Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kadiri-Halisiyye Yolu VE MÜRŞİDLERİ (1 Kullanıcı)

Reyhani_konyevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2012
Mesajlar
834
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Dil'in nedameti istiğfar ,kalbin nedameti tevbedir diye okudum..

doğrudur kardeşim ama bize tarikatta söylenen şey şudur ki ; kişinin mürşidinin elinden tutup Ya rabbi ben pişman bütün yapmış oldugum günahlardan keşke yapmasaydım inşaallah bir daha yapmayacağım diye mürşidinin ardından telkini tevbe olarak nitelendirilir orada hem bir Allah dostunu şahid tutma var hem de bir Allah dostuyla tevbe ettiğin için kabul olma ihtimali çok daha yüksek ve bir de nasuh tevbesi oluyor inşaallahu rahman.bunun dışında kişinin tek başına yaptıgının adı istiğfar oluyor tasavvufta,yani tasavvufun kanımca en güzel yanlarından biri hem kısa zamanda çok yol katediliyor cemaatle hareket edildiğinden hatmeler gibi,hem de tevbenin nasuhlugu daha sağlam oluyor ve tabiki mürşidinin tasarrufunda olup nazarına girme mevzuu vardır ki benim için en önemli şey budur sanırım..
 

ahmedyasin99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2012
Mesajlar
110
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
doğrudur kardeşim ama bize tarikatta söylenen şey şudur ki ; kişinin mürşidinin elinden tutup Ya rabbi ben pişman bütün yapmış oldugum günahlardan keşke yapmasaydım inşaallah bir daha yapmayacağım diye mürşidinin ardından telkini tevbe olarak nitelendirilir orada hem bir Allah dostunu şahid tutma var hem de bir Allah dostuyla tevbe ettiğin için kabul olma ihtimali çok daha yüksek ve bir de nasuh tevbesi oluyor inşaallahu rahman.bunun dışında kişinin tek başına yaptıgının adı istiğfar oluyor tasavvufta,yani tasavvufun kanımca en güzel yanlarından biri hem kısa zamanda çok yol katediliyor cemaatle hareket edildiğinden hatmeler gibi,hem de tevbenin nasuhlugu daha sağlam oluyor ve tabiki mürşidinin tasarrufunda olup nazarına girme mevzuu vardır ki benim için en önemli şey budur sanırım..
MaşaAllah..Aynı feyzi almak isterim elbet..Ama zaten ben kendim efendimin elini öpüp elini tutup tevbe almadığımdan ,feyzini göremedim yol da katedemedim...Öyle zannediyorum en azından..
 

ahmedyasin99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2012
Mesajlar
110
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
kime bağlısınız?

Kimseye bağlanamadım en azından öyle hisediyorum ,kadiriyim Hafız mustafa özgür karsi efendi babaya intisab ettim...Telefon ile ama ne gördüm ne tevbe aldım ne sohbetinde bulundum...Amiyane tabirle elektrik alamadım:)Araştırırken biraz da tevafuk eseri Kadiriyye'nin huseyn,ye kolu şeyhi ahmed el ruhavi(urfavi)hazretlerine gönül bağladım 23 nisandan sonra gidip tevbe alacağız 2 arkadaş nasipse..
 

Reyhani_konyevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2012
Mesajlar
834
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Kimseye bağlanamadım en azından öyle hisediyorum ,kadiriyim Hafız mustafa özgür karsi efendi babaya intisab ettim...Telefon ile ama ne gördüm ne tevbe aldım ne sohbetinde bulundum...Amiyane tabirle elektrik alamadım:)Araştırırken biraz da tevafuk eseri Kadiriyye'nin huseyn,ye kolu şeyhi ahmed el ruhavi(urfavi)hazretlerine gönül bağladım 23 nisandan sonra gidip tevbe alacağız 2 arkadaş nasipse..

Allahu zülcelal kabul etsin şimdiden :) bu fakir de konya da Seyda Muhammed-el KONYEVİ hazretlerine bağlı 6aydan fazla olmuştur.cumartesi günleri sohbet veriyor mübarek akşam namazını müteakip 2kere şereflenebildim elhamdülillah Nakşibendi halidiyye kolundanım bu arada merak ettiyseniz.
 

ahmedyasin99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2012
Mesajlar
110
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Allahu zülcelal kabul etsin şimdiden :) bu fakir de konya da Seyda Muhammed-el KONYEVİ hazretlerine bağlı 6aydan fazla olmuştur.cumartesi günleri sohbet veriyor mübarek akşam namazını müteakip 2kere şereflenebildim elhamdülillah Nakşibendi halidiyye kolundanım bu arada merak ettiyseniz.
Hatırlıyorsanız dün söylemiştiniz bildiğim şeyleri pek merak etmem:)
 

ahmedyasin99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2012
Mesajlar
110
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Peki bayanlar nasıl zikr çekiyor ,efendi hazretine el veriyor mu tevbe için,yada veriyorsa bu doğru mu?En azından nakşiler çeker sonuçta hafi de erkeğin bulunduğu ortamda yada sesinin duyulabilme imkanı olan ortamda ,cehri,yani sesli zikri nasıl çekiyorlar??
 

Reyhani_konyevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2012
Mesajlar
834
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Peki bayanlar nasıl zikr çekiyor ,efendi hazretine el veriyor mu tevbe için,yada veriyorsa bu doğru mu?En azından nakşiler çeker sonuçta hafi de erkeğin bulunduğu ortamda yada sesinin duyulabilme imkanı olan ortamda ,cehri,yani sesli zikri nasıl çekiyorlar??
onları bilmem ben hocam,ama mübarekler bayanlara asla elden tevbe vermez...hiç bi hak tarikatta da verilmez diye düşünüyorum çünkü sünnette böyle bir şey yok.
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kimseye bağlanamadım en azından öyle hisediyorum ,kadiriyim Hafız mustafa özgür karsi efendi babaya intisab ettim...Telefon ile ama ne gördüm ne tevbe aldım ne sohbetinde bulundum...Amiyane tabirle elektrik alamadım:)Araştırırken biraz da tevafuk eseri Kadiriyye'nin huseyn,ye kolu şeyhi ahmed el ruhavi(urfavi)hazretlerine gönül bağladım 23 nisandan sonra gidip tevbe alacağız 2 arkadaş nasipse..

kardeşim kendi mezhep imamıyın yolundan git.. başını derde sokma...
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Başını belaya sokma derken kardeş? tasavvufa karşıysanız da kaynaklarınızı getirin işkembe-i kübradan konuşmak ilimdeğildir..

ahhhhhhhhhh.. ki ahh............ yoruldum. sil baştanmı alacağız şimdi...
kısaca;
şafi veya hanefi mezhepleri ülkemizde oldukça yaygındır... her iki mezhepte incelendiğinde görülürki bunlar müslümanların fıkhını -muamelatını yani amellerini sünnete dayanarak düzenler... fakat bu gün görmekteyiz ki hanefiyim veya şafiyim diyen insanlar mezheplerinin evradı-ezkarını uygulamak yerine nakşi letaif zikrini çekmekteler..... demekki mezhepleri tam anlamıyla bunları tatmin etmemektedir... o zaman da ehli sünnet zikri yerine kökleri hint medeniyetine dayanan zikirlere kurtarıcı diye sarılmaktadırlar...
sünnette delil bulamadıkları bu zikirleride adap diye geçmiş sadatlarına isnat etmektedirler.
Şu bir gerçektirki islam inançlarını bozabilmek için bin yıldan fazla bir süredir ehli kitap çaba harcamaktadır. Kurana ve sahih sünnete karıştıramadıkları bozuk inançlarını felsefe-tasavvuf yoluyla islama sokmaktadırlar...
Bu sebeple müslüman kendisine Allaha yaklaştırıcı reçete olarak sunulan şeylere dikkat etmeli, bunları nebi as. veya sahabe yapmış mı diye iyi araştırmalıdır.söylenen-tavsiye edilen şeyleri madde madde araştırıp, en azından şu iki soruyu sormalıdır;
1. Bu söylenen şeyi nebi as. yapmış mı?
2. Bunu ilk defa kim, ne zaman çıkarmış...

Böylece müslüman sünnetle bağını koparmayacak, kurtarıcı diye şeytani reçetelere sarılmayacaktır...
 

Reyhani_konyevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2012
Mesajlar
834
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
ahhhhhhhhhh.. ki ahh............ yoruldum. sil baştanmı alacağız şimdi...
kısaca;
şafi veya hanefi mezhepleri ülkemizde oldukça yaygındır... her iki mezhepte incelendiğinde görülürki bunlar müslümanların fıkhını -muamelatını yani amellerini sünnete dayanarak düzenler... fakat bu gün görmekteyiz ki hanefiyim veya şafiyim diyen insanlar mezheplerinin evradı-ezkarını uygulamak yerine nakşi letaif zikrini çekmekteler..... demekki mezhepleri tam anlamıyla bunları tatmin etmemektedir... o zaman da ehli sünnet zikri yerine kökleri hint medeniyetine dayanan zikirlere kurtarıcı diye sarılmaktadırlar...
sünnette delil bulamadıkları bu zikirleride adap diye geçmiş sadatlarına isnat etmektedirler.
Şu bir gerçektirki islam inançlarını bozabilmek için bin yıldan fazla bir süredir ehli kitap çaba harcamaktadır. Kurana ve sahih sünnete karıştıramadıkları bozuk inançlarını felsefe-tasavvuf yoluyla islama sokmaktadırlar...
Bu sebeple müslüman kendisine Allaha yaklaştırıcı reçete olarak sunulan şeylere dikkat etmeli, bunları nebi as. veya sahabe yapmış mı diye iyi araştırmalıdır.söylenen-tavsiye edilen şeyleri madde madde araştırıp, en azından şu iki soruyu sormalıdır;
1. Bu söylenen şeyi nebi as. yapmış mı?
2. Bunu ilk defa kim, ne zaman çıkarmış...

Böylece müslüman sünnetle bağını koparmayacak, kurtarıcı diye şeytani reçetelere sarılmayacaktır...
Şu kısacık yazına kaç yerden reddiye yapılır ama sınavım var 40 dakika sonra sana kısaca şunu söyliyeyim madem mezhepte yok bunlar imam-ı azam hazretleri neden cafer-i sadık radiyallahu teala anh.a bağlandı kendi mürşidi olarak kabul etti ve bununla yetinmeyip "Numanın son 2 senesi olmasa helak olmuştu" buyurdu?? ya da imam ahmet bin hanbel hazretleri neden taa bağdatlarda Hamza bağdadi kuddise sirruh hazretlerine intisap etti,İmam şafii hazretleri desen yine bir mürşide intisap etti yanılmıyorsam o da Caferi sadık hazretleri bu adamlar zikri senden mi öğrenecekler kardeş?
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Şu kısacık yazına kaç yerden reddiye yapılır ama sınavım var 40 dakika sonra sana kısaca şunu söyliyeyim madem mezhepte yok bunlar imam-ı azam hazretleri neden cafer-i sadık radiyallahu teala anh.a bağlandı kendi mürşidi olarak kabul etti ve bununla yetinmeyip "Numanın son 2 senesi olmasa helak olmuştu" buyurdu?? ya da imam ahmet bin hanbel hazretleri neden taa bağdatlarda Hamza bağdadi kuddise sirruh hazretlerine intisap etti,İmam şafii hazretleri desen yine bir mürşide intisap etti yanılmıyorsam o da Caferi sadık hazretleri bu adamlar zikri senden mi öğrenecekler kardeş?

kardeş imamı azamın o kadar eseri var hiç birinde bu yazmaz, bu yaptığınız amelleri ne yapmış nede yapın demiş.. caferi sadık meselesi ise bir şii uydurması. bu söz imama iftiradır.. intisabdan siz ne anlıyorsunuz, intisap ettiği falan yok, o zaman ki yapılan işler hadis tahsili babında yapılan yolcuuklar, sizin yaptığınız amelleri ne imamlar ne de onlara bağlılık ididea ettiğiniz caferisadıklar yapmıştır,

diyelimki imamı azam caferi sadık'ın talebesi şimdi sizin yaptığınız amelleri mi yap dedi ona caferi sadık... imamlar eserleriyle ortada, bu gibi sözler onlara iftira ... hiç bir kitapta imamı azamın rabıta, letaif zikrivb. tarikat uydurmalarını yaptığını göremezsiniz.
siz olduğunu iddea ediyorsanız, yazan eseri yazın birde biz inceleyelim.. imam şafi konusunda siz de emin değilsiniz zaten....keçilerin zekatı meselesinde soru sorduğu kişiyi söylüyorsunuz büyük htimalle ki, bu olay imam şafinin rabıta yaptığını, letaif veya nefy ıspat zikri çektiğine delil olmaz..selamlar..
 

ahmedyasin99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2012
Mesajlar
110
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
kardeşim kendi mezhep imamıyın yolundan git.. başını derde sokma...
Mezheb imamım da problem yok ,itikadda amelde imamızı biatlıyız.tarikat şeyhinden bahsediyorum.Rabbimiz kalbimize böyle birşey getirdiyse vardır hikmeti,Allah rızası niyetimiz de var ,madem ki ameller niyetlere göredir sonu eza ise bu bir imtihandır kazanır ecir alırız,yok sefa ise amenna ,dünya hayatımızı ve ahiretimizi kurtarma adına hayra vesile olur..
 

Reyhani_konyevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2012
Mesajlar
834
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
kardeş imamı azamın o kadar eseri var hiç birinde bu yazmaz, bu yaptığınız amelleri ne yapmış nede yapın demiş.. caferi sadık meselesi ise bir şii uydurması. bu söz imama iftiradır.. intisabdan siz ne anlıyorsunuz, intisap ettiği falan yok, o zaman ki yapılan işler hadis tahsili babında yapılan yolcuuklar, sizin yaptığınız amelleri ne imamlar ne de onlara bağlılık ididea ettiğiniz caferisadıklar yapmıştır,

diyelimki imamı azam caferi sadık'ın talebesi şimdi sizin yaptığınız amelleri mi yap dedi ona caferi sadık... imamlar eserleriyle ortada, bu gibi sözler onlara iftira ... hiç bir kitapta imamı azamın rabıta, letaif zikrivb. tarikat uydurmalarını yaptığını göremezsiniz.
siz olduğunu iddea ediyorsanız, yazan eseri yazın birde biz inceleyelim.. imam şafi konusunda siz de emin değilsiniz zaten....keçilerin zekatı meselesinde soru sorduğu kişiyi söylüyorsunuz büyük htimalle ki, bu olay imam şafinin rabıta yaptığını, letaif veya nefy ıspat zikri çektiğine delil olmaz..selamlar..

Düşmanları ve İnkarcıları Onlara Zarar Veremez

Herhangi bir kimsenin evliya-ı kiramı kabul edipte tasavvuf ve tasavvuf yolunu inkar etmesi sözkonusu olamaz. Mezhep imamları da tasavvufu kabul etmişlerdir. Mesela Hanbeli Mezhebi’nin imamı Ahmed bin Hanbel (ra) önceleri tasavvuf ve tarikatı tasvip etmediği halde, Ebu Hamza Bağdadi (ks)yu gördükten sonra, tasavvuf ve tarikatın hak ve de gerekli olduğunu itiraf etmiştir.

Hatta oğlu Abdullah'a; "Oğlum bu insanlardan ayrılma, onlarla beraber ol, Allah-u Zülcelal'in tanınması, zühd ve güzel ahlak bunlarla beraber bulunmaktadır." diye nasihatte bulunmuştur. Çünkü bütün evliya-ı kiram, bu büyük tasavvuf yolundan gelmişlerdir. Bu yüzden onlarla beraber olmak, büyük bir ilaç olduğu gibi onlardan ayrılmak ta acı bir zehirdir.

Nitekim Ebu Turab (kuddise sirruh) şöyle demiştir; "Kul'a, Allah-u Zülcelal'den yüz çevirme hali gelince, Evliya-ı Kiram'a sataşmaya başlar."

Akıllı olan herkes, şuurlu bir şekilde düşündüğü zaman, Allah-u Zülcelal'in dostları ile beraber olmanın, onlarla sohbet etmenin faydalı olduğunu itiraf edip, bunun Allah-u Zülcelal'e ulaşmak ve rızasına nail olmak için şart olduğunu kabul edecektir.

Kısacası; onlara uyarsak hidayete erenlerden oluruz. Yok, eğer kendimizi onların gitmiş olduğu yoldan ayırırsak, dalalete, sapıklığa düşenlerden oluruz. Çünkü, bu doğru yolun dışındaki bütün yollar, şeytanın yollarıdır. Nitekim, Allah-u Zülcelal Ayet-i Kerime'de:
"Bu benim, dosdoğru yolumdur, ona tabi olun!" (Yasin, 61) Buyurmaktadır.

İşte, bu yolun dışında, kendimize başka bir yol aramak, dalaletten, sapıklıktan başka bir şey değildir.

Evliyanın Yolu Tasavvuf; Kur’an ve Sünnettir

Tasavvuf, Kur'an ve sünnetin yolu olduğu için, tasavvuf ehli olan Allah dostları da Kur'an ve Sünnet’in dışında olan hiçbir şeye iltifat etmezler. Nitekim Cüneyd-i Bağdadi (ks) şöyle demiştir; "Tasavvuf ehli, içine hertürlü pislik atıldığı halde ondan hep güzel şeyler çıkan toprak gibidir. Tasavvuf ehli bulut gibidir, herkesi gölgelendirir. Tasavvuf ehli yağmur gibidir, herkes ondan istifade eder."

Tasavvuf ehli, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)in manevi yolunda yürüyebilmek için kalbiyle, ruhuyla birlikte mücadele etmektedir. Rivayet edilmiştir ki; Bir gün Bayezid-i Bestami (ks)nun yakınları kendisine, "Efendim filan yerde büyük bir zat var. Fazilet ve keramet sahibi bir veli'dir" dediler ve daha başka sözlerle o zatı çok medhettiler.

Bunun üzerine Bayezid-i Bestami (ks), "Madem öyledir. O halde o büyük zatı ziyarete gitmemiz lazım oldu" buyurdular. Talebelerinden bazıları ile onun bulunduğu yere geldiler. Bayezid-i Bestami (ks) bildirilen zatın, mescide gitmekte olduğunu ve kıbleye karşı tükürdüğünü gördü. Görüşmekten vazgeçip tekrar geri döndü.

Sonra o kimse hakkında; "Dinin hükümlerini yerine getirmekte, sünnet-i seniyyeye uymakta ve edebe riayette zayıf birisine, nasıl olur da keramet sahibi denilir. Böyle bir kimsenin, Allah-u Teala'nın evliyasından olması mümkün değildir." buyurdu.

Bayezid-i Bestami (ks) böyle iken ona ve onun gibi olanların yoluna düşmanlık etmek, onları kötülemek ne kadar kötü bir haldir. Allah-u Zülcelal'in yolunun üzerinde böyle titiz davranan kimseleri sevmemek ve onların yoluna uymamak ne kadar büyük bir cehalettir!

Halbuki Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur; "Bize itaat uğrunda mücadele edenlere gelince; muhakkak biz onları bize gelen yollarımıza ulaştırırız. Şüphesiz Allah, iyilik sahipleri ile beraberdir." (Ankebut; 69)

Tasavvufun büyüklüğü, içine girildikten sonra; tasavvuf ehlinin güzelliği de onları tanıdıktan sonra anlaşılabilir.

Allah-u Zülcelal başka bir ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur; "Kim Allah'ın rahmetine müstehak olmak için Rabbiyle karşılaşmayı temenni ediyorsa salih amel yapsın, Allah'a ibadette şirk koşmasın." (Kehf; 110)

Allah-u Zülcelal'e ibadette şirk koşmamak ancak ihlaslı olarak amel yapmakla mümkündür. İhlaslı olarak amel yapabilmenin yolu da tasavvuftur.(GÜLİSTAN DERGİSİ)
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Mezheb imamım da problem yok ,itikadda amelde imamızı biatlıyız.tarikat şeyhinden bahsediyorum.Rabbimiz kalbimize böyle birşey getirdiyse vardır hikmeti,Allah rızası niyetimiz de var ,madem ki ameller niyetlere göredir sonu eza ise bu bir imtihandır kazanır ecir alırız,yok sefa ise amenna ,dünya hayatımızı ve ahiretimizi kurtarma adına hayra vesile olur..

değerli kardeşim insanın kalbine şeytan ve melekte bir şeyler atar. inan ki mezhep imamımızın sünnetten aldığı ibadetler bize yeter. yeter ki biz onlarda devamlı olalım. haşa allah resulünün sünneti bize niye yetmesin.. herşey belli dinde , haram, helal,sünnet ,müstehab,mübah, zikirse resulün öğrettiği zikir, hiç bir şey eksik bırakılmamış. biz niye şimdi başka şey arayalım allah aşkına .. şu ideoloji , şu adam, şu tarikat demiyorum ki tartışılsın .. sünneti nebi diyorum...
 

ahmedyasin99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2012
Mesajlar
110
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
ahhhhhhhhhh.. ki ahh............ yoruldum. sil baştanmı alacağız şimdi...
kısaca;
şafi veya hanefi mezhepleri ülkemizde oldukça yaygındır... her iki mezhepte incelendiğinde görülürki bunlar müslümanların fıkhını -muamelatını yani amellerini sünnete dayanarak düzenler... fakat bu gün görmekteyiz ki hanefiyim veya şafiyim diyen insanlar mezheplerinin evradı-ezkarını uygulamak yerine nakşi letaif zikrini çekmekteler..... demekki mezhepleri tam anlamıyla bunları tatmin etmemektedir... o zaman da ehli sünnet zikri yerine kökleri hint medeniyetine dayanan zikirlere kurtarıcı diye sarılmaktadırlar...
sünnette delil bulamadıkları bu zikirleride adap diye geçmiş sadatlarına isnat etmektedirler.
Şu bir gerçektirki islam inançlarını bozabilmek için bin yıldan fazla bir süredir ehli kitap çaba harcamaktadır. Kurana ve sahih sünnete karıştıramadıkları bozuk inançlarını felsefe-tasavvuf yoluyla islama sokmaktadırlar...
Bu sebeple müslüman kendisine Allaha yaklaştırıcı reçete olarak sunulan şeylere dikkat etmeli, bunları nebi as. veya sahabe yapmış mı diye iyi araştırmalıdır.söylenen-tavsiye edilen şeyleri madde madde araştırıp, en azından şu iki soruyu sormalıdır;
1. Bu söylenen şeyi nebi as. yapmış mı?
2. Bunu ilk defa kim, ne zaman çıkarmış...

Böylece müslüman sünnetle bağını koparmayacak, kurtarıcı diye şeytani reçetelere sarılmayacaktır...

tamam da kardeşim mezhep imamlarını nerden çıkardın bir kere mezhep imamımı değiştiriyorum dedik,az okuyup az dinleyip çok konuşacağınıza biraz düşünseniz,,,şu ezberleri bozsanız papağan gibi aynı lakırdıyı çevirip duruyorsunuz önce karşınızdaki ne anlatmış anlasanız......
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Düşmanları ve İnkarcıları Onlara Zarar Veremez

Herhangi bir kimsenin evliya-ı kiramı kabul edipte tasavvuf ve tasavvuf yolunu inkar etmesi sözkonusu olamaz. Mezhep imamları da tasavvufu kabul etmişlerdir. Mesela Hanbeli Mezhebi’nin imamı Ahmed bin Hanbel (ra) önceleri tasavvuf ve tarikatı tasvip etmediği halde, Ebu Hamza Bağdadi (ks)yu gördükten sonra, tasavvuf ve tarikatın hak ve de gerekli olduğunu itiraf etmiştir.

Hatta oğlu Abdullah'a; "Oğlum bu insanlardan ayrılma, onlarla beraber ol, Allah-u Zülcelal'in tanınması, zühd ve güzel ahlak bunlarla beraber bulunmaktadır." diye nasihatte bulunmuştur. Çünkü bütün evliya-ı kiram, bu büyük tasavvuf yolundan gelmişlerdir. Bu yüzden onlarla beraber olmak, büyük bir ilaç olduğu gibi onlardan ayrılmak ta acı bir zehirdir.

Nitekim Ebu Turab (kuddise sirruh) şöyle demiştir; "Kul'a, Allah-u Zülcelal'den yüz çevirme hali gelince, Evliya-ı Kiram'a sataşmaya başlar."

Akıllı olan herkes, şuurlu bir şekilde düşündüğü zaman, Allah-u Zülcelal'in dostları ile beraber olmanın, onlarla sohbet etmenin faydalı olduğunu itiraf edip, bunun Allah-u Zülcelal'e ulaşmak ve rızasına nail olmak için şart olduğunu kabul edecektir.

Kısacası; onlara uyarsak hidayete erenlerden oluruz. Yok, eğer kendimizi onların gitmiş olduğu yoldan ayırırsak, dalalete, sapıklığa düşenlerden oluruz. Çünkü, bu doğru yolun dışındaki bütün yollar, şeytanın yollarıdır. Nitekim, Allah-u Zülcelal Ayet-i Kerime'de:
"Bu benim, dosdoğru yolumdur, ona tabi olun!" (Yasin, 61) Buyurmaktadır.

İşte, bu yolun dışında, kendimize başka bir yol aramak, dalaletten, sapıklıktan başka bir şey değildir.

Evliyanın Yolu Tasavvuf; Kur’an ve Sünnettir

Tasavvuf, Kur'an ve sünnetin yolu olduğu için, tasavvuf ehli olan Allah dostları da Kur'an ve Sünnet’in dışında olan hiçbir şeye iltifat etmezler. Nitekim Cüneyd-i Bağdadi (ks) şöyle demiştir; "Tasavvuf ehli, içine hertürlü pislik atıldığı halde ondan hep güzel şeyler çıkan toprak gibidir. Tasavvuf ehli bulut gibidir, herkesi gölgelendirir. Tasavvuf ehli yağmur gibidir, herkes ondan istifade eder."

Tasavvuf ehli, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)in manevi yolunda yürüyebilmek için kalbiyle, ruhuyla birlikte mücadele etmektedir. Rivayet edilmiştir ki; Bir gün Bayezid-i Bestami (ks)nun yakınları kendisine, "Efendim filan yerde büyük bir zat var. Fazilet ve keramet sahibi bir veli'dir" dediler ve daha başka sözlerle o zatı çok medhettiler.

Bunun üzerine Bayezid-i Bestami (ks), "Madem öyledir. O halde o büyük zatı ziyarete gitmemiz lazım oldu" buyurdular. Talebelerinden bazıları ile onun bulunduğu yere geldiler. Bayezid-i Bestami (ks) bildirilen zatın, mescide gitmekte olduğunu ve kıbleye karşı tükürdüğünü gördü. Görüşmekten vazgeçip tekrar geri döndü.

Sonra o kimse hakkında; "Dinin hükümlerini yerine getirmekte, sünnet-i seniyyeye uymakta ve edebe riayette zayıf birisine, nasıl olur da keramet sahibi denilir. Böyle bir kimsenin, Allah-u Teala'nın evliyasından olması mümkün değildir." buyurdu.

Bayezid-i Bestami (ks) böyle iken ona ve onun gibi olanların yoluna düşmanlık etmek, onları kötülemek ne kadar kötü bir haldir. Allah-u Zülcelal'in yolunun üzerinde böyle titiz davranan kimseleri sevmemek ve onların yoluna uymamak ne kadar büyük bir cehalettir!

Halbuki Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur; "Bize itaat uğrunda mücadele edenlere gelince; muhakkak biz onları bize gelen yollarımıza ulaştırırız. Şüphesiz Allah, iyilik sahipleri ile beraberdir." (Ankebut; 69)

Tasavvufun büyüklüğü, içine girildikten sonra; tasavvuf ehlinin güzelliği de onları tanıdıktan sonra anlaşılabilir.

Allah-u Zülcelal başka bir ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur; "Kim Allah'ın rahmetine müstehak olmak için Rabbiyle karşılaşmayı temenni ediyorsa salih amel yapsın, Allah'a ibadette şirk koşmasın." (Kehf; 110)

Allah-u Zülcelal'e ibadette şirk koşmamak ancak ihlaslı olarak amel yapmakla mümkündür. İhlaslı olarak amel yapabilmenin yolu da tasavvuftur.(GÜLİSTAN DERGİSİ)

ahmet bin hambelin oğluna bağlan dediği kişi rabıta mı yapıyormuş, letaif zikri mi çekiyormuş, nazarları ile insanları irşad mı ediyormuş, müridlerinin ağzına üfleyip,feyiz mi veriyormuş... tabiki hepsi hayır.. benim dediğimde bu zaten önceki zühd hayatı tasavvufa evrilmiş içindeki yabancı eklemelerle beraber.
Ayet-i Kerime'de:
"Bu benim, dosdoğru yolumdur, ona tabi olun!" (Yasin, 61) Buyurmaktadır DİYORSUNUZDA niçin resulün yapmadığı şeyleri yapıyorsunuz..
 

ahmedyasin99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2012
Mesajlar
110
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
değerli kardeşim insanın kalbine şeytan ve melekte bir şeyler atar. inan ki mezhep imamımızın sünnetten aldığı ibadetler bize yeter. yeter ki biz onlarda devamlı olalım. haşa allah resulünün sünneti bize niye yetmesin.. herşey belli dinde , haram, helal,sünnet ,müstehab,mübah, zikirse resulün öğrettiği zikir, hiç bir şey eksik bırakılmamış. biz niye şimdi başka şey arayalım allah aşkına .. şu ideoloji , şu adam, şu tarikat demiyorum ki tartışılsın .. sünneti nebi diyorum...

tamam da biz uzza mı diyoruz menat mı diyoruz ki zorunuza gidiyor..allah diyoruz Allah ...Ne var bunda benim meşrebim bu ben böyle allahı zikrederim size ne oluyor da...Alim bir zattan da tevbe alırım ..Onu şahid tutarım melekleri şahid tutarım kudisyetine manasına maneviyatına değer verdiğim herşeyi de şahit tutarım...Kimsenin gocunmasına gerek yok..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt