştular. Nasıl kapanırmış daha küçücükmüş kimler yıkamış beynini kim bilir hangi tarikatlara hangi şeyhlere takılmış. Bunu yapan tesettürlü kuzenim pantolon- kısa body- başörtü takan bir tesettürdeydi.
Etrafımdaki insanlar başörtünün sadece siyasi bir simge olduğunu söyleyip duruyorlar. Anneannem o gençken kimsenin şimdiki gibi örtünmediğini geleneksel bir örtünme adabının olduğunu söylüyor. (Ki beni büyüten beni Kuran kurslarına gönderen bana namazı orucu abdesti öğreten insan odur). Beni şu an herşeye rağmen anlayabilecek tek kişi 2,5 yıl önce kaybettiğim babaannemdi. O da ailemin kalbinin bu konuda yumuşaması için çok dua etmişti.
Benim babam ani üzüntü krizinde gözünün birini kaybetmiş bir insan. Bu gün annemle konuştuk biraz. Babana kesin inme iner dedi. O seni küçüklüğünden beri hiç gerçekleştiremediği hayallerini yapmanı bekliyor dedi. Gençliğinde maddi zorluk çekti, yüksek lisansını doktorasını yapamadı hala emekli olsam da bunları yapsam diye can atıyor dedi. Gerçekten geceleri yatarken uyurken bana kendi empoze ettiği hayallerle büyüttü beni. Ve zamanla hayallerim değişmez bir şekilde onun istediği gibi şekillendi. Babamın benle gurur duymasını hep istemişimdir, hayata bakışımın değişmesi için beni bir sürü ülkeye gönderdi,bir dediğimi etmedi şımartarak büyüttü. Yüzüm asılsa kızsa bana geldi özür diledi. Küçük kardeşim var 9 yaşında. Onu yapmayı hiç istemedi. Anneme kızımızı en iyi şekilde büyütmeliyiz, nasıl yurt dışında yüksek lisans yapacak diye düşünüp durdu. Bu yıl emekli oluyor ama ben daha ölmedim, kızımın üniversitede kürsüsünü görene kadar çalışacağım. İsterse hiç para kazanmasın okutabildiğim kadar okutacağım Allah ömür verdikçe diyor. Ahireti bilen ve öbür dünyanın güzelliklerini, bu dünyanın alacalı geçiciliğini bilen siz sevgili dostlarım belki de baban seni o kadar sevse senin bu dünyanı değil ahiretini düşünürdü demek ki o kadar sevmiyor diyebilirsiniz. Sadece ona güzelce anlatmak lazım bir takım şeyleri ama etrafımda bilgili aklı selim insanlar yok. 9 yaşındaki kardeşimi bile beyni yıkanmasın diye camiye götürmüyor
Şimdi annemin söylediği şu, şu an hastalığım için sular seller gibi para akıyor oluk oluk hastanelere. Babam sürekli mesaide. 4-5 saat uyku haricindeki süreci mesaide geçiriyor. Lütfen ferace giyme kızım dedi, niçin dediğimde bu girişimle etrafımızdaki çoğu insanın kalbini ısındırmaz adeta soğutursun. Baban üzüntüden kahrolur. Herkes neler der ona dayanamaz dedi. (Babamın en yakın arkadaşı intihar etti, baban da öyle olur dedi )Gel biraz daha tatlı tatlı başlayalım bu işe aralarda minik minik konuşalım Ben de sana destek olduğumu hissettireyim dedi. Küçük küçük konuşalım onun da rızası olsun dedi.Peki dedim kızamadım annem böyle konuşunca. Ramazanın güzelliğinden, nurundan olsa gerek ya da 5 yıl içinde şifa bulamama riskimin olmasından, yani kısacası bu dünyadan göç etme durumum olduğundan kıyamıyordu belki annem de.
Sonrasında küçük küçük başlarsın kapalı kıyafetler giymeye ben de destek olurum ama biraz babanı da mutlu etmek isterim dedi. Daha da önce anlattım. Babam 9 yaşında hatim etmiş güzel bir İslami eğitim almış birisi. Ama o zaten kızar diye ben ona hiç kafamdakileri anlatmadım. Sonra bu duruma alıştığımızda feraceni de giy istersen dedi.
Daha da ilginç boyutu var herşeyin. Sözlümün annesi çarşaflı, ailesi oldukça mutaasıp. Hep kaynanan beynini yıkadı diyecekler.
Siyah ferace ile derse alınmamaktan korkuyorum. Çünkü çıkartmam gerektiğinde altında tesettüre uygun kıyafet bulamadığımdan olur mu olmaz mı? Bunları hep düşünüyorum... Etrafımda okumayan herkesin zulüm çektiğini eşleri tarafından aileleri tarafından kimsesiz bırakıldığını gördüm. Okulu bırakamam. Kapalıları sevmediği için onlara sınav kağıdında işaret koyup o öğrencileri bilerek sınıfta bırakan, sizin gibi gıda mühendisi zaten olmaz olsun diyenler var. Bu bir yanda, eğer mezun olursam tesettürümle yapabileceğim temiz işleri bulabilirim. Mesela bir labaratuar işi olabilir.
Kafamda bazı şeyler çok net. Cennetin yolları taşsız, dümdüz olsa herkes yürürdü.
Belki yazılarımdan bıktınız ama

Ben yine dua ediyorum. Lütfen,lütfen,lütfen... İki salavat arasına ismimi sıkıştırıp, hidayet, şifa ve çevremdeklerin yüreklerine az da olsa yumuşama vermesi için dua eder misiniz? Şu an bunları konuşacak kimsem yok. Gözlerimde yaşlarla yazıyorum.
Teravihe bile koca camiye 4 yaşlı teyzeden başka gelen yok. Bir tane tesettürlü arkadaşım olsa da konuşsam

Dertleşsem ve anlasa beni... O teyzelerden biri geçen yılki teravihte bütün gençliğimi dans partilerinde geçirdim şimdi kılıyorum namazımı dedi? Hayat ne garip değil mi...? Keşke başka bir semtte otursaydım.
Uyan ey gözlerim, gafletten uyan! Uyan uykusu çok gözlerim uyan... !